Şimdi Ara

Gelmiş Geçmiş En Zeki İnsanın Marksist Olması (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
130
Cevap
3
Favori
4.929
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Neden bu durum seni bu kadar şaşırttı anlayamadım. Öncelikle Marksizm bir dogma değildir ve pek çok zeki insanın aslında doğru düşünce tarzının Marksizm olduğunu anladığı gibi William James Sidis de bunu rahatlıkla anlamıştır. Ben de şahsen Markiszmi savunanlardanım. Ve ben Marksizmin oldukça mantıklı bir düşünce tarzı olduğunu düşünüyorum. Bence siz de önyargılardan sıyrılarak bu düşünce tarzı ile ilgili birkaç kitap, makale vb. şeyler okuyarak bilgilenmelisiniz. Kimsenin düşünce tarzını değiştirmeye çalışamam fakat bilgilenmenize yardımcı olabilirim. İyi günler.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Komünist Cellad K kullanıcısına yanıt
    Marksizmin temelinin çürük olduğu 1870’de sabitlendi, EDT çürütüldü. Bu bahsettiği adam zeki olabilir, zeki olmak demek her alana hakim olmak demek değildir. Belli ki siyaset felsefesinden, iktisattan anlamıyormuş.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-02AA5DC42 -- 10 Ocak 2020; 22:15:42 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Periah kullanıcısına yanıt
    Nazım bu şiirde Makinalaşma olarak dile getirdiği Marksizmin yabancılaşma olgusudur. Dışarıdan saçma gelebilir ama emeğe olan yabancılaşma konusunu bir şiirde dile getirmiştir. Marksizm bu kadar basit ve herkesin basitçe anlayıp çürütülebileceği bir teori olsaydı felsefede Marks Yüksek lisansta okutulmazdı.
  • OlanzapineDreams kullanıcısına yanıt
    Marksizmin doğasında otoriterlik vardır. Özgürlüğünüzü feda etmeden bu sistemi kuramazsınız. Üstüne binlerce, milyonlarca farklı değişkeni bünyesinde barındıran ekonomi ve toplumu tek bir merkezden yönetmeye çalışmak sadece bir hayaldir.

    Bugün kapitalizmi hasta eden şeyde büyük oranda ekonomiye devlet müdahalesini savunan keynesyan yaklaşımın iflas etmesidir. Para , ekonomi veya bireyler özgür olmalıdır ve kendi burunlarının dikine gidebilmelidir. Hepimiz aciz insanlarken hiçbirimiz hiçbirimizden zeki değilken bir grup bürokratın herşeye karar vermesini savunmak akıldışı bir yaklaşımdır. Bırakın herkes kendi yolunda yürüsün.

    Marksizmin pratikte neden her noktada istisnasız iflas ettiğini araştırmanızı öneririm. En başta Frederich von Hayek okuyarak başlayabilirsiniz daha sonra ise Ludwig Von Mises'a bakabilirsiniz.
  • Periah kullanıcısına yanıt
    Önceden bende anarko-kapitalisttim ancak bunun pek makul olduğunu düşünüyorum artık. Klasik kapitalizm en iyisi gibi. Devletsiz bir toplumda çevre sorunları, güvenlik vb. sorunları özel şirketlerle çözmek çok zor. İstersen makale tavsiye edebilirim.

    Mises ve Hayek’in argümanları sadece iktisadi eleştiriler. Onun dışında dayandığı tarih anlayışına, ekonomik değer anlayışına, kabul ettiği emek-değer teorisine ve bunun sonucunda sahip olduğu sömürü teorisine, etiğine, komünizme ulaşmak için kullanılan metodolojik araçlarına, komünist toplumun bizatihi kendisinin ahlaki implikasyonlarına ve daha pek çok şeye getirilebilecek tonla eleştiri var. Bunun dışında spesifik fenomenlerle ilgili açıklamalarının -iş bölümü, aile, devletin kökeni, dinin kökeni gibi- ve spesifik iktisadi iddialarının -işçilerin durumlarının kötüleşmesi, kronik bir işsizler ordusunun giderek sayı olarak artması vb.- eleştirilmesi de söz konusu.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-02AA5DC42 -- 11 Ocak 2020; 21:15:39 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Her türlü öneriye açığım. Vereceğiniz makeleyi okuduktan sonra daha sağlıklı yanıt verebilirim.

