Şimdi Ara

Müslüman arkadaşlarla aklımdaki bir konuyu tartışmak istiyorum

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
18
Cevap
0
Favori
424
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Öncelikle din neden gereklidir sorusunu cevaplarsanız cevabınıza göre bir kaç soru soracağım.



  • Neden ibadet ediyoruz temalı bir konuda cevaplamıştım.
    Tamamiyle içgüdüseldir.

    Edit: Mesajımı buldum. Aynen alıntılıyorum.

    quote:

    İbadet etmek, insanın ihtiyaç duyduğu birşeydir. İçgüdüsel hareket ediyor insanoğlu bu konuda. İnsanlar her zaman bişeylere ibadet etmişlerdir, ediyorlar ve muhakkak ki etmeye de devam edeceklerdir.

    İnsanın bu davranışının temelinde onu yaratan Allahın onda var ettiği temel içgüdüler yatmaktadır. İnsan, bu ihtiyacını karşılamak ister. Fakat bunu yanlış yoldan da yapabilir.

    İnsanlara yol göstermek için din gönderiyor Allah diyoruz, dalga geçiliyor. İbadetin nasıl yapılacağını bile bize öğreten Allahtır. O öğretmese, biz yine dağda taşta yuvarlanacaktık ibadet diye, kah güneşe kah aya tapacaktık, bazılarımız Allaha ortak koşacaktı, kimimiz eskiden olduğu gibi putlara ve heykellere tapacaktık. Korktuğumuz, anlamlandıramadığımız veya gözümüzde büyüttüğümüz herşeye tapacaktık. Zira bu içgüdüseldir. İnsan bunu yapacak.

    İbadet, kimi insana göre kendini kandırmaktır, kendini rahatlatmaktır, olmayan birşeye taparak insanın ölüm karşısındaki acziyetini dindirmesidir vs vs, burası çok uzun.

    Bana göre ibadet, aynı üreme içgüdüsü gibi, tatmin ediliğinde insanı mutlu eden, tatmin edilmediğinde ise insanı huzursuz eden ve birtakım psikolojik sorunlara davetiye çıkaran bişeydir. Buradaki mesele sadece ibadet edip, bu sorumluluğu üzerinden atmak ve sevap kazanmak veya Allahı razı etmek değildir. Burada aynı zamanda içgüdüsel bir tatmin söz konusudur.

    İşte bunu tersi olan durumda, yani ibadet etme ihtiyacının giderilmediği durumlarda da benzer şekilde bir tatminsizlik ve huzursuzluk söz konusu olmaktadır. Uzun vade de sonuçları son derece ürkütücüdür, her açıdan.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi TURKISH POWER -- 23 Mayıs 2017; 17:31:26 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: oğuz.tr

    Neden ibadet ediyoruz temalı bir konuda cevaplamıştım.
    Tamamiyle içgüdüseldir.

    Edit: Mesajımı buldum. Aynen alıntılıyorum.

    quote:

    İbadet etmek, insanın ihtiyaç duyduğu birşeydir. İçgüdüsel hareket ediyor insanoğlu bu konuda. İnsanlar her zaman bişeylere ibadet etmişlerdir, ediyorlar ve muhakkak ki etmeye de devam edeceklerdir.

    İnsanın bu davranışının temelinde onu yaratan Allahın onda var ettiği temel içgüdüler yatmaktadır. İnsan, bu ihtiyacını karşılamak ister. Fakat bunu yanlış yoldan da yapabilir.

    İnsanlara yol göstermek için din gönderiyor Allah diyoruz, dalga geçiliyor. İbadetin nasıl yapılacağını bile bize öğreten Allahtır. O öğretmese, biz yine dağda taşta yuvarlanacaktık ibadet diye, kah güneşe kah aya tapacaktık, bazılarımız Allaha ortak koşacaktı, kimimiz eskiden olduğu gibi putlara ve heykellere tapacaktık. Korktuğumuz, anlamlandıramadığımız veya gözümüzde büyüttüğümüz herşeye tapacaktık. Zira bu içgüdüseldir. İnsan bunu yapacak.

    İbadet, kimi insana göre kendini kandırmaktır, kendini rahatlatmaktır, olmayan birşeye taparak insanın ölüm karşısındaki acziyetini dindirmesidir vs vs, burası çok uzun.

    Bana göre ibadet, aynı üreme içgüdüsü gibi, tatmin ediliğinde insanı mutlu eden, tatmin edilmediğinde ise insanı huzursuz eden ve birtakım psikolojik sorunlara davetiye çıkaran bişeydir. Buradaki mesele sadece ibadet edip, bu sorumluluğu üzerinden atmak ve sevap kazanmak veya Allahı razı etmek değildir. Burada aynı zamanda içgüdüsel bir tatmin söz konusudur.

    İşte bunu tersi olan durumda, yani ibadet etme ihtiyacının giderilmediği durumlarda da benzer şekilde bir tatminsizlik ve huzursuzluk söz konusu olmaktadır. Uzun vade de sonuçları son derece ürkütücüdür, her açıdan.


    Peki bu söyledikleriniz ibadeti illa gerekli mi kılıyor ? Eğer dinlerin amacı insanları psikolojik yönden rahatlatmaksa sadece tanrı neden kendi söylediği kurallara uyarak insanların yaşamalarını istiyor ? Yani biz kendimizi rahatlatmak için yada bu iç güdümüzü kullanarak allaha değil de bir puta tapsak ne farkederdi ki ?




