Şimdi Ara

Esnafla yaptığım park kavgası (9. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
177
Cevap
4
Favori
6.648
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 56789
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: statükocu

    quote:

    Orijinalden alıntı: gh912


    quote:

    Orijinalden alıntı: statükocu

    quote:

    Orijinalden alıntı: Celestia Ludenberg

    Arkadaşlar belki olayla hiç alakam yok, arabam bile yok ama bir kaç şey belirtmek istiyorum.

    Yorumların çoğunu okudum bazı arkadaşlar "dükkanı zaten iş yapmıyor" işte ne biliyim "peynirciye arabayla yük mü gelir, tavukçuya yük mü gelir" tarzında yazılarınız var. Siz insanlar adına böyle kararlar verip arabamı çekerim modunda takılırken, onların böyle yapmasına nasıl sinir olduğunuzu merak ettim. Birde kendinizi o dükkanın sahibi yerine koyun?


    madem park yerinden dolayı muzdarip o zaman apartman altlarına dükkan açmasınlar. o apartmanlar da oturanlarında evlerinin önüne park etmeye hakları var. yollar şahısların değil kamuya ait alanlardır. bunu niçin anlamıyorsun?

    Yahu böyle bir mantık varmı arkadaşım?Nerede dükkan açsın basit bir manav,tavukçu kasap?20.000 euro versin alışveriş merkezindemi açsın?Senin bu mantığından yola çıkarsak tavukçuda sana o zaman otoparkı olan bir dairemi satın al desin?Adam nerede dükkan açacak?Ne kadar kolay söyleyebiliyorsunuz bağzı şeyleri.O sağlı sollu park edilen araçların çoğu aslında kanuna aykırı park etmiş oluyorlar bunu da unutma.Geceleyin istanbulun herhangi bir sokağına girin,bir yangın çıksa araçlardan dolayı itfaiyenin giremeyeceğini saga sola manevra yapamayacağını göreceksiniz.Belediyeler zamanında çarpık yapılaşmalara izin verdikleri için yollara park edilmesine göz yumuluyor.Başka bir şey daha söylemek istiyorum,o esnaf dediğiniz dükkancılık yapan insanların,bizlere hizmet edilsin diye hiçbir sosyal hayatları kalmadı.Kendi kasap müşterilerimden çok iyi biliyorum sabah 8 açılış akşam 9 kapanış,eve gitti saat olmuş gece 10.Ne zaman çoluğunu çocuğunu görecek,hanımıyla iki kelam edecek.Kendi mahallenizdeki esnaflardan hesap edin,birçoğunun pazar günleri bile yok.Bayramlarda bile 1 veya 2 gün kapalı oluyorlar sonra yine eşşek gibi çalış.Ne o,kazanacağı evini geçindirecek kadar para.Uzun lafın kısası biraz empati biraz sağduyu hepimiz için gerek diye düşünüyorum.İnsanları şikayet ederek ekmeğiyle oynamak,insanları hakir görmek,apartman altında dükkan açmasın demek bizlere yakışmaz.Herşeyin başı hoşgörü.

    iyi de arkadaşım. bu esnafların despotluk yapmasına engel değil. yapmasınlar madem. adam gibi rica etmeyi öğrensinler. ha karşısındaki öküzse eyvallah.

    Dostum ben, adam sırf haklı demedim bu yüzden. Bir kere esnaf haklı bile olsa olaya bıçaklar vs girmiş ordan bile kaybeder hakkını yani ben asla adamı savunmadım. Ama artık olaya öyle bir bakılmışki ben sadece biraz esnafında halinden anlansın sadece kendimizi düşünmeyelim istedim. Sizler ki nasıl haklar istiyorsanız onlarında düşündükleri, ihtiyaçları vardır mutlaka. Ayrıca arkadaşımızda çok güzel demiş.. Sonuçta o tavukçu sadece kendi hayrına durmuyor ki orada, sizin mahallenin orada yaşayanların giderleri için karşılıklı hoşgörü herkese lazım. Bende isterdim adamın kibarca demesini, park edeninde öyle aynı şekilde kibarca..

    Ama zaten yoğun tempolu hayatta kimse kendisinden taviz vermiyor. Siz bile o anlık sinirle belki yukarda o çok sert yorumunuzu yaptınız esnaflar için. Ben bu yüzden genel düşünelim herkes birbirinin yüklerini bilsin istedim sadece.
    _____________________________




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Celestia Ludenberg

    quote:

    Orijinalden alıntı: statükocu

    quote:

    Orijinalden alıntı: gh912


    quote:

    Orijinalden alıntı: statükocu

    quote:

    Orijinalden alıntı: Celestia Ludenberg

    Arkadaşlar belki olayla hiç alakam yok, arabam bile yok ama bir kaç şey belirtmek istiyorum.

    Yorumların çoğunu okudum bazı arkadaşlar "dükkanı zaten iş yapmıyor" işte ne biliyim "peynirciye arabayla yük mü gelir, tavukçuya yük mü gelir" tarzında yazılarınız var. Siz insanlar adına böyle kararlar verip arabamı çekerim modunda takılırken, onların böyle yapmasına nasıl sinir olduğunuzu merak ettim. Birde kendinizi o dükkanın sahibi yerine koyun?


    madem park yerinden dolayı muzdarip o zaman apartman altlarına dükkan açmasınlar. o apartmanlar da oturanlarında evlerinin önüne park etmeye hakları var. yollar şahısların değil kamuya ait alanlardır. bunu niçin anlamıyorsun?