    Ayrıca dediğiniz gibi pekçok noktada derin eleştiriler bulunmakta, insanlar her zaman kolay ve güvenli yolu seçme eğiliminde oldukları için bu tarz hayallere kapılmaya yatkınlar malesef.
  • Periah kullanıcısına yanıt
    Marx bir Alman ve Yahudi'ydi. Otoriter mentaliteli olması çok normal. Aslında Türkler de öyle bir anlamda.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Küçük yaşta IQ'su 250-300 arası çıkan birisi bazılarını terso getirmiş
  • Periah kullanıcısına yanıt
    Şimdi açıkçası bir Marksist yönelim olan sınıfsal indirgemeci, stalinist olarakta andlandırılan Ortodoks Marksizmi için söyledikleriniz gayet doğru. Marksizm ise bütünlüklü bir teori olduğundan dolayı tek boyutta incelenemez ve indirgenemez. Diyalektik yapısından dolayı geniş perspektifli olarak dallara ayrılması gayet doğaldır. Komünizm ise ideolojik bir ayaktır. Bilimsel teorinin siyasi eksendeki uygulanmasındaki yansımasıdır. Teoride iyi ama pratikte kötü konusu Komünizme özgü bir olgu değil aynı zamanda kapitalizme ait bir olgu. Örnek olarak tam rekabet ortamı neden olmuyor ekonomik sisteminde ve iflas eden büyük bir şirket devletlerin özel kurtarma paketlerinden(Çalışandan alınan vergi) kurtarılıyor? Kapitalizmin doğasında olmayan birşey ama aslında büyük tekellerin kuklası hükümetler tüm hareketlerini ona göre dizayn ediyor. Keynesyen model ikinci sanayi devrimine ait bir olguydu. Günümüzde üçüncü sanayi devrimi yani finans kapitalizmi hakim ve dördüncü sanayi devrimi(endüstri 4.0) ne geçiş aşamasındayız. Keynesyen model veya neokeynesyen modelin olması çok zor. 1970 lerden sonra küreselleşen tekeller güçlerini çok ciddi anlamda artırdılar. Neoliberalizm dediğimiz yeni bir çağ başladı. Artıları ve eksileriyle. Neoliberal bir çağda zaten sosyal devlet yapısını uygulamaya çalışmak uluslararası ve çok uluslu tekellerin direk hedefi olmaktır.

    Devletleri ve siyasetçileri kuklaları haline getirmemeleri zaten olanaksız birşey. Siyasete en büyük etkiyi ekonomik güç sağlar. Liberallerin devlet elini ekonomiden çeksin konusu piyasa dengesi için söylense dahi ekonomik krizleri ve daralmaların esas sebebi emek değer çelişkisine bağlı olan artık değerin bölüşümü sorunsalıdır. Çok basit olarak ekonomik olarak birikim yapamayacak kadar zam almayan ve aşırı tüketemeyen birisi piyasadaki dolaşımdaki metaları nasıl satın alacak?

    İnsanların tasarrufa gittiği bilinçli çarpıtmadır. Ekonomi elbet kaotiktir marksizm bunu reddetmez Marksizmin üzerinde durduğu konu özel mülkiyet ve ona bağlı ortak üretimin yapıldığı yerlerde bölüşümün ne derece olduğudur. Herkesin kar ettiği ekonomik bir model olması imkansızdır. Ekonomi canlı ve arz talep dışında etkenlerde barındırır. Tavukçuluk sektöründe hiçbir tekele karşı rekabet edebilecek gücümün olmaması gibi.

    Otorite ve devlet konusunda ise zaten hem kapitalizmde ve komünizmde değişen pek birşey yok. Birinde sınırların bellidir özgür olmadığını bilirsin ve eşit imkanın vardır. Diğerinde ise imkanın değil sadece fırsatın vardır. Burnunun dikine elbet gidebilirsin ama ağır sonuçlarına katlanırken asla şikayet etme şansın olmaz. Özgürlük yanılsaması vardır. Sistemin çizdiği sınırların dışına çıkamazsın.


