|
Niye bu ülkedeki kimse biz Bizanslıların Torunuyuz demiyor? (6. sayfa)



-
-
Aslında doğu roma olayı fake. Romadan önce grekler Anadoluyu fethediyor. Roma daha şehir devleti. Grek ve Roma ayrı kültürlerdir. Bugün bile bati Avrupa doğu hristiyanlarını kendinden görmez. Latin Katolik kültürü ortodoks Yunandan farklıdır. Farklı uluslardır.
Greklerin kalbi Makedonya roma tarafından ele geçirildikten sonra Greklerin roma esareti başladı demek daha doğru olur. Doğu ve batı roma ayrışmasına Greklerin roma esaretinden kurtulması demek daha doğru olur. Zaten 800lerde kutsal roma imparatorluğu kuruluyor. Papa roma olarak o devleti tanıyor.
İslamiyet ile ortodoks hristiyanlık birbirine yakın inançlar. Ortodokslar İsayı tanrının altında görür. Katolik hiyerarşi kabul etmez İsayla tanrı arasında. Din çok şeyi belirliyor. Olaya sadece Türklük açısından bakınca çok şey eksik kalır.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
quote:
Orijinalden alıntı: Guest-681F960DFOsmanlı bu bölgeyi fethetmeden önce kendine Romalı diyen halk onun öncesinde kendini bölge bölge farklı soylara dayandıriyordu.
Güzel bir simülasyon ama Osmanlı'nın resmen Orhan Gazi'den, pratikte ise Murad Hüdavendigar'dan sonra sultanlık sayılmaması ve uzun süre beylik kalması yanlış olmuş. Ankara Savaşı ve Fetret Devri'nden sonra "Kurucu" dedikleri I.Mehmed, bir Bey olarak değil; bir Sultan statüsüne yükselerek Osmanlı mülkünü (ülkesini) ele geçiriyor. Selçuklu'dan sonra Osmanlı gücünün ortaya çıkış mevzusuyla ve Hıristiyan Rumların Müslümanlaşması - Türkleşmesi süreciyle ilgili olarak, Osmanlı'nın kuruluşunda İslamiyet'i benimsemiş ve Türkleşmiş Rumların hatırı sayılır bir rolü var. Köse Mihal içlerinde en ünlüsü mesela. Rumların Türklere olan kültürel dönüşümünü ve Osmanlıların Rumeli, Trakya ve Balkanlara olan Türkmen (ve haliyle Türkleşmiş Rumların da) iskan politikasını tarihi kaynaklarda görebiliyoruz. Bizanslılar atalarımız addettiğimiz ve okullarımızda öğrettiğimiz Hititler, Frigler vs kadar zamansal ve mekansal olarak bizden uzak veya atasallıkları belirsiz değiller; tam aksine Bizanslılar atalarımız olduğu kesin olan halklardan birisidir; ki zaten Bizanslı ya da Rum - "Romalı" bildiğimiz anlamda bir millet değil. İçerisinde eskiden farklı kavimlere mensup olmuş pek çok insan var çünkü Bizans veya Doğu Roma teokratik bir imparatorluk; bir ulus devlet değil. Bizans'ın son hanedanlığı Palaiologoslardan bile Osmanlı'ya, Fatih II.Mehmed'e hizmet edenler, içlerinde Osmanlı Paşası olanlar var.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
quote:
Orijinalden alıntı: spawn_67
