Şimdi Ara

İskenderiye Kütüphanesi

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
12
Cevap
0
Favori
1.077
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • İskenderiye Kütüphanesi, M.Ö. 3. yüzyılın başlarında Mısır'ın İskenderiye kentinde Ptolemaios hanedanı tarafından kurulmuş olan antik kütüphane. İskenderiye Müzesi olarak bilinen araştırma enstitüsünün bir bölümü olarak inşa edildi.[1] İnsanlık tarihinde meydana getirilmiş önemli eserlerden biridir. Eski kaynaklar, burada 150 bin cilt el yazması eserin toplandığını kaydeder.

     İskenderiye Kütüphanesi


    Tarihçe

    İskenderiye şehri M.Ö. 332 yılında, Makedonyalı Büyük İskender tarafından kuruldu. Onun ölümüyle imparatorluğun dağılışı sonunda kumandanlarından Lagus’un oğlu Ptolemaios I Soter'in eline geçti. O da Mısır’da krallığını ilan etti. Mısır’da 300 yıl devam eden bu hanedanın ilk hükümdarı olup, 323 yılında 24 yaşında iken 24 yıl hüküm sürmüştür. Savaşı sevmeyen Ptolemaios, hiçbir zaman ülkesinin sınırlarını genişletmek hevesine kapılmadı. Bilim ve edebiyata düşkünlüğüyle, Mısırlılar'ın gelenek ve göreneklerini, dinlerini benimseyerek halkın sevgisini kazandı. Eski kanunları, dini törenleri muhafaza etmekle kalmayıp, eski Mısır hükümdarlarının lakabı olan Firavun unvanını aldı ve onları taklit ederek öz kız kardeşiyle evlendi.[kaynak belirtilmeli]

    Bu yeni devletin merkezi İskenderiye şehriydi. Yeni firavun burayı baştan başa onarıp, genişleterek o devrin en meşhur başkenti haline getirdi. Burada meydana getirdiği en önemli eser ise müze ve buna bağlı olan kütüphane idi. Kurulması için saray civarında ve güzel bir yer seçildi. Müzede o devirde bilinen bütün ülkelerdeki hayvan ve bitkilerin bir örneği vardı. Ayrıca botanik bahçesi ve bir rasathane bulunuyordu. Otopsi yoluyla insan vücudunun incelenmesi için bir anatomi salonu açılmıştı. Bu bilim sitesinde fizik, kimya, tıp, astronomi, matematik, felsefe, edebiyat, ve fizyoloji bilgileri için evler yapılmıştı.

    Müzenin en önemli bölümü kütüphanesiydi. Kütüphanenin müdürü, bulabileceği her yazılı eseri alma yetkisine sahipti. Mısır’a giren her kitabın buraya götürülmesi mecburiyeti vardı. Kitabın burada bir nüshası çıkarılıp sahibine verilir, kitabın aslı ise kütüphanede kalırdı. Bir taraftan da yurt dışına gönderilen memurlar, başka ülkelerde buldukları kitapları satın alıp, getirirlerdi. Böylece, o zamana kadar birçok bilime ait dağınık halde ve kaybolmaya mahkum durumda olan eserler emin bir yerde toplanmış oldu.

    Kütüphanenin yakılışı

    Genel kanı bu kütüphanenin, çıkan çeşitli fanatik görüşler nedeniyle, antik Pagan tapınakları ve yapıların imhası sırasında Hıristiyanlar tarafından yakıldığı yönündedir.

    Bu görüşe göre 391 yılında Bizans’ın Mısır Valisi Theophilos, İskenderiye’de Mısır’ın eski din mensuplarına ait Osiris tapınağının yeri olan bir arsayı, kilise inşa edilmesi için Hrıstiyanlara verdi. Burada yapılacak kilisenin temel kazıları sırasında üzerinde eski dine ait yazılar bulunan bir taş çıktı. Hristiyanlar bunu bir alay konusu yaptılar. Bu olay şehirde oldukça kalabalık halde bulunan putperestleri kızdırdı ve sonunda İskenderiye’de dini bir ayaklanma çıktı. İki taraf çarpıştı, insanlar kitle halinde kılıçtan geçirildi. İskenderiye Kütüphanesi’nin olduğu bölge yerle bir edildi. İmparator I. Theodosius, valiye başka büyük şehirlere göre eski dinin İskenderiye’de hala neden bu kadar canlı olarak devam ettiğini sorunca, buna sebep olarak İskenderiye Kütüphanesi’nin eski putperestlik kültürünü devam ettiren kitaplarını ileri sürdü. İmparator, bunun üzerine hepsinin yok edilmesini emretti. İskenderiye Kütüphanesi’ndeki tüm eserler şehrin hamamlarına dağıtılarak yaktırıldı ve böylece insanlık tarihinin bu bilim ve kültür hazinesi yok oldu.