    Marksizmin pratikte iflas ettiği ise hakim olduğum bir konu neden deye sorarsan; değişime entegre bir şekilde ilerleme yapmayıp
    başka sosyalalistlere ya da sana en yakın komünalist anarşistleri ciddiye almazsan. Ekonomik gelişmeleri 2. sanayi devrimi mantığıyla yorumlayıp dışına çıkmamak ve geliştirmemek için direnirsen iflas ediyor. Hain ilan edersen, kurşuna dizersen, kapitalistlerle işbirliği yaptı zırvalıklarıyla yargılarsan kendi bilgini kutsal gibi dayatırsan olacağı bu. Antideokratik bir yapıyı savunmakta direnmek bu tarz kötü sonuçlara sebep oluyor. Kapitalist ülkelerle rekabet etmeye çalışan sosyalist devletler vardı. Rekabet????? anlamsız.




  • OlanzapineDreams kullanıcısına yanıt
    Şirketlerin devlet eliyle kurtarılması kapitalizm içerisinde değerlendirilebilir mi ? Hayır tam tersine kapitalizm gücünü şirketlerin ölmesinden alır, komünizm ise zayifligini devletin olmemesinden alır.

    Kapitalist ve liberal sistem devleti dışlar ve mümkün olduğunca işlere burnunu sokmamasını savunur peki liberal düzene ihanet edip devletleri ekonomiye entegre edince ne olur ? Yanıt çok basit vergi mükelleflerinin parası ile şirketler kurtarılıp kapitalizme çok ağır bir hasar vermiş olursunuz.

    Bugün kapitalizmin hastalığının temeline indiginizde her noktada sosyalizmin kapitalizme bulastirdigi devletin ekonomi üzerindeki etkisini görürsünüz.

    Tekellesme neden devasa oranda artıyor hiç merak ettiniz mi ? Çünkü batması gereken şirketler devlet eliyle kurtarılıyor ! Kamu işin icine bulasip yine herşeyi mahvettigi için bugün bu hastalıklı noktaya ulaşıyoruz.

    Dünyada sizin ifade ettiğiniz finans kapitalizmi neden hızla bozuluyor hiç merak ettiniz mi ? Çünkü yine Keynesyen yaklaşımdan ilham alan devlet ve kamu kaynaklı merkez bankalarının absürt para politikaları kapitalizmin doğal isleyisini mahvettigi için bugün bu noktadayiz !

    Kapitalizm deyip geçerseniz kapitalizmi neyin hasta ettiğini sorgulamazsaniz dünyayı geçmiş dönemdeki felaketlere tekrar suruklersiniz.Bugun sizin söylediğiniz gibi hasta bir kapitalizm yok bugün kapitalizme zorla eklemlenen kamu ve devlet kaynaklı aygitlarin sürekli kapitalizmi zehirledigi bir durum var.

    Kapitalist sistemler krize girmiyor mu diyebilirsiniz. Evet giriyorlar ama kapitalizmin sağlıklı işlemesi için zaten bu krizlerin belli aralıklarla gerçekleşmesi gerekir ki paranın belli odaklarda toplanması engellensin. Siz devlet eliyle yapay olarak krizleri bastirdikca aslında tüm sorunları halı altına süpürmek dışında birşey yapmıyorsunuz. Kapitalizmin gücü sirketletin sonsuza kadar yaşamasından değil yozlaşmış ve kötü yönetilen şirketlerin batmasından batabilmesinden gelir !!!

    Devlet eliyle yapay olarak bu şirketleri ayakta tutarsanız onun yerine geçecek onlarca yüzlerce daha rekabetçi daha aktif ve daha inovayif şirketi öldürmüş olursunuz.

    Sizin onerdiginiz marksizim ve komünizm bugün kapitalizmi hasta eden bütün unsurları alıp bu unsurları 1000 kat daha güçlü hale getirerek bugünkü sorunları çok derinlestirmek dışında birşey önermiyor.

    Şu anki sorunların çözümü ne peki ? Devletin serbest piyasaya mudahalesini sağlayan kurumların gücünü kırmak. Vergi cehennemi yaşatan yasalar . Kısacası sorun güçlü devletler ve devletlerin yozlaşmış kurumlarından başka birşey değil. Kapitalizmin tekrar sağlıklı hale gelmesi için devlet eliyle şişirilen bu devasa balonun patlatılması ve sırtını devlete dayayarak büyümüş devasa pekcok verimsizsirketin yokolmasi gerekiyor. Siz asıl sorunu görmek yerine kapitalizmi yekpare bir bütün olarak algılayarak hata yapiyorsunuz bana kalirsa ...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 17 Ocak 2020; 9:16:6 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • IQ 80 in altı olan insanların , IQ derecesi 200 olan birini eleştirmesi böyle bir şey sanırım
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Periah

    Şirketlerin devlet eliyle kurtarılması kapitalizm içerisinde değerlendirilebilir mi ? Hayır tam tersine kapitalizm gücünü şirketlerin ölmesinden alır, komünizm ise zayifligini devletin olmemesinden alır.

