Şimdi Ara

İlişkilerde bekaretin önemi.. (7. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
305
Cevap
1
Favori
27.836
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 56789
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • benmi farklı dil konuşurum yoka sizmi ısrarla anlamazsınız çözemedim.

    ben diyorum "ruhunuzdaki patlak zarın dedekte edilmesi nasıl olur" siz bana gelmiş şarkı türkü okuyorsunuz ,üstüne aklınızca benimle dalga bile geçiyorsunuz!.

    ruhumuzun tatmin yöntemi cinsel ilişkiymiş.sakın o hormonlarımızın eseri olmasın.

    tecrübe meselsinden bahsedecektim ama tefe koymayın diye sesimi çıkarmadım.demekki sorun güvensizlik değilmiş(to EIDI)
  • sizin için cinsel ilişki ruhsuzca yapılan bir şeyse ben ona bir şey diyemem sayın berat23. hormonlarımızın eseri diye düşünsek bile hormonlarımız bizden ayrı yaşayan varlıklar değiller. bizimler, vücudumuzdalar ve talep ediyorlar.

    ayrıca üzülerek söylemeliyim ki bir kızın ruhunun patlak olup olmadığını anlamak, zarının patlak olup olmadığını anlamaktan çok daha zordur. eğer bunu anlamak kolay olsaydı herkes herkesi tanır, herkes herkesin içini bilir ve ona göre davranırdı.

    biz size "aman ha aldatılmayın" derken bunu söylüyordum. zar diktirenlerin sayısı bini aşmış sizce bunu yapan kızlar saf mı da bunu yapıyorlar? hayır. aksine sinsiler. düşünün ki adamı ellerinde tutup bakire olduklarına inandırmışlar, geriye sadece ispatı kalmış. ve belki de bu bakirelik oyunu aylarca sürmüş.

    bu deneme yanılma yoluyla öğrenilir. bazense öğrenemezsiniz bile.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: casilo

    sizin için cinsel ilişki ruhsuzca yapılan bir şeyse ben ona bir şey diyemem sayın berat23. hormonlarımızın eseri diye düşünsek bile hormonlarımız bizden ayrı yaşayan varlıklar değiller. bizimler, vücudumuzdalar ve talep ediyorlar.

    ayrıca üzülerek söylemeliyim ki bir kızın ruhunun patlak olup olmadığını anlamak, zarının patlak olup olmadığını anlamaktan çok daha zordur. eğer bunu anlamak kolay olsaydı herkes herkesi tanır, herkes herkesin içini bilir ve ona göre davranırdı.

    biz size "aman ha aldatılmayın" derken bunu söylüyordum. zar diktirenlerin sayısı bini aşmış sizce bunu yapan kızlar saf mı da bunu yapıyorlar? hayır. aksine sinsiler. düşünün ki adamı ellerinde tutup bakire olduklarına inandırmışlar, geriye sadece ispatı kalmış. ve belki de bu bakirelik oyunu aylarca sürmüş.

    bu deneme yanılma yoluyla öğrenilir. bazense öğrenemezsiniz bile.


    Burada Casilo araya girmek istiyorum. Berat23 te bizden biri yani bir erkek. And yes we are all members of Erkek Milleti Ve bildiğimiz birşey var ki erkek bünyesinde sperm üretimi devamlı gerçekleşirken, kızlarda böyle bir durum olmadığı için, Cinsellik, Erkekler için Duygusal bir olaydan çok fizyolojik, Kadınlar içinde Fizyolojik bir olaydan daha çok Duygusaldır. Bir bayan (kadın - kız vs ayrımı olmasın :) ) ın duygusallık olmadan cinselliğe yönelmesi ihtimali Erkeğe göe çok çok azdır.

    Ve bizim toplumumuzda ki gibi (belki daha gelişmiş toplumlarda da böyledir bilemiyorum) cinsel açlığı tatmin olmamış toplumlarda erkek bireylerin cinselliğe bakışı sizinde belirttiğiniz gibi ruhsuzca yapılan birşey. İşte bu ruhsuzluk meselesinen dolayı genel evler bazı erkekler tarafından reddediliyor. Bazılarıda -hepimiz duymuşuzdur- burada çalışan sex işçileri ile bir duygusallık yaşıyor




  • bir yanlış anlaşılmayı düzelteyim..

    Tanım ile başlayalım..
    bakir erkek / bakire bayan ; hiçbir şekilde (karşı cins veya bir hayvan ile)"vajinal", (karşı cins, kendi cinsi veya hayvan ile) "anal", (karşı cins veya kendi cinsi ile) "oral", "hand job" seks yaşamamış erkek/bayandır.

