Şimdi Ara

Hem Evrim Hem de Tanrı Vardır (10. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
189
Cevap
0
Favori
4.436
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • "Stephen insanlığın yararına ne buluş yapmış?" 'tan sonrasını okumadım...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: laserss

    "Stephen insanlığın yararına ne buluş yapmış?" 'tan sonrasını okumadım...


    Sizin düşünceniz size, benim düşüncem bana. Barış ile.
  • Bu noktaya gelmen bile bir başarı bence.
    Şimdi düşünmelisin ve de daha çok araştırmalısın.
    Oku, aklını özgür bırak.
  • Yaratilis bir teori degildir. Teorilerin bilimsel dayanaklari vardir. Yaratilis hipotez bile degildir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • razor6247 kullanıcısına yanıt
    Hüsnü kuruntun dedim diye aniden çirkefleşmeye başlamışsın. Üslup ciddi irtifa kaybetmiş. Şaşırmadım. Karakterin ve kapasitenin yetmediği yerde devreye zaafiyetler girer.

    Neyse, neyse...

    Müneccimliğe de başlamışsın ya da müneccimlerle düşüp kalkıyor olmalısın ki, benim gizli deist olduğumu da anlamışsın bir çırpıda! Merak ettim, bakla falımı kullandın papatya falı mı?

    Agnostik olduğumu söylemişim. Doğaüstü bir varlık olsasılığını düşük gördüğümü ama bunu rağmen istatistiki olarak mümkün olduğunu söyleyerek zaten tanrı kavramına karşı olan tutumumu ortaya koymuşum. Ben bunları söylerken adam pat diye beni “yalancı” yapmış. Sanki deist olmak ayıp da ben bir ayıbımı gizliyorum, bu zehir hafiye de ayıbımı ifşa ediyor!..

    - Iyyy, deist misin sen? İğrenç!
    - Aman çakılmasın Torlak, sakın deist olduğun konusunda açık verme, soranlara agnostiğim de!..

    Komik..

    Bak, jeton düşmemiş olabilir. Bir daha söylüyorum: Ben agnostik tandanslı biriyim. Genel olarak kendimi bir kalıba sokmaktan hoşlanmam ama bana en yakın duran tutum agnostikliktir. Herhalde bunu senden iyi bileceğim.

    Adamdaki cürete bak, gelmiş, bana beni anlatıyor!..

    Geçiniz...

    Gelelim diğer ifadelerine...

    Bilim ve yaratıcı kavramı çelişmez çelişiyorsa göster dedim. Bana materyalist felsefenin bildik iddialarını aktarmaktan başka bir şey yapmadın.

    Üstelik bilimi de bilmiyorsun, bilimi gerçekten, bilmiyorsun. Şuradan biraz “bilim nedir” öğren, sonra tekrar konuşuruz:

    http://undsci.berkeley.edu/teaching/misconceptions.php

    Bak link Berkeley Üniversitesinin linki, rastgele bir yer de değil yani. Orada ayrıca ne demiş bak:

    http://undsci.berkeley.edu/teaching/misconceptions.php#c1

    Üç beş felsefe kitabı okudun diye kendini bilim konusunda otorite mi sandın? Okumayanlar için buraya alıntılıyorum, Berkeley Üniversitesi benim söylediğimden farklı bir şey söylemiş mi görün diye:

    MISCONCEPTION: Science contradicts the existence of God.
    CORRECTION: Because of some vocal individuals (both inside and outside of science) stridently declaring their beliefs, it's easy to get the impression that science and religion are at war. In fact, people of many different faiths and levels of scientific expertise see no contradiction at all between science and religion. Because science deals only with natural phenomena and explanations, it cannot support or contradict the existence of supernatural entities — like God. To learn more, visit our side trip Science and religion: Reconcilable differences.


    Ben “bilim maddi dünyayla sınırlıdır” dedim diye adam beni rezil etmiş güya. Oysa kendisi rezil oluyor farkında değil.