    Daha önceleri bu kütüphanenin şehrin Müslümanlar tarafından alınmasından kısa bir süre sonra ikinci İslam Halifesi Ömer’in emriyle Mısır Fatihi Amr İbnül-As tarafından yakılarak yok edildiği ileri sürülmüştür. Bernard Lewis konu hakkındaki makalesinde, kütüphanenin Müslümanlar tarafından yok edildiği hikâyesinin doğruluğunu Alfred J. Butler, Victor Chauvin, Paul Casanova ve Eugenio Griffin gibi Batılı ilim adamlarının reddettiğini yazmaktadır. [2]

    Kütüphanenin Sezar tarafından, İskenderiye'yi kuşattığı sırada yok edildiği görüşü de çeşitli tarihi eserlerde yer almaktadır. Kütüphanenin varlığını 4. yüzyıla kadar sürdürdüğü bilinmektedir. Sezar'ın kuşatmasında sadece bir bölümünün zarar görmüş veya yıkılmış olduğu da düşünülmektedir.

    Yakılan İskenderiye kütüphanesinin bulunduğu alanda Yeni İskenderiye Kütüphanesi yapılmış ve 2002 yılında hizmete açılmıştır.

    Kaynak :http://tr.wikipedia.org/wiki/İskenderiye_kütüphanesi

    ^ "Library of Alexandria." Encyclopædia Britannica. Ultimate Reference Suite. Chicago: Encyclopædia Britannica, 2008.
    ^ Mostafa El-Abbadi ve Omnia Mounir Fathallah, What Happened to The Ancient Library of Alexandria?, Brill, 2008, sayfa 214

    ------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    Carl Sagan'ın Cosmos adlı belgesellerinin birinde kütüphanenin önemini anlatıyordu.Bugünkü bilimin temeli,o kütüphanede atıldı.Kütüphanedeki eserler yakılmış olmasaydı,Bilim ve Teknolojide daha ileride olma fırsatımız olacaktı belkide.Bu olayı nasıl değerlendiriyorsunuz ? Kütüphane hakkındaki bilgileriniz/düşünceleriniz nelerdir?


    Cosmos - The Shores Of The Cosmis Ocean belgselinin altyazısından kütüphane hakkında bazı bilgiler.

    00:41:48,719 --> 00:41:52,211
    Bu kütüphane
    ve insan bilincinin kalesi,

    592
    00:41:52,423 --> 00:41:56,519
    ve bizi yıldızlara götüren yolculuğumuzdaki
    işaret ateşimizdi.

    593
    00:41:59,864 --> 00:42:04,733
    Dünya'da kurulmuş gerçek anlamdaki
    ilk araştırma enstitüsüydü.

    594
    00:42:05,002 --> 00:42:06,936
    Peki, neler üzerinde çalışıyorlardı?

    595
    00:42:07,238 --> 00:42:11,174
    Her konu olmak üzere tüm kainat
    üzerinde çalışıyorlardı.

    596
    00:42:11,375 --> 00:42:15,778
    "Cosmos" yunanca bir kelime olup
    evrendeki "düzen" anlamına gelir.

    597
    00:42:15,980 --> 00:42:19,074
    "Kaos"un tam zıt anlamlısıdır.

    598
    00:42:19,316 --> 00:42:24,219
    Bütün herşeyin birbiri ile
    bağlantılı olduğunu açıklar.

    599
    00:42:24,655 --> 00:42:29,592
    Kavraması zor bir şekilde
    Evren bir arada dengededir.

    600
    00:42:31,028 --> 00:42:33,724
    Dehalar burada serpilip geliştiler.

    611
    00:42:33,931 --> 00:42:38,265
    Takımyıldızların haritalama işini yapan
    Astronom Hippocarchus,

    612
    00:42:38,469 --> 00:42:40,232
    burada Eratosthenes'in
    neredeyse sağ koluydu.

    613
    00:42:40,437 --> 00:42:43,463
    Yıldız parlaklıkları ölçü birimini de
    geliştirmişti.

    614
    00:42:44,141 --> 00:42:48,200
    Kralının zorlandığı,

    615
    00:42:48,410 --> 00:42:53,100
    matematik problemlerinin
    çözümünü kolaylaştırmak için,

    616
    00:42:53,300 --> 00:42:56,550
    harika bir şekilde geometriyi geliştiren,

    618
    00:42:56,755 --> 00:42:59,131
    Öklid'te buradaydı.

