Şimdi Ara

Dünya Petrol Krizi - Peak Oil (137. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
4 Misafir - 4 Masaüstü
5 sn
3.089
Cevap
40
Favori
190.012
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
4 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 135136137138139
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ogün®

    quote:

    Orijinalden alıntı: vezir

    quote:

    Orijinalden alıntı: Ogün®

    quote:

    Orijinalden alıntı: vezir

    quote:

    Orijinalden alıntı: Ogün®

    Şimdi ciddi yazalım.

    1. Hidrojen yakıtı kullanılmaya başlandı ama bir türlü adam gibi yaygınlaştırılmıyor, yaygınlaştırılamıyor. Elektrikli araba yaptılar pilinin masrafı benzini geçiyor. Doların ticari dolaşımdan kalkmasını istemeyen, petrolün fiyatının inmesini istemeyen birileri mi var dersiniz?

    Neyse siz 2017'ye yoğunlaşın, daha 4 sene var. Ne konuşacağız o kadar zaman ?

    Bekleyeceğiz maalesef

    eğer öngörüler doğru ise tam geçiş 2075 yılında ve sonrasında olacak , ancak bir anda bu geçiş olması mümkün olmadığı için aşamalı geçişin zaten içindeyiz. Bunun için maliyetlerin ve 7 kardeş petrol devlerinin rantiyelerinin dengesi sağlanması gerekiyor.

    İnsanoğlunun en büyük bekletisi olacak belki çağa adını vuracak hidrojen devrimi için petrolün satış fiyatının yükselmesi ve alternatifinin klamaması gerekiyor. Bu da zaten bugun için bile geçerlidir. Geçiş oldukça sancılı olacak yeter ki nükleer savaşın olmadığı bir adım olsun.

    Başbakanımız savaş naraları atmaya başladı bile iyi düşünelim bunlar tesafüfi olamaz. Zaten daha önce bu forumda yazdım evrende büyük planda tesadüf yoktur her olasılığın bir evreni ve bir yaşantısı madde ile mevcut olmaktadır .

    Bu konuda size katılıyorum. Ancak bence o kadar beklemeye gerek kalmaz gibi.

    bu enerji ile ilgili güzel bir pdf belge var teknik açıklamaların bilinmesi gelecek nesiller ve çocuklarınızın kullanacağı hidrojen için önemli olabilir.Belgeyi genel olarak hidrojen konusunda bilgi edinmek isteyenler için veriyorum.

    Unutmayın bilgi herşeydir seçimlerimiz ise bize özgüdür.

    Bilgiye dayanabilir veya dayatma olabilir .

    Bilmeden de seçim yapılabilir .Ama makbul olanı ,doğruyu aramak ise bilgiye biliçli olarak yönelmektir.

    http://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&frm=1&source=web&cd=1&cad=rja&ved=0CDsQFjAA&url=http%3A%2F%2Fwww1.eere.energy.gov%2Fhydrogenandfuelcells%2Fpdfs%2Fhydrogenenergyfuture_web.pdf&ei=9qLuUIT6IsWi4gSPx4CQDg&usg=AFQjCNFeH_FseRVdt_NxZ_ftaJHQ-InkuA&sig2=SclOxIEjVcoEVJuoeRt7CQ



    Sodyum bor hidrüre dikkat. Adamlar boşuna toplamıyorlar bor'u. Şu depolanma işi bi hallolsa. Bi polimer çözecek yine işi diye düşünüyorum, ya da savaşın asıl sebebi sudan önce bor olabilir.

    Bor hidrür işine önceki yazılarda uzun uzun değinmiştim.Geleceğin enerji depolama sistemlerinden birisi , en iyisi değil tabii ancak ülkemiz için en iyisidir.
    Çünkü bor zengini ülkemiz için kaynak için yerli kaynaklara başvurulmuş olacaktır, ocakları satmazlarsa tabii ETi özelleştirmeleri kapsamında özelleşmeyen birşey kalmadı.

    Bor hidrür enerji depolamak için güvenli olarak kullanılabilecek önemli unsurlardan biridir. İlk defa duyanlar için lit-ion pillerindeki Lityumun görevi ile bor hidrür aynı şeydir. Yine Ni-cd işinde nikelin görevi yine Borhidrür yapacaktır. Yani enerjinin kendsi hidrojen , depolama aracı bor hidrür olmaktadır. Bor konusu sıkça enerjini kendisi olarak karıştırılmaktadır. tabiiki lafım meclisten dışarı .




  • konunun din ile açıklamaya gidilmesi tartışları tek taraflı kilitler. Bu nedenle küçük bir görüşümü ifade ederek bakış açılarımızı zenginleştirelim.

    ZAMAN kullanan bizler için süreç içinde yer alanların bilim ile açıklanması makbuldür.

    ZAMAN kavramı yok olduğunda olabilecekler için bilim henüz son noktayı araştırmakta ve gözlemlemektedir. Dini kaynakların benim bilebildiğim kadarıyla (hepsi veya çoğu demem daha doğru bir ifade olur )içerdikleri bilgiler zamandan muaftır.

    Sürecin kendisini (bir olayı açıklmaya çalışırken kullandığımız gözlem ve zaman mekanı olgusu) kendine doğru kabul eden için son nokta açıklamaları kendi içinde sürecin mekanizmalarına dışarıdan bir giriş veya oldu bitti dir.

    Ancak zamandan muaf olan için herşey bir son ve her son yeni bir başlangıçtır.

    Bunun dışındaki herşey insan yorumlarıdır , kabul edilir veya edilmez. Kişiye göre değişebilir.

    Değişmeyecek olan şey MUTLAK DOĞRU dur , her mekanda her zamanda ve her evrende geçerli olandır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 14 Ocak 2013; 13:59:42 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: vezir

    konunun din ile açıklamaya gidilmesi tartışları tek taraflı kilitler. Bu nedenle küçük bir görüşümü ifade ederek bakış açılarımızı zenginleştirelim.

