Adamin biri, yeni acilan luks buyuk magazaya gitmis, satici kiza yaklasmis. * "Bir kravat almak istiyorum.." Satici kiz son derece sirin bir tavirla: * "Beyefendi, bizde musteriyi memnun etmek esastir. Kravat ipekli mi olacak yunlu mu?" * "Ipekli.." * "O zaman lutfen birkat yukari buyrun, ipekli kravatlar bir kat yukarida.." Adam bir kat yukari cikmis, baska bir satici kiz.. * "Ben ipekli bir kravat almak istiyorum." * "Beyefendi, kravat duz mu olacak, desenli mi?" * "Desenli.." * "Bizde musteriyi memnun etmek esastir, desenli kravatlar bir kat yukarida, lutfen ust kata buyurun.." Adam bir kat daha cikmis. Yeni bir satici kiz.. * "Ben ipekli ve desenli bir kravat almak istiyorum.." * "Desenler cizgili mi, cicekli mi olacak?" * "Cizgili.." * "Bizde musteriyi memnun etmek esastir, cizgili kravatlar bir kat yukarida, lutfen bir kat yukari buyurun.." Adam bir kat daha cikmis.. Cizgiler kalin mi, ince mi, bir kat yukari. Zemin acik mi, koyu mu, bir kat yukari derken 18. kata gelmis. Ofke ile satici kizin yakasina yapismis.. * "Ben ipekli, ince cizgili, zemini koyu, bir kravat istiyorum." * "Kravati bu elbiseyle mi kullanacaksiniz?" * "Hayir, evdeki elbisemle." * "Beyefendi, bizde musteriyi memnun etmek esastir, bir uyumsuzluk olursa firmamizin prensiplerine ters duser, lutfen evden obur elbisenizi alir gelir misiniz?" Adam buyuk bir ofkeyle asansore gitmis. O sirada asansorun kapisi acilmis, icinden gene cok sinirli bir adam cikmis. Bir elinde bir klozet kapagi, belden asagisi da ciplak: * "Iste popom, iste evdeki tuvaletin klozet kapagi. Verecekseniz verin artik su tuvalet kagidini."
AMERİKA ŞEHİRLERİ
Temel ile Idris cok eskiden bi yolculuga cikmislar. Temel'in arkasinda saz, Idris'in sirtinda azik, Asya'yi gecip, Amerika'ya gelmisler. Burda dolasirken birden etraflarini kizilderililer sarmis. Napicaz derken Temel: "Ben sazimi cikartip caliim, bunlar boyle bi sey gormemislerdir." diyip baslamis saz calmaya. Temel'in saz calisini duyan butun kizilderililer son hizla kacmis. Bunun uzerine Idris "Buraya bi tek saz yetti, buranin adi TekSaz olsun" demis. Gene yola koyulmuslar... Bi gun yine kizilderiler etraflarini sarmis. Temel gene ayni taktik saz calmis. Sazi duyan yerliler iyicene sinirlip uzerlerine yurumeye baslamis Temel ile Idrisin. Bunun uzerine Idris'de guzel bi gaz cikartmis. Kokuya dayanamayan kizilderilerin hepsi vinn.. Temel "Buranin adi da Laz VeGaz olsun bari" demis. Dolasmaya devam ederlerken gene kizilderililer saldirmis. Temel baslamis saza ama sazi duyan kizilderililer cok sinirlenip almislar sazi Temelin munasip yerine monte etmisler ve gitmisler. Bunun uzerine Idris "Buranin adi da ArkanSaz olsun Temel." demis...
AFRIKA
Bir adam ucagiyla Afrika'nin uzerinde gezerken birden ucagi arizalanir ve ormanlik bir alana duser.Adam ne yapayim ne yapayim diye dusunurken birden bir Afrika kabilesinin ona dogru yaklastigini gorur.Adam icinden "Iste simdi boku yedik" der.O anda dusuncesinde Nur yuzlu dedenin sesini duyar.- Hayir evladim boku yemedin.- Peki ne yapmam gerek.- Suradaki mizragi goruyor musun?- Evet.- Al onu ondeki renkli giysili adamin tam kalbine batir.Adam mizragi alir ve adamin tam kalbine batirir.- Evladim iste simdi boku yedin.
SÜT
Temel hastalanmis, doktora gitmis. Doktor Temel'i muayine ettikten sonra yeni dogum yapmis bir kadinin memesinden süt emerse hastaliginin iyi olacagini söylemis. Temel kara kara düsünerek doktorun yanindan cikmis. Nerden bulacagini kimden isteyecegini düsünürken aklina arkadasi Dursun'un karisi Fadime gelmis. "O yeni dogum yapmisti, rica eder sütünden icerim" diye düsünerek kapiya dayanmis. Kapiyi Fadime acmis, Temel "Dursun evde mi?" diye sormus Fadime "yok" demis. Temel utana sikila derdini acmis. Fadime de "N'olacak ula alti üstü bir kac damla süt, hem sevaptir gir iceri demis" Fadime memesini acmis Temel'in agzina vermis. Temel memeyi emmeye baslamis. Temel emdikce Fadime tahrik olmus. Dayanamaz duruma gelmis. Temel'e "Ula Temel baska birsey de ister misin?" diye sormus. Temel "Ayip olmaz mi?" diye yanitlamis. Fadime ihtirasli bir sekilde "Niye ayip olsun?" diye cevap vermis. Temel "Iyi oyleyse, ayip olmazsa bir iki tane bisküit ver, katiksiz süt icilmiyor" demis
CLINTON
Clintonlar tatildeyken, Beyaz Saray'in papagani olmus. Yenisini almislar. Ancak satici uyarida bulunmus : Daha once bir genelev sahibesine aitti.. Eve donduklerinde iceri ilk giren Chelsea olmus. Papagan, "Cok genc" diye bagirmis.. Ardindan Hillary girmis. Papagan "Cok yasli" demis.. Derken, Papagan sevincten kanat cirpmis ve Clinton iceri girdiginde: "Selam Bill, gorusmeyeli nasilsin ?"
3 ARKADAS
Adanali Cemal, Kayserili Kemal ve Temel bu üç arkadas Bogaz Koprusunde tamir yapiyorlarmis ve karılarıda bunlara yemeleri icin bir seyler hazirliyormus. Ama hep ayni seyler. Kayserili yemek torbasini aciyor pastirmali ekmek. Adanali aciyor kofte ekmek. Temel aciyor ekmek arasi hamsi. Bu hep boyle devam ediyormus. Neyse gunlerden birgun bunlarin canına tak etmiş ve demişler yine ayni şeyleri hazırladılarsa kendimizi kopruden atalim. Adanali bakmis ekmege kofteli hop assaga atlamıs,Kayserilininki de pastirmali,oda atlamis asagi. Temel bakmis hamsili, o da dayanamamis ve atlamis.Bunlarin evlerinde de agit yakiliyormus. Adanalinin karisi: -Vah zavalli kocacigim kofte ekmegi ne cok severdi hep kendi ellerimle hazirlardim. Kayserili -Vah zavalli kocacigim pastirmali ekmegi ne cok severdi hep kendi ellerimle hazirlardim Karadenizli ise -Vah zavalli kocacigim hamsi+ekmegi ne cok severdi her sabah kalkip kendi hazirlardi..
