Şimdi Ara

Kafede Kızla Tanışamama Hikayem[SON BÖLÜM]

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
47
Cevap
5
Favori
1.554
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • En yalnız zamanlarımda yaptığım gibi, yalnız kalmayacağım bir yere ihtiyacım vardı. Kafeler! Bingo!

    Bilgisayarımı da yanımda götürüp en azından insanlara “meşgul” olarak görünebilirdim, yalnız görünmekten iyidir. Yazdığım hikayeye devam edecek motivasyon için çayımdan bir yudum alıp bir fırt da sigaramdan çektikten sonra hikayeme devam edebilirdim..

    Ben harıl harıl yazıma devam ederken, karşımda arkası dönük iki kafa ve ortalarında da bana dönük bir mücevherat vardı. Aslında onun gireceğim ufak bir etkileşim şuan benim ihtiacım olan ve gerçekten muhtaç olduğum bir histi. İki arkadaşı onu soru yağmuruna tutuyor olacak ki onlara bakmaktan bana fırsat gelmemişti ona ilk bakışı attığım zaman.

    Ve baktı! Ama hayır ben bakmıyordum o sıra. “Klasörü kapat” ibaresinin bulunduğu yere baktığımdan bana bakan bir çift gözü rahatlıkla anlayabiliyordum. Bir iki derken artık karşılıklı bakışmaya başlamıştık. Arkadaşları da ilgi odağı olmamalarının verdiği rahatsızlıktan ötürü olacak ki arkalarına dönüp “kime bakıyor bu?” bakışı attılar.

    En yakın arkadaşları sevgili yapacakları zaman tavsiye istendiği zaman “enişte” olarak gördükleri kişiye bakış tarzları vardır, heh işte tam ondandı. Ama sanırım çok da olumlu bir bakış olmadı bu. Bu his benim için yeterdi. Ne de olsa yalnızım, bir de o olumsuz hissiyat gelince hepten kendime güvenim kaçıp çok uzaklara gitti.

    Arkadaşlarının karşısından kalkmasını fırsat bilen esmer güzeli, benim yapamadığım ve asla da yapamayacağım bir cesareti gösterip, ateş istedi.

    K: Şey çakmak var...
    E: Var var buyur(bu ne lan! Buyur bilader havası var gibi. -)
    İlk adımı o atmıştı, artık benim de bir şeyler yapmam gerekiyordu.
    E: Arkadaşların yalnız bıraktılar herhalde seni :)))))(ağzına ettiğim yapmacık gülümsemeler)
    K: Aslında tam olarak öyle değil ama yalnız kaldım.
    E: Burası boş istersen oturabilirsin..

    Derken konu konuyu açtı, muhabbet koyulaştı. Sürekli böyle kalmasını istiyordum açıkçası. Çünkü adını koyduğum tüm ilişkilerim benim .... koydu. (erkeğim).

    Telefon numarasını aldım kalkmadan. Üç gün sonra arıyım da buluşalım diye aradığım zaman;

    “Aradığınız numara yanlış/kullanılmıyor.”..

    Kıza numaramı vermeyi akıl edememiştim, her zaman ki gibi...

    17.07.2015--------------------------

    Yalnız bir insanın en kalabalık olduğu zaman üzüldüğü zamanlardır. Binbir türlü düşünce kafasında eylem için açılıp kapatılan oda aptulleri gibi, gider gelir. Beni kandırmış mıydı? Yoksa elinde olmayan bir nedenden dolayı mı böyle beni umutlarımla başbaşa bıraktı ve dahası... bunlar kafamında içinde dönüp duran kuşkulardı..

    Hayat devam ediyor ve benim bu hayatta kazananlardan olmam için yoluma devam etmem gerekiyordu. Hikayeme beş günlük bir aradan sonra yeniden oturabildim. Evde durmanın pek sağlıklı bir fikir olmadığını düşünüerek aynı kafede, aynı yerde oturdum. Tabii ki leptopımı da yanıma alarak. Hikayem esrarengiz bir şekilde devam ediyordu. Kısa bir süre için de olsa çektiğim üzüntüden kurtulmamı sağlıyordu..

    Hikayemin bugünlük kısmını da bitirdikten sonra türk kahvesinin iyi gideceğini düşünerek önümdeki boş masaya karşı bir de sigara yaktım. Kız ka*peydi belki ama yalnız bir insana yapılabilecek en kötü şeyi yaptı.

    Leptopımı toparlayıp çıktım kafeden. Ne göreyim! Benim ka*pe sevdiceğim bir oğlanın arabasından iniyordu, hem de sarmaç dolaş! Twitter'da yazılan aşk sözlerinin sanki hepsini yaşıyordum. Ve hiç beklemediğim halde;

    k: Aaa x naber?
    Ne yüz lan bu! Her şey bu kadar basit miydi.
    E: İyiyim y senden naber? (Tırt iyiyim, Allah belasını versin samimiyetsizliğin!)

    Aslında o anda istediğim tek şey onu bir köşede düzüp çekip gitmekti.

    Ona kızmakla birlitke gözlerinde çok farklı bir bakış görmüştüm. Yalnız olsam da en “kalabalık” insan kadar insan sarrafıyımdır. Zorluk vardı gözlerinde. Ayrılmak için sarıldığımız zaman kulağıma sadece bu sözleri fısıldadı:

    - Yarın aynı saatte...

    Hikayemin ana karakteri olan Müslüm gibi gidiyordu şuanlık hayatım. Sanki kendi kaderimi kendi hikayeme yazıyordum. Yazmaya başlarken sadece bir kurgu olacak hikaye, hayatımın gidişatını belirliyor gibiydi, du bakalım.

    Ertesi gün bu sefer leptopımı evde bırakıp şans getirmesi dileğiyle farklı bir yere oturdum. Her zamankinden farklı olarak güzel giyinmeye çalışmıştım. Sigara mı yakıp birkaç masa önümde duran çifte bakıp kurup kurabileceğim en ücra hayallerimi kurarken birden o belirdi kapıda!

    Hiçbir şey demenden karşıma oturdu ve sigara götürdü ağzına direk. Birden heyecanlanarak siper ettiği sigarasını yaktım. Gözleri yavaş yavaş doldu ve o da ne! Yanımda oturup bana çok yakın, bir o kadar da uzakta gibi ağlamaya başladı. Konuşmanın sırası değildi. İki elini de çantasına götürerek çantasına sarıldı.

    K: Başka bir yere geçelim mi? Buranın pek iyi anısı yok da bende
    E: Tabii olur.

    Mekandan kalktık ve kafamda yüzlerce soru ve yanımda onunla birlikte yürümeye başladık..

