Şimdi Ara

İHLAS AURA CLEANMAX VE DİGER SAGLIK ROBOTLARI HAKINDA GÖRÜŞLERİNİZ ACİİİİLLL GEREKLİ!!! (20. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
592
Cevap
5
Favori
462.842
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1819202122
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • 3 gün önce ihlas firmasından tanıtım yaptı arkadaşlar. aleti inceledim. mesleğim elektrik. alet hakkında yüzeysel bilgiye sahipler. aletin fiyatı çok pahalı. diğer sulu sistemlerle aralarında gözle görünür bir kalite farkı yok. (Bazı alt fiyatlı modeller hariç) Arkadaşların önceden bahsettiği tüm duygu sömürüsünü ve telefon alma muhabbetlerini yaşadım. Diyeceğim şu. Cebinizi düşünün. Sonuçta havada uçuşan toz ve bakterinin tamamıda zararlı değil. Bu olayıda bu kadar abartmayın. Memleketimin insanını bu cihaz alınmazsa boğulacaksınız moduna getiriyorlar.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: hakany84

    sayın ege 45.
    ödeme kosulları degısıyo pesın ve vadelı olarak 1600 ıle 1900 ytl arası




    aşağıda linklerini verdiğim siteden ücretsiz tanıtımlarını yapıyorlar ayrıca birçok kampanyaları da var

    www.ihlas-temizlikrobotu.com

    www.ihlasauracleanmax.com




  • arkadaşım geçen gün orca marka ihlasın bir ürünü satmışlar kapıda. ev ev dolaşıp bu kadar kazıkçılık görmedim. önce demişler şube açıcaz konser var ürünümüzden alırsanız konsere bilet de veriyoruz, sonra bi kağt veriyor iki ürün hediye ediylar güya. hediye de set stü dandik bi ürün ve p lu set tencere takımı gibi bişi. hepsine 900 tl ye imza attırmışlar. orca marka halı yıkama makinası na internetten baktım 135 tl ye bile alabiliyorsun. ben böyle adilik görmedim, telefon açtım bu ürünler iade etcez dedim. adamlar olmaz dedi. ürün iademiz yok. sonra mersinden gelmişler mersindeki numaralarını aradım dedim ürünü iade almıyosanız ben bu parayı ödeyemem dedim adi herif kuzu kuzu ödüceksiniz dedi. hemen gidip valiliğe suç duyurusunda bulundum, sonra polis noktasına gittim adamlar yakalatamayız dedi valilikten emir gelmesi lazım dedi beni aksaray tüketici hakları derneği varmış oraya yolladılar dilekçemi verdim. sizce bi sonuç çıkar mı adamlar toplam da 300 ü geçmeyecek ürünleri 900 e satıyorlar. hem de bir sürü yalan dolanla neymiş de orca marka halı yıkama makinası 1600 tl imiş bunlar 900 e satıyormuş. nettn baktım 135 tl ye bile var. kandırmışlar resmen. hakkımı başka nerede arayabilirim??




  • Arkadaşlar,

    İlk defa buradaki bir forumun konusunun dışına çıktığını, hem de bu kadar seviyesizleştiğini gördüm.

    Evimizde kedi olduğu ve iki çocuktan dolayı bir makine almaya karar verdik. Her alışveriş öncesinde olduğu gibi buradan araştırma yapmaya çalıştım ama forumun tamamında İhlas'ın satış elemanlarının ilanları, saldırıları ve uslupsuz yazılarını gördüm.

    Benim beklediğim x, y, z markalarının kullananların yorumları biraz da her zaman olduğu kadar benim yoğurdum ekşi değildir tadında kendi kullandığı ürünü biraz abartmasıydı.

    Ama buradakini beklemiyordum. Kendi adıma sırf buradaki futursuz yazılardan dolayı İhlas almayacağım.





  • o dediğin şartlarda ben tam 3 ay çalıştım.3 ay boyunca hiç bir kapıdan geri dönmedim üstelik demoların hepsini ofis ayarladı kendi çevreme hiiiç girmedim en sonunda baktım olmuyo bıraktım işim yok çevreme süpürge mi satacaktım.

    quote:

    Orijinalden alıntı: FRAPS

    Bende birara tanıtım için 1 hafta ihlasda çalışmıştım.Eğitim filan verdiler.İşe başladık oradakilere sordum ben bunu kime tanıtıp satacağım dedim.Adres verin gidip tanıtmını yapayım dedim. Bana demezler mi ilk önce ailene ve akrabalarına satacaksın diye Zaten o gün işi bıraktım.

    Soru :Taş çatlasa 500 ytl edecek bir ürünü çevreme 1500-2000 ytl ye satıp prim alırsam, kar mı etmiş yoksa zarar mı etmiş olurum ?




