< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > |
İlber Ortaylı: 'Atatürk olmasa İstanbul’u turist gezisinde görürdük'



-
-
Turist olarak bile giremezdik.İlber hoca yine iyimser konuşmuş ama hakikat bu.En büyük dış politika başarıları İdlipte Ruslarla ortak devriye atmak olan bir zihniyetin bunu anlaması zaten imkansız.Adamlar Türkleri Anadoluda misafir,göçmen,mülteci olarak görürken aksini düşünmeleri zor.
-
gel de bunu ak zihniyete anlat.
-
E öyle çünkü özel idare kontrol altına giriyordu.Vatikan gibi olacaktı.
Ama şuanki durumuna göre daha iyi olurdu.İçine edildi.Her yer beton ve her yeri mülteci şuan.
< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı > -
Birinci Dünya Savaşı sonrasında imparatorluk başkentinin, İstanbul'un işgal edildiğini unutuyoruz.
Fakat gel de bunu Sevr fetişistlerine anlat.
-
Maalesef eğitim sistemimizin sorunları bunlar. Selçuklu ve Osmanlı tarihini de böyle anlatıyor. Kazandığımız zaferler. Kazandığımız zaman uzun uzun, şatafatlı, kaybettiğimiz kısım ise bir kaç cümle.
Kazanan da kaybeden de atalarımız. Selçuklu da Osmanlı da nasıl kazanarak büyüdüyse, kaybederek küçüldü.
Kazandığımız zaman nasıl güçlü ve gururlu isek kaybettiğimiz zaman da o kadar zayıf ve topuklarımız kıçımıza vura vura kaçtık.
Çok değil, 20. asrın başı. Tüm kuzey Afrika kaybedilmiş, öyle sadece Fransız ve İngiliz askerine değil, yerel halkın da bizi istememesine kaybedilmiş. Tralbusgarp, yani bugünkü Libya halkı ise payitahta sadık kalmış ve İnligiz, Fransız, İtalyan himayesini kabul etmemiş.
Libya'ya ordu gönderemiyorduk. Kara bağlantımız yoktu. Donanmamız yoktu denizden ulaşamıyorduk. Enver Paşa, Mustafa Kemal, Fethi Bey, Fuat Bey ve Nuri Bey gibi bir avuç subay gönüllülük esasıyla gizlice Libya'ya gitti. Osmanlı'nın 7-9 bin askeri vardı Libya'da. İtalyan kuvvetler ise 100 binden fazla.
Yerel halkın sivil milis grupları gelen Osmanlı subayları komutasına girdi. Bu da takribi 20 bine yakındı. Toplam 7-9 bin asker, 20 bin milis, bir avuç subay ve tüm deniz ve kara gücüyle İtalya.
Ama o da ne? Bu bir avuç milisten oluşan birlikler İtalyan işgalini durduruyor. Enver Paşa payitahta haber gönderiyor. "Düşmanı durdurduk, acil destek gönderin" diye. İktidarda olan İttihak ve Terakki cevap bile veremiyor. Mustafa Kemal donanmanın gelmesi için haber gönderiyor. Karada zafer kazandık ama donanma olmadan elde tutmak imkansız.
Kara haber bile gelmiyor. Donanma yok. Hücumbot bile yok.
İtalya bu bir avuç kahraman bedevi ve Osmanlı subayını yenemeyeceğini anlayınca elini kolunu sallaya, kinaye değil tek mermi bile atmadan, 20 30 kişilik birliklerle, sandallarla gelip Ege adalarını bir bir alıyor. Hani koskoca Fatih Sultan Mehmet'in kuşatıp alamadığı, Sultan Süleyman'ın 100 bin kişilik ordu ve 400'den fazla deniz aracıyla 5 ayda ancak teslim alabildiği Rodos sadece 5 dakikada işgal edildi.
Olayın vahametini anlamanız için anlatıyorum bunu. O kadar güçsüz ve teknik anlamda bitik bir durumdayız.
Ege adalarının işgali sonrası İttihak ve Terakki Libya'daki Türk subaylara "geri dönün" dedi sadece.
