Şimdi Ara

DH Halk Müziği-Türkü Topluluğu

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
17
Cevap
0
Favori
1.872
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Evet arkadaşlar kendi değerlerimizi koruyan Halk Müziği - Türkü - Bağlama vb. müzik türleri dinleyen arkadaşlarımızı burada toplanmaya bekliyorum.



    KISACA TÜRK HALK MÜZİĞİ :

    Türk müzik tarihi kendi bünyesinde kendine has ve kendi ürettiği biçimi ile genel müzik tarihi içinde yerini aldı. Türk müzik tarihi “hem Türklerin tarih boyunca müzik ile olan her türlü ilgisinin hem de Türk müzik sistemi ile bu sisteme karışan her türlü müziğin teknik gelişmelerinin incelenmesi” biçiminde tanımlanabilir.


    TÜRK HALK MÜZİĞİ ENSTÜRÜMANLARI :


    Türk halk müziği çalgılarını şöyle sınıflandırabiliriz.
    1-Telli Çalgılar

    a) Mızrapla çalınanlar
    b) Parmakla çalınanlar

    Bağlama
    Tar


    2-Yaylı Çalgılar


    Kabak Kemane
    Karadeniz Kemençesi

    3- Nefesli Çalgılar


    Zurna
    Kaval
    Çığırtma
    Mey
    Tulum
    Sipsi
    Çifte

    4-Vurmalı Çalgılar


    Davul
    Nağara
    Tef
    Kaşık



    DEĞERLİ ÜYELERİMİZ :

    HydroAcidX

    DevilReloaded




    İmza Çeşidi 1 :


    [link=http://forum.donanimhaber.com/m_29528629/tm.htm]DH Halk Müziği dinleyenler , kültürel değerlerini koruyanlar topluluğu[/link].



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Suprémacy -- 4 Şubat 2009; 15:42:41 >







  • Anlaşılan talep olmamış. Ekle kardeşim beni ilk sıraya.
  • ekle dostum gece gece dertlendin mi noldu
  • tamam arkadaşlar hemen ekliyorum ilgilendiğiniz için teşekkürler.. fakat halk müziğine bu kadar az talep olup da rock-metal gibi müzik çeşitlerine çok talep olması benim gerçekten canımı sıktı kendi kültürümüzü bilip korumalıyız arkadaşlar



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Suprémacy -- 4 Şubat 2009; 15:44:05 >
  • beni ekle olayını yapmasan olmaz mı

    çünkü insanlar ismini yazdırıp bir daha giemiyorlar dh deki birçok topluluk bu halde.dh metal topluluğunda ekle beni olayı olmamasına rağmen bu günlere kadar geldik.

    eğer bu olaylardan kaçarsak daha iyi olur diye düşünüyorum.birde burda yapabiliceğimiz paylaşımlara özgün müzik eklemezsek sevinirim türkü diye anılması beni rahatsız ediyor.

    o zaman ben size birol topaloğlu ismini vererek başlayayım.daha önce dh metal topluluğundada ismi geçmişti.kendisi karadeniz türkülerinin özünü bozmadan güzel bir yorumla bizlere aktarmıştır.Lazca ve türkçe parçalardan oluşan 3 albümü var her albümdede Erkan Oğur gibi usta isimerin yardımları var.Ezmoce albümünü daha bir beğenerek dinledim ama diğer 2 albümüde gayet iyiydi.
  • Aşık Veysel'in Bütün Albümlerini bulabileceğimiz bir yer biliyor musunuz?Vardı bütün albümleri şimdi de hiçbirisini bulamıyorum

    Bu arada beni ekleme , ekleyince değil muhabbet ettikçe ayakta kalır burası...
  • Metal müzikte dinlerim ben ama. Halk müziğinin yerini hiçbişey tutamaz



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Jun.Misugi -- 4 Şubat 2009; 21:26:42 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: HydroAcidX


    Metal müzikte dinlerim ben ama. Halk müziğinin yerini hiçbişey tutamaz


    Usta doğru söylüyorsun Halk müziği'nin yerini hiçbirşey tutamaz katılıyorum
  • Aşık Veysel'in Hayatı - Eserleri - Şiirlerinden Örnekler

    Asıl adı, Veysel Şatıroğlu'dur.Ünlü halk ozanımız.

