Şimdi Ara

gençlik bitmiş. (10. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
217
Cevap
2
Favori
7.558
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 7891011
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: bakidoruk

    belki paraları yok ve üşüyorlar?


    Allah insana derdini anlatsın diye konuşma yeteneği düşünsün diye beyin vermiş.Nereden biliyorsun dertlerini anlatsalar bu adama şimdi değilse sonra parasını getirsek olmamız mı abi deseler.Seninde aynı kafadan olduğun belli...

    Bence mahkemeye kadar uğraşma derim...İşinden gücünden olursun.Malum haberlerde görüyor nasıl iş yaptılarını...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Yeur -- 22 Şubat 2011; 14:39:02 >
  • son durum ne?
  • Threesome fikri iyi valla bir düşün
  • abicim ne oldu durum bilgi verirmisin?

    bencede arkadaşlara katılıyorum gariban tipleri varsa affet ama yok marka ayakkabı, 500lük cep telefonu varsa acıma.. diğer arkadaşada katılıyorum; acıma yetime döner koyar ..... belli olmaz. ama yoğunum 300-500 e anlaşırsan hallet yani değmez mahkeme mahkeme dolaşmak
  • Onlar çalarken acimadilar. Sende acima. Sikayetin kalsin.
  • olayın üstünden baya zaman geçmiş ama kesinlikle acıma derim.
    ben ortaokuldayken basket idmanından çıktık arkadaşlarla,hepimizin de maddi durumu çok iyidir.bunlarla yolda giderken nereden aklımıza geldiyse hırsızlık filan geldi.beni de biraz gaza getirdiler gittim marketten 4 tane albeni çaldım.çıkarken marketin sahibi tuttu beni kolumdan ve o anda mahallede bu adamın tanıdığı bir polis memuru geçiyordu.çağırdı bu polisi ve yaptığımı anlattı.polis bana öyle bir tokat çaktı ki imanım şaştı o anda.ama iyi ki o gün o adam beni dövmüş,şimdi sahibini bildiğim hiçbir şeye el uzatmıyorum.ki ben o zamanlar çocuktum aklım ermiyordu ama bunlar kocaman ''adamlar''.üniversitede okuduklarına göre akılları da yerinde.eğer yapılan şey cezasız kalırsa o çocuklar akıllanmaz.cezaları neyse çeksinler.
    yukarıda arkadaşların dediği gibi herkesin ağzı var.muğla zaten öğrenci şehri olduğu için bütün restoranlar,esnaflar öğrenci olduğumuzu biliyor.abi param yok döner yiyebilir miyim parasını yarın getiririm dediğimde daha hiç geri çevirmediler.




  • cezasiz hic bi dersin faydasi olmaz:)
  • quote:

    Orijinalden alıntı: rascon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Powermove


    quote:

    Orijinalden alıntı: rascon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Powermove

    Sırf eğlencesine başkasının ekmeğiyle oynanmaz.
    Bence şikâyetini geri alma, bunun maddi cezası var, okul durumu var sicile işlenmesi var.

    Elbette ya paşa paşa cezalarını çekecekler veya gelip yalvaracaklar. Olaydan sıyıramazlar gibi görünüyor, diğer pazarcılar da görmüş.

    En kötü yukarıda arkadaşın dediği gibi 300-500e anlaşırsınız ders olmuş olur onlara da.



    Senin dediğinin onların yaptığından farkı yok.


    Cezalandırma ve hırsızlığın birbirinden farkı yok demek oluyor bu. Orada 300e 500e takıldın sanırım. Fırsat bu fırsat onlardan para kopar mantığını kastetmedim.
    Ama asıl amaç ceza. Çünkü ceza yıldırıcıdır. Yapılan bir kötülüğün bedelidir. Para cezası olmasa bile şikayet onlara iyi bir ders olacaktır.



