Şimdi Ara

Gökadamız: SAMANYOLU...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
22
Cevap
0
Favori
4.406
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Gökadamız (Galaksimiz): SAMANYOLU



    Samanyolu; gökyüzünde bir uçtan diğer uca uzanan parlak ve yaygın bir ışık bandı şeklinde görünür.
    Yıldızların yoğun bir şekilde toplanmış olduğu bir galaksi merkezi ve bunu çevreleyen Sarmal kollara sahip, Disk (ya da mercek) biçiminde bir Sarmal (Spiral) Galaksidir. Galaksimiz yaklaşık olarak 200 Milyar yıldız içermekte.

     Gökadamız: SAMANYOLU...


     Gökadamız: SAMANYOLU...

    "360 derecelik Panoramik görüntü. Güneş sisteminin yer aldığı sarmal kol"


    Fakat gökyüzünde, galaksimizin sadece spiral kollarını, yani bir kesitini görebildiğimiz için; “modellemelerden” hareketle hazırlanan temsili resimlerle galaksimizin tam olarak neye benzediğini anlayabiliriz. Bu modeller ise çeşitli dalgaboylarında yapılan gözlemler yardımıyla hazırlanmıştır.


    Bir temsili resimle, galaksimizin neye benzediğine bir bakalım:

     Gökadamız: SAMANYOLU...




    Bu da 3 boyutlu kısa bir animasyon. Güneşin galaksideki konumu da gösterilmiş:





    Türkçede Samanyolu olarak adlandırdığımız galaksimizin Astronomi literatüründeki karşılığı “Milky Way” dir.

    İnsan gözünün görebildiği ışınım aralığını temsil eden Optik Bölgede çekilen güzel bir Samanyolu fotoğrafı. Fotoğraftaki parlak bölge, güçlü bir ışınımın olduğu galaksimizin merkezine ait.

     Gökadamız: SAMANYOLU...




    Galaksimizin yapısal özelliklerine kısaca değinelim.

    Aşağıdaki şemada galaksimizin üstten ve yandan görünümlerini temsil eden resimler yer almakta:

     Gökadamız: SAMANYOLU...



    Şemada görüldüğü gibi; Sarmal kolları içeren Galaksi Diskinin çapı yaklaşık olarak 120 Bin Işık Yılıdır.
    Güneş Sisteminin Galaksi merkezine olan uzaklığı ise yaklaşık 28 Bin Işık Yılıdır.

    [ Işık Yılı: Saniyede 300 Bin Kilometre yol katedebilen ışığın bir yılda gidebileceği mesafedir. Bu mesafe ise 9.6 Trilyon kilometredir. 1 IY : 9.6 Trilyon Km]

    Şemada, üstteki resimde yer alan isimler, bazı Takımyıldızlarıyla temsil edilen Spiral Kolları belirtmektedir.
    Bu kollar içten dışarıya doğru sırasıyla;

    Norma (Cetvel )
    Scutum (Kalkan ) - Crux (Güney Haçı)
    Sagittarius (Yay)
    Orion (Avcı) (Güneş sisteminin bulunduğu sarmal kol)
    Perseus (Kahraman)
    Cygnus (Kuğu)

    Bu spiral kollardan üçü; Sagittarius, Orion ve Perseus "Ana Kollar" olarak adlandırılır.

    [Takımyıldız: gökyüzünün bölündüğü 88 alandan her birine verilen isim]


    Başka bir temsili resim:

     Gökadamız: SAMANYOLU...







    Galaksimiz temel olarak 6 bileşenden oluşur.
    Bunlar; İnce Disk, Kalın Disk, Halo, Şişkin Bölge, Karanlık Halo ve Yıldızlararası Ortam.

    Aşağıdaki şemalarda galaksimizin bazı temel bileşenlerini görüyorsunuz:

     Gökadamız: SAMANYOLU...


     Gökadamız: SAMANYOLU...



    Şemalarda geçen terimler ve bileşenleri kısaca açıklayacak olursak;

    Nucleus: Galaksi Çekirdeği
    Spiral Arm: Spiral Kollar
    Globular Clusters: Küresel Yıldız Kümeleri.

    Central Bulge: Merkezi Şişkin Bölge. Galaksi merkezinde yıldızların oldukça sıkışık bir şekilde yoğunlaştığı ve küresel bir yapı arzeden bölge. Kırmızımtırak bir renge sahiptir çünkü diskteki yıldızlara göre nispeten daha soğuk olan büyük oranda Kırmızı Dev Yıldızlarını içermektedir.