  • Bugün gelen pazarlamacı aura'ya 1600tl fiyat verdi.Anında yolcu ettim.Motosiklet parası yahu.
  • ihlasta çalışan arkadaşlar hararetli hararetli makinanızı ve servislerinizi övüp duruyorsunuz. dünya para verip aldığımız makina garanti kapsamındayken belki 10 kere arıza verdiğinde bu hararetinizi görmek isterdim. Karsta bu lanet makinayı aldım. motorun yanmasına kadar başına gelmeyen kalmadı. normalde 1 senede 6 tamir olduğunda kanunen geri alıp paramı vermek zorunda olmalarına rağmen arkadaşlar git ne yaparsan yap şeklinde tepkiyle karşılaştım. konu 1 milyar üstü olunca mecburen mahkeme açmak gerekiyor. oda ölme eşşeğim ölme misali.. Şimdide garantisi bitti tekrar tamire götüreceğim bakalım birkaç kuruş verince 3 senedir yapılmayan tamirat gerçekten tamir olacakmı. ihlasta çalışan arkadaşlar isterseniz numarasını vereyim makinanında varsa kayıtlarına bakın. ta karstan 2 defa istanbula gidip geldi makina... yine doğru dürüst tamir edremeden teslim ettiler. Şu andada evde uçak varmış gibi çalışıyor ( uçak motorundan olsa gerek..:-))) o yüzden sabah 11 den önce açıp komşuları rahatsız edemiyoruz. Gel gör genede şaka yollu serzenişlerde bulunuyorlar ama ne yapalım apartmanımızın kaderiymiş diyip geçiştiriyoruz.... şunuda söyleyeyim eğer rahatsızlık vermeseydi iyi bir makinaya benziyordu.




  • sayın murat aktaş yaklaşık 3 yıldır bu holdinge baglı calışıyorum .her elektronik cihazda oldugu gibi robotumuzda da sorun cıkabilir önemli olan bunun telafisi.ama sizinde karşılaştıgınız gibi sorun çalışan arkadaşlarda.müşteri memnunuyetinden bihaber bu çalışanların yüzünden robotumuzun karalanması beni rahatsız ediyor.ben istanbulda çalışıyorum.kendi müşterilerimden bir sorun yaşamadım.hatta işten çıkmış arkadaşların müşterileriyle de ilgilenmeye çalışıyorum.size ricam bu kişiler yüzünden robotu karalamıyalım.müşteri memnuniyetinden habersiz bu kişileri de holdingimize mail atarak şikayet edebilirsiniz.gerekirse ben de bizzat ilgilenirim.her türlü sorun şikayet ve bilgi almak için şu telefonlardan ulaşabilirsiniz.teşekkürler.İ. H. İstanbul Anadolu yakası Pendik Bölge satış müdürü Gülhanım Çankaya 0506 533 15 00-0532 5023407
  • Bu holding de mi çalışyon? emin misin? çalıştığın ofisin vergi levhasına , faturasına ya da irsaliyesine bir bak bakalım ihlas holding mi?
  • bence hanımefendı dogru soyluyor ben evımde ıhlas temızlık robotu kullanıyorum ve 1700 ytle aldım fakat co memnumum 4 ayda bır bakıma gelıyorlar ve sorunlarınızla ılgılenıyorlar ve sımdı 1000 ytleye su arıtıcısı alıcam alttakı yazıyı okuyun harbı ıhlas guzel dersınız bence ıhlas super

    şu anki model biraz daha iyi ve kullanışlı sanırım. temizlemesi kolay ama çok pahalı. 1600 ytlye almam desem de bir kuruş bile indirim yaptırmadan aldım. güzel mi çok güzel. pişman mıyım asla. ama dedim ya çok pahalı. evde astım rahatsızlığı varsa parayı düşünemiyorsunuz tabi.


    heyo philips pek kullanışlı olmuyo be.ihlası pek sevmem ama iyi temizliyo velet

    valla bizi ihlasın adı ilgilendirmiyor. bu durumu ben de ifade ettim gelen kişiye. ihlasla ilgisi olan herşey kalsın istemem dedim ama dendiği gibi olmadı. bir gelsinler temizliği görün hayran kalıyorsunuz. ben bile zevk alıyorum evin o robotla temizlenmesinden...

    neden illa ihlas demiş. çünkü onlar aradı ısrarla tanıtım için. başka duyduğum bildiğim gördüğüm yoktu. Ne oldu derseniz 1600 ytlye 8 taksitte aldım. çok da memnun oldum. tabi fiyatından değil.

    bunlar ıhlasa yapılan bazı yorumlar googleden arastırın zaten bır tane kotu yorum yapan yoktur ben turkum turk malı kullanırım ve 100 100 kalıtelı dıyebılırım dedıgım gıbı adamlar zorla bakıma gelıyor sankı hemde alalı 1.5 sene oldu fakat ıhlasın tek sorunu temızlemesı syu bosalt felan dıyenler oluyor ama sunu unutmayalım evımızde o kadar pıslıkle yasamaktansa suyu dokup makıneyı temızlerım BENCE....



    ihlas su arıtıcısı



    1. ilk başlarda tek filitrelileri vardı daha sonraları 3 filitrelileri çıktı.filitreler ay da bir tuzda bekletilirdi ölüm gibiydi.daha sonraları osmos sistemleri çıktıktan sonra pabuçları dama atılmıştır.filitreleri her bakımdan sonra suyun tadını güzelleştirmekte ancak temizlenmesse düşünülebileceği gibi mikrop yuvası olmaktadır.daha sonraları ultra viole ışıklıları çıktı güya mikropları bu ışın öldürüyordu.

