Şimdi Ara

Her Maça Ayrı Mantalite İle Çıkacağız

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
1
Cevap
0
Favori
253
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Kerimoğlu: "Her Maça Ayrı Mantaliteyle Çıkacağız"

    Galatasaray Yardımcı Antrenörü Tugay Kerimoğlu, Galatasaray Televizyonu’nda Yayınlanan 10 Numara Yorum Programına Konuk Oldu

    Zorlu bir periyot sizi bekliyor ama önce geçtiğimiz haftalara bakalım. Fenerbahçe derbisi ve daha sonra Medical Park Antalyaspor karşılaşması var. İki maçta alınan 4 puan ama daha da önemlisi ortaya konulan pozitif futbol var. Şöyle bir durum değerlendirmesi yaparsak, çok sayıda sakat futbolcu var, buna rağmen maksimum performansı gözlemleyebiliyoruz. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz ?

    Fenerbahçe derbisi senelerdir oynanan bir derbi. Bundan sonra da oynanacaktır, hiçbir zaman kaçınılamaz. Maçın geneline baktığınızda çok iyi mücadele eden, saha içinde disiplinden hiçbir zaman ödün vermeyen bir takım yaratmaya çalıştık. 2 günde ne kadar yaratırsınız birde o var, çocuklara sadece kendilerine güvenme adına saha içinde ne yapabileceklerini, yeteneklerini hatırlattık. Sonucunda Fenerbahçe beraberliği aldık. Kazanabilirdik de, yüzde yüz pozisyonlarımız vardı. Medical Park Antalyaspor maçına gelecek olursak, Ali Sami Yen Stadı’na tekrar dönme heyecanı vardı. Bunun karşılığında hedefimiz 3 puandı. Hafta içinde yaptığımız bütün çalışmalarda oyuncularla birebir yapılan konuşmalarımızda neler yapılması gerektiğini ve Antalyaspor’u anlattık. Son 20 dakika hariç maçın genelinde çok iyi mücadele eden, disiplinden uzaklaşmayan bir takım vardı. Sakatlıklar önemlidir ama elinizdeki kadro yeterliliği bunu bir şekilde kapatır, zaten iki maçta da bunlar ortaya çıktı.

    Saha içi disiplin dediniz, bir de saha dışı disiplin ile ilgili geçtiğimiz hafta birçok haber çıktı. "10 emir" "yeni heyetin disiplin kuralları şu şekilde" diye. Böyle bir şey söz konusu mu, disiplinle ilgili aldığınız bir takım önlemler var mı ?

    Disiplin olmadan başarıya ulaşamazsınız. Dünyanın neresine giderseniz gidin bunlar vardır. Tabi ki her hocanın kendi kuralları vardır. O kurallar doğrultusunda takımı düzene sokmak zorundasınızdır. Şimdi belki insanlar bu konuda yanlış anlayabilir. Bundan önce disiplin yoktu da şimdi mi disiplin olmaya başladı. Aslında vardı. Hocamızın düşünceleri doğrultusunda madde madde kendilerine izah ettik ve kendilerine ilettik. Onlar da bu doğrultuda bunlara uymaya çalışıyorlar, uyuyorlar ki bir sıkıntı çıkmıyor.

    Gheorghe Hagi ile birlikte göreve geldiniz. Hem futbol açısından, hem de puan açısından olumlu bir tablo ortaya çıktı. Buradan şöyle bir sonuç çıkartabiliriz. Siz aslında düşüşün nedenlerini iyi tahmin etmiş olmalısınız ki yükseliş başladı. Burada ilk olarak dayandığınız temel prensip neydi, neyi gözlemlediniz de, bu düşüşün önüne bir takım kurallarla ve gözlemlerle geçtiniz?