    Ben "bakir" erkek, "bakire" bayan ikilisine yorum yapmam...yapamam..o bireylerin yaşları ile alakalıdır.


    18-25 yaş arası "bakir" bir erkek, yine aynı yaş aralığında bir bakire" bayan isteyebilir.

    Bir erkek 25 bir bayan ise 27-28 yaşını geçtiği halde hala "bakir/bakire" ise zaten evlendiğinde ciddi problemler yaşama ihtimali var demektir. Temelde bu kadar beklemesinin sebepleri araştırılmalıdır.


    Benim "GÜVENSİZLİK" ile ilgili yorum'um tamamen "düzenli/düzensiz bir cinsel yaşam sürdürmüş ve 20 yaşlarının ortasını geçmiş bir erkeğin" , "bakire eş istemesi" durumu ile alakalıdır...


    bu arada "hiçbirşeyden habersiz çift" evliliği ciddi bir travma olabilir her iki taraf için de..Yıllar önce böyle bir çiftin gerdek gecesi erkek kadının göbek deliği ile birleşmeye çalıştığı için her ikisinin de ağır yaralandığını okuduğum bir haberi referans verebilirim.


    NAMUS, BEKARET DEĞİLDİR..
    BEKARET, NAMUS DEĞİLDİR..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi EngineerInDefenceInd -- 17 Ekim 2008; 10:51:50 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: EngineerInDefenceInd

    bir yanlış anlaşılmayı düzelteyim..

    Tanım ile başlayalım..
    bakir erkek / bakire bayan ; hiçbir şekilde (karşı cins veya bir hayvan ile)"vajinal", (karşı cins, kendi cinsi veya hayvan ile) "anal", (karşı cins veya kendi cinsi ile) "oral", "hand job" seks yaşamamış erkek/bayandır.

    Ben "bakir" erkek, "bakire" bayan ikilisine yorum yapmam...yapamam..o bireylerin yaşları ile alakalıdır.


    18-25 yaş arası "bakir" bir erkek, yine aynı yaş aralığında bir bakire" bayan isteyebilir.

    Bir erkek 25 bir bayan ise 27-28 yaşını geçtiği halde hala "bakir/bakire" ise zaten evlendiğinde ciddi problemler yaşama ihtimali var demektir. Temelde bu kadar beklemesinin sebepleri araştırılmalıdır.


    Benim "GÜVENSİZLİK" ile ilgili yorum'um tamamen "düzenli/düzensiz bir cinsel yaşam sürdürmüş ve 20 yaşlarının ortasını geçmiş bir erkeğin" , "bakire eş istemesi" durumu ile alakalıdır...


    bu arada "hiçbirşeyden habersiz çift" evliliği ciddi bir travma olabilir her iki taraf için de..Yıllar önce böyle bir çiftin gerdek gecesi erkek kadının göbek deliği ile birleşmeye çalıştığı için her ikisinin de ağır yaralandığını okuduğum bir haberi referans verebilirim.

    NAMUS, BEKARET DEĞİLDİR..
    BEKARET, NAMUS DEĞİLDİR..





    yok artık




  • quote:

    Orjinalden alıntı: 3iks


    quote:

    Orjinalden alıntı: EngineerInDefenceInd

    bir yanlış anlaşılmayı düzelteyim..

    Tanım ile başlayalım..
    bakir erkek / bakire bayan ; hiçbir şekilde (karşı cins veya bir hayvan ile)"vajinal", (karşı cins, kendi cinsi veya hayvan ile) "anal", (karşı cins veya kendi cinsi ile) "oral", "hand job" seks yaşamamış erkek/bayandır.

    Ben "bakir" erkek, "bakire" bayan ikilisine yorum yapmam...yapamam..o bireylerin yaşları ile alakalıdır.


    18-25 yaş arası "bakir" bir erkek, yine aynı yaş aralığında bir bakire" bayan isteyebilir.

    Bir erkek 25 bir bayan ise 27-28 yaşını geçtiği halde hala "bakir/bakire" ise zaten evlendiğinde ciddi problemler yaşama ihtimali var demektir. Temelde bu kadar beklemesinin sebepleri araştırılmalıdır.


