Şimdi Ara

#Mona Roza (Mükemmel Şiir ve Hikayesi)#

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
22
Cevap
0
Favori
4.517
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Sezai karakoç bir kıza aşık olur,ama bunu ne o kıza ne de başka birine anlatabilir.kız bi şeylerin farkındadır ama emin değildir.en yakın arkadaşı sezai karakoç'un şiire olan merakını biliyordur ve bir davete katılması için ısrar eder.o da kıramaz ve katılır.programı sunan da o arkadaşıdır.gecenin sonuna doğru söze başlayan arkadaşı,aralarında da güzel şiirler yazan birinin olduğunu söyler ve sezai karakoç'u sahneye davet eder.sıkıla sıkıla çıkar karakoç ve mona rozayı okumaya başlar.kız da ordadır ve nişanlanmıştır.emindir artık emin olamadıklarından.bakışırlar bir süre,sonra karakoç daha fazla dayanamaz ve koşarak sahneyi terkeder.kız arkasından koşar hemen.yetişir karakoç'a.parmağındaki yüzüğü göstererek der ki; "bir tek sözüne bakar,çıkarıp atarım".sezai karakoç da "artık senin aşkın benimkine yetişemez" der. o gece kız intihar eder.Sezai Karakoç hala evlenmemiştir...

    MONA ROZA

    Mona Roza, siyah güller, ak güller
    Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
    Kanadı kırık kuş merhamet ister
    Ah, senin yüzünden kana batacak
    Mona Roza siyah güller, ak güller

    Ulur aya karşı kirli çakallar
    Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
    Mona Roza, bugün bende bir hal var
    Yağmur iğri iğri düşer toprağa
    Ulur aya karşı kirli çakallar

    Açma pencereni perdeleri çek
    Mona Roza seni görmemeliyim
    Bir bakışın ölmem için yetecek
    Anla Mona Roza, ben bir deliyim
    Açma pencereni perdeleri çek...

    Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
    Bende çıkar güneş aydınlığa
    Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
    Seni hatırlatıyor her zaman bana
    Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

    Zambaklar en ıssız yerlerde açar
    Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
    Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
    Işıksız ruhumu sallar da durur
    Zambaklar en ıssız yerlerde açar

    Ellerin ellerin ve parmakların
    Bir nar çiçeğini eziyor gibi
    Ellerinden belli oluyor bir kadın
    Denizin dibinde geziyor gibi
    Ellerin ellerin ve parmakların

    Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
    Saat onikidir söndü lambalar
    Uyu da turnalar girsin rüyana
    Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
    Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

    Akşamları gelir incir kuşları
    Konar bahçenin incirlerine
    Kiminin rengi ak, kimisi sarı
    Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
    Akşamları gelir incir kuşları

    Ki ben Mona Roza bulurum seni
    İncir kuşlarının bakışlarında
    Hayatla doldurur bu boş yelkeni
    O masum bakışlar su kenarında
    Ki ben Mona Roza bulurum seni

    Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
    Henüz dinlemedin benden türküler
    Benim aşkım sığmaz öyle her saza
    En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
    Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

    Artık inan bana muhacir kızı
    Dinle ve kabul et itirafımı
    Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
    Alev alev sardı her tarafımı
    Artık inan bana muhacir kızı

    Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
    Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
    Bir gün gözlerimin ta içine bak
    Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
    Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

    Altın bilezikler o kokulu ten
    Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
    Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
    Bir tüy ki kapalı gece ve güne
    Altın bilezikler o kokulu ten

    Mona Roza siyah güller, ak güller
    Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
    Kanadı kırık kuş merhamet ister
    Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
    Mona Roza siyah güller, ak güller

    NOT: Dörtlüklerin Baş Harflerinden Kızın Adı Çıkmaktadır...







  • İlk ezberlediğim şiirlerden , Gerçektende Aşkı iliklerine kadar hissetmemiş birisi yazamaz bu şiiri..

