Şimdi Ara

CD Projekt Red nasıl bu kadar başarılı oldu ? (3. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
60
Cevap
1
Favori
3.284
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: undy1ng

    Öncelikle yaşım sizden ileride olduğunu söyleyebilirim yaptığınız yorumlara bakacak olursam. :) Anladığım kadarıyla konsol tarafında daha çok zaman geçirmişsiniz. Gerçi hepimizin hayatında konsol bir şekilde varolmuştur bu arada ben amiga ve commander 64 döneminin sonuna dek gelmiş kişilerdenim. Yani pc'de disket ile lotus da oynadım prens of persia'da -) Aynı şekilde nintendo gameboy ile mortal kombat da oynadım ps1'de quake2 yada duke nukem time to kill'de. Daha da çocukluğa gitmenin pek de bir anlamı yok sanırsam. Gelelim witcher3 ile ilgili kısıma;

    Şimdi hocam yaşınız ileride olduğuna göre bazı şeyleri daha detaylı tartışabiliriz. Şimdi witcher3'ü layıklıyla oynadığınızına inanıyorum. Geçmişte bir çok oyun oynadığınıza göre sadece witcher3'de olup başka bir oyunda olmayan bir şey söyleyebilir misiniz bana? Mesela mekanik ve dinamiklere bakalım? En basit örnektir; Oyunda str,dex,vit gibi dinamiklerin olmayışı yüzünden oyunda kısır döngüye dönüşür. Mesela str gibi bir dinamik yok. Bunun olmayışı yüzünden her lvl atladığınızda aynı itemleri tekrar tekrar craftlamak zorunda kalıyoruz. Mesela Tir Tochair kılıcını buldunuz yada craftladınız güzel 2 soketli hazır. Bunu önce DLC'leri de oynadıysanız 3 soket'e çıkartabildiğinizi fark ettiniz üstüne de kanamaya neden olma özellikli rune'ları yerleştirdiniz muhteşem oldu. Artık herkese 1 kere vurup ölmesini bekleyeceksiniz ama sonra lvl atladınız ne oldu? Düşmanlar güçlendi siz kaldınız. Daha da komik tarafı tir tachair kılıcını yeniden craftlamak istediğinizde lvliniz yükseldiği için min ve max damage'nin de yükseldiğini gördünüz. Yani bir önceki lvl 100-120 vuruyorsa lvl atlayınca 110-130 oldu. Şimdi güçlenmek için önce soketten runları çıkarıp daha sonra tir tachair kılıcını yeniden bulup/craftlayıp soketleri yerleştirip eski gücünüze kavuşabilirsiniz. Üstelik neden hep aynı itemler bulunur orası da başka komedi. Uzun lafın kısası sadece bir strength dinamiğinin olmaması yüzünden witcher3'ün başına gelenleri yazdım. Şimdi tüm bu RPG dinamiklerinin oyuna olan etkisini yazarsam burası roman'a döner. Cd project red bunu kabul ediyorki cyberpunk 2077 için "Gerçek bir rpg olacak" açıklaması yaptı. Yani witcher3 bir rpg değil ama oynarken de bunun gibi dinamiklerin eksikliği malesef oyunda büyük eksiklik. Yani Roach'a eyer takılır ama strength (kas gücü) dinamiğimiz olsaydı taşıma kapasitemizi de otomatikmen artardı mesela. Diğer dinamiklere girmiyorum neyse.

    Not1: Şu yukarıda yazdığım şeylerin diablo2'den alındığını hatta d2'de runewords sisteminin çok daha gelişmiş ve çeşitli/detaylı olduğunu zaten biliyorsunuzdur öyle değil mi? Gerek set itemler gerekse uniq itemler olsun..vb

    Not2: Cyberpunk 2077 ne kadar RPG olacak dinamiklerde ki durum ne sorusuna şurada bir yorum yazdım. Onu da okumanı tavsiye ederim.
    Link:https://forum.donanimhaber.com//mesaj/yonlen/134712108

    Demişsiniz ki ;

    "Bu durumdan büyük bir kesim memnunken bazı kesimler memnun olmadı çünkü oynuyoruz muyuz izliyor muyuz belli değil şeklinde eleştirildiği yerlerde vardı."