KARISIKLIK
Temel oksurukten Dursun da kabizliktan sikayetcidir.Beraber doktora giderler.Doktor Temel'e oksuruk surubu Dursun'a da mushil verir. Bunlar ilaclari karistirirlar. Bir hafta sonra doktor Temel'e:- Nasil oldu? Hala oksuruyor musun?- oksurmeye cesaret bile edemiyorum doktor bey.
FBI
FBI eleman alimi icin duyuru yapar. Uc kisi basvurur. FBI binasinda adaylarin hepsiyle tek tek gorusmeler yapylmaktadir. Ilk adam iceri alinir ve su sorular sorulur. "Karini seviyormusun?" "Evet, efendim" "Ulkeni seviyormusun?" "Evet , efendim" "Pekala , biz karini da getirdik.Su an yan odada." der ve masanin uzerine bir tabanca koyar. "Simdi odaya gir ve karini oldur!" Adam silahi alir yan odaya gecer.5 dakika hic ses duyulmaz. Adam tekrar ilk odaya geri doner.Kravati gevsemis,ter icinde kalmistir. "Yapamiyacagim efendim." der ve orayi terk eder. Ikinci adam iceri alinir. Ayni sorular sorulur.ayni yanitlar. Ve ona da iceri girip karisini oldurmesi soylenir.Adam yapamayacagini soyler ve ayrilir. Son adam girer. Ayni sorular.Ayni cevaplar. Ona da iceri girip karisini oldurmesi soylenir. Adam iceri girer.5-10 saniye sonra icerden silahsesleri gelmeye baslar. BAM,BAM,BAM,BAM,BAM,BAM .... Derken kisa bir sessizlik ve ardindan gurultulu bir cam kirilmasi duyulur. Adam iceri girer , biraz terlemistir. FBI personeli sorar "Ne oldu ?" Adam cevaplar.. "Efendim bana verdiginiz silah kurusiki cikti, o yuzden onu pencerden asagiya atmak zorunda kaldim"
10 ZENCİ
Köleler ciftlikten kacarken sihirli lamba bulmuslar ve cini lambadan cikarmislar.Cin 10 zenciye sormus: Dileyin benden ne dilerseniz. Birer dilek dileme hakkInIz var. 1. zenci 'beyaz olmak istiyorum' demis, olmus. 10. zenci tebessum etmeye baslamIs. 2. zenci de beyaz olmak istedigini soylemis, olmus. 10. zenci sIrItmaya devam etmiş. 3. zenci de beyaz olmus diledigi dilegiyle... 10. zenci kIkIrdamaya baslamIs. 4. zencinin de istegi aynI... 10. zenci gulmeye devam... 5,6,7,8 derkeeen 9. zenci de beyaz olma yonunde istegini kullanmIs. sIra 10. zenciye gelmis ama adam yerlerde... Gulmekten geberiyor. Cin istegini sormus... Adam nefes almaya fIrsat buldugu bi ara istegini garip bir bogurtu ile belirtmis:
"HEPSiNi ZENCi YAP!".
KUTUP AYISI
Yavru kutup ayisi babasinin yanina gelip sormus -Baba ben gercekten kutup ayisi miyim? -Elbette yavrum nereden cikardin bunu? -Allah Allah?!.. deyip gitmis yavru ayi. Bu sefer annesinin yanina gitmis ve sormus, -Anne ben gercekten kutup ayisimiyim? -Tabii evladim kutup ayisisin. -Yani sen babami hic aldatmadin degilmi, ben gercekten babamin ogluyum. -O ne bicim soz, baban duymasin ikimizi de oldurur. yine Allah Allah?!.. deyip, yeniden babasinin yanina gitmis yavru ayi. bir daha sormus yav baba Allahaskina doru sole bak beni evlatlik falan almadiniz degil mi? yani ben sizin oz oglunuzum. Baba dayanamamis artik oglum sen manyakmisin dedim ya sana bizim oglumuzsun diye, hem sen neden ikide birde soruyosunki bunu? yavru ayi:
-Donuyorum anasini satayim donuyoruuuum yaaaa...
KEKEME
Hayvansever bir kekeme birgun Topagacinda yururken yolun ortasinda bir at olusu gorur ve hemen karakola telefon eder. Polise -buuurrddaaa biiirrrr aaattt ollluussuu vvaarr der polis nerede diye sorar. Kekeme anlatmaya calisir. -Tooooooppp polis "Topkapıda mı?" der -Haaaayyyiiiiirrr polis sinirlenerek telefonu kapatir. 5 dakika sonra kekeme tekrar arar ve: -bbuuuuuurrrrddaaa biiiiirrrr aaattt ollluuusssuu vaaaaarrrr der polis tekrar nerede diye sorar. kekeme: -Toooooooopp diye baslar. Polis yine sinirlenerek telefonu kapatir. Kekeme bir saat boyunca her bes dakikada bir arar ayni seyleri soyler ve sonunda polis telefonu kapatir. Aradan 2 saat geçer ve bu sure içinde kekeme hiç aramaz, Polis tam kurtuldum diye dusunurken kekeme tekrar arar ve -buuuurrr ddddaaaa bbbiiiiiiirrrr aaattttttt ooollluuussssuu vaaaaaarrrrrr der. polis tekrar sorar nerede Topkapi dami? Kekeme soyle der;
Kekemenin biri birgun Beşıktaş'ta kekeme okulunu ararken okulun yerini bulamamış, en yakınındakı bir bakkala girip: - Kakakakarrdeşşşşş, bubububurraaalarrrrdaddadadadbı kekekemememe okukukukuluuu varmış, nenenenerededede bibibiliyomusususun ? diye sormuş. Bakkalda: - Okulun yerini bilmiyorum ama ağbiy, senin okula hiç ihtiyacınyok bence gayet iyi kekeliyorsun...