    İdrak sorunu olabilir, mümkündür. O nedenle bir daha özetleyeyim: Bilim maddi dünya ile sınırlıdır. Yukarıda da “Science deals with natural phenomena” diyerek beni doğruluyor zaten. Dolayısıyla bilimin alanı dışındaki maddi olmayan aşkın bir varlık kavramı ile bilimin çeliştiğini söylemek cehalettir, gülünçtür. Bilimin aşkın bir varlığı imkansız kılan bulguları var da biz mi bilmiyoruz? Piyasadaki ebedi evren modelleri (Big Bounce, Multiverse, paralel Universes, Zar evrenler ve diğer ekpirotik döngüsel evren modelleri) kanıtlandı da bizden mi gizleniyor? Elimizde sağlam ampirik veriyle desteklenen Big Bang’den başka kozmoloji kuramı var mı? Mesela T = -1 sn. anında evren neredeydi, söyleyebiliyor musun?

    Yoo, bütün söyleyebileceğin Victor Stenger gibi ateist fizikçilerin ya da Adolf Grünbaum gibi ateist felsefecilerin dile getirdiği “Zaman Big Bang ile birlikte yaratıldığı için Big Bang öncesi diye bir şey yoktur.” iddiasından başka ne var elinde?

    Zamanın ne olduğunu biliyor musun? Biliyorlar mı? Bilim dünyası zaman denilen fenomeni çözdü mü gerçekten?

    Bilim dünyasını çok yakından takip ediyor olsaydın, bu sorunun cevabının hayır olduğunu bilirdin. Einstein bile zaman nedir sorusuna “saatin ölçtüğü şeydir” diyerek bu konudaki cehaletimizi dile getirmiştir ve ironik bir şekilde elimizde bu tanımdan daha realistik bir başka tanım yoktur.

    Klasik fizik, Görelilik ve quantum fiziğinin zamana bakışı simetrik olsa bile mesela Ilya Prigogine gibi bilim adamlarının zaman üzerine farklı görüşleri vardır.

    Belki bilmiyorsun, Kozmolojide zaman ve uzamı ebedi ve ezeli varsayan kozmolojik modeller de var.

    Yani zamanın ne olduğunu henüz tam olarak bilmiyoruz ama onu ölçebiliyoruz.

    Peki, maddi olmayan bir şeyi elindeki tüm araçlar (matematik dışında) maddi olan bilim nasıl tespit edecek? Madde olmayan bir şey madde ile etkileşebilir mi? Etkileşiyorsa o da maddi evrenin bir parçası olmaz mı? Tanımı gereği gayri-maddi (bir tür aşkınlık hali) bir varlığın maddi nesnelerle etkileşemiyor olması gerekir. Aksi halde gayri-maddi niteliğini kaybeder ve yeni keşfettiğimiz bilinmeyen bir madde/enerji formu olarak sınıflandırılır, kara madde, kara enerji gibi... Madem madde, enerji, uzam ve zamanla etkileşmiyor, böyle bir varlığı bilim nasıl tespit edecek? Neden aşkın bir varlığın bilimin konusu olmadığını anladın mı? Ya da neden bilimin sadece “doğal görüngülerle” yani “maddi dünyayla” ilgilendiğini?..

    Durum bu olduğuna göre, aşkın bir varlık inancı bilimle nasıl çelişmektedir? Bilimle çelişmiyorsa, Evrim Kuramıyla nasıl çelişmektedir?

    Evet, şimdi de söylediklerinin üzerinden geçelim:

    her tanrı kavramı
    kişiye özeldir (evrimsel olan beynin bir üretimidir)


    Kollektif bir biçimde tanımlanmış tanrılar kişiye özel değildir. Dediğin doğru olsa kitle dinleri olmazdı. Milyarlarca insan dinleri tarafından tanımlanmış kişiye özel olmayan bir tanrıya inanmaktadır. Evrimsel olarak beynin üretimi olmadığını söyleyen yok zaten ama böyle olması onu nasıl olasılık dışı kılıyor onu da açıklayıver bir zahmet...


    akıldaki her kavram
    varoluş şartlarına bağlıdır


    ???


    doğada tanrı die birşey yoktur
    doğayı dürüstçe gözlemlemeniz
    ve bilimsel olmanız yeterlidir bunu görebilmek için.


