Şimdi Ara

eğitimde şiddet!!! (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
75
Cevap
0
Favori
10.566
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: armagedon2001

    başkalarını suşlamak ne kadar kolay değil mi?

    6 yıldır öğretmenim..

    günümüz okullarından bir manzara sana ..
    1-Israrla derslerini yapmayan öğrenciler

    2-her gün okula geç gelmeyi adet haline getirmiş öğrencileri

    3-Zil çaldığı halde hala dışarda top oynayan öğrencileri

    4-arkadaşlarına küfür edenleri

    5-yüzünüze baka baka yalan söyleyenleri

    6-hırsızlık yapan öğrencileri

    7-istiklal marşında gülen öğrencileri

    8-okulun çevresine tuvaletini yapan öğrencileri

    9-kürtçe bilmediğiniz için size kürtçe küfür edenleri

    10-sınıfta kürtçe konuşanları

    10 tip öğrenci sıraladım.

    bu 10 tip öğrenciye çözüm önerilerinizi bekliyorum.

    daha dün okulda arama yaptık.
    45 kişilik 8. sınıf..
    14-15 yaşları arasında çocuklar..

    teksas gibiydi..
    8 adet maket bıçağı..
    3 adet sustalı..
    2 adet porno dergi..
    8 tane cep telefonu.
    2 adet çekilmeye hazır bali torbası..
    6 tanede hadepe ait tanıtım broşürü..

    SANIRIM ÖĞRETMENLERİN NASIL BİR ORTAMDA ÇALIŞTIĞINI ANLATABİLMİŞİMDİR..

    sayın arkadaşım..
    Biz aslında eğitim vermek için yetiştirilmiştik ama şimdi şiddet ve suçlulukla mücadele etmek zorunda kaldık

    Sayısız aflarla çalışmadan sınıf atlamaya (geçmeye diyemiyorum) alışan,
    yaptığı her türlü laubalilik, kabalık, saygısızlık, taciz, fiziksel saldırıda ceza alması engellenen öğrenciler artık bütün sisteme ve topluma meydan okumaya başladılar...
    Onların her yaptığı yanına kaldığı için okullardaki diğer öğrenciler de benzer davranışlar geliştirmeye başladılar..

    OKUYORUM HEP ÖĞRETMEN SUÇLU.
    BEN DÜŞÜNDÜM Kİ BU İNSANLAR NELER YAŞIYOR.
    BU İNSANLARIN DUYGUSU YOK MU.
    NEDEN HEP SANIK SANDALYESİNDE BUNLAR.
    DAYAK TA YESE SUÇLU. DAYAK TA ATSA SUÇLU...
    PEKİ OKULDAN HABERİ OLMAYAN EĞİTİMLE ALAKASIZ BİNLERCE SERSERİYE HERGÜN AF ÇIKARAN DEĞERLİ EĞİTİM YÖNETİCİLERİNİN HİÇ Mİ SUÇU YOK?

    okula sadece kayıt dönemi bırakıp bi daha uğramayan sı-orumsuz velilerin hiç mi suçu yok?

    okullardaki ve toplumdaki şiddetin en büyük sorumlusu, şiddet ve kan içerikli dizi ve filmleri prime time denilen, çocukların da izlediği zamanlarda yayına koyan medyadır.
    bu en çok biz öğretmenlerin başına patladı ve onların pisliğini temizlemek te bize, ek dersine 2 ytl civarında zam yapılan öğretmenlere düşüyor sanırım.
    okula git eğitim ver öğretmenlik yap,
    nöbet tut jandarmalık yap,
    okula sızmaya çalışan pisliklerle uğraş polislik yap,
    sorunlu öğrencilerin sorunlarıyla uğraş psikologluk yap.
    Ardından da vurun abalıya sorumluluğu öğretmene yık.
    Ne güzel hayat




    Bu 10 maddelik öğrenci çeşidinden bizim okulda da var. Ama çok şükür ki benim okul ilköğretim olduğundan daha altta saydıklarından fazla yok. Fakat olma eğilimi de var. Yani liseye gidince öyle olacak diye tahmin ediyorum.

    Benim okul orta ve üst geliri olan çevreler ile alt gelir düzeyinde olan ailelerin bulunduğu mahallenin tam ortasında. Yani her seviyeden öğrencimiz sınıflarda karışık halde bulunuyorlar. Alt gelirdeki aileler her zamanki gibi bilinçsizce 4-5 tane (belki de daha fazla) çocuğa sahip ve her sınıfa paylaştırmış evlatlarını. Ama sanırsın ki çocuklarını, çocuklarından kurtulmak için okula gönderiyorlar. Bu kadar ilgisiz, alakasız bir velinin her çocuğu okul ve öğretmenler için problemden başka bir şey değiller. Bence evde eğitilmemiş çocuk okulda eğitilemez. Okul onlara sadece genel kültür ve toplum içinde davranma kuralları aşılayabiliyor. Aile terbiyesinden yoksun bir çocuğa öğretmenler olarak ne yapılırsa yapılsın bir arpa yolu boy gidilmiyor. Okulda ne kadar nasihat edilirse edilsin evde bunları uygulamayan bir anne baba, ya da sadece anne, sadece baba (biri ölmüş veya boşanma da olmuş olabilir) çocuğa yeterli gelemiyor, zaten gelir neredeyse yok, 4-5 tane çocuk, hangi biriyle uğraşsın o da haklı ama bu kadar fazla çocuğun olması en başta da o ailelerin hatasıdır. Ailenin ilgi gösterdiği çocuğa 2 dakika baksanız anlarsınız. Şımarıklık olsa bile yine bir ciddiyet ve edep adap sınırlarını aşmazlar, nerde duracaklarını bilirler. Bilmeseler de onlarla konuşarak rahatça iletişim kurar, derdinizi anlatır, gerekli uyarıyı verirsiniz.