    Aslında 10 günde değişen fazla bir şey yok. Biz her zaman çalışmalarımızın meyvelerini alacağımızı söylüyorduk. Benim her zaman ki düşüncem şudur. Sevginin çözemeyeceği hiçbir şey yoktur. Hocamla da onu paylaştım. Kendisine de izah ettim. Takımı, oyuncuların durumunu anlatırken baktığınızda, elinizde çok önemli futbolcular var; yok değil aslında. Tabi ki sezonun başı her zaman yenecek, berabere kalacak ve mağlup olacak durumunuz yok ama sahaya çıkan bir 11 var. Biz bunlara önem vermeye çalıştık. Bunun doğrultusunda şu 2 maçta alabileceğimiz sonuçları aldık ve tekrar söylüyorum, sevginin olduğu yerde başaramayacağınız hiçbir şey yoktur.

    Elano, Misimovic ve Pino gibi oyuncuların yükselen performansları için ne düşünüyorsunuz?

    Misimovic, Elano gibi futbolcuların kariyerleri ortada. Elano zaten bilinen bir oyuncu, Brezilya Milli Takımı’na hizmet veriyor. Ben İngiltere’de karşılıklı oynadığım için ne kadar kaliteli oyuncu olduğunu biliyorum. Bunları hocaya ilettiğimde, hocanın da bakış açısı aynıydı. Elano veya Misimovic’den değil, bugün baktığınızda Ufuk’tan tutun en küçüğümüz Emre Çolak’a belki yaş olarak söylediğimde daha da küçükleri vardır Cumhur var, Cem var, Anıl var, ama bu grubu böyle değerlendirmek zorundaydık, böyle de yaptık ve bu değerlendirmenin sonucunda bu 2 maçın sonucu ortaya çıktı.

    Peki hocam Georghe Hagi’yle bir araya geldiğinizde böyle bir hedef planlaması yaptınız mı, şu vade de, orta vade de bunları yapmamız gerekir veya başarılı olmak için bir sezon veya yarım sezon geçmesi gerekir diye. Çünkü şunun için soruyorum genelde basın toplantılarında, teknik adamlar bize süreden bahsederler ve süre isterler ve bu süre zarfında da başarı getireceklerini vaad ederler. Ama sizlerden hiç öyle söylemler duyamadık ?

    Futbolda süre veremezsiniz. Zaman da veremezsiniz. Haftalık olabilir aslında. Her hafta farklı bir mantaliteyle çıkan bir Galatasaray göreceksiniz. Biz sadece haftalık periyotlarla ilerleyen bir sistem kullanıyoruz. Çünkü geldiğimizden beri sadece 10 gün geçti. Size 10 günden sonrasına, size hedef koyun deseler, hedef koyma şansınız yoktur. Yavaş yavaş üstüne kata kata saha içindeki ve dışındaki davranışlarla beraber bunun üstesinden geleceğimize ben adım gibi eminim.

    Peki hocam siz de Hagi de futbol felsefesi olan futbolculardınız. O dönemleriniz de, hatta sahaya çıktığınız zaman “saha içindeki teknik direktörler” diye yakıştırma yapılırdı. 5 ve 10 numaralı formalar da genelde o sebeplerle veriliyor. Şuan saha kenarındasınız ve şimdiki felsefeniz merak ediliyor. Galatasaray’a nasıl bir oyun düzeni getirmeyi planlıyorsunuz? Sizden duyarsak çok iyi olur?

    Zaten bugün maçlara baktığınız zaman futbol felsefesi aynı. Bu bizim için hiçbir zaman değişmeyecek. 90 dakika değil de 94-95 dakika sahanın her karesinde sarı kırmızılı oyuncuları görebilecek ve zevkli bir maç izleyeceksiniz. Zaten sahada mücadele eden, arkadaşı için mücadele eden, topu kapmak için mücadele eden takım için olduğu kadar arkadaşı içinde o kadar çok koşması gereken bir takım görme şansınız olacak. Yavaş yavaş idman periyotları da dozajları da yükselecek. Daha doğrusu yükseldikten sonra da Galatasaray’ın basamak basamak yukarıya çıktığını göreceksiniz.

    Peki bu felsefeyi uygularken puan durumu önünüzde engel oluşturacak mı? Sonuçta biz sonuçlar ülkesindeyiz.

