Şimdi Ara

Mühendislik ilerliyor mu acaba? (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
139
Cevap
1
Favori
4.801
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • İnanın tek tek bütün mesajlara cevap verecek zamanım yok. Bunu eleştirmiş akadaş ki işime gelmediği için demiş. Benim ne düşündüğümün ne önemi var ki. Önemli olan doğrular. Bir kaç arkada otobüs kaza yapıyor ise bu tamamen soförün hatasıdır diyor. Ben ise araçların yola,yan rüzgarlara, fiziki şartlara, piyasadaki lastiklere uygun olmadan gereksiz yere yükseltildiğini ve denge yapılarının bozulduğunu savunuyorum. Firmanın biri gözümüzün içine baka baka prezantasyon sırasında bizi aldatmış ona bir şey demeyen arkadaşlar niye bunu yapma ihtiycı duyduklarını, x markasının neden ağır klima teçizatını koltuk altına indirme gereğini duyduğunu sorgulamadan, irdelemeden bana sallıyorlar anlamadım. İllaki bunları o şirketlerin CEO larının çıkıp Ali AĞAOĞLU gibi geçmişte biz de deniz kumu ile bina yapmıştık gibi itirafta bulunmasını mı bekliyorsunuz. Yanlışı savunmak yanlışa ortak olmaktır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi volkan3156 -- 13 Ocak 2015; 17:27:49 >




  • ANIL-D kullanıcısına yanıt
    anıl bey kesinlikle ben de karşıyım hatalı olduğunu bildiği halde ısrarcı olunmasında...asıl mesele şu ki teknoloji ve ilerleme hata yaparak yapılarak ve ondan ders çıkarılarak ilerler.. burada bir hata yapılmış o hata nedir
    1- araç depo bölmesi yanlış ve korunaksız konumlandırılmış

    bence burda depoyu konumlandırmasını tasarlayan mühendisler şunu düşündü...bu araçlar ne ile çalışır yani depodaki yakıtın türü nedir? dizel...peki dizel kaç derecede tutuşur 80 C derece de tutuşur..yani içine çakmak at o deponun yine yanmaz..o zaman kaza anında tutuşmayacak bir depoyu serbestçe konumlandıralım onu öyle de bır konumlandıralım ki bagaj hacminden tasarruf edelim

    mantık doğru analiz faktör sayısı eksik ve hatalı

    peki üretilen bu otobüsler ne oldu? mühendisler orada bir kaza olabileceğini düşünmüşlerdi ama otobüsün yakıt yüklü bir tankerle çarpışacağını hiç biri düşünmemişti..benzin yüklü bir tankerin kaza anında alev alıp patlaması ile yüzlerce derecelik oluşan sıcaklık bırakın mazotun tutuşmasını gövde metalini dahi eritti..sonuç katliam ...

    yani ortada hatalı ve eksik analiz yüzünden en ufak şeyde dahi büyük felaketlere yol açıyor..o yüzden diğer yazımda bahsettim sorumluluk çok fazla kafaya göre iş yapmak yada eksik iş yapmak umulmadık felaketlere sebeb olabiliyor..

    ben kendim ayrıca hukukçuyum...mahkeme evresine kafanız takılmasın..firma istediği kadar hatalı olsun onu yasal mevzuat cercevesinde savunacak şirket avukatları vardır..malumunuz olur ki avukatların görevi de çalıştıgı yeri savunmaktır..ha ne olur..bilirkişi raporu taleb edilir..herşey ortaya çıkar.. sonuç değişmez..yani firmayı savunan avukatta haksız olduğunun farkındadır..

    burada meseleye etik kavramlar özel iş ilişkileri siyasi güç vs. giriyor ben şimdi konuyu o tarafa çekmek istemiyorum ülkemizin nasıl bir iişleyiş mekanizmasi var malumunuz.. hayırlı forumlar dilerim..