    619
    00:42:59,757 --> 00:43:03,453
    Öklid geometride
    ne yaptıysa Trakyalı Dionysius'ta,

    620
    00:43:03,660 --> 00:43:08,118
    konuşma dilindeki isimler,
    fiiller vesaire üzerinde çalışarak,

    621
    00:43:08,301 --> 00:43:10,266
    bir şekilde dili geliştirdi.

    622
    00:43:10,467 --> 00:43:14,494
    Herophilus ise zekanın kalpte değil,

    623
    00:43:14,705 --> 00:43:18,232
    beyinde olduğunu söyleyen
    bir fizyolog idi.

    624
    00:43:18,909 --> 00:43:21,605
    Burada taa
    Leonardo da Vinci'ye kadar ki,

    625
    00:43:21,812 --> 00:43:24,007
    en büyük mekanik dehası olan
    Arşimed vardı.

    626
    00:43:24,215 --> 00:43:28,948
    Astronomi bilgileriyle bugünkü
    astrolojinin temellerini atan,

    627
    00:43:29,153 --> 00:43:31,417
    astronom Ptolemy vardı.

    628
    00:43:31,622 --> 00:43:33,954
    Dünya merkezli evren görüşleri,

    629
    00:43:34,158 --> 00:43:36,820
    1500 yıl boyunca kabul edildi.

    630
    00:43:37,027 --> 00:43:40,463
    bu da kitlelere parlak bir zekanın da

    631
    00:43:40,664 --> 00:43:42,757
    bazen yanılabileceğini gösterdi.

    632
    00:43:43,234 --> 00:43:47,227
    Bu kadar pekçok büyük adamın
    arasında tek bir büyük kadın vardı.

    633
    00:43:47,438 --> 00:43:49,633
    Adı Hypatia idi.

    634
    00:43:49,840 --> 00:43:52,707
    Matematikçi, astronom ve

    635
    00:43:52,910 --> 00:43:54,901
    yapılışından 7 yüzyıl sonra,

    636
    00:43:55,112 --> 00:44:00,015
    bir ayaklanma ile yerlebir edilen,

    637
    00:44:00,217 --> 00:44:03,516
    kütüphanenin sönen son ışığıydı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ßy Spécops. -- 12 Eylül 2009; 17:24:24 >







  • En büyük güç bilgi. Bu kadar büyük bir bilgi kaynağının yakılması. Hem de dini sebeplerle! Din'in insanların zihinlerini köleleştirme, sorgulamadan/sorgulayamadan körü körüne inandırma çabaları, sanırım tarihin her döneminde ortaya çıkmış, özellikle bilime ve bilim insanlarına ağır darbeler vurmuş. Sırf "acı gerçekler ortaya çıkarsa insanları delirtir, bu yüzden toz pembe bir dünyada cennet hayaliyle kendi hallerinde yaşasınlar" düşüncesiyle Tanrı'yı yaratıp onunla insanları aldatma çabaları.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Darkness

    En büyük güç bilgi. Bu kadar büyük bir bilgi kaynağının yakılması. Hem de dini sebeplerle! Din'in insanların zihinlerini köleleştirme, sorgulamadan/sorgulayamadan körü körüne inandırma çabaları, sanırım tarihin her döneminde ortaya çıkmış, özellikle bilime ve bilim insanlarına ağır darbeler vurmuş. Sırf "acı gerçekler ortaya çıkarsa insanları delirtir, bu yüzden toz pembe bir dünyada cennet hayaliyle kendi hallerinde yaşasınlar" düşüncesiyle Tanrı'yı yaratıp onunla insanları aldatma çabaları.



    “Geceleyin secde ederek ve ayakta durarak boyun büken, âhiretten çekinen, Rabbinin rahmetini dileyen kimse, inkâr eden kimse gibi olur mu? Ey Muhammed! De ki: “Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? “Doğrusu ancak akıl sahipleri öğüt alırlar” (39 Zümer, 9)

    "Çin'de bile olsa ilmi alınız, çünkü ilim kadın ve erkek her Müslümana farzdır."

    [Fatır 28] Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:||(Alimin mürekkebi, şehidin kanıyla tartılır, mürekkep daha ağır gelir.)

    Hz.Ali: Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum.

