Şimdi Ara

DOSTOYEVSKİ :''TÜRKLER BARBAR VE TECAVÜZCÜ'

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
35
Cevap
0
Favori
1.328
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Dünya edebiyatının en önemli “edebi mirası” Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’nin ölmeden üç ay önce tamamladığı, yaklaşık 400 bin kelimelik dev romanı Karamazov Kardeşler, Türkçe’ye çevrilirken sansüre uğradı. Romanda “Türkler kadın ve çocuklara tecavüz ediyor. Akıl almaz işkenceler yapıyor” gibi ifadeler yer alıyor. Oysa kitabın 10 ayrı Türkçe çevirisinde Türkler yerine ya “adamlar” ya da Çerkez denilmiş! Bu bölümün tamamen atıldığı çeviriler de var

    Ünlü Rus yazar Dostoyevski’nin yazdığı, dünya edebiyatının başyapıtlarından Karamazov Kardeşler, Türkçe’de sansürlenmiş biçimde yayınlanıyor. Piyasada satılan kitabın 12 ayrı yayınevinden çıkmış 12 ayrı çevirisi mevcut ve bunlardan 10’unda Dostoyevski’nin kahramanlarından birine söylettiği, Türkler’le ilgili bazı “kritik cümleler” sansürlenmiş. Dostoyevski’nin eserinde, Kardeşler’den Ivan Karamazof’un Alyoşa’yla diyaloğunda geçen ve yazarın Rusça orijinalinde ve diğer dünya dillerindeki çevirilerinde yer alan fakat Türkçe baskılarda sansürlenen bölüm aynen şöyle:
    “Bu arada, geçenlerde Moskova’da karşılaştığım bir Bulgar, genel bir Slav ayaklanmasından korkan Türkler’in ve Çerkezler’in tüm Bulgaristan boyunca yaptıkları zalimlikleri anlattı. Köyleri yakıyor, öldürüyor, kadın ve çocuklara tecavüz ediyor, esirlerini kulaklarından siper kazıklarına çiviliyor, sabaha kadar öylece bırakıp sonra da asıyorlar—akıl almaz her türlü zalimlik. İnsanlar bazen insan vahşetini ‘hayvani’ diye tarif eder, ama bu hayvanlara karşı büyük bir haksızlık ve hakaret; bir hayvan asla bir insan kadar vahşi olamaz, o kadar maharetle, o kadar sanatkarane bir şekilde vahşi olamaz. Kaplan sadece ısırıp parçalar, bütün yapabileceği budur. İnsanları kulaklarından çivilemek, yapabilseydi bile, asla aklına düşmezdi. Bu Türkler ise çocuklara zulmetmekten zevk alıyorlar—ana rahmindeki bebekleri hançerle kesip almaktan, kundaktaki bebekleri havaya atıp annelerinin gözü önünde süngü ucuyla yakalamaya kadar her şeyi yapıyorlar. Bunu annelerinin gözü önünde yapmak asıl zevk aldıkları şey. Ama Bulgar’ın bana anlattıkları arasında şu sahne özellikle ilgimi çekti. Kollarında bebeğiyle, Türkler arasında çembere alınmış, titreyen bir anneyi gözünün önüne getir. Türkler eğlenceli bir oyun icat ediyorlar; bebeği okşuyor, gülsün diye kendileri gülüyorlar. Sonunda istedikleri oluyor ve bebek gülüyor. Tam o anda Türkler’den biri silahını bebeğe doğrultup, yüzünden on santim mesafede tutuyor. Bebek sevinçle kıkırdayıp parlayan silahı minik elleriyle yakalamaya çalışıyor ve sanatkar aniden silahı dosdoğru bebeğin yüzüne sıkıp minik başını paramparça ediyor. Sanatkarane, değil mi? Bu arada, Türkler’in tatlı şeyleri çok sevdiklerini söylerler...”