    Bu durumdan memnun olmayan kesim sizin Witcher 3 övenleri nitelerken kullandığınız yaşı küçük kesim oluyor işte hocam.Modern çağın çocukları sabırsız hemde çok sabırsız.Witcher 3'ün ara sahnelerinden bile rahatsızlık duyan insanları eski Metal Gear Solidler'i oynarken düşünebiliyor musunuz acaba ? Metal Gear Solid bu kişilere göre dünyanın en kötü oyunu olmalı ha ? Ne dersiniz ?


    Geçmişte benzer şeyler zaten vardı. Red alert oynarken campaign'lerde özellikle kanlı canlı tanya ile karşılaştığımızda üff bea ne kadar güzel derdik.. Tabi sahnelerin gerçek oluşu ve witcher3 kadar uzun olmayışı oyuna çok da etki etmezdi. Eh witcher3'de de bioware oyunlarında da malum sahnelerin oluşu yüzünden genç nesilin daha bir heyecanlı olması normal.

    10-15 yıl önce Baldurs Gate yada Morrowind,Oblivion gibi oyunları zamanında deneyimleyen kişiler için çok da başarılı bir oyun değildir Witcher 3."

    Deneyimledim.Özellikle Baldurs Gate ve Morrowind'i adeta oyun mastürbasyonu yapıyormuşçasına bir hazla oynayıp bitirdim.İnanılmaz zevk aldım,oynadığım en iyi oyunlar arasına koydum ama bu iki oyunada birinci diyemiyorum.Çünkü dönüp tekrar oynadığımda birincilik çok komik kaçıyor. Witcher çok da başarılı bir oyun değil evet inanılmaz başarılı bir oyun.Bunu topladığı ödüllerden kullanıcı bazında aldığı skorlardan zaten somut bir şekilde şu an bir alt paragrafta önünüze sunacağım.İncelemenizi gerçekten çok istiyorum.


    Bu tür başarı puanlarının çok da bir önemi yok dediğiniz gibi. Yani bolca ödül alması oyunu muhteşem yapmaz elbette mesela breath of the wild muhteşem bir oyun muydu? Evet güzel bir oyundu ama benzerlerini çok gördüğümüz için kimi kesime çok şey ifade ederken kimi kesime hiç bir şey ifade etmedi. Benzer durum witcher3'de de geçerliydi. Daha önce RPG'ye uzak olan kesim için gerçekten büyük bir açılımken rpg oyuncuları için sıradan bir deneyimdi. Ödül alma konusunda ki başarısını yukarıda zaten belirttim. Bu oyun şimdi türkçe çıkmasaydı kaç kişi witcher3 oynayabilecekti yada fiyatları yüksek olsaydı kaç kişi satın alabilecekti? Cyberpunk 2077'de türkçe dil desteği yok acaba neden diye sorduğumda az çok sizde nedenlerini tahmin edersiniz. Bir oyunun daha çok ödül alması için daha çok insana ulaşması gerekir ki bu da yerelleşme ve fiyat politikasından geçer. Şuan kaliteli herhangi bir oyun aynı şekilde uygun fiyattan ve her dilde çıksa aynı başarıyı elde eder. Bu da normal bir durumdur.

    "Bir konuşma yapılırken karakter her zaman çevre ile etkileşim halini sürdürebilmelidir."

    Allah aşkına hangi RPG oyununda NPC ile konuşurken çevre etkileşimi kurmaya devam ediyoruz.Şöyle aklımdaki süzgeçten oynadığım kaliteli rpg oyunları bir süzdüm de hiçbirinde bir NPC ile konuşurken çevre ile etkileşim kurmaya devam edemiyoruz.Ne Diablo'da ne Grim Dawn'da ne Divinity'de ne Torchlight'ta ne Elder Scrolls'ta ne Fallout'ta ne de Mass Effect'te...hiçbirinde bir NPC ile konuşurken odağımızı başka bir olaya verebildiğimizi hatırlamıyorum(sağa sola bakmaktan başka)yada ben sizin bahsettiğiniz şeyi çok yanlış anlamadım.Eğer yanlış anladıysam özür dilerim.