    ZAMAN kullanan bizler için süreç içinde yer alanların bilim ile açıklanması makbuldür.

    ZAMAN kavramı yok olduğunda olabilecekler için bilim henüz son noktayı araştırmakta ve gözlemlemektedir. Dini kaynakların benim bilebildiğim kadarıyla (hepsi veya çoğu demem daha doğru bir ifade olur )içerdikleri bilgiler zamandan muaftır.

    Sürecin kendisini (bir olayı açıklmaya çalışırken kullandığımız gözlem ve zaman mekanı olgusu) kendine doğru kabul eden için son nokta açıklamaları kendi içinde sürecin mekanizmalarına dışarıdan bir giriş veya oldu bitti dir.

    Ancak zamandan muaf olan için herşey bir son ve her son yeni bir başlangıçtır.

    Bunun dışındaki herşey insan yorumlarıdır , kabul edilir veya edilmez. Kişiye göre değişebilir.

    Değişmeyecek olan şey MUTLAK DOĞRU dur , her mekanda her zamanda ve her evrende geçerli olandır.
    Konunun din ile açıklamaya gidilmesi tartışmaları tek taraflı olarak kilitler. Bu nedenle naçizane küçük bir görüşümü ifade ederek bakış açılarımızı zenginleştirmeye çalışayım.

    ZAMAN kullanan bizler için süreç içinde yer alanların bilim ile açıklanması makbuldür.

    ZAMAN kavramı yok olduğunda olabilecekler için bilim henüz son noktayı araştırmakta ve gözlemlemektedir. Dini kaynakların benim bilebildiğim kadarıyla (hepsi veya çoğu demem daha doğru bir ifade olur )içerdikleri bilgiler zamandan muaftır.

    Sürecin kendisini (bir olayı açıklmaya çalışırken kullandığımız gözlem ve zaman mekanı olgusu) kendine doğru kabul eden için son nokta açıklamaları kendi içinde sürecin mekanizmalarına dışarıdan bir giriş veya oldu bitti dir.

    Ancak zamandan muaf olan için herşey bir son ve her son yeni bir başlangıçtır.

    Bunun dışındaki herşey insan yorumlarıdır , kabul edilir veya edilmez. Kişiye göre değişebilir.

    Değişmeyecek olan şey MUTLAK DOĞRU dur , her mekanda her zamanda ve her evrende geçerli olandır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 14 Ocak 2013; 14:04:38 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: vezir

    konunun din ile açıklamaya gidilmesi tartışları tek taraflı kilitler. Bu nedenle küçük bir görüşümü ifade ederek bakış açılarımızı zenginleştirelim.

    ZAMAN kullanan bizler için süreç içinde yer alanların bilim ile açıklanması makbuldür.

    ZAMAN kavramı yok olduğunda olabilecekler için bilim henüz son noktayı araştırmakta ve gözlemlemektedir. Dini kaynakların benim bilebildiğim kadarıyla (hepsi veya çoğu demem daha doğru bir ifade olur )içerdikleri bilgiler zamandan muaftır.

    Sürecin kendisini (bir olayı açıklmaya çalışırken kullandığımız gözlem ve zaman mekanı olgusu) kendine doğru kabul eden için son nokta açıklamaları kendi içinde sürecin mekanizmalarına dışarıdan bir giriş veya oldu bitti dir.

    Ancak zamandan muaf olan için herşey bir son ve her son yeni bir başlangıçtır.

    Bunun dışındaki herşey insan yorumlarıdır , kabul edilir veya edilmez. Kişiye göre değişebilir.

    Değişmeyecek olan şey MUTLAK DOĞRU dur , her mekanda her zamanda ve her evrende geçerli olandır.

    Aynen katılıyorum. Zaten ben olayları dini eksende tartışma taraftarı değilim. Bunun subjektif olduğuna da katılıyorum zaten "benim dinim bana, sizin dininiz -Sizden bahsetmiyorum Vezir alınmayın- sizedir."

    Burada temel problemimizi tesbit edelim ve bu tartışmayı -din açısından- sonlandıralım, bence bir sorun yok.

    1. Mutlak bilgi/ilim/doğru ya da ne derseniz mutlaktır, değişmez.
    2. Biz bilim derken hangisinden bahsediyoruz? Mutlak olandan mı, bizim vakıf olduğumuzdan mı?
    3. Ben insan elindeki bilim derken bizim vakıf olduğumuz kısmından bahsediyorum ve bu siz de takdir edersiniz ki biraz kör topal ilerliyor. Bu da bizim aklımızın/irademizin/yapabileceklerimizin sınırlı olmasından kaynaklanıyor.

    Öyle olmasa idi her şeyi şimdiden biliyor olurduk. Var mı her şeyi bildiğini iddia eden?

    4. Elimizdeki bilim ancak var olmuş olanın işleyiş mekanizmasını çözmeye gayretten öteye gidemiyor. Mevcut sistemin benzerini dahi yapmaktan aciziz. Daha mekanizmayı hakkıyla çözemedik ki.

    Bu konuda da ihtilaf olmayacaktır sanırım.

    5. Şu konuya da açıklık getirelim; Ben -şahsi görüşüm- yaratmanın olup bittiğine değil halen olduğuna inanıyorum. Yani biri çıkar elektron kendiliğinden dönüyor der, ben de hayır onu orada tutan bilinçli bir kuvvet olmalı derim.

    Bu iki çıkarsama da kendi içinde tutarlıdır. "Uçan çaydanlık" meselesine burada atıfta bulunmak isterim :)

    Mekanizmayı bilimsel açıdan neden-sonuç ilişkisi içinde incelemek bilimin konusudur. Ancak neden? sorusu bizim elimizdeki bilimin yanıtlayabileceği bir soru değildir.

    Bu noktadan hareketle hiç birimiz bilimselliği yadsıyor değiliz. Ancak inancımızdan dolayı "yaratılışçı" vs. türü saçma etiketler yapıştırmaya kalkan insanların, din/bilim çatışmasına götürmeye çalışmalarını da görmüyor değilim.