  • yok canım mühendislik yerinde sayıyor mercedes de o kadar adama çuvalla parayı oturdukları için veriyor...

    yahu arkadaş madem bu kadar dar düşünüyorsun kendi çapında yine düşün ne diye konu açarsın ki?

    bak mesela 100 sene önce Türkiye'de trafik kazası hiç yokmuş yılda kimse ölmüyormuş ama mühendislik ilerlemediği için günümüzde yılda yüzbinlerce kaza oluyor binlerce kişi hayatını kaybediyor bu mudur yani mantık?

    bak bakalım ne kadar dengesizmiş




    bizim şoförlerin özellikle bayram zamanlarında günde kaç saat aralıksız araç kullandıklarından, nasıl lastikler kullandıklarından, nasıl yakıtlar kullandıklarından, ucuz mazot almak için bagaj bölümünün ikisini kapatıp 1,5 tonluk depo yaptırdıklarından, kazaların neden olduklarından bihaber başlık açarsan böyle olur



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Arif -- 13 Ocak 2015; 18:00:22 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: volkan3156

    ... İddia ediyorum çok değil 4 kişi otobüsün içinde bir o yana bir bu yana aynı anda gidip camlara vursun otobüs rahatlıkla devrilir. ...

    ben mesajımı yazarken burayı okumamıştım okusam yazmazdım o kadar yazıyı

    yaş kaç arkadaşım çok merak ettim yaa 4 kişi otobüs devirmece falan

    çift katlılar da dengesizlik yüzünden piyasadan silindi öyle mi? kaynak sormak istiyorum ama gösterirsin diye de korkmuyor değilim



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Arif -- 13 Ocak 2015; 18:04:54 >




  • ayrıca şu iki fizik bilgisini de ekleyelim buraya güzel bir bilgilendirme olur diye düşünüyorum.. tabi konu çok geniş ve faktör sayısı fazla sadece bu iki örnekle açıklanamaz ama ana faktörlerden ikisi budur

    emniyetli viraj nasıl dönülür hangi faktörler etki eder?

    düz bir yolda viraj dönerken size iki kuvvet etki eder bunlar Fs olarak tabir ettiğimiz sürtünme kuvveti ve Fmr diye isimlendirdiğimiz merkez-kaç kuvveti

    senin devrilmemen ve takla atmaman için sürtünme kuvvetinin merkezkac kuvvetine eşit ya da büyük olması gerekir bunu fiziksel olarak ifade edersek

    k-sürtünme katsayısı
    v-aracın hızı
    r-viraj yarıcap
    m-cismin kütlesi

    k*m*g>m*v^2*/r

    bu denklemden v hızını çekersek

    viraja gireceği maksımum hızı belirleyen faktörleri buluruz

    v<(karekök içinde)k*g*r

    yani gördüğünüz gibi aracın devrilmesine ve çizgisinden çıkmasına sebeb olan faktörler sadece sürtünme katsayısı lastıklerın, yerçekimi ivmesi ve viraj yarıçapıdır.. burada taşıtın kütlesinin hiçbir etki yapmadığını görmenizi istiyorum

    peki eğimli viraj olursa ne olur?

    tanjant teta açısı =v^2/g*r
    v hızı = karekok ıcınde g*r*tanteta

    burada da hızımıza etki eden faktörler yer çekimi viraj yarıçapı ve tanjant açısı dediğimiz viraj eğimi ana faktörlerdir..burada da cismin kütlesinin belirleyici bir faktör olmadığını görüyoruz..


     Mühendislik ilerliyor mu acaba?


    buraya örnek bir video da koymak isterim eğimli virajla alakalı
    https://www.youtube.com/watch?v=fPiC2WDujdQ



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi rudeboy87 -- 13 Ocak 2015; 18:15:50 >




  • Konuya baktım çay demlemeye gidiyorum, az sonra devam edicem.

    Geldim. Mühendislik temel olarak senden istenileni, belirli güvenlik şartları çerçevesinde, minimum maliyetle tasarlamaktır. O otobüs tasarlanırken yolcuların konforu ve ihtiyaçları göz önüne alınarak geniş bagaj olmasına karar verilmiş. Herkes üstüne alınmasın bir integral almayı bilmeyen arkadaşlar, aracı tasarlayan mühendis ekibini iki dakikada kasap yaptı.