    Siz kendi hikayelerinizle insanları uyutmaya çalışın bakalım.Hatta bizim dediklerimize de hikaye diyebilirsiniz herkesin dini kendinedir. Yanlız bilmediğin bir konuda konuşmak ahlaksızlıktır.İnsanların yaptığı bir hatayı Allah'a yüklemek daha büyük bir ahlaksızlıktır.İslam hem ahirete hem dünyada ilme önem vermektedir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi @lperen -- 12 Eylül 2009; 22:20:57 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Darkness

    En büyük güç bilgi. Bu kadar büyük bir bilgi kaynağının yakılması. Hem de dini sebeplerle! Din'in insanların zihinlerini köleleştirme, sorgulamadan/sorgulayamadan körü körüne inandırma çabaları, sanırım tarihin her döneminde ortaya çıkmış, özellikle bilime ve bilim insanlarına ağır darbeler vurmuş. Sırf "acı gerçekler ortaya çıkarsa insanları delirtir, bu yüzden toz pembe bir dünyada cennet hayaliyle kendi hallerinde yaşasınlar" düşüncesiyle Tanrı'yı yaratıp onunla insanları aldatma çabaları.


    Bu siteye çok eskiden beri üyeyim ve bu üslupta yazılan çok yazı gördüm. Bu ülkede pek çok insan dini inançları doğrultusunda bir yaşantı sürüyor ya da sürmeye çalışıyor. Sen de bu ülkede yaşıyorsun. Bu nedenle empati kurabilmek her şeyden önemlidir.

    Bir sokakta karşına çıkacak bir tinercinin gırtlağını kesmemesi, hastalandığında doktora gittiğin zaman o doktorun organlarını çalmaması belki de dini inançların insanlar üzerindeki etkisi sonucundadır. Kim bilir?




  • Bende cosmos belgeselinde görmüştüm. Bence bu durum karşısında hayıflanmak yerine ders almalıydık. Ama hala günümüzde bile bilimle savaşan insan çok maalesef. Bence bilim ve teknolojide ilerlemeden önce ilişkilerimizi ve düşünme biçimimizi düzeltmeliyiz. Yoksa daha çok kayıp olur böyle. Yakında internetin fişini de çekerler.
  • bi insanın hayatını incelediğinizde, kafanızda bi profili oluştuğunda bu tarz bişey yapıp yapamıyacağına daha rahat karar verebiliyosunuz, yazıdada belirtildiği gibi hz.ömer için bu tarz iddialar mevcut, hayatını okuduğunuzda kütüphane yakmış yaktırmış olabileceğine anlam veremezsiniz, bizdede bu olay eleştirilirken bilgiden bilimden felan dem vurulur, halbuki suçlu durumundaki kişinin kim olduğundan hayatından bi haber olmak en büyük bilgisizlik.
  • @Darkness

    @lperen'in paylaştığı hadislere ve ayetlere bakarsanız İslamda bilimin ne derece önemli olduğunu anlayabilirsiniz.Ve Tarihinin derin sayfalarına inerseniz,bugünkü bilimin kökeninin doğuya dayandığını görebilirsiniz.

    İlgili kitap :http://www.netkitap.com/kitap-islamda-bilimin-yukselisi-ve-cokusu-827-1107-mutezile-devriminden-gazzali-karsi-devrimine-coktanricilikta-yahudilikte-hi.htm

    quote:

    Batının bilimsel üstünlüğünü Eski Yunan Çoktanrıcılığının, Yahudiliğinin ve Hıristiyanlığın bir başarısı olarak gösterenler, Doğunun bilimsel geriliğini tümüyle Müslümanlığa bağlamaktadırlar. Oysa Müslümanlar 827-1107 yılları arasında yeryüzünde bilimin tek öncüsü durumundaydılar; elinizdeki kitap bunun belgeleriyle dolu. Peki ama nasıl oldu da Müslümanlar 400 yıl süren bilim öncülüğünü Batıya kaptırıp Batıdan bilim dilenir duruma düştüler? İşte elinizdeki kitap, bugüne dek doyurucu bir yanıt verilemeyen bu soruyu bilimsel verilere dayanarak, herkesin anlayabileceği bir dille yanıtlamaktadır...


    @iZCi_500

    quote:

    Bir sokakta karşına çıkacak bir tinercinin gırtlağını kesmemesi, hastalandığında doktora gittiğin zaman o doktorun organlarını çalmaması belki de dini inançların insanlar üzerindeki etkisi sonucundadır. Kim bilir?