    Yahu böyle bir mantık varmı arkadaşım?Nerede dükkan açsın basit bir manav,tavukçu kasap?20.000 euro versin alışveriş merkezindemi açsın?Senin bu mantığından yola çıkarsak tavukçuda sana o zaman otoparkı olan bir dairemi satın al desin?Adam nerede dükkan açacak?Ne kadar kolay söyleyebiliyorsunuz bağzı şeyleri.O sağlı sollu park edilen araçların çoğu aslında kanuna aykırı park etmiş oluyorlar bunu da unutma.Geceleyin istanbulun herhangi bir sokağına girin,bir yangın çıksa araçlardan dolayı itfaiyenin giremeyeceğini saga sola manevra yapamayacağını göreceksiniz.Belediyeler zamanında çarpık yapılaşmalara izin verdikleri için yollara park edilmesine göz yumuluyor.Başka bir şey daha söylemek istiyorum,o esnaf dediğiniz dükkancılık yapan insanların,bizlere hizmet edilsin diye hiçbir sosyal hayatları kalmadı.Kendi kasap müşterilerimden çok iyi biliyorum sabah 8 açılış akşam 9 kapanış,eve gitti saat olmuş gece 10.Ne zaman çoluğunu çocuğunu görecek,hanımıyla iki kelam edecek.Kendi mahallenizdeki esnaflardan hesap edin,birçoğunun pazar günleri bile yok.Bayramlarda bile 1 veya 2 gün kapalı oluyorlar sonra yine eşşek gibi çalış.Ne o,kazanacağı evini geçindirecek kadar para.Uzun lafın kısası biraz empati biraz sağduyu hepimiz için gerek diye düşünüyorum.İnsanları şikayet ederek ekmeğiyle oynamak,insanları hakir görmek,apartman altında dükkan açmasın demek bizlere yakışmaz.Herşeyin başı hoşgörü.

    iyi de arkadaşım. bu esnafların despotluk yapmasına engel değil. yapmasınlar madem. adam gibi rica etmeyi öğrensinler. ha karşısındaki öküzse eyvallah.

    Dostum ben, adam sırf haklı demedim bu yüzden. Bir kere esnaf haklı bile olsa olaya bıçaklar vs girmiş ordan bile kaybeder hakkını yani ben asla adamı savunmadım. Ama artık olaya öyle bir bakılmışki ben sadece biraz esnafında halinden anlansın sadece kendimizi düşünmeyelim istedim. Sizler ki nasıl haklar istiyorsanız onlarında düşündükleri, ihtiyaçları vardır mutlaka. Ayrıca arkadaşımızda çok güzel demiş.. Sonuçta o tavukçu sadece kendi hayrına durmuyor ki orada, sizin mahallenin orada yaşayanların giderleri için karşılıklı hoşgörü herkese lazım. Bende isterdim adamın kibarca demesini, park edeninde öyle aynı şekilde kibarca..

    Ama zaten yoğun tempolu hayatta kimse kendisinden taviz vermiyor. Siz bile o anlık sinirle belki yukarda o çok sert yorumunuzu yaptınız esnaflar için. Ben bu yüzden genel düşünelim herkes birbirinin yüklerini bilsin istedim sadece.

    ben sinirle yazmadım. genel olarak başımıza gelenleri yazdım. adam dükkandan çıkıyor bağırıp çağırıyor. yav diyorum telim arabada. aracın gelirse ara beni çekicem arabayı diyorum. yok illa kaldır. sonra bağrışmalar. ne gerek var? ama esnaf anlamıyor. adam gibi dese zaten adam gibi yaklaşacaz olaya. ama yok. illa kavga istiyorlar.
    _____________________________




  • quote:

    Orijinalden alıntı: xchg

    quote:

    Orijinalden alıntı: Celestia Ludenberg

    quote:

    Orijinalden alıntı: statükocu

    quote:

    Orijinalden alıntı: gh912


    quote:

    Orijinalden alıntı: statükocu

    quote:

    Orijinalden alıntı: Celestia Ludenberg

    Arkadaşlar belki olayla hiç alakam yok, arabam bile yok ama bir kaç şey belirtmek istiyorum.

    Yorumların çoğunu okudum bazı arkadaşlar "dükkanı zaten iş yapmıyor" işte ne biliyim "peynirciye arabayla yük mü gelir, tavukçuya yük mü gelir" tarzında yazılarınız var. Siz insanlar adına böyle kararlar verip arabamı çekerim modunda takılırken, onların böyle yapmasına nasıl sinir olduğunuzu merak ettim. Birde kendinizi o dükkanın sahibi yerine koyun?


    madem park yerinden dolayı muzdarip o zaman apartman altlarına dükkan açmasınlar. o apartmanlar da oturanlarında evlerinin önüne park etmeye hakları var. yollar şahısların değil kamuya ait alanlardır. bunu niçin anlamıyorsun?

    Yahu böyle bir mantık varmı arkadaşım?Nerede dükkan açsın basit bir manav,tavukçu kasap?20.000 euro versin alışveriş merkezindemi açsın?Senin bu mantığından yola çıkarsak tavukçuda sana o zaman otoparkı olan bir dairemi satın al desin?Adam nerede dükkan açacak?Ne kadar kolay söyleyebiliyorsunuz bağzı şeyleri.O sağlı sollu park edilen araçların çoğu aslında kanuna aykırı park etmiş oluyorlar bunu da unutma.Geceleyin istanbulun herhangi bir sokağına girin,bir yangın çıksa araçlardan dolayı itfaiyenin giremeyeceğini saga sola manevra yapamayacağını göreceksiniz.Belediyeler zamanında çarpık yapılaşmalara izin verdikleri için yollara park edilmesine göz yumuluyor.Başka bir şey daha söylemek istiyorum,o esnaf dediğiniz dükkancılık yapan insanların,bizlere hizmet edilsin diye hiçbir sosyal hayatları kalmadı.Kendi kasap müşterilerimden çok iyi biliyorum sabah 8 açılış akşam 9 kapanış,eve gitti saat olmuş gece 10.Ne zaman çoluğunu çocuğunu görecek,hanımıyla iki kelam edecek.Kendi mahallenizdeki esnaflardan hesap edin,birçoğunun pazar günleri bile yok.Bayramlarda bile 1 veya 2 gün kapalı oluyorlar sonra yine eşşek gibi çalış.Ne o,kazanacağı evini geçindirecek kadar para.Uzun lafın kısası biraz empati biraz sağduyu hepimiz için gerek diye düşünüyorum.İnsanları şikayet ederek ekmeğiyle oynamak,insanları hakir görmek,apartman altında dükkan açmasın demek bizlere yakışmaz.Herşeyin başı hoşgörü.

    iyi de arkadaşım. bu esnafların despotluk yapmasına engel değil. yapmasınlar madem. adam gibi rica etmeyi öğrensinler. ha karşısındaki öküzse eyvallah.