    Benim "GÜVENSİZLİK" ile ilgili yorum'um tamamen "düzenli/düzensiz bir cinsel yaşam sürdürmüş ve 20 yaşlarının ortasını geçmiş bir erkeğin" , "bakire eş istemesi" durumu ile alakalıdır...


    bu arada "hiçbirşeyden habersiz çift" evliliği ciddi bir travma olabilir her iki taraf için de..Yıllar önce böyle bir çiftin gerdek gecesi erkek kadının göbek deliği ile birleşmeye çalıştığı için her ikisinin de ağır yaralandığını okuduğum bir haberi referans verebilirim.

    NAMUS, BEKARET DEĞİLDİR..
    BEKARET, NAMUS DEĞİLDİR..





    yok artık




    Bu haberi bende hatırlıyorum. Hatta ikiside universite mezunu eğitimli bireylerdi.




  • Burada ele alınması gereken kişisel özelliklerden çok toplumun otokontrol mekanızmasıdır. Toplumda yazısız ve organik bazlı, değerlerden ileri gelen cezalandırma sistemleri, kişiyi, o değerin ve yargının hedefi olan olguda dikkatli davranmaya sevk eder. Bu değerlerin kişiler üzerinde etkili olmalası, toplumda bireylerin birbirine olan bağlarının organik olmasıyla doğru, mekanik olmasıyla ters orantılıdır. Mesela bizim içtimai yapımız ele alınırsa geleneksellikten kopamamış, organik bağları hala kuvvetli, kişilerin birbirinden haberdar olduğu bir toplum yapısı görürüz. Bu yapıda birey, yaptığı hareketlerde, atacağı adımlarda ve fikri hayatında toplumun değer bazlı sınırları içerisinde olmaya itilir zaten aksi de asosyalliktir. Asosyal hayat tarzında birey değer-dışı yaptığı hareketlerde, verdiği kararlarda, attığı adımlarda dışlanma, sosyal-çöküntü, mahalle baskısı ve sosyal linç gibi organik cezalandırma yöntemleriyle toplumdan dışarı itilir. Birey, bu cezaya tabi olmamak için toplumla paralel veya onun öngördüğü şekilde davranır/davranmaya zorlanır/davranmak zorundadır.

    Toplumda kişiler arası ilişkiler mekanik ve ikincil hal aldıkça, bireyler arası haberdarlık düşer ve dolayısıyla toplumun organik cezalandırma yöntemleri şiddetini, önleyiciliğini veyahut ikna ediciliğini kaybeder. Demem o ki geleneksel ve organik toplum yapısından kurtulamamış bir toplum olarak bir bayanın bekaretini koruması ve erkeğin bekaretini korumuş bir bayanla evlenmesi bir toplumsal değerdir, uygulanmadığı takdirde toplumsal cezanın en şiddetli uygulandığı değerlerden biridir dolayısıyla uygulanması veyahut korunması için büyük bir çaba sarfedilir ki bu da onun "toplumsal değer" yaftasını sağlamlaştırır. Kişisel fikirler veyahut minör/tekil/tikel davranışlar, bahsi geçen olgunun toplumsal değerle şekillendiği gerçeğini değiştirmez. Nihayetinde toplumumuzda bekaret tek taraflıdır ve namus göstergesidir.




  • Toplumun otokontrol mekanizmalarının ne kadar doğru olduğunu kontrol etmeye çalışmak önemlidir.Ben aile çevremde her ne kadar dışlanmamış gibi gözüksemde insanların benim yanımdaki davranışlarıyla diğer aile bireylerine yapılan muamele bir değildir.

    Ben bunları göze alarak tercihlerimi yaptım.Önemli olan tercihlerinizin toplumsal kurallarla çelişmesi değil çelişen toplumsal kurallara rağmen doğru olup olmadığıdır.Ve bunları toplumla paylaşabilme,tartışabilme ve insanlara tercihlerinizi anlaşılır bir dille açıklayabilmenize dayanır.

    Her ne kadar bu davranışların toplumsal baskı nedeniyle olduğunu söylesekte buna karşı çıkabilme mekanizması insanda mevcuttur.Ancak insanlar dünyaya farklı pencerelerden bakmaya korkan bir canlı olduğundan sürü psikolojisiyle hareket eder.

    Ben geleneklerimizin çoğunu yaşatmaya çalışan bir insan olarak bazılarının yanlışlığını ve bunların değiştirilesi gerektiğini düşünüyorum.Ve bunun içindune adımlar atılması gerektiğini düşünüyorum.

    Bu adımları atması gerekenler bizzat bu tutucu toplumlar içinde yetişmiş insanlar olmalıdır.Televizyonlarda,gazetelerde,kitaplarda anlatılanların/anlatanların toplum içinde örf ve adetler konusunda söz hakkı olmadığı düşünülür.