TAMPON
Uc mahkum cezaevi yolundadir. Herbirine, hapiste gecirecekleri gunler icin bir esya getirilmesine izin verilmistir. Otobuste, biri digerine doner ve sorar, "ee, sen ne getirdin ?", diger mahkum bir kutu boya kutusu cikarir ve bunlarla herseyi boyayabilecegini soyler. ve birinci mahkuma sorar, "sen ne getirdin ?". Oda, yanindaki kutuyu acar ve icinden iskambil kagitlarini cikarir. "Bunlarla poker oynayabilir, fal bakabilir veya herhangi bir kard oyunu oynayabilirim"der. Ucuncu mahkum kosede sessizce siritarak oturmaktadir. Diger iki mahkum farkeder ve sorarlar, "Sen niye kendinden eminsin o kadar, sen ne getirdin ?" ucuncu mahkum bir kutu cikarir ve gulerek "bu tamponlari getirdim," der. diger iki mahkumunda kafasi karismistir, merakla sorarlar,""Bunlarla ne yapabilirsin ki?" ucuncu yine siritir ve kutuyu gostererek "Kutuda yazdigina gore, bunlarla at surebilir, yuzmeye gidebilir hatta paten kayabilirmisim"
TAKSİT
Ingiltere' de bir hayvanat bahcesinde soylari tukenmekte olan bir cift goril kalmis. Insanlar bunlari ciftlestirip soylarini kurtarmaya calisiyorlarmis ki erkek goril birden olmus. Ortalik birbirine girmis. Gazetelere ilanlar verilmis ve disi gorile bir es bulana buyuk oduller vaad edilmis. Kimsenin elinden birsey gelmiyormus. Herkes caresiz caresiz otururken bir Turk cikmis ve bu isi halledecegini ancak 50 bin dolar istedigini soylemis. Hemen kabul etmisler. Turk ucaga atlamis once Istanbul'a sonra da Ankara'ya gelmis. Ankara' da otobuse binmis. Pozanti yolu uzerinde bir kahvede inmis. Kahveye girmis bakmis bir suru kamyon soforu oturuyor. Hepsine soyle bir alici gozuyle baktiktan sonra bir tanesine `Sen gel' demis. Adam gelmis, bizimki de ona durumu anlatmis. Boyle boyle bir durum oldugunu, gorile bir es aradigini ve adamin bu is icin cok uygun oldugunu ve bunun bedelinin de 25 bin dolar oldugunu soylemis. Kamyoncu dusunmek icin 1 saat muhlet istemis. 1 saat sonra donmus ve demis ki : "Tamam kabul ediyorum ama 3 sartim var:
1. Hayvani dudaklarindan opmem. 2. Dogacak cocuk erkek olursa babamin adini koyarim. 3. 25 bin dolarim yok. Taksit taksit oderim...."
İSA
Italya'da Vatikan yakinlarinda bir eve gece hirsiz girmis. Hirsiz evin içinde karanlikta ilerlerken arkasindan bir ses gelmis: ·Seni ben görüyorum. Isa da görüyor! Hirsiz panik içinde bir köseye sinip ve farkedilmemeyi ümit ederken ses tekrar yükselmis: - Seni ben görüyorum. Isa da görüyor! Hirsiz sesin kendine seslendigine emin olunca el fenerini açip, sesin sahibini aramaya baslamis ve bakmis bir Papagan! Saskinlikla söylemis:- Konusan sen miydin? Papagan tekrar konusmus:- Evet.. Bunun üzerine Hirsiz:- Ama sen Papagansin! Papagan cevap vermis:- Evet ben Papaganim...Isa da Doberman..
BEDAVA SEKS
Benzin istasyonunun önünde bir afis: "Depoyu dolduran lotaryada tutturursa bedava seks kazaniyor." Iki kafadar benzinciye "Doldur depoyu" der, sonra bedava seks için lotaryaya talip olur... Benzinci sorar: Kafamdan bir sayi tuttum, bilirseniz bedava seks. "Üç" derler... Benzinci, "Bilemediniz, ben bes tutmustum." Bir hafta sonra iki kafadar yine gelir, depo yine doldurulur, yine lotarya... Bizimkiler "Yedi" der. Benzinci "Olmadi, ben alti tutmustum". Üç gün sora yine depoyu "fullerler", yine lotarya... "Iki" derler, benzinci "Bir" der. Kafadarlardan biri arkadasina açilir... "Yahu bu bizi kandiriyor galiba, hep baska rakam söylüyor... Hile yapmasin!" Diger cevap verir: "Yok canim kizkardesim arka arkaya iki kere kazandi."
KAVİS
Bir sirkette genel mudur olarak calisan bir adam, eksiksiz birsaglik kontrolunden gecmek uzere doktora gider. Doktor, hastaneye yeni bir bilgisayar sistemi aldiklarini ve bu sistem sayesinde kucuk bir idrar tahlili ile "full check up" yapabildigini soyler. "Harika" der bizim genel mudur, "baslayalim oyleyse". Doktor, adama bir cam kavanoz vererek idrar icin tuvalete gonderir. Bizim adam bir sure sonra, kavanozu dolu olarak geri getirir. Doktor, kavanozdaki numuneyi bilgisayara bagli kucuk bir konteynere doker. Bilgisayar ilginc sesler cikartarak calisir ve bir sure sonra yazicisindan uzunca bir dokum alinir. Doktor yazicidan gelen cikislari uzun sure incelemeye koyulur. Adam dayanamayip sorar: "N'oldu doktor, bir terslik mi var?" "Bilgisayarin verdigi sonuclara gore," der doktor, "bir terslik yok, ama tenisten mutevellit sag bileginizde bir kavis olusmus." "Yapmayin doktor" der bizim adam, "ben mesgul bir adamim, ne tenis ne de golf oynarim. Butun bunlari yapacak vaktim yok, nasil olur da sag bilegimde tenis oynamaktan bir kavis olusur?" Bunun uzerine doktor, bilgisayarin simdiye kadar hic yanilmadigini, asla hata yapmayacagini soyler ve "Ancak" der, "icinizin rahat etmesini istiyorsaniz, bu steril kavanozu yaniniza alip eve goturun. Sabah kalkar kalkmaz da lutfen test icin gerekli idrari yapin. Sonra, dogruca buraya gelin, sizden ekstra bir ucret almadan testi yineleyelim". Bizim adam, "tamam" der ve arabasina atlayip evin yolunu tutar. Bilgisayarin koydugu teshis canini sIktIgI icin, bilgisayarlara hiddetlenir. Butun dunyayi bu aptal makinelerin ele gecirecegini dusunur ve hiddeti daha da artar. Eve vardiginda, bilgisayarin "aklini basina getirmeye" karar vermistir. Arabadan iner inmez, kavanoza biraz idrar yapar ve sonra da arabasinin kaputunu acip karterden bir kac damla motor yagi alip kavanozun icine damlatir. Eve girince de olup biteni karisiyla kizina anlatir. Onlardan da kavanoza bir miktar idrar yapmalarini ister. Onlar da bizimkinin istegini yerine getirirler. Ertesi sabah, bizim genel mudur uyanir uyanmaz eline bir playboy alip bilgisayar icin tasarladigi son hinligi yapmak uzere, kavanozuyla birlikte tuvalete girer. 15 dakka sonra tuvaletten ciktiginda yuzunde mutlu bir gulumseme vardir. Dogruca hastanenin yolunu tutar. Doktor, kendisini selamlayip nasil oldugunu sorar. Yuzunde hin bir gulumseme ile, "Iyiyim doktor, iyiyim" der bizim adam.Doktor, bir yandan kavanozdaki numuneyi bilgisayarin konteynerine dokerken bir yandan da, "formunuzda gozukuyorsunuz bu sabah" der. Az sonra bilgisayar yeniden tuhaf sesler cikarmaya baslar. Birkac dakika sonra da uzunca bir kagit cikisi gelir yazicidan. Doktor, bilgisayardan gelen belgeyi titizlikle incelerken, bizim adam "Bakalim senin bilgisayar bugun ne diyor doktor?" der, sinsi sinsi gulumseyerek. "Himm..." der doktor, " Bilgisayarimiza gore, arabanizin yag degisim zamani gelmis, kiziniz hamile, kariniz da bel sogukluguna tutulmus. Ayrica, tuvaletlere girerken yaniniza boyle ha bire Playboy almaya devam ederseniz, bileginizdeki kavis daha da kotuye gidecek"...
