Şimdi Ara

EN YAKIN ARKADAŞINIS SİZE AŞIKKK :SSS NAAPRSINIZZZ

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
96
Cevap
0
Favori
1.407
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • arkadaşlar benim en yakın arkadaşım herşeyimi paylaştımm we çokhhhh seewdiim çocukkk bana aşık naapmalıyım dostluumusu tehlikeye atıp denemeliyim yokhsa yine dostluumusu tehlikeye atıp olmaz mı demeliyimm iki ucu b.klu deynekkkk bide şey war aramızda 750 km war yani uzağızzz



    NAAPCAMM BEN YAAAAAAAAAAAAAAAAAA







  • salla gitsin ne kasion biz neler gorduk bea .. olumlu hayat cik gitsin
  • bak sana bi yazı gönderiyorum bi oku. belki biraz senle alakası yok ama yinede oku

    AKLIMDASIN
    Yüksel ŞAHİN

    Başımdan geçen ilginç bir aşk öyküsünü anlatmak istiyorum.
    Üniversite 2.sınıfa gidiyordum. Gençlik bu ya, başımda kavak
    yelleri esiyor.
    Zaman ise benim geleceğin en büyük gazetecilerinden biri olmam
    için geçiyor gibime geliyordu. Geliyordu ama ben derslerden çok,
    arkadaşlarla üniversite binamızın içerisindeki sahalarda ve ağaçların
    arasında top oynamayı, gezmeyi ve arkadaşlarla sohbet etmeyi tercih
    ediyordum.
    Ama itiraf edeyim, özellikle bahar aylarında etraftaki değişimleri,
    yeşillikleri geleceğin büyük gazetecisi gözüyle de izliyordum. Eh, gözleme
    yeteneğin olacak ve tabiattaki güzellikleri –bayanları- göreceksin de
    şairlik taslamayacaksın, aşık olmayacaksın olur mu?
    “Öğrenci dediğin fotokopisinden belli olur”, “Fotokopisiz öğrenci
    meyvasız ağaca benzer” öğrenci atasözleri uyarınca vize dönemlerinden bir ay
    önce gördüğümüz derslerin notlarının fotokopilerini bulup almak için Azim
    Fotokopi’ye gittim. Azim Fotokopi hemen hemen bizde ki bütün derslerin dönem
    içindeki notlarının fotokopilerini çoğaltır ve satardı. Orada fotokopileri
    alırken yanımda bizim birinci sınıfta gördüğümüz bir dersin fotokopisinin
    olup olmadığını soran bir kız vardı. Fotokopiciden o dersin notlarının
    olmadığını öğrenince oldukça üzüldüğünü gördüm. İçimdeki yardımseverlik
    duyguları kabardı. Belirtmeliyim ki genellikle güzel bayanlara karşı her
    zaman yardımseverimdir. Kıza dönerek:
    - “Her halde İletişim Fakültesinde okuyorsunuz” dedim.
    - “Evet” dedi.
    - “Bizim geçen yıl gördüğümüz Gazete Yazı Türleri dersinin
    fotokopileri
    bende hala duruyor. İsterseniz onları size ben temin ederim”dedim.
    - “Ah, size zahmet olmasın?” dedi.
    - “Yok canım ne zahmeti” dedim.
    Sonra oradan beraberce konuşarak çıktık. Yolda adını söyledi: Figen’miş.
    Neyse biz böylece tanışmış olduk.
    Ertesi gün ders notlarını ona verdim. Kız beni çok etkilemişti. Bir içim su
    derler ya öyleydi. Tabii, beni çok etkilediği içinde bana öyle gelmiş
    olabilir. Neyse... Bu yardım severliğimin karşılığında kız beni ne zaman
    görse hemen yanıma gelmeye başladı. Diğer arkadaşlarımla da tanıştırdım onu.
    Artık çok samimi olmuştuk. Olmuştuk olmasına ama kıza da tutulmuştum.
    Ne yapmalıydım... Düşünüyordum ama bir türlü de karar veremiyordum. Şimdi
    kıza arkadaşlık teklif etsem, yardım etmemin karşılığında ondan faydalanmak
    istediğimi düşünebilirdi. Ayrıca arkadaşlık teklif etmemin diğer
    arkadaşlarımın hele hele Osman’ın kulağına gitmesi... Aman aman ölsem daha
    iyi. Çünkü bizim arkadaş gurubumuzun arasında şöyle bir beddua vardı: “Allah
    seni Osman’ın medyatik diline düşürsün de, manşetlerden inme emi !”
    Çok düşündüm bir karar veremedim. En sonunda ona aşkımı mektupla ilan etmeye
    karar verdim. Bu amaçla oturdum ve usturuplu bir aşk mektubu yazdım.
    “Bu mektubu kaldığım yerin soğuk duvarlarını ısıtmaya çalışan yüreğimin her
    atışında ismini hatırlatan sıcaklığında yazıyorum. Bir melankoni içerisinde
    yazmaya çalıştığım bu satırlar daha çok seven yüreğimin sevilme mutluluğunu
    yakalaması için çabalaması ve belki de karşılıksız bir sevda bataklığına
    nasıl gömüldüğünün ifadesi.
    Acaba Figen; senin o melekler kadar güzel olarak tasavvur ettiğim hayalini
    gönlümden silip atsam mı diyorum. Yazık olmaz mı sorusu aklıma geliyor.
    Yazık olmaz mı aşkıma? Acaba unutsam sana karşı hissettiklerimi, hiçbir şey
    yaşanmamış gibi acaba bir anda geçen onca zamanın ötesine gidebilir miyim?
    Yakalanan bir kuşun esaretten kurtulmak için çırpınması gibi seni görünce
    çırpınan kalbimin atışlarını, yüzümün her kızarışını, benim sana olan
    tutkumu tavır ve yüz ifademden, heyecanımdan, titrememden anlamandan
    duyduğum korkuları... unutsam mı?
    Böyle bir şey mümkün olsa bile herhalde yaşadığım onca duyguyu bir anda
    jiletle kazıyıp, söker gibi atamam, atmam.
    Çevremde çok pişkin, yüzsüz, her şeyi çok rahat ifade edebilen biri olarak
    görülmeme rağmen aslında sevdiğine karşı aşkını ve duygularını ifadeden bile
    çekinen utangaç yapıda biri olarak sevgimi yazı ile belirtme ihtiyacı duydum