    Bu önyargıları yıkacak insanlar bizzat bizleriz.Ben bu değişim için adımlarımı attım hoş karşılanmadım ancak ilk başta kimse hoş karşılanmayacaktır bundan emin olun.




  • Bakın burada toplumsal değerleri, otokontrol mekanizmalarını veyahut organik cezalandırma sistemlerini "bizim anladığımız şekliyle etik" olarak tartışmıyorum yalnızca olanı aktarıyorum ve bundan, toplumda yüzdeye vurulduğunda çoğunluğun fikri ile paralel olacak olgular çıkarıyorum. Sizin anlatmak istediğiniz bir nevi reaksiyon ve kişisel çabalarınız. Yukarıda:
    quote:

    Kişisel fikirler veyahut minör/tekil/tikel davranışlar, bahsi geçen olgunun toplumsal değerle şekillendiği gerçeğini değiştirmez.

    demiştim. Yani toplumsal bağlarımız organik olduğu için değerlerin niteliklerinin geleneğe dayalı olması, çoğunlukta geçerli kılınmasına sebep oluyor. Burada baz alınan nitelik "doğru-yanlış" değil, "geleneklere uygun"-"uygun değil"dir. Dolayısıyla dünya genelinde görülen çağdaş fikir, insan hak ve özgürlükleri, demokrasi!?!, küreselleşme!?! v.s bireyler arası bağlar organikleştikçe önemini yitirir.

    Lütfen üstünüze alınmayınız ama böyle bir toplumsal yapıda sizin kişisel çabalarınız veyahut toplumsal bir azınlığın(bakınız etnik veyahut kültürel demedim) çabaları çok cılız kalmakta. Ve belki radikal müdaheleler olmaksızın çoğunluğu değiştirme gücü yok. Yazınızdan anladığım kadarıyla eğer ki toplumla gelenekler paidesinde paylaştığınız şeyler varsa bu tür radikal müdaheleler yapmanız mümkün değil. Bir Mazdek veya bir Nietzsche olmanız lazım. Ancak bu sizin çabalarınızın fuzuli olduğunu da göstermez. Doğruluğuna inandığınız şeyi yaşamanız ve bir kaç kişi olsa bile onları ikna etmeniz size bir iç huzur sağlayacaktır.




  • Aslında içhuzur meselesi gibi gözüksede kendim olduğu kadar tolumsal otoritenin canını yakan diğer kişiler içinde bunu yapmaya çalışıyorum.

    Dediklerinizin hemen hemen hepsinde haklısınız ancak bazı şeyleri değiştirmek için Nietzsche olupta toplumun bütün değer yargılarını bir yere itmek gerekmiyor.

    Dediğiniz gibi ben ve benim gibi insanların mücadelesi cılız kalmakta hatta bizi sallamadıklarına dahi eminim ama en azından ben ve benim gibi düşünenlerin bu hayttan silinip gitmesini engelleyebiliriz.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: casilo

    sizin için cinsel ilişki ruhsuzca yapılan bir şeyse ben ona bir şey diyemem sayın berat23. hormonlarımızın eseri diye düşünsek bile hormonlarımız bizden ayrı yaşayan varlıklar değiller. bizimler, vücudumuzdalar ve talep ediyorlar.

    ayrıca üzülerek söylemeliyim ki bir kızın ruhunun patlak olup olmadığını anlamak, zarının patlak olup olmadığını anlamaktan çok daha zordur. eğer bunu anlamak kolay olsaydı herkes herkesi tanır, herkes herkesin içini bilir ve ona göre davranırdı.

    biz size "aman ha aldatılmayın" derken bunu söylüyordum. zar diktirenlerin sayısı bini aşmış sizce bunu yapan kızlar saf mı da bunu yapıyorlar? hayır. aksine sinsiler. düşünün ki adamı ellerinde tutup bakire olduklarına inandırmışlar, geriye sadece ispatı kalmış. ve belki de bu bakirelik oyunu aylarca sürmüş.

    bu deneme yanılma yoluyla öğrenilir. bazense öğrenemezsiniz bile.

    sağolsun Yeni Türkü açıklamış:)

    ısrarla bize anlatmaya çalıştığınız aldaılma mevzusu artık kabak tadı verdi.hayatında eli erkek eline deymemiş veya az deymiş veya sadece deymiş bir kızı tepkilerinden anlayamıyorsanız erkekliğinizde bir sorun var derim. her önüne gelenle yatmış biri sadece zarını diktirdi diye neyi saklayabilirki?

    denemeye veya yanılmaya gerek yok.bu bir içgüdüdür.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: berat23
    quote:

    Orjinalden alıntı: casilo
    sizin için cinsel ilişki ruhsuzca yapılan bir şeyse ben ona bir şey diyemem sayın berat23. hormonlarımızın eseri diye düşünsek bile hormonlarımız bizden ayrı yaşayan varlıklar değiller. bizimler, vücudumuzdalar ve talep ediyorlar.
    ayrıca üzülerek söylemeliyim ki bir kızın ruhunun patlak olup olmadığını anlamak, zarının patlak olup olmadığını anlamaktan çok daha zordur. eğer bunu anlamak kolay olsaydı herkes herkesi tanır, herkes herkesin içini bilir ve ona göre davranırdı.
    biz size "aman ha aldatılmayın" derken bunu söylüyordum. zar diktirenlerin sayısı bini aşmış sizce bunu yapan kızlar saf mı da bunu yapıyorlar? hayır. aksine sinsiler. düşünün ki adamı ellerinde tutup bakire olduklarına inandırmışlar, geriye sadece ispatı kalmış. ve belki de bu bakirelik oyunu aylarca sürmüş.
    bu deneme yanılma yoluyla öğrenilir. bazense öğrenemezsiniz bile.

    sağolsun Yeni Türkü açıklamış:)
    ısrarla bize anlatmaya çalıştığınız aldaılma mevzusu artık kabak tadı verdi.hayatında eli erkek eline deymemiş veya az deymiş veya sadece deymiş bir kızı tepkilerinden anlayamıyorsanız erkekliğinizde bir sorun var derim. her önüne gelenle yatmış biri sadece zarını diktirdi diye neyi saklayabilirki?
    denemeye veya yanılmaya gerek yok.bu bir içgüdüdür.

    umarım içgüdüleriniz yanıltmaz sizi..hayatta başarılar..
    ama belirtmeden geçemeyeceğim muhtemelen yanılacaksınız, kendinize olan bu konudaki bu güveniniz de yanılmanızın en büyük sebebi olacak..




  • quote:

    Orjinalden alıntı: EngineerInDefenceInd


    quote:

    Orjinalden alıntı: berat23
    quote:

    Orjinalden alıntı: casilo
    sizin için cinsel ilişki ruhsuzca yapılan bir şeyse ben ona bir şey diyemem sayın berat23. hormonlarımızın eseri diye düşünsek bile hormonlarımız bizden ayrı yaşayan varlıklar değiller. bizimler, vücudumuzdalar ve talep ediyorlar.
    ayrıca üzülerek söylemeliyim ki bir kızın ruhunun patlak olup olmadığını anlamak, zarının patlak olup olmadığını anlamaktan çok daha zordur. eğer bunu anlamak kolay olsaydı herkes herkesi tanır, herkes herkesin içini bilir ve ona göre davranırdı.
    biz size "aman ha aldatılmayın" derken bunu söylüyordum. zar diktirenlerin sayısı bini aşmış sizce bunu yapan kızlar saf mı da bunu yapıyorlar? hayır. aksine sinsiler. düşünün ki adamı ellerinde tutup bakire olduklarına inandırmışlar, geriye sadece ispatı kalmış. ve belki de bu bakirelik oyunu aylarca sürmüş.
    bu deneme yanılma yoluyla öğrenilir. bazense öğrenemezsiniz bile.

    sağolsun Yeni Türkü açıklamış:)
    ısrarla bize anlatmaya çalıştığınız aldaılma mevzusu artık kabak tadı verdi.hayatında eli erkek eline deymemiş veya az deymiş veya sadece deymiş bir kızı tepkilerinden anlayamıyorsanız erkekliğinizde bir sorun var derim. her önüne gelenle yatmış biri sadece zarını diktirdi diye neyi saklayabilirki?
    denemeye veya yanılmaya gerek yok.bu bir içgüdüdür.

    umarım içgüdüleriniz yanıltmaz sizi..hayatta başarılar..
    ama belirtmeden geçemeyeceğim muhtemelen yanılacaksınız, kendinize olan bu konudaki bu güveniniz de yanılmanızın en büyük sebebi olacak..




    sırf biri çıkıpta böyle söylemesin diye kendime ait bir iddiada bulunmadım.bunlar genel erkek içgüdüleri.ha çok seversin,bırak bekareti belden aşşağısı olmasa görmezsin bu durumdada her türlü olayı kaba tabirle yersin.benim zaten büyük konuşma huyum yoktur.olmaz olmaz demem ama aklım başımdaykende kararlarım bellidir.teşekürler




  • Bu konu aynı din gibi bir tercih meselesidir. Ben eşimin bakire olmasını isterim, diğeri istemez. Aynen renkler ve zevklerin tartışılmayacağı gibi, bu da tartışılmaz. Sonuçta evlilik silah zoruyla olmuyor. Ha onla bunla yatıp kalkana da kimi kötü gözle bakar, kimine normal gelir. Yani gene kendi tercihlerimizin bir ürünü oluyor aslında.