    Sağa sola bakmaktan bahsediyorum ki cyberpunk'de bunu düzeltmeleri güzel olmuş dedim. -) Ha illa etkileşim arayacaksanız grup olduğunuzda bir karakter ile konuşurken diğer karakterinizle diğer işlerinizi halledebilirsiniz. Mesela dos1 ve dos2'de olduğu gibi.

    Half Life ile ilgili tartışmaya dönersek tekrar,Half Life mükemmel bir oyun bu herkesce aşikar.Ancak ben Half-Life'tan herkesin abarttığı kadar zevk almadım.Bilemiyorum belkide sorun bende FPS bana uyan bir tarz değil belki de.Ama benim gerçeğim bu.Half Life'ın fazla casual bir oyun olduğunu düşünüyorum.2018 yılında abartılmasını ise Half Life'ı küçük yaşta oynayan insanların nostalji aşkına bağlıyorum.Şu an açıp tekrar oynasalar(ki ben oynadım)o zaman ki büyüyü tekrar alamayacaklarına adım gibi eminim.

    Ufak bir ekleme daha :) Şu an Witcher 3'ü yaşı küçük çocuklar arşa çıkarıyor dediniz ya aklıma geldi.Biz de ilk Half-Life'ı otuz yaşında oynamadık.Daha yaşlarımız çok küçüktü.Belki de bir çoğumuz internet cafelerde annesinden babasından aldığı kuş kadar harçlıklarla bitirdi Half-Life'ı.Hani mümkünse cevap vereceğiniz zaman geldiğinde aynı komik argümanlarla tartışmaya devam etmeyelim diyorum.Siz ne dersiniz ha ? İyi günler,geceler ve gülümsemeler dilerim.



    Gelelim half life konusuna;

    Aslında yukarıda neden nostalji olmadığını gerekçeleri ile belirttim. Op ve bs'nin ne olduğunu ya tam anlamadınız yada ben anlatamadım. Bu yüzden mesela op'nin tekrar üstünden geçme gereği duyuyorum. Op bir expansion pack yada DLC değildir. Başlı başına hl'de geçen bir operasyon askerinin gözünden olayları görmemizi sağlayan bir oyundur. Bunu aynı harita farklı karakter olarak düşünmeyin. Anlamanız açısından şöyle düşünün. Geralt ile oyunu bitirdiniz lakin witcher3:ciri story çıktı. Şimdi bu oyunu ciri'nin gözünden oynayacağınız için farklı diyarları da gezip göreceksiniz (malum ciri sonuçta) geralt'ın izinden gittiği yerleri de gezip geralt için belki de ipucu da bırakabileceksiniz. Mesela geralt için bir günlük yazdığınızı ve birine teslim ettiğinizi düşünün. Hl ile Op arasında ki bağlantı budur ki bs'de ki bağlantı da bu şekildedir. İşin ilginç tarafı bu oyun çıkışından oldukça uzun bir zaman geçmiştir ve bize bunun yapılabildiğini göstermiştir. (Bu anlattığım sadece hikaye tarafı üstelik ki multiplayer kısmı bambaşka başarı) Yani şimdi witcher3'ü düşündüğümde acaba ne yaptı kendisine has diyorum sonuç yok. Yani ortaya hiç bir şey koymuyor.

    Tamam kendisinden önce herşeyden etkilenebilir ama efsane diyebilmemiz için ortaya yeni bir şey koyması lazım. Bak mesela dos2 yıllar sonra rpg'de görev sistemi ile ilgili ortaya yeni bir şey koymuştur üstelik dinamik olarak. Alttan okuyabilirsin.

    Link:https://forum.donanimhaber.com//mesaj/yonlen/134889089

    Peki ya witcher3 çıktığı yılda ortaya ne koydu diye bakıyorum sonuç yine yok. Yani bir oyun çıktığı yılda gerçekten ortaya yeni bir şeyler koyduğunda farkını gerçekten hissettirebiliyor. Şuan hl1 oynasanız sizin için hiç bir anlam ifade etmez ama çıktığı yılda oynadıysanız işte o zaman farkını gösterir çünkü size olmayan bir şey göstermiştir. Özetle bu durumun nostalji ile ilgili değil oyun dünyasına olan katkısı ile ölçmek daha doğru olacaktır.