    Olayı ortaçağ ve öncesi kilise/bilim adamı çatışmasından hareketle ele alırsanız bu noktaya gelmeniz de şaşırtıcı olmayacaktır. Ki bu noktada ben kilise tarafında değilim. Yani yaradılışçı derken ben mi suçlanıyorum? Ben o tarafta değilsem nasıl "yaradılışçı" oluyorum? Gerçekte ise yaratıcıya inanıyorum!

    Burada paradoks yok. Kavramların birbirine girmesi, aynı terimlerin farklı anlamlandırılması, farklı insanların beyninde farklı imgeler uyandırması var.

    Yaradılışçı derken, ateist arkadaşlar beni ya da benim gibi düşünen arkadaşları ortaçağ skolostikçileri ya da benim gibi düşündüğünü iddia eden mutaassıbları aynı kefeye koyuyor olabilirler. Her dönem tutucu, ketum insanlar olmuştur olacaktır. "En iyi düşünce benim düşüncem" de her dönem mevcuttur ve olacaktır.

    Mutlak doğru bir tanedir ve hepimiz sanırım oraya ulaşmaya gayret ediyoruz. Bu yolculukta birbirimizi anlamaya çalışmak yerine suçlayarak, aşağılayarak başlamak sapla samanın karışmasına sebep olacaktır.

    Ben bilime karşı falan değilim, bizatihi içindeyim. Gerçek bilimsel bulguları ben de kullanıyor ve inanıyorum (Rasyonel olana kim inanmaz?) (Şu çaydanlık yine geldi aklıma :) Ancak rasyonel olmayan şeyler üzerinden gidip bir de bilimsel olduğunu iddia edenler... Benim derdim onlarla.

    Gerçekten bilimle uğraşan ve bulgularını objektif paylaşanlar başımla beraber.

    Saygılarımla




  • Öncelikle bu başlık altında, başta vezir hocam olmak üzere değerli bilgi ve fikir paylaşımları yapan herkese teşekkürü bir borç bilirim. Bugüne kadar zaman zaman takip etsem de, bilgiyi yorumlayabilme ve ileriyi görebilme hususunda son derece değerli bilgi paylaşımı yapan insanların olduğunu bilmek son derece sevindirici. Ben kendimi bu konuda tam donanımlı göremiyorum, bu yüzden de okuyucu olarak kalmayı tercih ediyorum.

    Fakat ne kadar acıdır ki, piramitin en altından üstteki devlere karşı sesini duyurabilme noktasında yetersiz olduğumuz açıktır. Dileğim, dünyadaki enerji bağımlılığının değişmesi sürecinde toplu katliamların olmaması ve olası bir nükleer savaşın engellenebilmesidir.

    Günümüzde, dünyamız para ve güç hırsı ile yanıp tutuşan insanların egemenliğinde hiç olmadığı kadar kirletilmiştir. Bunu görebilmek gerçekten kolaydır fakat bakmak yetmez.




  • Evren konusunda bugüne kadar okuduklarımdan ,öğrenmeye çalıştıklarımdan çıkarabildiğim ve anlayabildiğim bir şey varsa kendisinin de gözlem ve sonuçlardan etkilenebilirliğinin göz ardı edilemeyecek bir şey olduğudur.

    Zaten mikro dünyada birçok olay açıklanmaya çalışılırken makro dünyanın gerçeklerini barındırmadığı gözlenmekte ve buna göre yeni açıklamalara gidilmesi söz konusudur. Bilimi bilim adamlarıyla özdeşleştirmek de hatadır. Ancak ilk olan her zaman fazlasıyla incelediği duruma adını vermekte veya tarih olarak yerini almaktadır. Değişim kaçınılmazdır ve eksiklikler de aslında önceki incelemeler ve gözlemler yapılarak bir sonraki adıma taşınmaktadır.

    GÖZLEM bilim dünyasının en çok üzerinde durduğu ver ÖLÇÜM yapabilme koşullarının beraberce sunulabildiği zaman teori üretmede bir basamak olduğu unutulmamalıdır. GÖZLEM yapmak demek zaman mekanını veya boyutunu kullanmak demektir. ZAMAN var ise din devreye girdiğinde paradoks olması da kaçınılmaz olmaktadır. Birisi süreci inceliyor diğer sebep sonuç yerine sonucunun ne olduğunu ve buna sizin hangi davranışlarınızın sebep olabileceğine değinmektedir.

    Son güncel multi evren teorilerinde GÖZLEM yaparken (meşhur schrödinger kedisi deneyi ) aslında var olan evreninizden farklı bir kendinizin düşüncesinden ve gözleminden etkilenen evren yarattığımız gibi çok çarpıcı ve akıl almaz teorilerinde bir gün kabul edilebileceği ve ispatlanabileceğini ancak ZAMAN ortaya koyacaktır.

    http://www.informationphilosopher.com/solutions/experiments/schrodingerscat/

    http://www.tuhh.de/rzt/rzt/it/QM/cat.html

    Mutlak olan sadece bu boyutlardan ZAMAN teoride devre dışı bırakılabilirse ki , bütün gerçekliğin de beraberinde sadece doğrular ve yanlışlar dan ibaret olacağının bir yansıması olacaktır.

    YANSIMA nedir ? ayrı bir tartışma ve açıklama getirecek bir ifadedir.

    BÜYÜK soru ve sonsuza kadar sürecek tartışma ise din ve bilim açıklamaları değil, gerçeğin bir YANSIMA mı yoksa bir yansımanın mı bir GERÇEKLİK olduğudur. (Matrix filmi bu sorgunun bir sinema uyarlamasıdır ama senaryosundaki sorgular işte anlamı olan burasıdır)

    Bu başlı altında ileri sürülen ve şu anda gerçekleşmediklerini düşündüğümüz tüm endişeler toplu olarak aslında yaşanmış ve ZAMAN açısından bizim henüz önümüze gelmemiş olayların YANSILAMALARIDIR. HİS, KEHANET , ÖNGÖRÜ bunlar zamanın içinde yer almadığı bir matematiksel denklem gibidir. Matematikte derivatif yoksa zaman yoktur . Zamana göre türev , limit ve gösterim olmadığında sadece denklem ve sebep sonuç ilişkisi mevcuttur.

    işin içine hangi zaman dendiğinde ,yeni evrenler olabileceği çok az kişinin aklına gelebilmektedir.