    Dostum ben, adam sırf haklı demedim bu yüzden. Bir kere esnaf haklı bile olsa olaya bıçaklar vs girmiş ordan bile kaybeder hakkını yani ben asla adamı savunmadım. Ama artık olaya öyle bir bakılmışki ben sadece biraz esnafında halinden anlansın sadece kendimizi düşünmeyelim istedim. Sizler ki nasıl haklar istiyorsanız onlarında düşündükleri, ihtiyaçları vardır mutlaka. Ayrıca arkadaşımızda çok güzel demiş.. Sonuçta o tavukçu sadece kendi hayrına durmuyor ki orada, sizin mahallenin orada yaşayanların giderleri için karşılıklı hoşgörü herkese lazım. Bende isterdim adamın kibarca demesini, park edeninde öyle aynı şekilde kibarca..

    Ama zaten yoğun tempolu hayatta kimse kendisinden taviz vermiyor. Siz bile o anlık sinirle belki yukarda o çok sert yorumunuzu yaptınız esnaflar için. Ben bu yüzden genel düşünelim herkes birbirinin yüklerini bilsin istedim sadece.

    O dükkan orada mahalledekilere amma hizmeti için bulunmuyor. Adam para kazanmak için oraya dükkan açmış. Bilmem saat kaça kadar açık tutması, pazar günleri ve tatil günlerinde çalışması, başkalarının hayrına değil. Şu ana kadar işlerini tamamen kuralına uygun yapan, vergisini tam veren esnaf gördüğüm sayılıdır. Pazar günü belediyeden izinsiz dükkanı açması bile kuralsızlıktır.

    Kısaca hiçbir şey kuralsızlık ve dolayısı ile toplumun diğer fertlerine saygısızlık için bahane olamaz.

    Arkadaşlar bu benim son cevabım daha ben uzatmak istemiyorum, dediğim şeyler bile net anlaşılmıyor bayağı takıntılısınız esnafa karşı gördüğüm kadarıyla. Esnafta elbetteki parasını kazanıyorda, tavukçu keyfi içinde değil orada sonuçta. 2 sokak öteye gitmeyin diye ayağınızın dibinde de konu verilmek istenenden çıktı başka yerlere gitti. Empati yeteneğimiz insan olmamız doğrultusunda bir o kadarda körelmiş, benim dileğim çok aşırı net düşünmeyen arkadaşlarımız aynı olaya kendileri maruz kalması ancak ozaman anlaşılır heralde. Kolay gelsin iyi akşamlar.
    _____________________________




  • Hukuk bilmemek ve tanımamak doğu toplumlarına has bir karakteristiktir. Bizim ülkemizde ve dünyada doğuya doğru gidin zihninizde, kanun kural tanımamanın, bunları işine geldiği gibi eğip bükmenin, sorunlarını hak arama şeklinde değil de kavga ederek ve adam öldürerek çözmenin, saygının (ama herşeye saygının) ne olduğunu bilmemenin, hak nedir, nerede başlar nerede biteri bilmemenin ve umursamamanın ve benzeri bir sürü medeniyet dışı davranış kalıplarının arttığını, mütemadiyen bir kaosun hakim olduğunu göreceksiniz. Bu, feodal düzenden ve kabile tipi sosyal yaşamdan kaynaklanır. Bireyselleşmiş toplumlarda ise tam tersi hakimdir çünkü insan kendini bir topluluğun parçası olarak tanımlamaz, birey olduğunun bilincindedir. Her birey kendi haklarını ve sınırlarını bilir, bunların çerçevesini kanunların çizdiğini benimsemiştir, o yüzden ihlal etmeye, eğip bükmeye, arkasından dolanmaya kalkışmaz, bunun zorbalık olduğunu iyi bilir ve başkalarının da zorbalaşmasının kendini yakacağını kavrar. O kadar ki, burada anlatılan olayları ona anlatsanız hiçbir mana veremez, kavrayamaz.

    Bizdeki algı ise "medeniyet"in tam tersidir: Hukuk ve kanunlar bizim için değil de sanki bize pislik olsun diye yapılmıştır. Hemen herbirimiz mutlaka kanun çiğneriz çünkü o kanunlar bir türlü işimize gelmez, bizim zararımızadır ama bedelini ödemeye gelince kabul etmeyiz, kanunu uygulamaya kalkanlara silah bile çekeriz. Kendimizin haklı olduğunu göstermek için herşey için bir gerekçemiz vardır; ekmek parasıdır, yaşam gailesidir, çoluk çocuk okutmaktır, bunların sonu yoktur. Bir örnek; Bağdat Caddesi'nde giderken yan sokaktan caddeye bakmadan, ansızın ve önümü keserek çıkan bir taksi, durmasam kazaya sebep oluyordu, inip n'apıyorsun dediğimde "Ben ekmeğimin peşindeyim, sen bana yol vereceksin" dedi! Gerekçesi hazır! Bu taksi ve minibüs sürücüleri yılda 15-20 kazaya karışıp trafik sigortaları 30000 TL'yi bulunca isyan ediyorlar ama gayet iyi biliyorlar ki hiç kaza yapmayanın trafik sigortası 1200 TL! Örnekler günlük yaşantımızda o kadar çok ki, yukarıda bir sürü anlatılmış, kendi zihninizi kurcalayın, kendinizi sorgulayın, bugüne kadar "Ben haksızım" dediğiniz kaç tane olay var? Hatırlayamadınız mı? Sıradışı bir durumunuz yok; bu toplumun pekçok üyesinden farklı değilsiniz, hepimiz mütemadiyen haklıyız, en iyisini biz yapıyoruz ve bunlar için çok haklı gerekçelerimiz var. Sıraya girmemek için gerekçemiz var çünkü "bizim işimiz acele", vergi ödememek için gerekçemiz var çünkü "ekmek parası için uğraşıyoruz" ya da "zaten ne kazanıyoruz ki bir de vergi verelim" veya "çoluk çocuk okutuyoruz", gecekondu dikmek için gerekçemiz var çünkü "ne yapalım, sokakta mı yatalım" gibi... Bunların hepsi de esasen duygu sömürüsüdür çünkü bizim gibi toplumlar duygularıyla davranırlar, zekanın hayatımızdaki yeri yok denecek kadar azdır çünkü ihtiyaç yoktur. Bu duygu sömürüsü çok tutan, hemen herkese işleyen ve sonuç getiren bir yöntemdir, öyle olmasa bütün siyasetçilerin tek söylemi bu olmaz, vergi ödemeyenlerin ve elektrik çalanların faturası tüm topluma maledilmez, sürekli bir ceza ve faiz affı çıkarılmaz, zamanında ödeyen düzgün vatandaş eşek yerine konmaz (ödemeyen parası olmadığı için ödemiyor değildir ha; zira vergiler ve cezalar, muhatap kimsenin imkanları dahilinde olur, daha fazla değil; ödememelerinin sebebi nasılsa af çıkar ya da ödemiyorum ulan ödemezsem n'olacak zihniyetidir), kamu arazisine gecekondu ya da villa dikenlere altyapı hizmeti götürülmez, tapu verilmez, elektrik çalanın adının "kaçak elektrik kullanan", kamu arazisini işgal edenin adının "hak sahibi" olması söz konusu olmaz! Yolsuzluk yapan milletvekillerine falan kızarız ama o adam uzaydan gelmedi, daha düne kadar senin mahallende bakkaldı, apartmanda komşundu, iş artkadaşındı ya da amcandı. Tek tek hepimiz buyuz demek mümkün değildir tabii ama hepimizi toplayınca ortaya çıkan adam, hoş özellikleri olan bir adam değil.