    2. damacana suların fiyatlarının artması ile bir dönem özellikle dar gelirli kesimde tutulmuş olan makina. ihlas holding'in pek prezantabl pazarlamacıları bunları satabilmek için damacana sular hakkında bol keseden iddialar atar, damacana sularının sağlıksız olduklarını ifade ederlerdi. türkiye'de su sektörünün ciddi anlamda genişlemesi ihlas ev aletleri'nin bu ürününün pazarını yok etmiştir.

    bence ihlas holding bu gelişmelerden çekinmesin. damacana suları ile hayatımıza girmiş olan plastik pompaların yerini artık sebiller aldı. sebil işine girerlerse en az su arıtıcısı kadar başarılı olma şansları mevcut.
    (dünyayı kurtaran adam, 03.02.2009 17:31 ~ 17:44)
    @3069104 [k]
    3. piyasada 13-14 farklı markayla satılan su arıtma cihazlarının, ihlas pazarlama tarafından satılanı ve en ünlü olanı. asıl markası aura'dır. cihazın bir kısmı amerika'da üretilip, montajı da yurtdışında yapılmakta ve ihlas pazarlama tarafından türkiye'ye ithal edilerek satışı gerçekleştirilmektedir.

    önceki modeller motorlu, motorsuz, ultraviyole lambalı v.b. olmak üzere çeşitlendirilmişken; günümüzde satılan versiyonu tüm diğer önceki modellerin bir araya toplanarak daha da geliştirilmesiyle ortaya çıkmıştır ve rakiplerine göre önemli avantajlar içermektedir. bu avantajları da, piyasada uzun yıllardır bulunan bir firma olarak kendi bünyesinde gerçekleştirmiş olduğu araştırma-geliştirme çalışmalarının eseri olarak kullandığı yüksek teknolojiden ileri gelmektedir.

    cihazın yapısından temel olarak bahsetmek gerekirse; 5 ayrı filtre, su basıncı düştüğünde devreye giren bir elektrikli pompa ve 10 litrelik tanktan oluşur. bahsi geçen filtrelerin 4 tanesinin içinde doğal bitkisel malzemeler bulunur. çeşitli bitki kökleri ve mükemmel bir doğal filtre olan hindistancevizi kabuklarının farklı yöntemlerle birbirine kaynaştırılıp sıkıştırılmasıyla; her biri farklı maddeleri süzen, farklı gözenek boyutlarına sahip 4 farklı filtre ortaya çıkartılmıştır. bu gözeneklerin boyutları laboratuvar ortamında 5 mikron, 1 mikron ve 10 angstrom şeklinde ölçülmektedir. insan gözünün görebileceği en küçük değerin 70 mikron civarında (bir saç telinin ucu) olduğu düşünüldüğünde; filtrelerdeki gözeneklerin ne kadar küçük olduğu hakkında bir fikir sahibi olunabilir.

    cihazın kalbi ise; nasa tarafından geliştirilmiş olan, ters ozmoz yöntemiyle suyun içindeki kimyasalları ayrıştıran membran filtredir. bu filtre; ilk olarak 1970'li yıllarda, insanlı uzay araçlarının tasarımı sırasında fark edilen bir aksiliğin giderilmesi amacıyla geliştirilmiştir. bir uzay mekiğinin dünyadan fırlatılması esnasında, fazladan her bir gram ağırlık için ekstradan birkaç kilogram yakıta ihtiyaç vardır. astronotların görev boyunca ihtiyaç duyacakları suyun tamamının mekiğe yüklenmesi durumunda, maliyet o kadar artacaktı ki görevin iptal edilmesi gündeme gelecekti. bu sorunu çözmek için nasa mühendisleri daha önce keşfedilmiş olan membran filtreyi alıp geliştirdiler ve boyutunu da oldukça küçülttüler. bu sayede astronotlar, aynı suyu defalarca arıtıp tekrar tekrar kullanma imkanına sahip oldu. hatta kendi idrarlarını bile bu cihazla arıtıp, gayet temiz ve sağlıklı bir içme suyu elde etmeleri mümkün oldu; fakat görevleri beklenenden uzun sürmediği sürece böyle bir yola başvurmaları tabii ki doğru bulunmadı. sonuçta arıtılan su ne kadar temiz de olsa, psikolojik faktörlerin önüne geçmek o kadar kolay değil. aynı karbonfiber gibi; nasa'nın geliştirdiği bir çok icatla birlikte membran filtre de günümüzde farklı alanlarda kullanılmaktadır. buna örnek olarak diyaliz makinelerini ve deniz suyundan içme suyu elde eden arıtma cihazlarını verebiliriz. ayrıca turkuaz su da, içinde membran filtrelerin olduğu devasa tesislerde arıtılmış sudan başka bir şey değildir. dikkat edilirse; turkuaz su şişesinin üzerinde "doğal kaynak suyu değil de, "işlenmiş içme suyu" yazdığı görülür. suyun işlenmesinden kasıt, arıtmadır.

    günümüzde musluk sularının içilemez olduğunu hepimiz biliyoruz. bunun en büyük sebebi, bu suların yeterince arıtılmamasıdır. hepimiz artık evimizde içme suyu olarak, damacanalarda satılan kaynak sularını kullanıyoruz. fakat maalesef bu da yeterli olmamaktadır... musluk suyuyla yapılan temizlik, yıkanan meyve-sebzeler, demlenen çaylar ve yapılan yemekler de sağlığımız için ciddi bir tehlike oluşturmaktadır.