    1894 yılında Sivas ili Şarkışla ilçesinin Sivrialan köyünde çiftçi bir ailenin çocuğu olarak doğan Âşık Veysel, 7 yaşında geçirdiği çiçek hastalığı sonucunda sol gözünü, bir talihsizlik sonucuyla da sağ gözünü kaybetti. Babasının, Âşık Veysel'e oyalanması için aldığı sazla önce başka ozanların türkülerini çalmaya başladı, 1933 yılında tanıştığı Ahmet Kutsi Tecer'in teşvikleriyle kendi sözlerini yazıp söylemeye başladı. Ahmet Kutsi, Aşık Veysel'i Türk halkına tanıtmıştır.

    Âşık geleneğinin son büyük temsilcilerinden olan Âşık Veysel, bir dönem yurdu dolaşarak Köy Enstitüleri'nde saz hocalığı yaptı. 1970'li yıllarda Hümeyra, Fikret Kızılok, Esin Afşar gibi bazı müzisyenler Âşık Veysel'in deyişlerini düzenleyerek yaygınlaşmasını sağladı. Şarkışla'da her yıl adına şenlikler yapılır.

    Eserlerinde Türkçesi yalındır. Dili ustalıkla kullanır. Biçemi gösterişsiz ve nerdeyse kusursuzdur. Yaşama sevinciyle hüzün, iyimserlikle umutsuzluk şiirlerinde iç içeydi. Doğa, toplumsal olaylar, din ve siyasete ince eleştiriler yönelttiği şiirleri de var.

    Şiirleri, Deyişler (1944) , Sazımdan Sesler (1950) , Dostlar Beni Hatırlasın (1970) isimli kitaplarında toplandı. Ölümünden sonra Bütün Şiirleri (1984) adıyla eserleri tekrar yayınlandı.

    21 Mart 1973 tarihinde hayata gözlerini yuman halk ozanımız eserleriyle ölümsüz hale gelmiştir.

    Şiirlerinden Örnekler:

    Uzun İnce Bir Yoldayım

    Uzun ince bir yoldayım
    Gidiyorum gündüz gece
    Bilmiyorum ne haldeyim
    Gidiyorum gündüz gece

    Dünyaya geldiğim anda
    Yürüdüm aynı zamanda
    İki kapılı bir handa
    Gidiyorum gündüz gece

    Uykuda dahi yürüyom
    Kalmaya sebeb arıyom
    Gidenleri hep görüyom
    Gidiyorum gündüz gece

    Kırkdokuz yıl bu yollarda
    Ovada dağda çöllerde
    Düşmüşüm gurbet ellerde
    Gidiyorum gündüz gece

    Şaşar Veysel işbu hale
    Gah ağlayan gahi güle
    Yetişmek için menzile
    Gidiyorum gündüz gece



    Sen Bir Ceylan Olsan

    Sen bir ceylan olsan ben de avcı
    Avlasam çöllerde saz ile seni
    Bulunmaz dermanı yoktur ilacı
    Vursam yaralasam söz ile seni.

    Kurulma sevdiğim gözelim deyin
    Bağlanma karayı alları geyin
    Ben bir çoban olsam sen de bir koyun
    Beslesem elimde tuz ile seni.

    Koyun olsan atlatırdım yaylada
    Tellerini yoldurmazdım hoyrada
    Balık olsan takla dönsen deryada
    Düşersem toruma hız ile seni.

    Veysel der ismini koymam dilimden
    Ayrı düştüm vatanımdan ilimden
    Kuş olsan da kurtulmazdın elimden
    Eğer görsem idi göz ile seni.



