Şimdi Ara

Christopher Nolan Büyüsü

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
9
Cevap
1
Favori
254
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Bir gece ansızın yine aklıma düştü bu adam..
    Sinema tarihine adını yazdırmış onlarca iyi yönetmen var, kubrick gibi hitchcock bir çok kişiye göre gelmiş geçmiş en iyi yönetmen olan birkaç isim var, gerek devrim niteliğindeki teknik kullanımları, gerek mükemmelliyetçilikleri gerekse mihenk taşı olmuş filmleriyle evet psycho o zaman için devrim niteliğinde bir film ki hala etkili, evet 2001 müthiş bir öngörü ve yönetmenlik eseri, adeta bir ferrari tasarlayıp sürmek gibi bir film, evet shining her anlamda mükemmel şekilde başarılı, türünde hala üstüne film gelmedi. Ama kaç kişi inception time ile biterken yaşadığı duyguyu bu filmlerde yaşadı, kaç kişi interstellardan çıkarken adeta ruhu farklı bir noktaya geldiği hissini bu yönetmenlerin filmlerinden aldı?

    Aynı anda bu kadar geniş kitleye hitap edip sevilen, bu kadar gişe yapan aynı zamanda olağanüstü filmler yapan başka bir yönetmen daha bilmiyorum.
    Evet çağdaşları tarantino ve fincher en az onun kadar iyi yönetmenler, evet en az nolanın top işleri kadar onların da iyi filmleri var ama hiçbir filmleri bahsettiğim "o" etkiyi yaratamıyor.
    Evet nolan nolan yorum ama bu başarının tartışmasız yüzde ellisi hans ustaya ait ona değinmeye gerek bile yok..

    Aylar aradan sonra ilk defa bunun için konu açtım.
    Sizin bu adamı farklı kıldığını düşündüğünüz nedenler ne peki?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >







  • Gerçekçilik. Tek kelime ile anlat dersen Nolan için bunu derim. Bilimkurgu(Interstellar) olsun, fantastik(The Dark Knight)olsun, bu her türden filmi o kadar gerçekçi işliyor ki adeta filmin içine giriyorsun. Sen de o uzay mekiğindesin, sen de Gotham'dasın ve o şeyler gerçekten oluyor hissi veriyor. Tabi Hans Zimmer'ın da bunda etkisi büyük.
    Mesela sen örnek verdiğin için ben de Tarantino'dan örnek vereyim; herkes bir anda buluşuyor, ortalık kan gölüne dönüyor tabi bunlar da çok güzel şekilde işleniyor. Tarantino'nun olayı da bu ''İşleyiş-Kurgu'' o da bu konuda ön plana çıkıyor.
    Dediğin ''o'' etkiyi ben böyle görüyorum.
  • Akıl Defteri ve Prestij der bırakırım... Adamın büyüsü hikayeyi aktarma biçiminde yatıyor sanırım. Bir de sahneleri bize en doğru açıdan gösterip, yeniden izlendiğinde bile farklı detayları araya sıkıştırıp hadi canım buda mı varmış dedirtiyor insana.
  • Tarihi drama Oppenheimer'la Oscar zaferi yaşayan İngiliz-Amerikalı film yapımcısı Christopher Nolan, hizmetlerinden dolayı İngiltere'den şövalyelik unvanı alacak.

  • Majestik ve nüanslı bir montajın dahilinde en yoğun duyguları dramatik ve ağır molla bir tarzda seyirciye yaşatmaya çalışıyor. Ama o kadar etkilenemediğim bir büyüdür. Mesela Interstellar'a millet bayılıyor ama uzayı sevmeme rağmen ben o kadar etkilenmedim. Filmin sonundan fazla bir anlam çıkaramadım. Birkaç parıltılı görselle beraber Hıristiyanlıktan devşirme sevgi temalı veya vurgulu bir filmdi bence o kadar. Hatta Nolan bazı açılardan bana biraz manyak gibi geliyor. Oppenheimer gibi manyaklara ilgi duymasından belli zaten.


