Şimdi Ara

Celal Şengör hakkında sorularınızı bana sorabilirsiniz (15. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
301
Cevap
5
Favori
11.031
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
8 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1112131415
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: HIGHER

    Yav askerler yönetimi ele geçirmeye çalışsa, İhsan Doğramacı denen adamın yaptıklarına karışmaz mı? Karışmamışlar, çünkü bilmediğimiz iş bu demişler.
    Bunu Celal, Tahsin Şahinkaya'dan dinlemiş, hem de bu iş olduktan 20 sene sonra.

    Askerlerin yönetime el koymasının nedeni, son darbeyi saymıyoruz tabiki de Atatürk'ün ülkeyi Türk ordusuna emanet etmesidir.

    "Ankara Hipodromunda yapılan geçit resminden önce Başbakan Celâl Bayar tarafından okunmuştur. Zaferleri ve geçmişi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferle beraber uygarlık nurlarını taşıyan kahraman Türk ordusu!
    Memleketini en buhranlı ve zor anlarda eziyetten, felâketlerden, belâlardan ve düşman işgâlinden nasıl korumuş ve kurtarmış isen cumhuriyetin bugünkü verimli devrinde de askerlik tekniğinin bütün modern silâh ve araçları ile donatılmış olduğun halde görevini aynı bağlılıkla yapacağına hiç şüphem yoktur.Bugün, cumhuriyetin onbeşinci yılını devamlı artan büyük bir rahatlık ve kudret içinde kavrayan büyük Türk milletinin karşısında kahraman ordu, sana kalpten teşekkürlerimi sunar ve bildirirken büyük ulusumuzun övünme duygularını da dile getiriyorum.Türk vatanının ve Türklük toplumunun şan ve şerefini, iç ve dış her türlü tehlikelere karşı korumaktan oluşan görevini her an yerine getirmeye hazır olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam bir inanç ve güvenimiz vardır. Büyük ulusumuzun orduya verdiği en son sistem fabrikalar ve silâhlar ile bir kat daha kuvvetlenerek büyük bir kendini fedâ etme ve yaşamayı değersiz görmekle her türlü görevi yerine getirmeye hazır olduğunuza eminim. Bu inançla kara, deniz, hava ordularımızın kahraman ve deneyimli komutanları ile subay ve erlerini selâmlar ve övgülerimi bütün ulus karşısında bildiririm.Cumhuriyet Bayramı’nın onbeşinci yıldönümü hakkınızda kutlu olsun. Ulus, 30.10. 1938"

    Menderes ülkeyi Amerika'ya peşkeş çekmiş bir haindir.
    Köy enstitülerinin kapanması, uçak fabrikalarının kapanması, tarımda üretim yasağı, incirlik üssünün açılması vesaire hep bunun zamanında olmuştur.

    Böyle herifin ülke yönetmesine elbette göz yumulamazdı, gereken yapıldı.
    Evren'i de söyledim zaten önceki mesajımda.

    Alıntıları Göster
    Dediğim gibi, Şengörün askerle olan düşüncelerinin karşısındayım, o dönemi savunmanın izahı yok!
    Ayrıca Doğramacı o dönem askerin yanındaydı, merak ettim neyine karışmamışlar.
    İnsanlar gelip geçer, yöneticiler, yönetim değişir. Dünya değişiyor.
    Dolayısıyla böyle "emanet" ten böyle sonıuç çıkmaz! Çıkaramazlar!...
    Durumdan vazife çıkarıp, darbe yapamaz asker. O zaman cumhuriyet olmaz, demokrasi olmadan cumhuriyet bir hiçtir!
    Olayı Menderese götürürsek çok yanılırız. Birçok belgeseli yapıldı, birçok kitap yazıldı. Kan donduracak cinsten olaylar yaşandı. Girmiyorum buralara.
    Yakın döneme gel, "ben istedim bu kanunu çıkaracaksın" bu kararnameyi geçireceksin" gibi, sözüm ona laklik adına millete ayar vermeye kalk. Kabul edilebilir şeyler değil.
    Neyse... Askerin durumunu tartışmsk değil mevzu.
    Şengörün bu görüşlerinin şiddetle karşısındayım! 12 eylülü meşrulaştırmaktan öte gitmez.
    Kendisi bu konuda ayıp etti ve "kısmende olsa" çark etti.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Konuyu açan dostuma ithafen söylüyorum: Kendisine mail yazarsan cevap veriyor. Penpal olduk diyebilirim Celal Bey ile. Arada sırada Roma'dan, monarşiden ve çoğu konudan konuşuyoruz.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ggreyhame

    Konuyu açan dostuma ithafen söylüyorum: Kendisine mail yazarsan cevap veriyor. Penpal olduk diyebilirim Celal Bey ile. Arada sırada Roma'dan, monarşiden ve çoğu konudan konuşuyoruz.
    Meşgul etmemek için yazmıyorum pek.
    Yazdıklarınızı isterseniz buraya kopyala yapıştır yapabilirsiniz.
  • "Celal ne biliyorsa, ne dediyse doğruya çok çok yakındır, doğru değilse de yanlış anlamıştır büyük ihtimal ile."