    Baktığınızda Türkiye’de her şey sonuçlardan ibaret ama futbolcular robot değil. Onların da duyguları var. Puan durumuna baktığınızda bulunduğunuz yer Galatasaray’a yakışmayan bir yer ama bunu hep beraber disiplinle, beraber çalışmakla, beraber sevgiyle, çalışmak artı çalışmak diye bakıyoruz. Zaten bunlar olduğu sürece de yavaş yavaş çıkacağımız göz önündedir.

    Arda, Kewell ve Baros’un sakatlığı vardı. Bu oyuncular katıldığında, bahsettiğiniz mücadele gücü sekteye uğrar mı? İleriye dönük hücuma dönük oyuncular olduğu için daha kırılganlar.

    Ben öyle bakmıyorum. Aksine hepsinin kendine göre özellikleri olan futbolcular. Deminde saydığınız isimler bana göre rekabet yaratacaktır. Bu rekabette takım için artı yönde olacaktır diye düşünüyorum.

    Pino’yu hep hücum hattında mı kullanacaksınız?

    Şimdi Pino iki maç orada oynadı. Tabi hakkını yememek lazım. Güzel de oynadı fakat artık dünya futboluna baktığınız zaman mevki kavramı diye bir şey kalmadı. Oyuncular artık her yerde oynayabiliyor. Yani bugün sağ açığa da, sol açığa da, santrafora da koysanız her türlü şekilde size hizmet ediyor. Yüzde yüzünü veriyor. Geneline bakarsanız, ben ilk başladığım da libero olarak başladım. Sonradan orta saha olarak devam ettim. Oyuncu kendine yer seçmemeli, oyuncu takıma nasıl hizmet etmeli nasıl mücadele etmeli onu düşünmeli bence.

    Sizin ve Hagi’nin antrenmanlarda bizzat görev aldığınızı, oyuncularla beraber oynadığınızı görüyoruz. Temel bir sebebi var mı yoksa keyif aldığınız, bunu da uygulama olarak gösterdiğiniz için mi yapıyorsunuz ?

    Hem bize spor oluyor hem de takım içindeki oyuncularımızla beraber o duyguyu o havaları solumaları için böyle antrenmanlara katılıyoruz. Bundan sonra daha çok görebilirsiniz.

    A2 Takımı’nda da yapıyordunuz hocam değil mi?

    Tabi onlara da katılıyordum, oynuyordum.

    Temel sebebi oynarken biz de katılalım mı ?

    Şimdi oynadığınız sürece, çocuklara bir takım şeyleri illa söz anlamında bir şeyler anlatmak zorunda değilsiniz. Oynarken de bunu izah etme şansınız vardır ki ben bunu İngiltere’de çok gördüm. Yani benim fikrim şöyle; çocuklarla saha dışında, antrenör anlamında değil de saha içinde onlarla aynı ortamda oynayarak bazı şeyleri izah etmek gerekiyor. Bazen sessiz kalmakta cevaptır baktığınızda. Çocuklarla oynayarak ben kendilerine hep şunu söylemişimdir. Ne kadar çok düşünüyorsanız, arkadaşlarınızı da o kadar çok düşünün, çünkü bir ekip oyunudur bu baktığınızda.

    Peki hocam sizi bulmuşken bu altyapı eğitimini de sormamız lazım, çünkü altyapının başındaki kişilerden birisiniz. Göreviniz bu anlamda devam ediyor dimi hocam.

    Evet devam ediyor.

    Herkes yeni bir Arta Turan bekliyor belki ama diğer yandan baktığımız zaman çok yetenekli savunma oyuncuları da var; Ahmet Kesim gibi ve orta alandaki oyuncular Cumhur Yılmaztürk gibi Emre Yüksektepe gibi. Mesela Caner Öztel de çok yetenekli bir oyuncu. Bu anlamda bu oyuncuların A Takım’da forma giymesi bekleniyor. Bunun için Hagi’nin açıklamaları referans alınıyor, bir gözüm orada olacak diye. Sizin orada altyapının başında olmanız, tabi ki altyapıdan yetişmiş olmanız bunun bir referans olduğu kabul ediliyor. Bunu alttan üste doğru o piramidi değerlendirirsek nedir son durum altyapıda ve üst yapı için umut var mı şuanda o futbolculara.

