Şimdi Ara

Her Gün Yeni Bir Bilgi [Genel Kültür]

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
20
Cevap
8
Favori
2.752
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Bildiğiniz gibi Forumda Genel Kültür konusunda yakınan arkadaşlarımız vardı. Bunun üzerine NuTeRX nickli arkadaş bir konu açtı ben de bana gelen istekler doğrultusunda hem onun konusunu baltalamamak adına hem de vereceğim bilgiler genel olarak yazılı olduğundan yeni bir konu açmayı uygun gördüm. Buraya her gün bir bilgi eklemeye çalışacağım, bunlar kısa ve anlaşılır olacak.


    quote:

    NuTeRX arkadaşımızın açmış olduğu konu





     Her Gün Yeni Bir Bilgi [Genel Kültür]



    -ALFABE


    M.Ö. 2000 dolaylarında Mısırlı firavunlar bir sorunları olduğunu fark ettiler. Ele geçirip köle olarak kullandıkları savaş esirlerinin sayısı, komşularına karşı kazandıkları her zaferle birlikte artıyordu. Fakat köleler hiyeroglif yazısını okuyamadığı için Mısırlılar bu kölelere emirlerini yazılı olarak iletemiyorlardı.

    Mısır hiyeroglifleri gibi erken dönem yazı sistemleri aşırı derecede kullanışsızdı ve bunları öğrenmek de çok zordu. Bu sistemler binlerce karakterden, her biri bir fikri veya sözü temsil eden sembollerden oluşuyordu. Bunları ezberlemek yıllar alabiliyordu. Aslında bu karmaşık yazıyı sadece bir avuç Mısırlı okuyup yazabiliyordu.

    Dilbilimciler bugünkü alfabelerin neredeyse tümünün dört bin yıl önce Mısırlıların köleleriyle iletişim kurabilmek için buldukları basitleştirilmiş hiyeroglif yazısından türediğine inanmaktadırlar. Bir alfabenin, tüm Batı dünyasınca kullanılan yazı sisteminin gelişimi antik çağ insanının iletişim şeklini değiştirmiştir.

    Hiyeroglif yazısının basitleştirilmiş versiyonunda her bir karakter sadece bir sesi temsil ediyordu. Bu yenilikle beraber karakter sayısı birkaç binden bir kaç düzineye kadar inerek karakterlerin daha kolay öğrenilip kullanılmasını sağladı. Karmaşık hiyeroglif dili sonunda unutuldu ve bilim insanları bu karakterleri 1799 yılında Rosetta Taşı'nın keşfine kadar çözemediler.

    Alfabe son derece başarılı oldu. Mısırlı köleler anayurtlarına geri döndüklerinde yeni yazı sistemini de beraberlerinde götürdüler. Alfabe Yakındoğu da yayılarak İbranice ve Arapça da dahil olmak üzere pek çok yazı sisteminin temeli oldu. Denizyolu ticaretiyle uğraşan bir antik çağ uygarlığı olan Fenikeliler, alfabeyi Akdeniz kıyısı boyunca karşılaştıkları kabilelere yaydılar. Yunan ve Roma alfabeleri de antik Fenike yazısına dayanmaktadır. Bugün İngilizce de dahil çoğu Batı dilinde Roma alfabesi kullanılmaktadır.


    EK BİLGİLER:

    1. Bugün kullanılan İngilizcedeki pek çok harf doğrudan antik Mısır karakterlerinden gelmektedir. Örneğin B harfi ev sözcüğü için kullanılan Mısır karakterinden türemiştir.

    2. Oxford İngilizce Sözlüğünün en son basımı şu anda aktif olarak kullanılan 171.476 kelimeyi içerir. İngilizce diğer dillere kıyasla kelime sayısı en fazla olan dillerdendir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Rodin -- 3 Şubat 2013; 14:50:15 >







  • Mesajımız bulunsun belki çorbada tuzumuz olur.
  • Ingilizce de kelime turetebilme yetenegi yoktur.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: El Fuego

    Ingilizce de kelime turetebilme yetenegi yoktur.
    Güzel konu. Kolay gelsin.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: The Player

    Güzel konu. Kolay gelsin.

