Şimdi Ara

Devletin varlığını meşru kılan şey nedir?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
13
Cevap
1
Favori
771
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Devletin varlığını meşru kılan şey nedir? Bu konuda ki fikirlerinizi almak istiyorum.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >



  • En başta düşmandır. Yani sürüden ayrılanı kurt kapar meselesi. Düşmana karşı birlik olmalısın ki kolay lokma olmayasın. Hele ki düşmanın bu kadar güçlü olduğu bir dönemde, dünyaya karşı kendimizi meşru bir devlet olarak gösterme mecburiyetimiz var.



    Eskiden olsaydı, orta asyanın devasa bozkırlarında at koştururduk. Özgürlüğümüzü yaşardık. O zamanlar Çinin devasa ordusu bile, Metehan'ın bir avuç askeriyle baş edememişti. Çünkü devasa ordu merkezden ne kadar uzaklaşırsa, o kadar sıkıntı yaşamaya başlar. Yiyecek, içecek ihtiyacı giderek sorun olmaya başlar. Metehan da bu durumu çok güzel değerlendirerek, çok büyük bir zafer kazanmıştı. Ama şimdi adamların uyduları var, uzaktan kumandayla yönettikleri bımbardıman uçakları var. Tek tuşa basıp binlerce kilometre uzağa gönderebildikleri füzeleri var.



    Bu yüzden onların istedikleri şekilde parlemanter sistemle yönetileceksin, onlar parayı elinde tutarken onlardan borç para alıp donuna kadar borçlanacaksın, çalışıp elde ettiğin parayla da anca borcunun faizini ödeyeceksin, işlerine gelmediği zaman senin başındaki lideri darbeyle indirecekler, oblara kafa tutmayacaksın, küresel kapitalizmin mal satıp borçlandırdığı bir oazar olmayı kabul edeceksin.... Bu böyle uzayıp gider. Sen de bu güçlü düşman karşısında mecburen birlik olup parçalanmamaya çalışacaksın.



    İşte devlet olmamızın sebebi bu. Dersen ki, insanlar bir gün gelecek, iyilik ve güzellikler etrafında toplanıp devlet kuracak. O günler ancak bu dünyadaki küresel kapitalist düzen çöktüğü zaman gerçekleşebilir. Tıpkı bir zamanlar, Çin seddinden avrupanın ortasına kadar bütün dünyanın, İslamın güzelliği etrafında toplandığı zamanlar gibi. İlte bu dünyadaki insanoğlunun imtihanı bu. Tefecilik düzeni ile dünyayı yönetenlere karşı, gariban milletlerin zafer kazanacağı günler çok uzak değil. Ama biz göremiyecez. Biz sadece bunun tohumlarını atabiliriz. Meyvesini de sonraki nesiller yer.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Kanun olabilir mi? Kanun ve düzeni tutacak bir otorite. Ben şahsen, devlet, din, ırk, milliyet kavramlarına çok soğuğum. Pek tabi, kafamdaki dünya düzeni bir ütopya da olsa. Devlet nedir? Bu soruyu sormamız gerekiyor. Devlet ne yapar? Devlet ne içindir? Devlet halkın hizmetçisi midir, yöneticisi mi? Halkın olan ülkenin kararlarını, gene halkın seçtiği devlet mi vermelidir? Devlet var olmalı mıdır? Temelde yönetmeye bağlanıyor. Eğitim bakanı. Eğitim kadrosu (?), devlet olmasaydı, ya da devlet kavramına benzer bir otorite, ülkenin eğitim vb. alanları sahipsiz mi kalırdı?

    Devletin varlığını yönetim meşru kılar. Basit düşünüp, şu anki dünyamızı referans alıp, devlet kavramını silersek, anarşist bir dünya olursak, eşitliğimizi nasıl sağlayacağız? Bazı şeyleri yapmak için halktan bir adım öne atan kişiler, bir süre sonra gene "devlet" denen bir kavram yaratmayacak mı? Yönetilmek bizim ihtiyacımız mı? Belki düzene ihtiyaç duyuyoruzdur.

    Gene de, benim dünya görüşüme göre, devlet ve sınırlar uygulanmaması gereken kavramlar. İnsanlık olarak bir olup, sadece ve sadece evreni anlamayı ve uygarlığımızı geliştirmeyi idealimiz haline getirip yaşamalıyız. Tabi ki ütopik biraz.