  • konu sahibi müslümanlarla tartışmak istemiş

    kendisinden özür dileyerek müdahil oluyoruz.

    quote:

    İbadet etmek, insanın ihtiyaç duyduğu birşeydir. İçgüdüsel hareket ediyor insanoğlu bu konuda. İnsanlar her zaman bişeylere ibadet etmişlerdir, ediyorlar ve muhakkak ki etmeye de devam edeceklerdir.


    bu söylediklerin (genellemelerin) zırvadır.
    hiç bir gerçeklikleri yoktur.

    quote:

    İnsanın bu davranışının temelinde onu yaratan Allahın onda var ettiği temel içgüdüler yatmaktadır. İnsan, bu ihtiyacını karşılamak ister. Fakat bunu yanlış yoldan da yapabilir.


    insanı
    adı allah olan bir şey yaratmadığı gibi

    doğada
    yaratılma die bir durum söz konusu deildir

    içgüdülerse evrimseldir
    yani şartlarla gelişirler.

    quote:

    İnsanlara yol göstermek için din gönderiyor Allah diyoruz, dalga geçiliyor.


    geçilir tabiki
    inançla gerçek arasındaki farkı bilmediğiniz için.....

    bu söylediğin " inançtır "
    varoluşsal bir olgu deil.

    quote:

    İbadetin nasıl yapılacağını bile bize öğreten Allahtır. O öğretmese, biz yine dağda taşta yuvarlanacaktık ibadet diye, kah güneşe kah aya tapacaktık,



    al ilah orjinal olarak ay tanrısı deilmi zaten
    minarelerinizin tepesinde nie ay var

    bunu forumda biyerlerde etimolojik olarak açıklamıştık.

    quote:

    bazılarımız Allaha ortak koşacaktı, kimimiz eskiden olduğu gibi putlara ve heykellere tapacaktık. Korktuğumuz, anlamlandıramadığımız veya gözümüzde büyüttüğümüz herşeye tapacaktık. Zira bu içgüdüseldir. İnsan bunu yapacak.


    içgüdülerin evrimsel olduklarını söyledik.

    ilkel insanın
    yağmurun nasıl yağdığını bilmediği sürece
    onu yağdıran birisini hayal edip
    bu hayale tapması doğal bir durum.

    quote:

    İbadet, kimi insana göre kendini kandırmaktır, kendini rahatlatmaktır, olmayan birşeye taparak insanın ölüm karşısındaki acziyetini dindirmesidir vs vs, burası çok uzun.


    tam da püf noktasında
    " vsvs burası çok uzun "diyerek
    konuyu yutuvermişsin......




  • quote:

    Orijinalden alıntı: D.Va


    quote:

    Orijinalden alıntı: oğuz.tr

    Neden ibadet ediyoruz temalı bir konuda cevaplamıştım.
    Tamamiyle içgüdüseldir.

    Edit: Mesajımı buldum. Aynen alıntılıyorum.

    quote:

    İbadet etmek, insanın ihtiyaç duyduğu birşeydir. İçgüdüsel hareket ediyor insanoğlu bu konuda. İnsanlar her zaman bişeylere ibadet etmişlerdir, ediyorlar ve muhakkak ki etmeye de devam edeceklerdir.

    İnsanın bu davranışının temelinde onu yaratan Allahın onda var ettiği temel içgüdüler yatmaktadır. İnsan, bu ihtiyacını karşılamak ister. Fakat bunu yanlış yoldan da yapabilir.

    İnsanlara yol göstermek için din gönderiyor Allah diyoruz, dalga geçiliyor. İbadetin nasıl yapılacağını bile bize öğreten Allahtır. O öğretmese, biz yine dağda taşta yuvarlanacaktık ibadet diye, kah güneşe kah aya tapacaktık, bazılarımız Allaha ortak koşacaktı, kimimiz eskiden olduğu gibi putlara ve heykellere tapacaktık. Korktuğumuz, anlamlandıramadığımız veya gözümüzde büyüttüğümüz herşeye tapacaktık. Zira bu içgüdüseldir. İnsan bunu yapacak.

    İbadet, kimi insana göre kendini kandırmaktır, kendini rahatlatmaktır, olmayan birşeye taparak insanın ölüm karşısındaki acziyetini dindirmesidir vs vs, burası çok uzun.

    Bana göre ibadet, aynı üreme içgüdüsü gibi, tatmin ediliğinde insanı mutlu eden, tatmin edilmediğinde ise insanı huzursuz eden ve birtakım psikolojik sorunlara davetiye çıkaran bişeydir. Buradaki mesele sadece ibadet edip, bu sorumluluğu üzerinden atmak ve sevap kazanmak veya Allahı razı etmek değildir. Burada aynı zamanda içgüdüsel bir tatmin söz konusudur.

    İşte bunu tersi olan durumda, yani ibadet etme ihtiyacının giderilmediği durumlarda da benzer şekilde bir tatminsizlik ve huzursuzluk söz konusu olmaktadır. Uzun vade de sonuçları son derece ürkütücüdür, her açıdan.


    Peki bu söyledikleriniz ibadeti illa gerekli mi kılıyor ? Eğer dinlerin amacı insanları psikolojik yönden rahatlatmaksa sadece tanrı neden kendi söylediği kurallara uyarak insanların yaşamalarını istiyor ? Yani biz kendimizi rahatlatmak için yada bu iç güdümüzü kullanarak allaha değil de bir puta tapsak ne farkederdi ki ?