    Doğada tanrı diye bir şey yoktur zaten, olan bir şeye bunca insan neden inansın? Oksimoron bir cümle, hiç bir şeyi açıklamıyor. Deistlerin çoğu tanrıyı zaten doğada aramıyor ki! Teisler dışında evrenin içinde tanrı arayan mı var? Aşkın bir varlığın doğanın içinde işi ne? Tabii ben senin söylemek istediğini anlıyorum. “Var oluş maddi dünyayla (doğayla) sınırlıdır” diyorsun. Bunu söylemen yeter 50 tane farklı cümleyle durup durup karşıma çıkarmanın alemi yok. 50 kere aynı şeyi farklı cümlelerle söylersen, bu ispat olmaz totoloji olur.


    aşkınlık dediğin kavram
    maddi ilişkilerden soyutladığın bişeydir
    dolayısıyla" aşkın " bir halde kavranamaz
    anladın mı
    ne demek istediğimi?


    Anlamadım. İlk cümle tamam. Ancak 2. cümle sorunlu. Aşkın bir varlığın “aşkın bir halde” kavranamayacağını ancak “aşkın hali” deneyimleyerek söyleyebilirsin. Böyle bir imkanın olmadığına göre uyduruyorsun demektir. Ya da "aşkın halin" deneyimlenemeyeceğini söylüyorsun. Tamam, aksi iddia edilmedi zaten de bu nasıl bilimle çelişiyor?


    maddi varoluş
    ezeli ve ebedidir

    çünkü var olmak
    sınırsız varlığın
    yani maddenin kendi olgusudur.
    o şekil değiştirir
    çünkü kendi doğası hareketli olmaktan ibarettir.....


    1.Varlığın sınırsız olduğunu nereden biliyorsun? Sınırsız bir şeyin sınırsız olduğunu bilebilmen mümkün müdür? Bu bir paradoks değil mi?
    2.Var olmanın maddenin tözü olduğunu göstermen gerekir. Ya matematik kullanarak, ya da laboratuvarda ya da evrende. Yani iddianı ampirik verilerle desteklemen gerekir. Gösteremiyorsan bu sadece senin iddian olmaktan öteye geçmez.


    Fizik ötesi (metafizik) insan zihninin ürettiği bir şeydir.


    Vay be, insanlığın manastır rahipleri tarafından yüzyıllaca gizlediği bir gerçeği öğrenmesini sağladın. Helal sana. Sanki aksini söyleyen var, tabi ki, bizim tasavvur ettiğimiz bir şey metafizik. Tamam da, Multiverse de, sicim kuramı da, sonsuz evren tasavvuru da insan zihninin ürünü değil mi? Evrenin içinde senden sayısız kopya olabileceğini söyleyen paralel evrenler hipotezine ya da herbiri kendi özgün fizik yasalarına ve doğal olarak çok farklı varoluşlara sahip balon evrenler hipotezine sırf bilim adamları bunu dile getiriyor diye inanabiliyorsun da, birisi çıkıp evrenin sonlu olduğunu ve dışında bir başka varoluş formunda (balon evrenler gibi) aşkın bir varlığın olduğunu söyleyince bu saçmalık oluyor öyle mi?
    Bir şeyin insan zihninin ürünü olması, o şeyi nasıl imkansız kılmaktadır? Bunun matematiği, mantığı ya da felsefi açıklaması nedir? Zaten var olan bir şeyi insan zihninin de tesadüfen onu tasavvur etmiş olmasını ne engelliyor?