    Şimdi bir de hukuktan ve kanunlardan bahsedelim ki bilgimiz olsun:

    1) Özal'ın başbakanlığı döneminden beri (apartman furyası bu dönemde başladı) mevcut kanuna göre her apartmanın bahçesi ya da zemin katı otopark alanına ayrılmak durumunda. Apartman altlarına dükkan yapılması söz konusu değil ama buna kaç binada uyulmuş? Bir tane bile değildir herhalde. Peki, tüm yurt sathında topyekün bir kanunsuzsuzluk nasıl oluyor da oluyor derseniz, hepimizin işine böylesi gelmiş; evini müteahhite verenin de, müteahhitin de, planı çizen mimarın da, onay veren belediyenin de... Batının kentlerinde böyle değil, her binanın zemin katı dükkan değil, bir bakkal için yeri geliyor birkaç kilometre uzağa gitmek zorunda kalıyorsunuz. Çoğunuz bu güzel değil diyeceksiniz eminim ama inanın öyle bir düzende yaşayınca böylesi daha iyiymiş, yanıbaşımızda da her haltın dükkanı olmayıversin diyeceksiniz.

    2) Kaldırıma araç park edemezsiniz, bir tekerleğinizi bile kaldırıma çıkaramazsınız, cezaya tabidir.

    3) Park yasağı olan yol kenarlarına (ki çoğunluğu "bekleme bile yapılmaz" şeklindedir) araç park edemezsiniz, park etmeyi bırakın, trafiğin akışını engelleyecek şekilde, bir şeridin akan trafik tarafından kullanımını engelleyecek hiçbir şey koyamazsınız, cezaya tabidir.

    4) Kaldırımlara, yollara, parklara, bahçelere, yani kamunun alanlarına kendinize ait hiçbir şey koyamazsınız; kutu, bidon, çöp poşeti koyamazsınız, çöp, ambalaj, izmarit atamazsınız, tüküremezsiniz, işeyemezsiniz, vs, yani kullanımını engelleyecek, kısıtlayacak ya da kullananları rahatsız edecek hiçbir şey yapamazsınız, cezaya tabidir.

    5) Apartmanların kendilerine ait otopark alanları apartman sakinlerine aittir, dükkan sahipleri buradan yararlanmak isterlerse herbir dairenin ödediği gibi apartman aidatı ödemelidirler, dükkan sahipleri ve kiralayanları apartman yönetimine tabidirler, yönetimin kararları onlar için de geçerlidir. Dükkanı tuttum, arabamı da apartmanın otoparkına çekerim, bir kuruş da vermem, yok öyle. Aidat vermezseniz, apartman yönetimi otoparka kapı-bar falan koyar ve kumandasını size vermez, hiçbir hak da iddia edemezsiniz. Yani, bir dükkan kiralamak size beraberinde otomatikman işgaliye yetkisi de vermez. Apartmandakiler bunun için "aidat" adı altında bir bedel ödüyorlarsa, siz de ödeyeceksiniz.

    6) İşyerlerinin ruhsatlarında çalışma saatleri 07:00-19:00 olarak verilir. Bunun dışında özel izin alınmalıdır. Pazar günleri dükkan açmak için özel izin gerekir. Dükkan açmak kuralsız biçimde dükkanda istediğiniz faaliyeti istediğiniz sürece yapma hakkını vermez.

    7) Heryere her türlü işyerinin açılmasına ruhsatı verilmez. Örneğin bir meskun mahalle kırahathane, meyhane, oto yıkamacı, tamirci gibi çevreyi gürültü ile ve/veya başka türlü rahatsız edebilecek işyerleri açılmasına izin verilmez.
    Ama tabii burada belediye, polis gibi kanunu uygulamakla görevli kamu görevlilerinin yaklaşımı kimi zaman rüşvet yeme, kimi zaman da adam sendecilik şeklinde oluyor. Çünkü bunlar da bu toplumun bir parçası, doğal olarak karakteristik özellikleri böyle. Bunların çoğu, bilmeleri gerekirken tam aksine kanun bile bilmez, bileni de ben mi uğraşacağım der ya da bunu kendi çıkarına çevirip yolunu bulur. Bizde kavram kargaşası da hat safhadadır; mesela "belediye, polis gibi kanunu uygulamakla görevli kamu görevlileri" dedim, "yetkili" değil görevlidirler, bu onların tek vazifesidir; "yetkili olmak" kavramı, uygulayıp uygulamama inisiyatifini de verir çünkü. Yine misal, TBMM kanun yapmakla yetkilidir, görevli değil.