    Araç yollara inmişse istenilen standartlar mevcut tasarım kriterleri dahilinde sağlanmış demektir. Mesele sadece aracın tasarımıyla bitmez. Dünya çapında kuruluşların yol tasarımıyla ilgili belirlediği kriterler vardır. Yolların tasarımıyla, araçların tasarımı karşılıklı bir uyum içinde ilerler. Yollar tasarlanırken ağır vasıtalarla, binek araçların aynı anda kullanılacağı şekilde optimum değerlerde tasarlanır. Nedir bu optimum değer mesela viraja eğim verilirken sadece binek araçlar düşünülerek yüksek bir eğim verilmez de, ağır vasıtaların yavaş geçeceği göz önüne alınarak yana devrilmemesi sağlanacak şekilde eğim düşürülür.

    Her araç eşit viraj kabiliyetine sahip olmak zorunda değildir, olamaz da. Nerede kalmıştık. O otobüsler eskilerinden son derece güvenlidir. Haa bi de Ferrari F430 kadar yol tutamayan tüm Audi Q7'ler tiz trafikten toplana...


     Mühendislik ilerliyor mu acaba?




  • rudeboy87 kullanıcısına yanıt
    İmzada makine mühendisi yazıyor ama


    Lastiklerin sürtünme katsayısı yazmakla bitecek kadar basit mi bu iş :) Gövde büyüdükçe büyüyen inertia, yanal kuvvetin araca etki ettiği noktanın bileşkesinin konumu, gövdeye uygulanan kuvvetlerin lastikler üzerindeki yük dağılımını değiştirmesi, lastik yere basış geometrisinin değişmesi ve tüm bunların sonucunda lastiklerle yüzey arasında bulunan k sürtünme katsayısının değişimi nolcek :) Özetle k sabit değildir ve bu değer zaten deneyler sonucunda bulunur.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: optiarc

    İmzada makine mühendisi yazıyor ama


    Lastiklerin sürtünme katsayısı yazmakla bitecek kadar basit mi bu iş :) Gövde büyüdükçe büyüyen inertia, yanal kuvvetin araca etki ettiği noktanın bileşkesinin konumu, gövdeye uygulanan kuvvetlerin lastikler üzerindeki yük dağılımını değiştirmesi, lastik yere basış geometrisinin değişmesi ve tüm bunların sonucunda lastiklerle yüzey arasında bulunan k sürtünme katsayısının değişimi nolcek :) Özetle k sabit değildir ve bu değer zaten deneyler sonucunda bulunur.

    hocam o yazımın başında bakın ne demişim tabi konu çok geniş ve faktör sayısı fazla sadece bu iki örnekle açıklanamaz bir problem var mı? sayfalarca bahsedip konuyu dallandırıp budaklandırmak istemedim..umarım anlatabilmişimdir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: rudeboy87

    quote:

    Orijinalden alıntı: optiarc

    İmzada makine mühendisi yazıyor ama


    Lastiklerin sürtünme katsayısı yazmakla bitecek kadar basit mi bu iş :) Gövde büyüdükçe büyüyen inertia, yanal kuvvetin araca etki ettiği noktanın bileşkesinin konumu, gövdeye uygulanan kuvvetlerin lastikler üzerindeki yük dağılımını değiştirmesi, lastik yere basış geometrisinin değişmesi ve tüm bunların sonucunda lastiklerle yüzey arasında bulunan k sürtünme katsayısının değişimi nolcek :) Özetle k sabit değildir ve bu değer zaten deneyler sonucunda bulunur.

    hocam o yazımın başında bakın ne demişim tabi konu çok geniş ve faktör sayısı fazla sadece bu iki örnekle açıklanamaz bir problem var mı? sayfalarca bahsedip konuyu dallandırıp budaklandırmak istemedim..umarım anlatabilmişimdir.