    Özellikle kozmolojide öne sürülen pek çok hipotezin bilim değil felsefe yapmak olduğunu söyleyen kafi miktarda bilim adamı var ki ben de buna kısmen inanıyorum. Bilimin metodolojisi bellidir. Bir hipotezin test edilmesi imkansızsa, ona bir şartla “bilimsel” gözüyle bakılabilir. O da arkasında sağlam bir matematik olmasıyla. Bugün kozmaolojide öne sürülen bazı hipotezlerin ne test edilebilirliği vardır, ne de doğru düzgün bir matematiği. Bu hipotezler farklı evrenlerden ve farklı varoluş modlarından söz etmektedirler. Bunun evren dışında aşkın bir varlık iddia etmekten farkı yoktur. Kozmoloji alanında bilimin “doğal” sınırları zorlanmaktadır çünkü gerek kuantum mekaniğinin getirdiği, gerekse mevcut teknolojinin bazı alanlarda hemen hemen sınıra dayanmış olması bir yerde buna zorluyor bilim adamlarını. Yani günümüzde özellikle kozmolojide bilim ve felsefe arasındaki sınır giderek flulaşmaktadır.
    Bir başka deyişle bilim adamları da bir tür metafizik üretmeye başlamışlardır. 11 boyutlu M-kuramındaki Planck uzunluğundaki ilave boyutları fiziken ölçmenin bir yolu yoktur örneğin. Mesela Süpersicim kuramı da 10^500 kadar Calabi-Yau manifold geometrisi önermektedir ki bunu da fiziken tespit etmenin imkanı yoktur. Kısacası fizik alanında “fizik” giderek metafizik bir sınıra yaklaşmaktadır.

    Ayrıca başka paradokslar da vardır. Sonsuzdan beri var olan bir evrende “şu anda” olamazdık çünkü geçmişe doğru uzanan sonsuz bir zamanda bu noktaya gelebilmemiz için sonsuz bir zamanın geçmiş olması gerekiyor. Sonsuz büyüklükte evren modelleri de benzer paradokslar içerir. Bunları aşmanın belki yolları vardır, bilemiyorum.

    Bunları niye anlatıyorum?

    Aşkın varlık hipotezini zihnin ürünüdür diye kestirip atamazsın. Zihin tasavvur ederek, hayalle harmanlayarak, anoloji kurarak, maddi ilişkiler arasındaki örüntüleri modelleyerek yeni bilgi yaratıyor. Bu bilgilerden çoğu maddi dünyanın ufku içinde kalarak test edilebilir ve deneyimlenebilir bir nitelik kazanırken, bir kısmı da maddi dünyanın ufku dışına taşarak deneyimleme imkanını bulamıyor. Aşkın bir varlık hipotezi de bunlardan biri.

    Ben kişsel olarak böyle bir varlığa inanmayı seçmiyorum ama senin gibi inanmamayı da seçmiyorum.

    Bütün bildiğim bilmediğimdir. İlave olarak sen haddini de bilmiyorsun.

    Sonuç olarak, bilim bize doğanın bilgisine ulaşmada rasyonel bir yol sunan bir bilgi edinme yöntemidir, bundan fazlası değildir. Bilimle üretilen bilgi “tentatif” yani geçidir. Bilimin ürettiği bilgiye bir tür mutlaklık isnat edilemez. Edilirse bu onu diğer dogmalardan bir dogma haline getirir. Forumdan bir arkadaş bana “bilimi ilah yapıyorsun “eleştirisinde bulunmuştu. Seni görse herhaldebir adım ileri gidip bilimi fetiş haline getirmişsin, keza evrim kuramını da fetiş haline getirmişsin derdi. Ben sadece objektifliğini yitirmişsin, dünyaya çok ideolojik (materyalist) bir pencereden bakıyorsun diyorum. Bu kadar fikri katılık bazı psikolojik rahatsızlıkların habercisi olabilir, dikkatli ol.