    Matematik dersine giriyorum, dersin yarısı, "susun!, dinleyin!", demekle geçiyor. Tamam Matematik dersi zor bir ders olarak görülebilir çocukların hepsinin de konuları anlamasını da istemiyorum (zira doğru düzgün okumayı beceremeyen, ya da toplama, çıkarma haricindeki işlemlerden bi haber öğrenciler var) ama dersin de huzurunu bozmaması gerektiğini, insan gibi dersi dinlemesi gerektiğini bu zamanki nesil bilmiyor demek ki. Derste şebeklikten başka bir şey yapmayı bilmeyen her dakika öğretmenin ve diğer öğrencilerin dikkatini dağıtan, bakın diğer öğrenciler diyorum çünkü dersi dinlemeye ve anlamaya çalışan diğer öğrenciler var ve sırf bu dalkavuklar yüzünden dersi iyi anlayamıyorlar. Sağolsun sistemimiz hep kötüleri koruyan bir sistem olduğu için bu kötüler ellerini kollarını sallaya sallaya gezerek ettikleri yanlarına kar kalıyor, ama iyi bir şeyler yapmaya çabalayan öğrenciler arada kaynıyor.

    Eğitim 8 yıllık zorunlu olduğundan, okuldan nefret eden öğrenci de seven öğrenci de derslerde aynı sıraları paylaşıyor. En azından okulda zararlı yerlere gitmiyor şeklinde düşünülebilir ama okul 5 saatlik bir zaman dilimi okuldan (okuldaki derslerden de kaçtıklarını varsayarsak daha da az) sonra aile denetimi altında olmayan bu çocuklar ne kadar kötü yerler varsa gidip her türlü kötü alışkanlığı yine kazanıyorlar. Üstelik bu tutumlarıyla ve bizim elimizin kolumuzun bağlı olması sebebiyle bir yaptırım yapamayışımzdan dolayı diğer öğrencilerin kötü şeyler öğrenmelerine ve bunu yapsalar bile hiç bir ceza almadıkları için de kötü örnek olmalarına sebep oluyor. Kötüyü koruyan bir sistem ile ancak bu kadar yol alınabilir. Okulda içki içen öğrencileri bizim okuldan başka okula göndermeye çalışınca veliler ilçe milli eğitim müdürlüğüne bizi şikayet ederek bu durumun iptal olmasını sağladılar. Yani öğretmenleri ilçe milli eğitim müdürlükleri bile sallamıyor ve her zaman veliyi ya da öğrenciyi haklı buluyor. Bir öğrenci hırsızlık yapıyorsa bunun sebebi öğretmenler değildir. Hırsızlığa hangi öğretmen evet desin ki? İşte bu örnekteki gibi kötü alışkanlıkları öğretmenlerin kazandırma ihtimali çok daha azdır. Öğrencilerin örnek alabileceği o kadar çok şey var ki öğretmene sıra gelinceye kadar 40 türlü karaktere bürünüyor. Ama kötülerin bu kadar cezasız ellerini kollarını sallaya sallaya ortada gezmeleri diğer öğrencilerdeki suç ve ceza kavramının yanlış yerleşmesine sebep oluyor üstelik bu durum öğretmenlerin de ziyadesiyle canını sıkıyor. O yüzden de suçlunun cezasını kendi vermeye çalışıyor.

    Bence eğitim seviyesinin bu kadar yerlerde olmasının sebebi 8 yıllık zorunlu eğitimdir. Sınıfta öğrenci bırakmak için bin dereden su getirten bir sistem ile öğretmenler öğrenciyi sınıfta bırakmaktansa, bir üst sınıfa geçirmeyi tercih ediyorlar ve 8. sınıfa okuma yazmayı beceremeden gelmeyi başarabilen öğrenciler ortaya çıkıyor. Böyle öğrenci bir de utanmadan liseye gidebiliyorsa (ki hocamın dediğine göre yapanlar var) öss'de 0 net yapan öğrenci sayısının çok olması niye sürpriz olsun ki? Zümre toplantısı yaptık geçen hafta lise hocası ağlıyor. "Bunlar ne böyle yahu, 1 bilinmeyenli denklemi bile çözemiyorlar" diye. :))




  • quote:

    Orjinalden alıntı: zengin_47

    1- El yazısına geçi şbize gelen müfettişin anlattığına göre şu imiş: El yazısı malum normal yazıya göre daha girift. Bu yüzden öğrenci okumak için daha fazla çaba harcamak ve dikkat sarfetmek zorunda. Bu da onun derse odaklanmasını sağlayacaktır. ikinci bir neden de bu yazının yazılıp okunması çocuğun nisbeten daha rahat okunan düz yazıyı derhal algılamasını sağlayacaktır.




