Şimdi Ara

Dünya Petrol Krizi - Peak Oil (37. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
3.089
Cevap
40
Favori
190.212
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
4 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 3536373839
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: hazardousmen

    quote:

    hazard hocam merak etme kasım ortası ve aralıkta bir dip kriz daha yedik mi fiyatlar kendine gelir. 2010 a girmeden bir kriz daha bekliyorum. Belki eskisi kadar etkili olmasada zor ayakta duran birçok sektör dökülecek.


    Ben de aynı fikirdeyim ama etkisi konusunda farklı düşünüyorum, tam olarak zamanlamada emin olmasam da en erken 2 ay en geç 5 ay diye düşünüyorum, ama bu yiyeceğimiz kriz son kriz olucak diye tahmin ediyorum, ondan sonra ''Düzelme ne zaman'' tartışmalarına eyvallah diyeceğiz.. İşte o zaman büyük buhran nasıl bir şeymiş anlıyacağız.. Bir anda milyonlarca insanın paradigması değişcek, daha önce böyle bir şey yaşamadık.. Eğer herşey senaryoya uygun giderse geniş kitleler petrol yüzünden artık dünya ekonomisinin büyüyemeyeceğini anlayacak.. Yani bilgi tabana da yayılacak..



    geçen krizin başlaması için petrol fiyatların tavan yapmasını bekledik. Şimdiki için ise benzer bir senoryo olabilir ama psikolojik sınır olan 100 usd bile bulmadan ikinci dip hareketini göreceğiz diye düşünüyorum. bunu düşünmem için gerekince ekonomi yazısı okudum cift dip senoryosu için çok beklememize gerek kalmadığını sanıyorum. Özellikle şu domuz gribi paniği bazı şeyleri öne çekecektir.

    Şimdi tavuk mu yumurtadan yoksa yumurtamı tavuktan misali , iç içe soru sormak yerine sonuç olarka 2010 yılı içinde ekonomik drugunlukta ikinci perde ve düşük ham petrol fiyatı tahminim var. Sonrası içinsanırım hemfikiriz peak oil ama hangi yılda hareket başlar bunu tahmin dışında kesin bilenin olduğunu sanmıyorum.




  • quote:

    Bir şey almak istediğinde vereceğin parayı ( ki o da elinde kredi kartları dışında gerçekten para varsa) kabul edecek biri olursa.
    Veya elindeki bir şeyi (çalışan araba, battaniye, yiyecek) kafana sopa ile vurarak veya kafana bir kurşun sıkarak almak isteyenlerin elinden kurtulabilirsen
    Ve de bulduğun araziyi ( o da bulabilirsen) koruyabilecek gücün, hazırlığın varsa


    son istanbul sel bakınında neler olabileceğinin küçük bir provası yapıldı sanki. millet can derdindeyken kırık porselen tabağı almaya çalışanları görünce daha büyük felakette ölülerin bile böbreklerini çalar bu zihniyette olanlar. İyiyken durumu anlamayanlar kötüyü görünce ne yapacaklarını tahmin etmek çok da zor değil.

    Para dediğimiz bol sıfırlı bir macera 20. yüzyılda bunun çok badiresini atlattık ama halen şu günlerin G-7 liderliğine oynayan Almanya bile , kağıt paradaki rekoru halen elinde tutuyor .Bizim en büyük paramız
    20.000.000 TL olmuştu halbukiş 1923 lerin Almanyasındaki hiper enflasyon ile 500 milyar Mark olmuştu. Evet yanlış okumadığnız 500.000.000.000 Mark , inanmayanlar için işte kanıtı.

     Dünya Petrol Krizi - Peak Oil




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ihg70
    ...bir de senin hobin elektronik parçalar derken bırak para biriktirmeyi yüzünü bile görmezsin.

    Üstad yaş kaç?

    quote:

    Orijinalden alıntı: ihg70
    "peak oil" ile ne ilgisi mi var bunların?
    Yakında bu hayaller mecburiyetten uygulamaya geçecek.
    Zevk-huzurlu-mutlu hayat için değil direk "hayatta kalmak" için!
    Tabii herşey şimdiki kadar kolay olmayacak.
    Şimdi parayı bastırdın mı ne istiyorsan alırsın.
    Bir alete ihtiyacın mı var? Sipariş veririsin internetten teslim ederler istediğin adrese.
    Ama o zaman geldiğinde ne dükkan bulabilceksin ne internet ne elektrik.
    Bir şey almak istediğinde vereceğin parayı ( ki o da elinde kredi kartları dışında gerçekten para varsa) kabul edecek biri olursa.
    Veya elindeki bir şeyi (çalışan araba, battaniye, yiyecek) kafana sopa ile vurarak veya kafana bir kurşun sıkarak almak isteyenlerin elinden kurtulabilirsen
    Ve de bulduğun araziyi ( o da bulabilirsen) koruyabilecek gücün, hazırlığın varsa.