    HALO : Türkçe karşılığı Ayla olsa da pek kullanılmıyor. Galaksi diskinin üzerini kaplayan, yıldızlararası toz ve Karanlık Madde bakımından zengin bölge. Galaksi diskini çevreleyen küresel bir yapı arzeder. Bu bölgede yaşlı yıldızlar ve Küresel Yıldız Kümeleri yer alır.

    Galaksi diskinde yer alan Sarmal kollarda; Gaz, Toz, Molekül Bulutları, Genç Yıldızlar ve Açık Yıldız Kümeleri bulunur.
    Disk yıldızlarının %95'i İnce Disk'te yer alır. Bunlar genç, büyük kütleli, güçlü bir ışınıma sahip yıldızlardır. Bu nedenle Mavi bir görünüm arzetmekte. Kalın Disk olarak adlandırılan bölge ise Diskin yaşlı yıldızlarının yer aldığı bölgeyi temsil eder.

    Karanlık Halo olarak adlandırılan bölge ise materyal bakımından oldukça fakir olan bölgeyi temsil etmekte.

    Diskte yer alan yıldızlar Galaktik Merkez etrafında bir yörüngeye sahiptirler. Dolanım hızları ise yaklaşık 200 Km/Saniye'dir.
    Disk yani Sarmal kollardaki yıldızlar gibi "Merkezi Şişkin Bölge" de galaktik merkez etrafında katı bir cisim gibi davranış göstermekte ve dönmektedir.
    Güneş sisteminin Galaksi Merkezi etrafındaki yörüngesini tamamlaması yaklaşık olarak 200 Milyon yılı bulur.



    Birbirlerine yakın konumda bulunan ve sayıları 10 ile 50 arasında değişen galaksi topluluklarına "Grup" adı verilmektedir. Sayıları 50 ila 10,000'lerle ifade edilen rakamlar arasında olan galaksi toplulukları ise "Küme" olarak adlandırılmaktadır.
    Samanyolu Galaksisi ile en yakın spiral galaksi olan Andromeda Galaksisinin de içinde bulunduğu topluluğa "Yerel Grup" adı verilmekte. Yerel Grubun 30 üyesi bulunmaktadır.

    Galaksimiz, çok büyük bir kütleye sahip olan dev bir Galaksidir. 100 milyar Güneş kütlesine sahip olan Galaksimiz bu nedenle muazzam bir çekim gücüne sahip. Bu şiddetli çekim gücünün etkisiyle Yerel Gruptaki birçok galaksi Samanyolunun Uydu Galaksileri konumundadır.

    Aşağıdaki şemada Galaksimizin çekimsel etkisinde olan Uydu Galaksilerle beraber Yerel Grubu görüyorsunuz:
     Gökadamız: SAMANYOLU...



    Evrende en bol bulunan madde olan Hidrojen atomunun 21 Santimetre dalgaboyunda yayınladığı Radyo Dalgalarının gözlemleri sonucunda Galaksimiz hakkında çok önemli bilgilere sahip olduk.
    [Radyo Teleskoplarla gözlem yapılan Radyo Astronominin konusudur]
    Bu ışınımın en önemli özelliği, Uzun Dalgaboyuna sahip olması nedeniyle yıldızlararası gaz ve tozdan oluşan materyalden etkilenmeden bize ulaşabilmesidir.

    [ Yıldızlardan gelen ışınımın bu materyal nedeniyle sönükleşmesine Absorbsiyon(Soğurulma) adı veriliyor.]

    Artık günümüzde sadece Optik Teleskoplar ve Radyo Teleskoplarla değil, Elektromanyetik Spektrumun ya da Türkçe karşılığını verirsek Işık Tayfının her bölgesinde gözlemler yapılabilmekte. Farklı enerji ve dalga boylarında olan X-Işını, Gama, Kızıl Ötesi, Mor Ötesi gözlemleri sayesinde Galaksimizin ayrıntılı bir haritası çıkarılabilmekte.

    Aşağıdaki şemada yeralan panoramik görüntüler, farklı teleskoplarla ve spektrumun farklı dalga boylarında alınan görüntülerdir.

     Gökadamız: SAMANYOLU...