    2- Çevresel şartlar öğrencilerin davranışına çok etki etmektedir. Lakin bu konuda bir öğretmen olarak, öğrencilerin şiddete başvurmasını engellemek yerine, onu şiddete sevkeden davranışları incelemek gerekir diye düşünüyorum. Örneğin öğretmenler sadece nasihat veya benzeri yollarla değil bizzat kişilik olarak da öğrencilere iyi bir model olmalıdırlar.
    Maalesef bir çok meslektaşım ergenlik dönemi çocuk psikoolojisi konusunda pek bir şey bilmiyor. Üniversitede ne öğretmişlerse o. Her çocuk biraz kahraman olmak ister. Karşı cins tarafından beğenilmek ister. Bunları anlayamayan bir öğretmen derhal en ufak davranışta sert müdahalede bulunuyor. Bunun sonucunda çocuk önceki davranışından daha kötüsünü sergileyip, etrafındakilere "Bakın ben öğretmene kafa tutuyorum." mesajı vermektedir. Halbuki çocuğun olumsuz davranışı ilk başta görmezden gelinseydi çocuk arkadaşlarına zararsız bir biçimde havasını atmış olacak ve mesele kapanacaktı. Bunun gibi bilgisizlik ve tecrübesizlikten kaynaklana onlarca hadise hergün geliyor. İsteyen memurlar.net sitesine baksın. emin olun bazen bir bilgi almak için açıyorum. haber yorumlarını okuyorum da öğretmenler işi gücü bırakmış maaş derdine düşmüş. Çok az öğretmende burda konuştuğumuz sorunun tasası var. Bu tasayı taşıyanların çoğu da bir toplumsal problemden öte kişisel güvenlik düzeyinde meseleye bakmaktadır. Allah sonumuzu hayırlı kılsın...


    Böyle her yıl değiştirip yeni bir şey çıkartyorlar, bir rayına oturtamadılar şunu, valla olan nesillerimize oluyor. Oyuncak gibi de oynanmaz ki canım bu kadar! Dilbilgisi de gösterilmeyecek diye de duydum ya artık tamamıyle yazmadan yoksun bir nesil yetişir o zaman. Şu halde bile "dahi de'si" ile "ismin de hali olan -de" arasındaki farkı anlayamayan bu kadar insan var. O zaman hiç bir kelimeyi de düzgün yazamazlar.




  • Çok uzun konuşmayacağım. Anadolu Meslek Lisesi'nde çalışıyorum. Anadolu diyorum dikkatinizi çekerim. Lise 3 öğrencisi " Daha güzel "diyecek "Dağa güzel" yazıyor. Yada lise 1 öğrencisi çarpım tablosunu bilmiyor. Hele 2005 / 2 =? dediyseniz yandınız. Bölme yok Çarpma yok. Açıklamaları biz çarpım tablosunu 5'lere kadar öğrendik ve sahiden de bilmiyorlar çarpım tablosunu. Daha da vahimi var. Dikdörtgenin alan formülünü bile bilmiyorlar. Davranış bozuklukları hat safhada... Size 5 tane erkek öğrenci göndereceğim. Emin olun çözümsüzler. Meslekte 10. yılım. Hiç bu kadar çaresiz kalmamıştım. Selamlar saygılar herkese...
  • Atatürk'e mahalle mektebinde "dayak cennetten çıkmadır" demişler. Atatürk te demiş ki:
    "Zaten iyi birşey olsa idi, hiç çıkartırlar mıydı"

    Eğitimde şiddete karşıyım. Her ne olursa olsun, ister disiplinsizlik olsun, isterse başka birşey, dayakla eğitim olmaz bana göre.
  • staja gittiğim bir okulda bugün bir olay oldu.

    bir öğrenci velisi geldi, öğrencinin durumunu sordu. öğretmenleri 3 zayıfı olduğunu söyledi.
    veli- bunu biliyorum okulda çalışıyormu yaramazlık yapıyormu
    öğretmen- yaramazlıkları var. evde nasıl çalışıyormu?
    veli-bilmiyorum çalışıyorum diyor bize. eğer çalışmıyorsa iyi bir dövün akıllansın..

    geçen diyalog buydu. burada standart olabilir denilen bir durum var. Ama önemli nokta şu veli olan kişide başka bir okulda öğretmenmiş.

    Şimdi kendi çocuğuyla ilgilenmeyen birinin öğrencilerini düşünün ve dayakçı zihniyete sahip biri..

    seneye bende öğretmen olacağım inşallah. Ama böyle öğretmenle karşılaşırsam sanırım öğrenciyi değil orada öğretmeni döverim.

    şimdiden özür dilerim




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Enamel

    Çok uzun konuşmayacağım. Anadolu Meslek Lisesi'nde çalışıyorum. Anadolu diyorum dikkatinizi çekerim. Lise 3 öğrencisi " Daha güzel "diyecek "Dağa güzel" yazıyor. Yada lise 1 öğrencisi çarpım tablosunu bilmiyor. Hele 2005 / 2 =? dediyseniz yandınız. Bölme yok Çarpma yok. Açıklamaları biz çarpım tablosunu 5'lere kadar öğrendik ve sahiden de bilmiyorlar çarpım tablosunu. Daha da vahimi var. Dikdörtgenin alan formülünü bile bilmiyorlar. Davranış bozuklukları hat safhada... Size 5 tane erkek öğrenci göndereceğim. Emin olun çözümsüzler. Meslekte 10. yılım. Hiç bu kadar çaresiz kalmamıştım. Selamlar saygılar herkese...