Yazılarınız için teşekkürler. Bir yerde okumuştum Çin'deki güğün oğlu sıfatı Türklerden onlara geçti diye. Çin'de düzen bozulunca kuzeydeki bir halktan yardım isteniyor. Bu halk yardıma geliyor ama yönetime de el koyuyor. Onların kullandığı sıfat. Ezelden beri kullanılıyor. Osmanlı da mesela Allah'ın yeryüzündeki gölgesi eski türk Gök Tanrı inancından gelen bir retorik. Çinliler de bunu o zamandan sonra kullanmaya başlamışlar.Ben teşekkür ederim. Olabilir ama dediğiniz titrin (Tianzi) etimolojisi bildiğim kadarıyla belirsiz olduğu için kesin yorum yapamayacağım ve bir de gökyüzü özellikle Türkler ve Moğollar'da olmak üzere hemen hemen tüm kültürlerde ilahi ve kozmolojik bir anlama sahip. Sözkonusu titr doğrudan Çin'i yönetmiş olası Türkik hükümdarlardan gelmese bile Tianzi (Göğün Oğlu) anlayışının Türklerin göksel Kut anlayışından ilham alınarak veya kopya edilerek üretildiğini (ya da vice versa bir durumu) iddia edebiliriz. Zillullah yani Allah'ın Yeryüzündeki Gölgesi titri ise Türk Kut geleneğini bütünüyle yansıtıyor.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nat Alianovna -- 7 Ocak 2021; 4:27:2 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
Ben olaya söyle bakıyorum. Yüzyıllar hatta bin yıllardır burada yaşayan halklarla orta asyadan gelen biz Türkler bir kültür sentezi oluşturmuşuz. Elbetteki o kültürde geçmiş yılların, kültürlerin izi, etkisi, kattıkları vardır. Bunun olmaması imkansızdır. Ama buna dayanarak Bizans da atamız diyemeyiz. Osmanlı Bizansın devamıdır demek de çok zor. Roma'nın fethettiği Greklerin devamı olmadığı gibi, Greklerin de fethettiği topraklarda egemen olan perslerin devamı olmaması, olamayacağı da buna örnek gösterilebilir.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
quote:
Orijinalden alıntı: Guest-681F960DFBen olaya söyle bakıyorum. Yüzyıllar hatta bin yıllardır burada yaşayan halklarla orta asyadan gelen biz Türkler bir kültür sentezi oluşturmuşuz. Elbetteki o kültürde geçmiş yılların, kültürlerin izi, etkisi, kattıkları vardır. Bunun olmaması imkansızdır. Ama buna dayanarak Bizans da atamız diyemeyiz. Osmanlı Bizansın devamıdır demek de çok zor. Roma'nın fethettiği Greklerin devamı olmadığı gibi, Greklerin de fethettiği topraklarda egemen olan perslerin devamı olmaması, olamayacağı da buna örnek gösterilebilir.
Genotip ve fenotip olarak doğrudan kökenin olması atan olması için yeterli. Temel doğabilimleri, evrimsel biyoloji mantığı. Günümüzde Moğollar misal Türk olmadıkları halde gayet haklı olarak Kök Türük Kağanlığı'nı da kendi atalarından sayıyorlar. Antik Roma İskender seferleriyle Küçük Asya'da ortaya çıkan Hellenistik veya semi - Grek karma uygarlık ile büyük ölçüde simbiyotik yaşamış kendisi Greko Romen olan bir medeniyet ve Roma pekala Hellenistlerin "devamıdır"; daha doğrusu zaten Roma İmparatorluğu + Doğulu Hellenistik uygarlık sonradan Roma'dan Bizans'ın ortaya çıkmasına sebep oluyor Roma dünyasının giderek Hıristiyanlaşmasıyla birlikte. Evrimsel biyolojiyi reddeden bilimi de reddediyor ve atasallığı salt linguistik (dil) tabanlı bir kültürcülüğe indirgiyordur bu kadar basit.