    Kapitalist ve liberal sistem devleti dışlar ve mümkün olduğunca işlere burnunu sokmamasını savunur peki liberal düzene ihanet edip devletleri ekonomiye entegre edince ne olur ? Yanıt çok basit vergi mükelleflerinin parası ile şirketler kurtarılıp kapitalizme çok ağır bir hasar vermiş olursunuz.

    Bugün kapitalizmin hastalığının temeline indiginizde her noktada sosyalizmin kapitalizme bulastirdigi devletin ekonomi üzerindeki etkisini görürsünüz.

    Tekellesme neden devasa oranda artıyor hiç merak ettiniz mi ? Çünkü batması gereken şirketler devlet eliyle kurtarılıyor ! Kamu işin icine bulasip yine herşeyi mahvettigi için bugün bu hastalıklı noktaya ulaşıyoruz.

    Dünyada sizin ifade ettiğiniz finans kapitalizmi neden hızla bozuluyor hiç merak ettiniz mi ? Çünkü yine Keynesyen yaklaşımdan ilham alan devlet ve kamu kaynaklı merkez bankalarının absürt para politikaları kapitalizmin doğal isleyisini mahvettigi için bugün bu noktadayiz !

    Kapitalizm deyip geçerseniz kapitalizmi neyin hasta ettiğini sorgulamazsaniz dünyayı geçmiş dönemdeki felaketlere tekrar suruklersiniz.Bugun sizin söylediğiniz gibi hasta bir kapitalizm yok bugün kapitalizme zorla eklemlenen kamu ve devlet kaynaklı aygitlarin sürekli kapitalizmi zehirledigi bir durum var.

    Kapitalist sistemler krize girmiyor mu diyebilirsiniz. Evet giriyorlar ama kapitalizmin sağlıklı işlemesi için zaten bu krizlerin belli aralıklarla gerçekleşmesi gerekir ki paranın belli odaklarda toplanması engellensin. Siz devlet eliyle yapay olarak krizleri bastirdikca aslında tüm sorunları halı altına süpürmek dışında birşey yapmıyorsunuz. Kapitalizmin gücü sirketletin sonsuza kadar yaşamasından değil yozlaşmış ve kötü yönetilen şirketlerin batmasından batabilmesinden gelir !!!

    Devlet eliyle yapay olarak bu şirketleri ayakta tutarsanız onun yerine geçecek onlarca yüzlerce daha rekabetçi daha aktif ve daha inovayif şirketi öldürmüş olursunuz.

    Sizin onerdiginiz marksizim ve komünizm bugün kapitalizmi hasta eden bütün unsurları alıp bu unsurları 1000 kat daha güçlü hale getirerek bugünkü sorunları çok derinlestirmek dışında birşey önermiyor.

    Şu anki sorunların çözümü ne peki ? Devletin serbest piyasaya mudahalesini sağlayan kurumların gücünü kırmak. Vergi cehennemi yaşatan yasalar . Kısacası sorun güçlü devletler ve devletlerin yozlaşmış kurumlarından başka birşey değil. Kapitalizmin tekrar sağlıklı hale gelmesi için devlet eliyle şişirilen bu devasa balonun patlatılması ve sırtını devlete dayayarak büyümüş devasa pekcok verimsizsirketin yokolmasi gerekiyor. Siz asıl sorunu görmek yerine kapitalizmi yekpare bir bütün olarak algılayarak hata yapiyorsunuz bana kalirsa ...
    Yanlışın Komünizm hakkında söylediklerin. Sosyalizm zamanla devlet aygıtının kendini zayıflatıp sönümlendirmesini teorisini uzun uzun anlatır. Komünizm ise sosyalizmden sonra ulaşılabilecek evredir. Sen Ortodoks Marksizmi hakkında söylediklerini bütün komünizm böyle diyip yaflatılıyorsun. Sadece bir düşünce akımını seçip işte Komünizm bu demek gibi birşey.