  • Okuyoruz vezir hocam, parmaklarınıza sağlık. :)
  • quote:

    Son güncel multi evren teorilerinde GÖZLEM yaparken (meşhur schrödinger kedisi deneyi ) aslında var olan evreninizden farklı bir kendinizin düşüncesinden ve gözleminden etkilenen evren yarattığımız gibi çok çarpıcı ve akıl almaz teorilerinde bir gün kabul edilebileceği ve ispatlanabileceğini ancak ZAMAN ortaya koyacaktır.



    Vezir hocam, yanlış hatırlamıyorsam bu kanıtlandı. Bilim adamları bir ışık kaynağı keşfettiler. Bu ışık kaynağı tek bir foton gönderebiliyor.
    Bir kağıdın üzerine çizgi şeklinde bir kesik yaparak, buraya bir ışık tuttuğumuzda, kesikten geçen fotonlar mesela bir duvar üzerinde çizgi şeklinde bir yansıma yapıyorlar. Kağıdın üzerine iki paralel kesik yaparak deneyi tekrarladığımızda, duvar üzerinde iki çizgi şeklinde bir yansıma olmuyor. İki çizginin arasında da dağınık biçimde ışık yansımaları oluyor. Demek ki fotonlar birbirleriyle etkileşime giriyorlar. İşte bu yeni ışık kaynağıyla, üzerinde iki kesik bulunan bir kağıt parçasına tek bir foton gönderildiğinde, duvardaki görüntü aynen önceki gibi oluyor.Yani duvarda iki çizgi ve bunların arasında dağınık biçimde ışık çizgileri şeklinde. Yani tek bir foton kağıdın üzerindeki iki kesikten birden geçiyor. Bu deney fotonun hem bir dalga hem de bir partikül olduğunu gösteriyor.

    Schrödinger'in deneyinde, sandık kapalıyken sandığın içindeki kedinin hem ölü hem diri olması gibi. Fakat biz bu günkü bakış açımızla kedinin ya ölü ya da diri olabileceğini söylüyoruz. Oysa iki ihtimal var ve sizin de yazdığınız gibi iki ihtimalin de gerçekleştiği iki ayrı evren var. Yani sandık kapalıyken, kedi hem ölü hem de diridir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ejderertugrul

    quote:

    Son güncel multi evren teorilerinde GÖZLEM yaparken (meşhur schrödinger kedisi deneyi ) aslında var olan evreninizden farklı bir kendinizin düşüncesinden ve gözleminden etkilenen evren yarattığımız gibi çok çarpıcı ve akıl almaz teorilerinde bir gün kabul edilebileceği ve ispatlanabileceğini ancak ZAMAN ortaya koyacaktır.



    Vezir hocam, yanlış hatırlamıyorsam bu kanıtlandı. Bilim adamları bir ışık kaynağı keşfettiler. Bu ışık kaynağı tek bir foton gönderebiliyor.
    Bir kağıdın üzerine çizgi şeklinde bir kesik yaparak, buraya bir ışık tuttuğumuzda, kesikten geçen fotonlar mesela bir duvar üzerinde çizgi şeklinde bir yansıma yapıyorlar. Kağıdın üzerine iki paralel kesik yaparak deneyi tekrarladığımızda, duvar üzerinde iki çizgi şeklinde bir yansıma olmuyor. İki çizginin arasında da dağınık biçimde ışık yansımaları oluyor. Demek ki fotonlar birbirleriyle etkileşime giriyorlar. İşte bu yeni ışık kaynağıyla, üzerinde iki kesik bulunan bir kağıt parçasına tek bir foton gönderildiğinde, duvardaki görüntü aynen önceki gibi oluyor.Yani duvarda iki çizgi ve bunların arasında dağınık biçimde ışık çizgileri şeklinde. Yani tek bir foton kağıdın üzerindeki iki kesikten birden geçiyor. Bu deney fotonun hem bir dalga hem de bir partikül olduğunu gösteriyor.

    Schrödinger'in deneyinde, sandık kapalıyken sandığın içindeki kedinin hem ölü hem diri olması gibi. Fakat biz bu günkü bakış açımızla kedinin ya ölü ya da diri olabileceğini söylüyoruz. Oysa iki ihtimal var ve sizin de yazdığınız gibi iki ihtimalin de gerçekleştiği iki ayrı evren var. Yani sandık kapalıyken, kedi hem ölü hem de diridir.

    Mikro dünyadaki olayların makroyu nasıl şekillendirdiği önemlidir.konu cok karmaşık gibi gorunse de hepimizin hissettiği his diyebileceğimiz olgu veya yanılsamanın hayatımıza nasıl bir yon ve iz bıraktığının kavraması önem arz etmektedir. Richard ferman fikirleri ve fiziğe bakış acısı mikro dunyanın gerceklerinin bizleri neden ilgilendirecegini göstermektedir. Bir iki link vereceğim tercüme ettirip okunmasında fayda var. Gecmis ve gelecek ayrışması ve zaman kavramlarının oturmasında bir basamak olacaktır. Bu arada cloud atlas diye yeni oynamis bir film var , teorileri ve bu konuda temel bilgiyi edindikten sonra izlenmesi hayata bakışı bir sorguya donusturebiecektir. Senaryolar ve oyun değil beni etkileyen , anlatılmak istenen ve bizleri düşünmeye iten büyük soruların sorulmasıdir.Farklı hayatlar ve kisiler nasıl olur da aynı olur. Hersey neden birdir .


    http://www.informationphilosopher.com/solutions/scientists/feynman/past_and_future.html

    http://www.informationphilosopher.com/solutions/scientists/feynman/probability_and_uncertainty.html