  • kingman29 K kullanıcısına yanıt
    Ne düşmanları, hangi düşmanlar? Normalde canlılar kıt kaynakları elde etmek için birbiriyle kavga ederlerdi. Biz ise kıt kaynakları verimli şekilde dağıtcak bir sisteme sahip olmamıza rağmen nasıl oluyorda hala birbirimiz ile kavga ediyoruz? Sana söyleyeyim: devlet varolmak için düşmana ihtiyaç duyar. Düşman olmaz ise halk devletin zorbalığına neden boyun eğsin ki? O halde devlet, düşman yoksa bile yaratmalıdır. Savaş devletin iktidarını genişletmek için bulunmaz fırsattır. J.J. Rousseaunun dediğine geliyoruz. "Savaşı halklar değil devletler yapar"



    Sana bir soru: bir devlet neden terör ile mücadele etsin ve terörü ortadan kaldırsın? Terörü ortadan kaldırmak devletin yararınamıdır yoksa zararınamıdır?



    Şunu bir kararlaştıralım. Halkları fakirleştirip refah sahibi olmasını engelleyen asıl şey dış güçler değil, bizzar o halkın kendi devletidir. Devlet ekonomiye müdahale etmemelidir. Hem devlet tanrı olmadığı için her şeyi bilemez ve dolayısıyla verimsiz bir ekonomiye sahip olunur ve ikinci olarak ise devlet ekonomiye müdahale edebiliyor ise iktidar hırsına sahip devlet adamları halkı fakirleştirip sömürecektir. Bu devlet adamları kendi iktidarlarını koruyup arttırmak için halka yapmadığı şey kalmaz. Asıl problem liberal-kapitalist olmakta değildir. Asıl problem liberal-kapitalist olmamaktır. Senin o güçlü düşmanlara gücü tanrımı verdi? Yoksa gelişmeye elverişli bir sosyo-ekonomik düzenemi sahiplerdide geliştiler? Cevap çok açık.



    Ayrıca küresel kapitalist sistem barışı beraberinde getirir. Çünkü küresel kapitalist sisteme dahil olan devletlerde savaşın olması bütün devletlerin zararınadır. Açıklayayım, toplumda nasıl işbölümü var ise küresel kapitalist dünyada da ülkeler arasında işbölümü vardır. Küresel işbölümüne dahil ülkeler MECBURİ olarak birbirini kollarlar. İngiltere neden Fransaya veya Almanyaya zarar vermezde ortadoğu ülkelerine zarar verir? Çünkü Fransa ve Almanya küresel işbölümüne dahildir ve onlara zarar gelmesi İngilterenin de zararınadır. Çaktın? İçe kapalı ekonomili ülkeler savaş ve istila kültürünü doğurur. Dünyanın geri kalanıyla birleşmiş, küreselleşmiş devletler ise mecburi olarak barışı doğurur. Frederick Bastiatında dediği gibi "Sınırlardan mallar geçmezse ordular geçer."



    Tefeciliğe, haydutluğa ve sömürüye sövüp devleti meşru görmen ayrı bir çelişki olmuş. Devlet haydutluk, sömürü ve zorbalık sayesinde vardır çünkü.



    Dini yönetimler yarardan çok zarar getirir. Dini yönetimlere gömdüğüm yazı için bknz:http://libertevonskepticus.blogspot.com/2017/01/devletin-dini-olmalm.html



    Bir devlet ne kadar büyük toprakları kontrol ederse o kadar zorba olmak zorundadır. Devlet iktidarını dayattığı sürece vardır ve iktidarını dayatması gereken ne kadar çok insan ve toprak var ise o kadar zorba olmak zorundadır. Büyük devlet yararlı değildir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • The Neighbourhood kullanıcısına yanıt
    Düzeni tutacak otorite devlet olmak zorunda değil. Devlet-dışı mekanizmalarda düzeni tesis etme kabiliyetine sahip. Ayrıca devletten daha iyiler. Çünkü politik toplum aygıtları zorbalık üzerine kurulu iken sivil toplum gönüllülük üzerine kuruludur.



    Devlet bir toplumun;

    1. Zorlama gücünün kullanımında haklı bir tekel iddia eden,

    2. Kurallar yapma ve bu kuralları başkasına empoze etme hakkı iddia eden,

    3. Bu iddiaları yerine getirmek için etkin zorlama gücüne sahip olan parçasıdır.



    Devlet sözde halkın hizmetçisi olmalıdır. Ancak hiçbir devlet adamı tebaasının kendine koyduğu kurallara boyun eğmek istemez ve kendi kişisel çıkarları için iktidarını genişletmek ister. Dolayısıyla halk, devletin hizmetçisi olup çıkar. Asıl kötü olan ise eğitimin devletin elinde olmasıdır. Devlet yeni nesilleri resmi ideoloji güdümünde eğittiğinden ötürü yeni nesillerde devlete itaatkar yetişecektir.



    Yapılması gereken insan hakları ve bireysel hakları tesis edecek kurumlardan oluşan bir toplum kurmaktır. Böyle bir toplumda kurumlar bireyselliği koruyacağından ötürü bir devlet aygıtının oluşumu önleyecektir.