    Sonuç olarak, kimse kimseyi bakire/ bakir eş istiyor ya da istemiyor diye yargılayamaz.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: BJKKKKK

    Bu konu aynı din gibi bir tercih meselesidir. Ben eşimin bakire olmasını isterim, diğeri istemez. Aynen renkler ve zevklerin tartışılmayacağı gibi, bu da tartışılmaz. Sonuçta evlilik silah zoruyla olmuyor. Ha onla bunla yatıp kalkana da kimi kötü gözle bakar, kimine normal gelir. Yani gene kendi tercihlerimizin bir ürünü oluyor aslında.

    Sonuç olarak, kimse kimseyi bakire/ bakir eş istiyor ya da istemiyor diye yargılayamaz.


    .
  • Yargılayamaz ! Sen hangi coğrafyada yaşıyorsun acaba ?

    Kağıt üstünde güzel sözler ama zaten sorunda herşeyin kağıt üstünde kalması
  • quote:

    Orjinalden alıntı: __MuLKiYeLi__

    Burada ele alınması gereken kişisel özelliklerden çok toplumun otokontrol mekanızmasıdır. Toplumda yazısız ve organik bazlı, değerlerden ileri gelen cezalandırma sistemleri, kişiyi, o değerin ve yargının hedefi olan olguda dikkatli davranmaya sevk eder. Bu değerlerin kişiler üzerinde etkili olmalası, toplumda bireylerin birbirine olan bağlarının organik olmasıyla doğru, mekanik olmasıyla ters orantılıdır. Mesela bizim içtimai yapımız ele alınırsa geleneksellikten kopamamış, organik bağları hala kuvvetli, kişilerin birbirinden haberdar olduğu bir toplum yapısı görürüz. Bu yapıda birey, yaptığı hareketlerde, atacağı adımlarda ve fikri hayatında toplumun değer bazlı sınırları içerisinde olmaya itilir zaten aksi de asosyalliktir. Asosyal hayat tarzında birey değer-dışı yaptığı hareketlerde, verdiği kararlarda, attığı adımlarda dışlanma, sosyal-çöküntü, mahalle baskısı ve sosyal linç gibi organik cezalandırma yöntemleriyle toplumdan dışarı itilir. Birey, bu cezaya tabi olmamak için toplumla paralel veya onun öngördüğü şekilde davranır/davranmaya zorlanır/davranmak zorundadır.

    Toplumda kişiler arası ilişkiler mekanik ve ikincil hal aldıkça, bireyler arası haberdarlık düşer ve dolayısıyla toplumun organik cezalandırma yöntemleri şiddetini, önleyiciliğini veyahut ikna ediciliğini kaybeder. Demem o ki geleneksel ve organik toplum yapısından kurtulamamış bir toplum olarak bir bayanın bekaretini koruması ve erkeğin bekaretini korumuş bir bayanla evlenmesi bir toplumsal değerdir, uygulanmadığı takdirde toplumsal cezanın en şiddetli uygulandığı değerlerden biridir dolayısıyla uygulanması veyahut korunması için büyük bir çaba sarfedilir ki bu da onun "toplumsal değer" yaftasını sağlamlaştırır. Kişisel fikirler veyahut minör/tekil/tikel davranışlar, bahsi geçen olgunun toplumsal değerle şekillendiği gerçeğini değiştirmez. Nihayetinde toplumumuzda bekaret tek taraflıdır ve namus göstergesidir.


    Ben yeni dünya düzeninin bunu değiştiriceğini düşünüyorum. Nasıl ki "gelişmiş" toplumlarda bu konu önemini kaybetmiş, bizde de değişim büyük şehirlerde çoktan başladı. Sadece ilçelere köylere ulaşması zaman alıyor. Bu sadece bekaret değil, her konuda bu şekilde. Zaten değişmesinin de gerekli olduğunu düşünüyorum. İnsanlar ya genç yaşta çok büyük sorgulamalar yapıyorlar bunun için, (ki bu burada 3-4 sayfa konuşmamızdan bellidir) yada düşünmeden "işlerine" bakmayı tercih ediyorlar. Ben Sex in de bir ihtiyaç olduğunu düşüüyorum. Ama bazıları sexin ihtiyaç olmadığıı düşünüyordur. Bence bu konuda tartışmaya değer:

    Sex bir ihtiyaç mıdır?