    Şemanın orjinali 3000*2188 Pixel Çözünürlüğünde. Ayrıntıları incelemek istiyorsanız buyrun:
    Link:http://mwmw.gsfc.nasa.gov/mwpics/mwmw_8x10.jpg
    Çözünürlük: 3000*2188 Pixel
    Boyut: 1.8 Mb




    Kızıl Ötesi bölgede yapılan gözlemler sonucunda elde edilen görüntü:

     Gökadamız: SAMANYOLU...



    Görünür Bölgede çekilen Fotoğraflardan bazı örnekler verelim:

     Gökadamız: SAMANYOLU...


     Gökadamız: SAMANYOLU...


     Gökadamız: SAMANYOLU...


     Gökadamız: SAMANYOLU...


     Gökadamız: SAMANYOLU...


     Gökadamız: SAMANYOLU...


     Gökadamız: SAMANYOLU...





    Samanyolu ve ona en yakın galaksi olan Andromeda Galaksisinin çarpışmalarını ve böyle bir durumda Güneş sisteminin durumunu modelleyen güzel bir animasyon. Evrenimizdeki Çarpışan Galaksilerin gözlemlerinden hareketle hazırlanmış. Animasyondaki küçük mor kürecik Güneş Sistemini temsil ediyor:




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi feylesof -- 17 Kasım 2007; 3:27:46 >







  • Galaksimizi merak edenler için. Buyrun.
  • Galaksinin spiral şeklini alması nucleus daki çekim gücünden kaynaklanıyor sanırım.
    Peki nedir bu nucleus? (nasıl bir yapıya sahip)
    Birde muazzam bir çekim gücünden bahsetimiş, samanyolu galaksisinde ki tüm yıldızların nucleus'a doğru bir hareketi olmazmı bu durumda? Yani bir yaklaşmadan bahsedebilirmiyiz?
    Samanyolu ve diğer galaksiler için devasa birer yıldız oluşumu diyebilirmiyiz?

    Edit: paylaşım için teşekkürler baya bir emek vermişsiniz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Criminal Origin -- 14 Ocak 2008; 0:22:38 >
  • Samanyolu gibi gökadaların merkezlerinde birer karadelik olduğu tahmin ediliyor.
    Ayrıca klasik fizik kuralları burada geçerli. Yani merkeze doğru olan çekim kuvvetini kendi ekseni etrafında dönmeden kaynaklanan merkezkaç kuvveti dengeliyor.

    Benim teorime göre Samanyolu gibi spiral galaksiler kollarının uç kısımlarından evrene madde bırakıyorlar. Yani madde galaksiyi terkediyor.
  • Siz yazınca benimde aklıma geldi. Evet, kara delik oldukları dair bir teori var ama kesinlik yok sonuçta. kendi ekseni etrafında dönmesinden dolayı bir merkezkaç kuvveti oluşacak peki dengenin sağlandığı konusunda bir kesinlik var mıdır yoksa buda mı bir teoridir?

    Mesela sizin düşüncenize göre galaksiler kollarının uç kısımlarından evrene madde bırakıyorsa, galaksinin en dış çizgisinde merkezkaç kuvveti çekirdeğin çekim gücünü yeniyor demektir öyleyse aynı mantıkla galaksinin merkeze yakın kısımlarından da bir yutulma olması gerekmiyor mu? Yine bu mantıktan devam edince galaksi içerisindeki sistemlerinde birbirine bir çekim kuvveti uyguladığını düşünürsek, merkeze yakın sistemler çekirdeğin çekim gücüne kapılarak yaklaşmasıyla bir yanındaki sistemide beraberinde çekeceği anlamına gelmez mi? Ve bunun bu şekilde zincirleme devam edeceği?

    Ayrıca söyle bir şey daha var. Eğer bir denge var ise sistemlerin dizilimi neden çember/daire şeklinde değilde spiral şeklinde? Örneğin anaforlar aynı galaksilerde olduğu gibi merkeze doğru daralan bir spiral şeklindeler ve bu şekli oluşturan da çekim gücüne kapılan su moleküllerinin merkeze doğru hareketidir.
    Eğer merkeze doğru bir hareket olmasa tam bir çember şeklinde dönme hareketi yapmaları gerekmezmiydi?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Criminal Origin -- 14 Ocak 2008; 2:24:58 >




  • Spiral kollar bilimadamlarına göre kütle çekim dalgaları hizasında sıralanan maddeden kaynaklanıyor. Ama bu demek değil ki kollar arasında hiç madde yok. Belki o görülmeyen şey karanlık maddedir.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Criminal Origin

    Galaksinin spiral şeklini alması nucleus daki çekim gücünden kaynaklanıyor sanırım.
    Peki nedir bu nucleus? (nasıl bir yapıya sahip)
    Birde muazzam bir çekim gücünden bahsetimiş, samanyolu galaksisinde ki tüm yıldızların nucleus'a doğru bir hareketi olmazmı bu durumda? Yani bir yaklaşmadan bahsedebilirmiyiz?
    Samanyolu ve diğer galaksiler için devasa birer yıldız oluşumu diyebilirmiyiz?