    musluk sularındaki en bilindik sakıncalardan biri, yüzme havuzlarında da kullanılan klordur. başka bir deyişle, çamaşır suyunun ana maddesi... bu madde suyun içindeki canlı mikroorganizmaları öldürür, partikülleri bloke eder ve vücudumuza girdiğinde aynı sigara gibi yavaş yavaş biriken bir hasara yol açarak yıllar sonra ciddi sağlık sorunlarına yol açar. bu sağlık sorunlarına bir örnek olarak kanseri verebiliriz. arıtma tesislerinde suya klor katan işçiler korucuyu elbiseler giyerek vücutlarının klor gazına maruz kalmasına engel olurlar. fakat biz ev kullanıcıları, aynı kloru barındıran suyu her işimizde kullanırız ve maalesef ne kadar büyük bir tehlike içinde olduğumuzun farkında bile olmayız...

    klorun zararı gözle görülmez, yıllar içinde açığa çıkar. fakat musluk sularında yoğun olarak bulunup, zararı da gözle görülebilen bir madde daha vardır ki o da kireçtir. calgon firması, sadece suyun içindeki kireç sayesinde zengin olmuştur. aslında tüm kaliteli deterjanlarda kireç önleyici madde vardır, yani calgon'a gerek yoktur. yine de şu da bir gerçektir; bu kireç önleyiciler olmasaydı o çamaşır makineleri, bulaşık makineleri calgon reklamlarında gösterilen hale kesinlikle gelecekti. zaten kirecin rahatlıkla görülebilen başka bir kanıtı da vardır: içinde su kaynattığımız çaydanlıklar, cezveler, kettle'lar zamanla içlerinde biriken kireçten dolayı iş yapamaz hale gelirler. fakat ilginçtir; aynı çaydanlığın demlik kısmında veya içinde yemek pişirilen tencerelerde kirece rastlanmaz. bu konuya daha sonra dönmek üzere; tam da bu noktada kirecin vücuttaki zararlarından bahsetmekte oldukça fayda var. kireç molekülleri vücutta parçalanmaz, aksine biriktirilir. biriken kireç zamanla damar tıkanıklığı, sinir sistemi bozuklukları (felç, alzheimer, duyu kaybı), deride sertleşme, saç tellerinde kırılmalar gibi hasarlara yol açar. kirecin insan vücuduna fiziksel ve psikolojik olmak üzere daha bir çok zararı olduğu, günümüze kadar yapılmış bilimsel araştırmalarda defalarca kez tespit edilmiştir. tencerelerin ve demliklerin neden kireç tutmadığı konusuna dönecek olursak; bilindiği üzere bitkiler topraktan suyu çekerek tüm bünyesine dağıtan canlılardır. bu özellikleri, yapılarında lif içermelerinden ileri gelir ve lifler öldükten sonra da görevlerini yerine getirirler. dolayısıyla kireçli ve klorlu suların temas ettiği her bitki, bu maddeleri olduğu gibi emer. yapılan deneylerde; klorun sarı renk almasını sağlayan bir maddenin damlatıldığı 1 bardak suya batırılan herhangi bir meyvenin, suyun rengini 1 saniyeden kısa sürede tekrar berrak yaptığı ortaya çıkmıştır. bu meyvenin yenmeden önce gürül gürül akan suyun altında, iyice ovalanarak yıkandığını düşünürsek; meyveye geçen zararlı madde miktarının ne kadar fazla olduğunu kolayca anlayabiliriz.

    maalesef musluk suyunun içindeki zararlı maddeler, kireç ve klorla da sınırlı değildir. yıllardır var olup da yakın bir zamanda belediye başkanları arasındaki karalama kampanyaları sayesinde yeni ortaya çıkartılmış bir başka zararlı madde kategorisi de, suya karışan zehirli kimyasal maddelerdir. bunların arasındaki en ünlü madde, gündemi takip eden her vatandaşımızın bileceği üzere arseniktir. (bkz: arsenik) başlığından da görülebileceği üzere; fare zehiri icat edilmeden önce en popüler zehir olan, rivayetlere göre napolyon ve hitler'in ölümüne sebep olan, duyu organlarımızla algılamamızın imkansız olduğu bir maddeden söz ediyoruz. sadece arsenik değil; tarım ilaçları, sanayi atıkları, tıbbi atıklar ve daha niceleri yıllardır musluklarımızdan akmaktadır. tüm bunların nasıl olup da evimizdeki musluğa kadar geldiğine daha sonra değineceğiz. tüm bu atıkların önü kesildiği takdirde; en iyimser hesaplamalara göre suların tamamen temizlenmesi 30 yıl sürecektir. kısacası kendimiz, çocuğumuz ve belki de torunlarımız bu kimyasal maddelere maruz kalacaktır.