    Dünya zaten devlet ve sınırların olmadığı bir noktaya doğru gidiyor gibi gözüküyor. Küreselleşme sağolsun. Gelecekte ya faşist yönetimler kuvvetlenecek ya da liberteryen bir dünya ile karşılaşacağız.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • devletin varlığının meşru olduğunu kim söyledi ki? başka bir devlet mi yoksa?

    bu konu için evrimsel biyolojinin faydası dokunabilir belki,
    insanlığı diğer canlılardan ayıran şey işbirliği kurabilmesidir. analitik zekamız, bizi düşünsel üstünlük ve işbirliği ile tabiata karşı güçlü kılmıştır. devamında da, bunu yapabilen diğer insan kümelerine karşı üstünlük sağlama girişimi içerisinde olduğumuz pek açık.
    bunu bir organizma olarak düşünebiliriz. zaman içerisinde, her bir topluluk tek bir birey refleksi kazanır; deneyimsel kazançları ve öngörüleri de taslaklar halinde anlaşmaya dayalı ilkeler topluluğu adını alır.
    ve bu sefer de farklı toplulukların ittifakına şahit olmaya başlarız. ve birlikler halinde daha üstünkörü bir organizma davranışları sergilenmeye başlanır.
    bu arada sağa sola hatta her yere, haksızlık, ölüm, üzüntü ve vergi ekleyin. gitmediğimiz okulun vergisi, caminin imamının maaşı gibi şeyler işte.

    tüm bunlar meşru mu şimdi?




  • demonchild D kullanıcısına yanıt
    Devletin varlığının bireysellik bakımından meşru olmadığı görüşüne sahibim. Pek çok noktada sana katıldım ancak organizmacı toplum görüşünü savunmasaydın iyiydi.



    Haklısın insan işbirliği kuruyor. Ancak devlet, işbirliği içinde bulunan küçük bir azınlığın işbirliğine sahip olmayan, örgütlenememiş büyük çoğunluğa boyun eğdirdiği bir aygıttır. Bir haydut çetesinin topluma boyun eğdirmesi=devlet.



    Organizmacı toplum anlayışında tüm toplumun çıkarları aynıymış gibi gösterilir. Ancak sivil toplum ile politik toplumun çıkarları kesinlikle çatışır. Dolayısıyla devlet-halk ilişkisi organizmacı bir bakış açısı ile anlaşılamaz.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Devletsiz Toplum Mümkün mü?
    4 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • Organizma olayını savunmuyorum, bir gerçeklik olduğunu uzulerek belirtiyorum sadece. Zorbalık.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Adalet anlayışıdır yani güçtür
  • devlet diye bir şey yok , meşruluk diye bir şey yok. Bu kavramları biz uydurduk. Bu kavramları anlamlandırmak da bizim öznel görüşümüze bağlı. vatikanı bir devlet olarak tanıyıp ,filistini yok sayabilirsin. Nasıl ? basit , Keyfine göre. kimin keyfine göre ? daha güçlü olanın keyfine göre . kim güçlüyse onun dediğini yaptırma olasılığı daha yüksektir. Güçlü olan devlet derse devlet olur , meşru derse meşru olur.
  • Devleti meşru kılan şey, mükemmeliyetçiliğimizdir
  • Devletin meşruluk kaynağı adına çok şey söylenegelmiş. Mesela Hobbes güvenlik amacı ile devletin kurulduğunu söylerken, John Locke temel hakların korunması için devletin gerekli olduğunu söylemiştir. Bu meşruluk kaynakları eğer devlet tarafından korunamaz hale gelirse devlet meşruluk kaynağını yitirmiş olur ve bireyin devlete direnme hakkı ortaya çıkar.

    Minarşizm ve Ancap arasında gidip gelen biri olarak şunları söyleyebilirim. Piyasa her zaman devletten daha verimli olmuştur ve sorunlara daha hızlı ve etkili cevap vermiştir. Devlet yapısı gereği çok hantal ve planlamacı. Bütün verileri doğru toplayamaması ve planını bu yanlış veriler ile yapması sonucu kötü kararlar veriyor. Bunun sebebi bu mevkilerde ki insanların kötü olması değil, bu işin doğasının bu şekilde olması. Devleti melekler yönetse bile sonuç pek değişmez.
  • Daha önce çokça tartışıldığı gibi devlet iki unsur üzerine yükselir. Güvenlik ve adalet.

    Sonuçta Devlet, içinde yaşadığı vatandaşlar için denetleyici ve düzenleyici bir kurumdur.

    Devlet içindeki sorunlar devletin varlığıyla alakalı değil daha çok toplumların kültürleri ile alakalıdır.

    Gelişmiş kültürler refaha her zaman daha yakın olurlar.
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.