    İyi geceler..

    Alıntıları Göster
    Sonunda gerçekten tartışmaya değecek,kaliteli bir insan bulduğum için inanılmaz mutluyum.Öncelikle beni mutlu ettiğiniz için çok teşekkür ederim.Duke Nukem dedinizde gözlerim bir yaşardı be hocamForever ne lanet bir oyundu be öyle.Kaç yıl bekledik çıka çıka Forever gibi hilkat garibesi bir oyun çıktı.Gerçekten içimde çok büyük bir ukte Duke Nukem.Neyse konuya dönelim.Hocam biliyorsunuz ki son zamanlarda gelişen teknoloji ve imkanlarla beraber oyunlarında yapım süreçleri inanılmaz meşaketli ve yorucu bir iş haline büründü.En basitinden oyundaki müzikler için bile şu anda orkestraya veya üst düzey ses tasarımcılarına,bestekarlara(Hans Zimmer,Jesper Kyd gibi) ihtiyaç var.Oyun motorlarının komplikeleşmesine,oyunların artık iyiden iyiye nitelikli birer sanat eserlerine dönüşmesine kadar her şey oyun yapımcıları için birer yük haline geldi.Çünkü çağa uygun AAA title bir oyun yapmak için her bir departman ayrı ayrı gözetilerek milyonların harcanması elzem bir durum artık günümüzde.Neyse fazla uzatmayalım.Demek istediğim gelişen teknoloji ile beraber günümüzde oyun yapmak daha komplike bir hal aldı.Artık her şey geçmişten daha zor.Tüm bunların yanısıra artık oyuncularında neredeyse en yüksek doyuma ulaştığı bir dönemdeyiz.Artık oyun oynayan insanlar (hardcore) neredeyse tadabilecekleri her şeyi tattılar.Şu zamanlarda çıkıpta oyun dünyasını sarsacak bir oyun yapmayı başarmak imkansıza yakın bir konuma geldi neredeyse.İşte The Witcher 3 Wild Hunt,"2015" yılında çıkıp oyun dünyasını ciddi anlamda sarsacak işlere imza attı.2015 yılından sonra çıkan belli başlı oyunları incelerseniz Witcherlike yani Witcher benzeri olarak nitelendirebileceğimiz pek çok Witcher benzeri özelliklere sahip yapımların çıktığını görebilirsiniz.Yan görevlere 2015 yılından önce hiç önem vermeyen bazı güzide oyun firmaları ne hikmetse 2015 yılında sonra büyük önem verilerek yazılmış ve seslendirilmiş yan görevler ile karşımıza çıkmaya başladı.DLC olarak sarı silahın mavisini satan firmalar ne hikmetse daha doygun DLCler çıkarmaya başladılar.Daha pek çok değişime dair örnek verilebilir ancak bu paragrafı daha fazla uzatmaya gerek yok sıradakine geçelim.

    "Geçmişte bir çok oyun oynadığınıza göre sadece Witcher 3'de olup başka bir oyunda olmayan bir şey söyleyebilir misiniz bana?"

    Elbette söyleyebilim.En basitinden yan görevler.Daha önce izometrik bazı RPGler dışında yan görevlerine ve ana görevlerine "bu kadar" önem veren başka bir oyun görmedim.Yan görevlerinin sunumunu dahi mükemmel derecede ince bir işçilikle oyuncuların önüne sunan başka bir oyun görmedim(Ana görevlerine kısmını Elder Scrolls gerçeğinden dolayı eklemek zorunda bulundum Elder Scrolls oyunlarıda yan görev yazımı konusunda çok başarılılar ancak ana görevde ve sunumda batırıyor Elder Scrolls oyunlarıda malesef.)Oyuna eklenen birden çok bölgenin her birinin ekosisteminin ve ambiyansının verdiği spesifik hissi başka hiç bir oyunda tatmadım.Gece vakti Skellige'de Roach ile rüzgar eşliğinde turlarken arkadan
    bu müzik çalarken yaşadığım hisleri kelimelere dökmek gerçekten çok zor benim için.Beauclair'e ilk girdiğimde arkadan Slopes Of The Blessure'un girmesinin verdiği unutulmaz keyfi size nasıl anlatabilirim ki ?Her farklı bölgede renk paleti farklı bir havaya bürünüyor bu oyunda be hocam.Skellige'de gün batımında bulutların arasından pembe süzmeler yaratan güneş,White Orchard'da sapsarı tonlarıyla bizlere merhaba diyor şafak vaktinde.Bu atmosferi daha önce oynadığım hiçbir oyunda görmedim.Witcher 3'te hiçbir yer birbirinin aynısı gibi değil.Her yer farklı ve kendine has özelliklerle bezenmiş durumda.Atmosfer ile müzikleri bu derece ustaişi bir şekilde birleştiren başka hiçbir oyun görmedim.The Witcher 3 o kadar farklı bir oyun ki, oyunu korsan olarak oynadığım için inanılmaz utandığım ilk ve tek oyun.Oyunu korsan olarak ilk bitirdiğimde ben ne yapıyorum ? dedim kendi kendime.Daha önce korsan oynadığım hiçbir oyunda bu şekilde düşünmemiştim.Sırf utancımdan dolayı oyunu hem PS4'e hem de PC'ye satın alarak yaşadığım utançtan ancak kendimi arındırabildim.