    tüm bu maddelerin nasıl olup da evimize kadar geldiği ise şöyle açıklanabilir: çoğumuzun bildiği üzere, şehirlerin su ihtiyacı akarsulara kurulan barajlardan ve doğal göllerden karşılanır. bir önceki paragrafta bahsedilen kimyasallar da işte bu akarsulara ve göllere, sanayi tesislerinden bırakılmaktadır. ayrıca tarım ilaçları da topraktan geçerek barajlara ulaşır. havaya karışıp atmosferin üst tabakalarına ulaşan başka zehirli kimyasallar da, yağmur suyuyla birlikte yeryüzüne geri döner ve yine barajlarda birikir. şehir sularının arıtma sistemlerinde bu kimyasallar dikkate alınmaz, çünkü onca kimyasalı arıtmanın maliyeti çok yüksektir. arıtma tesislerindeki işlemler çok basittir: önce su dinlendirilir ve içindeki gözle görülür partiküllerin dibe çökmesi sağlanır. daha sonra büyük gözenekli filtrelerden geçirilir, son olarak içine klor basılır ve o halde şebekeye yollanır. aslında bu arıtma yarım kalmanın da ötesinde; henüz başlangıç aşamasındayken bitirilmiştir. böylece suyun içinde önceden var olan zararlı kimyasallar ve kirecin üstüne, bir de klor eklenmiş olur. fakat su berrak göründüğü için arıtılmış kabul edilir, vatandaşlar o suyu evlerinde güvenle kullanırlar.

    kaynak suları ise biraz daha farklıdır. onları içilebilir kılan; yeraltından gelmeleridir. yağmur suları topraktaki bitki kökleri ve bir takım dokular sayesinde mükemmele yakın bir şekilde arıtılarak yer altındaki boşluklarda birikir. burada mağmanın sıcaklığıyla ısınır ve kayaların arasından kendisine yol bularak, yüksek bölgelerde yüzeye çıkar. bu kaynak suları zamanla yeryüzünde kendisine yatak açarak akarsuları meydana getirir. toprağa zararlı kimyasalların karışmadığı yerlerdeki kaynak suları, doğadaki en temiz sulardır. kaynak suyu satan firmalar da bu kaynakları bularak hemen yanında dolum tesisi kurarlar ve suyu kaynağından çıktığı gibi, el değmeden şişeleyip kamyonlara yükleyerek satış yerlerine sevk ederler. ideal koşullar sağlandığında bu sular dünyanın en temiz sularıdır; fakat maalesef bu sektörde de para uğruna çeşitli oyunlar ve ihmaller dönmektedir...

    bu oyunlardan ilki, suların tek bir kaynaktan gelmemesidir. yıllardır aşırı şekilde artmış olan kaynak suyu talebini karşılamak için, artık hiç bir kaynak tek başına yeterli gelmemektedir. bu nedenle su firmaları, dolum yaptıkları kaynağın civarındaki bazı köy arazilerini satın alarak buralara açtıkları kuyulardan yeraltı sularını daha hızlı çekmektedir. bahsi geçen kuyuların suyu elbette asıl kaynağın suyu kadar kaliteli değildir. su şişelerinin ve damacanaların üzerinde suyla ilgili değerler bulunur; bu değerler asıl kaynak suyuna aittir ve yanıltıcıdır. gerçekte o suya kuyu suları da karıştırılmıştır, şişenin içindeki suya ait gerçek değerler içilebilirlik sınırındadır ya da o sınırı geçmiştir. örneğin; eskişehir'de oldukça rağbet gören kalabak suyunun damacanasında "sertlik değeri: 1.8" yazar. suyun içilebilir olması için bu değerin en fazla 2.5 olması gerekir; ne var ki herhangi bir kalabak damacanasından alınan suyun sertliği ölçüldüğünde 4.4 çıkmaktadır.

    suyu saklamak için en ideal ambalaj cam şişedir, ne var ki cam pahalı ve kırılgan bir malzemedir. bu yüzden; camın yerine ekonomik ve sağlam olan polikarbon malzeme, damacanalarda kullanılmaktadır. polikarbon nefes alan bir malzemedir ve içindeki suyla dış ortam arasında sürekli gaz geçişi sağlamaktadır. bu sayede; damacananın içindeki tertemiz suyun içine her an havadaki her türlü zararlı gaz girmektedir. bu maddeler havada kaldıkları sürece bizim için neredeyse zararsızdır; çünkü akciğerlerimizde onları harika bir şekilde süzen bir yapı mevcuttur. fakat suya karıştıkları takdirde bağırsaklarımızda emilerek kanımıza karışır ve aynı kireç gibi, vücudumuzda birikmeye başlar. polikarbonun bir başka özelliği de, kuru olduğu zamanlarda havadaki maddeleri gözeneklerinde biriktirmesidir. böylece boş bir damacana şişe; tuvalette, balkonda, bir sanayi tesisinde beklerken sürekli ortamdaki tozu, toprağı, mikrobu, zararlı kimyasalları bünyesinde depolar ve tekrar doldurulduğunda bu maddeleri içindeki suya aktarır. damacanalar dolumdan önce yıkanmaktadır; fakat kullanılan yıkama tekniği, her ne kadar yeterli olduğu iddia edilse de tüm bu mikropları, kimyasal maddeleri temizleyemeyeceği net olarak ortadadır. evimize aldığımız damacana şişesinin; bizden önce kaç farklı yerde, ne koşullar altında kullanıldığını asla bilemeyiz. tüm bu sayılanlar, damacanaların dış etkenlere bağlı olan zararlarıydı. polikarbonun başka bir zararı ise; 30-40 kullanımdan sonra suda çözünmeye başlaması ve direkt olarak vücudumuza girerek kanserojen madde haline gelmesidir. bu nedenle her bir damacana şişesinin seri numarasından takip edilip, en fazla 40 kullanımdan sonra imha edilmesi gerekir. ortamdaki tozu toprağı, mikrobu, kimyasal maddeleri de düşünürsek; bu rakamın 20'ye düşürülmesi oldukça yerinde olacaktır. fakat su firmaları, damacanaların ömrünü 60 kullanım olarak belirleyen raporlar düzenleterek sınırları sonuna kadar zorlamaktadır. bununla da yetinmeyerek; damacanaların hiç bir kurum tarafından denetlenmemesini de fırsat bilip 60 kullanımdan sonra bile değiştirmemektedir. böylece hem havadaki her türlü zararlı maddeyi, hem de bizzat kendi malzemesini suya karıştıran damacanalar yüzünden güzelim kaynak suları bile bize ulaşana kadar kirlenmektedir. bir de damacanaların dolaylı yoldan çıkardığı sorunlara değinecek olursak; taşınması, su bittiğinde sucu yolu gözlenmesi, pompayla tam bir bardak su doldurmanın ustalık gerektirmesi, ayrıca yine pompaların bir musluktan çok daha fazla efor gerektirmesi, v.b.