    Hocam haklısınız. Benim de 5. senem meslekte ama dayak atmaktan çekinmiyorum, ama hak edene tabii ki ! Eski öğretmen - öğrenci ilişkileriyle şimdiki arasında inanılmaz fark var. Hak edene haka dansı yapmak lazım...





  • Bu gün aldığım bir e-mail i aynen yorumsuz aktarıyorum.


    Asagidaki mektubun yazari bir ögretmen...

    Ancak, adını ve nerede çalıstıgnı gizlemek zorunda kalmiş; tahmin edebileceginiz nedenlerle...

    Merhaba!

    Istanbul'da bir lisede ögretmenlik yapiyorum.
    Çalistigim okul, çogunlugu Anadolu'nun en ücra köylerinden gelip yerlesen (yerlesemeyen) insanlarin oturdugu bir çevrede.


    Etrafimiz gecekondu mahalleri. Gecekondu olmayan yerlerde de derme çatma binalar var. Istanbul'un pek çok yerinde artik görmeye alistigimiz bir manzara var aslinda burada ! da. Sözünü ettigim yerlesim yerinin 5 dakikalik mesafesinde modern bir alisveris merkezi var! Atardamarin hemen üzerinde bu okul.




    BUNLARIN HEPSI GERÇEK:

    *Biliyor musunuz, bu yil lise1. sinifta okuma yazma
    bilmeyen bir ögrenci var.

    *Biliyor musunuz, bir ögrenci okula "satir" getirmekten
    uzaklastirma cezasi aldi.

    *Biliyor musunuz, iki hafta önce okulun önünde çikan bir
    kavgada bir ögrencimin boynu döner biçagi ile kesildi;28 dikis atildi. (Çok sükür sah damarina gelmedi)

    *Biliyor musunuz, bu çevrede kimse kisin aksam besten sonra sokakta yalniz yürümüyor.

    *Biliyor musunuz, geçtigimiz hafta, bebek bekleyen müdür yardimcimiz bir ögrenci tarafindan karni tekmelenmekle tehdit edildi.

    *Biliyor musunuz, disaridan elini kolunu sallaya sallaya giren bir adam, kendisini disari çikarmaya çalisan kat nöbetçisi bayan ögretmeni biçakla tehdit etti.

    *Biliyor musunuz, derste sikinti yarattigi için ögretmeni tarafindan cezalandirilan ögrencinin asiret olan ailesi okulu basti.

    *Biliyor musunuz, bir ögretmenimiz sinifta biraktigi ögrenciden tehdit telefonlari aldi.

    *Biliyor musunuz, ögrencilerimizin %86'si sigara içiyor.

    *Biliyor musunuz, ögrencilerimizin %42'si hap kullaniyor.!

    *Biliyor musunuz, okulun etrafinda hap satanlari, okulun içinde hap kullananlari polis biliyor.

    *Biliyor musunuz, ögrencilerimizin %23'ü ensest iliski magduru.

    *Biliyor musunuz, geçtigimiz yil bir kiz ögrencimizin babasi çocugundan(ögrencimizden) dayak yedigi için okula sigindi.

    *Biliyor musunuz, yalnizca koridorda birbirlerine çarptiklari için kavgaya tutusan iki kiz ögrencinin aileleri okulun önünde birbirlerine yumruk yumruga saldirdilar.

    *Biliyor musunuz, bazi kiz ögrenciler 100 kontör karsiliginda minibüs soförlerine, hali saha sahiplerine kendilerini kullandirtiyorlar (cinsel anlamda)

    *Biliyor musunuz, bu yil bir erkek ögrenci, bir kiz ögrencinin kendisine cinsel tacizde bulundugunu söyleyerek sikayette bulundu.

    *Biliyor musunuz, geçtigimiz yil bir anne, kizinin saçinin boyali olmasi üzerine okula çagirildiginda, kizini okula koca bulmak için gönderdigini bu nedenle de süslenmesi gerektigini söyledi.

    *Biliyor musunuz, velilerin %42'si kayittan sonra bir daha okula ugramiyor.

    *Biliyor musunuz, maddi yetersizlikten dolayi üç, dört aile bir oda-bir salon bir evi paylasiyorlar.(Sayilari azimsanamayacak ölçüde.)

    *Biliyor musunuz, her ay ögretmenler aramizda para toplayip bir ögrenciye bot, palto veya okul araç gereçleri aliyoruz.

    *Biliyor musunuz, geçtigimiz yil cuma okul kapanisi töreninde bayginlik geçiren bir ögrencinin iki gündür hiçbir sey yemedigini ögreniyoruz.

    *Biliyor musunuz, ögrencilerin çogunun hayatinda kan davasi, intihar, bosanma, dayak, kaçma, kaçirilma, hapis gibi hikayeler var. (Ailelerinde yasanmis)


    *Biliyor musunuz, geçtigimiz yil iki gün boyunca evine gitmeyen bir ögrenciyi velisi gelip okulda ariyor. (Kizin biriyle kaçtigi anlasiliyor daha sonra.)

