Karamanoğlu Mehmet Bey´i arıyorum, göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?
Bir ferman yayınlamıştı: "Bugünden sonra, dîvanda, dergâhta, bârgâhta, mecliste, meydanda Türkçeden başka bir dil konuşulmaya!" diye, hatırlayanınız var mı?
Dolanın yurdun dört bir yanını, çarşıyı, pazarı, köyü, şehri, fermana uyanınız var mı?
Nutkum tutuldu, şaşırdım merak ettim, dolandığınız yerlerdeki Türkçe olmayan isimlere, gördüklerine, duyduklarına üzüleniniz var mı?
Tanıtımın demo, sunucunun spiker, gösteri adamının showmen, radyo sunucusunun diskjokey, hanım ağanın, first lady olduğuna şaşıranınız var mı?
Dükkânın store, bakkalın market, torbanın poşet, mağazanın süper, hiper, gross market; ucuzluğun, damping olduğuna kananınız var mı?
İlân tahtasının billboard, sayı tablosunun skorboard, bilgi alışının brifing, bildirgenin deklarasyon; merakın, uğraşın hobby olduğuna güleniniz var mı?
Bırakın eli, özün bile seyrek uğradığı, beldelerin girişinde welcome, çıkışında good-bye okuyanınız var mı?
Korumanın, muhafızın, body guard; sanat ve meslek pirlerinin duayen; itibarın, saygınlığın, prestij olduğunu bileniniz var mı?
Sekinin, alanın platform; merkezin center; büyüğün mega, küçüğün mikro, sonun final, özlemin hasretin, nostalji olduğunu öğreneniniz var mı?
İş hanımızı plaza, bedestenimizi galeria, sergi yerlerimizi center room, showroom, büyük şehirlerimizi, mega kent diye gezeniniz var mı?
Yol üstü lokantamızın adı fast food, yemek çeşitlerimizin menü; hesabını, adisyon diye ödeyeniniz var mı?
İki katlı evinizi dupleks, üç katlı komşu evini tripleks, köşklerimizi villa, eşiğimizi antre, bahçe çiçeklerini flora diye koklayanınız var mı?
Karamanoğlu Mehmet Bey´i arıyorum, Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?
Bir ferman yayınlamıştı... Hayal meyal hatırlayıp da, sahip çıkanınız var mı?"Karamanoğlu Mehmet Bey´i Arıyorum. Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?"
ALINTIDIR
TERÖR OLAYLARININ ARTTIĞI ŞU GÜNLERDE ÜLKEMİZİ ÇÖKERTMEK İÇİN EN ETKİLİ,EN HIZLI VE EN ÇARPICI YOLUN BENLİĞİMİZİ YİTİRMEK OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM.BENLİĞİMİZİN YİTİRMEMEK İÇİN DE GÜZEL DİLİMİZİ,TÜRKÇEMİZİ DOĞRU KULLANMAMIZ GEREKTİĞİ İÇİN BU YAZIYI SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTEDİM!!!
ben de metin ucadan evap vereceğim. bu kitap çok güzeldir şiddetle tavsiye ederim. lütfedip aşağıdaki yazıyı okursaız ne denli güzel kitap olduğunu anlarsınız...
