Şimdi Ara

Hem siyasetçi, hem bilim adamı olunur mu?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
33
Cevap
0
Favori
689
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Hem siyasetçi, hem bilim adamı olunur mu?https://www.youtube.com/watch?v=g8nzDWu01CU

    Bizdeki benzer durum ise Fuat Köprülü için geçerli. Zamanında Rusya sahte makaleler yayınlatıp karsın gürcülere ait olduğunu göstermeye çalıştı, Fuat köprülü hem bilim adamı, hem de dış işleri bakanı olarak, bunların sahte olduğunu anlatan makaleler ile illerimizi ruslara bırakmadı. Daha sonra Rus bilimler akademisinden atılmasına sebep oldu bu hareket:) Gerçi sonra tekrar teklif etmişler ama kabul etmemişti. Rus bilimler akademisine şu ana kadar 2 Türk üye seçildi, İlber Ortaylıyı saymazsak. Celal Şengör ve Fuat Köprülü.







  • Bu iki alan arasında bir ters korelasyon var esasında. En güzel örneklerinden biri de Erdal İnönü'dür.

    Fuad Köprülü de bence siyaseten o kadar temiz bir adam değildir. En başta zaten Demokrat Parti denen garabetin kuruluşunda rolü vardır. Gerçi sonradan sapıp karşı propaganda da yapmıştır ama bu yaşananları değiştirmez. Aynı zamanda dinci hareketlere de destek vermiştir. Latin alfabesine karşı çıkmıştır, Arapça ezan için çalışmıştır vs.

    Ayrıca Almanya'dan gelen bilim insanlarına cephe alanlardan bir kısmı da Köprülü ve çevresidir. Bunu bizzat İlber Ortaylı söylüyor.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-F01EF196D

    Bu iki alan arasında bir ters korelasyon var esasında. En güzel örneklerinden biri de Erdal İnönü'dür.

    Fuad Köprülü de bence siyaseten o kadar temiz bir adam değildir. En başta zaten Demokrat Parti denen garabetin kuruluşunda rolü vardır. Gerçi sonradan sapıp karşı propaganda da yapmıştır ama bu yaşananları değiştirmez. Aynı zamanda dinci hareketlere de destek vermiştir. Latin alfabesine karşı çıkmıştır, Arapça ezan için çalışmıştır vs.

    Ayrıca Almanya'dan gelen bilim insanlarına cephe alanlardan bir kısmı da Köprülü ve çevresidir. Bunu bizzat İlber Ortaylı söylüyor.
    quote:

    Arapça ezan için çalışmıştır


    quote:

    Ayrıca Almanya'dan gelen bilim insanlarına cephe alanlardan bir kısmı da Köprülü ve çevresidir. Bunu bizzat İlber Ortaylı söylüyor.


    Hocam bunları araştırdım ama hiç kaynak bulamadım?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: HIGHER

    quote:

    Arapça ezan için çalışmıştır


    quote:

    Ayrıca Almanya'dan gelen bilim insanlarına cephe alanlardan bir kısmı da Köprülü ve çevresidir. Bunu bizzat İlber Ortaylı söylüyor.


    Hocam bunları araştırdım ama hiç kaynak bulamadım?

    Alıntıları Göster
    Arapça ezan meselesini muhtemelen Falih Rıfkı Atay'dan okumuşumdur. İlber Ortaylı'nın söyledikleri ise Arnold Reisman'ın kitabında geçiyor.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: HIGHER

    quote:

    Arapça ezan için çalışmıştır


    quote:

    Ayrıca Almanya'dan gelen bilim insanlarına cephe alanlardan bir kısmı da Köprülü ve çevresidir. Bunu bizzat İlber Ortaylı söylüyor.


    Hocam bunları araştırdım ama hiç kaynak bulamadım?

    Alıntıları Göster
    Hem siyasetçi, hem bilim adamı olunur mu?




  • Bir anda iki şey olunmaz. Bence insan ya tamamen siyasetçi olur, ya da tamamen bilim adamı.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Negidales

    Bir anda iki şey olunmaz. Bence insan ya tamamen siyasetçi olur, ya da tamamen bilim adamı.
    E adam olmuş işte
  • quote:

    Orijinalden alıntı: HIGHER

    E adam olmuş işte

    Alıntıları Göster
    İkisinde de en iyisi mi olmuş? Muhtemelen değil, insan sadece bir uzmanlıkta deha ya da en iyisi olur.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Negidales

    İkisinde de en iyisi mi olmuş? Muhtemelen değil, insan sadece bir uzmanlıkta deha ya da en iyisi olur.