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 18 Ocak 2013; 0:02:06 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • takipteyim.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Vezir hocam, yanlış hatırlamıyorsam bu kanıtlandı. Bilim adamları bir ışık kaynağı keşfettiler. Bu ışık kaynağı tek bir foton gönderebiliyor.
    Bir kağıdın üzerine çizgi şeklinde bir kesik yaparak, buraya bir ışık tuttuğumuzda, kesikten geçen fotonlar mesela bir duvar üzerinde çizgi şeklinde bir yansıma yapıyorlar. Kağıdın üzerine iki paralel kesik yaparak deneyi tekrarladığımızda, duvar üzerinde iki çizgi şeklinde bir yansıma olmuyor. İki çizginin arasında da dağınık biçimde ışık yansımaları oluyor. Demek ki fotonlar birbirleriyle etkileşime giriyorlar. İşte bu yeni ışık kaynağıyla, üzerinde iki kesik bulunan bir kağıt parçasına tek bir foton gönderildiğinde, duvardaki görüntü aynen önceki gibi oluyor.Yani duvarda iki çizgi ve bunların arasında dağınık biçimde ışık çizgileri şeklinde. Yani tek bir foton kağıdın üzerindeki iki kesikten birden geçiyor. Bu deney fotonun hem bir dalga hem de bir partikül olduğunu gösteriyor


    fizikçiler olasılık ve olan bir olayı açıklamada 100 kusur yıldır bayağı aşama kaydetdiler ancak henüz üzerinde hemfikir olunan bir şey yok. Yani her kanıt aslında kendi içinde muteber ama diğerini bağlamıyor. isterseniz linkte türkçe olarak genel bir giriş yapılmış .Bunlara bir göz atın. Eğer detaya inebilirim derseniz level 2 veya level 3 e geçeriz.


    Laplace şeytanından schröndinger kedisine (kuantum teorisinin temeli sayılır)

    http://www.matemasuk.com/?p=1568

    https://www.google.com/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=8&cad=rja&ved=0CFgQFjAH&url=http%3A%2F%2Fwww.enfal.de%2Fsosyalbilimler%2Fb%2F026.htm&ei=E2b6UMTwAsuKhQft6oG4CQ&usg=AFQjCNGdEa34hlOA-By50hkUtjQMf8ei_Q&sig2=N70WSVJU2Hx8c1j7ioVE5w



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 19 Ocak 2013; 11:35:58 >




  • Mesajınız flood koruması tarafından engellenmiştir. Sebebi; 15'ten fazla alıntı yapılamaz. Bunun bir hata olduğunu düşünüyorsanız forum destekten geri bildirimde bulununuz



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Clausewitz -- 20 Ocak 2013; 16:34:10 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Clausewitz



    Kısaca yazayım sonra devam ederiz.


    1500 yıl önce yazılmış kitabı hurma dalı falan deyip insan elinden çıktı diyorsun. Yani bir olguyu yanlışlıyorsun. Yine kendince bir mantık yürütüp "rasyonel" olup olmadığını sorgulayıp kendince bi sonuca varıyorsun. Bu sonuç senin için sorgulanamaz. Dikkat et sonuç diyorum, süreç değil. Süreci kendince sorgulayarak geçirmişsindir zaten. -Pek zannetmiyorum ya-

    Uçan çaydanlık işini ise ne kadar akla mantığa aykırı olsa da yanlışlayamıyoruz diyorsun. Sadece şu iki çıkarımın bile kafanın karmakarışık olduğunu gösteriyor. Çaydanlığı yanlışlayamıyoruz ama sen var olanı bile yanlışlayabiliyorsun! Büyük adamsın vesselam -ciddiye alma-

    3. kişilerden aklı başında olanlar kimin mantıklı konuştuğunun zaten farkındalar. Kaldı ki ben arenada güreşme peşinde değilim.

    Sen ister inanırsın, ister inanmazsın. Zaten inanma, bu herkes için daha hayırlı olur. Bundan ben zararlı çıkmam, 3. şahıslar da... Merak etme.

    Şu E=mc2 işini demek çözdün. Vay be, Einstein ömrünü boşuna yemiş demek ki, sana sorsa her şeyi açıklardın :)

    Bi ara enerjiyi kütleye nasıl çeviriyorsun bi açıkla da şu cahil kardeşini bi aydınlatıver.

    Bi de şu kuantum olayı... Ona dair daha ayrıntılı yazmak istiyorum ama ben de oldukça meşgulüm. Şu kadarını sorayım; sürekli birbirine dönüşüp duran parçacıklar, nasıl oluyor da belirli enerji değerlerinde bulunabiliyor?

    Kaynaktan çıkan fotonların hepsi belirli enerji değerindeki toplar gibi. Elektronlar belirli enerji seviyelerinde bulunuyor. Protonlar ve nötronlar birbirlerine sürekli dönüşebiliyorlar. Nasıl oluyor da dekoherans içinde hepsi eski hallerine dönebiliyorlar?


    Demek uçmadığı sürece Hawking'i de yadsımıyorsun. Neyse Hawking de derin bi nefes almıştır :)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Clausewitz



    Yine yanlış. Kim öğretiyor sana bunları? Sonra ukalaca yorumlar yapıyorsun bilmeden:) Bilim neden-nasıl sorularını sorar. Zaten neden ve nasıl sorusunu arayan bilime "neden sorusu bilimin yanıtlayacağı bi soru değildir" diyorsun. Ne içiyorsun sorması ayıp :)

    Üçüncü şahıslar için küçük bi izahat,

    Bilim neden ve nasıl sorularıyla ilgilenir. Niçin, niye? gibi erekse/amaçsal soruların muhatabı değildir. O sorulara din, felsefe, astroloji ve ideolojiler cevap arar. Felsefe düzlem olarak diğer üçünden bağımsız olsa da ortak noktaları o soru ile bağlantılıdır.