    Var, yok diye hiçbir zamanda umutsuz olmadım bu konuda. Çocuklarla başladığım günden şu son 10 günü çıkarsanız, çok zevkli ve çok güzel antrenmanlar geçirdik. Onların kalitelerinin ne kadar yüksek olduğunu da biliyorum. Bana göre A Takım’dan bir tek eksikleri tecrübe. Ama tabi bundan önceki senelere baktığınızda bir şekilde bu çocuklar dışarıda kalmış ilgilenilmemiş. Biz ilk geldiğimiz de A’dan Z’ ye her sorunla ilgilenelim dedik. Bugün baktığınızda, Cem Sultanlar var, Anıllar var, Uğurlar, Cumhurlar, Ahmetler. Yani var. Galatasaray’ın altyapısında çok yetenekli oyuncular var. Tabii ki burada önemli olan şey, sevgili hocamız Hagi’nin kendisinin de Romanya’da bir akademisinin olması ve de gençlere çok önem vermesi. Bu konuda da her gün konuşmalarımız, toplantılarımız oluyor. Çok sıcak bakıyor ve her an her şeyin değişeceğini kendisi de söylüyor. Bu da tabi bizim akademimiz için çok büyük bir şans dır.

    En potansiyel aday olarak da Emre Çolak gözüküyor hocam, öylemidir?

    Emre Çolak gibi, Emre Çolak’dan daha farklı yetenekli oyuncularımız da var. Yani baktığımız da deminde saydığınız isimlerin içine aslında daha hepsini saysam keşke çok güzel olur ama, sıyrılanlar, isim olarak baktığınızda hepsi değerli ama aralarından muhakkak 2 veya 3 tanesi gelecektir.

    Gelecek dönem içerisinde lig maçlarında en azından görebiliriz değil mi hocam.

    Tabi her şey olabilir.

    Peki hocam şu zorlu dönemi de konuşalım, Trabzonspor deplasman, içeride Manisa, Kayserispor ve Beşiktaş ile tamamlanmıyor. 4 maçı ayrı bir paket halinde düşünmek gerekiyor belki de. Trabzonspor maçıyla da başlayalım isterseniz. Sonra o 4 maçlık periyodu değerlendirelim.

    Trabzonspor’da Şenol Güneş’in gelmesiyle, bundan önceki senelerle bu sene arasında çok büyük bir fark var. Mantalite farkları var her maçlarını kazanmak için oynuyorlar ve de iyi oynuyorlar. İyi oynarken de ama zaman zaman zaafları olduğunu çok iyide biliyoruz. Ama baktığınızda Avni Aker’de oynayacağımız maçın kolay olmayacağını, ne kadar çok mücadele edersek rakipten ne kadar fazla koşarsak kazanabileceğimizi, saha içinde diyalogların iyi olması gerektiğini, bunların hepsini oyuncularımız ile paylaşıyoruz. Futbolda tabii ki karşınızdaki ne saygı duyacaksınız. Ama kendinize güvendiğiniz sürece kazanamayacağınız hiçbir maç yoktur. Mühim olan takımca konsantre olmaktır. Kayseri’ye gelince tabii ki onlar da aynı şekilde Şota dönemi başladı. O günden bu güne çok farklı şeyler uygulayan, takım halinde hücum yapıp takım halinde defans yapan bir ekip. Bu sistemi oturtturmuş. Tabi artık ligde hiçbir maç kolay değil. Çok kolay denilen bir maç kalmadı artık. Yavaş yavaş tüm takımlar, güç bakımdan, kondisyon takımından üst seviyeye gelmiş durumdalar. 3. olarak da Beşiktaş’ a bakarsanız senelerce bu maçlar tekrar söylüyorum oynanmış, tabii ki kaliteli oyuncuları var. Bizim de çok kaliteli oyuncularımız var. Bu 3 maçın genelinde ben her zaman şunu söylemişimdir akademide de olsam şuan A takımdayım yardımcı olarak, yenemiyorsanız yenilmeyin düşüncesi vardır. Her maçı kazanacaksınız diye bir şey yok. Ne kadar az hasarla geçerseniz, hem oyuncuların kendine güvenini kazanacaktır, hem de sahada o kadar verilen emeğin, mücadelenin karşılığını alabileceğiniz puanlar vardır. Benim bakış açım bu. Yenmek mi? Tabii ki yenmek ama yenemiyorsanız da yenilmeyin düşüncesiyle her zaman hareket etmişimdir.