Her yıl Çanakkale Savaşını kutluyoruz. Çanakkale bir savaş değil, bir savaşın bir cephesi.
Filistin cephesi var kaybettik, Kafkas cephesi var kaybettik, Hicaz cephesi kaybettik, Balkan cephesini kaybettik arkaşlar, Yemen kaybettik, Irak kaybettik. Ama Çanakkale'yi kazandık.
Bu bir zafer değil, savaşı kaybettik. Aslında kazandık da Almanlar kaybettiği için biz de kaybetmiş sayıldık. Bu nasıl bir iddia? Bize bunu empoze ediyorlar. Biz bu savaşı kaybettik, kaybetmeyi geç ezildik, üstümüzden geçtiler.
İstanbul'u mermi atmadan aldı İngilizler. Hiçbir direnişle karşılaşmadan. Bakın bugün aşağı gördüğünüz Libya halkı bile böyle teslim olmadı. Ölene kadar savaştı.
İttihak ve Terakki'yi boşuna Cumhuriyet'in temellerinden uzak tutmadı Atatürk.
Kaybettikçe kazandık diyorlar. Bu bana günümüzde birilerini hatırlattı ama neyse girmeyelim o konuya şimdi.
Her çıkışın bir inişi vardır, her inişin de bir çıkışı. Biz büyük bir milletiz. Bu ego ya da gerçek dışı değil. Milletimiz binlerce yıldır kazanmış ve kaybetmiştir. Bunun bilincine varmamız gerekiyor.
İşte bunları göz önüne alarak bakarsanız Lozan büyük bir zaferdir. Mustafa Kemal de büyük işler başarmış, adını tarihe altın harflerle kazımış, öldürdüğü düşmanları tarafından bile iradesine, zekasına, hakimiyetine saygı duyulmuştur.
İş bu vesile ile 30 Ağustos Zafer Bayramı arifesinde başka Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve en güvendiği arkadaşı Mareşal Fevzi Çakmak olmak üzere, tüm şehit ve gazilerimizden, cepheye mermi taşıyan kadınlardan, su veren çocuklara kadar bize bu toprakları kanları ile kazananlardan Allah razı olsun, mekanları cennet olsun.
Masa başında değil cephede kazanarak elde ettiğimiz cumhuriyet ilelebet payidar olsun.
-
Schengen vizesi isterlerdi bir avuç kişi görebilirdi ancak.
En Beğenilen Yanıtlar

Turist olarak bile giremezdik.İlber hoca yine iyimser konuşmuş ama hakikat bu.En büyük dış politika başarıları İdlipte Ruslarla ortak devriye atmak olan bir zihniyetin bunu anlaması zaten imkansız.Adamlar Türkleri Anadoluda misafir,göçmen,mülteci olarak görürken aksini düşünmeleri zor. |
Maalesef eğitim sistemimizin sorunları bunlar. Selçuklu ve Osmanlı tarihini de böyle anlatıyor. Kazandığımız zaferler. Kazandığımız zaman uzun uzun, şatafatlı, kaybettiğimiz kısım ise bir kaç cümle. Kazanan da kaybeden de atalarımız. Selçuklu da Osmanlı da nasıl kazanarak büyüdüyse, kaybederek küçüldü. Kazandığımız zaman nasıl güçlü ve gururlu isek kaybettiğimiz zaman da o kadar zayıf ve topuklarımız kıçımıza vura vura kaçtık. Çok değil, 20. asrın başı. Tüm kuzey Afrika kaybedilmiş, öyle sadece Fransız ve İngiliz askerine değil, yerel halkın da bizi istememesine kaybedilmiş. Tralbusgarp, yani bugünkü Libya halkı ise payitahta sadık kalmış ve İnligiz, Fransız, İtalyan himayesini kabul etmemiş. Libya'ya ordu gönderemiyorduk. Kara bağlantımız yoktu. Donanmamız yoktu denizden ulaşamıyorduk. Enver Paşa, Mustafa Kemal, Fethi Bey, Fuat Bey ve Nuri Bey gibi bir avuç subay gönüllülük esasıyla gizlice Libya'ya gitti. Osmanlı'nın 7-9 bin askeri