    Alıntıları Göster
    Sen en iyisi demedin ki ilk mesajında. Ayrıca bir diğer örnek Atatürk. Hem savaşta, hem politikada en iyilerden bence.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: HIGHER

    Sen en iyisi demedin ki ilk mesajında. Ayrıca bir diğer örnek Atatürk. Hem savaşta, hem politikada en iyilerden bence.

    Alıntıları Göster
    Askerlik ve yöneticilik birbirine yakındı Atatürk'te. (Yanlış anlama ben de Atatürkçüyüm.)
    Demek istediğim şu; Atatürk, askeri yönetici iken sivil yönetici yani lider olmuştur. Liderlikte dehadır ve 20.yüzyılın en önemli lideridir. Herkesin harcı değil bunları başarmak ve hepimiz Atatürk gibi değiliz. Yani forumda 2 milyon üye var, hepsi hasbelkader biraz iyi alanlarında isimlerini duyuracaklar, fakat Atatürk kadar başarılı, mücadeleperver birisi çıkar mı? O bence zor.




  • Hem siyasetçi hem bilimcilik çelişkidir Çelişkili olmayan şeylere katiyen inanmam yani evet olunur
  • Olunur ama nasıl olunur adam doğruluktan, bilimden sapmamış siyasete giriyor sapıtıyor. Hele Türkiye'de istediğini yapamaz doğruluktan dürüstlükten hepten uzaklaşır, malum halkımızın durumu belli.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: erkurt02

    Olunur ama nasıl olunur adam doğruluktan, bilimden sapmamış siyasete giriyor sapıtıyor. Hele Türkiye'de istediğini yapamaz doğruluktan dürüstlükten hepten uzaklaşır, malum halkımızın durumu belli.
    Katılmıyorum, çünkü Atatürk'ün zamanında cehalet daha yüksekti.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: HIGHER

    Katılmıyorum, çünkü Atatürk'ün zamanında cehalet daha yüksekti.

    Alıntıları Göster
    Atatürk'ü kastediyorsan bilim insanı değildir. Belkide yüzyıllar boyu gelmeyecek askeri ve siyasi dehadır
  • quote:

    Orijinalden alıntı: erkurt02

    Atatürk'ü kastediyorsan bilim insanı değildir. Belkide yüzyıllar boyu gelmeyecek askeri ve siyasi dehadır