SES GELMİYORSA...
Bir kadinin cok sevgilisi varmis.. bir gun biri geliyor bir sure geciyor kapi caliyo kadin "eyvah kocam " deyip Temeli bir torbaya sokuyor..aciyo kapiyo meger baska bi sevgilisi.. tabi ikincisini iceri aliyo..bi sure sonra bi kapi sesi daha.. kadin gene "eyvah kocam " diyo onuda bi torbaya atiyo..aciyo kapiyi baska bi sevgilisi ..onuda iceri aliyo bir sure sonra gene kapi..gene ayni olay..oda torbaya..kadin kapiyi aciyo gercekten kocasi bu sefer..herif bi bakiyo evde kocaman uc torba "bunlar ne "diye soruyo ..karisi pazardan alisveris yaptigini soyluyor. adam gidiyo birinci torbaya siki bi tekme atiyo.torbadan "gitgitgidak"sesi geliyo..ikinciye atiyo bi tekme "meeee " sesi geliyo ucuncuye bi tekme atiyo..ses yok..bi tekme daha gene ses yok..sert bi ucuncu bir tekme atiyor..torbadan bi ses. -lan hayvan oglu hayvan ne tekme atiyosun ses gelmiyosa patates ya da sogandir iste....
KULAKTAN KULAĞA
Albay,binbasiya : Yarin günes tutulacak.Bu her zaman görülen bir sey degildir.Erleri talim elbiseleri ile alayi talim meydanina getirin de olayi görsünler.Bende orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi verecegim.Sayet yagmur yagarsa, tabii bir sey göremeyiz.O zaman erleri,üstü kapali talimgaha götürürsün. Binbasi,yüzbasiya : Albayin emri ile yarin sabah saat dokuzda günes tutulacak.Bu her zaman görülenbir olay degildir.Sayet hava kapali olursa bir sey görülemeyecektir.Bu durumda tutulma,kapali talimgahta gerekli talim elbisesiyle yapilacaktir. Yüzbasi,tegmene : Albayin emri ile yarin sabah dokuzda talim elbisesi ile günes tutulmasinin açilis merasimi yapilacaktir.Sayet yagmur yagarsa ki bu durum pek görülen bir olay degildir,Albay kapali talimgahta gerekli bilgiyi verecektir. Tegmen,basçavusa : Yarin sabah dokuzda hava güzel olursa,talim kiyafeti ile albay tutulacak.Kapali talimgahta yagmur yagarsa,alayin meydaninda manevra yapilacak.Çünkü bu her zaman görülen bir olay degildir. Basçavus,askere : Yarin sabah saat dokuzda kapali talimgahta Albayi tutacagiz.Sabah hepiniz talim techizat ile hazir olun. Askerler kendi aralarinda : Yarin sabah bizim basçavus Albayi tutuklayacakmis.
Firtina apansiz bastirinca koca gemi bir anda denizin dibini boyladi. Adam issiz bir adanin issiz sahilinde gozlerini acti. Ne gelen vardi ne giden... Ne arac vardi ne gerec... Istersen muz ve hindistan cevizi, istemezsen muz ve hindistan cevizi... Hayati boyunca evi disinda bes yildizli otellerden baska yere adimini atmadigindan bir sure ne yapacagini bilemedi... Sonra dort ay boyunca muz yiyip hindistan cevizi suyu icti, gecmiste kalan o guzel gunleri dusunerek gozlerini denize dikip kendisini kurtaracak gemiyi beklemeye koyuldu. Bir gun sahilde uzanmis yatarken, gozunun ucunda bir hareket hissetti. O da ne? Bir sandal ve urekte o gune dek gordugu en muthis kadin... Son surat geliyor... Inanamadi... "Nereden geliyorsun?" diye haykirdi, "Buraya nasil geldin?" "Adanin oteki tarafindan..." dedi kadin, "Gemi batinca oraya ciktim." "Ne sans, benden baska kimsenin kurtuldugunu sanmiyordum. Kac kisisiniz? "Baska kimse yok... sadece benim... Sandal da gemiden degil." Adamin akli karisti.. "O halde sandali nereden buldun? "Basit" dedi kadin "adada buldugum malzemeyle yaptim... Kurekler sakiz agaci... Zemini palmiye dallarindan ordum, yanlar okaliptus..." "Ama, ama bu imkansiz.. Aletlerin yok... Nasil becerdin?" "Pek de sorun olmadi. Oteki tarafta siradisi bir aluvyon kaya olusumu var. Firinda belli dereceye isitilinca islenebilir yumusaklikta demir elde ediliyor. Alet yapmak icin kolayca kullandim... Bosver bunlari. Hadi goster, nerede yasiyorsun?" Bon bir ifadeyle orada yasadigini itiraf etti adam... Aylardir oracikta sahilde yatip kalktigini... "Oyleyse bana gel... Benim yerime..." diyerek kadin kureklere asildi. Birkac dakika sonra kucucuk bir iskeleye yanastilar... Adam sahile goz atinca az daha sandaldan dusuyordu. Mavi beyaz boyali kulubeyle iskele arasina tas doseli bir yurume yolu bile yapilmisti. Eve girerlerken kadin omuzlarini silkti, "Pek rahat sayilmaz ama ben yine de ev diyorum iste... Otur lutfen... Bir sey icer misin?" "Hayir, hayir tesekkurler..." dedi adam... Saskinligini hala uzerinden atamamisti. "Daha fazla hindistancevizi suyu icemeyecegim artik... Tahammulum kalmadi..." "Hindistancevizi suyu degil ki... Imbigim var... Pina Colado'ya ne dersin?" Adam hayretini gizlemeye calisarak ikrami kabul etti. Kanapeye oturarak sohbete daldilar... Ikisi de birbirlerinin hayat hikayesini dinledikten sonra kadin "Uzerime rahat bir sey giyecegim" diyerek ayaga kalkti "Dus yapip tras olmak ister misin? Ust kattaki banyo dolabinda jilet var..." Artik sorgulamaktan vazgecmisti... Banyoya girdi... Dolapta kemik bir sapin icine sikistirilmis oynak mekanizmali iki deniz kabugundan yapilma ustura onu bekliyordu... "Bu kadin inanilmaz" diye mirildandi... "Bakalim bundan sonra ne var?" Donusunde kadin onu gardenya kokulari icinde, stratejik bolgeleri uzum yapraklariyla ortulu olarak karsiladi... Sadece uzum yapraklari ve yanina oturmasini istedi... Sonra yavasca sokularak fisildadi... "Soyle bana... Ikimiz de uzun suredir bu adadayiz... Cok yalniz olmalisin... Eminim su anda yapmak icin kivrandigin bir sey var... Hani burada tek basina gecirdigin aylar boyunca en cok yapmak istedigin... Anliyorsun degil mi?"