    Basit örnek: "yağmur niçin yağar?" sorusu bilimdışıdır, erekseldir, dinseldir. Cevabı da dine göre basittir: insan için yağar :) Neden çöle İstanbul'daki kadar yağmur yağmaz? Çölde insan yok diye mi? Sakın "çöle zaten yağmazdı, yaşam için uygun değil, o yüzden oralarda pek bulunmuyoruz" olmasın bunun cevabı? :)


    Neden düzgün yazamıyorsun o halde? Hemen hakarete başlıyorsun? Ha dersen "sen niye düzgün yazmıyorsun?", derim ki önceki sayfalara gidip bakarsan ilk kanı kimin akıttığını görebilirsin :)






    :)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ogün® -- 22 Ocak 2013; 21:02:39 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Clausewitz



    Yaratılış gözlenemez ve test edilemezdir, zira tanrının veya bi uzaylı yaratığın dna'yı tasarlarken gözlenebilmesi olanaklı değil. Takdir edersin ki bu hem dini kabullere hem de realiteye, akla aykırı. Test de edilemez. Düşünsene bir prosesin yaratılmayla olup olmadığını anlamanın objektif (intersubjektive) yolu yok, olsa amenna. Başımın üstünde :)


    Kuantum olayları üçüncü halin olanaksızlığı ile -formel mantıkla- çelişmez kardeşim. Sadettin Merdin mi okuyup geliyorsunuz anlamadım ki :) (Sadettin Merdin'i küçümsediğim düşünülmesin, değerli birisidir)..


    Benim öyle bi çıkarsamam yok. Dinler saçmalıktır iddiasının karşısına bi şey koymam gerekmiyor. Bi şeyin saçmalığı başka b şeyi doğrulaması zorunlu değildir :) Darwinizm de yalan olabilir pekala, bu durum teizmi doğrulamayacağı gibi ateizmi de yadsımaz.



    Ben çizmiyorum, Hawking de çizmiyor, Kuhn, Popper, Quine, Russell, Meyer, Lakatos ve daha niceleri çiziyor. Hawking fiziğin sınırlarını zorlamaktadır. Bi şeyi Hawking diyor diye o şey bilimsel olmaz. Koşulları bellidir ve Hawking genellikle -fantaziye kaçmadığı konularda- ilkesel olarak yanlışlanabilecek şeyler söyler. Onun dışında doğrulanması olanaksız bi çok şeye inanıyoruz. Mesela Big Bang tekilliği bi ekstrapolasyondur, falsification değildir. Darwin'in ortak atası da ekstrapolasyondur.



    Sosyal bilimler gözlemsel ve deneysel olduğu sürece bilimseldir. Tarih bilimsel değildir ama öyle kabul edilir. Velasıl fiziğin metodundan uzaklaşan her disiplin bilimle olan bağını uzaklaştığı oranda koparır, artık o saatten sonra atmasyonlar, fanteziler ve saçmalıklar kapıdan içeri girer. Git İngiltere'nin tarihini İngilizlerden öğren bakalım ne kadar objektif olacaklar:)



    O hikayeden "ortada bi olgu varsa faili de olmalı" çıkarımı yapılamaz. Bi düşün, dalga geldi sana çarptı yere düştün: "Bu dalgayı bana çarptıranın amk" diye fail mi arayacaksın? :)

    Olgudan olguya fark vardır. O hikaye yaratılışçıların nasıl saçma bi duruş sergilediğini gösterir. Evren de dalga gibi olmasın sakın? Failsiz bi olgu? :)


    Evet Yanlışlayabilir misin? Acele etme, iyi düşün, çalıştır saksıyı :)


    Öte yandan tevilin O'nu değiştirmediği hususunda sana katılıyorum. Zaten O modern müslümanların sandığı gibi olağanüstü mucizeler ve açıklamalar barındırmıyor. Standart bi arabın güneş ve ayla ilgil çıplak gözle görebileceği gözlemlerden bahsediyor. Düşünsene bi bedevi çölde güneşin hurma dalı gibi rota izlediğini rahatlıkla görebilir, bu gözlemi kitaba aktarır. 1500 yıl sonra kraldan çok kralcılar toplanıp "şunu demek istedi" diye tevile gider :) Tabi Harun Yahya sağolsun, animasyonlarla bunu görsel şölene çevirip başka bi şeymiş gibi sunmasını çok iyi biliyor:)




    Dine inanacak olsam böyle düşünürdüm. Tebrik ederim. O her an yaratılıştadır. Müminlerin geneli bunu anlayabilse saçmalamaktan vazgeçecekler ama nerede o soğukkanlılık :)


    Neden düzgün yazamıyorsun o halde? Hemen hakarete başlıyorsun? Ha dersen "sen niye düzgün yazmıyorsun?", derim ki önceki sayfalara gidip bakarsan ilk kanı kimin akıttığını görebilirsin :)




    Vah vah, bilimi rasyonalite ile karıştıran bu arkadaşımıza son bir ders daha verelim:) Arkadaşım Ogün, bilim rasyonel değil ampiriktir. Rasyonelcilik ve deneyselcilik zıttır. Sen tipik bi rasyonalistsin, bilime bu kadar küçümseyici yaklaşanların ortak tavrıdır bu. (Rasyonalist derken, o felsefeyi yutmuş biri olarak görmüyorum, şarlatan kıvamında, hani eksik bilgi ile doğrucu davut kesilmek)..





    Valla ders çalışmaya ihityaç olmuyor senin karşında. Yorum yapmadan senin yazdıklarını yazdım. (Başta zaten yazdığım ve dönüp dolaşıp senin de kabul ettiğin gibi :) ; Madem doğrulanabilir/yanlışlanabilir bir şey değil benim Allah inancım, neye dayanarak SAÇMA diyorsun?

    dedim ve makul cevap vermek yerine hokkabazlığı seçtiğin için, kendi kazdığın kuyuya düştün farkında değilsin.

    Not: Nerede rasyonalistim dedim ben?

