Şimdi Ara

Komünist başkan: Sosyalist bir modelin mümkün olduğunu tüm ülkeye göstereceğiz! (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
79
Cevap
0
Favori
3.907
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
21 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • free market ile kapitalizm arasında fark var. siyasal ve ekonomik sistemleri 100 yıl önce yapılmış sözlük açıklamalarıyla okumaya devam etmeyin lütfen. özellikle bunlar üzerinde tartısakcanız

    devletler batık şirketlerin ve bankaların borçlarını öderken, yaratılan krizlerde para basıp tekrar bu bankalara neredeyse beleşten verirken. neden halkın borçunu ödemesin. yine para basma gücünü elinde bulunduran devlet iken, yeraltı ve yer üstü değerli madenlerin, kaynakların sahibi devlet iken, nasıl tek geliri vergi oluyor ?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Rajeesh -- 7 Nisan 2019; 3:30:55 >
  • alvete A kullanıcısına yanıt
    %90ına katılıyorum.
    .
    ama osmanlı ile ingiltere birbirinden çok farklı iki imparatorluktur. osmanlı yıkıldı değil mi? geriye ne kaldı? arnavutluk, makedonya, bosna hersek, buralarda halen islam var. halen kendi dillerini konuşuyorlar. peki bunlar türk mü? hayır. avrupalı müslümanlar. ingilterede küçük yerleri işgal etti nereler kanada zellanda güney afrika adalardı sağı solu vs.... burada öz kanadalı azınlıkta, öz zellandalı azınlıkta, güney afrikalı dükkan açıyor eğer daha zengin olmaya başlarsa dükkanlarını kundaklıyorlar. yani ingilizler oranın halkını kesip nüfusu azaltıp kendi nufüslarını oraya taşıyarak oralardaki yapıyı değiştiriyor zorbalıkla. ve ingilterenin işgal ettiği her yerde oranın en zengini bir ingiliz, yada oranın en zengini bir hintli ise o hintli mutlaka bir ingiliz lordunun hindistan temsilcisi gibi rol oynuyor. osmanlı nereyi işgal ettiyse oranın en zengini osmanlı yıkılana kadar oranın en zengini olarak kalmış. ve osmanlıda örnek aileler gidiyor osmanlının işgal ettiği yerlerde halk o örnek aileleri görüp gönülden değişiyor. hatta işgal etmeden ailleerin gittiğide olmuş. osmanlının fethettiği neredeki ırk şu anda azınlık durumundadır? ingiltere ile benzer gibi görünsede işte bu arada ince çizgi ile birbirinden ayrılır.
    .
    anadoluda ermeniler az türkler çok dersen ermeni tarihine bir bak derim. dünyada ermeni nüfusunun şu anda olması gerekenden az olmasının sebebi roma imparatorluğudur. tarihteki en büyük anadolu ermeni devleti ile savaşıp kazandıktan sonra bu ermenilerin çocukları yarın birgün kin tutarda romaya karşı ayaklanır diye bilinçli şekilde ermeni soykırımı yapıp ermenilerin anadoluda tekrar tehdit olamayacak kadar nüfusunu keserek ve yollara çarmıha gererek azaltmış. ha türklerle kürtlerde haksızlık yapmışmı illaki yerel ölçekte olmuştur ancak bunda ermenilerinde hata payı var. bildiğim birebir yaşlı şahitlerden duyduklarım diyeyim... tabi bu büyük ölçekte ermenileri etkilememiş. halen anadoluda ermeniler söz sahibidir. küçük bir sürü örnek veririm osmanlı ile ilgili. mesela fatih ayasofyayı cami yaptı değil mi? trabzondaki sümela manastırı fatih işgal ettiğinde 1 katlı imiş. fatih zamanında diğer 2 katı yapılmış 3 katlı olmuş. ingiltere hangi ibadet alanı inşaat etti oranın yerli halkı için 300 yıl önce?
    .
    bu arada hristiyanlık daha taze hak din iken ms 150-250 yıllarında (hicret 622de oldu), roma ordusu içinde askerler hristiyanlığa inanmaya başlıyor ve savaşa gidip zorbalık yapmaya sıcak bakmıyorlar. bunu tehdit olarak gören roma hristiyanlığın vatikandan önceki ortodoks katoliklikten önceki esas tek mezhep olan hataydaki süryani hristiyanları merkezi istanbula taşımak için davet ediyor. ki kontrol edebilsin savaşa gidecekken hoca desinki romaiçin ölün hristiyanlar ve tanrı sizi cennete alsın falan. hatay bunu kabul etmiyor. sen misin romanın emrine girmeyen, ordu belirli aralıklarla bu hristiyanları yola getirmek için istanbuldan hataya keserek gidip geliyor. en sonunda kesilmek istemeyen hristiyanlar ki islamdan önce onlarda Allahın mümini sayılır, yer altına sığınak yapıp ordu gelip gidene kadar yer altında yaşamaya başlıyorlar. ordu gidince yer üstüne çıkıyorlar. işte niğde nevşehirdeki bu yer altı yerleşimlerinin sebebi bu. romanın hristiyanları kesmesi.
    .
    hristiyanlar ve ermeniler türklere ve osmanlılara teşekkür etmeli doğu romayı yıkarak onların intikamını aldık. eğer osmanlı ve türkler olmasaydı romalılar anadoluda ne süryanileri bırakırdı ne ermenileri hepsini keserlerdi. o yüzden ingiltere ayrı osmanlı ayrı. tabi bu tarihi bilgiler kesin ve doğru ancak çıkarılan sonuç yorum olmuş oluyor. yoruma katılıp katılmayabilirsin.