    18.07.2015--------------------------

    Mekandan çıktıktan sonra boş sokaklarda sessizce(onun içinden bağırmalarını saymazsak) yürüdük. Ne benim ona olanları soracak cesaretim, ne de onun bana yaşadıklarını anlatacak yüreği vardı. Saramago'nun da dediği gibi “zamana zaman tanımak gerek”. Aynen de öyle yaptım. Saate baktığımda 11'i 23 geçiyordu. Bir saatten fazla olmuştu. Sonunda;

    E: Bir yerde oturalım mı?
    K: İyi olur.

    diyerek ikimizin de soluklanmasını sağlayabildim. Biraz kendine gelmişti. Ve başından geçenleri, benimle ilgili ilgisiz anlatmaya başladı:
    “İlk olarak şunu bilmeni istiyorum ki sana olan duygularım boş heveslerle doldurulmuş değil. Beni başkasıyla görmenin de sende uyandırdığı duyguları anlayabiliyorum, dinle. Yanımdaki çocuğun ismi Ufuk. Babasının şirket olarak ve kişisel olarak babamla büyük yakınlıkları var. Arkadaş olarak başlamıştık onunla. Birkaç zaman arkadaş olarak devam edince sonradan sahte olduğunu anlasam da aşık olduğumu hissetmeye başladım. Onunla bu şekilde sevgili olmuştum.

    Babalarımızın durumdan dolayı bu ilişkiyi ailemize açmakta da sıkıntı yoktu. Bu da bana bir rahatlık ve sonunda doğru adamı bulduğum hissini vermiştim, tabii o zamanlar. Ufuk'u tanımlamak gerekirse kelimenin tek anlamıyka kaypaktı, hala öyle. Nerede en pisi en şerefs*zi var, seven biz kadınlar değil miyiz zaten?

    Derken zaman geçti, Ufuk bir gün benimle s*ks yapmak istediğini söyledi. Ne kadar başlarda karşı çıksam da durum öyle bir hale geldi ki artık yapıp kurtulayım havasına girmiştim. Üstelik bana evlenme vaad etmiştim. Hem olmayacak şey de değildi. Eğer evleneceksem, aileme göre en uygun insan oydu. Yaşım 23 olmasına rağmen hala benim yerime karar veren bir “korumacı” ailem var maalesef.

    Bir gün evine çağırdı. Biraz vakit öldürdükten sonra odasına geçtik. Üzerimdeki yeleği yavaşça çıkartarak boynumu yavaş yavaş öpmeye başladı. Tepkisizdim. Ne yapacağımı bilmiyordum. Sonunda dudaklarıma öyle bir yapıştı ki, geri çekmem imkansız gibiydi. Daha önce yaptığı belliydi. Yeleğimi kapı önünde çişini tutan çocuğun tuvaletin önünde donunu hızla indirip tuvalete girmesi gibi çekti üzerimden. Göğüslerimle biraz vakit geçirdikten sonra yavaş yavaş eğildi ve va*inamı yalamaya başladı ve sonrasında içimde hissettiğim o şeye kadar devam ettik.”

    Donup kalmıştım. Tamam cinsel bir birlikteliğiniz oldu ama bunları bana neden anlatıyordu? Bu kız gerçekten k*hpe miydi?

    Ailesi muhafazakardı, benim ailem gibi. Ama ikimizin yaptığı hiçbir şeyden haberleri yoktu, sevgili olduğumuzu bilmeleri haricinde. Ve devam etti:

    “Ondan ayrılamam. Sevdiğimden değil, sonrasında olanlardan.”

    Sonrasını dinlemek isteyip istemediğimden emin değildim. Ne yapacağım hakkında bile bir fikrim yoktu. Gitmeli miydim?

    19.07.2015--------------------------


    Sonrasında ne olduğunu ben sormadan anlatmaya başladı. Sanırım bunları gerçekten bilmem lazım, onunla olmak istiyorsam. Ve devam etti:

    "Onunla cinsel bir ilişkiye girdikten sonra bana karşı tavırları çok değişti. Eskiden kötü olan huyları şimdi berbat oldu. Kötüsüne ona olan sahte aşkımdan katlanıyordum ama berbatına katlanamazdım, katlanamadım da. İki hafta önce ondan ayrılmak istediğimi söyledim. İlk bir şey demedi, sadece baktı. Bu sesslik fazla sürmeden:

    "Ahahahahah ayrılıyor musun? Bitiyor mu her şey yani? :)))) Bak Elif, ilk olarak bunun mümkün olmadığını söyleyeyim sana. Ki eğer bunu yaparsan, büyük ihtimalle o sır saklayan dilim babana karşı pek de cimri olmaz."

    Donmuştum. Bu duyduğum ondan beklemediğim şey değildi ama bu şekilde mi olacaktı?... Filmlerde olur sadece sanıyordum böyle şeyler, meğer filmler gerçek hayattan alıyorlarmış. Ne diyeceğimi bilmiyordum.

    "Yani yattığımızı babama söylersin öyle mi?"
    "Çok zekisin yavrum aynen öyle"

    Hiçbir şey demeden oradan ayrıldım. İşte tam o akşam kafamı dağıtmak için arkadaşlarımla o kafeye gelmiştim. Sana verdiğim numarayı değiştirmek zorunda kaldım. Şuanlık elim kolum bağlı ne yapacağımı hiç bilmiyorum. Mutlu değilim, ama mutlu görünmek zorunda kalıyorum onunlayken."

    "Onunla olmak zorunda değilsin ki. Babana yaptığınız şeyi sen kendin anlatırsan, belki affeder seni."
    "Komik olma lütfen Furkan. Böyle bir şey yaparsam gerçekten babam evlat katili olur. Şirket babam için çok önemli, yeri gelince benden bile. Onun çocuğula birlikte olduğumu öğrenirse bir de evlenmeyeceğimi onunla, düşünemiyorum bile."
    "Ne yani sen sevgili katili mi olacaksın o zaman?"
    "Başka bir seçenek bırakmıyorlar ki"

    O bunu ciddi söylememişti. Lafın gelişi ağzından çıkıvermişti. Ama ben ciddiydim, çünkü gerçekten başka bir seçenek bırakmıyorlar. Bu bir şekilde olurdu ama daha birkaç aydır tanıştığım bir kız için mi yapacaktım?..

    20.07.2015--------------------------

    Yarı açık gözlerle saate baktığımda saat sabahın dokuzuydu. Gözlerimi tam açmaya cesaret edemeden tavana bakıyordum ki telefonuma mesaj geldi. Tanımadığım birinden aynen şu mesajı almıştım:

    “Başakşehir metronun son durağında saat 10.00'da bekliyorum. Ufuk.”

    Artık tanıyordum. Elif ile görüştüğümüzü öğrenmiş olacak ki benimle görüşmek veya beni bir güzel benzeterek Elif'ten uzak durmamı söyleyecekti. Açıkçası kavga konusunda yeteneksiz biriyim. Yani genelde konuşarak hallederim her şeyimi. Ama bu durum farklıydı. Kullanmayacağımı bile bile yanıma Sivas çakımı aldıktan sonra metroyla buluşma yerimize gittim. Ufuk'u tanımadığım için bu meydandaki 30 kişiden birisi o olabilirdi.

