Parababalarının daha fazla kazanma hırsından dolayı son yıllarda işten atma durumları o kadar fazlalaştı ki, yarın birimizin başına gelmesi işten bile değil. Bu sebeple iş kanununu, haklarımızı çok iyi bilmemiz gerekiyor. İşveren herhangi bir kağıdı bize imzalattığı zaman, onun hangi niyetle imzalatıldığını çok iyi tespit etmemiz gerekiyor. İşten çıkartılma halinde alınan tazminatın yanı sıra, bu duruma itiraz etme hakkımız da bulunmakta ve işyerini tazminata mahkum etme ya da işe geri dönme olanağımız bulunmaktadır.
Birçok insan kaynakları sitesinde konu ile ilgili bilgi bulunmakta ancak çoğunu anlamak zor. İşe iade davası sonucunda en basitinden:
1- Dava açıldığı sırada belli harçlar ödenmekte. İşten atılma ile ilgili haksızlığa uğradığınıza dair sebepleriniz iyi açıklanmış olmalı. 2- Davayı kazanırsanız, ödediğiniz harçlar ve 4 brüt maaş tazminat ile işe geri dönebilirsiniz. Eğer işveren sizi işe almak istemezse 4 brüt maaş, 4 net maaş vermek zorunda kalacak. İşverenin davayı yargıtaya götürme ve tabii ki süreci uzatma fırsatı da bulunmakta. 3- Davayı kaybederseniz, karşı tarafın avukat masrafları ile birlikte ödediğiniz harçları da geri alamıyorsunuz (İşveren büyük oranda haksız oluyor bu durumda)
Daha detaylı bilgi için hukukçuların değerlendirmelerine bakalım:
quote:
Bu sayımızda işçi statüsünde çalışan işçi kardeşlerimiz için önemli bir hak olan aynı zamanda güya İŞ GÜVENCESİ DAVASI olarak da tabir edilen İŞE İADE DAVALARINI inceleyeceğiz:
22.05.2003 tarihinde yürürlüğü giren 4857 sayılı İş Kanunu ile ilk defa geçerli bir neden bulunmadan veya sebep gösterilmeden yapılan fesihlerin geçersiz kabul edileceği ve İşe İade Davası açma hakkı kanun maddesi haline getirilmiştir. Bu haktan Basın İş Kanunu kapsamına giren gazeteciler de faydalanabilirken Deniz İş Kanunu ve Borçlar Kanunu kapsamında kalan, iş sözleşmesi ile çalışan işçiler faydalanamamaktadır.
Her ne kadar İş Güvencesi olarak adlandırılsa da uygulamadaki sorunlar yüzünden ne yazık ki bu davalar amacına ulaşamamaktadır. Öncelikle kanundaki düzenlemeler hakkında bilgi verdikten sonra uygulamadaki sorunlardan daha sonraki sayılarda söz edeceğiz.
İŞE İADE DAVASI AÇMAK İÇİN GEREKLİ OLAN KOŞULLAR NELERDİR?
İş Sözleşmesinin İşveren Tarafından Feshedilmesi İşçinin feshe karşı korumadan faydalanarak işe iade davası açabilmesi için, iş sözleşmesinin, işveren tarafından feshedilmesi gerekir. İş sözleşmesinin diğer sona erme hallerinde feshe karşı koruma hükümlerinden işçi faydalanamayacaktır. İşveren, işçinin iş akdini sonlandırırken hangi madde sebebiyle iş sözleşmesini sonlandırdığını açıklamak zorundadır. Buna göre işveren “işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan” sebeplerle iş sözleşmesini sona erdiriyor ise bu sona erdirme işlemi geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İşçinin yetersizliğinden veya davranışlarından dolayı iş sözleşmesi feshedilmiş ise işçinin muhakkak yazılı savunması alınması gereklidir. Bu maddelere dayanarak işçinin yazılı savunması alınmadan yapılan bir fesih sırf yazılı savunma alınmamış olması sebebiyle geçersiz fesih sayılacaktır.
İş sözleşmesinin feshinde ana kural feshin yazılı olmasıdır. Yazılı olarak yapılması gereken iş sözleşmesinin fesih bildiriminde işveren fesih sebebini açık ve tereddüte mahal vermeyecek derecede net bir biçimde bildirmek zorundadır. Bu zorunluluk 4857 sayılı İş Kanununun 19. Maddesinin 1 fıkrasında açıkça belirtilmektedir. İşveren fesih sebebini açıkça bildirse bile bu fesih sebebi kanunen geçerli bir fesih sebebi olmalıdır. Aksi takdirde fesih geçersiz sayılacaktır.