    Alıntıları Göster
     Her Gün Yeni Bir Bilgi [Genel Kültür]



    -ULYSSES


    James Joyce'un Ulysses (1922) adlı eseri yirminci yüzyılda yazılmış en önemli İngilizce roman sayılmaktadır. Homeros'un Odysseias'sını İrlanda'nın Dublin kentinde geçen tek bir güne, 16 Haziran 1904'e uyarlar ve Odysseus'u günü getir götür işleriyle geçirip geç saatlerde evine dönen, yaşlanmaya yüz tutmuş, boynuzlanmış bir reklam satıcısı olan Leopold Bloom'un aldatıcı görüşünde canlandırır.

    Bloom mütevazı ve sıradan görünmesine rağmen, tanıştığı tuhaf karakterlerin hemen hemen hepsine merhamet, bağışlayıcılık ve cömertlik gösteren kahraman bir kişilik olarak ortaya çıkar. Göze çarpmayan, alelade davranışlarıyla belki de modern dünyada ancak mümkün olabilen basit kahramanlıklarda bulunur. Çoğunluğun Katolik olduğu İrlanda'da bir Yahudi olarak kendisini dışlanmış hissetse de iyimser kalmaya devam ederek güvensizliklerini bertaraf eder.

    Ulysses karakterlerinin inanılmaz zengin portreleri, diğer edebi ve kültürel eserlere yaptığı şaşırtıcı göndermeler ve dile kazandırdığı pek çok yenilikle ünlenmiştir. Joyce roman boyunca tiyatrodan eski İngilizceye ve reklam metinlerine kadar çeşitli edebi türler ve yapılar üzerinde durur. Roman belki de en çok bilinç akışı yönteminin, yani Joyce'un karakterlerin aklından geçenleri herhangi bir şekilde düzenleyip sıraya koymaksızın oldukları gibi verme girişiminin yaygın kullanımıyla ünlüdür. Bu teknik modern edebiyata damgasını vurmuştur ve eserlerinde bu tekniği kullanan Virginia Woolf ve William Faulkner gibi sayısız yazarı da etkilemiştir.

    Ulysses'in, özellikle Bloom'un eşi Molly'nin düşüncelerinin dile getirildiği ünlü son bölümünün, zorlayıcı bir okuma olması şaşırtıcı değildir. Molly'nin hayalleri 24.000'den fazla kelime ile anlatılır ve sadece sekiz cümlede yer alır. Zor bir bölüm olsa da bu bölümde, özellikle de Molly'nin sadakatsizliğine rağmen eşine duyduğu sevgiyi ortaya koyan son satırlar , Joyce'un en lirik ifadeleri olarak kendini gösterir:


    quote:

    ''ve bana sordu yapıp yapamayacağımı evet dedim evet benim dağ çiçeğim ve önce kollarımı ona doladım evet ve onu kendime çektim böylece göğüslerimdeki parfümü hissedebilirdi evet ve kalbi deli gibi çarpıyordu ve evet dedim evet diyeceğim,''



    EK BİLGİ:
    1.
    Ulysses (çoğunlukla dolaylı olsalar da), cinsel betimlemelerinden ötürü Amerika Birleşik Devletleri'nde neredeyse on iki yıl boyunca müstehcen olduğu gerekçesiyle yasaklandı.



    Ulysses'i Satın Almak İçin



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Rodin -- 3 Şubat 2013; 17:02:33 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Rodin

     Her Gün Yeni Bir Bilgi [Genel Kültür]



    -ULYSSES


    James Joyce'un Ulysses (1922) adlı eseri yirminci yüzyılda yazılmış en önemli İngilizce roman sayılmaktadır. Homeros'un Odysseias'sını İrlanda'nın Dublin kentinde geçen tek bir güne, 16 Haziran 1904'e uyarlar ve Odysseus'u günü getir götür işleriyle geçirip geç saatlerde evine dönen, yaşlanmaya yüz tutmuş, boynuzlanmış bir reklam satıcısı olan Leopold Bloom'un aldatıcı görüşünde canlandırır.

    Bloom mütevazı ve sıradan görünmesine rağmen, tanıştığı tuhaf karakterlerin hemen hemen hepsine merhamet, bağışlayıcılık ve cömertlik gösteren kahraman bir kişilik olarak ortaya çıkar. Göze çarpmayan, alelade davranışlarıyla belki de modern dünyada ancak mümkün olabilen basit kahramanlıklarda bulunur. Çoğunluğun Katolik olduğu İrlanda'da bir Yahudi olarak kendisini dışlanmış hissetse de iyimser kalmaya devam ederek güvensizliklerini bertaraf eder.