    Sana ev ödevi:

    http://undsci.berkeley.edu/lessons/pdfs/how_science_works.pdf

    http://teacher.nsrl.rochester.edu/phy_labs/AppendixE/AppendixE.html

    http://serc.carleton.edu/sp/process_of_science/misconceptions.html

    https://www.psychologytoday.com/blog/the-scientific-fundamentalist/200811/common-misconceptions-about-science-i-scientific-proof




  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt
    Mesajınız flood koruması tarafından engellenmiştir. Sebebi; 15'ten fazla alıntı yapılamaz. Bunun bir hata olduğunu düşünüyorsanız forum destekten geri bildirimde bulununuz



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi razor6247 -- 24 Mart 2017; 9:1:19 >
  • razor6247 kullanıcısına yanıt
    Tamam o halde. Benim de seninle kişisel bir sorunum olamaz, hatta buradaki hiç kimseyle olamaz. Anonim kimliklerin ardında yazıyoruz ne de olsa. Bilakis, özellikle felsefe konusunda donanımlı ve bilgili birisin gördüğüm kadarıyla ve bana ancak memnuniyet verir çünkü burada zaman geçirdiğime göre forumun entelektüel seviyesinin benim entelektüel seviyemden yüksek ya da en azından eşit olmasını istemeliyim ki bana bir faydası dokunsun. Forumda entelektüel birikimi yüksek insanların sayısının artması gerçekten iyi bir şeydir.

    Öte yandan hüsnükuruntu sözüne gereğinden fazla alınganlık gösterdiğini düşünüyorum. Sözcüğün kökeni Hüsn-i kuruntu, safiyane, güzel, iyi kuruntu demek. Ondan türeyen hüsnükuruntu ise TDK’ya göre “herhangi bir durumu safça kendinden yana iyiye yorma” olarak tanımlanmış ve bitişik yazılmış. Ben kelimeyi ayrı yazmışım. Keza böyle olduğunu anlamak için benzer tamlamalı hüsnüniyet kelimesinin iyi niyet anlamına geldiğine dikkat etmek yeterli. Bunun çok saldırgan bir niteleme olduğunu düşünmüyorum ama sen öyle düşünmüşsün. Olabilir. Çok incitici bulduysan özür de dilerim.

    Gelelim deist meselesine...

    Ben durumumu en çok agnostizme yakın buluyorum. Bir aşkın varlık var mıdır, yok mudur bilmiyorum ve bilemeyeceğimizi düşünüyorum. Olup olmamasıyla da ayrıca yakından ilgili değilim. Var olsa ne değişecek ki? Tabiatın bir nizamı var ve her şey bu nizam içinde olup bitiyor. Sürpriz yok, mucize yok. Ben görmedim, bilmiyorum. O zaman böyle bir varlığın varlığı ve yokluğu arasında yaşamımı etkileyecek bir fark olmayacaksa, bununla neden ilgileneyim ki?

    Bizim bütün bilgimiz, içinde bulunduğumuz evrenin bir başlangıcı olduğunu gösteriyor. Bu başlangıç sonsuz kereler yineleniyor mu şu an bilmiyoruz. Onun için evrene ezeli ve edebidir diyemiyoruz. Bildiklerimiz de var ama evrene ilişkin henüz bilmediğimiz çok çok şey var. Bilim bazı yerlerde sert adımlarla ilerlerken bazı yerlerde de el yordamıyla ilerliyor. Örneğin Big Bang’ın ötesinde bir şey var mı, yok mu söyleyemiyor. “Bütün olan biten her şey budur” diyemiyor. Söyleyebildiği “bütün gördüğümüz her şey budur” demekten öteye gitmiyor. Bilmem anlatabildim mi... Ortada bir ontolojik belirsizlik var. İşte bu belirsizlik beni agnostik bir tutum almaya itiyor.