  • Rajeesh kullanıcısına yanıt
    Para basmak = vergi toplamak.

    Şirketlerin ve bankaların borçlarını ödemenin karşılığı olan kelime "crony capitalism".

    Yeraltı ve yer üstü kaynakları "devletin", yani binaların ve yöneticilerin değil vatandaşların ortak malı. Devlet demek millet/halk demek asla değildir.

    Sorumsuzca borç alan vatandaşlarını ödüllendiren ve hem de bunu borç almayanları ya da borçlarını ödeyenleri cezalandırarak yapmanın büyük bir ahlaksızlık olmasını geçtim bunun sonucunda sorumlu vatandaşlar beklemek kadar büyük bir hata yoktur.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hckr -- 7 Nisan 2019; 13:33:23 >
  • hckr kullanıcısına yanıt
    Buradaki iş gücünün maliyeti Çin'dekinden az değil. Araba satan şirketler de gelişmiş ülkelerde ancak nitelik gerektiren işleri yapıyorlar. Niteliksiz işçilerin yapacağı işler Çin'de yapılıyor.
    ''Eğer bir şeyin daha iyisini üretemiyorsan, daha ucuza üretemiyorsan dışarıdan alırsın.'' İşte çok doğru söylüyorsun. Çünkü senden ucuza üreten adamla rekabet edemezsin. Sana o piyasada mal sattırmaz. Yeri gelir sermayesini de kullanabilir. Seni batırabilmek için, ürettiği malın maliyetinin de altında bir fiyattan bir müddet satış yapabilir. BU DA O PİYASAYI TEKELCİLİĞE SÜRÜKLER. Piyasayı kontrol etmez isen uluslararası serbest ticaret ile Dünyayı tekelciliğe sürükler.

    Fabrika açıp da kârı da zararı da işçilerle paylaşamam. Bu şekilde ayakta duramam, rekabet edemem. Kârını işçilerle paylaşmayan rakibim her geçen zaman diliminde daha fazla yatırım yapacak ve benimle arasındaki maliyet farkını arttıracak.Bu farkı da işçiyi sömürme ve teknolojiyi arttırma oranından hızlandıracak.Her sene daha ucuza satacak, benden fazla kâr edecek ve ben iflas ettiğimde fiyatlarını istediği gibi belirleyebilecek. Ben ürün satamayınca batacağım. Tıpkı bakkal ve süpermarketlerde olduğu gibi.

    Çin'e gidip fabrika açmanın sömürü olduğunu değil büyük şirketlerin Çin'e gidip fabrika açma amaçlarının sömürü olduğunu söyledim. Almanya'daki bir şirket fabrikasını neden Çin'e taşır? Neden bunca maliyete katlanır? Çünkü daha fazla kâr vardır. Milyon dolarlar kazanmak yetmiyor, daha fazla kazanmak istiyor. Bulunduğu ülkenin yasaları insanlara belirli çalışma şartlarının ve ücretin sunulmasını zorunlu tutuyor. Çin 1 milyar üstünde nüfusu var. Sadece karın tokluğuna çalıştıracak işçi bulmamana imkan yok. İşçi haklarıymış, çalışma standartlarıymış, çocuk işçiymiş devletin umurunda değil. Dünyanın tepkisi olmasa şirketlerin de umurunda olmaz. Çin gelişiyor ve gelişmeye devam ediyor. Ve göreceksin ki bu gelişmenin sonunda devlet çalışma hayatıyla ilgili yasalara el attığında bu şirketler yine yer değiştirecektir.