    Teşekkürler paylaşım için ..


    Her kıtanın ilk harflerini yukardan aşağı birleştirerek okuyunuz , (MUAZZEZ AKKAYA)M hanımın ismi çıkmakta yani , karakoçun gönlünü kaptırdığı hanımefendinin ..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi FLASHWALKER -- 18 Mayıs 2007; 18:21:43 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: FLASHWALKER

    İlk ezberlediğim şiirlerden , Gerçektende Aşkı iliklerine kadar hissetmemiş birisi yazamaz bu şiiri..

    Teşekkürler paylaşım için ..


    Her kıtanın ilk harflerini yukardan aşağı birleştirerek okuyunuz , (MUAZZEZ AKKAYA)M hanımın ismi çıkmakta yani , karakoçun gönlünü kaptırdığı hanımefendinin ..



    Hocam bir şiir bu kadar mı güzel açıklanır ya




  • Muazzez Akkaya ile Sezai Karakoç aynı karede!

     #Mona Roza (Mükemmel Şiir ve Hikayesi)#


    Mona roza Üniversite yıllarımın şiiridir

    Ama Muazzez Akkaya halen yaşamaktadır.
  • MUAZZEZ AKKAYA^YI BULDUM
    Ahmet Hakan
    Hürriyet 13 kasım 2006


    ŞAİR Sezai Karakoç’un meşhur "Mona Roza" şiirinde, Türk edebiyatının en mahrem akrostişi gizlidir.

    Şiirin her kıtasının başındaki harfleri yan yana getirdiğinizde "Muazzez Akkayam" çıkar.
    Karakoç, 1950’de Mülkiye’de öğrenciyken yazmıştır bu şiiri.
    Ancak 2002 yılına kadar hiç yayınlamamıştır.
    Buna karşın tam 50 yıl kuşaktan kuşağa aktarılmıştır bu etkileyici şiir.
    60’larda daktiloyla, 70’lerde teksirle, 80’lerde fotokopiyle çoğaltılmıştır.
    Bu efsane şiir, bir aşk acısının yürek burkan sesidir.
    Şöyle başlar:
    "Mona Roza siyah güller ak güller / Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak / Kanadı kırık kuş merhamet ister / Ah senin yüzünden kana batacak / Mona roza siyah güller ak güller."
    * * *

    Ketumluğu, vakarı, onuruna düşkünlüğü, içe kapanıklığı, aşırı kırılganlığı ve küskün bir çiçek oluşuyla tanınan Sezai Karakoç’un, tam 50 yıl Muazzez Akkaya hakkında tek bir kelime etmesi tabii ki beklenemezdi.
    Herhangi bir babayiğidin de Muazzez Akkaya konusunu Sezai Karakoç’a sormaya cüret etmesi de düşünülemezdi.

    Bundan dolayı Muazzez Akkaya, Türk edebiyatının bir büyük gizi olarak kaldı.
    Giz devam ettikçe de, efsane üretmeye meyilli tipler girdi devreye.
    Neler neler anlatılmadı ki...
    En meşhur hikáye şudur:
    Güya Sezai Karakoç, Mülkiye’de okuyan Muazzez Akkaya’ya aşkını itiraf etmiş ama karşılık bulamamış, bunun üzerine "Mona Roza" şiirini yazmış, şiiri okuyan Muazzez Akkaya intihar etmiş.

    Bu rivayet, "Sezai Karakoç da bu nedenle hiç evlenmemeyi tercih etmiş" diye bitiyor.
    * * *

    Dikkat! Dikkat!
    Edebiyatımızın büyük sırrı çözüldü.
    Nasıl mı?
    Anlatayım:
    Bundan bir süre önce bir yazımda Sezai Karakoç’un "Mona Roza" şiirine ve Muazzez Akkaya’ya şöyle bir değinmiştim.
    O yazının yayınlanmasının ardından New York’tan bir e-posta aldım.
    Şunlar yazılıydı e-postada...
    "Selam Ahmet Bey... Ben New York’ta doktorluk yapıyorum. Muazzez Akkaya’nın kızıyım. Yazınız ailecek çok hoşumuza gitti. Annemin adını yazınızda geçirdiğiniz için çok teşekkürler. Ayşe."