    Pardon hocam :) Aracın yüksekliğiyle ilgili bir konuda, konuyu aracın kütlesine bağlayıp, oradan da değişmez bir k'ya geçince çok düz düşündüğünüzü sanmışım.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: optiarc


    quote:

    Orijinalden alıntı: rudeboy87

    quote:

    Orijinalden alıntı: optiarc

    İmzada makine mühendisi yazıyor ama


    Lastiklerin sürtünme katsayısı yazmakla bitecek kadar basit mi bu iş :) Gövde büyüdükçe büyüyen inertia, yanal kuvvetin araca etki ettiği noktanın bileşkesinin konumu, gövdeye uygulanan kuvvetlerin lastikler üzerindeki yük dağılımını değiştirmesi, lastik yere basış geometrisinin değişmesi ve tüm bunların sonucunda lastiklerle yüzey arasında bulunan k sürtünme katsayısının değişimi nolcek :) Özetle k sabit değildir ve bu değer zaten deneyler sonucunda bulunur.

    hocam o yazımın başında bakın ne demişim tabi konu çok geniş ve faktör sayısı fazla sadece bu iki örnekle açıklanamaz bir problem var mı? sayfalarca bahsedip konuyu dallandırıp budaklandırmak istemedim..umarım anlatabilmişimdir.

    Pardon hocam :) Aracın yüksekliğiyle ilgili bir konuda, konuyu aracın kütlesine bağlayıp, oradan da değişmez bir k'ya geçince çok düz düşündüğünüzü sanmışım.

    ne demek hocam estagfurullah burda elimden geldiği kadar bilgim dahilinde cevaplar vermeye çalışıyorum elbette benimde herşeyi bilmem yada açıklamam mümkün değil..ikincisi forum formatında bir formülü daha simgelerle yazmak bile başlı başına bir çile hele ki işi iyice teoriler deneysel bulgularla üst seviyeye taşıdğımız zaman herkes tarafından anlaşılması çok zor oluyor bu da istenilen verimi alamamasına sebeb oluyor okuyanların bu yüzden yüzeysel geçiyorum... şuna çok önem veriyorum forumunda ana amacı bu bence konu hakkında ne kadar farklı bilgilendirmeler oldukça herkes gibi ben de çok şey öğreniyorum.. sizin oradaki ek açıklamanız için ayrıca teşekkür ederim güzel bir izah olduğu kanaatindeyım.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: rudeboy87

    anıl bey kesinlikle ben de karşıyım hatalı olduğunu bildiği halde ısrarcı olunmasında...asıl mesele şu ki teknoloji ve ilerleme hata yaparak yapılarak ve ondan ders çıkarılarak ilerler.. burada bir hata yapılmış o hata nedir
    1- araç depo bölmesi yanlış ve korunaksız konumlandırılmış

    bence burda depoyu konumlandırmasını tasarlayan mühendisler şunu düşündü...bu araçlar ne ile çalışır yani depodaki yakıtın türü nedir? dizel...peki dizel kaç derecede tutuşur 80 C derece de tutuşur..yani içine çakmak at o deponun yine yanmaz..o zaman kaza anında tutuşmayacak bir depoyu serbestçe konumlandıralım onu öyle de bır konumlandıralım ki bagaj hacminden tasarruf edelim

    mantık doğru analiz faktör sayısı eksik ve hatalı

    peki üretilen bu otobüsler ne oldu? mühendisler orada bir kaza olabileceğini düşünmüşlerdi ama otobüsün yakıt yüklü bir tankerle çarpışacağını hiç biri düşünmemişti..benzin yüklü bir tankerin kaza anında alev alıp patlaması ile yüzlerce derecelik oluşan sıcaklık bırakın mazotun tutuşmasını gövde metalini dahi eritti..sonuç katliam ...

    yani ortada hatalı ve eksik analiz yüzünden en ufak şeyde dahi büyük felaketlere yol açıyor..o yüzden diğer yazımda bahsettim sorumluluk çok fazla kafaya göre iş yapmak yada eksik iş yapmak umulmadık felaketlere sebeb olabiliyor..

    ben kendim ayrıca hukukçuyum...mahkeme evresine kafanız takılmasın..firma istediği kadar hatalı olsun onu yasal mevzuat cercevesinde savunacak şirket avukatları vardır..malumunuz olur ki avukatların görevi de çalıştıgı yeri savunmaktır..ha ne olur..bilirkişi raporu taleb edilir..herşey ortaya çıkar.. sonuç değişmez..yani firmayı savunan avukatta haksız olduğunun farkındadır..

    burada meseleye etik kavramlar özel iş ilişkileri siyasi güç vs. giriyor ben şimdi konuyu o tarafa çekmek istemiyorum ülkemizin nasıl bir iişleyiş mekanizmasi var malumunuz.. hayırlı forumlar dilerim..