    *Biliyor musunuz, annesi babasi ayri veya bosanmis olan ögrencilerin çogu uzak akrabalarin yaninda kaliyor. Anne ya da baba almak istemiyorlar veya! üvey anne babalar istemiyor.

    *Biliyor musunuz, geçtigimiz yil sorun çikardigi için müdür tarafindan tartaklanan bir ögrenci mahalleden topladigi tanidiklariyla müdürün odasini basip tehditler savurdu.

    *Biliyor musunuz, veliler toplantilara "ocakta yemeklerini birakarak", ayakkabilarinin topuguna basarak, mantolarini omuzlarina atarak geliyorlar.

    *Biliyor musunuz, velilerin büyük bir çogunlugu ögretmene nasil hitap edilecegini bilmiyor. (Güzelim, hanim kizim,sen, hocaaaaa, ablasi!?)

    *Biliyor musunuz, sakalli, salvarli, cüppeli bir veli toplantilara gelip yalnizca erkek ögretmenlerle görüsüyor!

    *Biliyor mu! sunuz, geçtigimiz yil 1000 ögrenci kapasitesi olan okulda kütüphaneye üye olanlarin sayisi 7(yedi)'ydi.

    *Biliyor musunuz, ögrenci tanima formlarindaki "Çaldiginiz müzik alet(ler)i" bölümüne radyo, teyp, walkmen yazan azimsanamayacak sayida ögrenci var.

    *Biliyor musunuz, ögrencilerin azimsanamayacak bir bölümü dogum tarihlerinin gün ve ay kisimlarini dogru yaziyorlar ancak yil bölümüne 2004 yaziyorlar!

    *Biliyor musunuz, lise birinci sinif ögrencilerim "Soru isareti nerede kullanilir?" soruma yanit veremediler.

    *Biliyor musunuz, *10 lisesine kayit yaptiran bu ögrenciler çarpim tablosunu bilmiyorlar; 10 ve katlari ile çarpma ya da bölme islemi! yaparken bile hesap makinesi kullaniyorlar. (Geçtigimiz ay sinirden gözlerine kan oturmus bir halde
    siniftan çikan matematik ögretmenimiz koltuga çökerken ögrencilere bir ders boyunca 300'ü 2'ye böldüremedigini anlatti.)

    *Biliyor musunuz, maddi durumu iyi olan sayili ögrencilerden birinin velisi, geçtigimiz yil akan damimizi onardi. (Notlarinin hemen hepsi zayif olan ögrencinin sinif geçmesi sartiyla!)

    *Biliyor musunuz, ögrencilerimizin %60'i sagliksiz beslenmeden dolayi hasta (aralarinda dispanserlik olanlar var) ancak ögrencilerimizin %90'inda cep telefonu var. (Cep telefonlari son model, bazilari kamerali)

    Ben bu okulda 3 yildir ögretmenlik yapmaya çalisiyorum. Bu olaylara alismamak için, artik alisip bunlari neredeyse dogal karsilayan yillarin ögretmenleri gibi olmamak için ugrasiyorum. Biliyorum ki eger alisirsam gelecege dair hiçbir umudum kalmayacak. Her gün büyük bir çaresizlik ve endiseyle "Acaba bugün ne olacak?" diye basliyorum isime. Olaysiz geçen günler Allah'in nimeti! Biliyor musunuz, sinifta gezinerek ders anlatirken Atatürk'ün gözleriyle karsilasmamaya çalisiyorum, kafami kaldirip resmine bakamiyorum. Basimin üzerinden




    "Ey Türk Gençligi!" diye bagirdikça utancimdan omuzlarima gömülüyorum. Biliyor musunuz, 10 Kasim'larda, 29 Ekim'lerde siirler okunurken, marsimizi dinlerken agladigimda herkes günün anlamina agladigimi saniyor; oysa çaresizlige agliyorum.




    Muhtaç oldugu kudretin dolastigi asil kani uyusturucuyla zehirleyen ögrencilerimi kurtaramiyorum. Ögrenmeye direnen, kendini kapatan ögrencilerime Istiklal Marsi'nin anlamini bile ögretemiyorum.

    Daha da yazacaktim ancak yazdikça yüregim agirlasiyor.
    Sevgi ve saygilarimla...




  • memurlar.net' te yayınlanmıştı sanırım bu mektup. Ya da dersimiz.com da olabilir.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: mewluth

    memurlar.net' te yayınlanmıştı sanırım bu mektup. Ya da dersimiz.com da olabilir.





    ya birak simdi mewluth bunu nerede okumus oldugunu

    butun kabahat, 1. sinif ogretmenlerinindir.
    ondan sonra, 2. sinif ogretmenlerinin..
    bu boyle katlanarak gider...
    buna es zamanli olarak ogrencilerin velilerini de dahil ediyoruz...

    ogretemiyorsaniz, birakin bu meslegi. ogretmenden ogretmene fark var. hanginiz ilkokul 1. sinif ogretmeninizin adini tam hatirliyor? hanginiz ogrencilerine esit muamele yaparak bir yaklasim tarzi sergiledi bu gune kadar?