    Peki benim o ifademin agnostizm ile çelişir yanı ne? “İstatistiki” demek “olasılık dahilinde” demektir. İmkansız demek değildir. Ne yaparsan yap bir sayıyı sıfıra bölemezsin. Ne yaparsan yap bir sayı dizisinin sonuna ulaşamazsın. Ne yaparsan yap dört kenarlı bir daire çizemezsin. Bunlar imkansız şeyler, olasılık dahilinde değiller. Ancak, aşkın bir varlık nosyonunun imkansızlığı gösterilemez. Bu da onu olasılık dahilinde kılar. Bu olasılık “istatistiki” olarak çok çok küçük olabilir ama vardır. Ben bu olasılığı kabul ettiğim için kendimi agnostik görüyorum. “Tanrı vardır” demiyorum, “varlığı ihtimal dahilindedir” diyorum. İstatistiksel açıdan sıfır değildir anlamında “istatistiki olarak” diyorum. Vardır deseydim bu beni deist yapardı. Yoktur deseydim ateist... İkisini de demiyorum. O zaman nasıl deist oluyorum?

    Ateizme karşı çıkmak birini otomatikman deist ya da teist yapmaz ve aksi (teizm) de geçerlidir bunun...

    Benim özetle söylediğim şu: Fizik var olandır. Metafizik var olduğu savlanandır. Metafizik öyle bir alandır ki, fiziki imkanlarla varlığı ya da yokluğu gösterilemez. Ama varlığı da yokluğu da gösterilemeyen bir şeyi yok saymak daha rasyonel bir tutumdur fakat aksinin “imkansız” olduğu hala gösterilemez durumdadır. İşte agnostizmi yaratan bu belirsizliktir. Bu benim kişisel agonoztizm tanımım. Felsefi açıdan Hume, Kant, Huxley nasıl tanımlıyorlar şu an hatırlamıyorum. Onları okuyalı çok uzun yıllar oldu ve yıllardır felsefe okumuyorum. Geçmişten hayal meyal hatırladığım hem ateistlerin hem de teistlerin onu gizli ateizm olarak tanımladıkları... Belki de haklıdırlar, bilmiyorum ve umursamıyorum. Ben herhangi bir inanç kategorisine ait olmak istemiyorum.

    Şimdi gelelim senin takıldığın ifademe: “Ben deist değilim, agnostiğim. Böyle aşkın bir varlık ihtimalini düşük bulurum ama tümüyle yok saymam. Felsefi ve istatistiksel açıdan İbrani dinlerin tanrısının var olması bile mümkündür.”

    Buradan benim deist olduğumu nasıl çıkarabildin?

    Felsefi ve istatistiksel açıdan İbrani dinlerin tanrısı bile mümkündür derken, şunu kast etmiştim: Sonsuz bilgi ve sonsuz kudrette olduğu savlandığına göre, bu tanrı evreni ve bizlerin zihinlerini sürekli manipüle ederek, doğanın kendi halinde işlediği ve hiç bir dış müdahale olmadığı yanılsamasını pekala yaratabilir. Bu, işin felsefi kısmı. İstatistiki kısmı ise bunun sayısız olası senaryodan biri olduğuydu. Ha, tanrının bundan muradı nedir, onu da bilemem. Bütün bildiğim bunun çok çok çok küçük bir olasılık bile olsa orada öylece durduğu...

    Peki böyle bir ihtimali yok sayarak ben nasıl agnostik olabilirim? O zaman doğrudan ateist olmaz mıydım? Beni ateistlerden ayıran tanrıyı bir varlık olarak değil ama bir “ihtimal” olarak kabullenmem değil midir?

    Neyse bu bahsi kapatalım. Sanırım meramım anlaşılmıştır.

    Bilime gelirsek...