    "Oyunda str,dex,vit gibi dinamiklerin olmayışı yüzünden oyunda kısır döngüye dönüşür..."

    Evet güzel bir örnek vermişsiniz ancak şöyle bir sıkıntı var ki ben hiçbir zaman Witcher 3'e gelmiş geçmiş en iyi "RPG" oyunu demedim.Ayrıca artık RPG kavramınında ucunun kaçırıldığın farkına varmalısınız.Mirror's Edge Catalyst'te bir RPG,Chrono Trigger'da;Assassins Creed Unity'de bir RPG,Planescape Torment'te...Artık RPG kavramınında türlere ayrılmasının elzem olduğu bir dönemdeyiz.Kendine level sistemi ve kıçı kırık karakter geliştirme ekranı koyan her oyun kendine RPG demeye başladı.Mirror's Edge Catalyst ile Chrono Trigger'ı bir tutamayız değil mi ? RPG,FPS falan gibi kavramlar artık bana boş gelmeye başladı.Ben artık oyunları bu tarzda sınıflandırmıyorum.Genel pencereden bakıyorum ve bu pencere bana en iyi oyunun Witcher 3 olduğunu söylüyor.Path of Exile gibi,Divinity gibi,Diablo gibi RPG teriminin babası niteliğindeki oyunlardan "RPG anlamında" Witcher 3'ün daha iyi olmadığının farkındayım.Ancak totale baktığım zaman Witcher 3 gayet iyi rol yapma mekanikleri ve diğer baya ağır basan nitelikleri ile bu oyunların çok üstünde benim gözümde.

    Bu arada "Gerçek bir rpg olacak."cümlesi Cyberpunk 2077 için kullanılıyor.Cyberpunk 2077'nin Twitch gösterimini izlediyseniz eğer gösterilen görevde yapılacak seçimlerin varyasyonlarının farkına varmışsınızdır diye umut ediyorum.Gerçek RPG'den kasıt gösterilen görevdeki pek çok seçimin göreve olan etkisinin genele yani tüm oyuna yayılacağına dair iddialı bir cümle olduğunu düşünüyorum.Witcher 3 ile alakalı söylenen bir cümle olabileceğini düşünmüyorum.

    "Eh Witcher 3'de de bioware oyunlarında da malum sahnelerin oluşu yüzünden genç nesilin daha bir heyecanlı olması normal."

    Alıntı yaptığınız mesajımda bahsettiğim konu nude sahnelerle alakalı değildi ama olsun.Üstteki cümlenize gelirsek,ah ! hadi ama yapmayın.Bu kadar sığ düşünüyor olamazsınız demek istiyorum..The Saboteur isimli oyundada,Ride to Hell Retribution isimli oyundada cinsellik sahneleri bulunuyor ancak bu oyunların çoğu kişi adını bile bilmez.Demek ki BioWare ve CDPR arkaplanda bir şeyleri ciddi anlamda doğru yapıyormuş değil mi ha ne dersiniz ?