    Onun da beni tanımadığını düşünerek banklardan birine oturup Kent paketime bakarak üst üste iki sigara içtim. İzmirti ayağımla ezdikten sonra izmaritin hemen yanında bir çift ayak gördüm. Siyah bir kundura ve üzerine sıkı yapışan bir beyaz gömlek giymişti. Siyah pantolon ve ceket ile de süslemişti kendisini. Benden kısaydı boyu. Ama kaslıydı. Benim resimlerimi birinden bulmuş olacak ki adımla seslendi, nasıl ağrıma gitti, nasıl üzgünüm:

    U: Furkan sensin galiba
    B: Evet benim, sen de Ufuk olmalısın.

    Kıyafetlerinden kavgalık bir olay olmayacağını anlamıştım ve şimdi de sözlerine bakılırsa kavga için gelmemişti. “Arabama geçelim” diyerek meydanın sol tarafında kalan otoparka, arabasına gittik. İki erkek gibi oturduk yan yana ve lafı çok uzatmamak ister gibi önden başladı:

    U: Lafı çok fazla uzatmayacağım(beklediğim gibi). Elif ile yaşadıklarımızı bildiğini biliyorum. Elif ile yeni bir hayata başlamak istiyorum, olanların sadece üçümüz arasında kalmasını istiyorum.
    B: Elif'in de senin hislerine karşılık verdiğini mi düşünüyorsun?
    U: Ne demek istiyorsun? Eğer derdin paraysa sorun etme parayı, veririm para. Senden istediğim sadece susman.
    B: Seni de paranı da istemiyorum. Aslında sorun bu. Paranı da alıp ne bana ne de Elif'e karışmanı istemiyorum. Çünkü o da seni artık istemiyor!

    Bunu söylemem Elif'e zarar vermesine neden olabilir miydi? Elif güvende mi artık?

    21.07.2015--------------------------

    Arıyor... Uzun bir süreden beri ulaşamıyorum Elif'e. Telefonlarıma cevap vermiyor. Duymuyordur diye teselli vermek bir süreden sonra işlemez oldu. Evlerine gidip olay çıkartmamam için telefonumu açması gerekiyordu.

    K: Efendim Furkan?
    E: Sabahtan beri arıyorum telefonlarıma niye bakmıyorsun?
    K: Dışarıya çıkmıştım almayı unutmuşum telefonu.

    Makul bir bahaneydi. “Yarın 21.00'da durağın karşısındaki parkta buluşalım” diyerek yarınki buluşma için zaman ayarlamıştım. Artık her şeyi enine boyuna konuşma vakti geldi diye düşündüm, onun iyiliği için.
    Yatağın içinde bir sağ tarafa bir sol tarafa dönüyordum. Sonunda doğrularak biraz da öyle vakit öldürdüm. Birden Elif aradı:

    K: Furkan, Ufuk akşam görüşmemizi istiyor!
    E: ....
    K: Bir şey söylemeyecek misin?
    E: Düşünüyorum da Elif, gerçekten sen de beni seviyor musun? Benim kadar. Çünkü benim bu çabalarıma rağmen sende henüz böyle bir hava sezemedim ve bu beni başıma gelecekler için kaygılandırıyor.
    K: Ne yapacağımı hiç bilmiyorum Furkan. Bir de beni düşün? Değersiz biriyle zaman kaybederek seni kazanamıyorum bir türlü. Sana ne zaman ne de ömrümü ayırabiliyorum.
    E: Yüzyüze konuşmamız daha iyi olur. Sen bugün Ufukla buluş bakalım neler söyleyecek ona göre hareket ederiz..
    E: Seni seviyorum.
    K: ... İyi akşamlar Furkan..

    Ertesi güne ruhsal olarak çok büyük ağırlıkta uyandım. Annemin hazırladığı sosislerden kendime kahvaltı hazırlarken bir gün bu masada Elif'i de görebilmeyi umuyordum. Bahçemizdeki ıhlamır ağacına yaslanırken kafamı kaldırıp yaprakların nasıl da rüzgardan titrediğini izliyordum. Bir gün düşecek yapraklar rüzgara dayanamayarak.

    Elif'i çarşının başında beklerken de aynı bizim ordaki gibi bir ıhlamur ağacı gördüm. İnsanın sevdiğini beklemesi gibi sanatsal bir hissi de böylesine çoşkulu ve korku dolu yaşamak farklıydı, çok farklıydı. Gittiğimiz kafenin en ücra köşesine oturduk ve artık her şeyin açığa kavuşma vakti gelmişti...

    24.07.2015-------------------

    “Seninle olmak için zorlanacağımı biliyordum en başından beri, ama düşündüğüm bu şekilde değildi.” diyerek konuşmayı başlattım. “Hiç istemezdim böyle olmasını, senin bunları öğrenmeni ve bu kadar üzülmeni hiç istemezdim.”...

    Kafeden çıktıktan sonra ikimizin üzerinden de büyük bir yük kalkmış gibiydi. Her şey ortadaydı ve yapılması gerekenler dingin kafayla tartılıp yerleştirilmesi gerekiyordu takvime. Bazı insanlar sadece aşık olmakla başa çıkamazken, ben hem aşık olmuş hem de başa çıkmam gereken bir sürü konu getirmiştim bu aşkın ardından. Aşkımı yaşayabilmem için bu tepeleri tırmanmam gerekiyordu.

    Elif'i evine bıraktıktan sonra birkaç sokak ötedeki durağa gittim. “Sigara yak otobüs gelir” fenomenini denedim, olmadı. Sanki her şey bana küsmüştü. İlk sigaramı tersten yakmıştım. Tersten yaktığımı anladığım anda bir kadının mahrem yerini gizlice izliyor gibi hissettim kendimi. Diğer sigarayı yakarken o ilk fırt boğazımı öyle yakmıştı ki, ne Furkan ne de başka birisi bu acıdan daha fazla acı yaşatmamış gibi hissettim kendimi. Nihayet otobüs geldiğinde son fırtlarındaydım sigaramın.

    Elif ile yaptığımız plana göre ilk gün Ufuk ile görüşecetim, olay daha büyümeden işlerin o mucizevi icat olan kelimelerle halletmeye çalışacaktım. Bu konuda Elif'ten iyiydim. Furkanı aradığımda evde yoktu, gelmesi için akşamı bekledim. Akşamüstü yanına gittiğim zaman bitmiş bir vaziyetteydi. İçimden başına ne geldiğini sormak gelmedi. O halde olmasına içten içe mutluluk duyuyordum. Çünkü başkası yapmasa bile, bugün anlaşamazsak ben sokacaktım onu bu hale, belki daha fazlasına.