    Düşeceğimiz deliği çok güzel özetlemişsiniz. Şu paragrafı işyerlerinde sabah marş olarak okumak lazım. Paranın erimesi, karın tokluğuna çalışıp deri altı çiplerle takip edilen şehir köleleri, bomboş AVM'ler, sadece bisiklet ve polis arabalarının ilerlediği boş, delik deşik caddeler, tarlalar - meralar arası köşe kapmaca, büyük biraderle savaşan anarko-ekolojist gerillalar, orman kanunu... İşte gerçek geleceğin resmi bu. Ne hidrojen, ne demokrasi, ne elektrik, ne kamyon, ne de uçak.

    ***

    Yakın gelecekte aç kalmamızı garantileyecek olan biyoteknoloji hakkında yazdığım yazı:
    http://cokus.wordpress.com/2009/10/13/gdolar-adi-konmamis-kitle-imha-silahlari/




  • quote:

    Orijinalden alıntı: nlty2000


    quote:

    Orijinalden alıntı: ihg70
    ...bir de senin hobin elektronik parçalar derken bırak para biriktirmeyi yüzünü bile görmezsin.

    Üstad yaş kaç?


    40



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ihg70 -- 16 Ekim 2009; 16:09:10 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: hazardousmen

    quote:

    Din derken; İnsanlar tarafından uydurulmuş Mitoloji, felsefe, budizm, vs. gibi dinlerle, gerçek kaynağından bize ulaşmış semavi dinleri karıştırmanız, sizin bu konular hakkında kulaktan dolma bilgiler ötesinde bilginizin olmadığını gösterir ki; Bu da cahil insanın hasletlerindendir.


    Alıntıladığınız yazı ile yazdığınız yazı arasında bir alaka kuramadım, gereksiz yere din ve bilim muhakemesi yapmışsınız, kimse böyle bir şeyden bahsetmezken hangi satırdan çıkardığınıza aklım ermedi doğrusu..

    Ayrıca din, bilim, felsefeden bahsettikten sonra dogmatik bilgiyi ''bilimsel bilgi'' ymiş gibi sunarak bunu tartışmaya açmanıza da hiç aklım ermedi.. Dogmatik bilgilerin tartışılamayacağını biliyor olmanız gerekir..



    Hocam bir sayfa yazıya bula bula bu cevabı mı buldunuz ? Biraz zorlasanız başka hatalarımı da bulabilirdiniz.

    1. Bilimle dini kıyasladığımı kim söyledi ? Ben bilimi yani diğer insanların tam bilmedikleri uzmanlık gerektiren konuları kullanarak, kişisel takıntılarını insanlara kabul ettirme çabasında olan insanları tartışmaya açtım.

    Kaldı ki, tartışmayı başlatan da ben değilim. Alıntıladığım yazı ile yazdığım yazı cuk oturuyor. Anlayana...
    Kişisel görüşlerini herkes serbestçe dile getirebilir, bununla bir problemim yok. Aksine farklı fikirlerden hoşlanırım. Ancak yıllardır duyduğum, artık gına gelmiş, defalarca cevap verdiğim ama bir türlü kurtulamadığım klişeler duydum mu dayanamıyorum.

    "İnsan korkmuş, korktuğu şeyi kafasında büyütmüş ve ona tapmış!" Bu mu yani ? Evet bu tip oluşmuş din dolu... Ama hepsini aynı kefeye koyarak; "Bırakın bu DOGMATİK işleri, aklınızı kullanın" dediler mi, ben de ister istemez başlıyorum.

    @ sayın zizim;

    Yani benim aklım yok, göremiyorum, bilmiyorum, cahilim ama bilimle uğraşanlar hayatın sırrını buldular öyle mi? Peki benim bilgi birikimim ? Hayatında ne Kuran ne ilmihal okumamış insanlar, bunun akılla çeliştiğini nereden biliyorlar ? Gazete eklerinden mi ?

    Tamam ben de kabul ediyorum; Her sakallı dedem değil ! Her müslüman görünen, Allah adına iş yaptığını söyleyen herkes cennetlik değil. Bir sürü üçkağıtçı da diğer olguları kullandıkları gibi dini de kullanıyor, okey. Ancak buradan yola çıkıp, kaynağı kötüleme hakkımız var mı?

    Kim neye inanıyorsa inanır, beni zerre kadar ilgilendirmez. Benim derdim "Aman ne olur inanın" falan değil. Akıl sizin, irade sizin neye istiyorsanız inanın. Ancak, lütfen, lütfen;

    Bilinçli ya da bilinçsiz, bir sürü insanın yaptığı gibi; Dine saldırmayın. Tartışın, sorun ama niyetiniz gerçekten öğrenmek, fikrinizi dile getirmekse... Başımla beraber.

    Ancak inceden alay, küçük düşürme... O zaman susamam.

    Burada incinmem, ya da rencide olmam, kızmam sözkonusu değil. Ciddiye dahi almam. Zaten Allah ın da ne bize ne de savunmamıza ihtiyacı var ! Ancak karşılıklı konuşuyorsak. Sözün bittiği yerde susarım, zorlamam. Ama tartışılan yer bir forumsa, ben de bir şeyler yazdım da buna cevap verildiyse, verilecek cevabım varsa esirgemem. Bunu okuyan başka insanlar varsa, akıllarına bir an bile şüphe getirmek sebebiyle töhmet altında kaldıysam; İşte o gün bittiğim gündür.