    Benim burada bahsettiğim şey, insanın kendisi için geçerli olan temel yaklaşım. Dinlere inanmamızın altında bu yatıyor, demek istediğim budur. Din bu sebepten ötürü bizim için gereklidir, demek istediğim şey bu.

    1) Peki bu söyledikleriniz ibadeti illa gerekli mi kılıyor ?
    - Elbette gerekli kılıyor. İbadet etmek dediğim gibi aynı zamanda içgüdüsel bir doyum sağlıyor. Tatmin edilmesi gereken birşeydir. Tatmin edilmediğinde uzun vade de kötü sonuçlar doğurur. İçgüdülerin hepsi böyledir. Tatmin edilmezse ölümü getirmez ama psikolojik sorunlara yol açar. Aynı üreme içgüdüsü gibi düşün. Tatmin edilmezse huzursuzluk ortaya çıkar.

    2) Eğer dinlerin amacı insanları psikolojik yönden rahatlatmaksa sadece tanrı neden kendi söylediği kurallara uyarak insanların yaşamalarını istiyor ?
    - İnsanloğlu bir sistemdir. Ve birtakım içgüdü ve ihtiyaçlarla donatılmıştır. Bizleri harekete geçiren itici güç işte bunlardır. Bunlar olmasa biz hiçbirşey yapmazdık. Muhtemelen kendimizi öldürürdük. Birgün öleceğimizi bile bile yine de bu dünyada bişeyler başarma amacımızın sebebi işte bizi hayata bağlayan bu içgüdü ve arzulardır ve çok kuvvetlidir, ölümden daha güçlüdür, zira ölümü unutturuyor bunlar bize. Bizi onlar yönlendiriyor. İtici güç onlar. Yaratıcı ise bizleri bunlar üzerinden imtihana tabi tutuyor. Bu içgüdüler sayesinde kendisine ulaşabiliyoruz ayrıca. Ve diyor ki ''bunları benim emirlerime göre tatmin edeceksin, ey insan, senin sınavın işte budur''.

    3) Yani biz kendimizi rahatlatmak için yada bu iç güdümüzü kullanarak allaha değil de bir puta tapsak ne farkederdi ki ?
    - Hatalı bir doyumdur bu. Ne farkeder? Yaratıcı bunu affetmediği için, bunun hakkında bizzat uyarılar yaptığı için, yine de ısrarla bunu yapmak, insana ebedi bir mutluluk hayatını kaybettirip onu sonsuz bir pişmanlığın girdabına bırakabilir, böyle bir fark ortaya çıkar.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • razor6247 kullanıcısına yanıt
    - Zırva demek, öyle mi? Bir soru sormama izin ver. Senin bu hayatta amaç edindiğin birşey/birşeyler var mıdır? Veya, mutlak gerçek olarak kabul ettiğin birşey var mıdır? Veya, davranışlarında ölçü olarak kabul ettiğin birşey var mıdır? Veya, ''uğruna ölecek bir davası olmayan boşa yaşıyordur'' sözünden yola çıkarak, uğruna ölmeyi dahi göze aldığın bir dava, ideoloji veya herhangi bir ''şey'' var mıdır?

    - Gerçek olarak kabul ettiğim şeyler benim inancımın temellerini oluşturuyor. Hal böyleyken, inancım yüzünden gerçekler kabul etmişim diyemem. Bu şuna benzer. Deliller üzerinden suçluyu bulmak mı, yoksa suçluyu baştan ilan edip, ona göre delil hazırlamak mı? Ben burada deliller üzerinden suçluyu buluyorum. Senin iddia ettiğin gibi(daha doğrusu açıkca yazmış olasan bile, oraya varmak istediğin aşikar), suçluyu ilan edip ona göre delil aramıyorum.

    - Minarelerimizin tepesinde niye ay var? Valla onu o minareye diken Türklere sorman gerekiyor. Zira ne peygamberin devrindeki camilerde nede ondan sonra gelen Arap yöneticilerin devrindeki camilerde ay may yok. Minarelere ay'ı, İslamdan birkaç yüzyıl sonra Türkler koymuş. Sebebini bilmiyorum. Ama gördüğün üzre senin iddia ettiğin şeyde söz konusu değil.

    - Yaratıcının mesajlarını görmezden gelirse öyle bir sonuca varması kuvvetle muhtemel. Daha doğrusu bunun gibi hatalı sonuçlara varması kuvvetle muhtemel. Bu hataları düzelten de Yaratıcının kendisidir işte. Zira kendi yarattığı insanı, yine kendi yarattığı içgüdülerinin onu yanlış yönlendirebileceğini zannediyorum gayet iyi biliyor. Bu yüzden, yüzbinlerce elçi göndermiştir. Dedik ya, Yaratıcının mesajı olmasa, biz yine korktuğumuz, anlamlandıramadığımız herşeye tapacaktık. Tapılmıyor mu şuan yani?