    Ulysses karakterlerinin inanılmaz zengin portreleri, diğer edebi ve kültürel eserlere yaptığı şaşırtıcı göndermeler ve dile kazandırdığı pek çok yenilikle ünlenmiştir. Joyce roman boyunca tiyatrodan eski İngilizceye ve reklam metinlerine kadar çeşitli edebi türler ve yapılar üzerinde durur. Roman belki de en çok bilinç akışı yönteminin, yani Joyce'un karakterlerin aklından geçenleri herhangi bir şekilde düzenleyip sıraya koymaksızın oldukları gibi verme girişiminin yaygın kullanımıyla ünlüdür. Bu teknik modern edebiyata damgasını vurmuştur ve eserlerinde bu tekniği kullanan Virginia Woolf ve William Faulkner gibi sayısız yazarı da etkilemiştir.

    Ulysses'in, özellikle Bloom'un eşi Molly'nin düşüncelerinin dile getirildiği ünlü son bölümünün, zorlayıcı bir okuma olması şaşırtıcı değildir. Molly'nin hayalleri 24.000'den fazla kelime ile anlatılır ve sadece sekiz cümlede yer alır. Zor bir bölüm olsa da bu bölümde, özellikle de Molly'nin sadakatsizliğine rağmen eşine duyduğu sevgiyi ortaya koyan son satırlar , Joyce'un en lirik ifadeleri olarak kendini gösterir:


    quote:

    ''ve bana sordu yapıp yapamayacağımı evet dedim evet benim dağ çiçeğim ve önce kollarımı ona doladım evet ve onu kendime çektim böylece göğüslerimdeki parfümü hissedebilirdi evet ve kalbi deli gibi çarpıyordu ve evet dedim evet diyeceğim,''



    EK BİLGİ:
    1.
    Ulysses (çoğunlukla dolaylı olsalar da), cinsel betimlemelerinden ötürü Amerika Birleşik Devletleri'nde neredeyse on iki yıl boyunca müstehcen olduğu gerekçesiyle yasaklandı.



    Ulysses'i Satın Almak İçin

    Alıntıları Göster
    .




  • quote:

    Orijinalden alıntı: quantumfluctuations

    .

    Alıntıları Göster
    Çevremde bu kitabı okuyan, hatta bulunduran bile yok. İnternetteki yorumlardan gördüğüm kadarıyla çok karışık olduğu ve çeviriyle anlaşılması daha da güç olduğundan bahsetmiş çoğunluk. Okumuş olup da yorumunu yapacak var mı Ulysses'in? Sizce alınmaya değer mi?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Fermiyon -- 3 Şubat 2013; 21:23:33 >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Fermiyon

    Çevremde bu kitabı okuyan, hatta bulunduran bile yok. İnternetteki yorumlardan gördüğüm kadarıyla çok karışık olduğu ve çeviriyle anlaşılması daha da güç olduğundan bahsetmiş çoğunluk. Okumuş olup da yorumunu yapacak var mı Ulysses'in? Sizce alınmaya değer mi?

    Evet düzgün bir çeviri yok deniyor çünkü Joyce çok karışık yazmış, 40 tlye bir çeviri var Armağan Ekincinin o nasıldır bilemeyeceğim araştırmak lazım.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Rodin

    quote:

    Orijinalden alıntı: Fermiyon

    Çevremde bu kitabı okuyan, hatta bulunduran bile yok. İnternetteki yorumlardan gördüğüm kadarıyla çok karışık olduğu ve çeviriyle anlaşılması daha da güç olduğundan bahsetmiş çoğunluk. Okumuş olup da yorumunu yapacak var mı Ulysses'in? Sizce alınmaya değer mi?

    Evet düzgün bir çeviri yok deniyor çünkü Joyce çok karışık yazmış, 40 tlye bir çeviri var Armağan Ekincinin o nasıldır bilemeyeceğim araştırmak lazım.

    Alıntıları Göster
     Her Gün Yeni Bir Bilgi [Genel Kültür]



    -LASCAUX MAĞARA RESİMLERİ


    Lascaux'daki mağara resimleri bilinen en eski sanat eserleri arasında yer alır. Bu resimler 1940'ta, Orta Fransa'daki Montignac Köyü yakınlarında dört çocuğun yanlışlıkla bir mağaraya girmesi sonucunda keşfedilmiştir. İçeride 15.000 - 17.000 yıl öncesinden kalma yaklaşık 1500 hayvan resmiyle dolu bir dizi oda bulunmuştur.