Gozlerinin icine bakiyordu..
Adam duyduklarina inanamadi.. "Yani"... dedi, "buradan e-mail'imi kontrol edebilir miyim?"
BALIKLAR KONUŞUR MU?
-paluklar neden konuşmiyi temelciğum -paşini akvaryuma sok anlarsin,Fadimeciğum
APANDİST
Temel ile Fadime Köye hakim yamaca oturmuş, sohbet ediyorlarmış. Temel ne yapsakda sevişsek diye fırsat kollarken Fadime:" Temel sağa apantisut ameliyatı olduğum yeri cöstereyim mi?" diye sorar. Temel hemen kabul eder." He cöster." Fadime"Ha şu karşıçi sarı binanın içinci kati."
NE YEMEK GEREKİR?...
Temel dahiliyeci olmuş ve buna bir gün kadının biri gelmiş, demiş ki: -Doktor bey ne yesem onu sıçıyorum. Pasta yiyorum pasta cıkıyor ekmek yiyorum ekmek çıkıyor,demiş. Temel de : -O zaman bok ye, demiş.
PİRELER SAGIR OLUR
Temel hayvanları araştırma konusuna oldukça ilgi duymaktaymış. Birgün bu merakını gidermek için laboratuarını kurarak çalışmalara başlamış. Örnek hayvan olarak bir PİRE almış. Çok hassas aletler ile bu işe başlayan Temel, eline çok hassas bir neşter alarak pirenin ayaklarının ucundan biraz kesmiş ve masanın üzerine bırakmış ve pireye ZIPLA BAKAYIM diye seslenmiş, doğal olarak zıplayarak dolaşan bir hayvan olan pire yarım yamalak da olsa zıplamış, o sırada Temel hemen yakalayarak ayaklarının tamamını yontmuş ve masanın üzerine tekrar bırakarak seslenmeye başlamış. ZIPLA BAKAYIM, ULA ZIPLASANA, ZIPLA BE HAYVAN. Fakat ayakları kesilen pireden hiçbir hareket yok..... Temel hemen kalem kağıdı alarak raporu yazmaya başlamış. PİRE incelendi. SONUÇ: "PİRE'nin ayakları kesilince kulakları duymamaktadır."
Temel bilim adamı iken bir arkeoloji arastırmaları konferansına davet edilir. Amerikalılar anlatmaya başlar; -Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 25 metre aşağı indik ve telefon kabloları bulduk. Öyleyse bizim atalarımız asırlar önce telefon kullanmışlardır. Sıra türkiyeye gelir ve Temel başlar anlatmaya -Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 50 metre aşağı indik ama birşey bulamadık. Öyleyse atalarımız telsiz telefon kullanmışlardır.
Bir gün Temel balığa çıkar.İyi bir avdan sonra bir tekne balık tutar.Birden hava patlar ve çok büyük bir fırtına çıkar.Temel duva etmeye başlar. Tanrım beni bu fırtınadan kurtarırsan bütün bu balıkları fakirlere dağıtacağım der içinden. Hava bir zaman sonra düzelir. Temel evine dönmeye başlar. Birtaraftanda balıklara bakar ve içinden bu balıklar fazla, yarısını dağıtsam olur der.Biraz daha sonra balıklara tekrar bakar ve bu balıkların yarısıda çok fazla ben bunların çeyreğini dağıtsam olur der.Biraz daha zaman geçer Temel tekrar balıklara bakar. Tam o sırada hava tekrar bozulur.Temel kafasını gök yüzüne diker ve şöyle der."Haçen sen de şakadan hiç anlamiyusun."
Temel'e sormuşlar.Hangi tür seksten hoşlanırsın ? Temel cevap vermiş."Toplu seksten" Neden ? demişler. Cevap vermiş. "Kaytarması kolay oluyor"
Temel eczacılık fakültesini bitirmiş. Fakat eczane açacak parası yok, Girmiş bir eczaneye: - Beyefendi sizde soğan var mı? Adam Temel'i başından savmış.Temel bu durur mu? Hergün yeni saçma soru larla geliyormuş. Birgün eczacı Temel'e: -Kardeşim senin derdin ne? -Burayı bana sat. Eczaci kurtulmak icin eczaneyi satmış,birkaç gun sonra Eczaneyi satan a dam içeri girmiş,Temel'e: -Siz de soğan varmı? demiş... Temel adama 'biz de soğan var ama senin reçeten var mı?'demis....
Titanik battığında üç kişi kurtulur. (İngiliz,Fransız ve Temel)İngiliz sadece golf sopasını, Fransız sadece golf topunu, Temel de hamsi konservesini kurtarabilmiş. Bunların canları çok sıkılmış. Fransız hadi golf oynayalım demiş. İngiliz de katılmış. Temel de çok sevinmiş sonra da benim hamsiyi yeriz ,ama ben nasıl oynandığını bilmiyorum deyince ,çok kolay, Sopa, top ve delik lazım demişler. İngiliz: Bende sopa var. Fransız: Bende de top var. Temel: Ben oynameyrum.
Bir Fıransız bir İngiliz ve bir de Temel bir gemi kazasından sonra ıssız bir adaya çıkarlar. İngiliz kumsalda bir lamba bulur. Fıransız bunun Aladdin'in lambası olabileceğini söyler ve lambayı ovuşturur. Gerçektende lambadan bir cin çıkar. "Ne dilerseniz dileyin benden" der. İngiliz "Ben ailemin yanına İngiltereye gitmek istiyorum" der. Cin isteyi yerine getirir. Sıra Fıransız'a gelir. Oda ailesinin yanına Fıransaya gitmek ister. Onun isteyide yarine gelir. Sıra Temeldedir. Temel biraz düşünür. Cin çabuk olmasını söyler. Temel etrafına bakar ve cin'e dileyini söyler. "Arkadaşlarımda gitti ben bu ıssız adada yalnız kaldım onun için arkadaşlarımı geri getirmeni istiyorum" der.
Temel Londıra'da otelin birinin odasında kara kara düşünüyor. 'Ulan' diyor, __Ben asağıdan içki isterken laz olduğum anlaşılır mı acaba? Geçiyor aynanın karşısına ve purova yapıyor... __Bana bir fvisku,,,,,yok böyle anlarlar __Bana bir raki......'yok' diyor 'böyle de anlarlar. __Bana bir bira.... Tamam diyor böyle iyi anlamazlar.... Ve aşağıya iniyor, masaya dirseklerini dayıyor ve sesleniyor. Barmen bana bir bira. Barmen Temeli biraz süzdükten sonra soruyor: __Birader sen laz mısın? Temel _uuuy nasıl anladın diyor; _burası resepsiyon da bar karşıda......!