    - Konunun püf noktasını yutmadık yav. Belki senin gibi biri işin o boyutunu gelsin işte böyle açsın diye bekledik.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi TURKISH POWER -- 23 Mayıs 2017; 18:15:08 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • Yaratıcı uyarılar yapıyor, yaptığı uyarıları okuyoruz hepsinde dönemin insanlarına hitab ediyor, milyonlarca yıl geçerli olacak kutsal kitabında peygamberin cinsel hayatından tut özel kişiye özel lanet ayetleri gönderiyor (tebbet suresi). Sonra da bu din son din diyor. Bu güne kadar gelen tüm dinler dönemin insanlarına hitab edip onlara yönelik ifadeler kullanıyor (ki bence eğer dinler gerçekse olması gereken bu) fakat tanrı bi anda diyor ki bu din son bunu binlerce yıl hayatlarınıza uydurun. Burada bir sıkıntı yok mudur? Tanrı insanların yaşam biçimi bakımından 20-21. Yüzyıllarda en büyük sıçramasını yapacağını bilmiyor muydu da 600 yılında gönderdiği bir dini ebediyen geçerli kılıyor?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • D.Va kullanıcısına yanıt
    Müslüman arkadaşlarla aklımdaki bir konuyu tartışmak istiyorum

    Müslüman arkadaşlarla aklımdaki bir konuyu tartışmak istiyorum

    Bakınız abiminde okulu olan bu üniversite bu ayeti hukuk fakültelerine asmıştı. Bu saygın üniversite demek ki Kurandan bu ayeti gayet evrensel bulmuş, sadece kendi dönemi için indiğini düşünmemiş.

    Bu bahsettiğiniz şey işte tamamen bakış açınızla alakalı. Ben bunun gibi birçok örnek verebileceğim gibi sizde tam tersi örnekleri verebilirsiniz elbet. Olayı nasıl görmek istediğinizle alakalı. Daha öncesinde yanlış verilerle vardığınız yanlış sonuçların sizde oluşturduğu yanlış önyargılardan sıyrılamadan olaya bakmanızla alakalı.

    Ben ise Kuranın sadece indiği coğrafya ve toplumla sınırlı olduğu kanaatinde değilim. Eğer öyle olmuş olsaydı, Kuranın ortaya çıkardığı hayat tarzı, İslamın indirilişinden çok kısa bir süre içinde farklı coğrafya ve farklı toplumlarda hemencecik kabul görmezdi. Eğer sizin bahsettiğiniz gibi olsaydı, günümüz dünyasında kabul görmezdi. Ama bakıyorsunuz Amerikada, Rusyada veya Avrupada, size göre insanlık tarihinin en büyük sıçramalarının en büyük yansımalarının olduğu o coğrafyalarda insanlar İslam dinine akın akın giriyor. O halde soruyorum size, bu nasıl oluyor?

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    - Zırva demek, öyle mi? Bir soru sormama izin ver. Senin bu hayatta amaç edindiğin birşey/birşeyler var mıdır? Veya, mutlak gerçek olarak kabul ettiğin birşey var mıdır? Veya, davranışlarında ölçü olarak kabul ettiğin birşey var mıdır? Veya, ''uğruna ölecek bir davası olmayan boşa yaşıyordur'' sözünden yola çıkarak, uğruna ölmeyi dahi göze aldığın bir dava, ideoloji veya herhangi bir ''şey'' var mıdır?


    ''uğruna ölecek bir davası olmayan boşa yaşıyordur''

    niye bu sözden yola çıkıyorsun.
    bu söz doğrumu ki.....

    mutlak gerçek kabul ettiğim
    yaşamın kendisidir
    davranışlarımda ölçü olarak bunu alırım
    mümkün olan en duyarlı ve bilinçli şekilde.

    quote:

    - Gerçek olarak kabul ettiğim şeyler benim inancımın temellerini oluşturuyor. Hal böyleyken, inancım yüzünden gerçekler kabul etmişim diyemem. Bu şuna benzer. Deliller üzerinden suçluyu bulmak mı, yoksa suçluyu baştan ilan edip, ona göre delil hazırlamak mı? Ben burada deliller üzerinden suçluyu buluyorum. Senin iddia ettiğin gibi(daha doğrusu açıkca yazmış olasan bile, oraya varmak istediğin aşikar), suçluyu ilan edip ona göre delil aramıyorum.


    istediğin şeye inanmakta özgürsün
    bu seni bağlar (kişisel olarak)
    ama yaşamla ilgili sorunlar çözülüyor mu neticede
    mühim olan bu...

    quote:

    - Minarelerimizin tepesinde niye ay var? Valla onu o minareye diken Türklere sorman gerekiyor. Zira ne peygamberin devrindeki camilerde nede ondan sonra gelen Arap yöneticilerin devrindeki camilerde ay may yok. Minarelere ay'ı, İslamdan birkaç yüzyıl sonra Türkler koymuş. Sebebini bilmiyorum. Ama gördüğün üzre senin iddia ettiğin şeyde söz konusu değil.


    pakistan
    Müslüman arkadaşlarla aklımdaki bir konuyu tartışmak istiyorum


    suudi arab
    Müslüman arkadaşlarla aklımdaki bir konuyu tartışmak istiyorum


    bunlarıda mı türkler koymuş.....

    quote:

    - Yaratıcının mesajlarını görmezden gelirse öyle bir sonuca varması kuvvetle muhtemel. Daha doğrusu bunun gibi hatalı sonuçlara varması kuvvetle muhtemel. Bu hataları düzelten de Yaratıcının kendisidir işte. Zira kendi yarattığı insanı, yine kendi yarattığı içgüdülerinin onu yanlış yönlendirebileceğini zannediyorum gayet iyi biliyor. Bu yüzden, yüzbinlerce elçi göndermiştir. Dedik ya, Yaratıcının mesajı olmasa, biz yine korktuğumuz, anlamlandıramadığımız herşeye tapacaktık. Tapılmıyor mu şuan yani?


    yaratıcı da
    gönderdiği mesajlar da
    senin öznel kabullerin (inançların)

    gerçek dünyada
    yani aklının dışında böyle olgular yok.

    milyonlarca akıl
    kültürel aktarımlarla aynı yada benzer içeriğe sahip olunca
    sanal bir toplumsal bilinç yaratılmış oluyor

    ama bu bilincin içeriği
    varoluşsal bir olguyla ilişkili deil.
    sanal. superman gibi.

    superman var mı
    var
    ama sanal.

    tapma mevzusunun ilkel kökeni de belirttiim gibi
    dünya hakkındaki cehalet, acziyet, ve korku...