    Resimlerin işleviyle ilgili pek çok teori vardır. Mağaranın doğal bir özelliği o dönemde yaşamış bir gözlemcinin aklına bir hayvan şeklini getirmiş ve o da bu görüşü eklediği vurgularla başkalarına aktarmak istemiş olabilir. Resimlerin çoğunluğu mağaranın ulaşılamayan kısımlarında olduğundan, büyükle ilgili uygulamalar için kullanılmış olabilirler. Tarih öncesinde yaşamış insanlar büyük ihtimalle hayvanları, özellikle asıllarına benzer bir şekilde resmederek kontrol altına alabileceklerine veya kıtlık zamanlarında onların sayılarını artırabileceklerine inanıyorlardı.

    Hayvanlar ya ana hatlarıyla çizilmiş ya da siluet olarak resmedilmişlerdir. Çoğunlukla bükülmüş perspektif diye adlandırılan, yani kafaları yana ama boynuzları öne dönük şekilde gösterilmişlerdir. Tasvirlerin çoğu noktalar, doğrusal desenler ve sembolik anlamları olabilecek farklı tasarımlar içermektedir.

    Mağaranın ''Boğaların Büyük Salonu'' olarak bilinen en büyüleyici odasında resimli bir anlatım yer almaktadır. Soldan sağa olmak üzere, resimler bir bizon sürüsünün kovalanıp yakalanışını betimlemektedir.

    Resimlerin incelenip Paleolitik olarak tanımlanmasıyla 1948 yılında mağaralar halka açılmıştır. Ancak 1955 yılında günde 1200'ü bulan ziyaretçi sayısıyla içerideki eserlerin giderek zarar gördüğü ortaya çıkmıştır. Koruyucu önlemler alınmasına rağmen bölge 1963 yılında halka kapatılmıştır. İnsanların talebine karşılık verebilmek için, 1983 yılında mağaranın yalnızca 200 metre ötesinde gerçek boyutlarda bir kopyası yapılmıştır.


    EK BİLGİLER:
    1.
    Mağara ressamları görsel perspektifin bilincindeydiler; figürleri duvarların yüksek yerlerine biçim vererek yaptılar, öyle ki aşağıdan bakan kişi için resimler biçimsiz görünmeyecekti.
    2. Mağarada betimlenen tek insan figürü Ölü Adam Kuyusu'nda görülür. Hayvanlara göre çok daha kaba bir şekilde çizilmesi onun büyülü özelliklere sahip olduğunu düşünmediklerini göstermektedir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Rodin

     Her Gün Yeni Bir Bilgi [Genel Kültür]



    -LASCAUX MAĞARA RESİMLERİ


    Lascaux'daki mağara resimleri bilinen en eski sanat eserleri arasında yer alır. Bu resimler 1940'ta, Orta Fransa'daki Montignac Köyü yakınlarında dört çocuğun yanlışlıkla bir mağaraya girmesi sonucunda keşfedilmiştir. İçeride 15.000 - 17.000 yıl öncesinden kalma yaklaşık 1500 hayvan resmiyle dolu bir dizi oda bulunmuştur.

    Resimlerin işleviyle ilgili pek çok teori vardır. Mağaranın doğal bir özelliği o dönemde yaşamış bir gözlemcinin aklına bir hayvan şeklini getirmiş ve o da bu görüşü eklediği vurgularla başkalarına aktarmak istemiş olabilir. Resimlerin çoğunluğu mağaranın ulaşılamayan kısımlarında olduğundan, büyükle ilgili uygulamalar için kullanılmış olabilirler. Tarih öncesinde yaşamış insanlar büyük ihtimalle hayvanları, özellikle asıllarına benzer bir şekilde resmederek kontrol altına alabileceklerine veya kıtlık zamanlarında onların sayılarını artırabileceklerine inanıyorlardı.

    Hayvanlar ya ana hatlarıyla çizilmiş ya da siluet olarak resmedilmişlerdir. Çoğunlukla bükülmüş perspektif diye adlandırılan, yani kafaları yana ama boynuzları öne dönük şekilde gösterilmişlerdir. Tasvirlerin çoğu noktalar, doğrusal desenler ve sembolik anlamları olabilecek farklı tasarımlar içermektedir.