    Açlık ve sefalet ve nüfus artışı geçici şeylerdir. Serbest piyasa 1 milyar yılda dengesini bulabilir belki ama dünya nüfusu çok kısa sürede dengesini bulacaktır. Aynı dengeyi nüfus artınca savunmuyorsun. 19. yüzyıla kadar insanlık teknolojiyle yaşamış, herkes çok şey talep etmiş, herkesin telefonu varmış gibi bir durum söz konusu değil. Dünyayı sadece şu anda gördüklerine göre yorumluyorsun.Halbuki hala kendini dünyadan soyutlamış kabileler yaşıyor.Ne bir telefonları var, ne elektrikleri var ne de teknolojik herhangi bir araçları. Sayıları da buldukları yiyecek oranında kalmaya zorunludur.Çocukları akşama kadar çalışmıyor. Yaşamlarından mutlu olup olmadıklarını onlara sorarsın. Karşılarına silahla çıkıp onların yaşadığı bölgeye medeniyet getirirsen, artık bu arazi benim satın aldım dersen bununla yaşamak zorunda kalırlar. Yaptığın telefonu onlara önce bedava kullandırır, kopamayacakları kadar alıştırırsan onlar için bir ihtiyaç olur. Senin iyi yaşam dediğin şeyler benim iyi yaşam dediğim şey farklı olabilir. Refah ne kadar çoksa nüfus o kadar artar. Bunun çözümü nüfus hızını kontrol etmekten geçer teknolojiden değil. Her teknolojinin kaldıramayacağı bir nüfus oranı mutlak olacaktır. Şu andaki nüfus oranını kaldırsa bile savunduğun sistemin gereklilikleri yüzünden herkese yeteri kadar gelir sağlamıyor. Ayrıca tartışmayı kapitalizmin gerekliliklerinden teknolojinin faydalarına getirdin. Teknolojinin de iyi ve kötü yanları vardır. Ben teknolojinin her nimetinden yararlanıyorum çünkü böyle bir dönemde yaşıyor ve bunu bir ihtiyaç olarak hissediyorum. Ama teknoloji yaşam için zorunludur, yaşamın devam etmesi için gelişmesi gerekir dersen yanılırsın. Daha çok insanın yaşamasına katkı sağlar mı sağlar. Fayda ve zararları kişiden kişiye değişir. Fakat yaşam her zaman yiyecek ve nüfus oranında devam eder.

    Neden köyden kente göç olduğunu da söyleyeyim. Çünkü tarım arazilerilerinin sahiplerine traktör, araç gereç verildi. Çalışan köylülerin gelir kaynağı kesildi. Daha sonra bu yerleşim yerleri kâr getirmeyeceği için yatırımlar şehir merkezlerine yapıldı. Devlet de bunları destekleyici şekilde sosyal hizmet sağlayacak yapıları, göçleri kolaylaştıracak yolları yaptı. Yeterli işgücü akın ettirilinceye kadar işçi ücretleri gayet iyi tutuldu. Bunun nedeni kapitalizmin yarattığı sermayedarlar ve kâr istediğidir.



    Çocuk işçiler daha az çünkü dünya globalleşti. Bir ucunda olan bir olay hemen duyuluyor. Büyük şirketler marka değerinin düşmesi, dünya tepkisi, hem de mallarına boykot gelmesi gibi daha önce karşılaşılan durumlar ve devletlerin yasaları yüzünden daha az.

    Çalışmadan aileleri tarafından yeterince destekleniyorlar mı ? Öğrencilerin sosyal hayatı çok mu iyi? Çay dışında bir şey bile içemiyorlar. Peki neden okumaları için ömürlerinin yarısını okulda geçiriyorlar? İşçi olan anne babaları gibi ezilmesinler, günün 12 saatini çalıp, 8 saatini uyuyup 4 saat boş vakitle saçma bir şekilde yaşamasınlar diye. Anne babaları çocukları ezilmesin diye kendileri eziliyorlar.

    Emperyalizm kapitalizm demek değildir. Kapitalizmin tüm dünyaya yayılmış halidir. Kavram farklı olsa bile birbiriyle kardeştir. Seninle tartışmamız dediğin gibi boş çünkü sen desteklediğin kavramlar hakkında konuşurken, o kavramın dünyada somutlaşmış halinin ortaya çıkardığı sonuçların kötü taraflarını görmeyi reddediyorsun fakat konu sosyalizme gelince SSCB falan filan diye direkt olarak somut halini gösteriyorsun. Ben de sana kapitalizmin en vahşi olduğu madenlerde zorla insan çalıştırdıkları dönemlerle saldırabilirim. Kapitalizm aslında bu derim ama benim amacım saldırmak değil objektif olabilmek. İşine geldiğinde teoriyi anlatıp en iyisi budur diyorsun fakat insan faktörünü görmezden geliyorsun. Her sistemin içinde kapitalizm de yaşanabilir, sosyalizm de yaşanabilir, refah devleti de yaşanabilir. Önemli olan hangi durumda hangisine ne kadar başvuracağındır. Önemli olan bu sistemlerin birbirini ezmesini ne kadar engellediğindir. Önemli olan bu sistemlerin başında kimlerin durduğudur. Şu andaki sistem de kontrol edilememektedir çünkü senin desteklemediğin sermaye, seni ülkeni terk etmekle tehdit ediyor.