    Cevap vermem bu yüzdendir, iradeniz dahilinde neye inandığınız yalnız sizi ilgilendirir. Sorun yok.

    Gelelim en önemli konuya; DOGMAya...

    Yazılı kaynaklardan, özellikle o dönem yazılmış romanlardan anlıyoruz ki; Reform hareketlerinden önce Avrupa'da yoğun olarak kilise baskısı var. Kilise dini tabuları, kuralları kullanarak -Adamlar kralı aforoz ediyor, cennetten yer satıp emlakçılık ypaıyor, bunların yanlış olduğunu söyleyip milleti uyandırmaya çalışan insanları cadı avı başlatarak yok ediyor.- istedikleri gibi at koşturmuş. Bunda hemfikiriz herhalde.

    Örneğin dünyanın tepsi gibi dümdüz olduğunu iddia eden papaz taifesi, Galileo diye bir adamın çıkıp da bunun yanlış olduğunu ispat etmesini ister mi? Elindeki gücü kaybetmek ister mi?

    Yani dogma, insanlık varolduğundan beri diğer insanları kontrol altında tutmak için kullanılan düşünce biçimidir. Kaynağı insandır. Yani dogma insan elinden çıkmıştır. Burada da hemfikir miyiz ?

    Hiç bir dogmayı kabul etmem, aklım var sorgularım. Dogma olsun olmasın (Dini kurallar dahil), her konuyu tartışırım. İslamda tartışma ile ilgili bir yasak yok. Allahın ilk emri "Oku " dur. Okuyup, araştırarak bilgi hazinemizi her gün daha da geliştirip, arttırmamızı hiç kimse yasaklayamaz. Bu bağlamda her türlü fikri dinlerim, akıl süzgecimden geçirip bana mantıklı geleni kabul ederim.

    Burada bir sıkıntı var mı?

    Ben neyi tartışmayın dedim ? Fikrinizi tabi ki serbestçe açıklarsınız. Ancak ortaya attığınız savı da ispatlarla desteklemeniz şarttır.

    Gelelim can alıcı noktaya; Ne ben Allahın varlığını size net olarak ispatlayabilirim, ne de siz net olarak yokluğunu...

    Çünkü ikimiz de biliyoruz ki; Evren olmadan önce ne vardı, ölümden sonra hayat var mı gibi konuları deneylerle ispatlayamayız. Bu durumda elimiz kolumuz bağlanıyor.

    Burada ben diyorum ki; Cevabı var ve bana göre doğru. Siz de diyorsunuz ki... Neyse işte.

    Gerçek en sonunda ortaya çıkacak zaten. Birbirimizin fikrine saygı duyarsak problem yok. Sosyolojik olaylarla ilgili herkes fikrini kendi bildiği şekilde açıklar.

    O halde; Ben yazdığımda "Burada dini şeyleri okumak istemiyorum" şeklinde yazarsanız, cevabınızı alırsınız.

    Teşekkür ederim.


    Not: Benim bu dünyada en değer verdiğim abilerimden biri namaz kılmaz, oruç tutmaz. Birbirimizi hiç kırmadık. En güvendiğim insanlardan biridir.

    Farklı ortamlarda bulunmak tam da benim hayatımı özetliyor. Önyargılı olmayın.




  • Yazdıklarımı yeniden gözden geçirince (Önce hızlı yazdım, başka şeylerle uğraşırken) biraz uzattığımı gördüm. Biraz fazla abartmışım sanırım. Tüm arkadaşlar, kusuruma bakmayın lütfen.

    Ancak yorum yazarken hepimiz kendi dünya görüşü paralelinde yazar, bunu yaparken lütfen yargılamayalım birbirimizi yeter.

    Selamlar herkese
  • Tartışmayı farklı yöne çekmeden hemen petrol konusuna dönmek istiyorum..

    Acaba arz kanadında azalma mı oluyor, yoksa talep mi artmaya başladı, bunu sanırım 1 ay içindeki fiyat hareketleriyle test edebileceğiz..

    Crude Oil varili 78.43 fiyatına ulaştı..

    Bakalım sahiden de artış trendi başladı mı?

    http://www.hurriyet.com.tr/ekonet/12708694.asp?gid=303
  • Ogün®;

    Fikirlerin için teşekkür ederim.