Özellikle aşağıdaki hususlar fesih için geçerli bir sebep oluşturmaz:
a) Sendika üyeliği veya çalışma saatleri dışında veya işverenin rızası ile çalışma saatleri içinde sendikal faaliyetlere katılmak. b) İşyeri sendika temsilciliği yapmak. c) Mevzuattan veya sözleşmeden doğan haklarını takip veya yükümlülüklerini yerine getirmek için işveren aleyhine idari veya adli makamlara başvurmak veya bu hususta başlatılmış sürece katılmak. d) Irk, renk, cinsiyet, medeni hal, aile yükümlülükleri, hamilelik, doğum, din, siyasi görüş ve benzeri nedenler. e) Kadın işçilerin çalıştırılmasının yasak olduğu sürelerde işe gelmemek. f) Hastalık veya kaza nedeniyle 25 inci maddenin (I) numaralı bendinin (b) alt bendinde öngörülen bekleme süresinde işe geçici devamsızlık. İş Sözleşmesinin Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi Olması Yapılan işin mahiyeti ve niteliği gereği iş sözleşmesi belirli süreli veya belirsiz süreli olarak yapılabilir. Belirli süreli iş sözleşmelerinin en önemli özelliği kural olarak bu sözleşmelerin süre dolmadan fesih bildirimi ile sona erdirilememeleridir. Süresi sona erdikten sonra iş sözleşmesi biteceğinden, işçi kendisini buna göre ayarlama şansına sahiptir. Bu nedenle İş K. m. 18 uyarınca işe iade davasından yalnızca belirsiz süreli sözleşmeyle çalışanlar faydalanabilecektir. Bu durumda belirli süreli sözleşme ile çalışan işçiler iş güvencesi hükümlerinden yararlanamazlar.
Otuz veya Daha Fazla İşçi Çalıştıran Bir İşyeri Olması İşe iade davalarında ilk olarak tespit edilmesi gerekenlerden biri otuz işçi ölçütüdür. Bu davanın açılabilmesi için o işyerinde en az 30 işçi çalışıyor olması gerekmektedir. Dolayısıyla iş güvencesi hükümleri otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde uygulanacağından işe iade davalarındaki temel problemlerden bir tanesi işyerinde çalışan işçi sayısının otuz veya daha fazla olup olmadığının belirlenmesinde ortaya çıkmaktadır.
4857 sayılı İş K. m. 18 uyarınca, bir işverenin aynı işkolunda birden fazla işyeri varsa, işyerinde çalışan işçi sayısının tespitinde bu yerlerdeki toplam işçi sayısı dikkate alınacaktır.
İşçinin Altı Ay Kıdeminin Bulunması İş K. m. 18/I uyarınca, en az altı aylık kıdemi olan işçi işe iade için dava açabilmektedir. Altı aylık kıdem hesabında İş Kanunu’nun “çalışma süresinden sayılan haller” başlıklı 66. maddesindeki süreler dikkate alınacaktır. Altı aylık kıdem, aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde geçen süreler birleştirilerek hesap edilir.
İşveren Vekili Statüsünde Olmamak İşletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları ile işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleri bu davadan yararlanamaz.
İŞE İADE DAVASI AÇMA SÜRESİ
İş K. m. 20/1 uyarınca, iş sözleşmesi feshedilen işçi, geçersiz olduğunu düşündüğü fesih bildiriminin tebliğinden itibaren bir ay içinde işe iade davası açmalıdır. İşçi için dava açma süresinin başlangıcı feshin tebliğ tarihidir. Bu süre hak düşürücü süredir. 30 günlük süre fesih bildiriminin yapıldığı tarihten itibaren başlamaktadır. Bu konu özellikle dikkat edilmesi gereken bir konudur. Zira iş sözleşmesinin sona erdirildiği tarih ile fesih bildiriminin yapıldığı tarih arasında bazen 30 günden fazla zaman olabilmektedir. Bu sebeplerle fesih bildiriminin yapıldığı tarihi sürenin başlangıcı olarak kabul edip, iş sözleşmesi sona ermese bile sona ereceği tarih belli olduğundan tebliğ tarihinden itibaren en geç 30 gün içinde davanın açılması gerekmektedir.