  • cabriyo kullanıcısına yanıt
    Osmanlı ile İngiltere aynı demedim zaten. Osmanlı kapitalist ekonomiyle mücadele etmek için geç kaldı. Mülkiyet hakkı tanımadı. Karşısında her kaynağı sömüren tam kapital emperyalist ülkeler vardı ve onların seviyesine gelemedi. Askeri,mali,teknoloji her alanda. Pazarlarını yabancı mallara da kapatamadı, vergi de alamadı. Farklı bir yönden bahsetmiştim.
  • Dersim neresi arkadaşlar. Hangi dersim matematik mi

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • alvete A kullanıcısına yanıt
    Mesajın bir kısmında gerçekliği kabul ediyor diğerinde gerçekliği inkar ediyorsun.

    Piyasanın tekelciliğe sürüklendiği yok. Her geçen gün marka, ürün sayısı artıyor. Ayrıca bir tekelin ürettiği hizmet ve servislerden tekelden alışveriş yapan insanlar memnunsa o tekelin bir zararı yok demektir. Eğer memnun değillerse rakibi doğal olarak çıkar zaten.

    quote:

    Buradaki iş gücünün maliyeti Çin'dekinden az değil. Araba satan şirketler de gelişmiş ülkelerde ancak nitelik gerektiren işleri yapıyorlar. Niteliksiz işçilerin yapacağı işler Çin'de yapılıyor.

    Eee hala bir kısmı hem de büyük bir kısmı Almanya'da üretilmiyor mu? Yüzbinlerce işçisi var Almanya'da adamların. Sen onların Almanya'da yaptıklarını burada yap. Sen de geri kalanı burada ucuz işçiyle üret, işçine önceden aldığının iki katını ver Almanya'da ki işçilerin kazandığının yarısı olmaz. Buna rağmen daha ucuza üretebiliyor olman lazım.

    Almanya'da üretim yapan Volkswagen'den daha ucuza üretememenin sebebi sömürü falan değil. Bu ülkede otomobil üretilememesinin sebebi işçinin "sömürülememesi" falan hiç değil. Bu kesin. Teknik bilgi yoksunluğu. Yoksa bizdeki büyük şirketlerin Çin'de ya da burada işçi "sömürmek" istememeleri gibi bir durum yok.

    quote:

    Fabrika açıp da kârı da zararı da işçilerle paylaşamam. Bu şekilde ayakta duramam, rekabet edemem. Kârını işçilerle paylaşmayan rakibim her geçen zaman diliminde daha fazla yatırım yapacak ve benimle arasındaki maliyet farkını arttıracak.Bu farkı da işçiyi sömürme ve teknolojiyi arttırma oranından hızlandıracak.

    Evet gayet tabi ayakta durabilirsin. Ben sadece kârı paylaş demedim ki. İşçilerle ortak karar verin nasıl yatırım yapılacağına ya da sen karar ver. Yatırımını yap yine yatırımdan sonradan gelecek kârın bir kısmını yine paylaş. Hem sen lüks araçlar, evler almayacağın için daha rahat rekabet edersin. Şirketler de zaten esasen bu şekilde kuruluyor. Sadece yatırımcılar işçi değil. Hatta yatırımcıların da esasen işçi olduğu durumlar da var. Bazı şirketler çalışanlarına hisse veriyorlar daha fazla maaş yerine. Sosyalizm aslında bu zaten. Lakin sosyalizm diye bağıranların böyle bir planları yok var olana çöreklenme planları var sadece.

    Elbette insanların kendilerini daha iyi olacaklarını düşündükleri yönde çalışmaları, düşünmeleri, okumaları, çocuklarını yönlendirmeleri gayet iyi bir şeydir olan da bu zaten.