KARAMANOĞLU MEHMET BEY
Bir ateş yumağı gibiydi önce, döne döne içinden geçtiler.sonra renkler açıldı, renkler uzadı, içlerinden çekilir gibi olmasıydı tek hatırladıkları ve sonra bir parlamayla kendilerine geldiler. Ama hiç bilmedikleri bir zamanda hiç bilmedikleri bir yerdeydiler. "Hey yavrum, ne sıyırmış babalar. Ekibe bak; hocam, Mimar Sinan balosundan mı kaçtınız? Esvaplar pek şık olmuş da tedarik nereden?" Önce anlamadılar, hatta koridorun iki yanına toplanmış, meraklı gözlerle bakan bazı garip giyimli gençlerin kendilerine seslendiğinin farkına varamadılar. Hepsinin dilleri tutulmuştu. Neden, nasıl hiç bilinmedi. Karamanoğlu Mehmet Bey yanındakilerle divan çadırına yürürken birden Akmerkez’in giriş katında belirdi. Mehmet Bey’in ışıkların, renklerin arasındaki yolculuğu öyle hızlı olmuştu korkuyla "destur" diyene kadar her şey değişmişti. Hayat 727 yıl ileri atlayıp 2004’e gelmişti. Mehmet Bey ve yanındakiler şaşkınlıkla çevrelerine bakınıp yaşadıklarını anlamlandırmaya çalışırken yakınlarından geçenler bu garip giysili insanların yanında duruyor, kalabalık giderek artıyordu. Karamanoğlu Mehmet Bey kendilerine bakan bazı garip saçlı ve giysili insanların duyamayacağı kısık bir sesle yardımcısına sordu: "bizemi seslenir bu kefereler? Bizle mi eğlenirler?" kaftanıyla aynı renkte, üstü işlemeli iri taşlarla süslü sarığı şaşkınlıktan hafif eğilmiş yardımcısının mırıltılarla sürdürdüğü cin çarpması duası soruyla yarım kaldı. Yardımcı saygıyla eğilip "aman efendim, nasıl oldu bende anlamadım, gözlerim açtım bu Frenk ülkesindeyiz. Kefereler ne demektedir, bizde bilmemekteyiz," diye şaşkınlıkla yanıtladı. Karamanoğlu Mehmet Bey koca bir bey olarak korktuğunu belli etmeden, şaşkınlığını hissettirmeden bir adım atmalıydı. Giriş katı yürüyen merdivenlerinin başına gelince şaşkınlıkla durdu, o durunca yardımcısı, lalalar, halayıklar ve yedi cengaverde durdu. Bir süre yürüyen merdiveni inceleyen Mehmet Bey’in aklı iyice karıştı. Çevresinde bir tek tanıdık görüntü, ses aramaya başladı. Gottex, Maxx, Nine West, Pierre Cardin, Solitare, Macrocenter gibi anlamadığı bir dilde "ışıklı garaip levhalar"a baktıkça başı döndü. "deliriyor muyum acaba?" diye kendine sorarken nazar ettiği son levhada Schlotsky’s Deli yazısını görüp delirmenin sınırından döndü. Yüksek sesle konuşarak yanından geçen iki kızın söyledikleri Mehmet Bey’i delirme korkusuna yeniden itti. Kızlardan biri diğerine tam olarak "ay Şeniz bugün Halloween Day’mi? Yoksa lokal bayramlardan birimi? Bak animatör ekibi yapmışlar. Ne şeker PR çalışması. Korkunç güzel, kız, bayıldım." Demek için Mehmet Bey’i kaftanının yeninden tutarak çevirdi ve sordu. "pardon, siz kimin animasyon grubusunuz?" tam baş cengaver Murat kılıcı çıkarıyordu ki Mehmet Bey’in baş işaretiyle durdu. Şeniz denen hatun kişiye ve dokunuşuna hafif ürkerek baktı Karamanoğlu Mehmet Bey. "karizmayı yardırmanın" anlamını bilmese de koca beyin kolundan bir hatun kişinin tutarak çekmesinin heyettekilerde oluşturduğu şaşkınlık, kulaklarına ilk kez Türkçe birkaç kelime çalınmasının verdiği heyecana karıştı. Mehmet Bey, " lala, öğren bakalım nerdeymişiz, kim bu hatun kişiler? Bugün bayram, korkunç, bayağı gibi kelimelerle Türkçe gibi konuşurlar, bize bir şey söyler herhal," dedi. Lala bütün devlet terbiyesiyle "ey hatun kişi, Türkçe dilini kullanabilirmisiniz? Neredeyiz söyleyebilirmisin?" diye cümleye başlamıştı ki iki kız kıkırdayarak ve fıkırdayarak, "tanrım, bu kadarı