    uğu dündarın konuyla ilgili yazısıhttp://arsiv.sabah.com.tr/2001/12/02/y26.html

    Bu konu hakkında çok fazla söylenti var,
    avrupaya giden 0403 lerin camlarında 10 tane cam çekiçi oluğunu söyleyen,iç pazara satılacaklarda iki olduğunu söyleyen
    ,insanların kazada camı bile kıramadığını söyleyen,

    tankerin içinin boş olduğu yakıt olmadığını diyen,

    yakıt deposunun çevresinin yerli modellerde ahşap olduğu bu yüzden yangın anında kırılıp yanmaya başladığı ,ihrac edilenlerde daha dayanıklı farklı malzeme olduğunu söyleyenler ki bence haklılar

    Raporlara göre O403 sabıkalı
    Konya’da 49 kişinin ölümüne neden olan kaza sonrası 11 Ağustos 1998’de ODTÜ’den bilirkişilerin hazırladığı raporda, Mercedes Benz firması 8’de 8 suçlu bulundu. 2 bin sayfalık raporda, bu model otobüslerin tasarım ve üretim aşamasında Türkiye’ye özgü koşulların zorunlu kıldığı güvenlik önlemlerinin sağlanmadığı, kaza sonrası çıkan yangına ortam hazırlandığı, bu nedenle ölü sayısının arttığı belirtildi. O403 model otobüslerin tehlikeler giderilinceye kadar seferden yasaklanmasının da önerildiği rapor sonrası, Karapınar Asliye Ceza Mahkemesi Mercedes Benz Türk ve Daimler Chrysler Otobüs Grubu Başkanı Wolfgang Otto Diez hakkında tutuklama kararı aldı. Diez, ancak hakkındaki karar kaldırılınca 11 Mayıs 2001’de Türkiye’ye geldi.

    İneğe vursa alev alıyor
    Mercedes Benz’in O403 model otobüslerinin yandığı kazalardan bazıları şöyle:
    • 29 Kasım 1997: Bavul ticareti yapan 9 Gürcü’yü taşıyan Mercedes, İstanbul Okmeydanı sapağında yandı. Ölen ya da yaralanan olmadı.
    • 25 Ağustos 1998: İstanbul’daki Büyük Otogar yanında satışa çıkarılan Mercedes park halindeyken yandı.
    • 1998: Diyarbakır Ergani’de O403 marka Mercedes otobüs ineğe çarptıktan sonra alev aldı. 17 kişi öldü.
    • 4 Haziran 1999: Hakiki Koç firmasına ait Mercedes O403 otobüs, İstanbul Otogarı’nda şoförün kontak anahtarını çevirmesiyle alev aldı.
    • 25 Temmuz 2001: Bodrum’dan Zonguldak’a giden Mercedes otobüs Adapazarı D100 karayolunda seyir halinde yanmaya başladı. Otobüsteki 48 yolcu ve 3 personel son anda kurtuldu.
    • 15 Mart 2001: İstanbul’dan Ankara’ya giden Ben Turizm’e ait Mercedes otobüs Bolu Dağı’nda alev aldı. 18 yolcu indirildi, otobüs tamamen yandı.
    • Sivas, Ankara, Kayseri’nin Develi ve Boğazköprü ilçeleri ile Tarsus - Pozantı yolu, Denizli ve Malatya’da da aynı model otobüsler kaza sonucu yandı.
    kaynak milliyet http://www.milliyet.com.tr/2001/11/15/yasam/yas01.html




  • Karayolları en riskli ulaşım yoludur
    Modern ülkelerde karayollarına bu kadar ağırlık verilmez
    Havayolu,denizyolu,hızlı tren kullanırlar
    İnsan odaklı düşünürler
    Bizde ise bir avuç asalağın doyması çok önemlidir
    Kupon arazilerde mega inşaatlar satmak için
    20 milyonu istanbula yığarsan
    Bayramda tatilde bu kadar insana kaliteli güvenli
    Ulaşım hayal olur.
    Yollar kan gölü haberleri artarak devam eder

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: optiarc

    Konuya baktım çay demlemeye gidiyorum, az sonra devam edicem.