    Savaşın olmadığı bir toplumda, tarım arazileri traktörler olmasa, tarım ilaçları olmasa kendilerine yetecek kadar yiyecek dahi üretemez. Yani traktörler olmasaydı ya savaş yoluyla ya açlık yolu ile köyden kente değil köyden öbür dünyaya göç olacaktı. İnsanlar şehre göçtüklerinde yaşam kaliteleri geride bıraktıkları hayata göre düşmedi. Doktorlar, eğitim kurumları, sanayi,... İnsanların hayatı kötüye gitmedi. Doğal bazı dalgalanmalarla hep ileriye gitti. Son dönemde serbest piyasa ve serbest ticaretle en hızlı şekilde ileriye gitti. Veriler hep bunu doğruluyor.

    quote:

    Çocuk işçiler daha az çünkü dünya globalleşti. Bir ucunda olan bir olay hemen duyuluyor. Büyük şirketler marka değerinin düşmesi, dünya tepkisi, hem de mallarına boykot gelmesi gibi daha önce karşılaşılan durumlar ve devletlerin yasaları yüzünden daha az.

    Yasaların katkısını inkar edecek değilim ama çok az katkısı olabilir o da zaten serbest piyasa sayesinde. Yazdıklarında yine gerçekliğin reddi var. O bahsettiğin tepkiler ne çocuklara ne ailelerine ne de ülkelerine yarıyor. Yoksa yazdığım gibi çocuklar tarihin her döneminde çalıştılar. Sanayileşmeden önce çocukların sadece oyun oynadıklarını zannetmek büyük bir yanılgı.

    Çocuk işçiler daha az çünkü çocuk işçiye daha az ihtiyaç var ve insanlar kendi çocuklarının çalışmaları yerine okumalar hem kendilerinin ve çocuklarının gelecekleri açısından daha gerekli görüyorlar. Bugün dünyada çocuk işçilerin oldukça fazla olduğu yer üçüncü dünya ülkeleri ama bu ülkelerde çocuk işçiler yasaklansa aileler rezil olur. Ve bu çocuk işçilerin çalıştığı ülkelerden mal almamak aslında oradaki çocukların durumunu daha da kötüleştiriyor. Zira sahip oldukları işi de kaybedip daha riskli işlere dönüyorlar.




    quote:

    Çalışmadan aileleri tarafından yeterince destekleniyorlar mı ? Öğrencilerin sosyal hayatı çok mu iyi? Çay dışında bir şey bile içemiyorlar. Peki neden okumaları için ömürlerinin yarısını okulda geçiriyorlar? İşçi olan anne babaları gibi ezilmesinler, günün 12 saatini çalıp, 8 saatini uyuyup 4 saat boş vakitle saçma bir şekilde yaşamasınlar diye. Anne babaları çocukları ezilmesin diye kendileri eziliyorlar.

    Yine gerçekliği inkar ediyorsun. Kusura bakma ama ben burada geriye gitmiş bir şey göremiyorum. Çocuklarının çoğunun çalışmaya ihtiyacı yok. Akşam eve gidince aç kalır mıyım diye düşünmüyor. Eskiye göre durumları çok daha iyi.

    Öğrenciler sadece çay mı içiyor? Kantinde son dönem yasaklamalar oldu da çocukların sadece çay içtiğini falan zannetmiyorum. İlkokul, ortaokul, lise, üniversite, ... Çay içmek isteyen çay içebiliyor ama sadece çay içmiyorlar. Hele eskiye göre aldıkları şeylerin çeşitleri çok daha fazla. Sosyal hayatlarının "sana göre" daha kötü olmasının sebebi de kendi tercihleri.

    Anlayamıyorum, senin bunlarla sorunun ne? Hiçbir insan olmasa doğada tek başına kalsan yaşam standardını yükseltmek için çalışmak zorundasın. Bu kuralı herhangi bir sistem getirmiyor ki. İnsanlar anne babalarından daha iyi konuma gelmek için çalışıyorlar. Bunda ne kötü bir şey var nede acayip bir şey. Eskiden insanlar benim durumum annem babamdan daha kötü olsun diye mi okuyorlardı? Çocuklar çalışsa sorun, çalışmayıp okusa sorun. Ne yapmaları lazım?

    Sosyalizm olunca yatarak mı ilerliyorsun? Böyle bir sistemse gelsin en çok ben isterim.

    Verdiğin örneklerin hepsinde dünya çok daha iyi konumda bunun ana sebebi de serbest piyasa, serbest ticaret.