    Interstellar ile alakalı olarak dediğimi açayım:


    Spoiler,

    mesajı görmek için tıklayın.
    Hani insanlığın baba ve kızın çabasıyla anladığım kadarıyla gravitasyonu çözmesi film boyunca işlenip duran ağırlaşan çevre sorunlarını nasıl giderdi; oradaki köprüyü ben kuramadım. Bir formülle uzaydaki o garip istasyonu nasıl bir insan ömrü içerisinde yaptılar? Uzayda bir istasyon yapmak için illa o formülle mi ihtiyaçları vardı peki gibi gibi birçok soru sorulabilir hani gayet yapmacık duran tesseractları veya karadeliklerle ilgili - çoğu zaten yanlış - tuhaflıkları geçtim. Filmin sonunda babası oğlunu sormadı bile veya oğlan yaşıyor mu öldü mü öğrenemedik. Hiçbir oğlan onca yıl geçtikten sonra - mucizevi şekilde genç bir halde dönmüş babasına - küs kalmaz. O kadar yaşlandıktan sonra bazı şeyleri arkasında bırakırdı. Oğlan tavrında zamanla çirkinleşse ve ruhu karamsarlık ve terk edilişle kararsa bile Nolan'ın bu ayrımcı tavrı ve oğlanı belirsiz biçimde dışarıda bırakması bence hiç hoş değil. Bir nevi oğlan "sevgiden yoksun" addedilip film tarafından dışlanıyor. "Sevgiye dayalı kurtuluşa", "yükselişe" mazhar olamıyor. Oğlana da filmin sonunda bir yer açılıp yaptığı her şeye rağmen bir "redemption arc" verilebilirdi. Oğlan babasını, kızı ve babası da onu affedebilirdi. Bana sorarsanız bu tarz şeyler Nolan'ın zihniyet olarak manyak bir fanatik Hıristiyan ve bazı evlatlarına altın çocuk muamelesi yapacak diğerlerini dışlayacak ayrımcı bir baba olduğuna işaret ediyor. Film yapımcılığındaki uzmanlığına lafım yok. Ama bu adamın zihniyetini ve abartılı ağır abi dramasını sevmiyorum. Hani kimse de bu adamdaki - bakışlarına da yansıyan - manyaklığı fark etmiyor mu? Belki de "dehanın bir parçası" olarak görüyorlar? Artık bilemem. Bir de Şövalye unvanı vereceklermiş. El insaf doğrusu.
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >




  • Interstellar ayrıca,


    Spoiler,

    mesajı görmek için tıklayın.
    En iyi "filtrelenmiş" karadelik imajını vermekle beraber en kötü karadelik fiziği demonstrasyonudur. Bu konuda hiçbir şekilde ciddiye alınmamalıdır. Bir karadeliği karadelik yapan olaylardan birisi bilgiyi veya yaşanmışlığı sanki hiç varolmamışlar gibi hapsetmesidir. Karadeliğin olay ufku ardı evrenden nedensel bazda kopuktur. Baba hiçbir şekilde kızına oradan bilgi aktaramaz. Oradan bir daha çıkamaz. Olay ufkuna ulaştığı andan itibaren evrendeki gözlemciler açısından uzay zaman bağlamı hani sanki oradan hiç geçmemiş gibi olay ufku yüzeyinde donmuştur (adı üstünde "olay" ufku, evrendeki son olay sınırı). Baba ama kendi referansında bunu hiçbir şekilde hissetmeden bir daha evrene nedensel bir etkide bulunamayacağı müstakil bir uzay zaman bölgesine olay ufkundan geçiş yapar. Bu bölgede uzay zaman benzeridir ve aslında evrendeki gözlemcilerin referansına göre aynı olay ufkundan geçmeden erişilemeyecek bir gelecekte yer alır. Asla deneyimlemediğiniz ve bu sınırı geçmeden gidemeyeceğiniz özel bir gelecekte. Onun için de karadelik dışardan gözlemleyenler açısından içinde hiçbir şeyin yaşanmadığı ve yüzeyinde nesnelerin giderek kızıllaşıp sönükleşerek donduğu kapkara bir kabarcık gibi görünür. Siz veya kız veya kainatta yer alan diğer gözlemciler - kendimize ait gözlem referanslarımıza göre - "şu andayızdır". "Gelecekte" değilizdir. Baba ama olay ufkunu geçtiği andan itibaren - bu özel uzay sınırını geçiş anı yalnızca uzayda bir konumu geçmeyi değil, artık geri dönülemez bir geçmiş anını geride bırakmaya karşılık düşer - bizim açımızdan "gelecektedir". İnsanın neden sonuç algısında karadeliğe vücut veren maddenin tamamıyla gravitasyonal çöküş anı bile aslında evrende hiç yaşanmamıştır ki, orada gördüğünüz çökmeyle beraber sadece anlam verilemez duran bir karartıdır. Nasıl ki kendi anlığınızda bulunan gözlemciler olarak geleceği göremiyor veya deneyimleyemiyorsanız aslında bir karadeliği de gelecekte yer aldığı için simsiyah uğursuz bir kabarcık olarak görüyorsunuz. Insterstellar bile bir karadeliğin ne kadar f*cked-up ve ilginç bir şey olduğunun hakkını teslim edemez. :D Doğal karadelikler rotasyonlu olduğu için içlerinde bir takım başka acayiplikler de yaşanabilir ama yukarıda prensipler Insterstellar'ın da bolca başvurduğu genel göreliliğin karadelikler hakkında sunduğu temel resimdir. Interstellar'daki karadelikten evrene fiziksel bilgi transferi veya karadelikten çıkma saçmalıklarını unutun. Evrendekiler için siz sadece spin, kütle, elektrik yük ve termal radyasyon sahibi çok basit bir şeysiniz artık - sizi kendisine indirgeyen karadeliğin içinde, size dair bilgiler evrendekiler için artık kayıp (bknz: saçsızlık teoremi veya hipotezi, karadelik entropisi, Hawking ısısı ve radyasyonu). Hatta bahsettiğim gibi onların bulunduğu zaman mekan referansından olay ufkunda donup kalmış göründüğünüz için böyle bir şey bile değilsiniz.
    Daha az ilginç detaylar ise Interstellar'daki gibi hatırı sayılır miktarda akresyon diskli bir süper masif karadeliği net göremeyeceğinizdir. Dışardan bakınca çok ama çok parlak ve aşırı sıcak bir yıldıza benzeyecektir. Çoğu şeyi daha yakınlaşamadan zaten ışınımı ve ısısıyla çok ama çok güçlü bir yıldızmış gibi yok edecektir. E=MC^2 formülüyle düşünürsek karadelik motorlu akresyonlar kainatta bildiğimiz en verimli enerji çıktısını veren kaynaklardan birisidir. Verilmiş bir madde plazmasının %10'u gibi inanılmaz yüksek oranda madde - nükleer fisyondan veya fisyondan çok daha güçlü nükleer füzyondakinden daha fazla oranda madde - enerjiye dönüşür. Üzgünüm arkadaşlar gerçeklik ilginç olabildiği kadar böyle can sıkıcıdır. :d Çok çok sönük akresyonlu karadeliklerde dahi aynı kuvvetler - ivmelenen parçacıklar, manyetik alanlar vs - sizi muhtemelen - en iyi ihtimalle radyasyon zehirlenmesiyle - öldürecektir.
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >




  • Nolan büyüsü bende Interstellar'dan sonra yok oldu. Yani Dunkirk ile bu büyü yok oldu gitti, artık Nolan deyince filmlerine ilgi durmuyorum şahsen. TENET ile yine bir ilgi alanıma girdi ama sonra söndü. İyi bir deneme olsa da başarısızdı eksikti. Oppenheimer'ı izleme gereği bile duymadım şahsen.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kartal Göz -- 2 Nisan 2024; 13:17:32 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.