    Mağaranın ''Boğaların Büyük Salonu'' olarak bilinen en büyüleyici odasında resimli bir anlatım yer almaktadır. Soldan sağa olmak üzere, resimler bir bizon sürüsünün kovalanıp yakalanışını betimlemektedir.

    Resimlerin incelenip Paleolitik olarak tanımlanmasıyla 1948 yılında mağaralar halka açılmıştır. Ancak 1955 yılında günde 1200'ü bulan ziyaretçi sayısıyla içerideki eserlerin giderek zarar gördüğü ortaya çıkmıştır. Koruyucu önlemler alınmasına rağmen bölge 1963 yılında halka kapatılmıştır. İnsanların talebine karşılık verebilmek için, 1983 yılında mağaranın yalnızca 200 metre ötesinde gerçek boyutlarda bir kopyası yapılmıştır.


    EK BİLGİLER:
    1.
    Mağara ressamları görsel perspektifin bilincindeydiler; figürleri duvarların yüksek yerlerine biçim vererek yaptılar, öyle ki aşağıdan bakan kişi için resimler biçimsiz görünmeyecekti.
    2. Mağarada betimlenen tek insan figürü Ölü Adam Kuyusu'nda görülür. Hayvanlara göre çok daha kaba bir şekilde çizilmesi onun büyülü özelliklere sahip olduğunu düşünmediklerini göstermektedir.


    Alıntıları Göster
    yararlı bir konu. mesajım bulunsun.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Rodin

    EK BİLGİLER:

    1. Bugün kullanılan İngilizcedeki pek çok harf doğrudan antik Mısır karakterlerinden gelmektedir. Örneğin B harfi ev sözcüğü için kullanılan Mısır karakterinden türemiştir.


     Her Gün Yeni Bir Bilgi [Genel Kültür]


    Vurgu yapayım istedim fakat güzel konu, takipteyim.




  • begendim konuyu ama ilgi devamli olursa hep ilk sirada tutarsak ufkumuz bilgimiz olcusunde artacaktir

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bu bolumde eksikligi hissedilen konulardan biriydi, o yuzden konuyu acan arkadasa tesekkurler. Konunun surekli guncel kalmasi adina elimizden geleni yapalim. Takipteyim.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • takipteyimmmm daha kapsamlu seyler daha iyi olabilur..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ynsgnr61

    takipteyimmmm daha kapsamlu seyler daha iyi olabilur..
    Osborne Computer Corporation, 1981 yılında Osborne 1 adıyla dünyanın ilk taşınabilir bilgisayarını, $2000 değerindeki yazılım kurulu olduğu halde $1795 fiyatla satışa sunmuş. Yaklaşık 11 kg. ağırlığında olan bu bilgisayarda 4 MHz işlemci, 5 inçlik bir ekran ve 2 adet floppy disk bulunuyormuş. Cihaz ilk yılda tamı tamına 125 bin adet satmış.64 Kb'lık bir hafızaya sahip olduğu biliniyor.

    -Ömer Hayyam,tarihteki ilk savaş karşıtı eylemcidir.
  • Tarihteki ilk phreaaker telefon ağlarını düdükle hacklemiştir.Düdüğün ürettiği dalgann frekansıyla telefon dalgalarının frekansı aynı olduğundan dolayı bedava telefon görüşmesi yapabilmiştir.

    Jon Bon Jovi hem grup hem solo olarak Grammy ödülü kazanan tek rock solistidir.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Professional Geek

    Tarihteki ilk phreaaker telefon ağlarını düdükle hacklemiştir.Düdüğün ürettiği dalgann frekansıyla telefon dalgalarının frekansı aynı olduğundan dolayı bedava telefon görüşmesi yapabilmiştir.

    Jon Bon Jovi hem grup hem solo olarak Grammy ödülü kazanan tek rock solistidir.
     Her Gün Yeni Bir Bilgi [Genel Kültür]



    -KLONLAMA


    1997 yılında Dolly adında bir kuzu dünyayı çoğaltımsal klonlama ile tanıştırdı. O bir klondu, çünkü o ve annesi aynı çekirdek DNA'yı paylaşıyorlardı. Diğer bir ifadeyle, hücreleri aynı genetik maddeyi taşıyordu. Farklı nesillerde büyütülen tek yumurta ikizleri gibiydiler.