    Geldim. Mühendislik temel olarak senden istenileni, belirli güvenlik şartları çerçevesinde, minimum maliyetle tasarlamaktır. O otobüs tasarlanırken yolcuların konforu ve ihtiyaçları göz önüne alınarak geniş bagaj olmasına karar verilmiş. Herkes üstüne alınmasın bir integral almayı bilmeyen arkadaşlar, aracı tasarlayan mühendis ekibini iki dakikada kasap yaptı.

    Araç yollara inmişse istenilen standartlar mevcut tasarım kriterleri dahilinde sağlanmış demektir. Mesele sadece aracın tasarımıyla bitmez. Dünya çapında kuruluşların yol tasarımıyla ilgili belirlediği kriterler vardır. Yolların tasarımıyla, araçların tasarımı karşılıklı bir uyum içinde ilerler. Yollar tasarlanırken ağır vasıtalarla, binek araçların aynı anda kullanılacağı şekilde optimum değerlerde tasarlanır. Nedir bu optimum değer mesela viraja eğim verilirken sadece binek araçlar düşünülerek yüksek bir eğim verilmez de, ağır vasıtaların yavaş geçeceği göz önüne alınarak yana devrilmemesi sağlanacak şekilde eğim düşürülür.

    Her araç eşit viraj kabiliyetine sahip olmak zorunda değildir, olamaz da. Nerede kalmıştık. O otobüsler eskilerinden son derece güvenlidir. Haa bi de Ferrari F430 kadar yol tutamayan tüm Audi Q7'ler tiz trafikten toplana...


     Mühendislik ilerliyor mu acaba?

    Ben de bunu yazacaktim. Muhendislik en guvenli yapmak degildir, muhendislik en hizli yapmak degildir ya da muhendislik en cuzu yapmak degildir. Duruma gore bunlar da olabilir ama muhendislik aslinda bir optimizasyondur. Ihtiyaca goro dizayn eder. Yillardir otobus ureten firmalarin muhendislerine salak muamelesi yapmak komik olmus biraz bu konuda.

    Aynen dediginiz gibi eger en az devrilme riskini istiyorsak hepimiz Audi TT tarzi 2 kisilik alcak araclara binmeliydik, SUV diye bir sey uretilmemeliydi.




  • - 302 nin koltukları kadar konforlu rahat ve ev hissi veren otobüs koltuğu icat edilmedi edildi ise de Türkiye ye gelmedi.

    - Eski şasi üzerine yeni kasa oturtularak kullanılan bir çok son model? otobüs var bunları da unutmamak gerek.
  • Açtığın konuyla mühendisliği değerlendirmeyeceğim.
    Ama Avrupa'da mühendisliğin geliştiği açık.
    Bunu da teknolojinin son yüzyıl içindeki gelişimiyle ilişkilendirebiliriz.
    Her gün yeni bir araç,telefon,makine çıkıyor.
    Ve üretilen her bir ürünün bir önceki üründeki eksikler kapatılarak üretiliyor.
    Bunları görüp de mühendislik gelişmiyor demek zaten komik olur.
    Türkiye'de desen zaten mühendislik yok ama her yer mühendis kaynıyor.
    Biz kiriş kolon hesabı yapmadan Ali usta kafasıyla bina yaparız,En ufak bir sarsıntıda bina yıkılır.
    Joponya bina yapar 10 şiddettinde depremlerde bile insanları burnu dahi kanamaz.
    Araba,uçak,jet motoru,telefon vs konularına hiç girmeyeceğim.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Arif

    quote:

    Orijinalden alıntı: volkan3156

    ... İddia ediyorum çok değil 4 kişi otobüsün içinde bir o yana bir bu yana aynı anda gidip camlara vursun otobüs rahatlıkla devrilir. ...

    ben mesajımı yazarken burayı okumamıştım okusam yazmazdım o kadar yazıyı

    yaş kaç arkadaşım çok merak ettim yaa 4 kişi otobüs devirmece falan

    çift katlılar da dengesizlik yüzünden piyasadan silindi öyle mi? kaynak sormak istiyorum ama gösterirsin diye de korkmuyor değilim

    Arkadaşlar çocuklardan zaman bulup da yazamıyorum özür dilerim şimdi vakit buldum 5 dakika...