    “TOPLU İMHA” YAPILMIŞ
    Yukarıdaki bölümün tam 10 ayrı yayınevi ve çevirmen tarafından sansür edilmesinin tarihi epey eskilere gidiyor. Yani Türk okuru bu önemli romanı yıllardır sansürlenmiş halde okuyor. Çeviri hatası veya dikkatsizlikle açıklanamayacak kadar uzun ve hassas olan bu bölümü, yayınevleri çeşitli şekillerde ve kafalarına göre değiştirmişler. Kimi Türkler kelimesini tamamen çıkarmış. Kimi Türkler yerine “bu adamlar” demeyi uygun bulmuş. Kimi Türk ve “öldürme” noktasında bir problem görmemiş, ama “tecavüz” cümlelerini çıkarmış. Kimileri ise toptan çözümü tercih etmiş ve toplu imha yaparak yukarıdaki paragrafı tamamen sansürlemiş. İletişim, Can, Sosyal, Cem, Morpa, MEB, Oda, Timaş, Antik, İskele, Engin adlı yayınevlerinden çıkan Karamazov Kardeşler’de, ilgili bölüm tahrifata uğramış. Sadece Öteki ve Alfa Yayınları, bu bölüme sansür uygulamamış. İlgili yayınevleri ve editörler, genel olarak “bu işten haberdar değildik” veya “bilgim yok” halinde bir savunmaya geçseler de, tabii çevirmenler için de “ben çevirdim ama, yayınevi sansürlemiş” deme durumu var. Ama bu da, tüm bu sansürü ortaya çıkaran edebiyat araştırmacısı Acar Burak Bengi’nin dediği gibi, “Bilmemeyi masum bulacaksak, ehliyetsiz veya alkollü trafiğe çıkıp, havaya kurşun sıkıp, çürük ev yapıp ve bunları kontrol etmeyip can alanları da masum bulmamız gerekir.”

    CİDDİ BİR YOZLAŞMA VAR
    Bengi’nin konuyla ilgili bir yazısı yayınlandıktan sonra, bazı yayınevleri sansürlü bölümleri sadece kısmen düzeltmişler. Birçok gazete ve dergi, yayın-edebiyat dünyasıyla ilişkileri bozulmasın diye, Bengi’nin araştırmasını ya yayınlamamış ya da buna kısaltarak yer vermiş. Bir başka sansür gerekçesi ise yürürlükteki ve tartışmalı meşhur 301’inci Madde... Tabii bugün Dostoyevski’yi yargılama şansı olmadığı için, yayınevleri ve çevirmenler, bir anlamda “sansüre karşı sansür” mantığıyla hareket edip kendilerini korumaya çalışıyor ve olan Türk okuruna oluyor. Araştırmacı Acar Burak Bengi devam ediyor: “Dostoyevski’nin rivayet ettiği zulmü sansürleyen bilinç, ‘milli çıkarları’ veya ‘milli şuuru’ veya ‘milli değerleri’ veya ‘milli kimliği’ korumaz, bunları zedeler ve o rivayetleri haklı çıkarmaya hizmet edebilir ancak. Eğer bu değerler Dostoyevski’yi sansürlemeyi gerektiriyorsa, o değerlerde, o kimlikte, o şuurda, o çıkarlarda ciddi bir yozlaşma var demektir.”
    Bengi şüphesiz haklı ama, burada gayet ilginç bir başka nokta daha var. Bu sansürü uygulayanlar -yani yayınevleri, çevirmen ve editörler- toplumumuzda aydın, entelektüel olarak bilinen ve başta sansür mekanizması olmak üzere, demokratik hakların kısıtlanması karşısında seslerini en fazla yükselten çevreler. Özellikle son yıllarda “Türklük” veya “Türk olmak” konuları çeşitli vesilelerle gündeme geldiğinde; “resmi ideoloji” olarak nitelendirilen yaklaşımlara karşı tutum alan ve her fırsatta AB standartlarından, düşünce özgürlüğünden dem vuranların Dostoyevski’yi sansürlemesi de, birbirine zıt düşünenlerin benzer bir zihniyet içinde olduğunu göstermiyor mu?
    Galiba esas mesele, ideolojik yaklaşımların ve entelektüel olmanın ötesinde, dürüst ve samimi olmak. İnsan ruhunun sarrafı sayabileceğimiz Dostoyevski, bugün yaşasa ve kitabının başına gelenleri öğrenseydi, sizce ne derdi?