vardı Libya'da. İtalyan kuvvetler ise 100 binden fazla. Yerel halkın sivil milis grupları gelen Osmanlı subayları komutasına girdi. Bu da takribi 20 bine yakındı. Toplam 7-9 bin asker, 20 bin milis, bir avuç subay ve tüm deniz ve kara gücüyle İtalya. Ama o da ne? Bu bir avuç milisten oluşan birlikler İtalyan işgalini durduruyor. Enver Paşa payitahta haber gönderiyor. "Düşmanı durdurduk, acil destek gönderin" diye. İktidarda olan İttihak ve Terakki cevap bile veremiyor. Mustafa Kemal donanmanın gelmesi için haber gönderiyor. Karada zafer kazandık ama donanma olmadan elde tutmak imkansız. Kara haber bile gelmiyor. Donanma yok. Hücumbot bile yok. İtalya bu bir avuç kahraman bedevi ve Osmanlı subayını yenemeyeceğini anlayınca elini kolunu sallaya, kinaye değil tek mermi bile atmadan, 20 30 kişilik birliklerle, sandallarla gelip Ege adalarını bir bir alıyor. Hani koskoca Fatih Sultan Mehmet'in kuşatıp alamadığı, Sultan Süleyman'ın 100 bin kişilik ordu ve 400'den fazla deniz aracıyla 5 ayda ancak teslim alabildiği Rodos sadece 5 dakikada işgal edildi. Olayın vahametini anlamanız için anlatıyorum bunu. O kadar güçsüz ve teknik anlamda bitik bir durumdayız. Ege adalarının işgali sonrası İttihak ve Terakki Libya'daki Türk subaylara "geri dönün" dedi sadece. Her yıl Çanakkale Savaşını kutluyoruz. Çanakkale bir savaş değil, bir savaşın bir cephesi. Filistin cephesi var kaybettik, Kafkas cephesi var kaybettik, Hicaz cephesi kaybettik, Balkan cephesini kaybettik arkaşlar, Yemen kaybettik, Irak kaybettik. Ama Çanakkale'yi kazandık. Bu bir zafer değil, savaşı kaybettik. Aslında kazandık da Almanlar kaybettiği için biz de kaybetmiş sayıldık. Bu nasıl bir iddia? Bize bunu empoze ediyorlar. Biz bu savaşı kaybettik, kaybetmeyi geç ezildik, üstümüzden geçtiler. İstanbul'u mermi atmadan aldı İngilizler. Hiçbir direnişle karşılaşmadan. Bakın bugün aşağı gördüğünüz Libya halkı bile böyle teslim olmadı. Ölene kadar savaştı. İttihak ve Terakki'yi boşuna Cumhuriyet'in temellerinden uzak tutmadı Atatürk. Kaybettikçe kazandık diyorlar. Bu bana günümüzde birilerini hatırlattı ama neyse girmeyelim o konuya şimdi. Her çıkışın bir inişi vardır, her inişin de bir çıkışı. Biz büyük bir milletiz. Bu ego ya da gerçek dışı değil. Milletimiz binlerce yıldır kazanmış ve kaybetmiştir. Bunun bilincine varmamız gerekiyor. İşte bunları göz önüne alarak bakarsanız Lozan büyük bir zaferdir. Mustafa Kemal de büyük işler başarmış, adını tarihe altın harflerle kazımış, öldürdüğü düşmanları tarafından bile iradesine, zekasına, hakimiyetine saygı duyulmuştur. İş bu vesile ile 30 Ağustos Zafer Bayramı arifesinde başka Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve en güvendiği arkadaşı Mareşal Fevzi Çakmak olmak üzere, tüm şehit ve gazilerimizden, cepheye mermi taşıyan kadınlardan, su veren çocuklara kadar bize bu toprakları kanları ile kazananlardan Allah razı olsun, mekanları cennet olsun. Masa başında değil cephede kazanarak elde ettiğimiz cumhuriyet ilelebet payidar olsun. |
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X