    Kaynak:http://www.zaman.com.tr/pazar_ust-kata-sofor-de-bulunamadi-yolcu-da_783180.html


    1990’lı yıllarda moda çift katlı otobüsler tarihe karıştı. O dönemde yollardaki otobüslerin yarıdan fazlası çift katlıydı. Ve bunlara binmek ayrıcalıktı. Şimdi ise yollarda Varan dışında çift katlı otobüs kullanan firma kalmadı. Kamyondan bile çift katlı otobüs yapılması yüzünden böyle bir durum ortaya çıktığı belirtiliyor.

    Trafiğe ilk çıktığında müthiş havası olan çift katlı otobüsler Türkiye’de tutunamadı. Londra’nın sembolü olan ve Türkiye’de 1990’lı yıllarda büyük ilgi gören çift katlı otobüsler, tek tek yollardan çekildi. Şu anda sadece Varan firması iki katlı otobüs kullanıyor. Bu durumun en önemli sebebinin ise çift katlı otobüslerin standart dışı üretilmesi; kamyondan bile çift katlı otobüs yapılması olduğu belirtiliyor. Diğer sebepler de şöyle sıralanıyor: Çift katlı otobüslerin devrilme riskinin fazla olması, yolların çift katlı otobüslere uygun olmaması, çift katlı otobüslerin yolcu sayısı açısından fazla avantaj sağlamaması. Kamil Koç Otobüsleri AŞ İcra Kurulu Başkanı Sena Kaleli’nin verdiği bilgiye göre Türkiye, çift katlı otobüslerle 1980’li yıllarda tanıştı. İlk olarak Varan firması Setra marka, daha sonra Ulusoy firması Volvo marka otobüsleri Almanya’dan ithal etti. Kamil Koç ise 1990 yılında 20 adet Berkhof kasa Daf otobüsleri Hollanda’dan ithal etti. Bu arada diğer firmalar da aynı yolu takip etti. Çift katlı araçlar çoğalıp rağbet görmeye başlayınca, şase ithal edilerek hiçbir standart ve denetimi olmayan 1,5 katlı ve çift katlı otobüsler yapılmaya başlandı. Bu araçlar çok sık arıza yaptı, yandı, devrildi. Bu da otobüs firmalarını zor duruma düşürdü. Kamil Koç, o dönemde yüzde 60 çift katlı, yüzde 20 tek katlı, yüzde 10 1,5 katlı araçlarla hizmet veriyordu. O zaman ömrü çok kısa olan tek katlı Mercedes O304 ve Temsa, Maraton Prenses araçlar varlık gösteremedi. Daf, Scania, Man, Setra ve Volvo yapma kasa araçlar, piyasanın hemen hemen tamamına egemen oldu. Çift, bir buçuk ve tek katlı araç alternatifi, yolcuyu da firma çalışanlarını da biletleme konusunda sık sık şaşırttı. Yolcular kaçınca firmalar bu araçları tercih etmemeye başladı.