    Kapitalizm özgürlüğün gerekli koşuludur ama yeterli koşulu değildir. Kapitalizm sayesinde savaş yerine dünyada daha çok barış var. Kapitalizm ticari hayatta devletin yerinin olmaması demektir. Emperyalizm ise devlet gücüyle bir ülkenin başka ülkeyi sömürmesidir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hckr -- 7 Nisan 2019; 22:3:48 >




  • hckr kullanıcısına yanıt
    Piyasanın tekelciliğe sürüklendiği falan yok diye bir cümle kurulmaz. Ben sanki spesifik bir piyasanın tekelci olduğunu söyledim de hayır o piyasa tekelci değil diyorsun. Bak büyük harflerle yazıyorum.SENİN DEDİĞİN GİBİ DEVLETİN MÜDAHALE ETMEDİĞİ PİYASA, ER YA DA GEÇ TEKELCİ OLACAKTIR. Devletlerin etkisinde olmayan bir piyasa da neredeyse yoktur.

    Al sana tekelci değil oligopol piyasanın nasıl tekelci gibi hareket ettiğine dair bir örnek. https://www.technopat.net/2018/05/01/ram-ureticilerine-dava-acildi/
    Haberdeki ram şirketlerine devlet müdahale etmeseydi 3 günde yeni ram üreticileri mi çıkacaktı ortaya? Tekelci maldan memnun değilse rakibi nasıl çıkar bu firmaların aklın alıyor mu? Kaç yıllık teknolojileri var bu firmaların kim, nasıl, kaç senede ulaşacak bu firmalarla rekabet etmeye? Daha nasıl anlatayım bilmiyorum. Bir daha anlatmayacağım zaten. Ülkende görmesen neyse diyeceğim. Kaç tane internet sağlayıcı var hem ev hem cep telefonu için. Hepsi bize dünyanın en pahalı, nispeten yavaş ve en saçma tarifelerini kullandırtıyor neredeymiş bu rekabetin gücü? Devlet varken bile bize soktukları kazığın boyu buysa, tamamen serbest bıraksan tarifeleri ne yaparlar kim bilir.

    Yapamam deyip nedenlerini açıklıyorum hala sen de yap diyorsun. Sen kafanda tasarla, kendine bir otomobil fabrikası kurup nasıl piyasaya entegre olacağını,50-60 yıllık olan, artık işçiyi makine ile ikame eden şirketlerle nasıl rekabet edeceğini bul ben de yapabilirmişim aslında deyip yanıldığımı anlayayım. Buradaki işçinin Almanya'dakinin yarısı olmaz diyorsun daha da komik oluyorsun. Benim euro ile yatırım yapacağımı düşünüyorsun galiba.

    Sosyalizm başkasının malına çöreklenme değil kabaca başkasına sen nasıl bu malın sahibi olabilirsin demektir. Bu malın sahibi tüm insanlıktır herkesin eşit hakkı vardır demektir. Deniz kenarında en güzel yerlerde hep sen oturamazsın fakirler de oturmalıdır demektir. Dünyanın yavaş yavaş birilerinin malı olmasını kabullenmemektir. Bir patron olmazsa üretilen malın değeri her zaman eşit bölünür demektir. Kağıt üzerinde her kavram gibi güzel görünür. Ama herkese güzel görünmez. Her neyse aynı şeyleri tekrarlamaktan sıkıldım.




  • alvete A kullanıcısına yanıt
    osmanlının çöküşünde en büyük sebep ticaret yollarının değişmesi derler. özellikle ticeret gemilerinin afrikayı dolanarak geçmesi falan. tabi tek sebepe bağlamak doğru olmaz.
  • alvete A kullanıcısına yanıt
    Kibar bir soru. Sosyalist ülkelerde neden liderler süper güç haline geliyor? Neden diktatörler oluşuyor? Neden halkın özgür düşünmesi bile engelleniyor. Neden milyonlarca insan boş yere öldü?

    Sizin bahsettiğiniz şeyler hep ütopya. Hayal dünyalarının ürünü.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • alvete A kullanıcısına yanıt
    Hocam başından beri tekelciligin kötülüğünden bahsediyorsunuz ama bütün üretim araçlarının tek bir elde toplanıp çok küçük bir azınlığa devredilmesi zaten en büyük tekel değil mi ? Yani komünist düşünce.

    Adamlar diyorki herşey tekel olacak ?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Belediye zaten sosyal bir mecra, sosyalist belediyecilik tabiki yapabilirsiniz.

    Ama bunu sermaye, iş gücü ve gelir paylaşımı gibi konulara çıkaramazsınız. Denendi olmadı.