    Dediklerimi işittiğinden, anladığından şüphe ederek anlatmaya başladım. Masasının üzerindeki kalemliğe baktı konuştuğum süre boyunca. Konuşmam bittikten sonra masadan bir kalem aldı ve başlığını koyamadığım bir paragrafa başladı:

    “ Sevgili sevgilim,
    Şu son zamanlarda açıkçası çok iyi şeyler yaşamadım. Sanırım yaşatmadığım için. Bir tek seni umursadığım için seni üzdüm. Kaybetmekten korkuyordum, kaybedilmiş bir insan olmamaktan korkuyordum. Benden ayrıldıktan sonra bir hiç olarak aklında olmamdan(aslında olmamamdan) rahatsızlık ve üzüntü duymuştum. Hele bir de seni Furkanla görünce, halimi düşünebilirsin.
    Hayatından çıkıyorum, tüm sırları bir ölünün toprağının örtüldüğü gibi sonsuza dek gömüyorum.
    En çok da neye üzülüyorum biliyor musun? Furkanla çocuklarınız olacak, el ele tutuşup Taksim Meydanı'nda yürüyeceksiniz. Çocuklar Furkan'a baba diyecek, onu örnek olacak. Sen de onu seveceksin, o senin adamın olacak. Omzunda uyuduğun tek erkek.
    İşte bunlar benim seninle kurduğum hayallerdi.
    Kendine iyi bak gözlerimden yoksun kadınım.”

    Bu konuda Elif'ten iyi olduğumu söylemiştim ama bu kadar mı? Sanırım benim gelmem şans eseri oldu. Ben gelmesem de bunları yazabilirdi, onu gördüğümde çok kötüydü. Bu mektubu da(artık mektup diyorum bu yazıya) Elif'e vermek gibi bir sorumluluk yüklemişti bana. Yapmasam da bir şey değişmezdi...

    27.08.2015-------------------

    Düşündüğüm zaman gözle görülebilir hiçbir sıkıntım yoktu hatta fazlam bile vardı. Sanki hayat mutlu olmak için ilk defa gereğinden fazla alternatifler sunmuştu bana. Hayat bana göre kendine denk eş bulmaktan geçiyordu, bulmuştum. Daha fazlasını isteyemezdim hayattan. O, Ufuk gibi bir beladan sonra bana canla başla sarılıyordu. Bana gereğinden fazla değer ve sevgi veriyordu. Ben, böyle sevilmeye alışık değildim.

    Ufuk gittikten sonra her şey birdenbire güzel bir hale girmiş, ikimiz de artık belirli kısımlar dahilinde özgürdük. Önceden konuşmaya fırsat bulamadığımız şeyleri konuşuyor, tatmin edecek kadar sevişiyorduk. Sevişmeyi de Elif'ten öğrendim. İstanbul'da Bağcılar haricinde gezmediğimiz yer kalmadı. Bizi görenlerin gözlerinde o imrenmeyi görebiliyordum. Doğrusu hoşuma gidiyordu bu. Lakin şunu unutmuştum, herkesin sahip olmadığına sahip olmak, olduğudundan fazla özen ister. Tıpkı kelebekler gibi. Bir günlük ömrü olan bir varlığa o bir günü dolu dolu geçirmesi için gerekli özen ve sevgi gibi.

    Sabah altıda havanın soğuk olduğunu söyleyerek sıkı giyinmem gerektiği gibi bir sürü önlemi de benim sıkıntı çekmemem için alıyordu. Açıkça söylemek gerekirse bunlar çok fazlaydı. Çok fazla şımartıyordu, seviyordu, gözünden bile sakınıyordu. Hayatımda altı yaşından sonra bu sevgiyi ve özveriyi kimse bana göstermemişti. Annem vefat ettikten sonra babam iş güç derken bizim evimiz, benim sadece başımı sokabileceğim bir yer olmuştu. Ne sevgiden bir eser vardı, ne de başka bir şeyden. Birden Elif'in bu dolu dolu ilgi ve sevgisine maruz kalmak son zamanlarda beni çok sıkmaya başlamıştı.

    Artık sabahın köründe ve gün içinde attığı mesajları bazen cevaplamıyor, işim olduğunu söyleyerek gerçeği ondan bir süre gizlemeye çalışıyordum. Beni zamanla tanıması ve sevmesi nedeniyle bendeki en ufak değişikliği fark edebiliyordu. “Bunu da fark edecek. O zaman ne olacak?” diye düşünmekten alamıyordu kendimi. Kendimi bu sona hazırlamalıydım.

    İşten çıkmış otobüs bekliyordum. Sigara içesim hiç yoktu. Durağın bir ucundan bir ucuna ellerim ceplerimde yürüyordum. Ayak sürterek otobüse bindim. Hay aksi. Akbil de bitmiş. Herkes öyle bir bakıyor ki sanki akbilin icadından haberleri yok, öpücükler binmişler gibi. Benim yaşlarımda bir hemcinsim sayesinde atlattım. Telefona baktığım zaman üç cevapsız arama vardı, Elif'e ait. Alacağım tepkiyi düşünerek aradım Elif'i. Çocuk gibi azarlamıştı beni. Doğurusu gocunmadım. Çünkü ben hiç azarlanmamıştım da. Bana fazla gelen bu ilgiydi. Evden bir şeyler atıştırıp çıktım, Elif'in yanına.

    Standartlar yapıldıktan sonra birkaç dakika sessizliğe ihtiyacım vardı. O da bana dergilerde veya internette gördüğü kıyafet kombinlerini gösterip hangisini tercih edebileceği hakkında danışıyordu. Her zaman ki cevabım “bana göre hepsinde güzel olursun”u bu kez kullanmamıştım. Gerçekçi olacaksam buradan başlayabilirdim. O da fark etti bunu. Ve tabii ki diğerlerinden daha fazla dikkate aldı. Gösterdiğinin kırmızısının ona çok yakışacağınından bahsetmiştim, keşke sussaymışım o gece, bunu sonra anladım.

    “Hayatımda ilk defa bu kadar ilgi ve sevgi görüyorum Elif. Adına şımarmak demek istemiyorum ama bu beni çok kayıtsız yapıyor ve doğruyu söylemek gerekirse sıkıyor.” Donmuş gibi yüzünü baktığı dergiden kaldırdı. “Ne oldu hayatım neyin var senin?” dedi. Sanırım kendisinin sorun olabileceğini hiç düşünmemişti, haklıydıda. Onun sevmekten başka hiçbir suçu yoktu. “Ben sıkıldım Elif. Yani senden değil ama bu çok çok fazla olan ilgiden. Annesiyle bile şımarmaya zaman bulamamış biri için çok fazla bunlar. Soğuyorum.” Kendisinden bahsetmiş olduğumu anlayarak ki elimin üzerindeki elini çekti. “Ne demek istiyorsun açıkça söyler misin?” diyerek benim artık uzatmamam gerektirdiğini hissettirdi. “Ayrılalım”...

    Yalnız çıktım o gece kafeden. Masadan kalkmadan önce Elif'in birkaç damla gözyaşından başka hiçbir şey kalmamıştı masada. Bir peçeteyle silerek cebime koydum gözyaşlarını. “Deneyelim yeniden” veya “Tamam bunu azaltmaya çalışırım” filan dememişti. O öyleydi. Öyle seviyordu. Öyle sevgiye ihtiyacı olan milyonlarca insan arasında, kendimi aptal gibi hissediyorum.