    Her şeyden önce işe, forum gibi yerlerde "yaratıcımız" demeyi bırakarak başlayabilirsin. "Neden" sorusuna bilimin cevap veremediği senin görüşün olarak kalsın. "Neden" sorusunu ATP'nin sentezlenmesinin kaynağında aramak mümkündür fakat benim buraya mesaj yazmam da bir nedene dayanır. Nasıl yazdığım ise ayrı bir şey. Hangi nedenden bahsettiğimizle alakalı bir durum. Tümdengelim ile tanrıya ulaşmak gibi şeylerden bahsediyorsun. Ulaşmış olabilirsin. Bu senin doğrundur. En azından benim gibi birinin doğrularını değiştirmek istemeyeceğini, bilakis bunu herhangi bir yöntemle yapmaya çalışanların karşısında olacağımı bilmeni isterim. Elbette her şeyin nedenini açıklayabilecek duruma gelemeyiz. Keşfedilememiş ve keşfedilmesi pek mümkün görünmeyen bir evrene dahiliz. Fakat ulaşabildiğimiz kısmın nedenini açıklamaya çalışanlar hiçbir zaman bitmeyecek. Sen öyle açıklarsın, ben de farklı şeylerle açıklamaya çalışırım. Bunu da yazmışsın zaten.

    Bir de; genelleme yapılmasından hoşlanmıyorsun tanıdığım birçok kişi gibi. Kutsal kitabından ayetler vermişsin. Hayvanlıkla itham edilmekte bir sakınca görmüyorum (herkes benim gibi olmayabilir). En azından biyolojiye dair biraz bilgim var fakat tanrına ait fikirlerden, benim gibileri gafillikle, idrak edememekle itham eden kısımları ulu orta paylaşman hoş değil. Ya da orada yazılanlar kimler için söylenmişse belirtmeni rica ederim. Benim gibi insanlara işbu sebeplerden ötürü acımamanı ve aramızda acınmaya ihtiyacı olmayanlar olduğunu da bilmeni isterim. Yine bu yüzden, dualarını ederken isim de verirsen sevinirim.

    Tekrar teşekkür ederim.




    nlty2000, "GDO'lar: Adı Konmamış Kitle İmha Silahları" başlıklı yazını okumaktayım. Aşağıda bir üye yorum yazmış da dikkatimi çekti :) Heyecanlı kimseler var anlaşılan benim gibi. Kendisine cevap verecek misin?

    Petrol konusunu ben de birkaç gündür takip etmekten uzak kaldım. 80 dolara yaklaşmış. Bu nasıl bir durumdur ki hem yükselsin, hem yükselmesin istiyor insan? Yükselmedikçe yiyeceğimiz vurgunun şiddeti büyüyecek, yükseldikçe de acı acı gerçekleşecek her şey. Yemeğinizi nasıl alırdınız hesabı...

    ihg70, işte bu saydığın sebeplerden ötürü, gelecek planlarım hakkında hep şüphe duyuyorum. Çünkü onları olmayacağı varsayımıyla kurdum hayallerimi :) Vur dedik öldürdün resmen

    Aklıma Waterworld filmi geldi ciddi ciddi. Ne dünya ama!



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi jay jay justified -- 17 Ekim 2009; 1:02:19 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: jay jay justified


    ihg70, işte bu saydığın sebeplerden ötürü, gelecek planlarım hakkında hep şüphe duyuyorum. Çünkü onları olmayacağı varsayımıyla kurdum hayallerimi :) Vur dedik öldürdün resmen

    Aklıma Waterworld filmi geldi ciddi ciddi. Ne dünya ama!


    Waterworld değil de daha çok "War of Worlds" filmi benim anlattığım. Hani şu Tom Cruise'un oynadığı film. Bu filmi elinizde varsa tekrar seyredin, ama dikkatlice seyredin. Her seyredişimde dehşete kapılıyorum.

    Bu filmi uzaylı sahnelerini görmezden gelerek yeni bir gözle seyredin! Veya o sağa sola ateş eden araçları uzaylılar değilde Apaçi, Cobra helikopteri gibi düşünün. Şimdi o kaçış, oradan oraya sürükleniş sahnelerini yeniden seyredin. Bir araba için insanların birbirini nasıl öldürdüğünü, sürüler halinde umutsuzca oraya buraya saldırışlarını seyredin. Nehirde sürüklenen insan cesetlerinin olduğu sahneleri seyredin. İnsanların feriobta hücum ettiği sahneleri.

    Aşağı yukarı yaşanacakların özeti gibidir bu film. Son derece gerçekçidir o sahneler. Çünkü umutsuz ve kaybedeceği birşey kalmamış insanlar en tehlikeli varlıklardır. Bir de bunların sayıları milyonlarla ifade ediliyorsa!


    Her "beklenen büyük İstanbul depremi" muhabbetinde aynı şeyi söylerim: İstanbul'u, İstanbul'da yaşayanları asıl vuracak darbe deprem değil, depremin hemen akabinde başlayacak olan yağma ve anarşidir. Depremden sonra otoritenin tekrar sağlanması için haftalar geçecektir, bu süre içinde sağ kalanlar bu vahşi ortamda hayatlarının en zor zamanlarını geçirecektir. Depremde ölemlerden daha fazlası bu anarşi ortamında hayatını kaybedecektir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ihg70 -- 8 Haziran 2010; 1:18:27 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ihg70


    Waterworld değil de daha çok "War of Worlds" filmi benim anlattığım. Hani şu Tom Cruise'un oynadığı film. Bu filmi elinizde varsa tekrar seyredin, ama dikkatlice seyredin. Her seyredişimde dehşete kapılıyorum.