Temel şehre inmiş. Bakmış pencere kenarında bir papağan. İçinden: _Allah allah kuşa bak yav....demiş. Tabi bu arada papağan da Temel'in kendisine baktığını görüp: _Ne bakıyorsun hemşerim... demiş. Temel biraz şaskınlık biraz da saflıkla: _Afedersun hemşerum. Ben seni kus sandiydum.
Temel kamyonuyla yokuş aşağı inerken freni patlar ve kamyonu son sürat gitmeye başlar, ve kamyon bir kavşağa gelir temel bir bakar sağ tarafta pazar kurulmuş yüzlerce insan ,soluna bakar bir tane çocuk. Pazara girip yüzlerce insanı öldüreceğine çocuğa çarpmayı tercih eder. Ertesi gün gazeteler şöyle yazar TEMEL KAMYONUYLA PAZAR YERİNE GİRDİ 20 ÖLÜ 50 YARALI. Temele sorarlar niye pazara daldın? Diğer yöne gitmedin? -Temel cevap verir -BENİM NİYETİM ASLINDA ÇOCUĞU EZMEKTİ. ÇOCUK PAZAR YERİNE KAÇINCA .......
Temel bir gün bir hayvanat bahçesine gitmiş. Akvaryumların yanında birini görmüş. Adam elini akvaryumun neresine götürse balık da takip ediyormuş. Temel sormuş: - Ula bu nası oliyi? Adam: - Her zaman daha zeki olan yaratıklar kendinden daha az zeki olanları yönetebilirler demiş. Adam oradan uzaklaşmış. Bir kaç dakika sonra geldiğinde bir de ne görsün? Temel akvaryuma ağzını yapıştırmış. Balık gibi bir açıyor bir kapıyor.
Temel bara gitmiş. Yanındaki kadınla sohbet ederken kadın: -Ben lezbiyenim , demiş. Temel lezbiyenin ne olduğunu sorunca, kadın: -Ben yalnızca kadınlarla beraber olurum, demiş. Temel' in hoşuna gitmiş. -Pen ta sizin cibu lezbiyenum, demiş.
Temel Dursun'a sordu. Yahu dursun aristo mantığı nedir. Dursun nasıl anlatacağını düşündükten sonra: --Bak Temel.. Temel:efendim Dursun:senin akvaryumun varmu? Temel:var Dursun:akvaryumunu severmisin?........evet Dursun:o zaman balıklarıda seversin?........evet Dursun:o zaman denizi de seversin?.............evet Dursun:o zaman plajı da seversin?............evet Dursun:o zaman plajdaki kızlarıda seversin?..........evet Dursun: o zaman o kızlarla yatmayı da istersin?.........evet Dursun:iste aristo mantığı budur Temel'ciğim. Bu olay Temel'in kafasına yer etti. Yolda rastladığı birini cevirip sordu: --Kardeş senin akvaryumun var mı? Adam:Hayır birader. Temel:Ulan yoksa sen ipnemisun?
Temel Kamyon şöförü.. Kamyon çok yüklü, yükseklik 6 metre... Bir köprüye yaklaşıyor.. Köprünün üstünde azami yükseklik 4 metre yazıyor. Temel sağına soluna bakıyor ve: " Polis yok geçerim" diyor.
Temel ile Dursun hepten çaresiz kalınca hırsızlık yapmaya karar verirler. Zifiri karanlıkta içeri girmeyi başardıkları dükkanın alarmı çalar. Kaçmaya başlarlar. Peşlerine bir bekçi takılır. Bekçi "Durun kaçmayın ulan orospu çocukları." Dursun "Ula Temel bekçi penu tanıdu ben teslimolayrum."
Temel birgün yolda ilerlerken eski arkadaşı Dursun'la karşılaşıyor. Bu eski arkaşı Dursun çok zengindir. Merhabalaştıktan sonra Dursun Temel'e yemek ısmarlamak ister. Temel çok sevinir ve gider. Restoran'a geldikten sonra garson siparişleri almak için masaya gelir. Siparişleri sorduğunda Dursun -Bana pilav,kurufasulye üstüne et. Temel -Banada aynısından ama üstüne etme.
Temel Laz olduğu için kendinden nefret ediyormuş. Amerikaya gitmiş ve birçok ameliyattan sonra burnunu düzelttirmiş, iyi şekilde ingilizce öğrenmiş ve meşhur bir piyanist olmuş. Birgün büyük bir topluluğa konser verdikten sonra seyircileri selamlarken ön taraftan bir ses duymuş: -Helal sana hemşerum, çok iyi çalayusun da! Temel: - Benim Laz olduğumu nereden anladın yahu. Halbuki lazlara benzememek için bir sürü ameliyat oldum. - Nasıl anlamayayım, demiş adam. Bütün piyanistler otururken sandalyeyi kendilerine çekerler, sen ise sandalyeye oturup piyanoyu kendine çekeyusun da!!!!!!
Temel arabayla giderken bakmış benzini bitiyor. Hemen en yakın benzinciye girmiş, pompanın yanında durmuş, arabadan inip benzindeposunu acmış, başlamış işemeye. Temel'in işediğini gören pompacı "-Ya sen ne yapıyorsun, bu yaptıgın normal mi?". Temel "yooo Süper."
Temel kahvede otururken başı kaşınır. Şapkasının üstünden başını kaşır. İdris sorar: -Ula Temel niye başinu şapkanın üstünden kaşidun? Temel cevap verir: Haçan sen kıçinu kaşurken donunu çıkariyurmusun ?
İş adamı Temel Amerika'ya gider, işlerini bitirdikten sonra alış veriş merkezlerinde dolaşmaya başlar. Pet shoplardan birinde akıllı ve hazır cevap bir papağan görür, papağanla biraz sohbet ettikten sonra yetkiliye gider ve papağanı satın almak istediğini söyler. Satıcı papağanın satılık olmadığını söyler fakat Temel bir türlü vaz geçmez paraysa para illaki bunu bana satacaksınız diye israr eder. Satıcı bakmış kurtuluş yok Temel'e, bak bizde papağanın dört tane yumurtası var bu yumurtaları sana verelim hem daha ucuz olur hemde dört tane birden papağanın olur demiş. Temel biraz düşünüp kabul etmiş. Trabzona döner dönmez hemen yumurtaları kuluçkaya yatırmış. Bir süre sonra yumurtalar çatlamaya başlamış. Birinciden civciv, ikinciden güvercin, üçüncüden muhabbet kuşu, dördüncüden ise ördek çıkmış. Temel bu işe epey bozulmuş. Bir kaç ay sonra Temel yine Amerikaya gitmiş, işlerini bitirince doğru papağanın olduğu dükkana gitmiş. Papağan Temeli uzaktan görür görmez başlamış kahkahalar ile gülmeye. Temel ne güleysun ula demiş. Papağan niye gülmiyeyim, New York'da herkes senin enayiliğini konuşuyor deyince Temelde, oda birşeymi ulan Trabzonda herkes senin fahişeliğini konuşuyor demiş.