  • Zorunlu ya da olası hal gereği din gereksizidir.



    Din tek bi şart da gerekli olabilir. Zorunluluğu aşan hal bakımından kişinin geçmişle bağını koparıp olası hal bakımından zorunlu hali olasılıklardan çıkardığı an gerekli olur.



    Birey vardır ve bu ben der varken baba anne kardeş evlat ve ben denen suretayım. Zorunlu hal benden anne baba evlat bi başka ben ve kardeş çıkması halidir. Yani ben parçalara bolunucem. Bunu yapmıyorum ve zorunlu hali idrak ile benim eksik olan bana eş olacak duşunceyle gerçeklik kazanacak benim kendimi tekrarlama surecine bakarak ilahi kudrete ya da ilahi kudretten eş talebinde bulunmuyorum.



    Zorunluluğu kabul ve orada durup zorunlu hali olasılık dışına çıkarmak adına ilahi kudretten aradığı değer olacak eş talebini talep etmemeyi kabul dinin gerekli halidir.





    Kişi ilahi kudrete kendisine eş tayin etme konusunda başvurmayacağını soyleyerek din talebinde bulunur. Bu dine göre oluşan dünya algısında kendi realitesine uygun olan bi nevi kendisine uyan bi duşunceyi oluşturur ve onunla eş olur. Bu ilahın değil kişinin din adına çabasının sonucudur.



    Bu kişi rasul gibidir ve din temasını doğru uygulamışsa taraftar bulmuş ve ilahi kudrete kendisini ispat etmiştir.



    Eş kavramının dinin bulucusuna karşı tavır almak yerine o kişinin ilahi kavramına yon alması halinde aynı din bi hanım veya erkek tarafından tasdik edilir. Yani kişi uyduğu rasulun getirdiği din gereği onunla eş olmaktan kastını uremeye değil eş denk olmaya çekerse aynı ilahı tasdik eden eril ve dişil oğeler oluşur.



    Din denen oğenin uygulaması denen dunyevi düze hukuk sağlık eğitim adı her neyse birbirlerini tasdik eden iki kavramın neticesi sonucu kendisine dünya hazırlayan iki eşe( aile hayatı da kuracaksa) benzer.



    Anlaşıldığı üzere din ilahın düzeni değil düzene ihtiyaç duyacak iki kavramın birbirini anlaması ve huzur içinde kalabilecekleri bi ortamı amaçlar.



    Dunyevi hukuk sağlık eğitim eğer ki bu düze ve tertibi yerine getiriyorsa dinin amacı zaten oluşmuştur.



    Önemli olan birbirini anlayan ve fikir birliktileğine sahip bireyleri oluşturmaktır.



    Sosyalist kapitalist bi duzende iki birey birbri ile uyum içinde bi hayatı yaşıyorsa onların dini makbul olandır denir.



    İslam bayrağı adına falan feşmana gerek kalmaz o zaman.



    Önemli olan ilahın varsa zaten galip olduğunu anlayabilmek zaten.



    Kendi duzenini başkasının duzenini bozarak elde etmek din kavramında oluşamaz.



    Burada bozguncu olan hareket din dışı yani düzen dışı kabul edilir.



    Şimdi din savaşı gibi gozuken şeyler eş denen aile yapısını sarsana karşı yapılır denirse ilah denen kavram ne pazara dokulur ne de galip olduğu halde mağluplardanmış gibi gozukur.



    Din varsa senin eşinle olan geçimin şeklinde tecelli eder. Anlaşarak evlenmiş ve omur boyu mutlu olmuş başka Bi düzeni de ihlal etmemiş kişi dinin temel amacına hizmet eder.



    İsevi şintoist Yahudi ateist denen yapıların ortak dinsel teması budur.



    İlaha yardım etmek denen tabiri duşunun. Onun fiziksel ustunluğune rağmen bu nasıl gerçekleşmiş olmalıdır.



    O yüzden dunyevi anlamda bi başka düzeni bozmamak üzere ailevi saadete eren kişi din sahibidir denebilir. Milliyeti uyruğu fark etmez.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Eğer öyle olmuş olsaydı, Kuranın ortaya çıkardığı hayat tarzı, İslamın indirilişinden çok kısa bir süre içinde farklı coğrafya ve farklı toplumlarda hemencecik kabul görmezdi.




    İslamın ortaya çıkışından sonra islama geçen toplumların hepsi savaşla alınarak geçtikleri için başka çareleri yoktu. Savaşmadan geçenlerden örnek verecekseniz de onlar da zaten gözü korktuğu için yada vergilerden yırtmak için İslam'a geçtiler. O yüzden bu söylediğinizi saçma buluyorum.



    quote:

    Ama bakıyorsunuz Amerikada, Rusyada veya Avrupada, size göre insanlık tarihinin en büyük sıçramalarının en büyük yansımalarının olduğu o coğrafyalarda insanlar İslam dinine akın akın giriyor. O halde soruyorum size, bu nasıl oluyor?