    Bu filmi uzaylı sahnelerini görmezden gelerek yeni bir gözle seyredin! Veya o sağa sola ateş eden araçları uzaylılar değilde Apaçi, Cobra helikopteri gibi düşünün. Şimdi o kaçış, oradan oraya sürükleniş sahnelerini yeniden seyredin. Bir araba için insanların birbirini nasıl öldürdüğünü, sürüler halinde umutsuzca oraya buraya saldırışlarını seyredin. Nehirde sürüklenen insan cesetlerinin olduğu sahneleri seyredin. İnsanların feriobta hücum ettiği sahneleri.

    Aşağı yukarı yaşanacakların özeti gibidir bu film. Son derece gerçekçidir o sahneler. Çünkü umutsuz ve kaybedeceği birşey kalmamış insanlar en tehlikeli varlıklardır. Bir de bunların sayıları milyonlarla ifade ediliyorsa!


    Her "beklenen büyük İstanbul depremi" muhabbetinde aynı şeyi söylerim: İstanbul'u, İstanbul'da yaşayanları asıl vuracak darbe deprem değil, depremin hemen akabinde başlayacak olan yağma ve anarşidir. Depremden sonra otoritenin tekrar sağlanması için en az bir 15 gün geçecektir, bu süre içinde sağ kalanlar bu vahşi ortamda hayatlarının en zor zamanlarını geçirecektir. Depremde ölenmlerden daha fazlası bu anarşi ortamında hayatını kaybedecektir.

    İşin önemini belirtmek için başka bir örnek vereyim: Sarayburnu civarında prefabrik binalarda kalan bir askeri birlik var. Bu birliğin burada bulunmasının tek bir amacı var: Deprem sonrasında hemen Beyazıt'a çıkıp Kapalçarşının etrafını kordona alarak "yaklaşma, uzaklaş" emrine uymayan herkesi vurmak!


    Bahsettiğin filmi izlemedim. İzlerim en kısa zamanda. Senin söylediğin -anlattığına göre- epeyce yakın bir zamanla alakalı. Yani insanların psikolojileri açısından. Hatta sel felaketinde küçük ve yer yer trajikomik bir örneğini bile gördük. Benim söylediğim ise çok uzun vadede bir örneği gibi oldu, haklısın. Hatta benim düşündüğüm şeyi Mad Max serisi daha güzel açıklıyor eğer biraz daha yakına gelmek gerekirse.

    17 Ağustos depremini de Adapazarı'nda yaşadım. Birkaç gün içerisinde ilk aldığımız haberlerden biri, kuyumcuların yağmalanması esnasında asker ve polis tarafından vurulan insanlar olmuştu. Tabi alan büyüdükçe, alınan önlemin de büyüklüğü birliklerle ölçülüyor görüldüğü gibi.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi jay jay justified -- 17 Ekim 2009; 1:16:02 >




  • nlty2000'in yazısını okumayanlar için bir hatırlatma yapmayı borç bilirim.

    http://cokus.wordpress.com/2009/10/13/gdolar-adi-konmamis-kitle-imha-silahlari/

    Çıktısını alıp okula götüreceğim.

    Ellerine sağlık nlty2000, okuduktan sonra aydınlandığımı hissetmediğim yazın pek yok :)

    Şu Monsanto beni ürkütmekle kalmadı, onca işin arasında araştırmaya yöneltti. Bu adamların parmağı olan işlere bulaşmak istemiyorum.

    Bardakta mısır olayı ise tam bir bomba. Az yemedim, itiraf etmeliyim. Malezya'ya özgü bir mısır olduğu yalanına kandım bir güzel. İşin kötüsü, millet 1 liralık bardakta yerken, ben 3 liralık büyük boy bardaklarda yiyordum.

    Velhasıl kelam; okumak güzel şey.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: jay jay justified

    Bardakta mısır olayı ise tam bir bomba. Az yemedim, itiraf etmeliyim. Malezya'ya özgü bir mısır olduğu yalanına kandım bir güzel. İşin kötüsü, millet 1 liralık bardakta yerken, ben 3 liralık büyük boy bardaklarda yiyordum.

    Unakıtan mısırı onlar. Ben artık hiç mısır almıyorum çünkü yerlisini yabancısını, hakikisini GD'sini seçmek imkansız. Vergi oranlarıyla ilgili bir dümenler çevirdiler şehzade mısır ithal edebilsin diye. O iş devam etti mi bilmiyorum ama kapıyı açan Unakıtan amcaydı. Zalimin kitabında önemli bir ilkedir bir taşla mümkün olduğu kadar çok kuş vurmak. Hem para kazan, hem ülkenin tarımını çökert, hem dış ticaret açığını dolayısıyla kamu borcunu katla. Ohh, suyundan da koy.

    quote:

    Orijinalden alıntı: jay jay justified
    nlty2000, "GDO'lar: Adı Konmamış Kitle İmha Silahları" başlıklı yazını okumaktayım. Aşağıda bir üye yorum yazmış da dikkatimi çekti :) Heyecanlı kimseler var anlaşılan benim gibi. Kendisine cevap verecek misin?