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Yeni Türkü


    quote:

    Orjinalden alıntı: __MuLKiYeLi__

    Burada ele alınması gereken kişisel özelliklerden çok toplumun otokontrol mekanızmasıdır. Toplumda yazısız ve organik bazlı, değerlerden ileri gelen cezalandırma sistemleri, kişiyi, o değerin ve yargının hedefi olan olguda dikkatli davranmaya sevk eder. Bu değerlerin kişiler üzerinde etkili olmalası, toplumda bireylerin birbirine olan bağlarının organik olmasıyla doğru, mekanik olmasıyla ters orantılıdır. Mesela bizim içtimai yapımız ele alınırsa geleneksellikten kopamamış, organik bağları hala kuvvetli, kişilerin birbirinden haberdar olduğu bir toplum yapısı görürüz. Bu yapıda birey, yaptığı hareketlerde, atacağı adımlarda ve fikri hayatında toplumun değer bazlı sınırları içerisinde olmaya itilir zaten aksi de asosyalliktir. Asosyal hayat tarzında birey değer-dışı yaptığı hareketlerde, verdiği kararlarda, attığı adımlarda dışlanma, sosyal-çöküntü, mahalle baskısı ve sosyal linç gibi organik cezalandırma yöntemleriyle toplumdan dışarı itilir. Birey, bu cezaya tabi olmamak için toplumla paralel veya onun öngördüğü şekilde davranır/davranmaya zorlanır/davranmak zorundadır.

    Toplumda kişiler arası ilişkiler mekanik ve ikincil hal aldıkça, bireyler arası haberdarlık düşer ve dolayısıyla toplumun organik cezalandırma yöntemleri şiddetini, önleyiciliğini veyahut ikna ediciliğini kaybeder. Demem o ki geleneksel ve organik toplum yapısından kurtulamamış bir toplum olarak bir bayanın bekaretini koruması ve erkeğin bekaretini korumuş bir bayanla evlenmesi bir toplumsal değerdir, uygulanmadığı takdirde toplumsal cezanın en şiddetli uygulandığı değerlerden biridir dolayısıyla uygulanması veyahut korunması için büyük bir çaba sarfedilir ki bu da onun "toplumsal değer" yaftasını sağlamlaştırır. Kişisel fikirler veyahut minör/tekil/tikel davranışlar, bahsi geçen olgunun toplumsal değerle şekillendiği gerçeğini değiştirmez. Nihayetinde toplumumuzda bekaret tek taraflıdır ve namus göstergesidir.


    Ben yeni dünya düzeninin bunu değiştiriceğini düşünüyorum. Nasıl ki "gelişmiş" toplumlarda bu konu önemini kaybetmiş, bizde de değişim büyük şehirlerde çoktan başladı. Sadece ilçelere köylere ulaşması zaman alıyor. Bu sadece bekaret değil, her konuda bu şekilde. Zaten değişmesinin de gerekli olduğunu düşünüyorum. İnsanlar ya genç yaşta çok büyük sorgulamalar yapıyorlar bunun için, (ki bu burada 3-4 sayfa konuşmamızdan bellidir) yada düşünmeden "işlerine" bakmayı tercih ediyorlar. Ben Sex in de bir ihtiyaç olduğunu düşüüyorum. Ama bazıları sexin ihtiyaç olmadığıı düşünüyordur. Bence bu konuda tartışmaya değer:

    Sex bir ihtiyaç mıdır?

    elbette evet.




  • bir erkegin bir bölgesi ile ilgili bu kadar muhabbet dönse ne intiharlar olurdu ya!!!! aslinda keske öyle olsa ya, daha net anlasilir belki konu

