< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
Christopher Nolan Büyüsü
-
-
Gerçekçilik. Tek kelime ile anlat dersen Nolan için bunu derim. Bilimkurgu(Interstellar) olsun, fantastik(The Dark Knight)olsun, bu her türden filmi o kadar gerçekçi işliyor ki adeta filmin içine giriyorsun. Sen de o uzay mekiğindesin, sen de Gotham'dasın ve o şeyler gerçekten oluyor hissi veriyor. Tabi Hans Zimmer'ın da bunda etkisi büyük.
Mesela sen örnek verdiğin için ben de Tarantino'dan örnek vereyim; herkes bir anda buluşuyor, ortalık kan gölüne dönüyor tabi bunlar da çok güzel şekilde işleniyor. Tarantino'nun olayı da bu ''İşleyiş-Kurgu'' o da bu konuda ön plana çıkıyor.
Dediğin ''o'' etkiyi ben böyle görüyorum. -
-
Akıl Defteri ve Prestij der bırakırım... Adamın büyüsü hikayeyi aktarma biçiminde yatıyor sanırım. Bir de sahneleri bize en doğru açıdan gösterip, yeniden izlendiğinde bile farklı detayları araya sıkıştırıp hadi canım buda mı varmış dedirtiyor insana. -
Tarihi drama Oppenheimer'la Oscar zaferi yaşayan İngiliz-Amerikalı film yapımcısı Christopher Nolan, hizmetlerinden dolayı İngiltere'den şövalyelik unvanı alacak.
-
Majestik ve nüanslı bir montajın dahilinde en yoğun duyguları dramatik ve ağır molla bir tarzda seyirciye yaşatmaya çalışıyor. Ama o kadar etkilenemediğim bir büyüdür. Mesela Interstellar'a millet bayılıyor ama uzayı sevmeme rağmen ben o kadar etkilenmedim. Filmin sonundan fazla bir anlam çıkaramadım. Birkaç parıltılı görselle beraber Hıristiyanlıktan devşirme sevgi temalı veya vurgulu bir filmdi bence o kadar. Hatta Nolan bazı açılardan bana biraz manyak gibi geliyor. Oppenheimer gibi manyaklara ilgi duymasından belli zaten.
Interstellar ile alakalı olarak dediğimi açayım:
Spoiler,
mesajı görmek için tıklayın.Hani insanlığın baba ve kızın çabasıyla anladığım kadarıyla gravitasyonu çözmesi film boyunca işlenip duran ağırlaşan çevre sorunlarını nasıl giderdi; oradaki köprüyü ben kuramadım. Bir formülle uzaydaki o garip istasyonu nasıl bir insan ömrü içerisinde yaptılar? Uzayda bir istasyon yapmak için illa o formülle mi ihtiyaçları vardı peki gibi gibi birçok soru sorulabilir hani gayet yapmacık duran tesseractları veya karadeliklerle ilgili - çoğu zaten yanlış - tuhaflıkları geçtim. Filmin sonunda babası oğlunu sormadı bile veya oğlan yaşıyor mu öldü mü öğrenemedik. Hiçbir oğlan onca yıl geçtikten sonra - mucizevi şekilde genç bir halde dönmüş babasına - küs kalmaz. O kadar yaşlandıktan sonra bazı şeyleri arkasında bırakırdı. Oğlan tavrında zamanla çirkinleşse ve ruhu karamsarlık ve terk edilişle kararsa bile Nolan'ın bu ayrımcı tavrı ve oğlanı belirsiz biçimde dışarıda bırakması bence hiç hoş değil. Bir nevi oğlan "sevgiden yoksun" addedilip film tarafından dışlanıyor. "Sevgiye dayalı kurtuluşa", "yükselişe" mazhar olamıyor. Oğlana da filmin sonunda bir yer açılıp yaptığı her şeye rağmen bir "redemption arc" verilebilirdi. Oğlan babasını, kızı ve babası da onu affedebilirdi. Bana sorarsanız bu tarz şeyler Nolan'ın zihniyet olarak manyak bir fanatik Hıristiyan ve bazı evlatlarına altın çocuk muamelesi yapacak diğerlerini dışlayacak ayrımcı bir baba olduğuna işaret ediyor. Film yapımcılığındaki uzmanlığına lafım yok. Ama bu adamın zihniyetini ve abartılı ağır abi dramasını sevmiyorum. Hani kimse de bu adamdaki - bakışlarına da yansıyan - manyaklığı fark etmiyor mu? Belki de "dehanın bir parçası" olarak görüyorlar? Artık bilemem. Bir de Şövalye unvanı vereceklermiş. El insaf doğrusu.
