Komünizmin zırva olması (3. sayfa)

Sağcılığın direk olarak gericilik olduğunu söylemeyi doğru bulmuyorum. Solculukta keza her zaman aydınlık demek değil.

Sağcıların en çok darbe yediği konunun muhafazakarlık olduğunu düşünüyorum. Zaten sağda en büyük temsilci de bunlar şuan fakat sağı sadece muhafazakarcılarla bağdaştırmamak lazım. Sağda da çok ilerici düşünceler bulunmakta.

Bence ikisi arasında kalan ve olumlu yönlerini alan sistemler daha iyiler. İki tarafın da ekstremi toplum için çok zararlı.

Liberal Demokrat Parti, Demokrat Parti, Demokrasi Ve Atılım Partisi bence bunlarda sağ.

Çok partili seçim sisteminin olduğu yerde de komünizm olmaz.Komünizm olmadığı için buna da demokrasi diye isim vermişler işte :).Hiçbir komünist ülkede '' kuzey kore,küba,çin ya da eskini sscb'si '' halkın kendini yöneten partiyi de kişiyi de seçme hakkı yoktur.Şimdi ben buna tek parti rejimi demeyeyim mi? Yereldeki birkaç yöneticinin halka seçtirilmesi için yalancıktan sandık konulmasına '' demokrasi sağlandı '' mı diyeceğiz,ki aday olan şahısların da zaten komünist partice adaylıklarının onaylandığı bir sistemden bahsediyoruz.Ya da politbürodaki birkaç seçkinin kendi arasından seçtiği genel sekreter için '' seçim ile iş başına geldi '' desek,doğru mu söylemiş oluyoruz.

Dersen ki bana,öyle bir anayasa hazırlanıp yürürlüğe konur ki,anayasanın her maddesi buram buram sosyalist ya da komünist kokar.Haliyle de hangi parti seçimle başa gelirse gelsin,anayasaya göre ülke idare edileceği için komünist raydan çıkamayan ama serbest seçimler ile de iktidara gelmiş partilerce yönetiliriz.Evet,teoride bu olabilir derim.Ama pratikte anayasanın değiştirilebileceği ya da daha kötüsü anayasanın '' bir tarafa takılmayacağı '' şekilde de yönetimle karşı karşıya kalabiliriz derim.Türkiye özelinde bakınca da anayasanın bol bol delinip,hiçe sayıldığını tecrübe eden bir ülkede hiçbir rejimin garantisi yoktur,derim.

Aslında komünizmin temelleri çok daha farklı ama ne yazık ki her şeyde olduğu gibi bunda da yapılan istismarlar komünizmin yanlış anlaşılması ya da abuk subuk yönlere sapmasına neden olmuş.

Özellikle Sovyetler Birliği'nin de bunda kötü bir katkısı var. Ki zaten Che de Bolivya'ya gitmeden önce bundan bahsetmiş.

Çalışan her insan yalnız olarak yaşamını sorunsuzca sürdürme düzeyine sahip olabilmelidir. Her ne iş yaparsan yap, o işten elde edeceğin kazanç senin geçimini yalnız olarak sürdürmene yetecek düzeyde olmalıdır.

Elbette herkesin farklı işler yapıp %100 aynı kazancı alması savunulamaz. Ancak kazançlar arası uçurum farkları toplumsal ayrışmaların ve bozulmaların asıl nedenidir.

Bir mühendisin verdiği emek ve katkı kadar bir temizlik çalışanının katkısı da önemli ve değerlidir. Mühendis üretir, icat eder ve geliştirir. Bu değerli bir katkıdır ancak temizlik çalışanının yaptığı iş de oradaki tüm insanların sağlıklı ve düzenli şekilde yaşamalarına yapılan değerli bir katkı ve emektir. Bunun da iyi bir karşılığı ve saygınlığı olmalıdır.

Aslına bakarsanız bence ideolojilere ve isimlere sıkışıp kalmak akılsızca. Temel yaşam hakları belirleyip insanlar arası bunda ortak bir yol bulmak varken halen yüzlerce yıl önceki ideolojiler arasına sıkışıp kalmak ve ayrışmak pek akıllıca değil.