    valla cok gönül rahatligiyla kiminle gezmis ne yasamis olursa olsun sorun yok diyemiyorum nedeni belki karsimdakine güvensizlik.. aslinda o noktada iken de güvensizlik var ise iliskiyi bitirmek daha iyi ya neyse..
    ama zamanla asilacak bir durumdur, bünye meselesi diyorum simdilik. saygisizlik yapmis olacagima eminim cünkü... bana yapsa sevgilim cok moral bozucu bir durum olur mesela.. empati muhabbetleri..
    güvensizlikten ziyade bence milletin cildirmasinda iki temel faktör var, din-toplum.
    yurtdisindakiler insan degil mi? kiz-erkek degil mi? bilmedigmiz farkli fizyolojik yapi mi var onlarda? onlar niye normal biz anormal. ha buradan su sonuc cikmasin yurtdisínda her an her dakika millet birseyler yapiyor. buradakinden farki yok bence. ama su var "dogal" bir olay olma bilinci var sanirim.
    din iman kitap toplum ne varsa bir yere kadar! BENCE! bagimli ve bagli olma durumu.. bir kisinin dinimiz böyle emrediyor böyle olmali demesi bana cok garip geliyor. hani öyle ateist bir yapida degilim ama böylesine muhabbetler ne bileyim. kime ne ya!!! diyesi geliyor insanin.
    ya evlenmissin yani tamam demissin seviyorum, her türlü yanindayim. sonra.... degilim. belki kiz bir kaza gecirdi? bir sekilde "kriterler tutmadi" ne olacak. sana dert anlatmaya ugrasacak.
    "yalancisin" tavirlari.
    "hani seviyordun ulan bu muydu askin, inanmiyorsun sözüme.."
    "böyle askin..."
    falan falan.. masalda degil hani yani böyle olaylar oluyor, intihar edenler, bizzat gidipte öldürülenler...
    Insanlari gecmislerinden dolayi "yargilamak" yanlis bir tavirdir, ne dinin ne toplumun (aileyi zaten koymuyorum, böyle bir sacmalik olabilir mi ya, nedir durum evladim, "kriterler" tamam mi falan?!) hakki yoktur kimsenin isine karismaya..
    o ""cesaret"" varsa erkekte, ben seni seviyorum deyip hersekilde yaninda ise gerisi hikaye..
    belkide yeteri kadar cesaret gösterilemedigi icin ya da baska baskilardan korktugu icin kisiler toplum baskisi falan diyor olabilir.. (bu arada toplum herkesin "gecmisini" biliyor..?)

    empati kelimesi cinladi birden kulaklarimda...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Lp_640 -- 17 Ekim 2008; 20:34:38 >




  • öncelikle sayın Yeni Türkü, evet sizin de bahsettiğiniz gibi bir cinsel ilişki ruhsuzca da yapılabilir. ama bu amaca yönelik bir harekettir. bahsettiğimiz cinsel ilişkinin özellikle de ilişkilerdeki cinsel beraberliğin ruhsuzca olmayacağını en azından olmaması gerektiğini düşünüyorum. sonuçta tartıştığımız konu tek gecelik ilişkiler falan değil.

    bunun dışında da size söyleyeceğim bir diğer şey o bahsettiğiniz erkekle kadın fizyolojisinin farklılığıyla alakalı. evet bizim fizyolojimiz sizinkinden farklı olabilir. fakat arzularımız sizinkiler kadar olmasa da (bunu siz erkekler söylüyorsunuz. üstelik ben biraz da iradesizlikle ilişkilendiriyorum. benim fikrimdir.) emin olun yeteri kadar güçlüdür.

    sayın berat23, artık sizin söylediğim her şeye karşı çıkmanıza zaten alıştım "aldatılırsınız" diyorum "genel olarak ben aldatılmam içgüdü diye bir şey var" diyorsunuz. "ben bir kızım ve biliyorum. zaten aldatılıyorsunuz" diyorum siz yine de "aklım başımdayken kararlarım bellidir" diyorsunuz. ama size tekrar soruyorum: bu kadar zarını diktiren kızın evlendiği yahut beraber olduğu erkekler nasıl oluyor da anlamıyorlar bir türlü? anlasalar haberlerde zar yüzünden işlenen cinayetler de çıkmaz mı? bir arkadaşım sevgilisini bakire olmadığına inandırmış ve sonra onunla beraber olup çocuğun bakire olduğunu fark edince şoka girmesine neden olmuştu. kız istiyordu fakat çocuk bakire bi kızın ilk erkeği olmak istemiyordu. sizce bu nedir? zarı bekareti falan da bırakalım normal bir aldatılmak eylemi de var, erkeklerin de kadınların da yaptığı, kaç tanesi eşler/sevgililer tarafından fark ediliyor?

    yukarıdaki temennilere katılacağım : umarım içgüdüleriniz düşündüğünüz kadar güçlüdür.

    ve sayın bjkkkk, bu forumda "kendi" görüşlerimizi belirtip başkalarının görüşlerini tartışıyoruz. "bu konu yargılanamaz, sorgulanmaz, eleştirilemez" diye bir şey olsaydı forum diye bir şey olmazdı.




  • 
Sayfa: önceki 56789
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.