-
Interstellar ayrıca,
Spoiler,
mesajı görmek için tıklayın.En iyi "filtrelenmiş" karadelik imajını vermekle beraber en kötü karadelik fiziği demonstrasyonudur. Bu konuda hiçbir şekilde ciddiye alınmamalıdır. Bir karadeliği karadelik yapan olaylardan birisi bilgiyi veya yaşanmışlığı sanki hiç varolmamışlar gibi hapsetmesidir. Karadeliğin olay ufku ardı evrenden nedensel bazda kopuktur. Baba hiçbir şekilde kızına oradan bilgi aktaramaz. Oradan bir daha çıkamaz. Olay ufkuna ulaştığı andan itibaren evrendeki gözlemciler açısından uzay zaman bağlamı hani sanki oradan hiç geçmemiş gibi olay ufku yüzeyinde donmuştur (adı üstünde "olay" ufku, evrendeki son olay sınırı). Baba ama kendi referansında bunu hiçbir şekilde hissetmeden bir daha evrene nedensel bir etkide bulunamayacağı müstakil bir uzay zaman bölgesine olay ufkundan geçiş yapar. Bu bölgede uzay zaman benzeridir ve aslında evrendeki gözlemcilerin referansına göre aynı olay ufkundan geçmeden erişilemeyecek bir gelecekte yer alır. Asla deneyimlemediğiniz ve bu sınırı geçmeden gidemeyeceğiniz özel bir gelecekte. Onun için de karadelik dışardan gözlemleyenler açısından içinde hiçbir şeyin yaşanmadığı ve yüzeyinde nesnelerin giderek kızıllaşıp sönükleşerek donduğu kapkara bir kabarcık gibi görünür. Siz veya kız veya kainatta yer alan diğer gözlemciler - kendimize ait gözlem referanslarımıza göre - "şu andayızdır". "Gelecekte" değilizdir. Baba ama olay ufkunu geçtiği andan itibaren - bu özel uzay sınırını geçiş anı yalnızca uzayda bir konumu geçmeyi değil, artık geri dönülemez bir geçmiş anını geride bırakmaya karşılık düşer - bizim açımızdan "gelecektedir". İnsanın neden sonuç algısında karadeliğe vücut veren maddenin tamamıyla gravitasyonal çöküş anı bile aslında evrende hiç yaşanmamıştır ki, orada gördüğünüz çökmeyle beraber sadece anlam verilemez duran bir karartıdır. Nasıl ki kendi anlığınızda bulunan gözlemciler olarak geleceği göremiyor veya deneyimleyemiyorsanız aslında bir karadeliği de gelecekte yer aldığı için simsiyah uğursuz bir kabarcık olarak görüyorsunuz. Insterstellar bile bir karadeliğin ne kadar f*cked-up ve ilginç bir şey olduğunun hakkını teslim edemez. :D Doğal karadelikler rotasyonlu olduğu için içlerinde bir takım başka acayiplikler de yaşanabilir ama yukarıda prensipler Insterstellar'ın da bolca başvurduğu genel göreliliğin karadelikler hakkında sunduğu temel resimdir. Interstellar'daki karadelikten evrene fiziksel bilgi transferi veya karadelikten çıkma saçmalıklarını unutun. Evrendekiler için siz sadece spin, kütle, elektrik yük ve termal radyasyon sahibi çok basit bir şeysiniz artık - sizi kendisine indirgeyen karadeliğin içinde, size dair bilgiler evrendekiler için artık kayıp (bknz: saçsızlık teoremi veya hipotezi, karadelik entropisi, Hawking ısısı ve radyasyonu). Hatta bahsettiğim gibi onların bulunduğu zaman mekan referansından olay ufkunda donup kalmış göründüğünüz için böyle bir şey bile değilsiniz. Daha az ilginç detaylar ise Interstellar'daki gibi hatırı sayılır miktarda akresyon diskli bir süper masif karadeliği net göremeyeceğinizdir. Dışardan bakınca çok ama çok parlak ve aşırı sıcak bir yıldıza benzeyecektir. Çoğu şeyi daha yakınlaşamadan zaten ışınımı ve ısısıyla çok ama çok güçlü bir yıldızmış gibi yok edecektir. E=MC^2 formülüyle düşünürsek karadelik motorlu akresyonlar kainatta bildiğimiz en verimli enerji çıktısını veren kaynaklardan birisidir. Verilmiş bir madde plazmasının %10'u gibi inanılmaz yüksek oranda madde - nükleer fisyondan veya fisyondan çok daha güçlü nükleer füzyondakinden daha fazla oranda madde - enerjiye dönüşür. Üzgünüm arkadaşlar gerçeklik ilginç olabildiği kadar böyle can sıkıcıdır. :d Çok çok sönük akresyonlu karadeliklerde dahi aynı kuvvetler - ivmelenen parçacıklar, manyetik alanlar vs - sizi muhtemelen - en iyi ihtimalle radyasyon zehirlenmesiyle - öldürecektir.
-
Nolan büyüsü bende Interstellar'dan sonra yok oldu. Yani Dunkirk ile bu büyü yok oldu gitti, artık Nolan deyince filmlerine ilgi durmuyorum şahsen. TENET ile yine bir ilgi alanıma girdi ama sonra söndü. İyi bir deneme olsa da başarısızdı eksikti. Oppenheimer'ı izleme gereği bile duymadım şahsen.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kartal Göz -- 2 Nisan 2024; 13:17:32 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Nolan büyüsü diyince direkt aklıma batman serisi geliyor. özellikle 2.si.
-
Christopher Nolan'a İngiltere Kralı tarafından 'Sir' ünvanı verildi.
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X