    Sana olan sevgimi hoş karşılaman dileğiyle...”
    “Yakın çevrenden biri”
    Mektubu daktilo ile yazdıktan sonra bir zarfa yerleştirdim.
    Figen’in de aralarında bulunduğu arkadaşlarla okulun önünde sohbet ederken
    lavaboya gitme bahanesiyle gidip sınıfta Figen’in ders notlarını tuttuğu
    ajandanın içine koydum ve sonucu beklemeye başladım.
    Ertesi gün üniversitenin ana binasında bulunan yemekhaneye giderken Figen
    bir ara yanıma yaklaştı ve:
    - “Yükselciğim san bir şey söyleyeceğim ama aramızda kalsın. Aramızdaki
    samimiyetten bir tek sana söylüyorum” dedi ve devam etti “Yahu dangalağın
    bir bana bir mektup göndermiş” dedi.
    - “Şaka mı yapmış mektupta?” diye sordum.
    - “Şaka mı bilmiyorum ama mektupta bana tutulduğunu, aşık olduğunu...

    falan filan yazmış işte. Yani oldukça duygulu bir dille bana ilan-ı aşk
    ediyor herif” dedi. Ben de:
    - “Peki kim bu herif”dedim.
    - “Ne bileyim, ismini yazmamış ki! Ama yazdıklarından
    bir şeyler çıkarmaya çalışıyorum. Bir iki tahminim de var” deyince
    heyecanlanarak;
    - “Peki kim olabilir” diye sordum.
    - “Tahminime göre bizim gruptakilerden biri ve... Neyse
    ismini de sonra öğrenirsin Yüksel” dediği sırada diğer arkadaşların da
    yanımıza gelmesiyle sözünü keserek onlarla konuşmaya başladı.
    Beni bir merak sarmaya başlamıştı. Acaba tahmini ben miydim de
    tavırlarımdan öğrenmek için konuyu bana açmıştı. Anlamış mıydı acaba...
    İçim içimi kemiriyordu; mektup yazmasa mıydım. Eğer gerçekten benim
    yazdığımı anlamışsa ve benimle bir daha konuşmazsa ne yapardım. Belki hem
    bir arkadaşı yitirecektim, hem de sevdiğim kızı.
    Bu arada şeytan da dürtüyordu beni bir mektup daha yaz diye. Bu
    sefer duygularımı daha açık belirtecektim. Bu düşüncelerle tekrar daktilonun
    başına geçerek yazmaya başladım:
    “Figen; şu an sana söylemek istediğim ama söyleyemediğim
    duygular var ya, o duyguları sana bir sahilde hafif bir yağmur çisiltisi
    altında ıslanırken ve deniz dalgalarının, martı sesleriyle birleşerek
    oluşturduğu o nefis fon müziği eşliğinde dans ederken söylemek isterdim.
    Bilmem sen hiç birşeyi, pek çok şeyi kaybetme pahasına daha doğrusu
    yüreğin pahasına satın almak ister misin? Bil ki ben yüreğimi sana, senin
    için satmaya hazırım.
    Keşke sana olan aşkımı, seni görünce hissettiğim duyguları gözlerinin
    derinliklerinde köşe kapmaca oynarken anlatsaydım. Acaba anlatabilir miydim?