    su arıtma cihazlarının geçmişinde; başta suyun kendisiyle ilgili olmak üzere bir çok bilimsel araştırma bulunmaktadır. bu araştırmaların vardığı en önemli sonuç; içilebilir suyun içinde 700 çeşit organik ve inorganik maddenin bulunmasıdır. bu maddelerden tamamen arındırılmış suya saf su denir, akülerde kullanılır ve zehirlidir. bir suyun içilebilir olması için, o suyun içinde bahsi geçen maddelerin belirli bir miktarda bulunması gerekir. az bulunması saf su etkisi yapar, fazla bulunması halinde ise vücutta birikerek yine zararlı hale gelir. ayrıca bu araştırmalar sırasında başka bir enteresan sonuca daha rastlanmıştır; o da bekletilen suların içindeki maddelerin zamanla artmasıdır. bu konuda yapılan ölçümlerde; suyun ömrü 2 gün olarak belirlenmiştir. daha fazla bekleyen ve özellikle de direkt güneş ışığına ya da sıcağa maruz kalan sularda, kısa süre içinde çok büyük miktarda mikroorganizma ürediği saptanmıştır. 60 yıl yaşayan ortalama bir insan, hayatı boyunca 50 ton su içer. bunca suyun içinde fazla olan, ya da hiç bulunmaması gereken maddeler vücutta birikerek ilerleyen yaşlarda daha önce bahsedilmiş olan kanser, damar tıkanıklığı, sinirsel rahatsızlıklar, deride ve saçlarda bozulmalar gibi bir çok ciddi soruna yol açar. suya maddi açıdan bakıldığında ise; türkiye'de 4 kişilik ortalama bir ailenin sadece içme suyuna yılda 900, 10 yılda 9000 tl ödediği ortaya çıkmaktadır. özellikle yaz aylarında ve kalabalık ailelerde, bu rakamların 2-3 katını da geçen tüketimler söz konusu olmaktadır.

    ev tipi su arıtma cihazlarının ilk örneği, bundan yaklaşık 20 yıl önce kullanıma sunulmuştur. nasıl ki ilk bilgisayar bir oda büyüklüğünde olup da çalıştırıldığında şehrin yarısının elektriğini harcarken, günümüzde laptop'larda aklımıza gelen her şeyi yapabiliyorsak; geçen 20 yılda su arıtma cihazlarında da büyük ilerleme kaydedilerek mükemmele ulaşılmıştır. amacına uygun üretilmiş, kaliteli bir su arıtma cihazından beklenen bir takım özellikler vardır. bunlara kısaca değinecek olursak; cihaz, suyun içindeki gözle görülmeyen partikülleri, zararlı mikroorganizmaları, kireci, ve diğer zararlı maddeleri tamamen sudan uzaklaştırmalıdır. kimyasal maddelerin tamamını arıtmalı ve bu maddeleri filtrelerinde biriktirmeden, ayrı bir hortumla gider borusuna vermelidir. aynı zamanda, suyun içinde vücuda faydası olan maddelerin de gerektiği kadarını suda bırakmalıdır. depolama tankı mevcutsa, burada bekleyen suyun bayatlaması ihtimaline karşılık depo çıkışında da bir adet filtre bulundurarak suyu musluğa vermeden önce son kez arıtmalıdır. ihlas (aura) su arıtma cihazı, piyasadaki diğer rakiplerinin aksine bu özelliklerin tamamına sahiptir. cihazdan çıkan suyun tadı erikli suyundan bile güzeldir, ayrıca yapılan ölçümlerde de her zaman ideal değerlerle neredeyse aynı sonuçlar elde edilmektedir. bu da göstermektedir ki; ihlas su arıtıcısından çıkan su, dünya üzerindeki içilebilir sular arasında mükemmele en yakın sulardan biridir.