    8) İşyerleri kaldırım işgal etmek istiyorlarsa, belediye de o yerde buna izin veriyorsa "işgaliye" bedeli"ni ödeyerek bunu yapabilirler. Bunun sınırları yine belediye tarafından belirlenmiştir; yaya geçişini engellememek, yayaları rahatsız etmeyecek şekilde olmak, vb.

    9) Dükkan önündeki yolu, işgaliye bedeli ödeyerek işgal etmek gibi birşey yok. Bunun ruhsatını almış bir kişi çıkıp bana gösterirse o belediyeye sorarız bu nedir diye. Kaldırımları yayalara, yolları ise trafiğe kapatamazsınız, bunun bir ücreti olamaz.

    10) Ancak belediye meclisi kararıyla bazı şehiriçi yolların kenarları ücretli otopark olarak kullanılabilmekte ama bunda da yine belediyeler "çift taraflı park ettirme", "araç ve yaya trafiğini ve güvenliğini engelleyecek şekilde park ettirme" şeklinde mide bulandırıcı işler sıklıkla yapmaktadırlar. Kaçımız bundan şikayetçiyiz peki?

    11) Her ne sebeple olursa olsun, bir başka "canlı"ya hakaret ve küfür edemezsiniz, tehdit ve tacizde bulunamazsınız, şiddet uygulayamazsınız, öldüremezsiniz, malına zarar veremezsiniz. Hepsi suçtur, alabileceğiniz cezaların üst sınırlarını bilseniz aklınız uçar aslında, ve bunları yapmayı bırakırsınız.

    12) Elbette işlerimizi karşılıklı anlayış, nezaket, saygı, rica çerçevesinde halletmeye çalışacağız, bu insan olmanın gereğidir ama karşımızdaki bunlardan anlamıyorsa (ki çok var) ne yapacağız? Doğrusu hukuken hak aramadır ama genellikle ilgili kurumlara şikayet ettiğinizde pek bir sonuç alamamak, dava açmadan hakkınızı elde etmek ya da gasp edilen hakkınızı geri kazanmak bu memlekette pek olası değil. Davaların da biraz sıkıntılı bir süreç olduğu malumdur ama nihayetinde haklı iseniz (size göre haklı olmak değil, mevzuata göre haklı iseniz) nihayetinde davanızı kazanırsınız. Bunun dışında başka yollar izlemek ise suçtur.


    Velhasıl, "kamu düzeni"nin, adı üstünde, bizim için olduğunu benimseyemediğimiz müddetçe maalesef tepişe tepişe yaşamaya mecburuz. Tüm toplumun bunu benimsemesine gerek yok, çoğunluk bunu içselleştirse yeterlidir, diğerleri zaten uymak zorunda kalacaktır çünkü başka çaresi olmayacak, çoğunluktan tepki görecek ve yaptırımla karşılaşacaktır.
    _____________________________




  • quote:

    Orijinalden alıntı: u9ur10

    quote:

    Orijinalden alıntı: rixeli

    quote:

    Orijinalden alıntı: u9ur10

    Hakkını arayamassın kardeş dükkan önü adamındır. bizde bu yüzden çok kavga ediyoz ofisin önüne duba çaktırdık bu yüzden :) sadece bizim arabaları park ediyoz kaldırıma . öle laga luga yapanlar oluyo . ama ne ayna ne silecek bırakıyoz mecbur yani yapcaz bişi yok . :D

    Utanmadan da söylüyorsunuz

    Sizin dükkanın adresini ver çekeyim oraya mercedesimi değil farına

    aynasına üstüne yağmur yağsa sizin ofisi başınıza yıkarım :9

    bide utanmadan mecburuz yani diyorsun

    yıllık 20 bin euro kira vercez adam gelcek kapının önünü kapatcak 8 tane araba var toplamda ofiste gelip kimse kapının önüne koymuyo . yürüp başka yere park ediyo. sen gelip park etcen haa ofiside yıkcan ha :D

    Oraya işgaliye parası mı veriyorsunuz? Eğer oraya işgaliye parası vermiyorsanız böyle bir hakkınız yok.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi goodorevil -- 4 Şubat 2014; 16:56:47 >
    _____________________________
    2000 Volkswagen Polo 1.4 75 Bg 2013-2014 (Km 122.000-126.000)
    2000 Volvo S40 2.0 136 Bg 2014-2020 (Km 160.000-284.000)
    2020 Fiat Egea 1.4 95 Bg 2020-2022 (Km 4500-43000)
    2016 Renault Megane 1.2 130 Bg 2022-... (Km 67.000-...)




  • Dükkan önu kamuya aittir. Dükkan sahibine ait degil. Dileyen herkes parkedebilir. Fakat bizim ülkemizde orman kanunları muteber oldugundan esnaf bozuntulari duba da caktirir, milletin arabasını da çizer. Gücü yeten, dilediğini yapar.. Yaptıgı da yanına kar kalır.

    Dükkana o kadar kira verenler, o kırayı dükkana veriyor, caddeye veya kaldırıma degil.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
    _____________________________
  • quote:

    Orijinalden alıntı: u9ur10

    quote:

    Orijinalden alıntı: rixeli

    quote:

    Orijinalden alıntı: u9ur10

    Hakkını arayamassın kardeş dükkan önü adamındır. bizde bu yüzden çok kavga ediyoz ofisin önüne duba çaktırdık bu yüzden :) sadece bizim arabaları park ediyoz kaldırıma . öle laga luga yapanlar oluyo . ama ne ayna ne silecek bırakıyoz mecbur yani yapcaz bişi yok . :D

    Utanmadan da söylüyorsunuz

    Sizin dükkanın adresini ver çekeyim oraya mercedesimi değil farına

    aynasına üstüne yağmur yağsa sizin ofisi başınıza yıkarım :9

    bide utanmadan mecburuz yani diyorsun

    yıllık 20 bin euro kira vercez adam gelcek kapının önünü kapatcak 8 tane araba var toplamda ofiste gelip kimse kapının önüne koymuyo . yürüp başka yere park ediyo. sen gelip park etcen haa ofiside yıkcan ha :D

    8 tane aracınızı başka yere çekiyorsunuz demek..