    Okuyunca "Vay be" diye haykırdım. Muazzez Akkaya’nın izini bulmuştum.
    Hemen bir yanıt yazdım: "Lütfen anneniz hakkında biraz daha bilgi verebilir misiniz?"
    Yanıt şöyleydi:
    "Annem Mülkiye’de okumuş. Öğrenciliğinde çok güzel bir kadınmış. Grace Kelly tipinde. Pingpong şampiyonu olmuş okulda. Bugün anneme Sezai Karakoç’un aşkını ve şiirini sordum. Annemin bu aşktan ve şiirden haberi olmamış. Ama şunu anımsıyor: Paltosunun cebinde şairi meçhul aşk şiirleri bulurmuş! Babamla evlenirken babama bu şiirlerden söz etmiş, babam da şiir yazmaya kalkışmış annem için ama tabii ki çocukça şiirler olmuş bunlar. Annem Hazine avukatlığından emekli oldu. Maliye Bakanlığı’nda çalışırken babamla tanışıp aşk evliliği yapmışlar. 48 sene harika bir evlilikleri oldu. Maalesef geçen hafta babamı kaybettik."
    * * *

    Muazzez Hanım’ın Mülkiye’de okurken "pingpong şampiyonu" olduğunu öğrenince...
    Hemen aklıma Sezai Karakoç’un "Ping-Pong Masası" adlı başka bir şiiri geldi.
    Şiiri bulup okudum...
    Şu dizelere dikkat kesildim:
    "Ha Sezai ha ping-pong masası / Ha ping-pong masası ha boş tüfek / Bir el işareti eyvallah ve tak tak / Gözlerin ne kadar güzel ne kadar iyi / Ne kadar güzel ne kadar sıcak / Tak tak tak tak tak."

    Gözümün önüne şöyle bir görüntü geldi:
    Ezik ama onurlu Ergani çocuğu Sezai, uzak bir köşeden Muazzez’in pingpong oynamasını izlemektedir. Muazzez topa şımarık bir edayla vurdukça "Ha Sezai ha ping-pong masası" diye içlenmektedir.
    Ne dokunaklı değil mi?
    * * *

    Hadi girin internete ve bu çok eski devirlere aitmiş gibi gözüken dokunaklı aşka nüfuz etmek için "Mona Roza" şiirini bulup okuyun.
    50 yıllık büyük gizin aydınlanmasının hatırına...
    Bir parça kederlenip aşka olan imanınızı tazeleyin.

    Okuyun ve içinizi ısıtın:
    "Yağmurlardan sonra büyürmüş başak / Meyveler sabırla olgunlaşırmış / Bir gün gözlerimin ta içine bak / Anlarsın ölüler niçin yaşarmış / Yağmurlardan sonra büyürmüş başak."

    xxxx

    Kaynak




  • quote:

    Sezai karakoç bir kıza aşık olur,ama bunu ne o kıza ne de başka birine anlatabilir.kız bi şeylerin farkındadır ama emin değildir.en yakın arkadaşı sezai karakoç'un şiire olan merakını biliyordur ve bir davete katılması için ısrar eder.o da kıramaz ve katılır.programı sunan da o arkadaşıdır.gecenin sonuna doğru söze başlayan arkadaşı,aralarında da güzel şiirler yazan birinin olduğunu söyler ve sezai karakoç'u sahneye davet eder.sıkıla sıkıla çıkar karakoç ve mona rozayı okumaya başlar.kız da ordadır ve nişanlanmıştır.emindir artık emin olamadıklarından.bakışırlar bir süre,sonra karakoç daha fazla dayanamaz ve koşarak sahneyi terkeder.kız arkasından koşar hemen.yetişir karakoç'a.parmağındaki yüzüğü göstererek der ki; "bir tek sözüne bakar,çıkarıp atarım".sezai karakoç da "artık senin aşkın benimkine yetişemez" der. o gece kız intihar eder.Sezai Karakoç hala evlenmemiştir...