    ben ogrencinin basarisizligini kabul etmiyorum. bu tamamen, ogretmenin ogrencisine yaklasim tarzi ile ilgilidir. madem basarisiz oluyor ogrenci de neden bu basarisizligi onlemek icin neler yapildigindan ve yapilabileceginden bahsedilmiyor? neden ogrenci satir ile okula geliyor da bir allahin kulu gidip de ogrencinin velisine bu duruma nasil gelindiginin cozulmesi gerektigini, bu durumun cok vahim oldugundan bahsetmiyor da aksine hemen okuldan uzaklastirma veriyor? ucbucuk atiyor de mi

    ogretmenlik ozveri ister, yanlislari yok etmesini bilir. madem o kadar cok tabiri caizse beceriksiz ogrenciniz var da onlari yargilamasini biliyorsunuz, siz hic kendinizi yargiliyormusunuz? gecen bir senede vermis oldugunuz egitimin performansini olcuyormusunuz? hanginiz bunu yapiyor? yapanlar yok mu var elbette de yapmayanlar cogunlukta. elini kolunu sallayan bu memlekette ogretmen olmuyor mu? balik bastan kokar demisler.

    her ogrencinin velisini, bir kere okula getirmesini bileceksiniz. sizin isiniz sadece ogrencilerle degil ayni zamanda velilerle. bunu bastan yapmadiginizda ipin ucunu kacirmis oluyorsunuz. ondan sonra da boyle ahkam kesiyorsunuz. siz daha sifir insan aliyorsunuz. sizin ayni zamanda psikoloji egitiminiz var. ogrencinin velisi bozuk ise once veliyi duzelteceksiniz. ona piril piril bir genc yetistirecegim diyeceksiniz. eti benim kemigi senin olacak diyormusunuz.. heeeyy heyyy neredee, aksam olsada gitsem sabah olsada gelsem havalari.. ogrencileri burada kotulemeyiniz. en agir kabahat, ogretmenlerindir. bu kadar basit. ha maasimiz cok dusuk vay olmuyor yapamiyorum kendi problemlerim bana yetiyor demeye basliyorsaniz yine, siz bu isi yine birakin kardesler... :p




  • quote:

    butun kabahat, 1. sinif ogretmenlerinindir.
    ondan sonra, 2. sinif ogretmenlerinin..
    bu boyle katlanarak gider...
    buna es zamanli olarak ogrencilerin velilerini de dahil ediyoruz...

    ogretemiyorsaniz, birakin bu meslegi. ogretmenden ogretmene fark var. hanginiz ilkokul 1. sinif ogretmeninizin adini tam hatirliyor? hanginiz ogrencilerine esit muamele yaparak bir yaklasim tarzi sergiledi bu gune kadar?

    ben ogrencinin basarisizligini kabul etmiyorum. bu tamamen, ogretmenin ogrencisine yaklasim tarzi ile ilgilidir. madem basarisiz oluyor ogrenci de neden bu basarisizligi onlemek icin neler yapildigindan ve yapilabileceginden bahsedilmiyor? neden ogrenci satir ile okula geliyor da bir allahin kulu gidip de ogrencinin velisine bu duruma nasil gelindiginin cozulmesi gerektigini, bu durumun cok vahim oldugundan bahsetmiyor da aksine hemen okuldan uzaklastirma veriyor? ucbucuk atiyor de mi

    ogretmenlik ozveri ister, yanlislari yok etmesini bilir. madem o kadar cok tabiri caizse beceriksiz ogrenciniz var da onlari yargilamasini biliyorsunuz, siz hic kendinizi yargiliyormusunuz? gecen bir senede vermis oldugunuz egitimin performansini olcuyormusunuz? hanginiz bunu yapiyor? yapanlar yok mu var elbette de yapmayanlar cogunlukta. elini kolunu sallayan bu memlekette ogretmen olmuyor mu? balik bastan kokar demisler.

    her ogrencinin velisini, bir kere okula getirmesini bileceksiniz. sizin isiniz sadece ogrencilerle degil ayni zamanda velilerle. bunu bastan yapmadiginizda ipin ucunu kacirmis oluyorsunuz. ondan sonra da boyle ahkam kesiyorsunuz. siz daha sifir insan aliyorsunuz. sizin ayni zamanda psikoloji egitiminiz var. ogrencinin velisi bozuk ise once veliyi duzelteceksiniz. ona piril piril bir genc yetistirecegim diyeceksiniz. eti benim kemigi senin olacak diyormusunuz.. heeeyy heyyy neredee, aksam olsada gitsem sabah olsada gelsem havalari.. ogrencileri burada kotulemeyiniz. en agir kabahat, ogretmenlerindir. bu kadar basit. ha maasimiz cok dusuk vay olmuyor yapamiyorum kendi problemlerim bana yetiyor demeye basliyorsaniz yine, siz bu isi yine birakin kardesler... :p


    ne demezsin...

    sen suçluyu baştan ilan etmişsin.




  • cocugunu okula gonderince, pesinden kosmaya basladiginda ya da baslamadiginda hatirla yazdigimi. cocugunun ogretmeni ile ne kadar ilgilenirsen, ogretmeni de cocugunla o derece yakindan ilgilenir. buna kendisini mecbur hisseder. ozel okullarin tamami bunu uyguluyor. ozel okula cocugunu gonderemeyen ya da ozel okulda ogretmenlik yapamayanlar, daha en basta egitim seviyesi acisindan geri kaliyorlar. iste bu noktada ogretmen ve ogretmenlikten bahsedelim diyecegim ama bu konuda baska yazi yazma geregi duymuyorum. diyebilirsin ki ya sinifta 60 kisi var. banane derim ben de o zaman. bunu bana degil okul mudurune anlat. okul muduru de isini yapsin bunu milli egitime anlatsin. o da derdini kime anlatsin artik sen karar ver.