    Sazıma

    Ben giderim sazım sen kal dünyada
    Gizli sırlarımı aşikar etme
    Lal olsun dillerin söyleme yada
    Garip bülbül gibi ah u zar etme

    Gizli dertlerimi sana anlattım
    Çalıştım sesimi sesine kattım
    Bebe gibi kollarımda yaylattım
    Hayali hatır et beni unutma

    Bahçede dut iken bilmezdin sazı
    Bülbül konar mıydı dalına bazı
    Hangi kuştan aldın sen bu avazı
    Söyle doğrusunu gel inkar etme

    Benim her derdime ortak sen oldun
    Ağlarsam ağladın gülersem güldün
    Sazım bu sesleri turnadan m'aldın
    Pençe vurup sarı teli sızlatma

    Ay geçer yıl geçer uzarsa ara
    Giyin kara libas yaslan duvara
    Yanından göğsünden açılır yara
    Yar gelmezse yaraların elletme

    Sen petek misali Veysel de arı
    İnleşir beraber yapardık balı
    Ben bir insanoğlu sen bir dut dalı
    Ben babamı sen ustanı unutma




  • Aşık Mahzuni ŞERİF


    Doğum 1939
    Doğum Yeri Afşin, Kahramanmaraş, Türkiye
    Etnik Köken Türk
    Müzik Türü Türk Halk Müziği
    Etkin Olduğu Yıllar
    Müzik Şirketi {{{Müzik Şirketi}}}
    Albümler
    Web [mahzuniserif.com]

    Mahzuni Şerif (1939, Afşin, Kahramanmaraş - 17 Mayıs 2002, Köln), bir Türk halk ozanıdır. Gerçek adı Şerif Cırık'dır.

    Kahramanmaraş'ın Tarlacık (eski ismi Berçenek) Köyü'nde dünyaya geldi. 1955 yılında daha sonra Ankara'ya nakledilen Mersin Astsubay Okulu'na kaydoldu. 1960'ta eşi Suna'yı kaçırdı ve 6 ay köyünde kaldı. Bu sırada okulu Balıkesir'e nakledildi. Okul komutanının çabası ile yeniden okula dönen Aşık Mahzuni, 6 ay devamsızlık yaptığına ilişkin bir ihbar üzerine okuldan atılınca yeniden köyüne döndü. 1964 yılında ilk plağı ile müzik piyasasına girdi.

    Bir süre Gaziantep'te ikamet ettikten sonra Ankara'ya taşındı. 1989-1991 yılları arasında Halk Ozanları Derneği Genel Başkanlığı'ni yürüten Aşık Mahzuni Şerif, Pir Sultan Abdal Dernekleri Genel Merkez Disiplin Kurulu Başkanlığı, Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliği ve Ozan-Der Onur Kurulu Başkanlığı'nı da yaptı.

    2001'in başlarında rahatsızlanarak, kalp ve solunum yetmezliği nedeniyle, JFK Hospital'da yoğun bakım altına alındı. Mayıs ayında, günümüzün Pir Sultan'ı Aşık Mahzuni Şerif, bir kez daha ölümü yenmeyi başardı. Ve aynı yılın Kasım ayında kendisine, "Elhamdülüllah Kızılbaş'ım ve Laikim. Ben değil yedi sülalem kızılbaştır. Bir suç varsa o da dedemdedir!" dediği için, DGM tarafından dava açıldı. Duruşma 27 Aralık 2001 tarihinde DGM'de yapıldı. 2002 Mayıs ayının 17'sinde evli, sekiz çocuk, dört torun sahibi olan Mahsuni Şerif 62 yaşında Almanya'nın Köln şehrinde hayata gözlerini yumdu. Bu ana kadar O, devletin düzenini yıkmak suçundan, hala yargılanıyordu.Mezarı şu an son ikamatgâhı olan Hacı Bektaş Veli Külliyesi'nin yakınındaki Çilehane adı verilen bölgededir. Veysel AYAR Çobanbeyli