    Edit: paylaşım için teşekkürler baya bir emek vermişsiniz.


    Galaksilerin şekli ve oluşumlarıyla ilgili birçok senaryo var ve takip edebildiğim kadarıyla her geçen gün yeni bir şeyler ekleniyor bu teorilere.

    Aslında galaksilerin şekli evrenin galaksi oluşumlarından önceki o "kozmik çorba" ile çok yakından alakalı. Işınımın çok güçlü olduğu bu çorbanın içerisinde oluşan madde, bu güçlü ışınımın oluşturduğu "dalgalanmaların" etkisiyle yoğunlaşmaya ve çökmeye başlıyor. Kütle miktarının bu güçlü ışınımı dengeleyebilecek kadar fazla olduğu yoğun bölgeler bir galaksinin oluşumu tetikliyor. Yeterli yoğunluğa ve kütleye sahip olmayan bölgelerde boşluklar oluşuyor.
    Bu açıdan temel espri aslında yıldız oluşumlarıyla hemen hemen aynı: Güçlü bir radyatif basınç ve bunu dengelemeye çalışan kütleçekim kuvveti.
    Galaksilerin bir "disk" şeklinde bir düzlem üzerinde oluşmasının en büyük nedeni de bu güçlü "dalgalanmalar". Sistem küresel bir yapıyı koruyamıyor ve simetrik olmayan bir biçimde bir disk biçiminde çöküyor. Yeterli kütle miktarına sahip olan bulutlar ya da yoğun bölgeler galaksileri böylece oluşturabiliyorlar.

    Çekirdekteki kütle yoğunlaşmasının neden galakside bir düzensizliğe sebep olmadığı sorusu ise yine kütle ile alakalı bir durum. Ve burada sorunun cevabı büyük oranda @Tuvnera arkadaşımızın belirttiği "Karanlık Maddede" yatıyor. Galaksinin merkezinden, spiral kolların yani diskin dış bölgelerine kadar aynı hızda bir eksen etrafında dönmesine yetecek kadar kütle gözlenemiyor. (Gerçi tamamen aynı hızda dönüyor diyemeyiz, farklı hızda dönen bölgeler de mevcut) İşte bu noktada gözlenemeyen bir karanlık madde sorunu karşımıza çıkıyor. Hesaplamalar bunun kesinlikle varolması gerektiği yönünde. Yoksa galaksinin merkezi bölgesinin dışındaki bölgelerde bir düzenli yapının varlığını devam ettirmesine imkan yok. Bu karanlık maddenin ise; karanlık bulutlar, karadelikler gibi gözlenmesi son derece zor cisimlerden oluştuğu düşünülüyor.

    Konu içerisinde verdiğim resimlerde Halo bölgesi aslında bize bir küresel yapıyı haber verir. Diskin etrafındaki karanlık bölge, galaksi oluşumu sırasında çöken buluttan yada yoğunlaşmış bölgeden geriye kalan bir enkaz ve "karanlık maddenin" yoğun olduğu bir bölgeyi oluşturmakta. Aynı şekilde karanlık maddenin Spiral kolların arasındaki boşluklarda da yoğun olduğu düşünülüyor. Bunun en iyi tespit yolu da gravitasyonel mercek etkisi. Kısaca ışınımın kütleçekimi nedeniyle eğrilmesi olarak tanımlayabiliriz.

    Bu arada bildiğim kadarıyla galaktik karadeliklerin varlığı kesinlik kazanmış durumda. Bir gün gelip tüm sistemi yutabilir mi sorusu akla geliyor ama diskteki yoğun yıldız oluşumları ve karanlık madde, sistemin yokolmasını en azından milyarlarca yıl daha engelleyebilecek kütleye sahiptir diye düşünüyorum.