Zaten kültürel olarak da bağlarımız var. Osmanlı, başlangıçta Bizans'tan son derece etkilenmiş ve kendisi sonunda özgün bir medeniyet kurunca Bizans'ı da oldukça etkilemiş klasik İslam uygarlığının belirli bir devamı olarak ve kendisi de kurulurken kısmen Bizans'tan etkilenmiş olarak Bizans'la birçok paralellik taşıyor, Bizans dediğim gibi Anadolu Türklerinin soy ve coğrafi olarak da atası çünkü Bizans'ın kültür ve uygarlık merkezi Küçük Asya, Rumeli ve Balkanlar; tıpkı Osmanlı'nınki gibi. Bugün eline modern bir Medeni Kanun (Civil Law) kitabı al. Temeli Doğu Roma İmparatorluğu'nda yapılmış kodifikasyonlara dayanıyor. İstanbul şehrinin bugünkü büyüklük, prestij ve öneminin sebebi ve kökeni Bizans - Roma İmparatorluğu. Roma İmparatorluğu muazzam kaynaklarını, siyasal iktidar merkezini buraya hiç aktarmasıydı İstanbul diye kalabalık bir dünya başkenti hiç varolmazdı. Osmanlı Byzantion'u muhtemelen payitaht yapacak kadar önemsemezdi. Bizans'ın ayrıca İstanbul ve cihad edilmesi gereken "Hıristiyan" Romanya varlığı aracılığıyla Müslüman Yakındoğu Türklerini yani bizleri etkileyen (Pasinler, Malazgirt, Haçlı Seferleri, Rönesans, modernitenin başlangıcı, coğrafi keşifler vs) birçok olayda etkisi var. Kristof Kolomb'u hatalı ancak oldukça kapsamlı Geographia çalışmasıyla Asya'ya ulaşmada farklı yollar kullanmaya cüret ettiren antik bilgin Ptolemaios'u Emmanuel Chrysoloras gibi Bizanslı bilginlerin İstanbul Üniversitesi (Katholikon Mouseion) ve İtalya'daki çabaları sayesinde Avrupa dünyası kapsamlı bir şekilde öğrenebildi. Fatih II.Mehmed'in kütüphanesinde eski Yunan ve Bizans klasikleri vardı; Fatih bunları okuyabiliyordu vs. Fatih II.Mehmed Bizans'ın düşüşünü Truva'nın düşüşüne karşılık gelişmiş bir olay olarak algılamıştı; Türklerin Truvalıların devamı olduğuna dair popüler bir Avrupalı teze inanıyordu.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nat Alianovna -- 7 Ocak 2021; 12:5:39 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
Konudaki mesajlarınızı okumaya çalıştım, çalıştım diyorum çünkü değişik bir dil ve üslup kullanıyorsunuz. Benim şahsi görüşüm Roma masallarında çok fazla boğulduğunuz. Bir ara Çinliler de aslında Roma'dır diyeceğinizi bile düşündüm. -
Roma İmparatorluğu'nun, Grek ve Latin İmparatorlukları olarak ikiye bölünmesinin ardından Grek İmparatorluğu olarak Romalı bir hanedan yönetiminde varlığını sürdürdü. Hala Türkler'in egemenliği altında gücünü sürdürmektedir.
Sir Isaac Newton, Kutsal Kitabın Yorumu
Isaac Newton Grekleri teke tarafında görürken, (mitolojiye göre teke Enki klanını temsil eder. Ve yine mitolojiye göre Enki dinlerdeki şeytandır. M. Ö 2200de Enkinin oğlu marduk başa geçmiştir. Tapınakçıların taptığı baphomet'in ta kendisi.) Latinleri bu klan tarafında görmüyor. Mitolojiden biliyoruz ki bu durumda enlil tarafında yer almış oluyor Latinler newtona göre. Peki enlil kimdir? Kimi yorumculara göre hristiyan tanrısı yehova'nın ta kendisidir. Bu durumda grekler, hristiyan bile olamamış oluyor newtona göre. Çünkü marduk tarafındalar.