    Belediye de iş yapar ama ;)
  • Periah kullanıcısına yanıt
    Kapitalizmin tekelciliği ile komunizmin ya da sosyalizmin tekelciliği farklıdır. Kapitalist düşünce de de zaten üretim araçları bir azınlığın elinde değil mi? 7.5 milyar dünya nüfusunun üretiminin ve gelirlerinin yüzde kaçını kaç kişilik bir grup alıyor? Bunu kolayca bulabilirsin biraz araştırırsan. Peki aradaki fark ne? Bir fabrikada üretim yapıyorsun diyelim. Fabrikanın sahibi yok, aslında halk olan devlete ait. Devlet kurumları sadece o fabrikaya belirli sürelerle yöneticiler atıyor. Yöneticilerin şu andaki belediyeler gibi rant yaratamaması için hem devamlı yöneticileri değiştiriyor hem de büyük cezalar veriyor. Ayrıca tabiki devletin her kurumunun rantçı hale gelmemesi için bu yapılanlar tekrarlanıyor. Yani fabrikanın yöneticisini gönderenler de değişiyor. Birinci amaç en yüksek kâr olmadığı için hayat standardı görece daha yüksek olacaktır. Teknoloji hızı düşecektir elbette bu yüzden. Belki devleti yönetenler bilgisiz aptal insanlar olacaktır ve teknoloji hiç ilerlemeyecektir belki toplumum kültürü,bilgisi öyle yükseleciktir ki teknoloji hızla ilerleyecektir. Diğer fabrikalar da devlete ait olacağı için bir rekabet veya batma düşüncesi olmayacaktır. Üretim araçları tek bir elde değil aslında sahipsiz ya da herkesin malı olacaktır. Tabi böyle bir sistemin işlemesi için toplumun genelinin belirli bir zekaya, eğitime, bilgiye ihtiyacı vardır bence. Sonuç olarak sistem yine insan faktörüne bakar. Ben herkese iyi bir yaşam getireceğim diyen birine hangi sistemi emanet ederseniz edin, gücü eline verdiğinizde iyi bir frenleme sisteminiz yoksa canı ne isterse onu getirir. Kapitalizmde de rekabet önce rakip firmaları ortadan kaldırırtır, sonra da neden daha fazla kâr etmeyelim düşüncesine yönlendirir.




  • Benim için bir sistemin üstüne kurulduğu ana düşünceler ve bu ana düşünceleri ne ölçüde yapabildiği önemlidir.Elbette ütopyadır.Amaç ütopyaya yaklaşmaktır zaten. Fakat bu her sistem için geçerlidir sadece sosyalizm için değil. Sadece benim anlattıklarım hayal ürünü, yaşadığımız sistem dört dörlüktür dersen kendini kandırırsın. Bana sorarsan ben insanların deli gibi çalıştığı, hayattaki en temel amaçlarının çalışmak ve rekabet etmek olduğu, birileri sokakta kalıyorken birilerinin kullanmadığı evlerinin olduğu, birileri açken birilerinin en lüks restorantlarda yediği yemeğe ederinden çok daha fazla para verebildiği sistemi tercih etmem; sen ediyorsan saygı duyarım fakat daha iyi bir sistem demen için herkes için iyi olması gerekir, sadece senin için değil. Ben sana kapitalist ülkeleri say desem saydığın bir çok ülke kapitalist bir piyasaya sahipken sosyal devlet kurumlarına sahiptir.Serbest bir piyasaya sahipken aynı zamanda devlet müdahaleciği vardır. Şimdi bu ülke kapitalist midir sosyal devlet midir? Serbest piyasa mıdır yoksa müdahaleci midir? Bir ekonomik sistemi kullanan devlet sadece o sisteme sırtını dayamamıştır dayayamaz. Evrilmiştir. Salt bir sistem yoktur.

    Atatürk en başından demokrasiyi getirip Cumhuriyeti kuracağını beyan etseydi. Fakat gücü elinde topladıktan sonra, demokrasi adı altında diktatör bir hale dönseydi demokrasi diktatör yaratır mı diyecektik? Peki demokrasiyi ve demokrasi kurumlarının kurması, moderniteyi getirmesi için bir süre gerekliydi. Bu süreci tamamlamamışken hükümetten düşseydi ve tekrar padişah başa geçseydi. Atatürk şu anda vatan haini olarak mı anılırdı yoksa demokratik bir lider mi?

    Peki Atatürk bizim ülkemizde cumhuriyeti ilan ettiğinde liberalizm yerine sosyalizm getirse ve çok başarılı olsaydı, avrupanın kapitalist devletleri vay be sosyalizm ne iyi şeymiş aslında mı diyecekti? Türkiye'de çok iyi bir yaşam olsa kendi halkına bunu çok güzel bir şey gibi mi gösterecekti? Ne yaptı camide 40 kişiyi öldüren zat-a? Terörist bile demediler.Kendi varlıklarına, güçlerine tehdit olacak herhangi bir şeyi doğru yansıtmazlar.