    Aslında şu anlamda psikolojik olarak da işiniz biraz zor olacak bir dönem. Çünkü Galatasaray bu sezon üst üste maç kazanamama sıkıntısı da yaşadı. O anlamda biraz psikolojik olarak da mücadele etmek zorunda kalacaksınızdır.

    Bunlar güzel şeyler. Oyuncular ile beraber oturmak, konuşmak, sıkıntılarını dinlemek ama sahaya biz onları sıkıntılı bir dönem olarak sunmamamız lazım. Kafalarının rahat olmaları lazım. Kendilerine benim paylaştığım şey, hayatınızdan 1.5 saatliğine bazı sorunlarınızdan uzaklaşın, ondan sonra zaten 22 saat düşünme zamanınız var. Mühim olan 1.5 saatte neler yapabileceğiniz. Üst üste kazanacağınız maçlarda olacaktır ki olacak. Ben buna da eminim, çünkü o kadar inanıyoruz ki kendilerine. O kapasitenin olduğunu da biliyoruz. Ama yani üst üste maç kazanılmıyor diye bakarsanız birazcık etkiler diye düşünüyorum ama ben hiçbir zaman böyle bakmadım, hep pozitif yönden baktım. Oyuncularımın da başarısı böyle.

    Futbolcuların belli ki Abisi durumundasınız ki zaten dışarıdan da ne kadar renkli bir kişilik olduğunuz herkes tarafından malum. Bu ikili konuşmalarla öyle tahmin ediyoruz ki bu iyi futbol sürecinde iyi bir katkı sağlamış oldu.

    İnşallah. Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum hocamızda öle, yardımcıları da öyle. Ekip olarak baktığınızda bu takımı daha üst seviyeye nasıl çıkarırız diye düşünüyoruz ama bu sadece Tugay Kerimoğlu olarak değil bir ekip olarak olduğunu bilmenizi isteriz. Bütün herkes sabah 8 akşam 9’a kadar burada kalıp, nasıl farklı olabiliriz, neleri farklı yapabiliriz diye oturup düşünüyoruz.

    Taffarel, Metin Oktay Tesisleri’ndeydi. Aranızda çok güzel diyaloglar, espriler vardı. O Taffarel’li günlerden bugüne ve dün Florya Metin Oktay Tesisleri’nde yaşananları da çok kısa anlatabilir misiniz?

    O kadar güzel günlerimiz geçti ki yani 1996’da başlayıp ayrıldığım 1999’a kadar olan bölümümde, çok renkli bir kişiliği, çok ailesine düşkün, çocuklarına düşkün aile reisi. Takım içerisinde herkesle çok şakalaşan, çok doğal olan yapmacık olmayan, herkesin sorunuyla ilgilenmeye çalışan bir karakteri vardı. Hala da öyle hiçbir zaman değişmedi. O şakalaşma dönemleri onun herhalde kendi ruhunda veya o içindeki çocukta var. Tabii gördüğümde ben çok sevinmiştim. Yaklaşık 10-11 seneye yakın görmediğim için sadece dünkü idmanda gördüm. Taffarel’ de herhangi bir değişiklik yok. Dünyanın en iyi kalecilerinden bir tanesiydi. Baktığınızda saha içinde, teknik anlamda, oyunu okuma anlamında çok büyük bir vizyonu vardı. Tabi gördüğüme çok sevindim.

    10 sene sonra dünkü görüntü bile UEFA Kupası’nın nasıl kazanıldığının ispatı gibiydi.

    Tabi sevgi vardı.

    Bunu başaracak bir teknik ekip var şuan Galatasaray’ ın başında Hagi – Tugay ikilisi ve diğer hocalarımız.

    İnşallah.


    http://www.galatasaray.org/galatasaraytv/roportaj/haber/8369.php







  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.