Newton şeytana hizmet ediyor olarak görmediği Türkerin egemenliği altında şeytana hizmet eden Greklerin gücünü sürdürdüğünü iddia etmiş. Newtonun bakış açısından İslamın tanrısı da enlilin oğlu nanna'dır. Diğer adları zeus ve sin. Demek ki İngilizlere göre Müslüman Türkler, hristiyan greklerden kendisine daha yakındır.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-681F960DF -- 7 Ocak 2021; 13:25:14 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
quote:
Orijinalden alıntı: warchief46
Konudaki mesajlarınızı okumaya çalıştım, çalıştım diyorum çünkü değişik bir dil ve üslup kullanıyorsunuz. Benim şahsi görüşüm Roma masallarında çok fazla boğulduğunuz. Bir ara Çinliler de aslında Roma'dır diyeceğinizi bile düşündüm.Doğruyu söyleyeyim ve belirli bir tarih bilgisine sahip olanlara ulaşabileyim yeter. Üslubum bazı yerlerde biraz yapay durabilir ama bu aktarmaya çalıştığım konunun (tarihin) karmaşıklığıyla ilgili. Akdeniz, Avrupa ve Yakın Doğu'dan söz ediyorsak maalesef Roma'dan bahsetmek zorundayız; bu Roma'nın emperyalist yapısıyla alakalı bir durum, benim suçum değil. Bir de Roma ile Bizans arasında ayrım yapabiliyor musunuz veya arasındaki bağlantıyı biliyor musunuz? Bu çok önemli. Benim bir arkadaşın isteği üzere Antik Roma'dan Latince terminolojiyle bahsettiğim ve olumlu taraflarını övdüğüm bir mesaj var; misal o mesaj İtalya'nın Latium yöresinde gelişen Roma (ve imparatorluğunun) tarihiyle ilgili. Esas atalarımız olduğunu söyledim Bizans, geç Roma'dan türemiş bulunan farklı bir kültürel ve siyasi organizma; odak noktası da İstanbul ve Roma Akdeniz dünyasının Doğu yarısı. Roma baskın Latin ve Politeist karakterli iken Bizans baskın Hellenist (yani Doğulu ve Grek) ve Hristiyan karakterlidir. Çinlilerle Romalıların hiçbir alakası yok canım, öyle bir şey demem. Çinliler coğrafi olarak çok kel alaka. Küçük Asya, Trakya ve Balkanlar için konuşuyorum yalnızca.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nat Alianovna -- 7 Ocak 2021; 14:41:2 >
-
quote:
Orijinalden alıntı: Guest-681F960DFRoma İmparatorluğu'nun, Grek ve Latin İmparatorlukları olarak ikiye bölünmesinin ardından Grek İmparatorluğu olarak Romalı bir hanedan yönetiminde varlığını sürdürdü. Hala Türkler'in egemenliği altında gücünü sürdürmektedir.
Sir Isaac Newton, Kutsal Kitabın Yorumu
Isaac Newton Grekleri teke tarafında görürken, (mitolojiye göre teke Enki klanını temsil eder. Ve yine mitolojiye göre Enki dinlerdeki şeytandır. M. Ö 2200de Enkinin oğlu marduk başa geçmiştir. Tapınakçıların taptığı baphomet'in ta kendisi.) Latinleri bu klan tarafında görmüyor. Mitolojiden biliyoruz ki bu durumda enlil tarafında yer almış oluyor Latinler newtona göre. Peki enlil kimdir? Kimi yorumculara göre hristiyan tanrısı yehova'nın ta kendisidir. Bu durumda grekler, hristiyan bile olamamış oluyor newtona göre. Çünkü marduk tarafındalar.
Newton şeytana hizmet ediyor olarak görmediği Türkerin egemenliği altında şeytana hizmet eden Greklerin gücünü sürdürdüğünü iddia etmiş. Newtonun bakış açısından İslamın tanrısı da enlilin oğlu nanna'dır. Diğer adları zeus ve sin. Demek ki İngilizlere göre Müslüman Türkler, hristiyan greklerden kendisine daha yakındır.