    Eve girer girmez yatağıma atladım. Henüz taze olduğu için üzülmemiş olsam da alışkanlıklarımız vardı onunla. Hemen böyle bir anda terk edebilecek türden değil. Sonra çekeceğim acıyı biliyor olsaydım, ah keşke biliyor olsaydım. Ertesi gün Pazar. Birkaç dakika olanları düşündükten sonra uykuya dalmışım, sabah fark ettim.

    Telefon çalıyordu, arayan Elif...

    28.07.2015--------------------

    Birlikte uzun zaman geçirdiğiniz hiçbir şeyden kolay kolay vazgeçemezsiniz. Alışması hiçbir zaman kolay olmaz, olmadı da. Ki bu Elif'ti. Atlattığımız badirelerin haddi hesabı yok, sevmeye fırsatımız bile olmamıştı birbirimizi. Ama o yapabildiğinin en iyisini yaptı. Sabah telefonu açtığımda Elif'in sesi o kadar güzel geliyordu ki, bir an hiç cevap vermeden dinlemek istedim. Onda kalan birkaç eşyamı vermek için aramış. Benden kalan hiçbir şeyi istemiyormuş, benim gibi.

    Geniş ıhlamur ağacının altında beklerken Elif nihayet gelmişti. Elimdeki sigarayı ayakkabımla söndürüp yanına yürümeye başladım. Bakamıyordum yüzüne, o da sırf ondan sonra daha da kötü olmam için sanki gözlerimin içine içine bakıyordu. Ondan sonra yaşayacaklarımın başlıca sebebi olan o eşyaları, elime uzattı. Bu bakışı biliyordum, bir şey diyecekti. Çok tutamadı zaten:

    “Özleyeceksin, çok seviyordum onu diyeceksin, buluştuğumuz günleri teker teker unutmaya çalışacaksın. Ama olmayacak Furkan. Ne ben geri geleceğim, ne de bu anılar geri dönecek. Benden daha fazla üzüleceksin. Ben senin için gururumu ayaklar altına aldım, sen fark etmesen de. Zaten neyi fark ettin ki? Hoşça kal...”

    Ve şu an, aradan neredeyse iki yıl geçti. O, bu sözleri söylediği zaman üzerimde sadece rahat olmanın verdiği bir his vardı, henüz hüzün yoktu. Zaten olsa, hayatımı böylesine mahvedecek bir şey yapar mıydım? 730 gün geçmiş olmasına rağmen, tek bir anımızı dahi unutmadım. Verdiği her hediyeye her gün bakıyorum. Hani olur da şans eseri arkadaşım çağırırsa, muhakkak yanıma bir tanesini alıyorum. Çünkü biliyorum, ona ait olmayan bir ben olamaz.

    Çok özledim dostlar, çok. Yaptığım bu aptallığı hiçbir şarkı sözü anlatmıyor, hiçbir roman buna benzemiyor. Onu unutsam bile onun bana olan sevgisini nasıl unuturum? Bundan sonra hayatımda olacak tüm kızların sevgisini onunla kıyaslayıp soğuyacağım. Kısacası ondan sonra başka birisi de çok mümkün değil. Günlerim de rutine geçmişti. Sabah gözlerimi açtığımda üç dakika kadar tavana bakıyor, yine aynı dakika civarı doğrulup yatakta oturuyordum. Kahvaltıyı kaçırdığımdan dolayı zeytin peynir çıkartıp yiyordum.

    Dışarı nadiren çıkıyor, çıksam bile arkadaşlarımı sessizliğimden ve içime kapanıklığımdan beni çağırdıklarına pişman ediyordum. Elif'ten hiç bahsetmemiştim onlara. Onların o neşeli halini hep bozan kişi oluyordum. Zaten çok sürmedi, sigara almak haricinde dışarı çıkmamaya başladım. Ona bile bazen mahalledeki çocukları gönderiyordum. Evdekilere gelince, ablamla yaşıyorum. O da çalıştığı için günün çoğu bölümünde evde oluyorum.

    Elif'e ulaşmaya çalıştım birkaç kez. Fakat o mesajı atmaya yüreğim dayanmadı. Adına her ne derseniz işte. Bu duygu bir zaman sonra özlemimin altında kaldı ve o gün mesaj attım ona. Nasıl olduğunu sorduktan sonra nasıl olduğumdan bahsettim, inanmadı. Yalan konusunda profesyonel olduğumu söyleyerek yalancılıkla suçladı beni. Hayır dedim yalan değil, söylediklerin birer birer çıktı dedim. O, sadece dalgaya aldı beni. Profil fotoğrafından gördüğüm kadarıyla yeni bir sevgili olmuş(kim bilir benden sonra kaçıncıdır?). El ele fotoğrafları var. Birisi arkalarından el ele çekmiş onları. Ne mutlu!

    Ve arkadaşlar, bu hikayenin sonrası pek de iç açıcı değil. Ama demek değil ki farklı hikayelerde de görüşemeyeceğiz. Yepyeni ve farklı yüzlerce duygu barından hikayelerle bu yazı da kendimize ders alarak geçireceğiz.

    Yeni hikayelerde buluşmak üzere arkadaşlar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nist -- 28 Temmuz 2015; 19:10:53 >







  • Okumadım ama güzelmiş.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hocam Fight club izle ciddiyim

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: eneox

    Hocam Fight club izle ciddiyim

    Nedenini anlayamadım ama niden hocam niden?
  • Bigün ben de kafede tek başıma oturup kahvaltı ediyorum, böyle ortamlar kızlarla tanışmak için uygun değildir bara benzemez kıza merhaba diyip çerez uzatamazsın yani. Ama çok da güzel bi kız görmüştüm ve ciddi ciddi tanışmak istiyodum kızla. üç kızlardı benim o masaya gitmem direk intihardı zaten kız asla kafasını arkadaşlarından kaldırıp etrafı da kesmedi muhtemelen sevgili var dedim. Nerdeyse kahvaltıdan sonra bi saat kızı izledim, göz göze gelelim belki tutarsa bi şekilde tanışırım diye tutmadı. Gİttim eve iki hafta boyunca iki üç kere rüyama girdi kız tanışıyorum ben falan derken. Neyse bigün okula gittim kafelerden birinde çaylıyoz sap sinemacı tayfasıyla. Bi baktım yine o kız. Kızla aynı okuldanız antalyada bu çok yüksek bi oran değil açıkçası zira bi milyon nüfus var... Neyse bu sefer kopartabilirdim bu işi yine bi saat oturdum kızın kalkmasını bekledim, kız masadan kalktı hemen koştum peşinden. Selam, selam ya işte iki hafta önce şurda şu saatte seni gördüm de pek cesaret edemedim işte şöyle rüyama girdin falan velhasıl ben seninle tanışmak istiyorum dedim. İyi ben x dedi elini uzattı ben de ben y dedim elimi uzattım - içimden çok kolay olduğunu düşünürken - kız bi anda memnun oldum dedi döndü bastı gidiyor... Yine koştum peşinden ya dedim eyvallah tanıştık da bu böyle olmadı falan. Sonra kızlar gülmeye başladı, yanında ki gülerek belli bu cesaretten götürüyor dedi. Ya dedim bak x durum böyle böyle kimse de her gördüğü kızın karşısına böyle çıkamaz, ben senden bi şans istiyorum bi kahve içelim ya dedim. Güldü falan tamam o zaman faceten ekle dedi - biliyorum ki faceten eklesem yalan olucak mevzu - ben de kullanmıyorum ya dedim telefonumu uzattım. Numarasını vermek zorunda kaldı. İki gün bişi demedim üçüngü gün öğlen saatlerinde aradım ve kahveye davet etti o da geldi. Güzel bi buluşma geçirdik falan filan. Sonrası mühim değil




  • güzel csb olmuş üzüldüm
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    kızla yaşadığım ilişki de
    3 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Nist


    En yalnız zamanlarımda yaptığım gibi, yalnız kalmayacağım bir yere ihtiyacım vardı. Kafeler! Bingo!