    Ben demiştim, peygamberlik geliyor diye. Dur dur, bir sonraki aşama Celal masumdur, sonra zaten Celalizm dünyayı ele geçirecek ve ahir zaman başlayacak.
  • Celal Şengör-Bir bilim Adamının Serüveni kitabından;

    Sefa Kaplan-Hangi öğrencinin hangi kapasiteyle geldiğini hemen anlayabiliyor musunuz?

    Celal Şengör— Genellikle anlaşılır. Birkaç ders içinde ortaya çıkar her şey.
    “Bakın” diyorum, “liseden hiçbir şey öğrenmeden gelmişsiniz. Ya sizin öğretmenleriniz size bir şey öğretmedi ya da siz
    öğrenmesini bilmiyordunuz veya ikisi birden geçerliydi. Benim tahminime göre, ikisi birden geçerliydi.
    Dolayısıyla feci bir durumla karşı karşıyayız.” Ben bunu onlara söylüyorum. Sonra mesela, Robert Kolej’li, Saint Joseph’li, Alman Liseli, Avusturya Liseli öğrenci var mı aralarında diye soruştururum. Varsa onlara, “Şöyle ön tarafa buyrun” derim. Ötekilere, “Bakın bunlar imtiyazlı, sizden daha iyiler, ben dersi bunlara göre vereceğim yetiştiniz yetiştiniz, yetişemezseniz bizi ilgilendirmez.”



    — Adaletsizlik yok mu burada?
    — Tabii, çok büyük adaletsizlik var ama ben adalete bakmıyorum, ders vermeye çalışıyorum. En iyi şekilde jeolojiyi öğretmeye çalışıyorum.


    — Kötü okullarda okumuş olmak onların kabahati mi?
    — Kimin kabahatli olduğu beni ilgilendirmiyor. Adam alt bir
    seviyede geliyor karşıma. Ben de diyorum ki, “Tamam kardeşim, bak, kazanıp gelmişsin, burada yerin var. Ama seviye de budur. Bu seviyeye çıktın çıktın, çıkamazsan da çaktın.”

    - Acımasız değil misiniz?


    -Hem de nasıl. Ama öğrencilere sonrasını da hatırlatıyorum: “Bakın, jeoloji okunan tek yer burası değil. Sıradan jeolog. olmak istiyorsanız gidin İstanbul Üniversitesi’ne. Aman burası Teknik Üniversite. Burası Türkiye’de jeolojinin en üst seviyede yapıldığı yer. Kürsünün başında bir zamanlar İhsan Ketin vardı.
    Bu adam Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük bilim adamı. Kürsünün başında böyle bir adam vardı.

    ben de dünya çapında bir adamım. Aral Okay kürsümüzde,
    o da dünya çapında bir adam. Şimdi önce bize layık olacaksınız"


    Buradaki öğrenci, benden daha iyi olduğu zaman eğitim yapılıyor demektir. Hocanı geçeceksin, hocan kadar olursan beş para etmez, olduğumuz yerde sayıyoruz demektir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HIGHER -- 1 Temmuz 2019; 23:21:46 >




  • Jeolojiden başka bir şey konuşmasın diyenler bu videodaki yanlışlarını gösterebilir mi?


    https://www.youtube.com/watch?v=QlKDTYa6ozI




  • Biyoloji konuşmasın diyenler darwin'in türlerin kökeni kitabında "charles lyell'ı okuyup orada yazılanlara inanmayanlar hemen bu kitabı kapatabilirler" diyerek lyell adlı jeoloğun "jeolojinin ilkeleri" adlı 3 ciltlik kitabına atıf yaptığını biliyorlar mı acaba?

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    "Celal ne biliyorsa, ne dediyse doğruya çok çok yakındır, doğru değilse de yanlış anlamıştır büyük ihtimal ile."