    Para koparma mantığını kastetmediysen sorun yok. Eğer arkadaşın anlattığı gibi giyimlerinden kuşamlarından durumlarının iyi olduğu anlaşılıyorsa 300-500 TL zaten onlar için caydırıcı olmaz. En iyi yöntem pazarcı arkadaşın tanıdığı bir fakire bunlara bir kamyon kömür aldırmak taşımasını da yaptırarak ya da evlerini boyatmak. Mesela pazarcı arkadaş bunlara birgün sabahın köründen tezgahı kurdurup pazarda akşama kadar çorap ta sattırabilir ki o 5 TL yi kazanmak için harcanan emeği görsünler. Aksi takdirde kendi kazanmadığı parayı başkasına vermek onlar için sorun olmaz. İster 500 olsun ister 1500.

    ADAM KALP GÖZÜ TERK BEYLER




  • http://blog.milliyet.com.tr/Bir_genclik__bir_genclik__bir_genclik…/Blog/?BlogNo=350110&RefNo=22

    Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik…
    Necip Fazıl Kısakürek

    --------------------------------------------------------------------------------




    "O gün akında çocuklar gibi şendik, O gün dev gibi bir orduyu yendik” ruhunu taşıyan dünyaya nizamat veren ecdadın çocuklarındaki gelecek gayesi yok edilmek isteniyor.

    Siyonizm ve emperyalizm bütün hesaplarını buna göre yapmaktadır.

    Değil on, yüz yıl, beşyüz yıl da geçse bu heveslerinden vazgeçmemektedirler.

    Amaçlarına ulaşmak için her şeyi mübah gören bu karanlık oyuncular gençliğimiz üzerinde kirli oyunlarını yazdıkları senaryolarla gerçekleştirmektedirler.

    Bizim ülkemizde şehit toprakları üzerinde ülkesini bayrağını sevdiğini söyleyecek fakat bunun için gayret göstermeyecek ucuz kahramanlık peşinde olan bir gençlik isteniyor.

    Büyüğüne saygısız küçüğüne sevgisiz gece yatmayan gündüz kalkmayan, sabaha karşı akşamı olan bir gençlik isteniyor.

    Hedefsiz gayesiz şuursuz tahammülsüz sabırsız bir gençlik yetiştirilmek isteniyor.

    Ruhu loş, kafası boş akşamdan kalma sarhoş bir gençlik isteniyor.

    İlimsiz bilimsiz içi boşaltılmış kelimelerle konuşan, 20 yıl öncesini anlamayan, geçmişe saldıran, gelecekten habersiz bir gençlik…

    Tarihini, dilini, dinini hor gören, hiçe sayan velhasıl milli ve manevi değerlerini umursamayan bir gençlik isteniyor.

    Gece barda gündüz hovarda, orada burada bir gençlik isteniyor.

    Üniversite diploması olacak fakat bilgisi olmayacak bir gençlik isteniyor.

    Çünkü karanlık güçler böyle bir gençlikle amacına ulaşabileceğini hesap ediyor.
    İşte bu tehlikenin farkına varan Üstad Necip Fazıl GENÇLİĞE HİTABESİ nde gençliği uyuduğu uykudan uyuyan bir devi uyandırırcasına uyandıracak çapta manalı kelimelerle onlara sesleniyor.

    Bu hitabe okunup yayınlandığında siyonizme, emperyalizme ve bu gençlik üzerinde oynanan oyunların üzerine atılan bir dinamit etkisi yapmıştır.