    herkes hikaye de muazzez hanımın ölmüş olmasını beklemektedir... çünkü bu şiir böyle güzeldir...


    ama ölmemiştir... bu da zaten efsanedir... sezai karakoç muazzez hanımı sevmiştir ve her şair gibi aşkını yazmıştır... o kadar...

    hiç bir kadın aşk için ölmez...


    son bir şey... bu şiir sezai karakoç tarafından hiç bir yerde yayınlanmamıştır... taki ısrarlar sonucunda son kitaplarından birine alınana kadar...



    ama ...


    o kitapta da ne yazık ki astokriji bozmuştur karakoç...

    artık MUAZZEZ AKKAYAM değildir kıtaların ilk harfleri...



    not: kitabı okudum... şiiri O'na okudum... hikayeyi anlattım... ama şimdi o başkasıyla evli ben başkasıyla...



    aşk...


    boşverin...


    okuyun....


    size kız mı yok




  • DH yi Seviyorum


    Bilgiler için çok sağolun
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Selçuk Küpçük'ün yorumladığı İstanbul Monaroza parçası ile şiir yazdığım dönemlerde aslında yazdığım şiirlerin çok manasız ve boş olduğunu görmemi sağlayan şiir. Sürekli dinliyorum. Ezgide Yavuz Bülent Bakiler'den de alıntılar mevcut.

    Akşamlardan, Gecelerden, Senden uzağım,
    Şiirlerim rüzgardır, Uzak dağlarda esen,
    Durgun Sular gibi azalacağım,
    Bir gün birden bire çıkıp gelmezsen!!!
  • up
  • Kendimden soğudum ya bu şiir yüzünden.. Böyle sevemeyeceksek, sevmenin ne anlamı var
  • Zaman nede çabuk geçiyor Mona,
    Saat onikidir söndü lambalar,
    Uyuda turnalar gelsin rüyana,
    Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar.
  • Efsaneleri bir yana bırakırsak Sezai Karakoç bu şiiri yazar ve pek yayılmasını istemez, Çünkü tek bir şiirle anılmayı bie şaire yakıştıramaz. Arkadaşı ondan habersiz olarak şiiri neşrettirip yayar çünkü şiir İstanbul Üniversitesi'ndeki arkadaşları tarafından çok ilgi görmektedir.
  • Teşekkür ederim..Süperdi..
  • paylaşım için teşekkürler
  • quote:

    Orjinalden alıntı: hidden

    Selçuk Küpçük'ün yorumladığı İstanbul Monaroza parçası ile şiir yazdığım dönemlerde aslında yazdığım şiirlerin çok manasız ve boş olduğunu görmemi sağlayan şiir. Sürekli dinliyorum. Ezgide Yavuz Bülent Bakiler'den de alıntılar mevcut.

    Akşamlardan, Gecelerden, Senden uzağım,
    Şiirlerim rüzgardır, Uzak dağlarda esen,
    Durgun Sular gibi azalacağım,
    Bir gün birden bire çıkıp gelmezsen!!!



    http://www.youtube.com/watch?v=9KaaYvFH1rU

    Bu linkte var dinleye bilirsiniz , Selçuk küpçük ve mona Rosa tabi , ek olraka Gözlerin istanbul oluyor birden şiirinden alıntı var , gençlik yıllarıma gittim bir an .. heyt be


    alttaki şiir de Yavuz Bülent Bakilerin " Gözlerin istanbul oluyor birden" adlı şiiri , Selçuk küpçük arada bu şiiri ezgi tadında okuyor.