    Ben demiştim, peygamberlik geliyor diye. Dur dur, bir sonraki aşama Celal masumdur, sonra zaten Celalizm dünyayı ele geçirecek ve ahir zaman başlayacak.
    Meanwhile 2028

    Modern ilahiyatda güncel tartışmalar

    -Celal hoca masum mu değil mi

    -Celal hocanın vahyi,sadık haberi(kitapları) mushaf sayılır mı sayılmaz mı

    -Celal hocanın vahyi lisani midir yoksa asıl vahiy levhi mahfuz aleminde midir

    -Celal hoca öldüğünde içtihat kapısı kapanacak mı(kapatmayacaksa kim görevlendirilecek(ben higheri önereceğim))



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Zodion -- 30 Ekim 2019; 23:47:41 >




  • Fayın İzmit Körfezi dibinde denize girdiğini görünce Xavier, bunun çok büyük bir fırsat olduğunu söyledi.
    — Neden?
    — Çünkü, karada olan fayların izini ayrışma ve erozyon kısa zamanda yok eder. Halbuki denizin dibinde bu olaylar çok daha yavaş olur ve yapının tamamının şeklini çıkart­mak kolaylaşır. Üstelik sana kabaca yerin içinin röntgenini çekmek gibi tanımlayabileceğim sismik yansıma profilleriy­le fayın derin yapısını anlamak, denizde karadakine nazaran çok daha ucuzdur. Kaldı ki o zaman biz fayın Marma­ra Denizi tabanındaki geometrisini bile bilmiyorduk. Bu tabii tipik bir üçüncü dünya ülkesi durumu. 1946’dan beri
    (1 9 3 8’den beri mi desem?) cahillerin yönettiği Türkiye, kendisini tehdit eden doğa olaylarından bihaber. Ama dep­remler bize fayı ve tehlikesini pek acı bir şekilde hatırlattı. MTA’yı yetmişli yılların sonundan beri çiftliklerine çevirip, temel görevi olan yurdumuzun jeolojisini anlamayı olanak­sız kılan politikacıların hepsi hâlâ hayatta. Düşünüyorum da acaba yürekleri sızlamış mıdır, ceset torbalarını seyre­derken? Onların şimdiki muhalifleri, iktidarı ellerinde tutanlar, onların yaptığının aynısını yapıyorlar. Ne feci bir kader bu, bir ülke için.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Yazmayı unuttum
    Bir bilim adamının serüveni kitabından

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Celali çok fazla ilahlaştırma . Yobazlar kadar değilse de arada bir hataları olacaktır.
    Gerçi biraz editlemişsin. ilk mesajını okuyunca gördüm.

    Sonuç olarak demokrat bir adam.
  • Kimseyi ilahlaştırmam, celal'in yanlışı var mı, var konuda belirttiğim gibi.
    Hiç de demokrat bir adam değildir.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • faşist ve yobaz değilse demokrat kefesine koyacağın kimse kalmadı.
    tr şartlarına göre söyledim.
    Bana sorarsan alayınız diyalektik materyalizmi kabul etmiyorsanız karşı devrim saflarındasınız.
  • ilber sen misin?
    .
  • Neden böyle bir soru sordunuz?

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Netflix'in Rise of empires: ottoman dizisine Şengör danışmanlık yapacakmış, düşüncelerim ve Şengör'e karşılık verilen tepkiler hakkında yorumlarım. Şengör'ün 4-5 kitabını okudum, netteki neredeyse tüm videolarını izledim. Bence bilime, öğrenmeye ve akılcılığa önem veren bir Fatih izleyeceğiz.

    Şengör'ün tarih bilgisine hangi hak ile laf ediyorlar anlamıyorum, hadi adamın argümanına karşılık bir şey deseniz, bir şey demeyeceğim ama ad hominemden başka yaptıkları bir şey yok.

    İlber ortaylı "kendimi yanında cahil hissettiğim insanlardan biridir celal şengör" demiştir ve ayrıca tarih bilgisinin de geniş olduğunu söylemiştir.

    Ayrıca bilim tarihçisidir ve jeoloji de tarih ile iç içe olan bir bilim dalıdır.
    3 dil bilmeyen trden menzun olmuş tarihçilerin, şengöre ad hominem yapmaya hakkı yoktur.