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • SN:feylesof arkadaşımız verdiğiniz bilgiler için çok teşekkürler gerçekten emek vermişsiniz elinize yüreğinize sağlık

    Sayın:Criminal Origin isimli arkadaşımız "Birde muazzam bir çekim gücünden bahsetimiş, samanyolu galaksisinde ki tüm yıldızların nucleus'a doğru bir hareketi olmazmı bu durumda? Yani bir yaklaşmadan bahsedebilirmiyiz?" (alıntıdır) İşaret buyurduğunuz konuda ben bir yazı okumuştum şöyle diyordu
    "Güneşin doğuşunu ve batışını doya doya seyredin çünkü bir daha sonsuza kadar asla onoktada doğmayacak ve batmayacaktır."

    Sanırım bu tespit Sayın Criminal Origin arkadaşımızın işaret ettiği nokta yani bir nücelus var ve bütün galaksimiz spiral bir yörüngede o noktaya doğru gidiyor

    Selam ve dostlukla



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ata orkun -- 14 Ocak 2008; 20:19:01 >
  • @feylesof

    Verdiğiniz bilgilerden anladığım kadarıyla galaksiler evrenin oluşumunda arta kalanlar. Öyleyse evrenin oluşumu da hala devam etmekte diyebilirmiyiz?

    Yalnız hala anlayamadığım nucleus'un galakside ki sistemleri yutup yutmadığı.
    quote:

    orjinalden alıntı: ata orkun

    Sanırım bu tespit Sayın Criminal Origin arkadaşımızın işaret ettiği nokta yani bir nücelus var ve bütün galaksimiz spiral bir yörüngede o noktaya doğru gidiyor


    Arkadaşımızın da belirttiği gibi böyle bir hareket teoride de olsa varmıdır?
  • Geçen yıllarda sanırım Discovery Channel' da seyretmiştim bir belgeselde;

    Galaksilerin evrenin belli bir bölgesine doğru sanki bir duvar varmışçasına sıralandıklarını anlatmıştı.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: ata orkun

    SN:feylesof arkadaşımız verdiğiniz bilgiler için çok teşekkürler gerçekten emek vermişsiniz elinize yüreğinize sağlık



    İnternetteki zamanımın bir kısmı Astronomi ile ilgili fotoğraf, resim, animasyon, video gibi materyali toplamakla ve güncel gelişmeleri takip etmekle geçiyor. Yani aslında burada yer alan bilgileri kendi anlatım tarzımla herkesin anlayacağı bir şekilde yazarken, elimdeki fotoğraf ve animasyon arşivlerinden kaliteli olanları seçerken büyük bir keyif aldığımı söyleyebilirim.


    quote:

    Orjinalden alıntı: Criminal Origin

    @feylesof

    Verdiğiniz bilgilerden anladığım kadarıyla galaksiler evrenin oluşumunda arta kalanlar. Öyleyse evrenin oluşumu da hala devam etmekte diyebilirmiyiz?

    Yalnız hala anlayamadığım nucleus'un galakside ki sistemleri yutup yutmadığı.
    quote:

    orjinalden alıntı: ata orkun

    Sanırım bu tespit Sayın Criminal Origin arkadaşımızın işaret ettiği nokta yani bir nücelus var ve bütün galaksimiz spiral bir yörüngede o noktaya doğru gidiyor


    Arkadaşımızın da belirttiği gibi böyle bir hareket teoride de olsa varmıdır?


    Evrende hala -gözleyebildiğimiz ölçekte- bir dinamizm olduğunu söyleyebiliriz.
    Çarpışan galaksiler, kuazarlar, genç ve parlak yıldızlardan oluşan yıldız kümeleri, devasa büyüklükteki gaz ve toz bulutları içerisinde bize merhaba diyen bebek yıldızlar, süpernova patlamaları sonucunda ölen yıldızların kalıntıları arasından doğan yıldızlar gibi son derece renkli bir evrenimiz var.. Ama eninde sonunda nükleer reaksiyonların ana yakıtı olan Hidrojen daha ağır elementlere dönüşecek ve evrenimizin bu ana yakıtı tükenecek. Trilyonlarca yıl sürecek olsa da sonuçta karanlık ve soğuk bir gelecek bekliyor bizleri.