Temel ve Dursun bir gün ellerinde sazla Amerikaya giderler. Baya dolaştıktan sonra yorulurlar ve uyurlar. Sabah kalktıklarında etraflarında birsürü kızılderili görürler, çok korkarlar, Temel Dursun'a "Dur bunlar hayatta saz görmemiştir, bi saz çalayım da kaçsınlar" der. Temel'in saz ı çalmasıyla kızılderililer hızla kaçarlar. Dursun "waay sen bunları sadece bir sazla kaçırdın...o zaman buranın adı TEKSAZ olsun"der. Ertesi gün dolaştıktan sonra tekrar uyurlar sabah kalktıklarında etraflarında gene kızılderilileri görürler. Bu sefer Dursun "bide ben saz çalayım de korkup kaçsınlar" der. Dursun sazı çalar ama kızılderililer korkmaz ve sazı Dursun'un ?ötüne sokarlar. Temel de "ehe...bu sazı senin ?ötüne soktular o zaman buranın adı ARKANSAZ olsun." der. Ertesi gün uyurlar uyandıklarında gene karşılarında kızılderilileri görürler. Bu sefer Temel "dur başka bi yöntemim var." der ve güçlü bir sesle osurur. Ve adamlar kaçmaya başlarlar. Dursun da "mademki adamları osurup ta kaçırttın buranın adı LAZVEGAZ olsun" der.
Nasa uzay araştırma merkezi, günlerden bir gün Mars'a gidebilecek bir mekik yapar. Bu mekiğe üç ayrı ülkeden üç astronot binecektir. Bunlar bir Fransız, bir Alman ve Türkiye'den de Temel'dir. Bunlara orada uzun süre kalacaklarını ve bu yüzden yanlarına en çok sevdikleri şeyi almalarını söylerler. Alman: "Ben içki içmeden yapamam bana içki verin der." Fransız: "Ben karım olmadan yapamam onuda götüreyim der." Temel: "Ben da sigarasuz edemam," der ve sigara ister. Aradan yıllar geçer artık mekiğin döneceği gün gelmiştir. Onlar için büyük bir tören düzenlenir. Önce Fransız iner mekikten yanında karısı ve iki küçük çocuğu vardır. Sonra Alman, gözleri kan çanağı gibi, sendeleyerek iner mekikten. En son Temel fırlar ve elinde bir sigara, bağırır: "Uyy hemşerum! Ateşi olan var mi??"
Dursun Temel'e sormuş - Uşağum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyepilursun? Temal - 100 tane demiş. Dursun - Hadi ordan yesen yesen 1 tane yersin geriye kalan 99 hamsiyi oruçsuz yersin demiş. Bu espri Temel'in çok hoşuna gitmiş. Yolda Cemal'i görmüş ve hemen sormuş - Uşağum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyepilursun ? Cemal - 50 demiş. -Ha uşağum 100 deseydun sana müthiş bir espiri yapacaktum demiş.
Temel ile Dursun bir yarışmaya katılırlar. Bu yarışmada en çok yerli öldürene, 100.000$ verilmektedir. Bunlar yerli avlamak için Amerika'ya giderler 3-4 gün aramalarına rağmen bir tane bile yerli öldürememişlerdir. Bunlar bir gün sabah kalktıklarında etrafların da 100'ü aşkın yerli bulurlar. Temel Dursun'a: La Dursun kalk zengin olduk!
Amerika'da bir beyin fuğarı açılmış. Burada ünlülerin beyinleri kavanoz içinde sergilenip kavanozun üzerine fiyatları yazılıymış. Amerikalı bir aile bu fuğarı gezerlerken garip bir şey farketmişler ve danışmaya gidip demişlerki: -Efendim... Her şey mükemmel Einstein'in beyni onbin dolar..güzel.. George Washington 'un beynini de yirmi bin dolara kavanoz içinde satıyorsunuz... Bunlar meşhur insanlar, fakat yüzbin dolarlık bir beyin gördük. Bu kişiyi daha önce hiç duymamıştık. Meşhur olduğunu da pek sanmıyoruz. Niye yüzbin dolar. Üzerinde şöyle bir yazı vardı. "Türkiyenin Karadeniz Bölgesinden TEMEL" kim bu?. Ve niye bu kadar pahalı? Görevli cevap vermiş. -Efendim. Bu beyinlerden yüz tanesini kesiyoruz ancak bir tanesi dolu çıkıyorda ondan.
Temel ile Dursun Trabzon'un dağlık bölgesinde ava çıkmışlar. Uzun uğraşlardan sonra elleri boş dönmek üzere iken oldukça iri ve heybetli bir geyiğe rastlamışlar. Her ikisi de epeyce uğraştıktan ve kovaladıktan sonra köye 5-6 kilometre kala geyiği vurmuşlar. Aslında küçük hayvan avına çıkmış olan iki arkadaşın yanında geyiği taşıyabilecekleri herhangibir araç veya alet olmadığından düşünce üretmeye başlamışlar. Temel ,Dursun'a "Ula dursun habu hayvanın bir boynuzunu sen tut diğerini ben diyerek çektirmeye başlamışlar. Tahmin edileceği gibi çok zor olan bu şekilde köyün yolunun başına kadar kan ter içerisinde gelirlerken köyden birine rastlamışlar. Onların bu halini gören arkadaşları "Yahu siz delimisiniz bu böyle taşınır mı? Sizin kafanız hiç çalışmıyor kardeşim, ikiniz bir olun şu hayvanı kuyruğundan çekin daha rahat taşırsınız " önerisini yaparak yola devam etmiş. Bu fikri çok uygun bulan iki kafadardan biri olan Temel yaklaşık yarım saat sonra Dursun'a dönerek "ULA DURSUN BU HAYVAN BÖYLE ÇOK KOLAY ÇEKİLİYORMUŞ, AMA ANLAMADUĞUM BİR ŞEY VAR BUNU KUYRUĞUNDAN ÇEKTUĞUMUZDAN BERİ KÖYDEN GİTTİKÇE AZAKLAŞIYRUK.!!
Temel bir gün çok hasta olur ve doktora gider. Doktor onun önemli bir hastalığı olmadığını görür. Ona bir oyun oynamaya kalkar. Hastalığının tek çaresinin hamile bir kadından içeceği saf süt olduğunu söyler. Temel muayehaneden çıkar kara kara düşünmeye başlar ne yapıpta hamile kadın sütü bulacaktır derken aklına idrisin hamile karısı gelir. Fakat bu sefer bunu ona nasıl açıklayacaktır derken cesaretini toplar ve kapılarını çalar ve olan biteni idrisin karısına anlatır oda neden olmasın bi sevap işlerim der ve içeri alır kadın üstünü çıkarır ve Temel başlar kadının göğsünü emmeye ve bir süre sonra kadın zevke gelir Temel'e dayanamayıp yanında bir şey daha isteyip istemediğini sorar. Temel utana sıkıla ya ayıp kaçmazmı yenge der kadınsa yahu sen iste der Temel utana sıkıla kadına peki der. Süt katıksız gitmiyor varsa bir kaç tane bisküvi getirirmisin der.