    "Bu tür başarı puanlarının çok da bir önemi yok dediğiniz gibi. Yani bolca ödül alması oyunu muhteşem yapmaz elbette mesela breath of the wild muhteşem bir oyun muydu? Evet güzel bir oyundu ama benzerlerini çok gördüğümüz için kimi kesime çok şey ifade ederken kimi kesime hiç bir şey ifade etmedi. Benzer durum witcher3'de de geçerliydi. Daha önce RPG'ye uzak olan kesim için gerçekten büyük bir açılımken rpg oyuncuları için sıradan bir deneyimdi. Ödül alma konusunda ki başarısını yukarıda zaten belirttim. Bu oyun şimdi türkçe çıkmasaydı kaç kişi witcher3 oynayabilecekti yada fiyatları yüksek olsaydı kaç kişi satın alabilecekti? Cyberpunk 2077'de türkçe dil desteği yok acaba neden diye sorduğumda az çok sizde nedenlerini tahmin edersiniz. Bir oyunun daha çok ödül alması için daha çok insana ulaşması gerekir ki bu da yerelleşme ve fiyat politikasından geçer. Şuan kaliteli herhangi bir oyun aynı şekilde uygun fiyattan ve her dilde çıksa aynı başarıyı elde eder. Bu da normal bir durumdur."

    Hayır ben bu tür başarı puanlarının pekte bir önemi yok demedim.Bu tür puanların verildiği kaynaklar üzerinden bir sınıflandırma yaptım.Sırf daha fazla tık alabilmek adına şu tarz incelemeler yapan critic yazarları var.Bu nedenle bir bakıma sitemimi de size iletmek istemiştim. Yazdıklarımı iyi okumanızı tavsiye ederim.Breath Of The Wild muhteşem bir oyundur.Ayrıca dünya çapındada çok fazla hype yapan bir oyundur.Sizin bu şekilde düşünmenize sebep olan şey Türkiye'de Nintendo'nun pekte tutulmamasından kaynaklanıyor.Nintendo Switch sahibi Türk bir elin parmaklarından birazcık fazladır diye düşünüyorum.Witcher 3 RPG oynayan kesim için kesinlikle sıradan bir oyun değildi.Mümkünse bu konudada anlaşalım çünkü şu an tartıştığınız kişi bir pek çok RPG oyunun tadına bakmış olmasına rağmen Witcher 3'ü pekte sıradan bulmuyor.Bu da havada kalan bir argüman üzgünüm.Cyberpunk 2077'te Türkçe dil desteği yok çünkü Türkiye kimsenin umursadığı bir üike değil.Oyun satışları Türkiye'de gerçekten çok az.(Mobil oyunlar hariç) Hiçbir oyun yapımcısının belli dogmalarla alakalı takıntısı yok.Ne kadar ekmek o kadar köfte durumu söz konusu bu sektörde.Ne zaman 80 milyon insana ev sahipliği yapan bir ülkede oyun satışları nüfusa oranla belli bir sınırın üstüne geçer o zaman işler dil açısından istediğimiz şekilde ilerleyen bir hal alır.Bir oyunun daha çok insana ulaşmasıyla ödül alması arasında hiçbir alaka yok.Böyle bir durum söz konusu olsaydı Call Of Dutyler,FIFAlar her sene binlerce ödül toplarlardı.Olay tamamen oyunun kalitesiyle alakalı.Ne kadar çok ödül o kadar çok kalite.Ve şu anda Witcher 3'ten daha kaliteli başka bir oyun yok bu açıdan bakarsak.Şu an uygun fiyattan ve her dile sahip pek çok oyun çıkıyor ancak bir ödül bile alamadan koca bir seneyi geçiriyorlar ne tuhaf değil mi ? Örnek vermek gerekirse Hellblade Senua's Sacrifice veya Divinity Original Sin 2 çok güzel iki örnekler.Bu arada eğer spesifik olarak her dilden kasıt olarak Türkçeyi'de bu dillerin arasına eklerseniz sağlam bir cımbıza ihtiyacımız olacak oyunları ayıklayabilmek için :)

    "Tamam kendisinden önce herşeyden etkilenebilir ama efsane diyebilmemiz için ortaya yeni bir şey koyması lazım. Bak mesela dos2 yıllar sonra rpg'de görev sistemi ile ilgili ortaya yeni bir şey koymuştur üstelik dinamik olarak. Alttan okuyabilirsin."