    Ben akın akın bir giriş göremiyorum. Onun haricinde bu söylediğiniz benim sorumun cevabı değil. Bugün islam alimlerinin içinden çıkamadığı bir sürü cevapsız soru var şehir hayatıyla ilgili. Yada kutuplarda yaşayan insanların nasıl oruç tutacağıyla ilgili mesela. Örnekler çoğaltılabilir. Benim özetle demek istediğim tanrı neden her çağa uygun bir din gönderip insanların daha rahat ve bilinçli olmasını sağlayıp daha az kişiyi cehenneme göndermek yerine bir din gönderip de alın sonsuza kadar bunu kullanın demiş?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Herkese selam..



    Arkadaşlar biliyorum burası bir forum herkes şahsi düşüncelerini paylaşıyor, sizden kaynak göstermenizi beklemeyeceğim fakat en azından suizan ile yaklasmayabilirsiniz.. daha sağlıklı fikir alışverişi yapabileceğimizi düşünüyorum. Nacizane bu cahil arkadaşınızın size tavsiyesi.



    Bir arkadaşımız islam ele geçirdiği heryeri cebir ile, onun dışındaki yerlerdede korkulduğu için teslim edildiğini söylemiş. Hayretler içerisinde okudum. Konunun dışına çıkıyoruz fakat islam ile alakalı yazılara bir müslüman olarak cevap verme sorumluluğu hissediyorum.



    Sadece birkaç misal vererek biraz üzerine düşünmenizi isteyeceğim. Gerçekten merak eden arkadaşlarım için tabiki, suizan ile cevabından mutlak emin olduğu soruları yönelten(!) Arkadaşlar için değil:)



    Doğu roma imparatorluğu tarafından sapkinlar diye zulmedilen Monofizit (Hz.isa da insanı değilse sadece ilahi tek bir mahiyet bulunduğuna inanan mezhepten) hristiyanlar için, farsın nestûri hıristiyanları için, aziz ogüsten'in sapkınlık diyerek Roma imparatoruna askeri ve polisiye baskı yapmasını istediği birzamanlar Donatistleri (tunus cezayir tarafında Donatus adlı bir rahibin izinden gidenler) desteklemiş olan berberi kabileler için, yahudiler ve arius' un izinde giden aryen hristiyanlar yahut da bagnaz bir papaz sınıfı tarafından zulme uğrayan ispanyanın Priscillien hıristiyanları için ve Bizans'in büyük toprak ağalarının ağır haraclarina maruz kalan Mısırın Kıpti köylüleri için, efendilerine ve zorbalarına karşı Islâm sancağı altındaki arapların zaferi bir kurtuluş oldu.

    Dahası, sapkın mezhepli diye nitelenen bu insanların çoğuna göre, kendilerinin bu "sapkınlığı" aslında Teslis'in( baba oğul ruhul kudüs şeklindeki üçlü ilah anlayışının) eski yunan felsefesine dayalı yorumlara itirazlarından doğmuştu. O yüzdende onların bu "sapkınlıkları" kendilerini Islam'ın şu Allah ve tevhid (tek ilah) inancina kolayca ikna etmişti;





    قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌۚ ﴿١﴾ اَللّٰهُ الصَّمَدُۚ ﴿٢﴾ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْۙ ﴿٣﴾ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُواً اَحَدٌ

    De ki: "O, Allah'tır, bir tektir."

    Allah Samed'dir. (Her şey O'na muhtaçtır, o, hiçbir şeye muhtaç değildir.)"

    Ondan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir)."

    Hiçbir şey O'na denk ve benzer değildir."



    Nitekim ispanyada Aryanlar, Prisilyanlar, Gnostikler( irfaniye mezhebinden olanlar) hepside Hz.İsa' yi buyuk bir peygamber olarak görüp İznik konsilinin kararlarını reddeden bu hristiyanlar, tıpkı Fars nesturilerinin yaptıkları gibi, kendilerine yakın hissettikleri İslam'ı kolayca benimsediler. Bu örnekler çoğaltılabilir.





    islam halifesi Harun Reşidin (786-809) Ankarayi ele gecirdiginde veya Halife Me'mun un (814-833) Bızans İmparatoru 3.michel e karşı zafer kazandığında, her iki Halifeninde savaş tazminatı olarak sadece eski elyazmalarinin ve Bızans takı Grek eserlerinin teslimini istemeleride manidardir.





    (Alınti yaptığım kaynaklar:

    * Roger Garaudy- Gelecegimizde İslam Var( bu kitabı tavsiye ediyorum yazar yazdığı dönemde hristiyan fakat islami farklı yönlerden objectif şekilde ele almış)

    * Ignacio Olagüe- Les Arabes n'ont jamais envahi l'espagne/ Araplar ispanyayı asla istila etmedi, Flammarion yayınları 1969)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ozkan_ -- 24 Mayıs 2017; 0:17:59 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • D.Va kullanıcısına yanıt
    Size ne demiştim?

    Daha öncesinde yanlış verilerle vardığınız yanlış sonuçların sizde oluşturduğu yanlış önyargılardan sıyrılamadan olaya bakmanızla alakalı.

    Bu hatayı ısrarla sürdürmekte kararlı gibi görünüyorsunuz.

    Demek hepsi savaşla oldu. Orada da yine hatalı bir önyargıyla bakıyorsun da yine de hepsi bu şekilde olmadı. O halde şunu sormama izin ver.