    Alıntıları Göster
    Mesajları karıştırmışım, katılıyorum.
  • Yaşar Kemal’in, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nü kabul etmesi için, Genel Sekreter Prof. Dr. Mustafa İsen’in arabuluculuk yaptığına dair bir gazetede çıkan haberi okuyunca, siyasetin bilim adamlarını nasıl değiştirdiğini düşündüm. Galiba siyaset bilim adamlarına pek yaramıyor.Bir bilim adamı siyasete niye girer? Elbette üniversitedeki görevinden daha faydalı bir iş yapacağına inandığı için... Ama maalesef bu, hiçbir zaman böyle olmamıştır. Çünkü bilim adamlığı ile siyasetin kimyaları farklı farklıdır. Biri dik durmayı, diğeri ise esneklik ve tavizi esas alır. Siyasete giren bilginlerimiz dik durarak çevresindekilere örnek olmaları gerekirken -kendilerine yer bulabilmek endişesiyle olsa gerek- hemencecik eğilip bükülmeye başlıyorlar. Böylece de Dimyat’a pirince giderken eldeki şahsiyetten oluyorlar. Lakin onlara bu gerçeği kabul ettirmek pek de kolay olmuyor.Bu mevzuda ilk aklıma gelen isim Ord. Prof. M. Fuat Köprülü oldu. Köprülü’nün ilmî ve siyasî hayatını kısaca hatırlatarak konuyu biraz açmak istiyorum.Fuat Köprülü (1890-1966) ismini eminim hepiniz duymuşsunuzdur. Geniş bilgisi ve yorulmak bilmez çalışkanlığı ile genç yaşta ilim çevrelerinin dikkatini çeken müstesna bir kabiliyet... 23 yaşında profesör olan Köprülü, Türkoloji alanında bilinmeyen birçok eser ve şahsiyeti ilim âlemine tanıtan kişidir. Kısacası, Sorbonne’a Türk ilim bayrağını çektiren odur. Ancak, ne yazık ki 1935’te siyasete girer. 1946’da arkadaşları Celal Bayar, Adnan Menderes ve Refik Koraltan’la birlikte DP’yi kurarak çok partili hayata geçilmesine öncülük eder. 1950’de DP’nin iktidara gelmesiyle de takriben 6 yıl Dışişleri Bakanlığı yapar. Fakat bilim çevreleri -siyasetteki bazı hizmetlerine rağmen- Köprülü’nün politikaya girmesini doğru bulmamışlardır. Onlara göre Köprülü siyasete girmeseydi, Türkoloji alanında çok daha faydalı hizmetler yapabilirdi. Kendisine bu yönde sorulan bir soruya Köprülü şöyle cevap vermiştir:“Denize düşen çocuğunu kurtarmak için suya atılan bir babaya hiç kimse ’sen ilim ve ihtisas adamısın, suya atılmayı başkasına bırak’diyemez. Bugün bütün memleket bir diktatörlük denizinde boğulurken onu kurtarmaya koşmamak da hiçbir Türk münevverine teklif edilemez. Şimdi her Türk münevverine düşen vazife, memleketi bu totaliter idareden kurtarmaktır.” (Bkz. Nihad Sami Banarlı: Kitaplar ve Portreler, İst. 1985, s. 249-250.)Bu cevap Fuat Köprülü’nün kendi vicdanını ikna edebildi mi bilmem ama kamu vicdanını eminim ikna etmemiştir. Şahsen bana bu cevap pek inandırıcı gelmedi. Bence Dışişleri Bakanlığını kim olsa yapardı. Lakin Fuat Köprülü’nün yazacağı eserleri bir başkası yazamazdı.İşin bir başka boyutunu da dilerseniz Prof. Dr. Mehmet Altay Köymen’den dinleyelim: “Türkiye’nin fikir hayatında Ankara’da Atatürk tarafından ilk defa kurulmuş bir yüksek öğretim müessesesi olan Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin özel bir yeri vardır. Ancak, başlangıçta kendisinden beklenen görevi başarı ile yerine getirirken, Fuat Köprülü ve Şemseddin Günaltay gibi büyük ilim ve fikir adamlarının siyasî hayata atılmaları, Fakülte’de bir ilim ve bilhassa fikir boşluğu doğurmakla kalmadı, meydanı Avrupa’da tahsil etmiş, fakat yurda iyi yetişmeden dönmüş zayıf gençlere bıraktı. Böylece, Fakülte, kurucusunun öngördüğü gayeyi layıkıyla gerçekleştirecek ilmî kadrodan mahrum kaldı. Üstelik aynı Fakülte daha sonra bütün Türkiye’yi etkileyecek olan -yabancı bir ideolojinin bayraktarlığını yapan- üç doçentin faaliyet merkezi haline geldi.” (Bkz. Prof. Dr. Osman Turan: Türk Cihân Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi, İst. 1969, c. 1, s. 19-20)Sözün özü; bilim adamı-siyaset izdivacında, her zaman kaybeden bilim adamı, dolayısıyla da halk olmuştur. Keşke hocalarımız makam ve mevkiin geçici olduğunu, kalıcı olanın  “eser”  olduğunu bilebilselerdi... Unutulmasın ki  “rütbelerin en yücesi ilim rütbesidir.” 



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Tırrek Widow -- 23 Ekim 2018; 12:50:5 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-F01EF196D

    Hem siyasetçi, hem bilim adamı olunur mu?


    Alıntıları Göster
    Çevresindekileri kastediyor, kendisini kastedmiyor sanırım.

    Çünkü yabancı eğitimcilerin gelmesini söyleyen bizzat kendisi.

    Bir bilim adamının serüveni kitabında şöyle aktarıyor Şengör.