    Verdiğiniz örnek o doktor'un böyle bir şeyi yapmayı düşündüğünü fakat korkusundan yapamadığını açıklıyor.Ki buda ikiyüzlülüğe gelir.Eğer Müslümansa,ikiyüzlü olamaz.Doktor kendine Müslümanım diyorsa,o hastanın organlarını çalmayı dahi düşünmemeli.

    @scary.

    Bende Hz.Ömerin yakmış olduğunu düşünmüyorum.Bazı gizli örgütler olabilir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ßy Spécops. -- 13 Eylül 2009; 12:42:10 >




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Gizli İlimler Kütüphanesi
    7 yıl önce açıldı
    Alamut Kalesi Kitapları
    11 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • Dikkat ederseniz benim mesajımda islam dinine yönelik hiç bir sözcük yok, veya Hz. Ömer'e yönelik, hemen savunmaya geçmenizi anlayabilmiş değilim.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ßy Spécops.

    Verdiğiniz örnek o doktor'un böyle bir şeyi yapmayı düşündüğünü fakat korkusundan yapamadığını açıklıyor.Ki buda ikiyüzlülüğe gelir.Eğer Müslümansa,ikiyüzlü olamaz.Doktor kendine Müslümanım diyorsa,o hastanın organlarını çalmayı dahi düşünmemeli.



    Evet burada bir korku söz konusudur. Ne korkusudur bu? Allah korkusu. Bu korkunun bile kendi içerisinde derinlikleri vardır. Bu konu üzerinde biraz araştırma yaparsan belli bilgilere kolayca ulaşabilirsin.

    Örnekteki doktorun ikiyüzlülüğe kaçtığını düşünüyorsun. Bu ikiyüzlülük değildir. Bir müslüman, şeytandan gelebilecek kötü davranışlardan Allah'a sığınandır. Dikkat edersen bu hususu dini bir çerçevede açıklamaya çalışıyorum.

    Ayrıca tüm insanlar kendilerine öğretilen ahlaki ve vicdani kurallar doğrultusunda kendi yaşam standartlarını belirlemişlerdir. Bu kuralların dini bir içerik taşıması gerekmez.

    Senin akıl yürütme şekline göre hareket edecek olursak ben de şöyle bir soru sorarım:

    Bu dünya üzerinde hangi insan ikiyüzlü değil ki?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Darkness

    Dikkat ederseniz benim mesajımda islam dinine yönelik hiç bir sözcük yok, veya Hz. Ömer'e yönelik, hemen savunmaya geçmenizi anlayabilmiş değilim.


    Sizin mesajınızda bir genelleme var.Ve genelleme bütün dinleri kapsıyor.İslamı da,kapsadığına göre savunmaya geçmemiz gayet doğal.
  • iZCi_500;

    İyide biz sadece Allah'tan korktuğumuz için mi iyi bir insan olmaya çalışıyoruz ? Ya da o organları çalmamak için Allah korkusu mu olması gerekir ? Allah korkusu olmayan biri de,sırf insanlığı için o organları çalmayabilir.
    (Konu amacından sapıyor,isterseniz PM'den devam edelim).
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ßy Spécops.

    iZCi_500;

    İyide biz sadece Allah'tan korktuğumuz için mi iyi bir insan olmaya çalışıyoruz ? Ya da o organları çalmamak için Allah korkusu mu olması gerekir ? Allah korkusu olmayan biri de,sırf insanlığı için o organları çalmayabilir.
    (Konu amacından sapıyor,isterseniz PM'den devam edelim).


    Konuyu saptırmamak için kısaca birkaç noktaya değineyim.

    Bu durumu dini açıdan değerlendirirsek insanın şeytan adında bir düşmanının olduğunu görürüz. Şeytan insanları kandırmak için elinden geleni yapar. Bir müslüman ne kadar kontrollü ve temiz duygulara sahip olursa olsun şeytan bu durumu da ortadan kaldırmak için elinden geleni yapacaktır. Böylece bir müslüman Allah korkusunu devreye sokar ve şeytandan Allah'a sığınır.

    Dini perspektif dışından hareket edersek, bir doktorun hastasına böyle bir zararı vermemesi belli ahlaki kuralların kişide baskın bir rol oynaması ile açıklanabilir. Örneğin son felaketteki yağmacıları ele alırsak bu insanların ne dini ne de ahlaki hiçbir kuralı dikkate almadıklarını görürüz.

    Yanlış anlaşılmak istemem. Bir insan elbette ki saf ve temiz duygularla donanımlı olmalıdır. Ancak bu tür donanımlara sahip olabilmek için de belli değerlerin kıymeti bilinmelidir diye düşünüyorum.




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.