    Bilgisayarımı da yanımda götürüp en azından insanlara “meşgul” olarak görünebilirdim, yalnız görünmekten iyidir. Yazdığım hikayeye devam edecek motivasyon için çayımdan bir yudum alıp bir fırt da sigaramdan çektikten sonra hikayeme devam edebilirdim..

    Ben harıl harıl yazıma devam ederken, karşımda arkası dönük iki kafa ve ortalarında da bana dönük bir mücevherat vardı. Aslında onun gireceğim ufak bir etkileşim şuan benim ihtiacım olan ve gerçekten muhtaç olduğum bir histi. İki arkadaşı onu soru yağmuruna tutuyor olacak ki onlara bakmaktan bana fırsat gelmemişti ona ilk bakışı attığım zaman.

    Ve baktı! Ama hayır ben bakmıyordum o sıra. “Klasörü kapat” ibaresinin bulunduğu yere baktığımdan bana bakan bir çift gözü rahatlıkla anlayabiliyordum. Bir iki derken artık karşılıklı bakışmaya başlamıştık. Arkadaşları da ilgi odağı olmamalarının verdiği rahatsızlıktan ötürü olacak ki arkalarına dönüp “kime bakıyor bu?” bakışı attılar.

    En yakın arkadaşları sevgili yapacakları zaman tavsiye istendiği zaman “enişte” olarak gördükleri kişiye bakış tarzları vardır, heh işte tam ondandı. Ama sanırım çok da olumlu bir bakış olmadı bu. Bu his benim için yeterdi. Ne de olsa yalnızım, bir de o olumsuz hissiyat gelince hepten kendime güvenim kaçıp çok uzaklara gitti.

    Arkadaşlarının karşısından kalkmasını fırsat bilen esmer güzeli, benim yapamadığım ve asla da yapamayacağım bir cesareti gösterip, ateş istedi.

    K: Şey çakmak var...
    E: Var var buyur(bu ne lan! Buyur bilader havası var gibi. -)
    İlk adımı o atmıştı, artık benim de bir şeyler yapmam gerekiyordu.
    E: Arkadaşların yalnız bıraktılar herhalde seni :)))))(ağzına ettiğim yapmacık gülümsemeler)
    K: Aslında tam olarak öyle değil ama yalnız kaldım.
    E: Burası boş istersen oturabilirsin..

    Derken konu konuyu açtı, muhabbet koyulaştı. Sürekli böyle kalmasını istiyordum açıkçası. Çünkü adını koyduğum tüm ilişkilerim benim .... koydu. (erkeğim).

    Telefon numarasını aldım kalkmadan. Üç gün sonra arıyım da buluşalım diye aradığım zaman;

    “Aradığınız numara yanlış/kullanılmıyor.”..

    Kıza numaramı vermeyi akıl edememiştim, her zaman ki gibi...



    az yaratıcı olup inci' deki gibi devam etsen hikayene :(( bizde hergün hikayeni beklesek




  • Konuyu okumama qeyf

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: j4cksp4row58

    quote:

    Orijinalden alıntı: Nist


    En yalnız zamanlarımda yaptığım gibi, yalnız kalmayacağım bir yere ihtiyacım vardı. Kafeler! Bingo!

    Bilgisayarımı da yanımda götürüp en azından insanlara “meşgul” olarak görünebilirdim, yalnız görünmekten iyidir. Yazdığım hikayeye devam edecek motivasyon için çayımdan bir yudum alıp bir fırt da sigaramdan çektikten sonra hikayeme devam edebilirdim..

    Ben harıl harıl yazıma devam ederken, karşımda arkası dönük iki kafa ve ortalarında da bana dönük bir mücevherat vardı. Aslında onun gireceğim ufak bir etkileşim şuan benim ihtiacım olan ve gerçekten muhtaç olduğum bir histi. İki arkadaşı onu soru yağmuruna tutuyor olacak ki onlara bakmaktan bana fırsat gelmemişti ona ilk bakışı attığım zaman.

    Ve baktı! Ama hayır ben bakmıyordum o sıra. “Klasörü kapat” ibaresinin bulunduğu yere baktığımdan bana bakan bir çift gözü rahatlıkla anlayabiliyordum. Bir iki derken artık karşılıklı bakışmaya başlamıştık. Arkadaşları da ilgi odağı olmamalarının verdiği rahatsızlıktan ötürü olacak ki arkalarına dönüp “kime bakıyor bu?” bakışı attılar.

    En yakın arkadaşları sevgili yapacakları zaman tavsiye istendiği zaman “enişte” olarak gördükleri kişiye bakış tarzları vardır, heh işte tam ondandı. Ama sanırım çok da olumlu bir bakış olmadı bu. Bu his benim için yeterdi. Ne de olsa yalnızım, bir de o olumsuz hissiyat gelince hepten kendime güvenim kaçıp çok uzaklara gitti.

    Arkadaşlarının karşısından kalkmasını fırsat bilen esmer güzeli, benim yapamadığım ve asla da yapamayacağım bir cesareti gösterip, ateş istedi.

    K: Şey çakmak var...
    E: Var var buyur(bu ne lan! Buyur bilader havası var gibi. -)
    İlk adımı o atmıştı, artık benim de bir şeyler yapmam gerekiyordu.
    E: Arkadaşların yalnız bıraktılar herhalde seni :)))))(ağzına ettiğim yapmacık gülümsemeler)
    K: Aslında tam olarak öyle değil ama yalnız kaldım.
    E: Burası boş istersen oturabilirsin..

    Derken konu konuyu açtı, muhabbet koyulaştı. Sürekli böyle kalmasını istiyordum açıkçası. Çünkü adını koyduğum tüm ilişkilerim benim .... koydu. (erkeğim).

    Telefon numarasını aldım kalkmadan. Üç gün sonra arıyım da buluşalım diye aradığım zaman;

    “Aradığınız numara yanlış/kullanılmıyor.”..

    Kıza numaramı vermeyi akıl edememiştim, her zaman ki gibi...



    az yaratıcı olup inci' deki gibi devam etsen hikayene :(( bizde hergün hikayeni beklesek

    kusur neyde hocam :)
    devam etme fikrini düşünmemiştim, artık düşünüyorum.(bu olaya)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Nist

    quote:

    Orijinalden alıntı: j4cksp4row58

    quote:

    Orijinalden alıntı: Nist


    En yalnız zamanlarımda yaptığım gibi, yalnız kalmayacağım bir yere ihtiyacım vardı. Kafeler! Bingo!