    İskoçya'daki Roslin Enstitüsü'nde bilim insanları çekirdek transferi denilen bir süreçle Dolly'yi yarattılar. Erişkin bir donör hücreden genetik madde alıp, genetik maddesi çıkarılmış döllenmemiş bir yumurtaya naklettiler. Dolly vakasında donör hücre, Finn Dorset türündeki altı yaşındaki dişi bir koyunun meme bezinden alındı. Daha sonra araştırmacıların elektrik şoku uyguladıkları yumurta bölünerek embriyoyu oluşturmaya başladı.

    Dolly'nin yaratılmasının hayret verici olmasının nedenlerinden biri, vücudunun belli bir göreve hizmet eden bir parçasından alınan bir hücrenin tümüyle yeni bir organizma yaratmak için kullanılabileceğini bilim camiasına ispatlanmasıydı. Dolly'den önce neredeyse tüm bilim insanları, bir hücrenin belli bir gören edindikten sonra ancak aynı göreve hizmet eden hüvreler üretebileceğine inanıyorlardı: Bir kalp hücresi sadece kalp hücreleri, bir karaciğer hücresiyse sadece karaciğer hücreleri yapabilirdi. Ama DOlly tamamıyla annesinin meme bezinden alınan bir hücreden yapıldı ki bu da belli bir göreve sahip hücrelerin tamamıyla yeniden programlanabildiğini kanıtlıyordu.

    Pek çok açıdan Dolly annesine benzemiyordu. Örneğin telomerleri çok kısaydı. Telomerler genleri taşıyan yapılar olan kromozomların uçlarında bulunan ince protein iplerdir. Kimse telomerlerin işlevinin ne olduğundan emin olmasa da, hücrelerimizin korunmasına ve onarılmasına yardım ediyor gibi görünmektedirler. Bizler yaşlandıkça telomerlerimiz günden güne kısalır. Dolly annesinin altı yaşındaki telomerlerini aldı, bu yüzden Dolly'nin telomerleri kendi yaşındaki ortalama bir kuzuya oranla doğuştan daha kısaydı. Dolly genel olarak normal görünmesine rağmen, akciğer kanseri ve felç getiren romantizmanın neden olduğu acılardan sonra ötenazi ile hayatına son verildi. Ortalama bir Finn Dorset koyunu on bir veya on iki yaşına kadar yaşamaktadır.


    EK BİLGİLER:
    1.
    1997'den bu yana inekler, fareleri keçiler ve domuzlar çekirdek transferi kullanılarak başarılı bir şekilde klonlanmıştır.
    2.Klonlamanın başarı oranı tüm türlerde çok düşüktür. Yayımlanan çalışma raporlarına göre, yeniden yapılandırılan embriyoların yaklaşık %1'i doğumdan sağ çıkar. Ancak başarısız girişimler çoğunlukla rapor edilmediğinden, gerçek oran çok daha düşük olabilir.
    3.Ölmeden önce Dolly'nin altı yavrusu vardı ve hepsini eski usül beslemişti.
    4.Bir grup Koreli araştırmacı 1998 yılında bir insan embriyosu klonladıklarını iddia etti. Ama deneyleri 4 hücre aşamasında sonlandırıldığı için başarıları kanıtlanmamış oldu.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Rodin

    Mısır Alfabesi


    Bu konu hakkında benim de eklemek istediğim bir şey var. Gerçi alfabe değil de diliyle alakalı ama yine de ekleyim çünkü ilginç bir bilgi. Dille ilgilenen arkadaşlar varsa zıt kavramların önceden tek bir kelimeyle anlatıldığını bilirler. Bu mısır dilinde de böyle. Mesela güçlü ve zayıfı anlatmak için aynı sembolü kullanırlarmış.


    Konuyu devam.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: NuTeRX

    quote:

    Orijinalden alıntı: Rodin

    Mısır Alfabesi


    Bu konu hakkında benim de eklemek istediğim bir şey var. Gerçi alfabe değil de diliyle alakalı ama yine de ekleyim çünkü ilginç bir bilgi. Dille ilgilenen arkadaşlar varsa zıt kavramların önceden tek bir kelimeyle anlatıldığını bilirler. Bu mısır dilinde de böyle. Mesela güçlü ve zayıfı anlatmak için aynı sembolü kullanırlarmış.


    Konuyu devam.
    Çok güzel konu, takipteyim.
  • Cok guzel

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.