    Gözlerin İstanbul Oluyor Birden

    Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
    Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
    Martılar konuyor omuzlarıma,
    Gözlerin İstanbul oluyor birden.
    Akşamlardan, gecelerden, senden uzağım
    Şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen
    Durgun sular gibi azalacağım
    Bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen.
    Şarkılarla geleceksin, duygulu, ince
    Yalnız gözlerime bak diyeceksin.
    Ellerim usulca ellerine değince
    Kaybolup gideceksin
    Bir elim seni çizecek bütün pencerelere
    Bir elim seni silecek.
    Kalbim: Ebemkuşağı; günde bin kere
    Senin için yeni baştan can kesilecek.
    Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde
    Sonra seni kaybetmek hemen her yerde
    Ne güzel bineceğim vapurları kaçırmak
    Yapayalnız kalmak iskelelerde.
    Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
    Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
    Martılar konuyor omuzlarıma,
    Gözlerin İstanbul oluyor birden.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi FLASHWALKER -- 19 Mayıs 2007; 9:47:17 >




  • hemşodur kendisi... sezai karakoçun yeğeni bizim lisede öğretmenimizdi burda görünce gurur duydum...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi felix -- 19 Mayıs 2007; 9:46:15 >
  • Genç arkadaşlara bir tavsiyem ...


    2002 veya 2003 yılında çıkan bir kitap var .. Yazarı İSKENDER PALA ..

    Kitap Adı L & M ... Leyla ile mecnun yani ama aşkı tadmış olanlar hakiki aşıklar EL EM diye okurlar bu kitabın ismini..

    Şiddetle okumanızı tavsiye ederim .. Öyle bir an geliyorki "Ben Aşka Aşığım Leylaya Değil " diyorsunuz , bri solukta okunacak bir kitap.

    Benim okuduğum baskının en sonunda boş iki sayfa vardı ve not düşmüşüm bitirme vaktini sabah 03: 32 ve o boş iki sayfa bir şeyler yazılarak doldurulmuştu tarafımdan zira bu kitabı okuyan bir şeyler yazmadan edemez di..


    Bu kitabı okumayan arkadaşlar var ise okusun ,acizane tavsiyemizdir... Aşkın mükemmeliğini anlamaya cidden katkısı olacaktır ..Kalbinizin daha farklı bir ritimle attığını hissedeceksiniz ve SEVMENİN NE KADAR BÜYÜK BİR NİMET OLDUĞUNU NE KADAR BÜYÜK BİR MUCİZE OLDUĞUNU hissedeceksiniz..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi FLASHWALKER -- 19 Mayıs 2007; 10:00:28 >




  • Bir düğüm tıkanır boğazıma,
    Hıçkırıklar içinde sarsılarak,
    Nemli gözlerimle bakıyorum semaya,
    Mütemadiyen ağlayarak.

    ___________ S.Ö.

    Aşk budur belkide kimbilir?
    Fırtınalı gecelerinde soğuk şehrin,
    Tatlı rüyalarında gizlidir,
    Ve kimbilir,
    Savrulan saçlarına vurulunca yarin,
    Bir bakışı adama kurşun gibi gelir!!!

    _______________________ S.Ö.


    Monaroza gibi bir şiir şiir yazan bir insanın şevkini kırıyor, nedenmi o kadar mükemmel bir şekilde ard arda gelmiş dizeler o kadar güzel anlatıyorki, dile gelemeyecek duyguların adeta rehberi oluyor. Kelimeler, dizeler mısralar çok derin ve anlam yüklü.

    Senelerdir ezbere biliyorum bu şiiri ve şiir yazamıyorum, çünkü zaten duygularını anlatıyor, daha ileri giderek mana derinliği kazandırmak imkansız geliyor bana.
  • ya şimdi sezai karakoç ve muazzez akkaya yaşıyor mu?ikiside evli mi?
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.