    O çektiğiniz yerdeki insanlar ne düşünüyor bu konuda? Getirip sizin ofisin önüne koymaya hakları doğmuş oluyor bence..

    İster esnaf olsun ister vatandaş, görünürde herkes masum herkes mağdur, gerçekte herkes biribirinin hakkını gasp etme peşinde..

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
    _____________________________
    Bunu bilmeyen toplumları koyun gibi güderler &gt;&gt;https://www.youtube.com/watch?v=w_ybzC2wP7Q
    FES TÜRK ŞAPKASI DEĞİLDİR. Naomi Klein - ŞOK DOKTRİNİ Mutlaka okumalısın




  • eskiden belki müsamaha gösterilirdi ama. günümüzde araba çok park yeri yok.
    her yere araç çekilebilir. arabanıza acımıyorsanız esnafın dubalarını iterek yanaşın veya inip elinizle uzaklaştırın. gerçekten park yeri bulunmayan bölgelerde zaten esnaf önceliği yok.
    _____________________________
    "vazgeçmek bir seçenek değildir."
  • Öncelikle çok geçmiş olsun,

    mesajların hepsini okuyamadım fakat mevzu belli, park konusunda yüzde 100 haklısınız, bu tür durumlarda ben direk gidiyorum kukayı ya da koydukları çöp kovalarını vb. direk alıyorum kenara koyuyorum ve aracımı park edip gidiyorum, hiç muhatap olmuyorum durum olağanmış gibi yapıyorum ki öylede oluyor.

    1 Kere sözlü kavga yaşadım onda da aracımın başına bir şey gelirse en ufak çizik bile başkası yapsa seni bilirim dedim (karşı tarafın sözlü tacizi ve tehditleri tavan yapıyor bu arada) sonra hemen ardından polis karakoluna gittim polise de bildirimimi yaptım döndüğümde adamın çayını içmiştim :)

    Memlekette manyak çok, o yüzden fazla derinleştirmeden olayı ya polisle, ya zabıtayla (Haklıyken ne durumlara düşüyoruz görün) halletmeniz en güzeli. Evimin otm. giriş-çıkış kapısı önüne de her gün onlarca otomobil park ediyor her seferinde polisi arıyorum ve ceza yazdırıyorum. Bu da işe yarıyor, eskiden not bırakırdım notu yırtıp yere atarlardı bende yerler kirlenmesin diye telefonla araçlarını çektirme yöntemini uygulamaya başlamıştım bu da benzer bir olaya aynı yaklaşım tarzı...
    _____________________________




  • O değil de tavuktan soğudum arkadaş ne tavukçu muhabbeti var be
    _____________________________
  • gh912 G kullanıcısına yanıt
    Dükkan açtı diye kamuya ait yola karışma hakkı yok.O esnafın bize hizmetten çok para kazanma derdi var.Hizmet etmek için akşam 9'da kapatmıyor.İster 9'da ister 6'da kapatsın keyfi bilir bundan şikayet edemez.İsterse hiç kapatmasın ama yola karışamaz.
    _____________________________
  • Harika bir yazı olmuş. Park kavgası konusu vesile olup, Türkiye'nin büyük bir sorununa değinmişsiniz. Düşüncelerime tercüman olmuş. Zamanınızı ayırıp yazdığınız için teşekkürler...
    _____________________________
  • quote:

    Orijinalden alıntı: argyle666

    Hukuk bilmemek ve tanımamak doğu toplumlarına has bir karakteristiktir. Bizim ülkemizde ve dünyada doğuya doğru gidin zihninizde, kanun kural tanımamanın, bunları işine geldiği gibi eğip bükmenin, sorunlarını hak arama şeklinde değil de kavga ederek ve adam öldürerek çözmenin, saygının (ama herşeye saygının) ne olduğunu bilmemenin, hak nedir, nerede başlar nerede biteri bilmemenin ve umursamamanın ve benzeri bir sürü medeniyet dışı davranış kalıplarının arttığını, mütemadiyen bir kaosun hakim olduğunu göreceksiniz. Bu, feodal düzenden ve kabile tipi sosyal yaşamdan kaynaklanır. Bireyselleşmiş toplumlarda ise tam tersi hakimdir çünkü insan kendini bir topluluğun parçası olarak tanımlamaz, birey olduğunun bilincindedir. Her birey kendi haklarını ve sınırlarını bilir, bunların çerçevesini kanunların çizdiğini benimsemiştir, o yüzden ihlal etmeye, eğip bükmeye, arkasından dolanmaya kalkışmaz, bunun zorbalık olduğunu iyi bilir ve başkalarının da zorbalaşmasının kendini yakacağını kavrar. O kadar ki, burada anlatılan olayları ona anlatsanız hiçbir mana veremez, kavrayamaz.