    Bilgisayarımı da yanımda götürüp en azından insanlara “meşgul” olarak görünebilirdim, yalnız görünmekten iyidir. Yazdığım hikayeye devam edecek motivasyon için çayımdan bir yudum alıp bir fırt da sigaramdan çektikten sonra hikayeme devam edebilirdim..

    Ben harıl harıl yazıma devam ederken, karşımda arkası dönük iki kafa ve ortalarında da bana dönük bir mücevherat vardı. Aslında onun gireceğim ufak bir etkileşim şuan benim ihtiacım olan ve gerçekten muhtaç olduğum bir histi. İki arkadaşı onu soru yağmuruna tutuyor olacak ki onlara bakmaktan bana fırsat gelmemişti ona ilk bakışı attığım zaman.

    Ve baktı! Ama hayır ben bakmıyordum o sıra. “Klasörü kapat” ibaresinin bulunduğu yere baktığımdan bana bakan bir çift gözü rahatlıkla anlayabiliyordum. Bir iki derken artık karşılıklı bakışmaya başlamıştık. Arkadaşları da ilgi odağı olmamalarının verdiği rahatsızlıktan ötürü olacak ki arkalarına dönüp “kime bakıyor bu?” bakışı attılar.

    En yakın arkadaşları sevgili yapacakları zaman tavsiye istendiği zaman “enişte” olarak gördükleri kişiye bakış tarzları vardır, heh işte tam ondandı. Ama sanırım çok da olumlu bir bakış olmadı bu. Bu his benim için yeterdi. Ne de olsa yalnızım, bir de o olumsuz hissiyat gelince hepten kendime güvenim kaçıp çok uzaklara gitti.

    Arkadaşlarının karşısından kalkmasını fırsat bilen esmer güzeli, benim yapamadığım ve asla da yapamayacağım bir cesareti gösterip, ateş istedi.

    K: Şey çakmak var...
    E: Var var buyur(bu ne lan! Buyur bilader havası var gibi. -)
    İlk adımı o atmıştı, artık benim de bir şeyler yapmam gerekiyordu.
    E: Arkadaşların yalnız bıraktılar herhalde seni :)))))(ağzına ettiğim yapmacık gülümsemeler)
    K: Aslında tam olarak öyle değil ama yalnız kaldım.
    E: Burası boş istersen oturabilirsin..

    Derken konu konuyu açtı, muhabbet koyulaştı. Sürekli böyle kalmasını istiyordum açıkçası. Çünkü adını koyduğum tüm ilişkilerim benim .... koydu. (erkeğim).

    Telefon numarasını aldım kalkmadan. Üç gün sonra arıyım da buluşalım diye aradığım zaman;

    “Aradığınız numara yanlış/kullanılmıyor.”..

    Kıza numaramı vermeyi akıl edememiştim, her zaman ki gibi...



    az yaratıcı olup inci' deki gibi devam etsen hikayene :(( bizde hergün hikayeni beklesek

    kusur neyde hocam :)
    devam etme fikrini düşünmemiştim, artık düşünüyorum.(bu olaya)

    yani devam et hikayene diyorum :D csb filan diyelim sonra inanalım filan

    Yani sen bunu gerçekten yaşadığın için mi yazmıştın




  • quote:

    Orijinalden alıntı: j4cksp4row58

    quote:

    Orijinalden alıntı: Nist

    quote:

    Orijinalden alıntı: j4cksp4row58

    quote:

    Orijinalden alıntı: Nist


    En yalnız zamanlarımda yaptığım gibi, yalnız kalmayacağım bir yere ihtiyacım vardı. Kafeler! Bingo!

    Bilgisayarımı da yanımda götürüp en azından insanlara “meşgul” olarak görünebilirdim, yalnız görünmekten iyidir. Yazdığım hikayeye devam edecek motivasyon için çayımdan bir yudum alıp bir fırt da sigaramdan çektikten sonra hikayeme devam edebilirdim..

    Ben harıl harıl yazıma devam ederken, karşımda arkası dönük iki kafa ve ortalarında da bana dönük bir mücevherat vardı. Aslında onun gireceğim ufak bir etkileşim şuan benim ihtiacım olan ve gerçekten muhtaç olduğum bir histi. İki arkadaşı onu soru yağmuruna tutuyor olacak ki onlara bakmaktan bana fırsat gelmemişti ona ilk bakışı attığım zaman.

    Ve baktı! Ama hayır ben bakmıyordum o sıra. “Klasörü kapat” ibaresinin bulunduğu yere baktığımdan bana bakan bir çift gözü rahatlıkla anlayabiliyordum. Bir iki derken artık karşılıklı bakışmaya başlamıştık. Arkadaşları da ilgi odağı olmamalarının verdiği rahatsızlıktan ötürü olacak ki arkalarına dönüp “kime bakıyor bu?” bakışı attılar.

    En yakın arkadaşları sevgili yapacakları zaman tavsiye istendiği zaman “enişte” olarak gördükleri kişiye bakış tarzları vardır, heh işte tam ondandı. Ama sanırım çok da olumlu bir bakış olmadı bu. Bu his benim için yeterdi. Ne de olsa yalnızım, bir de o olumsuz hissiyat gelince hepten kendime güvenim kaçıp çok uzaklara gitti.

    Arkadaşlarının karşısından kalkmasını fırsat bilen esmer güzeli, benim yapamadığım ve asla da yapamayacağım bir cesareti gösterip, ateş istedi.

    K: Şey çakmak var...
    E: Var var buyur(bu ne lan! Buyur bilader havası var gibi. -)
    İlk adımı o atmıştı, artık benim de bir şeyler yapmam gerekiyordu.
    E: Arkadaşların yalnız bıraktılar herhalde seni :)))))(ağzına ettiğim yapmacık gülümsemeler)
    K: Aslında tam olarak öyle değil ama yalnız kaldım.
    E: Burası boş istersen oturabilirsin..

    Derken konu konuyu açtı, muhabbet koyulaştı. Sürekli böyle kalmasını istiyordum açıkçası. Çünkü adını koyduğum tüm ilişkilerim benim .... koydu. (erkeğim).

    Telefon numarasını aldım kalkmadan. Üç gün sonra arıyım da buluşalım diye aradığım zaman;

    “Aradığınız numara yanlış/kullanılmıyor.”..