    Bu size göre öyle.Ha illede efsane diyebilmek için sizin fikirlerinize göre bir nitelik vermek gerekirse.Yan görevleri incelemeniz fazlasıyla yeterlidir diyebilirim.Söyleyin bana hangi oyunda bu oyundaki kadar yan görevlere önem ve değer verildiğini gördünüz ? Sunumsa sunum,hikaye ise hikaye drama ise drama...Her şeyiyle leziz yan görevlere sahip bir oyun Witcher 3.Sırf bu yan görev başarısı yüzünden koskoca Ubisoft,oyunlarında daha önce sürekli kullandığı ve pek çok oyunda da kullanılmasına sebep olduğu yan görev mantığını değiştirmek zorunda kaldı.Oyunlarına sırf bu oyunun başarısı yüzünden daha fazla emek vermek zorunda kaldı sevgili Fransız beyefendimiz.Ve tabikide diğer güzide beyefendilerimiz...


    Bu arada bu yazıyı saat 04:30 dolaylarında inanılmaz uykulu bir vaziyette yazdığım için bazı düşük veya anlamsız olabilecek cümlelerden beni mazur görmenizi rica ediyorum.

    Edit : İmla



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-386561231 -- 26 Eylül 2018; 5:10:6 >




  • Üstte bir arkadaş The Witcher 3’ün Half Life gibi bir etki yaratmadığını,oyun dünyasına yeni bir şey eklemediğini ve bu yüzden efsane olmadığını söylemiş ama kesinlikle katılmıyorum.Konu sahibiyle benzer fikirdeyim,The Witcher 3 pek çok devrimsel özelliğe sahiptir benim fikrime göre.Kısaca birkaç maddeyle bahsetmek istiyorum



    1- Yan görevler.Oyun dünyasına en büyük etkisi ve devrim yaratan kısmı kesinlikle yan görevleridir bana kalırsa.20 yıllık bir oyuncu olarak söyleyebilirim ki oyun tarihindeki en başarılı ve emek verilmiş yan görevler çok büyük ihtimalle The Witcher 3’e aittir.Oyunda 200 yan görev varsa 150’si pek çok oyunun ana hikayelerinden bile kaliteli yazılmış ve işlenmiş durumda.Üstelik bunu zaten çok başarılı olan ana hikayesiyle birlikte sunuyor.Piyasada yan görevin değerini ve önemini belirtmesi açısından çok önemli bir yere sahip ve kendinden sonraki yapımlara da ilham oldu kesinlikle bu konuda.



    2- Sinematikler.Düz Fps-tps ler daha az detay barındırdığı için sinematiklere de ekstra odaklanabilir (bu konuda MGS 1 numaradır herhalde) ama çok fazla detay barındıran,yüzlerce farklı görev içeren Rpg yapımlarda sinematikler genelde ya hiç olmaz ya da olanlar da iki karakterin dümdüz birbirine bakarak konuşması,hiçbir jest ve mimik barındırmaması şeklinde gerçekleşir.Çoğu konuşma dublaj bile içermez.Seçimler interaktif değildir,diyalog menüsü sanki zaman durmuş da bizim seçim yapmamızı bekliyormuş gibidir.The Witcher 3 ise müzik ve kamera açılarıyla birlikte adeta Oscarlık bir film kalitesinde sinematikler ortaya koyup duyguyu en iyi şekilde aktarır.Üstelik bunu sadece ana hikaye görevlerinde değil en basit yan görevlerde bile yapmayı başarır. ’’Rpg bazında’’ sinematikleri kesinlikle devrimdir.



    3- DLC yani ek paketler.The Witcher 3 muazzam iki tane ek pakete sahiptir ve özellikle 2.ek paketi yine devrim denilebilir çünkü pek çok firmanın devam oyununda bile yapmadığı kadar yeniliği ve ek içeriği Witcher sadece bir ek pakette eklemiştir.Işıklandırmalarla grafikler bile bambaşka görünür,The Witcher 4 diye çıksa kimsenin bir şey demeyeceği kıvamdadır her açıdan.Bunun yanında 3-4 saat süren ek paketlerin aksine en az 20 saatlik dolu dolu bir macera sunar ki bu alanda yine daha iyisi yoktur yorumu yapılsa hiçbir şekilde sırıtmaz.