Latin unsurun çoğunlukta olduğu Roma İmparatorluğu'nun Batı yarısı 5.asrın ikinci yarısında kademeli şekilde fragmante olup çöktü. "Grek İmparatorluğu" biraz yanıltıcı, Ortaçağ'a girmiş Latin Batı aleminin başvurduğu bir kullanım çünkü özellikle erken Bizans'ta Iustinianus, Belisarius gibi Latin kökenliler hala Roma devletinin kilit pozisyonlarını işgal ediyorlardı ve erken Bizans'ta de facto dil Latinceydi; aslında Akdeniz dünyasında lingua franca olan Yunanca Latinceden sonra Roma imparatorluğunun ikinci de facto dili olduğu için sonradan kendisine hep "Roma" demiş Bizans'ın da kolaylıkla ana dili oldu. Eski senatörler, patriciler, "atlılar" gibi görece yüksek kaymak tabaka Romalı sosyal sınıf genellikle ikinci dil olarak Yunanca öğrenir ve Romalı çocuklar Yunanca gramer ve Yunan ozan Homeros üzerine çalışırlardı. İmparatorluğun Hellenistik Doğu yarısında zaten pek çok insanın dili Yunancaydı. Bizans'ta Yunan denince ama Hristiyan olmayan pagan anlaşılır ve Basilika'ya (orta dönem Bizans yasasına) göre hiçbir haklara sahip olamazlardı. Bizanslılar kendilerine Romaioi (Romalılar) derlerdi. İslam alemi de Bizanslılara "Rum" yani "Romalı" der. Farsçadan gelir Rum, Rhom vs. Yani Roma ve Bizans'ın geç antikitedeki ezeli rakibinden, Sasani Perslerinden.
-
Diğer dediklerinizi sonradan revizyonla eklemişsiniz. Newton, Enki, Tapınakçılar vs o kısımlarda hiçbir şey anlamadım. Burak Erdem gibi şarlatan yazarlardan uzak durmanızı tavsiye ederim. Bu yazdıklarınız tarihle alakasız.
-
Kısaca şöyle diyeyim o zaman. Roma Yunanı hristiyan olmayan pagan olarak görüyor dediniz ya. Newton da yaşadığı dönemdeki grekleri aynı sizin tarif ettiğiniz gibi görmüş. 'hristiyan olmayan pagan'
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-681F960DF -- 7 Ocak 2021; 13:43:3 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
quote:
Orijinalden alıntı: Guest-681F960DFKısaca şöyle diyeyim o zaman. Roma Yunanı hristiyan olmayan pagan olarak görüyor dediniz ya. Newton da yaşadığı dönemdeki grekleri aynı sizin tarif ettiğiniz gibi görmüş. 'hristiyan olmayan pagan'
Isaac Newton kendisine çağdaş olan Osmanlı yönetimi altındaki Grekçe konuşan Ortodoks popülasyondan söz ediyorsa saçmalamış ama kendisi zaten bir tarihçi değil. İlaveten çok fırlama bir tip Newton. Kutsal Kitap yorumlamasına çok meraklıydı kendisi. Ha, ama Rönesans zamanında yaşamış Plethon olarak bilinen Georgios Gemistos diye enterasan bir Grek karakter var. Antik filozoflara ve bilhassa Platon'a hayran birisi olarak din olarak Hristiyanlığa değil; eski Yunan politeizmine inanıyordu. Newton için sizden bir kaynak alabilirim. Newton Ortodoks Yunan Doğu geleneğini tasvirciliğinden ötürü putperestlik veya paganlık addetmiş olabilir.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nat Alianovna -- 7 Ocak 2021; 13:57:21 >
-
quote:
Orijinalden alıntı: MANGUTAY
Bu mesaj silindi.
Alıntıları GösterSafkan ırk yoktur yani. Her ırkta illa ki araya karışan oluyor. İngiliz kraliyet ailesinde Alman çok var mesela. Kim bilir bu kadar yılda hangi ırklar araya karıştı.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Kutsal kitabın yorumu adlı kitabı Aytunç Altındal çevirmiş. Ona bakın isterseniz ama çok karışık bir kitap.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Kutsal Kitabın Yorumu çevirisi? Doğrudan Newton diyor bunu yani? İlginçmiş.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Elmalılı kuranı nasıl tefsir ettiyse o da incili tefsir etmiş.