    Mesela Endonezyada yüzmilyonlarca Müslüman yaşıyor. Oraya hangi islam ordusunun gittiğini bana söyleyebilir misin? Hiçbiri gitmedi. Peki nasıl Müslüman oldular? Oda senin araştırma konun olsun.

    Savaşla ele geçirilen yerlere gelince. Biryeri ele geçirmek, orada sonsuza dek kalıcı olacağınız manasına gelmez. Biryeri ele geçirmek, oradaki insanların sizin hayat tarzınızı benimseyeceği, sizin dininize geçeceği manasına gelmez. Eğer sizin hayat tarzınız, sizin düşünceniz, sizin dininizi kendilerinkinden üstün görürlerse ancak ozaman size tabi olurlar. Başka türlü asla size katılmazlar. Sizi arkanızdan vuracakları günü beklerler büyük bir kinle. Yunanlıların, Bulgarların, Sırpların, Ermenilerin vs bizi arkamızdan hançerledikleri gibi. Benimsemezse size katılmaz. Siz güçlüyken size bişey demez, ama gücünüz azaldığında ilk fırsatta vururlar arkanızdan.

    Bakınız Sovyetler Birliği de birçok yeri ele geçirip kendisine bağladı. Ama o bölgeler ilk fırsatta ayrıldılar birlikten, sosyalist ideolojiyi benimsemediler. Hatta Ruslar bile vazgeçti. Demek ki savaşla, güçle aldığınız biryer, sonsuza kadar size katılmak durumunda değildir.

    Müslümanların ele geçirdiği topraklarda yaşayan insanlar her alanda Müslümanlardan daha aşağı olduğu için, ve bunu bizzat farkettikleri için, kısa sürede İslamı benimsediler. Zorla olmadı bu. Yukarıda da dediğim gibi, zorla olacak bişey değil zaten bu. Savaşla ele geçirilen şey toprak oldu. Daha sonrasında o topraklarda kurulan düzende kimse İslama girmesi için zorlanmadı. Din bunu yasaklıyor. İnsanların kendisi İslama geçtiler. Kendiliğinden geçmedikleri örneklerde var, bakınız Mısırda bugün milyonlarca Hrıstiyan var, sadece basit bir örnek. Mısır toprakları çok uzun bir süre Müslümanların kontrolündeydi. Demek ki geçmeyene bişey yapmamışlar sevgili kardeşim. Zorla bişey olmamış. Geçenler kendi arzularıyla geçmiş. Geçmeyenlerde aramızda yaşamış güven içinde. Veya Osmanlının hakimiyetindeki topraklara bak. Bugün İstanbul boğazındaki yalılarda birçok ermeni vatandaş yaşıyor. Bunlar yüzyıllardır buralarda ve gördüğün gibi baya da zenginleşme imkanı bulmuşlar ki yalılarda kalıyorlar. İspanyada katoliklerin diri diri yaktığı, gemilere doldurup denize attığı yahudileri bile benim dedelerim getirmiş buraya. Zorla bişey yok. Bunu anlamak istemiyorsunuz. Peygamberde zorlamadı. Bakın Yahudilerle kaç kez antlaşma imzaladı. Onlarla olan savaşlarda ilk saldıran peygamber olmadı. Zira hakimiyetini kabul etmiş, fakat dinine girmek istemeye bir topluluğa islam dininde zorlama yapamazsın.

    Siz ne demiştiniz? İslam günümüze hitap etmiyor demiştiniz. Ve yine aynı şeyi söylüyorsunuz. Bende size soruyorum, o halde bugün neden Müslümanlar var? Bizler gerizekalı insanlar mıyız ki, hala dinimize inanıyoruz? Veya bizi geç. Avrupada, Rusyada veya Amerikada İslama geçen yerli insanlar gerizekalı mı? Göremiyorlar mı bu dinin sadece arap coğrafyasına veya sadece o döneme hitap ettiğini? Mal mı bu adamlar? Batılı birçok profesör dahi İslama geçebiliyor. Hiç sevmem bu lafı etmeyi ama, siz o profesörden daha mı iyi biliyorsun ki, o adamın geçtiği dinin sadece kendi coğrafyasına hitap ettiğini düşünüyorsunuz? Sizi o profesörlerden o entellektüellerden üstün kılan nedir de adamları böyle aşağılıyorsunuz? Aslında konunun cevabı bu şekilde verilmez, ve doğru şekliyle cevap verdim zaten. Olaya bide sadece bu açıdan bakmanızı arzuluyorum ben.




  • Soruyu cevaplamadan önce soruyu soranın din denilince ne anladığını bilmek gerekir diye düşünüyorum.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Musluman olmasam da ben atlayip cevap vermek istiyorum "Neden din gereklidir" sorusuna.
    Cunku bilmedigimiz "seyler" var, hayrete dustugumuz "seyler" var, korktugumuz ve nasil calistigini tam anlamadigimiz "seyler" var, dunyada karsilastigimiz adaletsizliklerin giderildigi hissiyatina ihtiyacimiz var, oldukten sonra ne oluyor ve neden variz sorusuna "evrensel" bir cevap arayisi icerisindeyiz.
    Bu ihtiyaclarin olusturdugu boslugu dinler kapatmaya calisiyor.

    Gerekli midir din, bana gore hayir.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Mephalay M kullanıcısına yanıt
    İnsanların yukarda bahsettiğin "şeyleri" sorgulamaması zaten normal olmayan bana göre.

    Sen belkide sırguladın bi sonuca vardın.