    (Aşağıda yazacaklarımın seninle doğrudan ilgisi yok, konuya katkı olsun diyedir)

    İnsanların kafasındaki bilim nosyonu bilimin kendisinden oldukça farklı. Ben bilime inanırım ve onu doğanın bilgisini edinmenin en güvenilir yolu olarak görürüm. Bilim ne söylüyorsa test edebiliyoruz. Yanlışsa yanlış diyebiliyoruz. Bu lüksümüz var. Bu büyük bir konfor ve kafa dinginliği... Burada, forumda evrim kuramını en hararetle savunan, en fanatikçe savunur görünen bir kaç kişiden biriyim. Buna bakarak benim ateist olduğumu düşünenler var. Beni evrim fanatiği sananlar var. Ben aslında evrim kuramının kendisini savunmuyorum. Benim savunduğum şey evrim kuramı değil “bilimsel bilgi”, daha doğrusu “bilim yoluyla elde edilen bilgi” Ben bilgi edinme yöntemi olarak bilimsel metodu savunuyorum. Diğer metotları güvenilir ve ikna edici bulmadığım için bilimsel metodu olumluyorum. Bilimsel metot kalıcı ama ürettiği bilgi geçici. Ben evrim kuramını savunur görünürken, kuramın kendisinden çok kuramı üreten metodu savunuyorum. Evrim kuramı bugün için bilimsel metotla yeryüzündeki yaşam için bulunan cevap. Çürütülebilir/yanlışlanabilir doğası onu tentatif kılıyor. Yarın evrim kuramından farklı bir kuram gelir mi? Çok çok düşük bir ihtimal ama işte o küçücük ihtimal bilimsel bilgiyi böylesine değerli kılan, onu dogmatik olmaktan alıkoyan şeyin ta kendisi.

    Diğer hiç bir bilgi edinme metodunda bu cüret, bu meydan okuma yok. Bilimsel metot bir meydan okumadır. “Benim yeryüzündeki yaşama cevabım evrim kuramıdır” der ve ekler: “bu bilgiye, şu yöntemleri ve şu prosedürleri uygulayarak ulaştım. İnanmıyorsan aynı yöntemleri ve prosedürleri sen de kullanarak ulaşabilirsin.” Bunu hiç bir bilgi edinme metodu yapamaz. Onlar kerameti kendinden menkul ve öznel yollarla bilgiye ulaşırlar. Doğaları gereği özneldirler. Tek nesnel metot bilimsel metottur. Diğer yöntemler sezgiselken, bilimsel metot, mantıksal ve analitiktir. Yani aslında ben evrim kuramını savunmuyorum, kuramın arkasındaki metodu savunuyorum. Evrim kuramı bugün var, yarın olmayabilir, Genel Görelilik bugün var, yarın olmayabilir, Big Bang bugün var, yarın yerini başka bir açıklamaya bırakabilir. Bilim “benim açıklamalarım kati değildir, muvakkatendir” diyor. O nedenle evrim kuramı da doğal olarak muvakkattır ama bilimsel metot yaşam sorusuna bugün bu cevabı üretmiş, bana da - metodu kendi bilgi edinme aracı olarak benimsemiş biri olarak - bu kuramı savunmak düşer, yoksa kuramı aramda bir gönül bağı olduğundan savunmuyorum. Sonuçları itibarıyla sevimsiz ve soğuk bir kuram. Benim özvarlığımı değersiz kılıyor. Beni sıradan bir nesneye indirgiyor. Ancak ben bu gerçekle yaşayabilirim. Çoğu insan yaşayamıyor...




  • Fizik ve metafizik olgu konusunda oncedengelen bi takım itirazlar var. Meta fizik fiziğin ötesi olarak fiziğe tabi ilmi veridir.



    Bu açıdan tanımladığı kavramın hayali bi yonu olamaz ve arayışı da bu değilken ilahi bi varlığın varlığına ya da yokluğuna kanıt olarak kullanılamaz. Ben bi ilah arıyorum diyen fizik bunun ilah olamayacağını bilir halde olmalıdır.



    Aynı şekilde ateistin tanımladığı teist dahi dini bi anlam içermez. İlim ve diyn ayrıksıdır.



    Sorun kitapların ilmi veri hakkında değişik bakış açıları ile bakıldığında sanılandan çok fazla bilgi içermesi az fakat oz bilgi.