    Liberalizm devlet aygıtını yeterince zayıflatıyor . Devletlerin sosyal politikalarının iflası ve çalışan haklarının gerilemesi zaten bunun en açık göstergesi. Peki neden devletler batan şirketleri kurtarıyor. Özel şirketler kapitalizmin krizlerinden çıktıktan sonra sınıfsal olarak hareket etmeye ve devleti kendi amaçları doğrultusunda şekillendirmeye başladılar. Zenginler fakirlerin vergisiyle krizden kurtuluyorlar. Olan çalışan kesime oluyor. Liberallerin devlete yüklenmesi olayı çarpıtmak gibi bir nevi kürekçi kavgası. Sahte ve yapay bir kavga.

    Olaya sınıfsal bakmak lazım.




  • OlanzapineDreams kullanıcısına yanıt
    Sosyalizmin devlet aygıtını sönümlemesi sözünüz çok havada kalan bir ifade. Bunu somut örnekler ile nasıl sönümlendirdiğini veya sönümlendireceğini açacak şekilde anlatırsanız bende karşılığında bir sav ileri sürebilirim. Şu an sosyalizmin veya devamı komünizmin ne şekilde devleti sönümlendirdiğine dair bir fikrim yok çünkü gördüğüm tüm örnekler bunun tersine işaret ediyor.

    Burada haklı olduğunuz bir nokta var. Tüm sosyal politikalar çöküyor. Tüm refah devleti iddiası ile ortaya çıkan ülkeler başarısız oluyor. Çünkü bunlar zorlama uygulamalar. Örneğin Türkiye'de sağlık alanında herkesi kapsayan sigorta sisteminin bizi getirdiği nokta bugün özellikle ithal ilaçların 3te ikisinin artık bulunamaması ve üniversite hastanelerinin ödeneksizlik yüzünden ameliyatları ertelemesi noktasına getirdi.

    Sizin bir işe iyi niyet ile başlamanız o işin sonucunun iyi olacağını garanti etmez. Bugün pekçok iyi niyetle atılmış adım sonuç olarak ülkeleri daha büyük bataklara çekti. Öte yandan çalışan haklarında bir gerileme değil tam tersine sürekli olarak bir ilerleme bulunuyor. Eğer çalışan haklarında gerileme var diyorsanız Amerika ve Avrupa'da hangi çalışan haklarının gerilediğini ifade etmelisiniz. Bugün bazı ülkelerde büyük şirketler artık 4 günlük mesaiye geçme hazırlıkları yapıyorlar.

    Devletlerin şirketleri kurtarması ise aslında tamamen para babalarını kurtarmak amaçlı yapılan bir işlem değil. Daha çok batmak için çok büyük olarak tabir edilen devasa boyuttaki şirketlerin batarak devasa bir işsizlik dalgası yaratmaması için zincirleme bir çöküşe neden olmaması için devletin kamu yararını gözeterek kurtardığı şirketler bunlar. Bu şirketlere pekçok örnek var ama sonuçta yanlış bir uygulma mı evet yanlış bir uygulama. Kangren olmaya başlamış bir kolu eninde sonunda kesmek zorundasınız eğer kesmeyip ağrı kesicilerle uyuşturucularlabu kolu hayatta tutarsanız kangren daha çok yayılacaktır.

    Bunun örnekleri sadece özel sektör içinde değil devlete bağlı şirketlerde çok çoook daha yoğun görülür. Örneğin Tetcher öncesi İngiltere'de işçi partisinin madenciler işsiz kalacak diyerek sırf devletin halktan topladığı vergilerle zarar eden kömür işletmelerini yıllarca açık tutması bunun bir örneğidir. İşçi partisi iktidarlarının sosyal ve refah devleti anlayışı bu saçma sosyal politikalar nedeniyle İngiltere Tetcher dönemi öncesi Avrupa'nın yeni hasta adamı olarak görülecek kadar kötü durumlara düşmüştür. Biliyorsunun İngiltere ekonomisini tekrar kalkındıran isim burada sert liberal politikalar uygulayan Tetcher olmuştur.