    Kıza numaramı vermeyi akıl edememiştim, her zaman ki gibi...



    az yaratıcı olup inci' deki gibi devam etsen hikayene :(( bizde hergün hikayeni beklesek

    kusur neyde hocam :)
    devam etme fikrini düşünmemiştim, artık düşünüyorum.(bu olaya)

    yani devam et hikayene diyorum :D csb filan diyelim sonra inanalım filan

    Yani sen bunu gerçekten yaşadığın için mi yazmıştın

    orası bende kalsın hocam hep birlikte bu yaşanmış veya yaşanması mümkün olaya şaşıp kalalım. takipte kalın :)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Nist

    quote:

    Orijinalden alıntı: j4cksp4row58

    quote:

    Orijinalden alıntı: Nist

    quote:

    Orijinalden alıntı: j4cksp4row58

    quote:

    Orijinalden alıntı: Nist


    En yalnız zamanlarımda yaptığım gibi, yalnız kalmayacağım bir yere ihtiyacım vardı. Kafeler! Bingo!

    Bilgisayarımı da yanımda götürüp en azından insanlara “meşgul” olarak görünebilirdim, yalnız görünmekten iyidir. Yazdığım hikayeye devam edecek motivasyon için çayımdan bir yudum alıp bir fırt da sigaramdan çektikten sonra hikayeme devam edebilirdim..

    Ben harıl harıl yazıma devam ederken, karşımda arkası dönük iki kafa ve ortalarında da bana dönük bir mücevherat vardı. Aslında onun gireceğim ufak bir etkileşim şuan benim ihtiacım olan ve gerçekten muhtaç olduğum bir histi. İki arkadaşı onu soru yağmuruna tutuyor olacak ki onlara bakmaktan bana fırsat gelmemişti ona ilk bakışı attığım zaman.

    Ve baktı! Ama hayır ben bakmıyordum o sıra. “Klasörü kapat” ibaresinin bulunduğu yere baktığımdan bana bakan bir çift gözü rahatlıkla anlayabiliyordum. Bir iki derken artık karşılıklı bakışmaya başlamıştık. Arkadaşları da ilgi odağı olmamalarının verdiği rahatsızlıktan ötürü olacak ki arkalarına dönüp “kime bakıyor bu?” bakışı attılar.

    En yakın arkadaşları sevgili yapacakları zaman tavsiye istendiği zaman “enişte” olarak gördükleri kişiye bakış tarzları vardır, heh işte tam ondandı. Ama sanırım çok da olumlu bir bakış olmadı bu. Bu his benim için yeterdi. Ne de olsa yalnızım, bir de o olumsuz hissiyat gelince hepten kendime güvenim kaçıp çok uzaklara gitti.

    Arkadaşlarının karşısından kalkmasını fırsat bilen esmer güzeli, benim yapamadığım ve asla da yapamayacağım bir cesareti gösterip, ateş istedi.

    K: Şey çakmak var...
    E: Var var buyur(bu ne lan! Buyur bilader havası var gibi. -)
    İlk adımı o atmıştı, artık benim de bir şeyler yapmam gerekiyordu.
    E: Arkadaşların yalnız bıraktılar herhalde seni :)))))(ağzına ettiğim yapmacık gülümsemeler)
    K: Aslında tam olarak öyle değil ama yalnız kaldım.
    E: Burası boş istersen oturabilirsin..

    Derken konu konuyu açtı, muhabbet koyulaştı. Sürekli böyle kalmasını istiyordum açıkçası. Çünkü adını koyduğum tüm ilişkilerim benim .... koydu. (erkeğim).

    Telefon numarasını aldım kalkmadan. Üç gün sonra arıyım da buluşalım diye aradığım zaman;

    “Aradığınız numara yanlış/kullanılmıyor.”..

    Kıza numaramı vermeyi akıl edememiştim, her zaman ki gibi...



    az yaratıcı olup inci' deki gibi devam etsen hikayene :(( bizde hergün hikayeni beklesek

    kusur neyde hocam :)
    devam etme fikrini düşünmemiştim, artık düşünüyorum.(bu olaya)

    yani devam et hikayene diyorum :D csb filan diyelim sonra inanalım filan

    Yani sen bunu gerçekten yaşadığın için mi yazmıştın

    orası bende kalsın hocam hep birlikte bu yaşanmış veya yaşanması mümkün olaya şaşıp kalalım. takipte kalın :)

    Ben zaten hikayeye bakarım. Sen sayfalarca yaz biz okuyalım.




  • 17.07.15 tarihli yeni gelişmelerle sizlerleyim..
  • 18.07.15 tarihli yeni güncellememiz gelmiştir. Hikaye daha da korkunç ve karkakarışık bir hal alıyor.. Takipte kalın. Okuyan arkadaşlarım da konudan belirtirse az biraz motive olurum doğrusu devamı için. Ama ben yine de yazacağım.
  • 19.07 güncellemesiyle hikayemize devam ediyoruz..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Cumhuriyet.

    Bigün ben de kafede tek başıma oturup kahvaltı ediyorum, böyle ortamlar kızlarla tanışmak için uygun değildir bara benzemez kıza merhaba diyip çerez uzatamazsın yani. Ama çok da güzel bi kız görmüştüm ve ciddi ciddi tanışmak istiyodum kızla. üç kızlardı benim o masaya gitmem direk intihardı zaten kız asla kafasını arkadaşlarından kaldırıp etrafı da kesmedi muhtemelen sevgili var dedim. Nerdeyse kahvaltıdan sonra bi saat kızı izledim, göz göze gelelim belki tutarsa bi şekilde tanışırım diye tutmadı. Gİttim eve iki hafta boyunca iki üç kere rüyama girdi kız tanışıyorum ben falan derken. Neyse bigün okula gittim kafelerden birinde çaylıyoz sap sinemacı tayfasıyla. Bi baktım yine o kız. Kızla aynı okuldanız antalyada bu çok yüksek bi oran değil açıkçası zira bi milyon nüfus var... Neyse bu sefer kopartabilirdim bu işi yine bi saat oturdum kızın kalkmasını bekledim, kız masadan kalktı hemen koştum peşinden. Selam, selam ya işte iki hafta önce şurda şu saatte seni gördüm de pek cesaret edemedim işte şöyle rüyama girdin falan velhasıl ben seninle tanışmak istiyorum dedim. İyi ben x dedi elini uzattı ben de ben y dedim elimi uzattım - içimden çok kolay olduğunu düşünürken - kız bi anda memnun oldum dedi döndü bastı gidiyor... Yine koştum peşinden ya dedim eyvallah tanıştık da bu böyle olmadı falan. Sonra kızlar gülmeye başladı, yanında ki gülerek belli bu cesaretten götürüyor dedi. Ya dedim bak x durum böyle böyle kimse de her gördüğü kızın karşısına böyle çıkamaz, ben senden bi şans istiyorum bi kahve içelim ya dedim. Güldü falan tamam o zaman faceten ekle dedi - biliyorum ki faceten eklesem yalan olucak mevzu - ben de kullanmıyorum ya dedim telefonumu uzattım. Numarasını vermek zorunda kaldı. İki gün bişi demedim üçüngü gün öğlen saatlerinde aradım ve kahveye davet etti o da geldi. Güzel bi buluşma geçirdik falan filan. Sonrası mühim değil

    Çok girişkenmişsiniz hocam

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Kardeşim ozetin ozetinin ozetini yazarmisin

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • İyi gidiyor takipteyim

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

  • < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.