Daha çok Daniel peygamberin kehanetleri kısmını yorumlamış.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-681F960DF -- 7 Ocak 2021; 15:43:5 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
quote:
Orijinalden alıntı: warchief46
Konudaki mesajlarınızı okumaya çalıştım, çalıştım diyorum çünkü değişik bir dil ve üslup kullanıyorsunuz. Benim şahsi görüşüm Roma masallarında çok fazla boğulduğunuz. Bir ara Çinliler de aslında Roma'dır diyeceğinizi bile düşündüm.Rum-Bizans imparatorları Süryani ya da Suriyeli III.Leo ve oğlu V.Konstantin, Hazar (Türk) IV.Leo, Ermeni V.Leo, "Frig" Hanedanı, Ermeni I.Romanos Lekapenos vs hepsi saf Grekti. Osmanlılar da "Rum" Kösem Sultan gibi sayısız yabancı Valide Sultanlarıyla ve onların padişah çocuklarıyla, Yeniçerileriyle, devşirme paşalarıyla tamamıyla saf Türktü zaten. Ne Osmanlı ne de Bizans hadımlar, bağlaşık kuvvetler ve paralı askerler kullanmadı. Ne Osmanlı'da ne de Bizans'ta haremlik ve selamlık sistemi yoktu. Osmanlı'da da Bizans'ta da kadınlar kendilerini örtmez, erkekler sünnet veya dine uygun olsun diye sakal bırakmazdı. Ne Osmanlı'da ne de Bizans'ta Osmanlı için tımar, Bizans için pronoia olarak adlandırılan toprak dağıtım ve askeri hizmet sistemi yoktu. Osmanlı'da da Bizans'ta da yöneticinin yönetme hakkı Tanrı'dan gelmiyordu; yöneticiler öyle Zillullah ya da Kozmokrator gibi cafcaflı teokratik siyasi ünvanlar taşımazdı. Osmanlı'nın büyük camiilerinin Ayasofya'yla hiç mi hiç alakası yoktur. Yıldırım Beyazıd ve Fatih II.Mehmed'in İstanbul'u alma takıntıları da öylesineydi, Fatih de İstanbul'u öylesine payitaht yaptı, öylesine Kayzer-i Rum ünvanı aldı; Kritovulos gibi bazı Rum bilginler tarafından öylesine autokrator (imparator) olarak selamlandı. Osmanlı'nın geldiği Sünni Halifelik geleneği ve saray kültürünün Bizans'la hiç mi hiç alakası yok. İslam ve Osmanlı geleneğindeki para bastırıp hutbe okutma kısmındaki para bastırmanın Bizans'tan esinlenme İslami Halifelik geleneğiyle de alakası yok. Osmanlı da Bizans da cülus bahşişi veya bürokrasiye ulufe vermezdi. Bizans ve Osmanlı müziği de tamamen kel alaka. Osmanlı ve Bizans toplumlarının sosyal hayatının ve dünya görüşünün temelini oluşturan dinler de (Hristiyanlık ve İslam da) Yakın Doğu'nun İbrani monoteist din geleneğinden gelmiyorlar; birbirlerini hiç mi hiç izlemiyorlar. Ne Osmanlı ne de Bizans kendisini kainatın merkezinde görmezdi, kendilerini yeryüzünde geçerli olan tek hükümdarlık saymazlardı. İmparatorlar ve sultanlar muzaffer olduktan sonra İstanbul'da askeri geçitler de hiç yapmadılar. Biliyor musun her şey yerden papatya gibi türemiş aslında.... Charles Darwin boşuna Beagle gezisini yapmış, Türlerin Kökenini boşuna yayımlamış. Batı dünyasında boşuna tarih, kültürel ve fiziki antropoloji, coğrafya gibi mukayeseli, bulgulara dayalı disiplinler gelişmiş... Bir harita veya tarih atlası bile bazı şeyleri anlamaya yeter de artıyor; öyle tarih kitaplarına gömülmeye de gerek yok...
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nat Alianovna -- 7 Ocak 2021; 17:59:56 >
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X