Yani yazılı fesih bildiriminin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün geçtikten sonra halen çalışılıyor olunsa bile, çalışılıyor olmaya aldanmayıp feshin tebliğ tarihinden itibaren başlayan 30 gün içinde davayı açmak gerekmektedir.
Parababalarının daha fazla kazanma hırsından dolayı son yıllarda işten atma durumları o kadar fazlalaştı ki, yarın birimizin başına gelmesi işten bile değil. Bu sebeple iş kanununu, haklarımızı çok iyi bilmemiz gerekiyor. İşveren herhangi bir kağıdı bize imzalattığı zaman, onun hangi niyetle imzalatıldığını çok iyi tespit etmemiz gerekiyor. İşten çıkartılma halinde alınan tazminatın yanı sıra, bu duruma itiraz etme hakkımız da bulunmakta ve işyerini tazminata mahkum etme ya da işe geri dönme olanağımız bulunmaktadır.
Birçok insan kaynakları sitesinde konu ile ilgili bilgi bulunmakta ancak çoğunu anlamak zor. İşe iade davası sonucunda en basitinden:
1- Dava açıldığı sırada belli harçlar ödenmekte. İşten atılma ile ilgili haksızlığa uğradığınıza dair sebepleriniz iyi açıklanmış olmalı. 2- Davayı kazanırsanız, ödediğiniz harçlar ve 4 brüt maaş tazminat ile işe geri dönebilirsiniz. Eğer işveren sizi işe almak istemezse 4 brüt maaş, 4 net maaş vermek zorunda kalacak. İşverenin davayı yargıtaya götürme ve tabii ki süreci uzatma fırsatı da bulunmakta. 3- Davayı kaybederseniz, karşı tarafın avukat masrafları ile birlikte ödediğiniz harçları da geri alamıyorsunuz (İşveren büyük oranda haksız oluyor bu durumda)
Daha detaylı bilgi için hukukçuların değerlendirmelerine bakalım:
quote:
Bu sayımızda işçi statüsünde çalışan işçi kardeşlerimiz için önemli bir hak olan aynı zamanda güya İŞ GÜVENCESİ DAVASI olarak da tabir edilen İŞE İADE DAVALARINI inceleyeceğiz:
22.05.2003 tarihinde yürürlüğü giren 4857 sayılı İş Kanunu ile ilk defa geçerli bir neden bulunmadan veya sebep gösterilmeden yapılan fesihlerin geçersiz kabul edileceği ve İşe İade Davası açma hakkı kanun maddesi haline getirilmiştir. Bu haktan Basın İş Kanunu kapsamına giren gazeteciler de faydalanabilirken Deniz İş Kanunu ve Borçlar Kanunu kapsamında kalan, iş sözleşmesi ile çalışan işçiler faydalanamamaktadır.
Her ne kadar İş Güvencesi olarak adlandırılsa da uygulamadaki sorunlar yüzünden ne yazık ki bu davalar amacına ulaşamamaktadır. Öncelikle kanundaki düzenlemeler hakkında bilgi verdikten sonra uygulamadaki sorunlardan daha sonraki sayılarda söz edeceğiz.
İŞE İADE DAVASI AÇMAK İÇİN GEREKLİ OLAN KOŞULLAR NELERDİR?
İş Sözleşmesinin İşveren Tarafından Feshedilmesi İşçinin feshe karşı korumadan faydalanarak işe iade davası açabilmesi için, iş sözleşmesinin, işveren tarafından feshedilmesi gerekir. İş sözleşmesinin diğer sona erme hallerinde feshe karşı koruma hükümlerinden işçi faydalanamayacaktır. İşveren, işçinin iş akdini sonlandırırken hangi madde sebebiyle iş sözleşmesini sonlandırdığını açıklamak zorundadır. Buna göre işveren “işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan” sebeplerle iş sözleşmesini sona erdiriyor ise bu sona erdirme işlemi geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İşçinin yetersizliğinden veya davranışlarından dolayı iş sözleşmesi feshedilmiş ise işçinin muhakkak yazılı savunması alınması gereklidir. Bu maddelere dayanarak işçinin yazılı savunması alınmadan yapılan bir fesih sırf yazılı savunma alınmamış olması sebebiyle geçersiz fesih sayılacaktır.