    Bizdeki algı ise "medeniyet"in tam tersidir: Hukuk ve kanunlar bizim için değil de sanki bize pislik olsun diye yapılmıştır. Hemen herbirimiz mutlaka kanun çiğneriz çünkü o kanunlar bir türlü işimize gelmez, bizim zararımızadır ama bedelini ödemeye gelince kabul etmeyiz, kanunu uygulamaya kalkanlara silah bile çekeriz. Kendimizin haklı olduğunu göstermek için herşey için bir gerekçemiz vardır; ekmek parasıdır, yaşam gailesidir, çoluk çocuk okutmaktır, bunların sonu yoktur. Bir örnek; Bağdat Caddesi'nde giderken yan sokaktan caddeye bakmadan, ansızın ve önümü keserek çıkan bir taksi, durmasam kazaya sebep oluyordu, inip n'apıyorsun dediğimde "Ben ekmeğimin peşindeyim, sen bana yol vereceksin" dedi! Gerekçesi hazır! Bu taksi ve minibüs sürücüleri yılda 15-20 kazaya karışıp trafik sigortaları 30000 TL'yi bulunca isyan ediyorlar ama gayet iyi biliyorlar ki hiç kaza yapmayanın trafik sigortası 1200 TL! Örnekler günlük yaşantımızda o kadar çok ki, yukarıda bir sürü anlatılmış, kendi zihninizi kurcalayın, kendinizi sorgulayın, bugüne kadar "Ben haksızım" dediğiniz kaç tane olay var? Hatırlayamadınız mı? Sıradışı bir durumunuz yok; bu toplumun pekçok üyesinden farklı değilsiniz, hepimiz mütemadiyen haklıyız, en iyisini biz yapıyoruz ve bunlar için çok haklı gerekçelerimiz var. Sıraya girmemek için gerekçemiz var çünkü "bizim işimiz acele", vergi ödememek için gerekçemiz var çünkü "ekmek parası için uğraşıyoruz" ya da "zaten ne kazanıyoruz ki bir de vergi verelim" veya "çoluk çocuk okutuyoruz", gecekondu dikmek için gerekçemiz var çünkü "ne yapalım, sokakta mı yatalım" gibi... Bunların hepsi de esasen duygu sömürüsüdür çünkü bizim gibi toplumlar duygularıyla davranırlar, zekanın hayatımızdaki yeri yok denecek kadar azdır çünkü ihtiyaç yoktur. Bu duygu sömürüsü çok tutan, hemen herkese işleyen ve sonuç getiren bir yöntemdir, öyle olmasa bütün siyasetçilerin tek söylemi bu olmaz, vergi ödemeyenlerin ve elektrik çalanların faturası tüm topluma maledilmez, sürekli bir ceza ve faiz affı çıkarılmaz, zamanında ödeyen düzgün vatandaş eşek yerine konmaz (ödemeyen parası olmadığı için ödemiyor değildir ha; zira vergiler ve cezalar, muhatap kimsenin imkanları dahilinde olur, daha fazla değil; ödememelerinin sebebi nasılsa af çıkar ya da ödemiyorum ulan ödemezsem n'olacak zihniyetidir), kamu arazisine gecekondu ya da villa dikenlere altyapı hizmeti götürülmez, tapu verilmez, elektrik çalanın adının "kaçak elektrik kullanan", kamu arazisini işgal edenin adının "hak sahibi" olması söz konusu olmaz! Yolsuzluk yapan milletvekillerine falan kızarız ama o adam uzaydan gelmedi, daha düne kadar senin mahallende bakkaldı, apartmanda komşundu, iş artkadaşındı ya da amcandı. Tek tek hepimiz buyuz demek mümkün değildir tabii ama hepimizi toplayınca ortaya çıkan adam, hoş özellikleri olan bir adam değil.

    Şimdi bir de hukuktan ve kanunlardan bahsedelim ki bilgimiz olsun:

    1) Özal'ın başbakanlığı döneminden beri (apartman furyası bu dönemde başladı) mevcut kanuna göre her apartmanın bahçesi ya da zemin katı otopark alanına ayrılmak durumunda. Apartman altlarına dükkan yapılması söz konusu değil ama buna kaç binada uyulmuş? Bir tane bile değildir herhalde. Peki, tüm yurt sathında topyekün bir kanunsuzsuzluk nasıl oluyor da oluyor derseniz, hepimizin işine böylesi gelmiş; evini müteahhite verenin de, müteahhitin de, planı çizen mimarın da, onay veren belediyenin de... Batının kentlerinde böyle değil, her binanın zemin katı dükkan değil, bir bakkal için yeri geliyor birkaç kilometre uzağa gitmek zorunda kalıyorsunuz. Çoğunuz bu güzel değil diyeceksiniz eminim ama inanın öyle bir düzende yaşayınca böylesi daha iyiymiş, yanıbaşımızda da her haltın dükkanı olmayıversin diyeceksiniz.

    2) Kaldırıma araç park edemezsiniz, bir tekerleğinizi bile kaldırıma çıkaramazsınız, cezaya tabidir.

    3) Park yasağı olan yol kenarlarına (ki çoğunluğu "bekleme bile yapılmaz" şeklindedir) araç park edemezsiniz, park etmeyi bırakın, trafiğin akışını engelleyecek şekilde, bir şeridin akan trafik tarafından kullanımını engelleyecek hiçbir şey koyamazsınız, cezaya tabidir.

    4) Kaldırımlara, yollara, parklara, bahçelere, yani kamunun alanlarına kendinize ait hiçbir şey koyamazsınız; kutu, bidon, çöp poşeti koyamazsınız, çöp, ambalaj, izmarit atamazsınız, tüküremezsiniz, işeyemezsiniz, vs, yani kullanımını engelleyecek, kısıtlayacak ya da kullananları rahatsız edecek hiçbir şey yapamazsınız, cezaya tabidir.

    5) Apartmanların kendilerine ait otopark alanları apartman sakinlerine aittir, dükkan sahipleri buradan yararlanmak isterlerse herbir dairenin ödediği gibi apartman aidatı ödemelidirler, dükkan sahipleri ve kiralayanları apartman yönetimine tabidirler, yönetimin kararları onlar için de geçerlidir. Dükkanı tuttum, arabamı da apartmanın otoparkına çekerim, bir kuruş da vermem, yok öyle. Aidat vermezseniz, apartman yönetimi otoparka kapı-bar falan koyar ve kumandasını size vermez, hiçbir hak da iddia edemezsiniz. Yani, bir dükkan kiralamak size beraberinde otomatikman işgaliye yetkisi de vermez. Apartmandakiler bunun için "aidat" adı altında bir bedel ödüyorlarsa, siz de ödeyeceksiniz.

    6) İşyerlerinin ruhsatlarında çalışma saatleri 07:00-19:00 olarak verilir. Bunun dışında özel izin alınmalıdır. Pazar günleri dükkan açmak için özel izin gerekir. Dükkan açmak kuralsız biçimde dükkanda istediğiniz faaliyeti istediğiniz sürece yapma hakkını vermez.