    Bi de sosyal bilimciler gerebilir seni dikkat et :)

    :)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ogün® -- 22 Ocak 2013; 21:22:18 >




  • quote:



    Mekanizmayı bilimsel açıdan neden-sonuç ilişkisi içinde incelemek bilimin konusudur. Ancak neden? sorusu bizim elimizdeki bilimin yanıtlayabileceği bir soru değildir.


    Alıntılayıp gülmüşsün ama ayıbın yukarıda ibret olsun diye duruyor. :)
    Diğerlerine değinmeye gerek yok. Mugalata ve pişkinlik.

    quote:


    Madem doğrulanabilir/yanlışlanabilir bir şey değil benim Allah inancım, neye dayanarak SAÇMA diyorsun?


    Orada Allah inancına saçma demedim, bi tanrıya inanmak rasyoneldir, ancak tanrının niteliği burada önemli. Mesela dinleri gönderen tanrı saçma ve sorunludur. Hatırın kalmasın diye cevapliim. Allah mutlak güçte ve herşeye kadir olmalı di mi? Evet Kuran'i bir bilgidir bu.

    Zaman ve mekandan da münezzeh di mi? Kuran'a göre değil ama kralcılar münezzeh diyor biz de öyle kabul edelim.

    Şimdi bu bilgiler ışığında bi dizi saçmalığı sıralamakta fayda var.
    Saçma derken kastedilen hakaret değil, saçma, absürt, çelişik, akıl dışı. Yani 2'den küçük 3'ten büyük sayının varlığına inanmak gibi acınası bi durum :)

    Gelelim mevzuya:

    1. Tanrı (Allah) mutlaktır, göreli olamaz. Bu yüzden mutlak bir varlığın değişmemesi gerekir, aksi durumda mutlaklığına halel gelir göreli olur. Tanrı'nın evreni yaratmış hali vardır, bi de evreni yaratmamış hali. Yani bi OL'durmuş hali, bi de OL'durmamış hali var. Sonuç: Tanrı'nın en az iki hali var, Tanrı değişmiş ve mutlaklığına halel gelmiş. Bu yönteme abese irca deniyor.

    2. Zamandan münezzeh ise, hiç bi şey yaratamaz. Çünkü irade etmek, murad etmek bir fiildir, tüm fiiler zamana bağlı ve içkindir.

    Bunun gibi bi çok absürtlüğe inanıyorsunuz ama gündelik yaşamda farkına varmak zordur bunların. Ama inançlı aklı yine anlamayacak..
    Diğer yazılarına cevap yok zira bi kıymeti harbiyesi yok :)
    Normalde böyle yazmam da, ukalalık görünce dayanamıyorum..

    Vezir'e,
    Konu dağılmasın, petrol krizi nerede, Tanrı'nın ontolojik hakimiyeti nerede..
    Devam ediniz, takipteyiz..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Clausewitz -- 22 Ocak 2013; 23:45:24 >




  • Su aşamada fosil yanıtların sonu gelecek gibi görünmüyor

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Su aşamada fosil yanıtların sonu gelecek gibi görünmüyor


    Kömür için kısa vadede doğru bi yargı ama petrol ve gaz için geçersiz. Petrol 2040'ta, gaz muhtemelen daha erken bitecek. Gaz kuyularının ömrü 1-2 yıldan fazla olamıyor, petrol kuyusu gibi yarım asırlık ömrü yok. Gazın zirve tarihi IEA'ya göre 2028-30 civarı ve bu tarihler sürekli olumsuz yönde güncelleniyor. Zirveden sonra bitmesi petrolün bitişine denk geliyor.

    Kömür ise 250 yıl kadar varmış. Nükleer füzyon başarılamazsa kömür çağına girilecek.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Clausewitz

    Orada Allah inancına saçma demedim, bi tanrıya inanmak rasyoneldir, ancak tanrının niteliği burada önemli. Mesela dinleri gönderen tanrı saçma ve sorunludur.



    Ya arkadaş daha gluonların çalışma prensibini açıkla desem apışır kalırsın oturmuş Allah'ı mı tartışıyorsun? Hani yanlışlanamaz/doğrulanamazdı? Kendi kendiyle bu kadar çelişir mi insan ?

    Zaman dediğin zımbırtı göreli ve yaşadığımız evrene aittir. Efendim iki olasılık varmış da. Sen önce ışığı kütleye çevirme işini bi anlat da dinleyelim, sonra oturur bakarız. Her iş bitti leylek kaldı.

    Niye zamandan münezzehse bir şey yaratamasın? Varlık/yokluk nedir? Onu anladın da zamandan bağımsız yaratma kaldı. Anlayamadığın bir şey anlayamadığın bir şeydir. Sen anlayamıyorsun diye saçma mı oluyor? Bir programın çalışması için CPU su, RAMi olan bir bilgisayar, bir programcı ve elektrik gereklidir. 1 komut eksikse program çalışmaz. Programın tam olması çalışmanın önşartıdır ancak yeterli değildir. elektrik kesilirse program gümler, elektrik vardır bilgisayar bozulur program gümler. Virüs girer program gümler vs.vs. Programın tam olarak çalışması tüm koşulların yerli yerinde olduğunu gösterir. Evrenin devinimine devam etmesini nasıl açıklıyorsun bilmiyorum ama ben bilimsel olarak açıklayamam. Açıklayabilen de yok. Yaratmış hali/yaratmamış hali nedir? Bunu nasıl tartışacağız? Termodinamiğin temel yasası enerjinin korunumudur. Hiç bir şey vardan yok/yoktan var olmaz. Gerçekten öyle mi? Yokluk nedir/ sonsuzluk nedir?

    Bi yandan mantık çalıştırıyorsun sözde saçma şeylerle dalga geçiyorsun, öbür yandan akıl dışı metaforlarla "bilimsel" olduğunu iddia ediyorsun. Bahsettiğim sorular ve çelişkilerle ilgili bir tane açıklaman yok, oturmuş aynı yerde debelenip duruyorsun.