    Bu açıdan ilmin metafizik yonu varsa bu kavramlara kıyas yapar doğrular veya yanlışlar. Ancak ruhani bi yapıya ilişemez.



    Bunu felsefeyle yapacak ise maddenin yorumunun otesine geçemez. İlahiyatçı bakış varsa ilim bu ilahıyatçının diyni yani ilahı kabul etme şartını ortaya koyar. Bunu musluman yapmaz fizikçinin metafizik arayışı yapar. Ha mummin bu fizikçiden habersiz de inanabilir ancak fizikçinin tanımındaki teist tam bi inançla ilaha bağlı olmalıdır. Zira eldeki bulguyu yorum esnasında bu inancın sonuçlarını karşılıklı test edebilmesi böyle mumkundur.





    Diyne inancın salt ruhani boyutu ise bi takım gerekçelerle mantıklıdır. Fizik kimya biyoloji gibi üzerinde omur harcanan bi konuyu 7 den 77 yaşına kadar yaşayabilme ihtimali olan bi kişi an itibariyle ihmal etmek zorundadır. Bu durum halin icabıdır. Yani cahildi bilgisizdi demek uygun olmaz. Sonuçta ilim yazılanı okuyarak okuma bildiğini ispat etmektedir. Yoksa kitabı yazan değildir. Belki bi talebedir ancak muallimliği tartışmalıdır.



    Bana göre ilim diyn ayrımındaki bu nuans iki disiplini bi arada tutar. Sorun ilmin inançlı kişi tanımı ve buna zorlamak durumunda kalması. Diyn ritueldir ve devamlıdır bunu uygulamak zordur.



    Totalde diyndar hem çalışır hem ibad olurken ateistin daha çok çalıştığı yer yine işi olarak diyndardan daha fazlasını yapmış değildir.



    Bu yüzden ilmin diyne yardımcı unsuru mevcut olmalıdır. Bu aklın gereğidir. Yani ilim adamı diyndara kendisinin harcamadığı zamanı telafi adına zaman kazandıracak buluşları ikram etmelidir. Telefon tv pc vs. Gibi. Bu şekilde aynı gemide yol alan bu iki disiplin olası bi dibi boylama haline karşı maddi ve manevi kalkanı hazır etmiş olur.



    Sırf ateistleri veya diyndarları hedef alan bi bakteri turu hastalık yoktur. Tasarlanabilir ilahi kudret yaratabilir o ayrı. Kısaca aynı gemideki iki kişi bu geminin batabilme durumunu gozetecek şekilde uyanık ve bilinçli olarak varsa bi fikri tutuşmaları karaya çıkana kadar tehir etmelidir.



    İlim diyn bu şekilde buluşur.



    Bence kitabullahtaki ilmi veri gereğinden çok fazla mecaz da olsa direk se olsa ilmi veriyi içeriyor ve bu durum beni korkutuyor.



    Çünkü gereğinden çok fazla hakikat gereğinden çok fazla bi yakınlaşmayı işaret ederken zannımızdan çok ote ilahi kavramca gozetildiğimiz anlamına gelebilir.



    Biz açıklayamayız veya biliriz de korkarız ancak tecavuz fiili ile ilahi kavramın bi esbabla yan yana bulunabilmesi hali ilahi kavramın saflığı prensibince bize ilahlar atanabileceği ve bunun bilinçli olarak yapabilineceğini gösteriyor. Bunun sonuçları çok korkunç olmuştur.



    Sorun gorduğunuz halde merhamet etme konusunda akli olarak sizi muzayakaya duşuren hakikati aklen mantık silsilesine oturtamayıp akledemez hale suruklenebilecek olmamızdır.



    İlahi kavramı görmek ve onun Teala bi şekilde bulunması bile sizin sorununuzu çozme konusunda sessiz geçiyorsa mevcuttaki sorunların niteliği ve sizin konumunuz ciddi tartışma konusu olur.



    Sorunlar sorun mu ve bu sorunları husule getiren kim?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.