    O ülkeler gerçekten sosyalizmi geliştirip, işler bir hale getirseydi bile kapitalizmin hüküm sürdüğü devletler önce onları batırmaya, sonra da diktatörlükle suçlamaya başlayacaktı zaten. Çünkü kendi varlıklarına bir tehdittir sosyalist devlet.

    Her sistem eğitimsiz insanların elinde, gücü eline alınca bırakmak istemeyen kişilerin önderliğinde diktatörlüğe dönüşebilir. Gördüğün gibi demokrasimizin neredeyse 100 yıllık bir geçmişi var ama birileri tek bir emirle istediğini hapisten çıkarabiliyor. 100 yıl geçmiş hala demokrasi oturmamış bu ülkede. 100 yılda güç ayrılıklarının birbirini frenlemesini tam olarak sağlayamamışız. Bunu kapitalizme de bağlamıyoruz çünkü bu ekonomik sistem değil yönetimsel bir sorundur en başta.

    Ben çok bir bilgiye sahip değilim bu ülkeler hakkında fakat diktatör diktatördür. Bunun sosyalisti, kapitalisti olmaz.Birisi ekonomik sistemdir diğeri de yönetim şeklidir. Bu mal benim diyen bir sisteme bu mal herkesindir kuralını getirmek istiyorsan, bu üretim araçları benimdir bu tarla benimdir deyip ister çalış ister çalışma dedirtebilen bir sisteme tam tersi kuralları getireceksen önce karşında direnen sistemi ortadan kaldırman gerekir. Bu sistemi savunanlar olacaktır elbet. Bir lider etrafında toplanıp sistemi yıkmaya çalışmak doğaldır. Bu lider güce alışıp da elinden bırakmak istemezse, sosyalizmin gerekliliklerini yerine getirmesi gereken sürede kendisini ve yakınındakileri daha fazla güçlendirir ise o lider sosyalist bir diktatör değildir sadece diktatördür.Sosyalist düşünceyi kendine araç olarak kullanmıştır. İnsanların düşünmesini engelleyen diktatörlüktür sosyalizmin böyle bir amacı yoktur.


    Kapitalizmin karanlık tarihi gibi bir arama yaparsan tahmin ediyorum ki kapitalizmin de bir çok insanın ölümüne neden olarak gelişerek günümüze kadar geldiğini göreceksin. Kapitalizm tarihi çok daha uzundur ve kendini koşullara uyarlayarak günümüze gelmiştir. Aynı süreci sosyalizm yaşamamıştır. Kağıt üzerinde nasıl bir sistem yazarsan yaz hayata geçirmeden eksiklerini göremezsin. Eksiklerini görmeden de geliştiremezsin.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi alvete -- 10 Nisan 2019; 20:21:20 >




  • alvete A kullanıcısına yanıt
    .



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mihrali Bey -- 12 Şubat 2020; 19:36:37 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mihrali Bey

    .
    Bir cümle kuruyor isen o cümle hakkında düşünüp kendi cümlene kendin anti tez üretmeye çalışacaksın öncelikle. Sen tezine bir anti tez üretemiyorsan, anti tez üreten birini bulup ikna olana kadar düşünceni savunman olması gerekendir. Bu savunduğun cümlelere biraz düşünerek anti tez bulabileceğini düşünüyorum. Kurduğun cümlelerin hepsinin cevabı yazdığım mesajlarda bulunuyor. Tekrar aynı şeyleri yazmak yorucu geliyor. Sana tavsiyem etrafına biraz bak, gerçekten piyasa herkese serbest mi? herkes eşit şartlarda mı ? Herkes aynı zekada, aynı güçte mi? Bir tornacının oğlunun bir holding sahibinin oğlu ile yaşam şartlarını, dertlerini, üstünde durduğu konuları, sosyal yaşamını, dünya üzerindeki varlıkları hangisinin daha hızlı sahiplenebileceği gibi hipotezler üzerine yoğunlaş. Etrafında baktığın pencereye biraz genişlet, kendi bedeninden çık öyle düşün. Mesela Dünyanın yaşanabilecek en elverişli yerlerinin hepsinin sahiplenildiği bir dönemde doğduğunu ve paran olsa bile kimsenin evini satmadığını düşün. Başka şeyler düşün. O kaynakları çok verimli kullanan insanların devletin tekelinde çalıştığını düşün. Kaynakları çok verimli yapan sermayedar mı yoksa altında çalışan bilim adamları mı? diye düşün. Yapabilirsin bence, kendi tezlerine daha mantıklı anti tezler üretebilirsin.




  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.