    Sonuç olarak bu konular oldukça grift, içinden çıkılması kolay olmayan meseleler. Ama sonuç olarak ben ortada liberalizmin veya kapitalizmin bir hastalığından çok bu sisteme sosyalistler tarafından eklemlenen aykırı aygıtların sistemi daha çok hasta ettiğini savunuyorum. Gerçekten liberal görüşü savunan, gerçekten kapitalizmi destekleyen insanlar zaten en başta devletin parası ile şirket kurtarmak gibi bir absürdlüğün karşısında olacaklardır çünkü bu serbest ekonomi ve serbest rekabet kurallarına en ağır şekilde darbe vuran bir uygulama.

    işte biz bu nedenle devletin çok büyük olmamasını savunuyoruz, işte biz bu nedenle herşeyin tek bir elden yönetilmesinin tehlikeli olduğunu savunuyoruz, biz bu nedenle devlet aygıtının gücünün çok keskin bir şekilde sınırlandırılmasını, rölünün kesin bir biçimde belirlenmesini ve devletin piyasadan çektiği paranın azaltılması gerektiğini düşünüyoruz.

    Herşeyin başında Özgür bireyin olması gerektiğini savunuyoruz. Bunun içinde devletten bağımsız bir yargı ve güçler ayrılığı gibi kavramların sağlam bir biçimde oturtulması gerekiyor.

    Sosyalizmde ise devletin piyasadan devasa miktarda para çekip bu paraları küçük bir kesimin değerlendirmeleri ve subjektif yorumları ile gerek kendi iktidarlarını güçlendirmek gerekse yozlaşmış ve para yutan bürokrasinin buharlaştırması ile serbest rekabeti, adil olarak kazanması gerekenlerin yapay olarak ortadan kaldırıldığı sözde adil dağıtım gibi aslında temeli olmayan düşüncelerle çarçur edilmesi var.

    Vergi dediğimiz olay çalışan ve hakeden kişilerden zorlama ile haraç kesmektir temelde. Dolayısıyla ne kadar vergi alınacağı ve vergilerin ne yapılacağı konusu aslında inanılmaz hassas bir konudur. Çünkü sen senin olmayan bir parayı birilerinden zorla gaspedip bu çaldığın paraları başkalarına kendi çıkarların için sanki kendi paranmış gibi dağıttığında bu adil düzen veya adil dağıtım olmuyor. çoğunluğun diktastörlüğü oluyor. Birde üstüne sen haketmemiş çalışmamış insanları gaspedilmiş paralarla besledikçe tüm ülke genelinde bir asalak kültürü oluşmasına yolaçıyorsun. Kendilerinin olmayan parayı kendilerininiş gibi gören ahlaken yozlaşmış bir sürü yaratıyorsun. Sırf nemaları kesilmesin diye mevcut iktidarı destekleyen ve iktidarın sırf iktidarda kalmak için gittikçe daha çok para gaspederek beslediği bir asalak ordusu ortaya çıkıyor ve bu uzun vadede o ülkedeki ekononminin gelişim hıuzını öldürüyor. Asalakların pastadan aldığı pay sürekli büyürken pastanın kendisi hiç büyümüyor. Sonuçta iktidara yakın tekeller, iktidarın beslediği aklını kullanmaktan aciz adeta bir köpek gibi kuyruğuna sallayarak yemini suyunu bekleyen insanlık vasıfları azalmış yığınlar ortaya çıkıyor.

    Sonuç ise dünyuanın en kanlı diktatörlükleri ve insan onuruna yakışmayan 21 yyda ortaçağın gerisine götüren bir sistem oluyor.




  • quote:

    Irishman @ 7 Ekim 2017 15:21:34

    William James Sidis bazıları duymuştur bu ismi .

    William’ın garip ve bir o kadar da trajik olan hikayesi daha 6 aylık iken alfabeyi çözmesi ile başlıyor. 18 aylık olduğunda New York Times okuru olan William; 3 yaşına geldiğinde ise Latince öğreniyor. İlkokul çağına geldiğnde ise ilkokul birinci sınıfı birgün,ikinci sınıfı bir kaç gün, üçüncü sınıfı üç ay, dördüncü sınıfı bir hafta, beşinci sınıfı onbeş hafta; altı ve yedinci sınıfları beş buçuk hafta süreyle bitiren William, 8 yaşına gelmeden İngilizce, Latince, Yunanca, İbranice, Fransızca, Almanca ve Rusçayı konuşabiliyor üstüne anatomi üzerine makaleler yazıyor ve günlük gazeteleri okuyordu. Doğal olarak bu süre zarfında medyanın çok büyük ilgisine maruz kalıyor ve birçok kez New York Times’ın sayfalarında kendine yer buluyordu .