  • çocuğumu okula göndermeyi beklememe gerek yok. ben bir eğitimciyim zaten.
    ögretmen kendisiyle ilgilenen velilerin çocuklarıyla birlikte okula uğramayan velilerin çocuklarıyla da ilgilenir.

    eğitimde öğretmen eşit davranmak zorundadır ki saygınlığını muhafaza etsin.

    okul müdürüne mi anlatayım o da gitsin milli eğitim müdürüne o da ba kana anlatsın öylemi?
    bakan yada müdür eğitim ortamından habersiz mi olduğunu düşünüyorsunuz?

    hayır yani benim kafama takılan sorumluluğu sadece belirli bir zümrenin üzerine atmanın nederece gerçekçi olduğudur?

    o zaman ben de derim ki hariçten gazel okumak kolay.....
  • uzerine alinmana gerek yok. sen gorevini iyi yapiyor olabilirsin. ben yapamayanlarin %'sinin yuksekliginden bahsediyorum. bunu kendi okulunda, diger meslekdaslarini gozlemleyerek de gorebilirsin. hatta senin diger arkadasinin dersine girmen bile hem senin merakini giderebilecegi gibi o dersi veren ogretmenine de etki yapacaktir. bu bir rahatsizlik yaratir mi bence yaratmamali. en kotu ihtimalle " olm ne isin var benim dersimde, isin mi yok " seklinde bir espiri alirsin.
    ogrencinin hatasi olmaz mi olur ama bunlar duzeltilebilecek olan hatalardir. telafisi var. benim vurgulamak istedigim bu degil. bu konudaki liderler ogretmenler ve ogrenci velileridir. kisaca sizin sorumlulugunuz cok daha onemli. ogrencinin hatasi ile ogretmen-veli hatalarini kiyaslamamak gerekir. o yuzden ben ogrencileri kolluyorum. hatta bu konuda cok onemli bir mesaj var ogretmenler ile ilgili. o da ataturk'e ait. kisaca cok saygi deger bir meslek, inanilmaz bir ozveri isteniyor, bekleniyor. bu gorev anlayisinda olanlarin bu sekilde bir elestiriye soz hakki elbette olacaktir ama yine de bir karsilik verilecek ise tamam, bu isin hakki %100 ise %99'u bize ait denilmesini beklerim. lakin ilkokul bambaska, tahmin edersin. ama ortaokulu da ilkokuldan ayirmak yanlis olur. e lise de oyle. kaldi ki universite.. ogrenmenin yasi yok... ne verilirse o bicilir. ama artik cocuk afedersin essek kadar olmus bu noktada ogretmeni de herseyden sorumlu tutamazsin. bu noktada uzerinizdeki yuk biraz hafifliyor cunku, temel egitimini iyi alan ogrenci artik unviersiteyi ne icin okudugunu veya okumasi gerektigini anlamis oluyor. tabi mewluthu bu noktada ayri tutuyorum. cunku o daha saclarini taramasini ogrenemedi gitti. degil mi mewluth, yalan de yolayim sacini basini...




  • Şiddet olmadan askerlik eğitimi nasıl olcak?
  • sahraaa2002 gibi düşünen arkadaşlar siz nerede yaşıyorsunuz?

    benim tanıdığım bin tane insan var, çocuğunu "kendini kimseye ezdirme, vur, kır, küfredene sende küfret, öğretmen sana bir şey yaparsa bana söyle ben onun hakkından gelirim " diyerek okula gönderiyor. bunlar ana-baba. bunlar veli. yani okula getirilmesini istediğiniz kişiler bunlar. gelseler ne olacak? öğretmen bunlara ne yapacak? öğretmen bölük komutanı mı? jandarma mı? polis müdürü mü? ne öğretmen? asayiş bekçisi mi? zaptiye mi, yeniçeri mi? ne bekleniyor bu öğretmenlerden?

    arkadaş diyorki, yapamıyorsanız yapmayın. buyrun arkadaşım bu şartlar altında gelin siz yapın bakalım nasıl yapılır diğerleri de öğrensinler.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi C4 -- 4 Nisan 2006; 6:46:28 >
  • ilkokul yıllarında hiç gereksiz yara onlarca kaz dayak yedim nedenini yıllar sonra anladık bazılarının...

    ilkokuldayım 1. sınıf bayan ögretmen tahtaya yazıyor
    ab
    ac
    ....
    al
    burda a ve m harflerinin yanyana olması gerekiyor ama yazılmadı..niye yazmadıgını sordugumda aldıgım cevap 'sus bakiyim terbiyesiz?'in yanında dayak..

    ilkokul ve orta okul yılarında..eşiyle kavga etmiş..geçim sıkıntısı ceken..ögrencilerden bilgisiz ögretmelerin bircok kere gerksiz yere şiddetine maruz kaldık..

    lise yıllarına geldigimizde artık kendimiz ve gücümüzü kullanmayı ögrenmiştik..

    bir cok ögremeni dövdük, dövdürdük,...giyimiyle kuşamıyla aşşagıladık..ezdik..
    okula para yardımı yaptıgımız için ne atabilyorlar nede söz söyleyebiliyorlardı..

    biz dayağın yanlışlıgınıda gectik, hak ettigimiz zaman dövülseydik bizim içimizi kinle doldurmasalardı,
    kendi sorunlarını bize yansıtmak yerine bizim sorunlarımıza care olmaya calışsalardı..bizde serseri gencligi oynamazdık..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi lofehli -- 4 Nisan 2006; 14:24:04 >




  • @lofehli, hakılısın.