    sonuç itibariyle; söz konusu cihaz yaygın inanışın aksine kesinlikle göz boyamak ya da insanları kandırmak için zorla satılmaya uğraşılmamaktadır. pazarlama yöntemlerinin yetersiz kalmasından dolayı piyasada hak ettiği değeri görememektedir. müşterilerle daha iyi bir iletişim sağlandığı takdirde çok daha fazla satılması kaçınılmazdır. kendi sağlığına önem veren, ailesinin diğer fertlerini de düşünen, hayatı boyunca sadece içme suyuna bir araba parası ödemeye niyeti olmayan her insan bu cihazı kendiliğinden satın alır. yeter ki kendisini nelerden koruyacağını bilsin...
    (janny, 26.03.2009 20:28 ~ 31.03.2009 00:32)
    @3261361 [k]
    4. bir zamanlar bir çok kişinin evinde bulunan belli bir zaman sonra kaybolup giden cihaz,işe yararmıydı , pek zannetmiyorum.


    itü sözlük, içeriği dünyanın değişik noktalarında bulunan yazarlarca oluşturulan bağımsız bir platformdur. itü sözlük içeriği herhangi bir ön denetimden geçmeksizin yayınlanmakta ve doğruluğu garanti edilememektedir. bu web sitesinde yaratabileceği hukuki sakıncalar başta olmak üzere olumsuz bir durumla karşılaştığınızı düşünüyorsanız lütfen iletişim bölümünden itü sözlük ekibi ile irtibata geçiniz. itü sözlük dahilindeki her türlü içerik creative commons by-nc-nd koşulları altında lisanslanmıştır. içerik, kaynağı belirtilmek ve üzerinde değişiklik yapmamak koşuluyla ticari olmayan amaçlarla kullanılabilir.




  • o dediğin şartlarda ben tam 3 ay çalıştım.3 ay boyunca hiç bir kapıdan geri dönmedim üstelik demoların hepsini ofis ayarladı kendi çevreme hiiiç girmedim en sonunda baktım olmuyo bıraktım işim yok çevreme süpürge mi satacaktım.

    quote:

    Orijinalden alıntı: FRAPS

    Bende birara tanıtım için 1 hafta ihlasda çalışmıştım.Eğitim filan verdiler.İşe başladık oradakilere sordum ben bunu kime tanıtıp satacağım dedim.Adres verin gidip tanıtmını yapayım dedim. Bana demezler mi ilk önce ailene ve akrabalarına satacaksın diye Zaten o gün işi bıraktım.

    Soru :Taş çatlasa 500 ytl edecek bir ürünü çevreme 1500-2000 ytl ye satıp prim alırsam, kar mı etmiş yoksa zarar mı etmiş olurum ?


    arkadasım kusura bakma senı kınıyorum cok yanlıs dusunuyorsun bıze ablamın arkısı geldı ve cok super bırsey marka adını kırletıyorsunuz sacma sacma konusmalar ıle vede ıhlasta calısanlar cok guleryuzlu kısıler senın gıbılerı almazlar bence ıhlasa bence kovmuslardır senı :D:D:D




  • Aura temizl,ik robotu veya diğer markaların temizlik robotu.. 250 Tl dan fazla para E T M E Z L E R....
    Gidin alın 150-200 tl bir sulu süpürge bakın keyfinize...
    Gerisi pazarlama taktiği..

    Aynı şeyler Suarıtma içinde geçerlidir.. 1200 tl istedikleri cihaz bence 200-300 Tl dan bir kuruş fazla etmez...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: hassan01

    Parçaları bu kadar ucuza geliyorsa parça parça alıp kendimiz toplasak daha ucuza gelmez mi?:)))Su filtreli, döner fırçalı vs diye bu tür cihazlar sanki uzaydan gelmiş gibi çok pahalı bir fiyata millete satılıyor.Ortalama insanımızın alım gücü malum.Bu aletler hiç bir şekilde bu parayı hak etmez.Aletin bir parçası 27.000 devirde dönüyor diye pahalıysa devrini biraz düşürsünler, tabii fiyatını da.



    Uyanın yurdumun güzel insanları.. yediğiniz kazıklar yetmedimi. Ben 1 tane yedim.. 2. sini yemeye hiç niyetm yooooooookkkkkk




  • Elimde İlhlas Aura Cleanmax elekrtronik kumandalı olan ve garantisi bitmiş olan makinemi 500 tl ya satıyorum varmı alan...
    Yokmu alan 450 tl
    Yokmu 400 TL
    Yokmu 350 Tl
    Yokmu 300 tl bak bu son indirim...

    Çünkü kendisi zamanında 1400 tl ediyordu.....

    Şaka değil gerçek 250 tl verin Kocaeli Derince de hemen elden teslim edeyim....
    Ewe gelip tanıtım yapamam.. Kusura bakmayın... Benim evde tanıta bilirim.. CD side duruyordu galiba....
  • quote:

    Orijinalden alıntı: atillaserin

    o dediğin şartlarda ben tam 3 ay çalıştım.3 ay boyunca hiç bir kapıdan geri dönmedim üstelik demoların hepsini ofis ayarladı kendi çevreme hiiiç girmedim en sonunda baktım olmuyo bıraktım işim yok çevreme süpürge mi satacaktım.

    quote:

    Orijinalden alıntı: FRAPS

    Bende birara tanıtım için 1 hafta ihlasda çalışmıştım.Eğitim filan verdiler.İşe başladık oradakilere sordum ben bunu kime tanıtıp satacağım dedim.Adres verin gidip tanıtmını yapayım dedim. Bana demezler mi ilk önce ailene ve akrabalarına satacaksın diye Zaten o gün işi bıraktım.