    Bilmiyorum demek niye bu kadar zor? Niye her şeyi bilmek zorunda hissediyorsunuz kendinizi? Nemrut da aynı hırsla havaya ok atmıştı Allah'ı öldürmek için. Seninki de buna benziyor. 100 yıl sonra sen hayatta olmayacaksın ancak onun mevcudiyeti hep vardı/olacak.

    Sonsuzluk kavramını çözdün herhalde. Bana da anlatsana bir ara çünkü ben tam anlayamıyorum.

    Sorgulama için kafanızda soru işaretleri olması gerekir. Kafasında soru işareti olmayan adam sorgulamaz. Sorgulamayan adamın bilimselliği derseniz, yerim ben öyle bilimselliği :)


    Not: Boşver sen Surelerle uğraşmayı. Güneşin yörüngede dönmediğini iddia eden filim adamlarının hepsi bi kaç yüzyıl önce nalları dikti, yakında tanrınız Hawking de dikecek ama Dünya da, Güneş de hurma dalı gibi kıvrımlı yörüngelerinde dönüp duruyor. Alem dönüyor siz duruyorsunuz, dönenle dalga geçiyorsunuz.

    Lirik olan ne biliyor musun? Güneş hareket etmiyor diyenler de bilim adamıydı, bugün döndüğünü de yine bilim adamları ortaya koydu. Ama ne güneşin ne de diğer gök cisimlerinin zerrece umurunda değil bu durum. Onlar bin yıl önce de dönüyorlardı, bugün de dönüyorlar. Sen 1000 yıl önce yok dönmüyorlar diyordun, bugün dönüyorlar diyorsun. Yarın ne diyeceğin belli değil, kendin de bilmiyorsun :)

    Hakikaten yav, niye dönüyorlar ? Biri bana anlatsa ya.

    1500 yıl değişmeyen bi tane kaynak göster desem... Boşver demiyeyim, sen çal oyna.

    "Cajhillerle tartışmayın. Ben hiç galip gelemedim" - İmam Gazali
    "Cahillerle girdiğim her tartışmayı kaybetmişimdir." - Hz. Ali



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ogün® -- 23 Ocak 2013; 2:44:58 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: vezir

    quote:

    Orijinalden alıntı: ejderertugrul

    quote:

    Son güncel multi evren teorilerinde GÖZLEM yaparken (meşhur schrödinger kedisi deneyi ) aslında var olan evreninizden farklı bir kendinizin düşüncesinden ve gözleminden etkilenen evren yarattığımız gibi çok çarpıcı ve akıl almaz teorilerinde bir gün kabul edilebileceği ve ispatlanabileceğini ancak ZAMAN ortaya koyacaktır.



    Vezir hocam, yanlış hatırlamıyorsam bu kanıtlandı. Bilim adamları bir ışık kaynağı keşfettiler. Bu ışık kaynağı tek bir foton gönderebiliyor.
    Bir kağıdın üzerine çizgi şeklinde bir kesik yaparak, buraya bir ışık tuttuğumuzda, kesikten geçen fotonlar mesela bir duvar üzerinde çizgi şeklinde bir yansıma yapıyorlar. Kağıdın üzerine iki paralel kesik yaparak deneyi tekrarladığımızda, duvar üzerinde iki çizgi şeklinde bir yansıma olmuyor. İki çizginin arasında da dağınık biçimde ışık yansımaları oluyor. Demek ki fotonlar birbirleriyle etkileşime giriyorlar. İşte bu yeni ışık kaynağıyla, üzerinde iki kesik bulunan bir kağıt parçasına tek bir foton gönderildiğinde, duvardaki görüntü aynen önceki gibi oluyor.Yani duvarda iki çizgi ve bunların arasında dağınık biçimde ışık çizgileri şeklinde. Yani tek bir foton kağıdın üzerindeki iki kesikten birden geçiyor. Bu deney fotonun hem bir dalga hem de bir partikül olduğunu gösteriyor.

    Schrödinger'in deneyinde, sandık kapalıyken sandığın içindeki kedinin hem ölü hem diri olması gibi. Fakat biz bu günkü bakış açımızla kedinin ya ölü ya da diri olabileceğini söylüyoruz. Oysa iki ihtimal var ve sizin de yazdığınız gibi iki ihtimalin de gerçekleştiği iki ayrı evren var. Yani sandık kapalıyken, kedi hem ölü hem de diridir.

    Mikro dünyadaki olayların makroyu nasıl şekillendirdiği önemlidir.konu cok karmaşık gibi gorunse de hepimizin hissettiği his diyebileceğimiz olgu veya yanılsamanın hayatımıza nasıl bir yon ve iz bıraktığının kavraması önem arz etmektedir. Richard ferman fikirleri ve fiziğe bakış acısı mikro dunyanın gerceklerinin bizleri neden ilgilendirecegini göstermektedir. Bir iki link vereceğim tercüme ettirip okunmasında fayda var. Gecmis ve gelecek ayrışması ve zaman kavramlarının oturmasında bir basamak olacaktır. Bu arada cloud atlas diye yeni oynamis bir film var , teorileri ve bu konuda temel bilgiyi edindikten sonra izlenmesi hayata bakışı bir sorguya donusturebiecektir. Senaryolar ve oyun değil beni etkileyen , anlatılmak istenen ve bizleri düşünmeye iten büyük soruların sorulmasıdir.Farklı hayatlar ve kisiler nasıl olur da aynı olur. Hersey neden birdir .


    http://www.informationphilosopher.com/solutions/scientists/feynman/past_and_future.html

    http://www.informationphilosopher.com/solutions/scientists/feynman/probability_and_uncertainty.html



    "the same conditions do not always produce the same results"

    Bu cümle vurucu olmuş. Kaos teorisi de bu noktadan sonra başlıyordu sanırım. Ondan sonra olasılık var mıdır yok mudur tartışması... Atladığım bir yer var mı?

    Yalnız şu cümle yanlış:

    "nobody understands quantum mechanics"

    Clausewitz anlamış :)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ogün® -- 23 Ocak 2013; 2:35:15 >




  • 
Sayfa: önceki 135136137138139
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.