    Milyarlarca güneş kütlesine sahip devasa galaktik karadeliklerin varlığı artık kabul ediliyor ama bildiğim kadarıyla bu karadeliklerin galaksiyi yutup yok edecek kadar etkili olduğuna dair bir veri yok. Karadeliklerin belirli bir olay ufku vardır. Bunu, o öldürücü kütleçekiminin etkili olduğu mesafe olarak tanımlayabiliriz. Bu ufkun dışında varolan yıldızlar için bir sorun yok. Ama belki de galaksi çekirdeğinin derinliklerine doğru artan yıldız bolluğunun bir başka nedeni de bu dev karadeliklerdir. Aslında yakın bir zamana kadar bunların varlığı bile tartışma konusuydu. Bu nedenle kesin bir yargıda bulunmak çok zor.

    Fakat şu an için örneğin bizim sistemimizin bulunduğu spiral kol yani Orion kolu yıldızlarının ya da yıldız kümelerinin merkeze doğru bir hareketi gözlenmiş değil.




  • @feylesof

    Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim. En azından soruduğum sorular çerçevesinde merakımı gidermiş oldunuz.

    Uzayın derinliklerini hep çok merak etmişimdir. Bir gün bilim kurgu filmlerinde ki gibi uzayın derinliklerine yolculuklar yapılabileceğini düşünürüm çocukluğumdan beri ve bunu göremeyeceğimi bilmek bazen bizden çok sonraki nesilleri kıskanmama bile neden oluyor
  • http://www.istanbul.edu.tr/fen/astronomy/populer/samanyolu01/samanyolu01.htm

    İlgilenen arkadaşlar için bu sitede de değişik bilgiler mevcut.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Criminal Origin

    @feylesof

    Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim. En azından soruduğum sorular çerçevesinde merakımı gidermiş oldunuz.

    Uzayın derinliklerini hep çok merak etmişimdir. Bir gün bilim kurgu filmlerinde ki gibi uzayın derinliklerine yolculuklar yapılabileceğini düşünürüm çocukluğumdan beri ve bunu göremeyeceğimi bilmek bazen bizden çok sonraki nesilleri kıskanmama bile neden oluyor


    Çocukluğumda gökyüzü/uzay hala seyredilebilir bir haldeydi. Ve ben de senin gibi uzayın derinliklerine doğru gitmeyi hayal ederdim (ki hala daha hayal ediyorum.)
    Nasıl olsa ben büyüyene kadar uzay yolculuklarının çok rahat bir şekilde gerçekleştirileceğini düşünürdüm. Büyüdüm ama henüz ortada uzaya kalkan bir dolmuş falan yok. Aksine seyreyegeldiğimiz gökyüzünü de kaybettik, böyle monitör başlarında seyahat etmeye uğraşıyoruz.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: feylesof


    quote:

    Orjinalden alıntı: Criminal Origin

    @feylesof

    Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim. En azından soruduğum sorular çerçevesinde merakımı gidermiş oldunuz.

    Uzayın derinliklerini hep çok merak etmişimdir. Bir gün bilim kurgu filmlerinde ki gibi uzayın derinliklerine yolculuklar yapılabileceğini düşünürüm çocukluğumdan beri ve bunu göremeyeceğimi bilmek bazen bizden çok sonraki nesilleri kıskanmama bile neden oluyor


    Çocukluğumda gökyüzü/uzay hala seyredilebilir bir haldeydi. Ve ben de senin gibi uzayın derinliklerine doğru gitmeyi hayal ederdim (ki hala daha hayal ediyorum.)
    Nasıl olsa ben büyüyene kadar uzay yolculuklarının çok rahat bir şekilde gerçekleştirileceğini düşünürdüm. Büyüdüm ama henüz ortada uzaya kalkan bir dolmuş falan yok. Aksine seyreyegeldiğimiz gökyüzünü de kaybettik, böyle monitör başlarında seyahat etmeye uğraşıyoruz.

    Bende hala düşünüyorum kıskançlıkta ordan geliyor zaten Bir uzaya yolculuğu bir de robotların caddelerde gezdiğini, bunları görmeyi çok istedim. Ama sizin de dediğiniz gibi ortada henüz ne uzaya kalkan bir dolmuş var ne de doğru düzgün ayakta durabilen bir robot (asimo geçenlerde fena takla attı )
    Neyse konunuz dağilmasın...