    7) Heryere her türlü işyerinin açılmasına ruhsatı verilmez. Örneğin bir meskun mahalle kırahathane, meyhane, oto yıkamacı, tamirci gibi çevreyi gürültü ile ve/veya başka türlü rahatsız edebilecek işyerleri açılmasına izin verilmez.
    Ama tabii burada belediye, polis gibi kanunu uygulamakla görevli kamu görevlilerinin yaklaşımı kimi zaman rüşvet yeme, kimi zaman da adam sendecilik şeklinde oluyor. Çünkü bunlar da bu toplumun bir parçası, doğal olarak karakteristik özellikleri böyle. Bunların çoğu, bilmeleri gerekirken tam aksine kanun bile bilmez, bileni de ben mi uğraşacağım der ya da bunu kendi çıkarına çevirip yolunu bulur. Bizde kavram kargaşası da hat safhadadır; mesela "belediye, polis gibi kanunu uygulamakla görevli kamu görevlileri" dedim, "yetkili" değil görevlidirler, bu onların tek vazifesidir; "yetkili olmak" kavramı, uygulayıp uygulamama inisiyatifini de verir çünkü. Yine misal, TBMM kanun yapmakla yetkilidir, görevli değil.

    8) İşyerleri kaldırım işgal etmek istiyorlarsa, belediye de o yerde buna izin veriyorsa "işgaliye" bedeli"ni ödeyerek bunu yapabilirler. Bunun sınırları yine belediye tarafından belirlenmiştir; yaya geçişini engellememek, yayaları rahatsız etmeyecek şekilde olmak, vb.

    9) Dükkan önündeki yolu, işgaliye bedeli ödeyerek işgal etmek gibi birşey yok. Bunun ruhsatını almış bir kişi çıkıp bana gösterirse o belediyeye sorarız bu nedir diye. Kaldırımları yayalara, yolları ise trafiğe kapatamazsınız, bunun bir ücreti olamaz.

    10) Ancak belediye meclisi kararıyla bazı şehiriçi yolların kenarları ücretli otopark olarak kullanılabilmekte ama bunda da yine belediyeler "çift taraflı park ettirme", "araç ve yaya trafiğini ve güvenliğini engelleyecek şekilde park ettirme" şeklinde mide bulandırıcı işler sıklıkla yapmaktadırlar. Kaçımız bundan şikayetçiyiz peki?

    11) Her ne sebeple olursa olsun, bir başka "canlı"ya hakaret ve küfür edemezsiniz, tehdit ve tacizde bulunamazsınız, şiddet uygulayamazsınız, öldüremezsiniz, malına zarar veremezsiniz. Hepsi suçtur, alabileceğiniz cezaların üst sınırlarını bilseniz aklınız uçar aslında, ve bunları yapmayı bırakırsınız.

    12) Elbette işlerimizi karşılıklı anlayış, nezaket, saygı, rica çerçevesinde halletmeye çalışacağız, bu insan olmanın gereğidir ama karşımızdaki bunlardan anlamıyorsa (ki çok var) ne yapacağız? Doğrusu hukuken hak aramadır ama genellikle ilgili kurumlara şikayet ettiğinizde pek bir sonuç alamamak, dava açmadan hakkınızı elde etmek ya da gasp edilen hakkınızı geri kazanmak bu memlekette pek olası değil. Davaların da biraz sıkıntılı bir süreç olduğu malumdur ama nihayetinde haklı iseniz (size göre haklı olmak değil, mevzuata göre haklı iseniz) nihayetinde davanızı kazanırsınız. Bunun dışında başka yollar izlemek ise suçtur.


    Velhasıl, "kamu düzeni"nin, adı üstünde, bizim için olduğunu benimseyemediğimiz müddetçe maalesef tepişe tepişe yaşamaya mecburuz. Tüm toplumun bunu benimsemesine gerek yok, çoğunluk bunu içselleştirse yeterlidir, diğerleri zaten uymak zorunda kalacaktır çünkü başka çaresi olmayacak, çoğunluktan tepki görecek ve yaptırımla karşılaşacaktır.

    vallahi çerçeveletip duvara asmak lazım , 10 numara bir yazı olmuş
    _____________________________




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ismail4444

    Hergun alo zabita yap esnafin kaldirima tasma gibi bir luksu bile yokken dukkaninin onundeki kamuya acik olan yola nasil el koyar. Adami oyle gordukce surekli zabitaya ihbar edin zabita islem yapmazsa da bolgenin resimlerini cekip dilekce ile basvurunuzu yapin. Tabi dilekcenin tarih sayisini da almak sart.

    +1000
    _____________________________
  • resimdekiler yaya kaldırımına park etmiş motorlu taşıt araçları. çekici bile yaya kaldırımına park etmiş çok iyi örnek oluyor. savcılıga suç duyurusunda bulunsanız çekiciye iki defa ceza alır. kanunen yaya kaldırımına park etmek yasak şu anda yasak ihlalinde 80 tl cezası var.


    trafik denetlemenin verdiği cevap______________________
    2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’ nda yer alan fiilleri ihlal eden sürücülere ve araçların tescil plakasına göre idari para cezası karar tutanağının hangi kurum yetkililerince ve hangi durumlarda düzenlenebileceği aynı Kanunun 5, 6, 114, 116 ve Ek-6’ ncı maddelerinde hüküm altına alınmıştır.

    Bu tür ihbar veya şikayet konusu trafik kural ihlali yada ihlallerinin somut olarak görevlilerimizce tespiti halinde, uymayanlara kanuni işlem uygulanmaktadır. Bahse konu araç sürücüsünün kural ihlali yaptığının ekiplerimiz tarafından tespit edilmesi halinde gerekli cezai işlemler uygulanacak olup, kural ihlalleri ile ilgili denetim ve kontrollerimiz devam etmektedir.







    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi unknown115 -- 6 Şubat 2014; 16:55:46 >
    _____________________________




  • zabıta çözüm bulmuyormu böyle şeylere acaba hepimizin ortak sıkıntısı arkadaş
    _____________________________
  • Zabita ne ise yarar bana bir anlatsaniz?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
    _____________________________

    Birilerinin menfaatine ters düşmediğin için seviliyorsan, Bırak nefret etsinler!!!!

    Hareket etmezsen, zincirlerini farkedemezsin
  • 
Sayfa: önceki 56789
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.