    Yazışıyoruz kendisiyle.

    Hazard;
    Ben Aralık'taki toplantıyı merak ediyorum. Aslında bazı işlerim için araba almam lazım ama toplantıda ne olur, Türkiye'de kriz çıkar mı, benzin zart diye karneye bağlar mı bilemediğimden bekliyorum. 3 bin lira da olsa arabaya verdiğim paranın boşa gitmesinden korkuyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi nlty2000 -- 17 Ekim 2009; 13:45:07 >




  • petrolun 25 seneye biteceğini varsayarsak pilli araclar icin adımlar atıldı hatta cogu arac uretildi, ve 10 sene icinde trafikte bolca gorecegiz. Duyduğuma göre Nükleer piller çıkacakmış ve 10 dakika gibi bir sürede bu piller doldurulup hem karbondioksit salınımını azaltıp hemde cok cüzzi ucretlerle çok kilometreler kat edilecekmiş petrol tükenmeden gereksinim biter diye düşünüyorum. Tabi petrol bitince Arap ülkeleri ne yapacak çok merak ediyorum. Dolarda yenilebilir bir kaynak değil sonuçta gün gelir biter adamların herşeyi petrol üzerine kurulu ekonomi ticaret yani oralarda ne yapacaklar merak konusu
  • quote:


    Hazard;
    Ben Aralık'taki toplantıyı merak ediyorum. Aslında bazı işlerim için araba almam lazım ama toplantıda ne olur, Türkiye'de kriz çıkar mı, benzin zart diye karneye bağlar mı bilemediğimden bekliyorum. 3 bin lira da olsa arabaya verdiğim paranın boşa gitmesinden korkuyorum.


    Ben karne dönemi başladığı andan itibaren araçlarda bir değer düşüşü olacağını düşünüyorum, ama 3 5 bin lira olsa çok da fazla olmayacağını düşünüyorum, evet benzin bulmak zorlaşıcak, özel araçlar için, ama bir anda bütün arabalar ''vazo''ya dönmeyecek bence.. Zamanla vazoya dönmeye başlayacak..

    Fiyatı ne kadar fazla olursa değerinin düşme oranı daha fazla olur tahminimce..

    Bizim de ufak işlerde kullandığımız bir Yarisimiz var, oldukça ekonomik, elbette değer düşmesi yaşanacaktır, ama bu riski alabiliriz..

    Tabii şimdi bir 4*4 jipimiz olsaydı, çoktan satmıştık, zira ondaki değer kaybının çok daha fazla olucağını düşünüyorum..




  • Biz de Nissan Micra'ya LPG taktırmayı düşünüyoruz. 1.2 motor olmasına rağmen şehiriçinde pek insaflı olmuyor ne yazık ki bu ufaklık. Toplu taşıma sıkıntısı olmasa araca da gerek kalmayacak ama Adapazarı küçük bir şehir. Ankara'da çok rahat oluyorum bu açıdan. Neredeyse her yere toplu taşıma araçları ile gidilebiliyor. Özellikle Beytepe'ye 1 lira karşılığında gitmek büyük zevk :) Aynı yolu özel araçla gitmeye kalktığınızda 3-4 lirayı buluyor. Karbon ayak izinin katlanması da cabası.
  • Şu '' Three days of Condor'' filminin son sahnesini izlemenizi tavsiye ederim..

    http://www.youtube.com/watch?v=GtTSOSVzYHg

    Kısa kesitte, gelecekte Avrupa ve ABD insanının nasıl bir davranış içine gireceğini anlatıyor, tabii sadece o ülkeler değil, bütün dünya insanı da genel olarak aynı psikoloji içerisine girecek..

    Fırsatı olan filmin tamamını da izleyebilir.. Güzel bir film..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: jay jay justified

    Ogün®;

    Fikirlerin için teşekkür ederim.

    Her şeyden önce işe, forum gibi yerlerde "yaratıcımız" demeyi bırakarak başlayabilirsin. "Neden" sorusuna bilimin cevap veremediği senin görüşün olarak kalsın. "Neden" sorusunu ATP'nin sentezlenmesinin kaynağında aramak mümkündür fakat benim buraya mesaj yazmam da bir nedene dayanır. Nasıl yazdığım ise ayrı bir şey. Hangi nedenden bahsettiğimizle alakalı bir durum. Tümdengelim ile tanrıya ulaşmak gibi şeylerden bahsediyorsun. Ulaşmış olabilirsin. Bu senin doğrundur. En azından benim gibi birinin doğrularını değiştirmek istemeyeceğini, bilakis bunu herhangi bir yöntemle yapmaya çalışanların karşısında olacağımı bilmeni isterim. Elbette her şeyin nedenini açıklayabilecek duruma gelemeyiz. Keşfedilememiş ve keşfedilmesi pek mümkün görünmeyen bir evrene dahiliz. Fakat ulaşabildiğimiz kısmın nedenini açıklamaya çalışanlar hiçbir zaman bitmeyecek. Sen öyle açıklarsın, ben de farklı şeylerle açıklamaya çalışırım. Bunu da yazmışsın zaten.