  • Emeğine sağlık, okuyorum...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: feylesof

    Milyarlarca güneş kütlesine sahip devasa galaktik karadeliklerin varlığı artık kabul ediliyor ama bildiğim kadarıyla bu karadeliklerin galaksiyi yutup yok edecek kadar etkili olduğuna dair bir veri yok. Karadeliklerin belirli bir olay ufku vardır. Bunu, o öldürücü kütleçekiminin etkili olduğu mesafe olarak tanımlayabiliriz. Bu ufkun dışında varolan yıldızlar için bir sorun yok.


    Öncelikle bilgiler için çok teşekkür ederim feylesof. Çok güzel derlemişsin gerçekten, emeğine sağlık

    Ama ukalalık olarak almazsan şu yukardaki kısımla ilgili bir düzeltme yapmak istiyorum. Olay ufku, karadeliğin çekim gücünün bittiği yer değildir. Yazılı olarak anlatmak biraz zor ama deneyeyim...

    Bilindiği gibi karadelikler ışığı bile yolundan saptırıp içine çekebilen kütlelerdir (zaten bu yüzden karadırlar). Şimdi karadeliğe belli bir mesafeden belli bir hızla geçen bir cisim düşünün. Bu cisim karadeliğe ne kadar uzaktan geçerse ve ne kadar hızlıysa karadeliğin çekimine kapılıp içine düşmekten kurtulma şansı o derece yüksektir. Ve işte karadeliğin etrafında öyle bir çap düşünün ki, o çapa ıışık hızıyla teğet geçen bir cisim (fotondan başka seçenek yok sanırım) bile çekim alanından kurtulamaz. İşte o çap olay ufkudur. Başka bir deyişle, geri dönüşün hiçbir şekilde mümkün olmadığı çap.

    Ama olay ufkunun çok çok uzaklarından yavaş bir şekilde geçen bir cisim karadeliğin çekim alanına pekala girebilir. O yüzden o ufkun dışındaki yıldızlar için sorun yoktur diyemeyiz. Yarın öbürgün ne olacağını kestirmek zor. En azından benim için




  • Bilimadamlarına göre kütleçekim dalgaları tüm evreni dolaşır.
    Ama henüz graviton ların varlığı kesin olarak ispat edilemedi.
    Higgs Bozonu da hala bulunamadı.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Hasbi 81

    Öncelikle bilgiler için çok teşekkür ederim feylesof. Çok güzel derlemişsin gerçekten, emeğine sağlık

    Ama ukalalık olarak almazsan şu yukardaki kısımla ilgili bir düzeltme yapmak istiyorum. Olay ufku, karadeliğin çekim gücünün bittiği yer değildir. Yazılı olarak anlatmak biraz zor ama deneyeyim...





    Tam tersine, düzeltmeler ve hatta konuya eklemeler yapıldıkça memnun olurum.

    Aslında gayet güzel bir şekilde tanımladığın olay ufku kavramının zihnimde, tanımladığın şekliyle bir karşılığı var ama konuyu anlaşılır kılma adına çok fazla ayrıntıya girmeden "öldürücü bir çekim kuvveti sınırı" şeklinde tarif etmek istemiştim. Yoksa bahsettiğin gibi bu ufkun dışında kütle çekiminin sıfırlandığını söylemek imkansız.
    Merkezi bölgede tam olarak nelerin döndüğü tam bir muamma. Ama galaktik karadeliğin kütle çekiminin henüz merkezi bölge dışındaki diğer yıldızların veya yıldız kümelerinin yörüngelerini tedirgin edecek bir etkiye sahip olduğunu -en azından şu anki bilgilerimizle- söylemek zor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi feylesof -- 15 Ocak 2008; 2:17:40 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: TuVNeRa

    Bilimadamlarına göre kütleçekim dalgaları tüm evreni dolaşır.
    Ama henüz graviton ların varlığı kesin olarak ispat edilemedi.
    Higgs Bozonu da hala bulunamadı.


    Aslında sicim teorisinin öngördüğü sicim kavramı düşünüldüğünde şu baş belası kütle çekimi ve gravitonlar bir anlam kazanıyor ama bu sicimler malesef teorik-matematiksel denklemler yığını olmanın ötesine şu an için geçemiyor.
    2007 yılı içinde yanlış hatırlamıyorsam CERN'de önemli bir deney yapılacaktı ama sanırım iptal edildi. Hiç ses seda yok. Higgs Bozonları ve Gravitonlar konusunda bilim adamları oldukça umutluydu.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi feylesof -- 15 Ocak 2008; 2:21:05 >
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.