    İnsanlar madde ve mana arasında, denizde salınan tekneler misali
    gelip giderken; ben kendimi sevdama kucak açmış, senin gönül limanında
    demirlemiş olarak bulmak isterdim. Sana bağlanmak sarılmak ve ...
    Hayali bile yaşadığım hayatın sahte yaşantısından daha gerçek ve daha güzel.

    Mektubuma çok sevdiğim, güzel bir söz ile son vermek istiyorum:
    “Sevsen, sevilsen ve sevilebilir olsan”
    Beni sevilebilir biri olarak görmen dileğimle...
    “Yakın Çevrenden Biri”
    Mektubuma ek olarak da “Figen’e” diye ithaf ederek yazdığım:
    AKLIMDASIN
    Papatya açmış kırlardan
    Peygamber çiçeklerinin sarısından
    Kekik otlarının kokusundan
    Doyasıya içime çektiğim sen!

    Belki değilsin, belki farkındasın
    Sen benim hep aklımdasın

    Turnalarla gönderdim sana
    Gönlümde yetiştirdiğim gülleri
    Yalancı gönüllerde
    Karanlık tünellerde
    Aşkı aramaya çalışırken sen
    Senin aşkını hayat gibi yaşardım ben

    Belki aşkıma uzaksın, belki yakındasın
    Sen bilmesen de hep benim aklımdasın !

    Şiirimi de zarfa koyarak bu sefer postaladım.
    Ertesi günde dedemin vefat ettiği haberi geldi. Alel acele
    Gümüşhane’ye gitmek zorunda kaldım. Bir hafta sonra döndüm ve okula gittim.
    Figen beni görünce hemen gülerek yanıma geldi ve:
    - “Yüksel hani bana biri aşk mektubu yazıyor demiştim ya işte ondan
    ikinci bir mektup daha geldi. Bir de bana ithaf ederek yazdığı şiirini
    koymuş. Çok etkilendim.”
    - “Peki kim olduğunu bulabildin mi?” diye sordum. O da:
    - “Sana bir iki tahminim var diyordum ya... Artık emin oldum.”
    - “Emin mi oldun, peki kim?” diye heyecanla sordum
    - “Hiç tahmin edemezsin... Osman!” dedi.
    - “Osman mı?” dedim şaşırarak
    - “Tabii... Yakın çevremden biri, çok pişkin, yüzsüz,
    her şeyi çok rahat ifade edebilen biri olarak görünen başka kim
    olabilir?” deyince şaşkın, yıkılmış bir ifade ile:
    - “Çok şaşırdım” dedim.
    - “Şaşır, şaşır ... Dahası var. Emin olunca ben gittim
    ona ondan hoşlandığımı belirttim. Yazdıkları beni çok etkilemişti.
    Ayrıca çok utangaç, ona kalırsa bana hiç açılamayacak ve beni sevdiğini
    söyleyemeyecek... Bu sebeple ona ben açıldım. O da benden hoşlandığını fakat
    benim seninle olan diyalogumuzdan ve samimiyetimizden dolayı ikimizin
    arasında bir şey olduğunu sandığından bana açılamadığını söyledi.
    Düşünebiliyor musun ayrıca ikimizin arasında bir şey var sanıyormuş” dedi.