    Bir de; genelleme yapılmasından hoşlanmıyorsun tanıdığım birçok kişi gibi. Kutsal kitabından ayetler vermişsin. Hayvanlıkla itham edilmekte bir sakınca görmüyorum (herkes benim gibi olmayabilir). En azından biyolojiye dair biraz bilgim var fakat tanrına ait fikirlerden, benim gibileri gafillikle, idrak edememekle itham eden kısımları ulu orta paylaşman hoş değil. Ya da orada yazılanlar kimler için söylenmişse belirtmeni rica ederim. Benim gibi insanlara işbu sebeplerden ötürü acımamanı ve aramızda acınmaya ihtiyacı olmayanlar olduğunu da bilmeni isterim. Yine bu yüzden, dualarını ederken isim de verirsen sevinirim.

    Tekrar teşekkür ederim.



    Nereden başlasam, uzatmadan kafa karıştırmadan düşüncelerimi anlatsam...

    İlkin, bu din-bilim ilişkisi tartışmasını ben açmadım. Kaldı ki bilimle dini de karşılaştırmadım, anlatamıyorum sanırım. Benim dinimin bilimle çelişen bir tarafı yok. Aksine bilimdeki gelişme arttıkça, dinimin koyduğu kurallar daha da netlik kazanıyor. (Güneşte beklemiş suyun içilmemesi gerektiği, yeryüzünün hareketli olduğu, dağların hareket ettiği, dağların depreme karşın direk görevi gördüğü vs.vs.)


    Ayette geçen "hayvanlar" bana ait bir söz değil. Allah kelâmı. Gizli falan da değil, Kuranı açar bakarsınız görürsünüz. Orada bir benzetme var. Allah insan ile hayvanı hitabederken ayırmıştır. Yoksa bize veya size kimsenin hayvan dediği yok.

    "İnsan sevdiği ile beraberdir" (Hadis) Siz kendinizi nerede kabul ediyorsanız, karşınızdakiler de sizi orada görürler.

    Duayı kimin için, nerede, nasıl, kime edeceğimi yalnız ben bilirim. Bu konuda tavsiye kabul edemem. Siz de bildiğiniz gibi yapın. Bu dik duruşunuzu koruyun ömür boyu. Umarım eğilmek zorunda kalmazsınız bir gün.

    Bunlar kendi düşüncelerimdir, sadece beyan ederim. İnanırsınız, inanmazsınız kimse karışamaz.
    Yalnız burada şunu belirteyim; Nerede ne şekilde konuşacağımı yalnız ben bilirim, haddimi bildirmeye kalkmamanızı tavsiye ederim.

    (Önce; "sen" diye hitab etmeyerek başlayabilirsiniz)

    Lakırdıyı bırakıp daha anlamlı tartışabiliriz sanıyorum;" Sen öyle açıklarsın, ben de farklı şeylerle açıklamaya çalışırım" demişsiniz. Bu durum bilim ve akılla çelişir. Bunu aklı başında hangi adam duysa güler.

    Bilim kontrollü deneylerle desteklenmiş, kümülatif bilgi yığınıdır. İki temeli vardır; Deney, akıl...

    Deneysiz bilim olamaz. Akılsız da...

    Beyni olan iki adam, benzer olaylar karşısında farklı olaylarla karşılaşıyorsa; Ya koşulları eşitlemelisiniz, ya da teorilerden birini değiştirmeli... "Sen öyle buldun, ben böyle" gibi bir durumu hiç bir bilim adamı kabul etmez. Edenler de bilim adamı değildir!

    Sanırım tıbbiyelisiniz veya biyolog... O halde uzmanlık alanınızla ilgili çok basit bir soru ile başlayabiliriz sanıyorum;

    Erkeklik ve dişilik, yani sonucunda eşeyli üreme evrimin hangi aşamasında ve neden ortaya çıkmıştır ? (Bazı türler eşeysiz üremeye devam ederken, bazıları da dıştan döllenmeyi tercih etmeye başlamışlar.)

    Yani demem o ki; 2 milyon türe yakın canlı önce eşey hücreleri üretip sonra türlere mi ayrılmış, önce türlere ayrılıp sonra mı eşey hücreleri üretmişler ?

    Sanırım yıldızlara sormamız gerekmiyor, canlıların tümü dünyada mevcut. (Soyu tükenenleri hariç tutalım, kolay olsun)


    Not : Bunları tartışmanın yerinin burası olmadığını biliyor ve tüm okuyanlardan özür diliyorum. Elimden geldiğince kısaltmaya gayret ettim, ne olur bağışlayın. Ancak eğer cevap vermezsem, bir çok şey eksik kalacak.

    İyi geceler.