    Türk halk müziği sanatçılarının başvuru kaynağı, söz ve beste deposu olan Aşık Mahzuni birçok dinleyecisi açısından günümüzün çağdaş Karacaoğlan'ıydı. Dom Dom Kurşunu (Araştırmacı Yazar Battal Pehlivan Aşık Mahzuni Şerif'i yaşamı ve sanatı üzerine yaptığı incelemenin adı da Dom Dom Kurşunu idi), Yuh Yuh, Fadimem, Gül yüzlüm, Ciğerparem ve Ekmek kölesi gibi eserleriyle tanınan Aşık Mahzuni'nin türkülerini İbrahim Tatlıses'ten Mahsun Kırmızıgül'e kadar birçok türkücü ile bazı pop müzik sanatçıları da okudu. Halk şiirine gönül veren ve konuşma dilini şiirleştiren Aşık Mahzuni'nin 400'e yakın plağı, 50 kasedi ve yayınlanmış 9 adet kitabı bulunuyor.

    Bir şiiri :

    Doktor Bey

    Avrat yeğin sayrı, benim karnım aç

    Keyf için gelmedik bura doktor bey

    Fukara harcından yaz da bir ilaç

    Olsun derdimize çare doktor bey


    Tamam vatandaşık, gardaşık tamam...

    Böyle pahalı mı adam adama

    Geldik ta sabahtan kaldık akşama

    Yarına mümkün mü sıra doktor bey


    Yedi baş horanta yıkık hanede...

    Tüm kazancım bini bulmaz senede

    Yüz pangunut helal olsun gene de

    Ben nereyim, beşyüz nere doktor bey


    Tek kaşıkla çorba içer dördümüz...

    Kul başından ırak ola derdimiz

    Senden benden esker ister ordumuz

    Candan da mı yeğdir para doktor bey


    Dert bela tebelleş oldu başıma

    Her gece tahsildar girer düşüme...

    Beni mahcup etme can yoldaşıma

    Erkeklik öldü mü bre doktor bey


    Büyük oğlan esker öteki çırak

    Han için param yok oteli bırak...

    Mevsim kış yollar sarp köy hayli uzak

    Bir değil beş değil yara doktor bey


    Memur gelir karşılarsın köşeden

    Zengin gelir kırılırsın neşeden

    Öte kaçma bizim garip Eşe'den,

    Bakıp boynundaki kire doktor bey


    Hemi Müslümanım insanım hemi

    Halimi arzettim darılma e mi

    İçinde mangır yok ara kesemi

    Bir de ceplerimi ara doktor bey


    Daha sayayım mı noksan mı daha

    Yalvara yalvara tükendim aha...

    Bu yüzle mi çıkacaksın Allah'a

    Vallahi yanarsın nara doktor bey




  • Bu konuyu etkin ederseniz kendi çapımda düşündüklerimi anlatmaya çalışırım.
    Ama böyle konu çok gördüm ki bakın ilk sayfada bir tane bile yok.
  • usta bu konuyu etkin edin demekle neyi kastetmeye çalıştın anlamadım
    ayrıca kendi çapında düşündüklerini burada bizle paylaşırsan çok memnun olurum
  • quote:

    Orjinalden alıntı: yigitap

    usta bu konuyu etkin edin demekle neyi kastetmeye çalıştın anlamadım
    ayrıca kendi çapında düşündüklerini burada bizle paylaşırsan çok memnun olurum


    Etkin etmek demek, bu konu diğer bu amaçla açılan konular gibi aşağı düşsün istemiyorum demek.
    Kendi fikirlerimde şunlar;
    Ya şimdi kimi dinleyiciler var onlara türkü olsun da ne olursa olsun.Adam diyor Aşık Mahzuni dinle, indiriyorum birkaç parça dandik çıkınca da soğuyorsun ister istemez.Mesela benim arkadaşlarım var onlar Cengiz Kurtoğlu falan dinliyor, yahu onlara Cengiz olsun da ne olursa olsun.Yahu bu adamın hiç mi dandik şarkısı yok.