    Tolstoy da sansürden nasibini aldı
    Acar Burak Bengi’nin araştırmalarına göre, Türkçe’de sansürlenen tek yazar Dostoyevski değil. Tolstoy çevirilerinde de bir dizi tahrifat bulunuyor. Hatta bunun da ötesinde Tolstoy’un Müslüman ilan edilmesine varan bir dezenformasyon bile söz konusu. Bengi’nin yakında Yokuş Yayınları’ndan çıkacak “Sansürlenen Tolstoy” adlı kitabında bütün bu iddialar yanıtlanıyor; sansürlü cümleler, paragraflar tek tek gösteriliyor.


    http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=207040









  • türkler onu tenhada kıstırmış herhalde yoksa niye böle konuşsunki



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi stigmata_ -- 25 Aralık 2006; 18:33:36 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: stigmata_



    türkler onu tenhada kıstırmış herhalde yoksa niye böle konuşsunki



  • yeter artık bunlar nezaman akıllanıcak yada biz bunları akıllandırmak için o güce nezaman kavuşucaz
  • her habere inanmamak lazım

    Doğru da olabilir yanlışsa, ama haber7 kaynaksa ben inanmıyorum yalan haber oluyor genelde...
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • işimiz zor
  • quote:

    Orjinalden alıntı: antiochos

    her habere inanmamak lazım

    Doğru da olabilir yanlışsa, ama haber7 kaynaksa ben inanmıyorum yalan haber oluyor genelde...




    yok yok kesin doğrudur bunu bi izle bunu düşüncelere yardımcı olabilirhttp://www.youtube.com/watch?v=bcugDH23Kc4
  • 'türkler onu tenhada kıstırmış herhalde yoksa niye böle konuşsunki '

  • Bunları bize hep söyleyip dursunlar bize yapay bir sıfat yakıştırsınlar tarihe bakalım dediğimizde aman aman bakmayalım çünkü asıl kendilerin yaptıkları şeyleri,bu asil olan bi ırk a atsınlar.bizi kendilerine benzetmek için ellerinden geleni yapıyorlar....adam fransada parti kurarken ilk yaptığı konuşmasında türkleri bu ülkeden atalım avrupa birliğine girmesin oluyomuş karşımıza daha neler çıkacak kimbilir
  • sende mi dostoyevski halbuki ben suç ve ceza romanını zevkle okumuştum artık seni de sevmiyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vendeta -- 25 Aralık 2006; 22:46:10 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: vendeta

    sende mi dostoyevski halbuki ben suç ve ceza romanını zevkle okumuştum artık seni de sevmiyorum.


    evet bende severdim bu yazarı ama bunu yeni öğrendim,
    saçmalamış, birazda rusların yaptığı soykırımları anlatsaymış
  • rus işte barbarın önde gideni.
  • Adamların işi gücü Türklerle. Türklüğümüzü karalayarak bişeyler elde edeceğni sananlar avuçlarını yalarlar...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kanuni001 -- 25 Aralık 2006; 23:21:17 >
  • Türkler adamın çok zoruna gidecek bişeyler yaptı galiba
  • o k.mun rusları orta asyanın içine ederken kızıl ordu yüzbinleri katlederken bunu konuşamanlar kendi yaptıklarını başkasının üzerine mok atarcasına yazıp çizerekten açığa vurmaya çalışıyorlar.dostoyevski tarih uzmanımıymış yoksada bunları yazma cesareti göstermiş.Dosteyevskinin anlattıklarını kanıtlayacak en ufak bir delil bile yokken özellikle lenin-stalin yönetiminin kızıl ordunun katliamlarının geröek olduğunu tüm dünya kabul ediyor.
  • bu millet daha avrupalıya özensin,kendi benliğinden uzaklaşsın,tarihinden dilinden utansın...devam etsin böyle yapmaya,o ahlaksızlara sanki bi poklarmış gibi öykünmeye...

    böyle giderse allah bu milletin üstüne daha çoookk pislik yağdırır.

    kendi kendimizi bulmadıkça,özümüze dönüp,benliğimize bürünmedikçe bu millete kurtuluş yok
  • quote:

    Orjinalden alıntı: daturkishulan

    bu millet daha avrupalıya özensin,kendi benliğinden uzaklaşsın,tarihinden dilinden utansın...devam etsin böyle yapmaya,o ahlaksızlara sanki bi poklarmış gibi öykünmeye...

    böyle giderse allah bu milletin üstüne daha çoookk pislik yağdırır.

    kendi kendimizi bulmadıkça,özümüze dönüp,benliğimize bürünmedikçe bu millete kurtuluş yok


    +1000
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.