    William 8 yaşında Harvard'a başvurur bütün yazılı sınavları rahatlıkla geçer fakat Harvard yetkilileri kendisinin yeteri duygusal yoğunluğa ulaşamadığını söyleyince bu sefer 3 sene sonra 11 yaşında üniversiteye başlar .. 4 boyutlu obje ve nesneler hakkında dersler veren William'ı üniversite öğretim yetkilileri bile dinlemektedir . 16 yaşında üniversiteyi bitirir .. Sonra da hukuk okur ..

    Hayatında toplam 40 dil bildiği söylenmektedir ..

    Not : Kendisi küçük yaşta üstün zekası nedeniyle bir psikoloğa götürülür ve tahmini IQ'su 250-300 arası çıkar ..


    Hayat hikayesini anlattık asıl konuya gelirsek bu adam ateist ve MARKSİST/KOMUNİST bir görüşe sahip ..

    Böyle zeki bir insanın ateist olması normal fakat Marksizm gibi bir dogmaya tutulmuş benim baya ilgimi çekti .

    Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda ? Mutlak gerçek Marksizm olabilir mi ?



    "Gelmiş geçmiş en zeki insanın Marksist olması"

    Marksizim binlerce yıllık bilgi birikiminin sonucudur.
    Marksist olan insanın ister dünyanın en zeki insanı olsun , İster en aptalı olsun , konuyu Marksizmi yüceltmek veya Marksizme çamur atmak için kullanamazsınız.

    Komünizmi Sosyalizmi bitirdik Marksizmi bitirdik naraları boşunadır.
    Bitirdi iseniz üzerine sünger çeker kapatırsınız.

    Fikirler hiç bir zaman bitmez. Marksizim demokrasin kılıcı gibi tepenizde sonsuza kadar duracaktır.

    Bitecek olan kapitalizmdir.

    Herşey doğar büyür ve ölür. Bkz. Doğanın Diyalektiği.




  • Hatior kullanıcısına yanıt
    Herşey bir sarkaç gibi iyi ve kötü arasında, doğru ve yanlış arasında sallanır.

    Geçmişi unutan insanlar tekrar marksizme meyledip acı ve felaket dolu bir yüzyıl daha yaşadıktan sonra tekrar kapitalizme dönebilirler.

    Kapitalizmin geleceği sosyalizm veya marksizm değildir. Umuyorum ki kapitalizm 2.0 eskisinin kusurlarını kapatarak kat çıkacaktır.

    Keşke kapitalizmi ve arkasındaki düşün dünyasını marksizmi anlamaya çalıştığınızın 1000de 1i kadar anlamaya çalışsanız. Arkasında çok büyük bir litaratür vardır ve bugün demokrasi, özgürlük, güçler ayrılığı gibi pekçok değerin kaynağı kapitalizm ve liberalizmle ilişkilidir sosyalizm veya marksizm ile değil...

    Özellikle marksizm ve komünizm ile özgürlüğü yan yana koyan insanları gördükçe gerçekten üzülüyorum. Bu ikisi aynı anda varolabilecek şeyler değil. Biri diğerini eninde sonunda sönümleyecektir...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 19 Ocak 2020; 9:30:25 >




  • Periah kullanıcısına yanıt
    Eninde sonunda bitecek olmanız sizi oldukça korkutuyor.

    Kimse sonsuza kadar dünyaya kazık kakacak değil.

    Bizim sosyalizmde acı ve felaket yaşadığımız iddiası emperyalist kapitalizmin boş düşünceleri.

    Son demlerinizi yaşıyorsunuz .
    Bkz. Doğanın Diyalektiği.
  • Hatior kullanıcısına yanıt
    Marx gibi kehanetlerde bulunuyorsunuz bakıyorum : D Kristal kürenizde başka neler yazıyor muritleriniz inançlı bir biçimde bekliyor ladini dininizin yeni kehanetlerini : D

    Mesela Marx ne demişti komünizm sanayileşmiş ülkelerde çıkacak peki ne oldu Avrupa'da sanayileşmekten en uzak ülkelerde veya kuzey Kore Çin gibi tamamen tarım toplumlarında türedi. Veya ne demiştiniz tarihi sürecin sonunda kapitalizm sosyalizm ve komünizme evrilecek peki ne oldu neredeyse tüm komünist sistemler çöktü rekabet edemeyerek.