    Çok şaşırmıştım. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Sonunda;
    - “Senin adına sevindim. Nihayetinde sana mektupları yazanı da
    bulmuş oldun böylece” dedim ve yanından ayrıldım.
    Bir yanda sevdiğim kız Figen diğer yanda en yakın arkadaşlarımdan Osman
    vardı. Ve ikisi de benim aşk mektuplarım sonucu... Tam bir çöküntü
    içerisindeydim, ne yapacağımı bilemiyordum. Bu hal içinde iki hafta okula
    gitmedim, hatta gidemedim.
    İki hafta kadar sonra okula gidince bu sefer Figen ve Osman bir ara
    yanıma geldiler. Osman bana:
    - “Yüksel seni yemeğe götürüyoruz. Orada sana bir de süprizimiz var”
    dedi. Ben de:
    - “Osmancığım bugün olmasa” deyince, Figen:
    - “İtiraz etme hakkın yok. Çünkü seni son zamanlarda hiç
    göremiyoruz. Okula uğramıyorsun bile” dedi ve kolumdan çekerek dışarı doğru
    sürükledi.
    Benim isteğim üzerine Karadeniz Pidecisine gittik. Yemek siparişini
    verdik. Bu arada ben sohbet esnasında elimden geldiğince espiri yapmaya,
    güleç olmaya çalışıyordum.
    Konuşma esnasında Figen bir ara bana dönerek:
    - “Sana bir srprizimiz var demişti ya Osman; şimdi onu söyleyeceğim
    sana. Biz Osman’la nişanlandık. Osman’ın romantik, duygusal mektuplarına
    dayanamadım. Ben de ona duygusal olarak karşılık verdim ve...” derken Osman
    söze girerek:
    - “Ne saçmalıyorsun, ne romantik, duygusal mektupları...” diye
    Figen’in sözünü kesince ben de Osman’ın sözünün devamını getirmesine fırsat
    vermeden hemen sözünü kesmek ihtiyacını hissettim:
    - “Demek ki Figen sendeki romantik, duygusal yönleri
    keşfetmiş ve sana tutulmuş. Çok şanslısın Osman; Figen’in kıymetini bil”
    dedim.
    Yemekten sonra Osman’ın ellerini yıkamak için lavaboya gittiği
    sırada masadaki peçeteyi aldım ve Figen’e dönerek sessizce:
    - “Bu günün anısına bu peçeteye duygularımı yazıyorum.
    Çıktıktan
    sonra yazdıklarımı oku ve sonra da yırt tamam mı?” dedim. Figen meraklı
    bakışlarla başını evet manasına salladı.
    Ben peçeteye O’na ithaf ederek yazdığım şiirin nakarat bölümü olan:
    Belki aşkıma uzaksın, belki yakındasın
    Bilmesen de, sen benim hep aklımdasın
    Ve altına da: “Allah’tan Osman’a ve sana mutlu bir yuva ve mutlu yarınlar
    diliyorum.”

    “Yakın Çevrenden

    “Yüksel”
    notunu yazdım. Notu yazdığım peçeteyi katlayarak Figen’in eline tutuşturdum.

    Osman da yanımıza gelince;
    - “Sizin bu mutlu haberinize çok sevindim İnşallah Allah tamamına
    erdirir” dedim ve devamla “Bu gün de aslında çok işim vardı. Sizinle buraya
    gelince unuttum hepsini. Şimdi gitmem lazım; anlayışla karşılayacağınızı
    umuyorum” dedim.
    Birlikte dışarı çıktık ve tokalaşarak yanlarından ayrıldım. Bir
    süre sonra dönerek arkama baktım Figen peçeteyi yırtıyordu ve gözleri yaş
    doluydu. Benim onlara baktığımı görünce gözlerini silerek bana el sallamaya
    başladı.
    Bir daha arkama bakmaya cesaret edemeden gözlerimde beliren yaşlarla oradan
    uzaklaştım.