    Şu anda hiç çift katlı otobüs çalıştırmadıklarını söyleyen Pamukkale Satış Pazarlama Müdürü Gürhan Hasçiftçi, çift katlı otobüslerin devrilme riskinin fazla olması yüzünden tutulmadığını savunuyor. Hasçiftçi, çift katlı otobüslerin yok olmasının diğer sebeplerini şöyle sıralıyor, “Yeni çıkan tek katlı Setra’lar, tuvaleti olmasına rağmen 54 kişi alıyor. Çift katlı otobüslerdeki yolcu sayısı 54-60 arasında değişiyordu. Çift katlılarda alt kata fazla yolcu alamıyorduk. Tuvalet ve mutfak geniş yer tutuyordu. Böyle olunca çift katlı otobüsler fazla avantajlı değildi.” Varan Satış Müdürü Kemal Taşören ise yaklaşık 20 yıldır çift katlı otobüs kullanmalarını, orijinal araç almalarına bağlıyor. Taşören’e göre 1990’lı yıllarda yollarda dolaşan çift katlı otobüslerin sadece yüzde 10’u orijinaldi, diğerleri Bursa’daki atölyelerde sonradan yapılmıştı. Fabrikasyon üretimle fason üretimin aynı olması mümkün değildi. Sanayide şase üstüne yapılan çift katlı otobüslerin klimaları düzgün çalışmadı, bazen yollarda kaldı. Taşören, “Biz orijinal çift katlı otobüsler aldığımız için kullanmaya devam ediyoruz. Geçenlerde iki tane daha aldık.” ifadeleriyle işin sırrını açıklıyor. Çift katlı otobüs kullanan şoförler de Taşören’in açıklamalarını doğruluyor. Bunlardan biri olan 24 yıllık otobüs şoförü Vedat Taşar, Türkiye’de birçok şeyde olduğu gibi bu sektörde de orijinal ürünler kullanılmadığını, kamyonların çift katlı otobüs haline getirildiğini belirtiyor. Hakiki Koç firmasında şoförlük yapan Taşar, “Çift katlı otobüsler, zamanında çok yolcu aldığı için maddi açıdan menfaat sağlıyordu. Bu yüzden otobüs şirketleri tarafından tercih ediliyordu. Ancak trafik kazalarında ölü ve yaralıların çok olması ve yolcuların bu otobüslerden devamlı şikayet etmesi yüzünden artık tercih edilmiyor. Şu anda bazı firmalar hâlâ kullanıyor bu otobüsleri; ama orijinallerini kullanıyorlar. Çift katlı otobüsler çok daha rahattı. Ben dört sene kullandım. Şu anda son teknolojiyle donatılmış 2005 model bir otobüs kullanıyorum; ama karşıma o otobüslerden çıkınca derin bir ah çekiyorum.” diyor.

    Şehirlerarasında pek görülmeyen çift katlı otobüsler, şu sıralarda daha çok Ankara, İstanbul ve İzmir gibi illerde şehir içi yolcu taşımacılığında kullanılıyor. Dünyada en çok İngiltere’de kullanılan çift katlı otobüsler, bu ülkenin eski sömürgelerinden Hong Kong’da da yaygın. Kırmızı, çift katlı otobüsler Londra’nın simgesi olmayı sürdürüyor


    0 Paylaş




  • volkan3156 kullanıcısına yanıt
    Cift katli var cift katli var.

    Universitede iken su otobusle Antalyay gitmistik model olarak eski olmasina ragmen cok rahatti. Ama ici yenilenmis ve Royal class yapilmis 2+1 duzen

     Mühendislik ilerliyor mu acaba?


    Merakettim baktim su an Neoplanin 2015 model tek katli otobusler 3.8 metre cift katli ise 4 metre yuksekliginde. Oyle cok bir fark yok yukseklik olarak. ZAten onemli olan dis yukseklik degil agirlik merkezi. Cift katli otobuste alt kat tek katlidan daha alcak yani agirlik merkezleri belki ayni yerde bile olabilir.
  • Her şeyden önce şu var, eski otobüslerde karadüzen süspansiyon sistemi vardı, makas olsun, başka şekilde olsun ama karadüzendi. Şimdikilerde havalı süspansiyon var. Yük ve yol durumuna göre davranan süspansiyonlar. Ek olarak ESP'nin de eklenmiş olması ile her şey daha güvenli bir hale geldi.
    Şu; Bugünün otobüsleri ile, ESP olmaksızın manevra yaptığınızda dahi otobüs kolayca devrilmeyecektir. Sadece manevradan sonra toplamak, manevra yapabilmek gibi durumlarda otobüs dağıtacaktır.
    Sadece eleştirdiğim nokta şu; iki nokta emniyet kemerini üç nokta yapmak gerektiği kanaatindeyim. Tabii ülkemizde kimse emniyet kemeri takmıyor o da ayrı.
    Ayrıca Metro Turizm'in binlerce otobüsü var. Kaza sayısını toplam otobüs sayısına oranlamak lazım.




  • Şu makinenin güzelliğine bakar mısın
  • Sanırım viyadükten geçiyor ve yan rüzgar yiyor. Ayrıca otobüs o kadar da yüksek değil.

  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.