    İşte Üstad Necip Fazılın 1975'de, M.T. T.B.’nin tertiplediği Millî Gençlik Gecesi’nde seslendirdiği o ünlü gençliğe hitabesi…

    GENÇLİĞE HİTABE

    Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik…

    «Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!» şuurunda bir gençlik…

    Devlet ve milletinin büyük çapa ermiş yedi asırlık hayatında ilk ikibuçuk asrını aşk, vecd, fetih ve hâkimiyetle süsleyici; üç asrını kaba softa ve ham yobaz elinde kenetleyici; son bir asrını Allahın, Kur’ân’ında «belhüm adal» dediği hayvandan aşağı taklitçilere kaptırıcı; en son yarım asrını da işgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, Türkü madde plânında kurtardıktan sonra ruh plânında helak edici tam dört devre bulunduğunu gören… Bu devreleri, yükseltici aşk, Çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan ve şimdi, evet şimdi… Beşinci devrenin kapısı önünde dimdik bekleyen bir gençlik…

    Gökleri çökertecek ve yeni kurbağa diliyle bütün «dikey»leri «yatay» hale getirecek bir nida kopararak «mukaddes emaneti ne yaptınız?» diye meydan yerine çıkacağı günü kollayan bir gençlik…
    Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün davacısı bir gençlik…

    Halka değil, Hakka inanan; meclisinin duvarında «Hakimiyet Hakkındır» düsturuna hasret çeken, gerçek adaleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hakka kölelikte bulan bir gençlik…

    Emekçiye “Benim sana acıdığım ve yardımcı olduğum kadar sen kendine acıyamaz ve yardımcı olamazsın! Ama sen de, zulüm gördüğün iddiasıyla, kendi kendine hakkı ezmekte ve en zalim patronlardan daha zalim istismarcılara yakanı kaptırmakta başı boş bırakılamazsın!” ; Kapitaliste ise “Allah buyruğunu ve Resul emrini kalbinin ve kasanın kapısına kazımadıkça serbest nefes bile alamazsın!” ihtarını edecek… Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin, aşkına, vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrâkine sahip bir gençlik…

    Bir buçuk asırdır yanıp kavrulan ve bunca keşfine ve oyuncağına rağmen buhranını yenemeyen ve kurtuluşunu arayan batı adamının bulamadığını, Türk’ün de yine bir buçuk asırdır işte bu hasta batı adamında bulduğunu sandığı şeyi, o mübarek oluş sırrını, her sistem ve mezheb, ortada ne kadar hastalık varsa tedavisinin ve ne kadar cennet hayâli varsa hakikatinin İslâmda olduğunu gösterecek ve bu tavırla yurduna, İslâm âlemine ve bütün insanlığa numunelik teşkil edecek bir gençlik…

    “Kim var?” diye seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan fert fert “ben varım!” cevabını verici, her ferdi “benim olmadığım yerde kimse yoktur!” duygusuna sahip bir dâva ahlâkını pırıldatıcı bir gençlik…

    Can taşıma liyakatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnet sayacak kadar gözü kara ve o nispette strateji ve taktik sahibi bir gençlik…

    Büyük bir tasavvuf adamının benzetişiyle, zifirî karanlıkta, ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar gözü keskin bir gençlik…

    Bugün komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı ders kitabı, çıkartma kâğıdı şehri, muzahrafat kanalı sokağı, fuhş albümü gazetesi, şaşkına dönmüş ailesi, ve daha nesi ve nesi, hâsılı, güya kendisini yetiştirecek bütün cemiyet müesseselerinden aldığı zehirli tesiri üzerinden silkip atabilecek, kendi öz talim ve terbiyesine, telkin ve temmişesine memur vasıtalara kadar nefsini koruyabilecek, tek başına onlara karşı durabilecek destanlık bir meydan savaşı içinde ve çetinler çetini bu işin destanlık savaşını kazanabilecek bir gençlik…

    Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa, gelmiş ve geçmiş bütün eski nesillerden hiçbirini beğenmeyen, onlara “siz güneşi ceketinizin astarı içinde kaybetmiş marka müslümanlarısınız! Gerçek müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başınıza gelmezdi!” diyecek ve gerçek müslümanlığın “ne idüğü”nü ve “nasıl”ını gösterecek bir gençlik…