Temel ile Dursun ormanda uyuyorlar. Bir ara Temel Dursun'a sesleniyor. _Dursun ormanın güzelliğine bak. Dursun: _Ağaçlardan göremiyorumki
Temel devamlı yabancı kadınlarla düşüp kalkıyormuş. İdris sormuş; -Yahu sen Türkçeyi zor konusiyisun habu Ruslarla nasıl anlasiyisun ? -Temel tercumanum sayesinde Temel 71 yaşına gelmiş. İdris sormuş ula Temel tercumanunla aran nasıl ? -Temel " Sorma İdris ana dilini bile unutti pokyiyen"
MİT eleman alımı için duyuru yapar. Üç kişi başvurur. MİT binasında adayların hepsiyle tek tek görüşmeler yapılmaktadır. İlk adam içeri alınır ve su sorular sorulur. "Karını seviyormusun?" "Evet, efendim" "Ülkeni seviyormusun?" "Evet , efendim" "Pekala , biz karını da getirdik. Şu an yan odada." denir ve masanın üzerine bir tabanca konur. "Şimdi odaya gir ve karını öldür.!" Adam silahı alır yan odaya geçer. 5 dakika hiç ses duyulmaz. Adam tekrar ilk odaya geri döner. Kravatı gevsemiş, ter içinde kalmıştır. "Yapamıyacağım efendim." der ve orayı terk eder. İkinci adam içeri alınır. Aynı sorular sorulur. Aynı yanıtlar. Ve ona da içeri girip karısını öldürmesi söylenir. Adam yapamayacağını söyler ve ayrılır. Son adam Temel girer. Aynı sorular. Aynı cevaplar. Ona da içeri girip karısını öldürmesi söylenir. Temel içeri girer. 5-10 saniye sonra içerden silah sesleri gelmeye başlar. BAM,BAM,BAM,BAM,BAM,BAM .... Derken kısa bir sessizlik ve ardından gürültülü bir cam kırılması duyulur. Temel içeri girer , biraz terlemiştir. MİT personeli sorar "Ne oldu ?" Temel cevaplar.. "Efendim bana verdiğiniz silah kurusıkı çıktı, o yüzden onu pencereden aşağıya atmak zorunda kaldım"
Temel ölümcül bir hastalığa yakalanmış. Karısı fadimeye sorar -Fadime, ben ölünce yeniden evlenecekmisin ? Fadime de Temel üzülmesin diye evet cevabını verir. Bunun üzerine Temel -Onu benim kadar sevecekmisin ? -(ağlayarak) Evet -Onu eve alacakmısın ? -Evet -Ona güzel yemekler yapacakmısın ? -Evet Temel'im. -Ona sarımsaklı yoğurtlu mantı da yapacakmısın ? -O SEVMEZ.
Temel bara gitmiş. Geçmiş bir kenara oturmuş, biraz sonra bara bir adam girmiş ve sıska uzun boylu bir adamın kafasının üstüne şişe koymuş, çekmiş silahı ateş etmiş şişe paramparça ateş eden adam elini kaldırmış " I'am Pekosbill " demiş ve çekmiş gitmiş. Daha sonra bara bir başka adam girmiş ve yine o sıska adamın kafasının üstüne konserve kutusu koymuş çekmiş silahı ateş etmiş kutu paramparça ateş eden adam elini kaldırmış." I'am Redkit " demiş ve çekmiş gitmiş. Temel bunları seyrettikten sonra dayanamamış eline bir elma almış ve o sıska adamın kafasının üstüne elmayı yerleştirmiş çekmiş silahı ateş etmiş ve o ne adamı tam anlının ortasından vurmuş. Temel'de elini kaldırmış ve I'am sorry demiş.
Temel Dursun'a yatılı ziyarete gitmiş. Yemişler içmişler sıra yatmaya gelmiş. Dursun: "Bak Temel, yatak odandan tuvalete gitmek için bizim odadan geçmen gerekecek. Bu olmasın istiyorsan şimdiden tuvalete git de gece gelmesin." Temel: "Tuvaletim yok. Merak etme, gelse de tutarım zaten." Bu dialoğun ardından yatmışlar ama gece yarısı Temel fena halde sıkışmış. Yatak odasından geçmek de istemiyor. Bakmış pencerede bir saksı içinde çiçek var. Çiçeği toprağıyla birlikte çıkarıp hacetini gidermiş, toprağı tekrar yerine koyup uyumuş ve ertesi sabah da çekip gitmiş. Aradan birkaç ay geçtikten sonra Dursun Temel"i aramış telefonla: "Temel, nereye sıçtın çabuk söyle, 4 ev değiştirdik ev hala kokuyor"
Evlenmeden önce arkadaşları Temel'e nasihat veriyorlarmış. Bak Temel bizim buralarda biliyorsun ki namus çok önemlidir. Eğer evlendiğin kişi kız çıkmazsa önce eşine sonra kendine bir el ateş edersin biz anlarız ki Temel namusunu temizledi, onurlu bir iş yaptı deriz; demişler. Temel evlenmiş, ilk gece hiç silah sesi gelmemiş. Arkadaşları sevinmişler. 2. gece Temel'in evinden 2 el silah sesi gelmiş!...
Bir gün Amerikalı bir bilim adamı mavi maymunları incelemek üzere Türkiye'ye gelir. Mavi maymunların da en sık olduğu bölge Temel'in köyünün olduğu bölgedir. Bilim adamı köye gelir ve köy kahvesinden birine köyün en iyi nişancısının kim olduğunu sorar. Adamın biri bu köyün en iyi nişancısının Temel olduğunu söyler. Bunun üzerine bilim adamı Temeli çağırtır. Temel gelir bilim adamı bir bakar Temel'in bir tane eski tüfeği bir tanede uyuz köpeğinden başka bir şeyi yoktur. Kendi kendine en iyi nişancı buymuş neyapalım der. Bilim adamıyla Temel ormana giderler. Temel bilim adamına "Bak şimdi ben ağaca çıkacağım ve sallayacağım, maymun düşerse sen bir şey yapma köpek onu becererek bayıltır. Bilim adamı merakla sorar "Peki tüfek ne işe yarayacak." Temel " Ağaçtan maymun yerine ben düşersem o silahla köpeyi vuracaksın"
Temel uzak doğuya gider. 250$ verip bakınca insanları çıplak gösteren gözlüklerden alır. Takar bakar çıplak, çıkarır bakar giyinik. Çok hoşuna gider. İkide bir takıp, çıkarır. Eve gözünde gözlük gider, bakar Fadimeyle sütçü çıplak. Gözlügü çıkarır bakar çıplak. Takar bakar çıplak. Müthiş canı sıkılır ve Fadimeye derki: -Ula Fadime 250$ verdim hemen bozuldu..!!!!
Temel İngiltere'ye gidecekmiş. Arkadaşı Cemal İngiltere'de trafiğin soldan olduğunu ve bunun Temel için oldukça tehlikeli olacağını söyleyip, dikkatli sürmesini ögütlediğinde, Temel: "Merak etme yegen dün Rize'den Samsun'a soldan gittim, bunun ne kadar tehlikeli olduğunu bilirim daa !!!"