İş sözleşmesinin feshinde ana kural feshin yazılı olmasıdır. Yazılı olarak yapılması gereken iş sözleşmesinin fesih bildiriminde işveren fesih sebebini açık ve tereddüte mahal vermeyecek derecede net bir biçimde bildirmek zorundadır. Bu zorunluluk 4857 sayılı İş Kanununun 19. Maddesinin 1 fıkrasında açıkça belirtilmektedir. İşveren fesih sebebini açıkça bildirse bile bu fesih sebebi kanunen geçerli bir fesih sebebi olmalıdır. Aksi takdirde fesih geçersiz sayılacaktır.
Özellikle aşağıdaki hususlar fesih için geçerli bir sebep oluşturmaz:
a) Sendika üyeliği veya çalışma saatleri dışında veya işverenin rızası ile çalışma saatleri içinde sendikal faaliyetlere katılmak. b) İşyeri sendika temsilciliği yapmak. c) Mevzuattan veya sözleşmeden doğan haklarını takip veya yükümlülüklerini yerine getirmek için işveren aleyhine idari veya adli makamlara başvurmak veya bu hususta başlatılmış sürece katılmak. d) Irk, renk, cinsiyet, medeni hal, aile yükümlülükleri, hamilelik, doğum, din, siyasi görüş ve benzeri nedenler. e) Kadın işçilerin çalıştırılmasının yasak olduğu sürelerde işe gelmemek. f) Hastalık veya kaza nedeniyle 25 inci maddenin (I) numaralı bendinin (b) alt bendinde öngörülen bekleme süresinde işe geçici devamsızlık. İş Sözleşmesinin Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi Olması Yapılan işin mahiyeti ve niteliği gereği iş sözleşmesi belirli süreli veya belirsiz süreli olarak yapılabilir. Belirli süreli iş sözleşmelerinin en önemli özelliği kural olarak bu sözleşmelerin süre dolmadan fesih bildirimi ile sona erdirilememeleridir. Süresi sona erdikten sonra iş sözleşmesi biteceğinden, işçi kendisini buna göre ayarlama şansına sahiptir. Bu nedenle İş K. m. 18 uyarınca işe iade davasından yalnızca belirsiz süreli sözleşmeyle çalışanlar faydalanabilecektir. Bu durumda belirli süreli sözleşme ile çalışan işçiler iş güvencesi hükümlerinden yararlanamazlar.
Otuz veya Daha Fazla İşçi Çalıştıran Bir İşyeri Olması İşe iade davalarında ilk olarak tespit edilmesi gerekenlerden biri otuz işçi ölçütüdür. Bu davanın açılabilmesi için o işyerinde en az 30 işçi çalışıyor olması gerekmektedir. Dolayısıyla iş güvencesi hükümleri otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde uygulanacağından işe iade davalarındaki temel problemlerden bir tanesi işyerinde çalışan işçi sayısının otuz veya daha fazla olup olmadığının belirlenmesinde ortaya çıkmaktadır.
4857 sayılı İş K. m. 18 uyarınca, bir işverenin aynı işkolunda birden fazla işyeri varsa, işyerinde çalışan işçi sayısının tespitinde bu yerlerdeki toplam işçi sayısı dikkate alınacaktır.
İşçinin Altı Ay Kıdeminin Bulunması İş K. m. 18/I uyarınca, en az altı aylık kıdemi olan işçi işe iade için dava açabilmektedir. Altı aylık kıdem hesabında İş Kanunu’nun “çalışma süresinden sayılan haller” başlıklı 66. maddesindeki süreler dikkate alınacaktır. Altı aylık kıdem, aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde geçen süreler birleştirilerek hesap edilir.
İşveren Vekili Statüsünde Olmamak İşletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları ile işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleri bu davadan yararlanamaz.