    Ama bunda bizim suçumuz ne. O öğretmen hatalı şüphesiz. Fakat o adam yüzünden tüm öğretmenleri suçlayamazsınız ki.

    Bence öğretmenleri denetleme çok az. Sadece öğretmenlik eğitimini alan öğretmen oluyor. Bence yanlış.

    İnsanlık ölçüleri olmalı. Öğretim yaparken eğitimi unutmamalı.

    Öğretim yaparken yaptığı eksikliklerin kul hakkına girdiğini düşünmeyen bir adam nasıl öğretmen olabilir ki?
  • cocuk 7 yasina gelinceye kadar gecen sure icerisinde ailesine cok daha yakin. bu noktada, gecimsizlik ve siddetin oldugu bir ortamda buyuyen bir cocuk da ayni seyleri ogrenir. (ornegin baba mac izliyor, allah kahretsin.. salak herif.. manyak .. vs tarzi kufurleri ogreniyor ) hadi buna fakirligi de ekleyelim. oyle ya da boyle bu cocuk okula basladiginda, cocugun bu ruh halini tespit edecek olan yine ogretmen degil mi. siz start'in verildigi noktada gereken tedbirleri almadiginizda, ileriki donemlerde bu cocugun yaratacagi sorunlari goz ardi etmiyoruz diyorsunuz yani. bu topic savasa dogru surukleniyor. o zaman, ogretmen - ogrenci - veli uclusunu dikkate alirsak ben ogrenciyi her zaman elerim. geriye kaldi iki faktor. ogretmen ve veli. burada nsa'da ogretmen ve iyi egitimli biri veli'yi birinci siraya koyabilir. bunun %si ne olur bilemem. benim kanaatim, ornekleme yapilarak konu irdelenirse, ibrenin ogretmeni gostereceginden yana. sanirim savasi onlemis olduk boylece.




  • @sahraa, eğer tüm insanları aynı kabul etsek, evet sen haklı olurdun.

    Ama sandığın gibi değil. Çocuk, küçük de olsa irade, his, heves, nefis taşıyor. Sen ona ne kadar uygun yaklaşsan da, o kendi hayatını yaşayacaktır. Yine kararı o verir. Eğer yanlış karar verirse tüm suçu öğrenciye veremeyiz. Ama en büyük suç asla öğretmende olamaz bence.

    Eğer senin düşündüğün gibi olsaydı, aynı ailenin çocukları aynı karakterde olması gerekti. Veya ikizlerin mutlak aynı ruhsal yapıda olmaları gerekirdi.
  • Konuşan arkadaşların kaçı öğretmen merak ettim. Yada kaçı öğretmenlik yapıyor diye düzelteyim. Karşıdan ahkam kesmeyelim. Öğrenciler eğitimi önce aileden almaya başlar. Öyle veliler geliyor, öyle insanlarla karşılaşıyorsunuz ki öğrencinin durumuna şaşırmamak gerek. Onun için anne baba olurken bu çocuğun sorumluluğunu taşıyacak vasıflara sahip miyim, maddi manevi ben bu çocuğun gereksinimlerini karşılayabilecek miyim diye kendimizi sorgulamadan annne baba olmayalım. Dikkat edilecek olursa problemli çocukların %90'ının önce ailesinin bir düzene konması gerekli. Disipline verilen öğrenciler üzerine anket yapılsa ailevi sorunu çıkmayan yoktur. Bundan emin olun. Maddi ihtiyaçlarını karşılamak da yetmez. Saldım çayıra mevlam kayıra tutumlarını bırakın da bir aynaya bakın anneler, babalar... Daha 3-4 yaşındaki çocuğunuza istediğiniz kıyafeti bile giydiremiyorsunuz. Çocuk barbili kıyafeti giyeceğim diyor ve dediği oluyor. Öyle ahkam kesmekle olmuyor bu işler... Birde bizleri düşünün 30-40 kişinin bulunduğu sınıflarda 30-40 farklı psikolojiye eğilmek çok da kolay değil. Elimizden geleni yapıyoruz. Kanaatim; öğrenci, öğretmen, idareci ve veli, sorunları birlikte tespit edip üzerine birlikte gitmeli... Ayrıca her okulda rehber öğretmen bulunma zorunluluğu getirilmeli. Psikoloji konusunda uzmanlık gerektiren vakaalara oldukça sık rastlar olduk... Allah büyük şehirde yaşayanlara sabır versin. Neden diyeceksiniz. çünkü büyükşehirlerde parçalanmış ailelere daha sık rastlanıyor. Çünkü sorumsuz kişiler sorumsuzca evlenip boşanıyor. Evliliğim kurtulsun diye çocuk yapıyor. Sonuç bir yudum ilgiye, sevgiye hasret çaresiz, sorunlu çocuklar...




  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.