    Burdaki boşluk derken bu boşluğu hiçlikle,bilinmezlikle vs.. ile açıklamanın güçlüğü insanları belki buna itiyor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • razor6247 kullanıcısına yanıt
    - Ben o sözden yola çıkarak, bu sözü söyleyenle konu hakkında benzer düşüncemin olduğu için, daha doğrusu, böyle bir amacı olmayanın hayat motivasyonunun olan insanlara göre daha düşük olacağı için, hayata olan bağlılığı daha az olacağı için, ve bundan mütevellit, mutlaka bu veya bu minvalde bağlandığı bir limanın her insanda var olduğunu bildiğim için sordum. Doğru veya yanlış, hak veya batıl, her insanda böylesi bir liman vardır. Amma az amma çok. Sen ise bu limanını saklıyorsun, saklama anlat bizlere. Yaşam deyip geçiştirme. Sormamın bir sebebi var elbet. Muhtemelen sebebide biliyorsundur sevgili razor.


    - Yaşamla ilgili sorunlar çözülüyor tabi ki. İslam sadece ibadet dini değildir. Sadece belirli birtakım tarihi olayların hikaye olarak anlatıldığı bir din değildir. İnsan hayatını a'dan z'ye şekillendiriyor. Kaldı ki efenim ben burada bundan bahsetmiyorum. Sen kendince bana inançla gerçek arasında ki farkı bilmediğimi, üstü kapalı bir şekilde, inançlarımdan yola çıkarak buna gerçekler uydurduğumu ima ediyorsun. Bende var olan gerçeklerin beni mevcut duruma getirdiğini, inancımın temelini, öncesinde tespit ettiğim gerçeklerin oluşturduğunu ifade ediyorum.


    - İslamın orjininde minarelerde ay yok. Bugün olması bişeyi değiştirmiyor. Onun o minarelere nasıl dikildiğini anlattım sana. Madem Allah = Ay tanrısı, ve madem bundan dolayı minarelerde ay var diyorsun, bende bunun böyle olmadığını söylüyorum. Öyle olmuş olsaydı, ozaman peygamber dönemindeki camilerde de ay sembolü olmalıydı. Ondan sonra gelenlerin devrinde de olmalıydı. Ama tarihi incelediğimizde bu ay sembollerini minarelere Türklerin koyduğunu gözlemliyoruz. Demek ki senin iddian geçersizmiş, sinsi bir yalandan ibaretmiş. Bunu anlamak bu kadar mı zor?

    Bugün neden var? Eee Türkler koymuş diyoruz. Türkleri alelade bir millet mi sanıyorsun. Türkler uzun süre İslam alemini yönetti, büyük çoğunluğunu. Dolayısıyla bugün İslam coğrafyasında Türk etkisiyle camilerin minarelerinde ay sembolü olması şaşırtmasın seni. Demek ki bu sembolü oraya dikmekte sakınca görmemiş, dikmişler. Bidat diye adlandıramıyız, yanlıştır diyemeyiz. Zira dine bir zararı yok. Ama orjininde yok bu. Ki senin iddianın geçerli olması için, bu ay sembollerinin peygamber devrinde de olması gerekiyor. Ama bakıyorsun, yok. Zaten Suudi Arabistanın kendi hakimiyetindeki topraklarda Türklerin vakti zamanında diktiği eserleri bir bir tahrip ettiğini görebilirsin. Ama bugün oraya gitsen yine de heryerde özellikle kutsal topraklar bölgesi içerisinde birçok eser görürsün, Türklerin yaptığı.


    - Tapma meselesinde bende benzeri şeyler söylüyorum sevgili razor, okumuyorsun heralde. Bunlar kendiliğinden ortaya çıkmış şeyler değiller. Bugün insan yaşamını yönlendiren onda var olan içgüdü ve doğal ihtiyaçlardır. Bunu uzun uzun açıklamaya gerek yok. Her davranışımızın bu açıdan baktığımızda bir sebebi vardır. İnsan davranışlarını yönlendiren bu içgüdü ve ihtiyaçlardır, onların oluşturduğu duygulardır vs. Bunlar olmasa zaten direkt intihar ederdik. Bizi oyalayan, bize ölümü unutturan işte bunlardır. Her insan bişeylere tapar, bu iddiamında arkasındayım. Sende bişeylere tapıyorsun, belki de istemsizce. Fakat bunu bize bir türlü açıklamadın. Yoksa meselenin nereye gideceğini sezdiğin için mi açıklamıyorsun? Sen bilirsin. Ama bunu bu yazımı okuduktan sonra farkettiysen benim için yeterlidir. Şimdi dön bak kendi hayatına ve haklı olup olmadığımı kendin gör razor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi TURKISH POWER -- 24 Mayıs 2017; 16:17:40 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • İnsan öldüğü zaman hiçliğe gideceğini,gördüğü haksızlıkların cezasız kalacağı gerçeğini kendine yediremiyor nedenini nasılını çözemediği şeyleri mistik güçlere bağlayıp aklınca kafasındaki sorulara cevap buluyor ve içini rahatlatıyor bu yani.

    Bugün yıldırımların nasıl oluştuğu bilgisine bilimsel olarak hakimiz ama 3000 sene önce değildik, o zaman yıldırımları mistik güçlerin ceza aracı olarak düşünmek mantıklı geliyordu. Zaten zeusun elinde yıldırımla betimlenmesi bu yüzden değil mi .Bundan 3000 yıl sonra bugünkü inançlara mitoloji denecek muhtemelen
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.