İŞE İADE DAVASI AÇMA SÜRESİ
İş K. m. 20/1 uyarınca, iş sözleşmesi feshedilen işçi, geçersiz olduğunu düşündüğü fesih bildiriminin tebliğinden itibaren bir ay içinde işe iade davası açmalıdır. İşçi için dava açma süresinin başlangıcı feshin tebliğ tarihidir. Bu süre hak düşürücü süredir. 30 günlük süre fesih bildiriminin yapıldığı tarihten itibaren başlamaktadır. Bu konu özellikle dikkat edilmesi gereken bir konudur. Zira iş sözleşmesinin sona erdirildiği tarih ile fesih bildiriminin yapıldığı tarih arasında bazen 30 günden fazla zaman olabilmektedir. Bu sebeplerle fesih bildiriminin yapıldığı tarihi sürenin başlangıcı olarak kabul edip, iş sözleşmesi sona ermese bile sona ereceği tarih belli olduğundan tebliğ tarihinden itibaren en geç 30 gün içinde davanın açılması gerekmektedir.
Yani yazılı fesih bildiriminin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün geçtikten sonra halen çalışılıyor olunsa bile, çalışılıyor olmaya aldanmayıp feshin tebliğ tarihinden itibaren başlayan 30 gün içinde davayı açmak gerekmektedir.
Öncelikle haksız nedenle iş akdi feshedilen kişinin işe iade davası açabilmesi için işyerinde 30 veya daha fazla kişinin çalışıyor olması gerekir. İşverenin aynı işkolunda birden fazla iş yerine sahip olması durumunda işverenin tüm çalışanları toplamı 30’dan fazla olmalıdır. Örneğin market zinciri bir işyerinin her marketinde çalışan sayısı 30 olmak zorunda değildir. Bu işverene ait tüm marketlerde çalışan sayısı 30’u buluyorsa birey işe iade davası açabilir. İşverenler toplam çalışan sayısının 30’u geçmemesi için muvazaalı bir şekilde yan kuruluş açma yoluna gidebilmektedir. Bu gibi durumlarda diğer işyerlerinin de aynı işverene ait olduğu ispat edilebilmektedir. İşe iade davası açmak istiyorum diyen kişinin en az altı aylı bir kıdeme sahip olması gerekir. Altı aydan daha az kıdeme sahip kişiler işe iade davası açamazlar. Burada da yukarıda vermiş olduğumuz örnekten yola çıkarsak işverenin marketinde çalışan kişi açısından, aynı işverene ait farklı bir markete transfer olma durumunda kıdem, ilk başladığı marketle birlikte hesaplanır. Yani aynı işverene ait firmaya girildiği ilk günden itibaren kıdem başlar.
Haksız yere işten çıkarılan kişi ile işyeri arasında belirsiz süreli iş sözleşmesi olmalıdır. İşverenler sıklıkla, iş güvencesi ve kıdem tazminatı gibi konularda kanunu aşma yoluna gitmek amaçlı, belirsiz süreli işlerde de belirli süreli iş sözleşmesi yapabilmektedir. Burada işten çıkarılan kişi her ne kadar belirli süreli iş sözleşmesi ile firmaya bağlı olsa da yapılan işin belirsiz süreli olması ve işverenin sözleşmeyi her yıl tekrar yenilemesini öne sürerek işe iade davası açabilmektedir. İşe iade davası açabilmek için işveren tarafından iş akdinin feshedilmesi gerekir. Bu anlamda kendisi istifa etmiş bir kişi işe iade davası açamaz. Fesih bildirimi işveren tarafından yazılı ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtilerek yapılmış olmalıdır. Çalışan kişinin iş akdini yani iş sözleşmesini kendisinin feshetmesi durumunda işe iade davası açması mümkün değildir. Kimi zaman iş akdinin kim tarafından feshedildiği belirli olamayabilir. Bu gibi durumlarda iş kanunu hükümlerince olay kendi içerisinde incelenerek değerlendirme yapılmaktadır. İşe iade davası açılabilmesi için fesih, geçerli bir sebep dışında gerçekleşmiş olmalıdır. Hangi durumlarda iş akdinin feshedileceği 4857 sayılı İş Kanunu içerisinde yer almaktadır. Bu haller dışında kalan fesihler, haksız nedenle iş akdinin feshi kapsamında yer alacaktır. İşe iade davası, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili sıfatında ya da işveren vekili yardımcısı sıfatındaki kişiler tarafından açılamayacağı gibi, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi olan kşilerce de işe iade davası açılamaz. Bu noktada özellikle yönetici ya da idari vasfa sahip bireylerin iş tanımları doğru bir şekilde tespit edilmeli ve işe iade davası bu şekilde açılmalıdır.