    "— Bu kadar üniversitenin açılmasına onay veren YÖK değil
    mi?
    — Yok, hayır. Bu çok önceden başlamış. Hatta Atatürk za-
    manında başlamış. Köprülü’nün meşhur dört tane makalesi
    vardır. Atatürk’ün üniversite reformuna veryansın ediyor.
    — 1933’te yapılan reforma mı?.
    — Hayır. 3 3 ’te reformun yapılmasına karşı değil Köprülü,
    hatta, “Çok lazımdı, iyi ki yapıldı. Ama ondan sonra tutulan
    yöntem tamamen yanlıştı. Çünkü üniversitelere politik ata-
    malar yapıldı” diyor. Çünkü o zaman Atatürk’ün kafasında,
    Cumhuriyet rejimini ayakta tutacak adamların üniversitelere
    yerleştirilmesi fikri var. Köprülü de diyor ki, “Bu böyle ol-
    maz. Darülfünun bir halta benzemiyordu, bu doğru. Ama
    Darülfünun içerisinde Türkiyat Enstitüsü, uluslararası bir
    üniversite kurumuna benziyordu. O da benim enstitümdıi.
    Bunun için benim enstitüm alay-ı valâyla çıktı bu filtreleme-
    den. Ve bizden adam kaybetmedik.”
    — Türkiyat Enstitüsü tasfiyelerin dışında kalıyor...
    — Tasfiyelerin dışında kalıyor ve reformun hemen akabinde
    maşallahlarla hop diye üniversitenin içine alınıyor. Köprülü
    ile ordinaryüs profesör oluyor. Ama Köprülü bunu tenkit
    ediyor. Çünkü, “Öteki kürsülerdeki atamalara bakıyorum.
    I layatında bilim yapmamış adamlar ordinaryüs profesör ol-
    du” diyor.
    - Bir sürü insan dışarıda bırakılıyor.
    Köprülü ona karışmıyor pek. Çünkü Köprülü çok yuka-
    ı ulan baktığı için, dışarıda bırakılan pek çok ismin iyi
    adam olduğu kanısında değil. “Buralara kaliteli adamlar
    l'.elıneli. Diyelim ki kaliteli adamlar yok, o zaman dışarı-
    dan getireceksin. D ışarıdan getirdiğinde de T ü rk ’le bu
    .ulam arasında ayrım yapm ayacaksın” sözleri bizzat Köp-
    nilii’ye ait. O dört makaleyi ben Avrasya Enstitüsü’nün
    web sitesine koydum, millet okusun diye. Bir üniversite na-
    sil olur, Köprülü bunu anlatıyor ve bunu yapmazsanız ba-
    şınıza şunlar gelecektir, diyor. Aynen hepsi geldi. M üthiş
    bir şey o. Onun için okuyun, diyorum. Kemal Gürüz’e gös-
    terdiğimde, Kemal hemen fotokopilerini istedi. M üthiş bir
    adam Köprülü. "

    Gerçi Ortaylı'nın da dediği gibi bu gelen eğitimcilerin kaprisine dayanamamış da olabilir.
    Acaba fiilen bir şey yaptığına dair kanıt var mı o zamanlardan kalma?




  • Siyasetçi olmakla yönetmek ya da iş bitirici olmak aynı şey değil. Bilim adamı vs. farketmez. Herkes siyasete atılabilir. Dağdaki terörist bile keleşi bırakıp aday olabiliyor.( Gerçi bu bizim ülkenin garabeti) Ancak yönetici olmak, iş bitirici ya da lider olma kavramları farklı siyasetten. Mesela Atatürke siyasetçi deyip geçemezsin. O doğrudan etkiliydi. Her olayın içindeydi neredeyse. Hiç bir zaman top çevirmedi icraatçıydı. Tam bir liderdi. Bir de şimdikilere bak mesela. Anlatabiliyor muyum? Dolayısıyla bilim adamı( insanı değil ADAMI kudurun lümpen femenciler) da siyasetçi olabilir ama ne kadar başarılı olur o kendi yeteneklerine bağlıdır. Eğer iyi bilim adamlığıyla iyi yöneticilik arasında doğru orantılı bir bağ kurduysan yanlış. Aynı şekilde iyi asker=iyi yönetici demek de değildir.
  • tabi ki olunur.

    ama hem dindar hem hırsız olunmaz.

    (dindar derken hristiyan yahudili zerdüştlüğü kastediyorum.başka dinleri kastetmiyorum)(yediniz mi)..
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.