    Bugün ise Küba ve Kuzey kore gibi saltanatla yönetilen ortaçağdan hallice birkaç zavallı örnek dışında birşey kalmadı... Çin konusu ise komünist düşüncenin ekonomik acziyetinin vucut bulmuş halidir. Komünist iktidar halkını doyurabilmek için kapitalist ekonomik değerlere kapı aralamak dışında birşey yapamamıştır çünkü kendi anlayışlarıyla yaptıkları işler 100 milyonun üzerinde Çinli'nin ölümüyle sonuçlanmıştır.

    Dünyada Komünist rejimler kadar kendi halkını öldüren başka rejimler var mıdır bilemiyorum gerçekten...




  • Periah kullanıcısına yanıt
    Sen önce emperyalim tarafından sömürülen yoksul halkına bak .
    Asgari ücret 2300 TL açlık sınırı 2600 TL.
    öğretmen 3800 TL Polis 4500 tl alırken yoksulluk sınırı ülkende 6500 TL.

    Şimdi ikile.
  • açlıktan sürünüyor dediğin kübanın ekonomisi . Devletin web sayfasından
    http://www.mfa.gov.tr/kuba-ekonomisi.tr.mfa

    quote:

    Küba'nın Ekonomisi

    GSYİH (2017): 96,8 milyar Dolar

    Kişi başına GSYİH (2017) : 12.300 ABD Doları

    GSYİH Büyüme Hızı (2018): %2,2

    Enflasyon Oranı (2018): %5,9

    İşsizlik Oranı (2018): %1,7

    İhracatı (2017): 2,63 milyar ABD Doları

    İthalatı (2017): 11,06 milyar ABD Doları

    İkili ticaret hacmimiz (2018): 43,9 milyon ABD Doları

    İhracatımız (2018): 32,3milyon ABD Doları

    İthalatımız (2018): 11,5 milyon ABD Doları

    2030 yılına yönelik yeni bir ekonomik model belirlenmiş olup, ekonomide güncellemeden söz edilmektedir. Çalışmaların temel aldığı ekonomik ilkeler 2011 yılında kabul edilmiştir. Yeni Anayasa, özel sektör ve yabancı yatırım ile ilgili hükümlere de yer vermiştir.

    Küba ekonomisinin ana gelir kaynaklarından biri olan turizm alanında 2018 yılında Küba’yı ziyaret eden 4,75 milyon turist ile rekor kırılmıştır.

    Öte yandan, Küba’nın önemli bir diğer gelir kaynağı olan sağlık hizmetleri ihracatı başta bölgede olmak üzere Latin Amerika ve Karayipler ile Afrika kıtalarında sürdürülmektedir.

    Küba’nın başlıca ihraç malları şeker, nikel, kobalt, tütün, biyotıp ürünleri, deniz ürünleri, rom, narenciye, ithal ürünleri ise petrol, petrol mamulleri, gıda, makine ve teçhizattır.




  • Hatior kullanıcısına yanıt
    Gülmekten yarilacagim...

    Sana her söylenene inanır mısın ?

    Ufak bir detay vereyim sana. Küba da rekor kırdı ve en büyük gelir kaynağı denen turizm 4.75 milyon kişi Türkiye'de bu sayı 50 milyon kişinin üzerinde.

    Ayrıca en büyük gelir kaynağının turizm olmasında burseyler ifade ediyor olmalı.

    Kısacası bu rakamlar sahte ve yalan dolan tüm komünist ülkelerde pekcok veri carpitilmis ve sahtedir. Bugün Küba dünyanın en fakir ülkelerinden biri ve vatandaşlar ülkede zorla tutuluyor.

    Castro bundan birkaç 10 yıl önce ABD'ye tepki olarak sınırları açtığında milyonlarca Kübalı kendini denize attı Amerika'ya kacabilmek için ama size göre saltanatla yönetilen ülkede diktatör ne derse ne yayınlarda doğrudur ...

    Gerçekten bu kadar saf ve ideolojik körlük içinde olmanız beni şaşırtıyor... Küba ile ilgili bulacağınız tüm tarafsız kaynaklar ülkenin içler acısı durumunu ortaya seriyor . Birazcık araştırma birazcık objektif bakış açısı bile yeterli...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.