olmaz. Shit, kamera şakası bu. Sazan gibi atladık, nasılda fiction yaptınız, inanılmaz manyaksınız, kutlarız!" diyrek lalanın elini sıkıp kaçarcasına uzaklaştılar. Tanrı, sazan ve şaka kelimeleri dışında hiçbirşey anlamayan lala şaşkın bakışlarla Karamanoğlu’na dönüp ne yapacağım der gibi ellerini açtı. Mehmet Bey’in kafası hızla çalışmaya başladı. "meraklanma lala, ben anladım, bunlar Türklerle melezleşmiş bir soydur, heralde kırma oldukları için böyle az buçuk Türkçe konuşurlar," cümlesiyle hem bey olarak durumu kurtarmış hem de üzerine bir şeyleri çözmenin rahatlatıcı güveni gelmişti. Şimdi daha serinkanlı bakıyordu çevresine, önce "Beymen" yazısı takıldı gözüne. Bey bildiğimiz, benim gibi beyde, bu "men" ne ola acaba diye düşündü. Esvap dükkanlarından Diesel, Bisse’nin isimlerini 727 yıl atlayan ekipten kimse söyleyemedi. Acquverde’yi ve Dunkin Donut’sı ısrarla okumaya çalışan lala Selimin ise dili kitlendi yüzüne su çarpıp kendine gelsin diye iki cengaverle erkek resimli, wc yazan kenefin önünde bırakılan lalanın dili ayakta abdest’ini bozan gençlerden birinin diğerine söylediği "take it easy adamım, cafe bistro’da üç müsait fuck body var. Fakir kardeşin için üçü de münhal," cümlesi sonrası bir daha çözülmedi. Kalanlar yürürken vitrinlerde gördükleri indirim sale’nin ne olduğunu tam anlayamadılar. Ama Karamanoğlu Mehmet Bey bosch yazan yere boşu boşuna dakikalarca bakıp "sakın bu bizim boş manasında olmasın" diye boş bulunup Türkçe anlamlar aramaya devam etti. Mehmet Bey bir yandan yürüyor, bir yandan da yardımcısı ve lalalarına bu garip ülkenin neresi olabileceğini sorarak şaşırmaya devam ediyordu. Starbucks kafenin girişinde "ben Cengiz, nasıl yardımcı olabilirin?" diyen görevlinin sesini duyunca Karamanoğlu Mehmet Bey’in şaşkınlığı sevince dönüştü. Beyliğini unutup Cengiz’in sevinçle boynuna sarılarak "Türkçe konuşuyor, türk bu kesin, tam türk!" diye coşkuyla bağırmaya başlamıştı. Ama bu sevinç kısa sürdü. Cengiz, "cappuchino, white chocolate mocha, macihato… listede sayınızı işaretleyin. Eğer coffee’niz big size ise bir chocolate kuki free…" diye konuşmaya başlayınca kelimelerde Mehmet Bey’in başını döndürmeye başlamıştı. Tam o karmaşa sırasında Mehmet Bey, yardımcısı ve lalalar yardımıyla Cengiz’le Türkçe anlaşma yollarını ararken gözü gibi sevdiği iki halayık diğer görevli Tacettin’den "hele ver kardeş," deyip bilmedikleri cheese cake’lerini ve ardından ilk ısırıklarını alıyor, ancak Tacettin’in "ödeme cash mi card mı?" sorusuna, "af buyur?" yanıtını yapıştırıyorlardı. Para olmadığı anlaşılınca Tacettin, "sizi account maneger gelmeden bırakmam," diyerek iki halayık için geçici bir esaret başlatıyor, tartışmada Mehmet Bey’in "Cengiz, sen bizdensin, ne olur Türkçe söyle de aklım yerine gelsin," cümlesine Cengiz’den "totali 6.70, world card varsa 3 taksit yapabilirim, ekstra bonusu var," şeklinde anlaşılmaz yanıt geliyordu. Sinirlenen Mehmet Bey, "bre densiz, bu Karamanoğlu’nun altın akçesidir. O garip ne idüğü belirsiz hamurun ederinin kat be kat üstündedir," diyerek kasanın önüne iki altın fırlattı. Ama Tacettin’in beklenen account manager’i Semih Bey altından pek etkilenmedi. "feyk" olabilirdi. ISO belgesi almış her tesisin sinirleri alınmış yöneticisi gibi en buyurgan sesiyle "fang fang chines bistro ile Kentucky fried chicken’in yanında villa jewellery var. Orada altını bozdurabilirsiniz," dedi. Lala İbrahim atılarak yalvaran bir tonla "fang fang diye Çince söylemede doğruca Türkçe