    Diziyi merak ile bekliyorum, umarım seslendirme de yapar şengör, sesi düblajcıların sesi gibi ve küçükken oyunculukta yaptığından anlatımı gayet zevkli ve akılda kalıcı oluyor.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Celal Şengör-Aptalı Tanımak kitabından.
    "Yeni atanacak rektörleri ne denli zor bir ortamın beklediğini irdelerken Kemal
    birden, "Ah! Bir Unamuno olabilmek!" deyiverdi. Sonra da,
    "Unamuno olayını köşende herkese hatırlat. Hatırlat ki adam
    olan nasıl rektör olur, belli olsun" dedi.
    Olay şudur: Bask kökenli büyük fılozof ve edebiyatçı yazar Miguel de Unamuno y Jugo (1864-1936) 1936 yılında Salamanca
    Üniversitesi Rektörüydü. O yıl Kolomb'un Amerika'yı keşfettiği
    günde Üniversite'de "Irkın Günü'' adlı büyük bir tören yapılıyordu. Törende kimler yoktu ki? Salamanca Piskoposu Dr. Play Daniel, Yabancı Lejyonunun kurucusu olan General Millan Astray ve en önemlisi Franco' nun eşi Dona Carmen, Dominikan papazı Peder Vicente Beltran ve kralcı yazar Jose Maria Peman.
    Profesör Francisco Maldonado da ateşli bir konuşma yaparak Katalan ve Bask milliyetçiliğine saldırdı, bunları sağlıklı bir
    vücuttaki urlara benzetti. Faşizm ise, İspanya' nın ona sağlığını iade edecek olan hekimiydi ve bu urları ameliyatla kesip atacaktı!
    Ortalık iyice alevlenmişti. Arka sıralardan birden birisi Yabancı
    Lejyonun parolasını haykırdı: "!Viva la Muerte!" (=Yaşasın Ölüm!) Derken General Millan Astray kanları kaynatan parolaları döktürmeye başladı: "İspanya!" diye haykırdı. Topluluk hep bir ağızdan, "Tek'' diye cevap verdi. Tekrar "İspanya'' diye haykırdı tek gözlü General: "Yüce" diye karşılık verdi topluluk. Son olarak "İspanya'' çağrısına "Hür" cevabı geldi ve bu arada bazı Falanjistlar duvarda asılı duran Franco' nun resmine dönerek faşist selamı verdiler. Nihayet konuşma sırası rektöre gelmişti. Unamuno yerinden kalktı ve yavaşça kürsüye gitti: "Biliyorum" dedi, "hepiniz ne söyleyeceğimi bekliyorsunuz. Hepiniz beni tanıyorsunuz ve biliyorsunuz ki, sessiz kalamam. Böyle zamanlarda sessiz kalmak yalan söylemek demektir. Çünkü sessizlik kabul anlamına gelebilir. Profesör Maldonado' nun konuşması hakkında-hani konuşma denebilirse- birkaç şey söylemek istiyorum. Basklar ve Katalanlar hakkındaki hakaretlerin ima ettiği kişisel saldırıları bir kenara itelim: Ben Balboa doğumluyum. Sayın Piskopos ise, hoşuna gitse de gitmese de Barselona'lı bir Katalandır. Şimdi nekrofılistik ve zırva bir çığlık duydum: "Yaşasın ölüm!". Ve ben, ömrünü başkalarının anlayamamaktan kaynaklanan öfkesini uyandıran paradokslar oluşturmakla geçirmiş biri· olarak size söyleyebilirim ki, bu saçma paradoksu çok itici buluyorum. General Millan Astray bir sakattır. Bunu hiçbir alçaltıcı imada bulunmadan söylüyorum. Bir harp sakatı. Cervantes de öyleydi. Ne yazık ki şu anda İspanyada gereğinden çok fazla böyle sakat var. Eğer Tanrı yardımımıza gelmezse yakında çok daha fazlası da olacak. Beni üzen, General Millan Astray'ın toplum psikolojisini oluşturmasıdır. Cervantes'in ruh yüceliğine sahip olmayan bir sakat hiç kuşkusuz etrafında sakatlık yaratmaktan meş'um bir haz alacaktır." Bunun üzerine Millan Astray kendini daha fazla tutamadı: "Entelektüellere ölüm'' diye haykırdı. Jose Maria Peman da telişla "Yalancı entelektüeller kahrolsun'' diye bağırdı. Ama rektörün durmaya niyeti yoktu: "Burası" diye devam etti, "aklın mabedidir ve ben de onun yüce rahibiyim. Onun kutsal alanını kirleten sizlersiniz. Kazanacaksınız, çünkü gereğinden fazla kaba gücünüz var. Ama ikna edemeyeceksiniz. Zira ikna edebilmek için anlatabilmeniz lazımdır. Ama anlatabilmek için gerekene sahip değilsiniz: Akıl ve mücadelede haklılık. Sizi İspanya için düşünmeye davet etmeyi bile faydasız buluyorum. Benim işim bitti!" Büyük filozof Unamuno'yu orada Falanjistler tarafından linç edilmekten ancak Franco' nun eşi Dofıa Carmen kurtarabilmiştir. O akşam Salamancidaki kulüpte de rektör aleyhine slogan atılmış, kendisi kulübü terke zorlanmıştır. Ama Unamuno' nun akıl lehine söyledikleri, insan haysiyeti ve insan düşüncesini savunmadaki korkusuzluğu tarihe geçmiştir. İşte bugün Türkiye Cumhuriyeti Üniversitelerinde aklı ve onun ürünü olan insan haysiyetini bu şartlarda ve böyle koruyabilecek rektörler tarihe geçeceklerdir. Her yeni atanacak rektör Unamuno'nun sözlerini kulağına küpe yapsın."

    29




  • paylaşıyorum
    İhsan Ketin’i Anlasaydık, Depreme Bu Kadar Can Vermezdik
    https://cuneytyardimci.com/ihsan-ketin/
  • 
Sayfa: önceki 1112131415
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.