    Edit Ekleme : Söylemeyi unuttum; Bilim akılla ya da gerçek dinle çelişmez. Sadece insan elinden çıktığı için eksiktir ve yavaş gelişir. İnsanlık tarihi 5000 yıl desek (yazılı) bu sürede bir sürü nesil geldi, geçti. Hala bir arpa boyu yol gidemedik. Kaldı ki; Atom parçalanamaz denen Demokritos gelse de görse şimdi neleri parçaladı insanoğlu. Yani kurallar da habire değişyor. Rotası sürekli değişen bir bilim, insan elinde olduğu için bu durumda.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ogün® -- 23 Ekim 2009; 14:30:06 >




  • Ogün®;

    Her şeyden önce, karşılıklı atışma düzeyinde bir durum olmasını istemediğimi bilmen çok faydalı olur. Çok kısa geçiyorum, had safhada gereksiz şeyler yazmışsın.

    Ben öyle açıklarım, sen böyle açıklarsın kısmı inancına saygı duyduğumu belirtmek içindi. Neyin açıklandığını anlamamışsın ya da ben anlatamamışım, her neyse. Bilimde nesnelliğin geçerli olduğunu, az-çok mürekkep yalamış, ortalama bir insan bilir. Yani gülünecek bir şey yok.

    Tıbbiye tahsili görmedim, biyoloji ya da diğer temel bilimler hakkında da uzman değilim. Sen de benim bilgimi test edecek kişi değilsin zaten olsam da. Had bildirmek falan, bunlar çok büyük sözler. Bir şekilde kendin açmışsın bu hususu. Rica ediyorum, lütfen kapat bunu. Hiç hoş değil.

    İnanç sistemleri hakkında da görece engin bilgi birikimine sahipsin, anlıyorum, bunu da her fırsatta dile getiriyorsun zaten. İşin, beni hiç ilgilendirmeyen kısmı bu. Sadece -sana ait ya da değil- birtakım ithamları buraya aktarırken genelleme yapmamanı rica ettim. Nahoş bir durum olduğunu belirttim. Senin için hoş bir şeyse bilgim olsun. Okumamaya gayret ederim ben.

    İyi geceler.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: jay jay justified

    Ogün®;

    Her şeyden önce, karşılıklı atışma düzeyinde bir durum olmasını istemediğimi bilmen çok faydalı olur. Çok kısa geçiyorum, had safhada gereksiz şeyler yazmışsın.

    Ben öyle açıklarım, sen böyle açıklarsın kısmı inancına saygı duyduğumu belirtmek içindi. Neyin açıklandığını anlamamışsın ya da ben anlatamamışım, her neyse. Bilimde nesnelliğin geçerli olduğunu, az-çok mürekkep yalamış, ortalama bir insan bilir. Yani gülünecek bir şey yok.

    Tıbbiye tahsili görmedim, biyoloji ya da diğer temel bilimler hakkında da uzman değilim. Sen de benim bilgimi test edecek kişi değilsin zaten olsam da. Had bildirmek falan, bunlar çok büyük sözler. Bir şekilde kendin açmışsın bu hususu. Rica ediyorum, lütfen kapat bunu. Hiç hoş değil.

    İnanç sistemleri hakkında da görece engin bilgi birikimine sahipsin, anlıyorum, bunu da her fırsatta dile getiriyorsun zaten. İşin, beni hiç ilgilendirmeyen kısmı bu. Sadece -sana ait ya da değil- birtakım ithamları buraya aktarırken genelleme yapmamanı rica ettim. Nahoş bir durum olduğunu belirttim. Senin için hoş bir şeyse bilgim olsun. Okumamaya gayret ederim ben.

    İyi geceler.



    Güzel kardeşim ben ne diyorum, sen ne diyorsun... Zaten baştan seninle tartışmıyorduk ki, kendin çıktın neyi nasıl yapmam gerektiğini söyledin.

    Din tartışmıyoruz tamam. Bilim ? O da yok. Ne tartışacağız ? Tartışmayacaksak neden yorumlarımı tartışmaya açmaya kalktın ?

    Tartışmak da istemiyorsun; O halde bi fırçalayıp, balans ayarı yapıp kenara çekildin diyorum, o da yok.

    ATP sentezi ile ilgili neden sorusunun cevaplanabileceği tezini ortaya attın, ispat yok. Sorularımın hiç birine cevap yok. Tezlerimin hiç birini çürütecek mantıklı savın yok.

    Eeee ? Ne bekliyordun, özür dileyeceğimi mi? Susup bir daha yazmayacağımı mı?

    Gereksiz şeyler yazdığımı söylemişsin, gereklilerini senden okumak isterim. Özellikle film senaryolarından çıkıp, gelecek hakkında öngörüler yaptığınız bölüm ufkumu genişletti.

    Ben teşekkür ederim.




  • Sayın nlty 2000,

    sizin takdire şayan yazınızı bir site komple alıntı yapmış.Bilginiz olsun.

    ''GDO`lar: Adı konmamış kitle imha silahları ''

    http://www.tumgazeteler.com/?a=5630192



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 19 Ekim 2009; 10:57:29 >
  • 
Sayfa: önceki 3536373839
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.