de a evladım," dediysede dinletemedi. Mehmet Bey, Semih’in cümlesinden azıcık anladıklarıyla, "yalvarma lala!" diye gürledi. "altını bozdurup halayıkları kurtarırız." Bu hayalle, koridorda nereye gittiğini bilmeden koşar adım yürümeye başladı. Giderek azalıyorlardı. Cengaverlerden ikisini mankenlik ajansı olduğunu söyleyen orta yaşlı, kadın kırtışlı bir adam durdurmuş, kandırmaya çalışıyor, yardımcısı Osman Bey’in Arby’s yazan yerden "bre bırakın melunlar, bırakın derim densizler, ben yemek derim, colonel flat dersiniz, bu şeyi bana yediremezsiniz!" diye bağırtıları geliyordu. Tek sağlam kalan lala, "türk yok mu türk?" diye koridorda dolaşırken Turkcell’e düşmüş, Bizbizecell’in avantajlar dünyasına gömülmüştü. Tek başına kalmış, koridorda koştururken, yanından geçen iki hoş kadının "ne erkeksi olmuş, sakal bu kadar trendy görünür müymüş!" sözünün kendisi için olduğunu fark edecek, hatta "ne dersiniz siz yellozlar, erkek adamım, erkeksi ne demek?" diyecek durumda değildi. Artık görüntüler ve sesler çevresinden hızla akıyordu. Prestige Corner, brands outlet, Allah’ım aklıma ol mukayyet, Morgan, Park bravo, paper moon , ben acaba buradan kurtulur muyum? Vakkoroma, tween, mcrenzi alan razı satan razı; puma, reebok, tobacco shop, haydi durma hop hop hop… Son tekrarın ardından neler olduğunu tam hatırlamıyordu. Bir anda oynamaya başlamıştı Üstündekileri tek tek çıkarıp kah göbek atarak kah koşturarak, yürüyen merdivenlerle katları geziyor, arkasındaki meraklı kalabalık küçük bir orduya dönüşüyordu. Tam çatı katında bir yer gördü. Üstünde kalmış beyaz çamaşırları ile "Alice" ye doğru yürüdü. Yanından geçen adam kenara çekilirken "burası Ali’nin yeri değil mi? Ali’nin yeri?" diye sordu. Ama adamın verdiği "Alis diye okunur, hani harikalr diyarı olan masal kahramanı Alis," cevabı Karamanoğlu Mehmet Bey’in Türkçe bulma umudunun sonu oldu. Üstündeki son parçaları çıkarırken ben ne dedim ha diye bağırarak tarihe geçen ünlü sözünü tekrarlıyordu. "bugünden itibaren divanda, dergahta, bargahta, mecliste, meydanda türkçeden başka bir dil konuşulmaya demedimmi? Ha demedimmi?" Son parçayı oluşturan uzun paçalı donu çıkarırken Karamanoğlu Mehmet Bey’in Türkçe duyarlılığını anlamayan kalabalığın tavrıda ilginçti. Kimileri "hangi otu kullandınsa söyle almayalım, acayip kafa yapmışsın," derken kimileri "helal babaya, yardı gündemi!" diye don kıyısından hayat dersleri çıkarıyordu. Kimileri "securty yok mu scurty!" diye bağırırken bazılarıda "hey dostum, sakin ol, tamam geçti," diye film replikleri ile Karamanoğlu’nu yatıştırmaya çalışıyordu. Ertesi gün tüm televizyonlar kendini Karamanoğlu Mehmet Bey zannettiği gerekçesiyle hastaneye götürülen ve Mehmet Bey olmadığına inanmayan Karamanoğlu Mehmet Bey’in Türkçe kavgasını "shock" ve "flash" soyunma görüntüleriyle Türkiye’ye duyuruyordu
Metin Uca (Her Tuzluğum Var Diyene Hıyarla Yetişemedim)
İŞTE DURUM BU KADAR KÖTÜ METİN UCA'DA İYİ YAZMIŞ HELE SON KISIM AMA GERÇEKTEN HAKLI GİBİME GELİYOR!!!
kardeş başlığı +18 diye değiştir, belki o zaman rağabet görür. çünkü türkçe bazılarının gözünde böyle kullanılmalı:
HAKLISIN ZATEN BEN ÖNCE BÖLÜM YÖNETİCİLERİNE DANIŞTIM HANGİ BÖLÜMDE DAHA ÇOK OKUNUR DİYE BANA KONU DIŞI DEDİLER BURAYA AÇTIM AMA +18 YAPINCA OKUYACAKLARSA HİÇ OKUMAMALARI DAHA İYİ GİBİME GELİYOR BU ARADA ALTLARDAKİ KONULARDAN BİRİNDE OKUDUM HER YIL 10 DİL YOK OLUYORMUŞ DİLİMİZE BU KADAR HIZLI BİR ŞEKİLDE TÜRKÇE OLMAYAN SÖZCÜKLER GİRERSE DURUMUMUZ KÖTÜ.........