    Yani demek istediğim;
    Eğer bir paylaşım yapılacaksa, kaliteli olsun.Ben belki nefes tarzı müzikleri sevmem ama o kadar kaliteli bir nefes verirsin ki onu dinlerim."Vay biz Türk'üz işte, bırakın bu gavur adetlerini, türkü dinleyin, THM-TSM dinleyin.Anlamadığınız şeyleri neden dinliyorsunuz." gibi adamlar her zaman Türk Müziğini de aşağı götürmüştür.




  • doğru söylüyorsun aslında
  • Ali Ekber Çiçek

    1938 - 26 Nisan 2006. Erzincan’ın Ulalar köyünde doğdu. 1939’daki Erzincan depreminde babası öldü. Çok küçük yaşlarda bağlama öğrenmeye başladı. Potim İsmail Dede ve Emin Tabak Dede’den ilk bağlama dersleri aldı.

    İlkokuldan sonra maddi olanaksızlıklar nedeniyle öğrenimi sürdüremedi. Yaşamını sağlayabilmek için değişik işlerde çalıştı. Ancak müzikle bağını hiç koparmadı.

    İlk gençliğinde İstanbul’a giderek dönemin birçok ünlü halk müziği isimleriyle tanıştı ve kendini geliştirdi.

    Askerlikten sonra müzik ve bağlama bilgisini pekiştiren Çiçek, 1954 yılında Muzaffer Sarısözen tarafından beğenilince Ankara Radyosuna girdi. Bir süre burada çalıştıktan sonra, görevini 1960’dan sonra da İstanbul Radyosunda sürdürdü.

    Radyoda çalıştığı dönemde yaklaşık 400 türküyü seslendiren ve geniş dinleyici topluluklarına ulaşan Ali Ekber Çiçek, kendinden sonra birçok bağlama ve ses sanatçısını etkiledi. Derlediği ya da bestelediği türkülerin birçoğu halk müziğinin klasikleri arasında yeri aldı.

    Hakkında bir de belgesel hazırlanan Ali Ekber Çiçek, Türkiye ve Türkiye dışında birçok konser ve seminere katıldı, birkaçı Amerika ve Fransa’da olmak üzere onlarca albüm hazırladı.

    İstanbul'da öldü ve Edremit'te toprağa verildi.




  • Hocam ekle..

    Şimdi gençlerimizin çoğu Metallica, Iron Madien gibi gruplara takılıyor. Ben genelde çoğu türküyü severim. Yavuz Bingöl, Kubat'ın falan türküleri güzel. Kafama esince sevdiğim 2,3 parçadan dinliyorum.
  • Ekle Hocam,

    Bizim sanat olarak tek iyi yaptığımız şey türkülerimiz onuda kaybetmeyelim.

    Birde paylaşım yapayım




    Uyan Çoban Uyan

    Uyan çoban uyan sürüde kurt var
    Mor koyun yaralı kuzu perişan
    Sakiler inliyor sızlıyor dağlar
    Mecnun çöle dargın yazı perisan

    Canavar bürünmüş kuzu postuna
    Karışmış sürüye canlar kastına
    Hakim defterini çekmiş üstüne
    Ciğer pare pare sizi perişan

    Efendim efendim hal böyle böyle...

    Gemiler delinmiş yelkeni berbat
    Zehire garkolmuş misk ile şerbet
    Sanma ki cihanın sultanı rahat
    Bazan dalgın gezer bazı perişan

    Efendim efendim hal böyle böyle...

    Uyan çoban uyku zarar getirir
    Her taşın başında bir kurt oturur
    Sürmeli yavruyu alır götürür
    Parça parça koyma bizi perişan

    Efendim efendim hal böyle böyle...

    Yabaniler gezer dostun bağında
    Mecnun dolaşmıyor Leyla dağında
    Halden hale girdim gençlik çağında
    Mahzuni yan yatar sazı perişan




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 9090XWB -- 2 Nisan 2015; 9:12:03 >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.