  • walla araya mesafe girince iliski hiç biseye benzemiyo.ama görüyorumki sende çocuga bos degilsin zor bi durum
  • valla hayret bişesin lo zaten okkadar yakın arkadaş olmuşsam zati çokdan sevgili omuştum
  • quote:

    Orjinalden alıntı: urfalı

    valla hayret bişesin lo zaten okkadar yakın arkadaş olmuşsam zati çokdan sevgili omuştum



    ya nası bi mantık bu ya ille bi kızla bi oğlan segili olmak zorundamı ne demek o kadar yakın olusan segili olmuşundurr ya alla alla

    hayret bişi yaaaa sinirr oldummmmmm
  • bss saol kardes cok guzel bi hikaye idi duygulandim valla nerden buldun bunu?
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • bi şans verin diycem de o kadar uzak olunca zor yani
  • ay pardon kardes senin basindan gectigini yeni gordum
  • bss süper bi hikaye wlaa pek alakası yokh demişinn ama ben de ona bi kıss ayarlamışştım o geldi aklımaaaa


    ama ben onu sewmiyodumm tabiii aradaki tekfark buuu


    arkadaşlar nollurr bi fikirr werinnn




  • quote:

    Orjinalden alıntı: trifle


    quote:

    Orjinalden alıntı: urfalı

    valla hayret bişesin lo zaten okkadar yakın arkadaş olmuşsam zati çokdan sevgili omuştum



    ya nası bi mantık bu ya ille bi kızla bi oğlan segili olmak zorundamı ne demek o kadar yakın olusan segili olmuşundurr ya alla alla

    hayret bişi yaaaa sinirr oldummmmmm


    hee aynen eylee bende seni anlamıyem




  • Sırf o sana aşık diye çıkılır mı? Sen ona karşı ne hissediyosun asıl mühim olan soru bu. Denemek ne demek yaw onu anlamıyorum ben birini ya seviyosundur yada sevmiyosundur. Sevmeye mi zorlucaksın kendini, denemekten kastın bumu?.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: trifle

    arkadaşlar benim en yakın arkadaşım herşeyimi paylaştımm we çokhhhh seewdiim çocukkk bana aşık naapmalıyım dostluumusu tehlikeye atıp denemeliyim yokhsa yine dostluumusu tehlikeye atıp olmaz mı demeliyimm iki ucu b.klu deynekkkk bide şey war aramızda 750 km war yani uzağızzz

    NAAPCAMM BEN YAAAAAAAAAAAAAAAAAA


    750 km dikkate alındığı zaman aslında aradaki mesafe engel değil. Önemli olan görüşme, görüşebilme olanağıdır. Birbirinizi her özlediğinizde muhakkak telefonla konuşacaksınız ama bir süre sonra bu yetmeyecektir. Ama o zaman da görüşebilecek misiniz? Eğer görüşemeyecekseniz zaman kaybından ve yıpranmadan başka bir şey yaşayamazsınız. Bence olmaması daha hayırlıdır.




  • yav arkadaşlar ateşle barut yanyana heç gelirmi sen madem kız arkadaşınla çok samimisin aynı erkek arkadaşın kimi öyleysem sen kız arkadaşınla gardeş gardeş yatabilinmi bele bişey heç olurmu ama erkek arkadaşınla yatabilin
  • trifle bu seni mutlaka etkileyecek , kabul etmesen de aklından çıkmayacak . sen de bişey hissediyosan bi şans ver derim.
  • takma
  • boşver ya 750 km mesafedeki insanla çıkılır mı hiç..elinin altında olsun
  • ya urfalı adamı hasta etme bakh ben sana bunu sormuyorumm yaaa alla alla ne alakası war kardeş krdeşş yatmayla yaaaaaaaa sinirr eytme insanı ben ne diyom adasam ne diyoo yaaaa

    arkadaşlarr aklımda hiç öle bişi yokhtu ama bunu duynca artık hep onu düşünür oldumm ama tek sorun eer yürümesse arkadaşımıda kaybetçemm ama ben onu kaybetmek istemiom ama sewiyomuyumm aşk anlamında yani bilemiyotumm yani kestiremiyorummm


    siz böle olsaydınıss naapardıısss




  • bu barda beylerr ben kızımm hee bunu bilmiyo olanlara duyrulurrr
  • seni etkilemiş o sende onu seviyon
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.