quote:
Orjinalden alıntı: rabbit1321
quote:
Orjinalden alıntı: hashus1099
kardeş başlığı +18 diye değiştir, belki o zaman rağabet görür. çünkü türkçe bazılarının gözünde böyle kullanılmalı:
HAKLISIN ZATEN BEN ÖNCE BÖLÜM YÖNETİCİLERİNE DANIŞTIM HANGİ BÖLÜMDE DAHA ÇOK OKUNUR DİYE BANA KONU DIŞI DEDİLER BURAYA AÇTIM AMA +18 YAPINCA OKUYACAKLARSA HİÇ OKUMAMALARI DAHA İYİ GİBİME GELİYOR BU ARADA ALTLARDAKİ KONULARDAN BİRİNDE OKUDUM HER YIL 10 DİL YOK OLUYORMUŞ DİLİMİZE BU KADAR HIZLI BİR ŞEKİLDE TÜRKÇE OLMAYAN SÖZCÜKLER GİRERSE DURUMUMUZ KÖTÜ.........
HAKLISIN ZATEN BEN ÖNCE BÖLÜM YÖNETİCİLERİNE DANIŞTIM HANGİ BÖLÜMDE DAHA ÇOK OKUNUR DİYE BANA KONU DIŞI DEDİLER BURAYA AÇTIM AMA +18 YAPINCA OKUYACAKLARSA HİÇ OKUMAMALARI DAHA İYİ GİBİME GELİYOR BU ARADA ALTLARDAKİ KONULARDAN BİRİNDE OKUDUM HER YIL 10 DİL YOK OLUYORMUŞ DİLİMİZE BU KADAR HIZLI BİR ŞEKİLDE TÜRKÇE OLMAYAN SÖZCÜKLER GİRERSE DURUMUMUZ KÖTÜ.........
herkes böyle umursamıyor
TEŞEKKÜRLERDE BEN BİRAZDA SUÇU DEVLETTE BULUYORUM NEDEN DERSEN; ŞİMDİ İNTERNET DİLİMİZE YERLEŞMİŞ HERKEZ İNTERNET DİYOR BU KELİME KALIPLAŞTIKTAN SONRA YERİNE ''ÖRÜT BAĞI'' DEDİRTMEK İÇİN UĞRAŞIYORLAR BİR BULUŞU ALETİ VS. ÜLKEMİZE GETİRMEDEN ÖNCE YERİNE TÜRKÇE ANLAMI OLAN VE O ANLAMI KARŞILAYAN SÖZCÜKLER BULMALISINIZ Kİ HALK ONU BENİMSESİN YOKSA HALK İNTERNETİ BENİMSEMİŞ SEN YILLAR SONRA ÖRÜT BAĞI DEDİRTMEYE ÇALIŞIRSAN TABİ Kİ OLMAZ TABİ BÜTÜN SUÇ DEVLETTE DEĞİL BİZDE DE VAR....
bunu Türkçe performans ödevime ekleyip 95 almıştım
ingiltere iskoçyayı savaşlarla alt edememiştir, bunun üzerine ingiliz kültürünü iskoçlara aşılamaya çalışmışlardır. 50 yıl içinde ingilizce konuşulmayan yer kalmamıştır ve şuanda iskoçlar birleşik krallığa bağlı.
anlayana...
Paylaşımlarınız ve duyarlılığınız için teşekkürler.Ayrıca o şiir TDK tarafından yapılan şiir yarışmasında birinci olmuştu.
Yalnız olmadığımı bilmek çok güzel.
quote:
Orjinalden alıntı: rabbit1321
Karamanoğlu Mehmet Bey´i arıyorum, göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?
Bir ferman yayınlamıştı: "Bugünden sonra, dîvanda, dergâhta, bârgâhta, mecliste, meydanda Türkçeden başka bir dil konuşulmaya!" diye, hatırlayanınız var mı?
Dolanın yurdun dört bir yanını, çarşıyı, pazarı, köyü, şehri, fermana uyanınız var mı?
Nutkum tutuldu, şaşırdım merak ettim, dolandığınız yerlerdeki Türkçe olmayan isimlere, gördüklerine, duyduklarına üzüleniniz var mı?