    Tek cümleyle, Allah’ın, kâinatı yüzü suyu hürmetine yarattığı Sevgilisinin alemleri manto gibi bürüyen eteğine tutunacak, O’ndan başka hiçbir tutamak, dayanak, sığınak, sarınak tanımayacak ve O’nun düşmanlarını ancak kubur farelerine denk muameleye lâyık görecek bir gençlik…

    Bu gençliği karşımda görüyorum. Maya tutması için otuz küsur yıldır, devrimbaz kodomanların viski çektiği kamıştan borularla ciğerimden kalemime kan çekerek yırtındığım, kıvrandığım ve zindanlarda çürüdüğüm bu gençlik karşısında, uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allah’a hamd etme makamındayım.

    Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim manevî babanın tabutunu musalla taşına, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymandır!

    Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!
    Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es!…

    Allah’ın selâmı üzerine olsun



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi misterno1 -- 26 Şubat 2012; 16:08:16 >




  • bence şikayetini geri al çorapd aha ötesi warmı ogrencı hayatı zordur ihtiyaçtan almıslardir belliki
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Genesis.

    Ne acımasız adamlarsınız ya.Çocuklar yıllarca okuyor adam olabilmek için 3 milyonluk çorap için düşündüğünüz şeylere bak.Yok okul hayatını bitirecekmiş,500 lira alacakmış,hapse atacakmış...

    Çağır yanına fırçala bir güzel kulağından çek bırak.Belki kleptoman,belki yoksul.Ayrıca bu devirde kim gidip elin adamından durduk yere 5 çorap ister ki.

    hirsizlik katlanamadigim seylerin basinda gelir. bi arkadasta ya aclarsa, ya usuyorlarsa falan yazmis, ne olursa olsun hirsizlik mi yapmalari lazim? her yoksul insan hirsizlik mi yapmali? seref diye birsey yok mu kimsede? dusunun siz calistiniz didindiniz, atiyorum bir cep telefonu veya bir araba aldiniz ve ertesi gun calindi, aman bosver ben essek gibi calisir yine alirim, calan kisininde ihtiyaci vardir sonucta mi diyeceksiniz? ha corap ha araba. hirsizlik sonucta bu, bana gore derecesi yok!

    sikayetini geri alma sakin, ceksinler cezalarini.




  • Biraz korkut gözünü.Sonra geri çek derim dava masrafı zaten 1000 lirayı geçer.5liralık çorap için deymez.
  • Bence mahkeme gunune kadar korkut sonra gericek cok acimasiz olur bu ders Onlara yeter
  • 1.cisi 1 yıl geçmiş olan olmuştur 2.cisi hırsızlığı hiçbirşey haklı çıkarmaz
  • quote:

    Orijinalden alıntı: bakidoruk

    belki paraları yok ve üşüyorlar?

    paraları yok üşüyorlar 3 kişiler ve 5 tane çorap çalıyorlar sence olabilirmi hocam
  • ee noldu bu işin sonucu
  • Sen şikayet etmedin.Bunlar da sonra beni soycaklar.Birde öyle düşün.
  • geçen senenin konusuymuş. Ama ben olsam şikayeti almam sürünsünler hırsızlık az maz birşey değil



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi PaNoZ -- 26 Şubat 2012; 16:52:19 >
  • Sakın affetmek gibi bir yanlışa düşme en büyük kötülüğü yaparsın kendine ve onlara. Bırak rezil olsunlar yaptıklarının bedelini ödesinler. Bu yeni nesil öylesine şımarık ki yaptıklarının bedelinin olacağını hiç düşünmüyorlar. Hayatın nasıl olduğunu öğrensinler, aileleri duysun arkadaşları duysun
  • derslerini aldıklarını düşünüyorsan geri al. aksi halde hırsızlığın büyüğü küçüğü yoktur bugün çorap çalar yarın araba.
  • 
Sayfa: önceki 7891011
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.