    Soru :Taş çatlasa 500 ytl edecek bir ürünü çevreme 1500-2000 ytl ye satıp prim alırsam, kar mı etmiş yoksa zarar mı etmiş olurum ?


    arkadasım kusura bakma senı kınıyorum cok yanlıs dusunuyorsun bıze ablamın arkısı geldı ve cok super bırsey marka adını kırletıyorsunuz sacma sacma konusmalar ıle vede ıhlasta calısanlar cok guleryuzlu kısıler senın gıbılerı almazlar bence ıhlasa bence kovmuslardır senı :D:D:D


    ben de seni kınıyorum arkadaşım, 2 mesajın var ikisi de bu süpürgeyle ilgili artı ablanın arkisi de bu işin içinde, bu durumda beni kınaman gayet doğal, ha dikkat edersen ben süpürgeyle ilgili yorum yapmadım ya da markayla ilgili yani benim markayı felan kötülediğim yok. ben çalışma sistemleriyle ilgili yorum yaptım dedim ki bu süpürgeyi pazarlayanların ihlasla alakaları yok, en azından ben çalışırken yoktu. çalıştığımız ofisin vergi levhasında bambaşka bir isim vardı ... pazarlama diye. zaten bizim ofisteki hiçbir pazarlamacıda ihlas tanıtım kartı felan da yoktu. ablanın arkisine de bi sor bakalım sana orjinal iglas tanıtım kartını göstersin. ayrıca kovulmadım ben bıraktım dostum. çalışma mantıkları hiç adil değildi. 1 milyara sattığımız bir süpürgeden 150 milyon pirim alırdık ama sattımız ürünün tüm taksitleri bitene katana kadar bizim sorumluluğumuzdaydı yani adam ödemese battın. şöyle bir hesap yapalım. %10 pirim aldığını düşünürsek bu işten ekmek yiyebilmen için ayda minimum 10 adet satman lazım bu süpürgeden. ayda 10 süpürge satarsan yılda 120 süpürge yapar. 120 süpürge de bir süpürge ne kadar şu an bilmiyorum ama 1500 tl olsa 1500X120=180.000 TL eder. arkadaşım kusura bakma da ben sırtımda 180.000 tl borçla uyuyamam, o kazandığım parayı da rahat rahat yiyemem. ayrıca 180. 000 tl'lik senede imza atacak olduktan sonra bu kadar parayla giderim kendi işimi kurarım. ben bunu anlatmaya çalıştım yoksa bana süpürgeden robottan markadan. ha bir de merak etme ben de güler yüzlüydüm. zaten dikkat edersen gittiğim hiçbir evin kapısından dönmedim bu üç ay içerisinde. madem tanıdığın var bu işi yapan o sana açıklasın peşpeşe 40 demoya gidip hiçbirinden geri dönmemek ne demek ama tahminim sen de anlıyorsundur ne demek istediğimi.




  • arkadaşlar rainbowla aura clemax ın yorumunu yapıyorsunuz ikiside hemen hemen aynı özelliklre sahip nerden biliyorsun derseniz rainbow kardeşimde auro clemax dabende var boş yere okadar parayı rainbowa yatırmayın derim ben 4 senedir kullanıyorum çok memnunum sizede tafsiye ederim.
  • arkadaşlar rainbowla aura clemax ın yorumunu yapıyorsunuz ikiside hemen hemen aynı özelliklre sahip nerden biliyorsun derseniz rainbow kardeşimde auro clemax dabende var boş yere okadar parayı rainbowa yatırmayın derim ben 4 senedir kullanıyorum çok memnunum sizede tafsiye ederim.
  • Arkadaşlar.
    Bir konuda acil yardıma ihtiyacım var. Elimde bir ihlas robot var.114A. 1998 de alınmış. geçenlerde inşaat temizliğinde kullandık. Motor gitmiş. Servisi aradım. 200 tl civarında bir masraf verdiler. Yenisi ne kadar dedim. 800 tl dediler. Burada ise 1600-2000 tl gibi rakkamlara rastlıyorum. Bu rakkamların hangisi doğru acaba. Sormak istediğim esas soru şu. Bu makina motor tamirine giderse ömrü ne kadar uzar? 2 yıldan fazla uzayacaksa yaptırayım. Ama sadece kısa bir süre daha çalışacaksa hiç uğraşmayayım.yeni bir makina alayım diyorum. Rahatsızım,tekrar tekrar uğraşacak durumum yok.10 yıllık bir makina.sizce ömrünün sonuna gelmişmidir bundan sonra uğraşmayayım mı yoksa daha kullanılır mı? teşekkürler.
  • yazıları dikkatle inceledim anladığım kadarıyla firma çalışanları üye olup güzel yazılar yazıyor bu komik ve markanın ne kadar basit ve günümüze hitap etmediğini gösteriyor keşke bir yönetici şu şu ip ler aynı diye yazsa da tam olarak su yüzüne çıksa basitlikleri
  • temizlik robotun alacagım ama libelle mi alsam yoksa aura mı karar veremedim,libellenin boyutları daha küçük ve daha kullanışlı diye duydum.
  • 
Sayfa: önceki 1819202122
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.