Tanıtımın demo, sunucunun spiker, gösteri adamının showmen, radyo sunucusunun diskjokey, hanım ağanın, first lady olduğuna şaşıranınız var mı?
Dükkânın store, bakkalın market, torbanın poşet, mağazanın süper, hiper, gross market; ucuzluğun, damping olduğuna kananınız var mı?
İlân tahtasının billboard, sayı tablosunun skorboard, bilgi alışının brifing, bildirgenin deklarasyon; merakın, uğraşın hobby olduğuna güleniniz var mı?
Bırakın eli, özün bile seyrek uğradığı, beldelerin girişinde welcome, çıkışında good-bye okuyanınız var mı?
Korumanın, muhafızın, body guard; sanat ve meslek pirlerinin duayen; itibarın, saygınlığın, prestij olduğunu bileniniz var mı?
Sekinin, alanın platform; merkezin center; büyüğün mega, küçüğün mikro, sonun final, özlemin hasretin, nostalji olduğunu öğreneniniz var mı?
İş hanımızı plaza, bedestenimizi galeria, sergi yerlerimizi center room, showroom, büyük şehirlerimizi, mega kent diye gezeniniz var mı?
Yol üstü lokantamızın adı fast food, yemek çeşitlerimizin menü; hesabını, adisyon diye ödeyeniniz var mı?
İki katlı evinizi dupleks, üç katlı komşu evini tripleks, köşklerimizi villa, eşiğimizi antre, bahçe çiçeklerini flora diye koklayanınız var mı?
Karamanoğlu Mehmet Bey´i arıyorum, Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?
Bir ferman yayınlamıştı... Hayal meyal hatırlayıp da, sahip çıkanınız var mı?"Karamanoğlu Mehmet Bey´i Arıyorum. Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?"
ALINTIDIR
TERÖR OLAYLARININ ARTTIĞI ŞU GÜNLERDE ÜLKEMİZİ ÇÖKERTMEK İÇİN EN ETKİLİ,EN HIZLI VE EN ÇARPICI YOLUN BENLİĞİMİZİ YİTİRMEK OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM.BENLİĞİMİZİN YİTİRMEMEK İÇİN DE GÜZEL DİLİMİZİ,TÜRKÇEMİZİ DOĞRU KULLANMAMIZ GEREKTİĞİ İÇİN BU YAZIYI SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTEDİM!!!
Arkadaşlar bu yazıyı yazan kişi Yusuf YANÇ bey'dir. Kendisinin böyle bir çok eseri vardır. Lütfen eserle birlikte şairin adını da verelim. Nerden biliyorum, çünkü kendisinin taslak eserini bizzat bilgisayar ortamına yazan ilk kişi benim.
Okulumuzdaki Türkçe'yi koruma ile ilgili bir seminer için hazırlamıştım bu şiiri. Youtube dan vereyim.
ben bunu daha önce vermiştim kimse ilgilenmedi
quote:
Orjinalden alıntı: aydin09350
ben bunu daha önce vermiştim kimse ilgilenmedi
bende yazmıştım foruma ama tekrar tekrar görmek iyi oluyor.bu konular daha çok açılmalı. bırakın ilgilenmeyenler ilgilenmesin en azından ilgilenenler yeter bize
quote:
Orjinalden alıntı: kürsad
quote:
Orjinalden alıntı: aydin09350
ben bunu daha önce vermiştim kimse ilgilenmedi
bende yazmıştım foruma ama tekrar tekrar görmek iyi oluyor.bu konular daha çok açılmalı. bırakın ilgilenmeyenler ilgilenmesin en azından ilgilenenler yeter bize
kürsad arkadaşım; bağlaç olan "de" ayrı yazılır. "Ben de" şeklinde...
"Bugünden sonra, dîvanda, dergâhta, bârgâhta, mecliste, meydanda Türkçeden başka bir dil konuşulmaya!"
Sadece bu cümle yeterlidir aslında...
Aradıgınız kisiye su an ulasılamıyor lütfen daha sonra tekrar deneyiniz. the person you have kot connect bitch at the moment please try again later.
yok görmedm
yeni mesaja git
Yeni mesajları sizin için sürekli kontrol ediyoruz, bir mesaj yazılırsa otomatik yükleyeceğiz.Bir Daha Gösterme