    Sonuç olarak The Witcher 3 pek çok başarılı yönü bulunan bir şaheserdir ama yukarıda saydığım 3 özelliği bana kalırsa oyun sektöründe bir devrimdir.Oynanış açısından kıyaslanması tabii ki saçma olsa da oyun dünyasına etkisi bakımından The Witcher 3 bence kesinlikle Half Life klasmanında bir yapımdır

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • "Sonunda gerçekten tartışmaya değecek,kaliteli bir insan bulduğum için inanılmaz mutluyum.Öncelikle beni mutlu ettiğiniz için çok teşekkür ederim.Duke Nukem dedinizde gözlerim bir yaşardı be hocamForever ne lanet bir oyundu be öyle.Kaç yıl bekledik çıka çıka Forever gibi hilkat garibesi bir oyun çıktı.Gerçekten içimde çok büyük bir ukte Duke Nukem."


    Öncelikle gayet seviyeli bir tartışma olacağı için bende mutluyum. -) Ayrıca Duke nukem'i hiç sorma çünkü kanayan bir yara oldu neyse konumuza dönelim;


    "Neyse konuya dönelim.Hocam biliyorsunuz ki son zamanlarda gelişen teknoloji ve imkanlarla beraber oyunlarında yapım süreçleri inanılmaz meşaketli ve yorucu bir iş haline büründü.En basitinden oyundaki müzikler için bile şu anda orkestraya veya üst düzey ses tasarımcılarına,bestekarlara(Hans Zimmer,Jesper Kyd gibi) ihtiyaç var.Oyun motorlarının komplikeleşmesine,oyunların artık iyiden iyiye nitelikli birer sanat eserlerine dönüşmesine kadar her şey oyun yapımcıları için birer yük haline geldi.Çünkü çağa uygun AAA title bir oyun yapmak için her bir departman ayrı ayrı gözetilerek milyonların harcanması elzem bir durum artık günümüzde.Neyse fazla uzatmayalım.Demek istediğim gelişen teknoloji ile beraber günümüzde oyun yapmak daha komplike bir hal aldı.Artık her şey geçmişten daha zor.Tüm bunların yanısıra artık oyuncularında neredeyse en yüksek doyuma ulaştığı bir dönemdeyiz.Artık oyun oynayan insanlar (hardcore) neredeyse tadabilecekleri her şeyi tattılar.Şu zamanlarda çıkıpta oyun dünyasını sarsacak bir oyun yapmayı başarmak imkansıza yakın bir konuma geldi neredeyse."

    Öncelikle oyun yapma maliyetleri artığı konusunda hemfikirim lakin oyun dünyasını sarsacak oyunların çıkmadığı konusunda katılmıyorum. Peki ama neden? Büyük firmalar zaten çıkartığı her oyunda ses getiriyor zaten. Şimdi 2011'de bethesda skyrim yaptığında nasıl ses getirdiyse, 2014'de bioware dragon age:Ing ile getirdi ya da 2013'de blizzard diablo3 ile ses getirdi. Yani bir oyunun ses getirmesi ödül alması gibi durumlar tahmin edeceğiniz üzere reklam bütçesinden, doğal olarak firmanın büyüklüğünden ve son olarak da oyunun kalitesinden geçiyor. Son zamanlarda çıkıpta oyun dünyasını sarsacak bir oyun hala çıkmaya devam ediyor. Bunun en büyük örneği dos2'dir. Kafanda canlanması için söylüyorum CD project red bile witcher3'ü 81 milyon dolara mal etmiştir. (Bunu yaparken de çalışanların çalışma şartlarının ağır olması gibi durumları haberleri de es geçiyorum. Arkasında Polonya devletinin de alması da çabası yani artık büyük bir oyuncu sayılabilir) Star Wars: The Old Republic masrafları 200 milyon doları, GTA V masrafları da 265 milyon doları buluyor. Bunları da not düşelim üstelik. Şimdi larian stuido ne yaptı sana söyleyim. Dos2 dediğin oyunu kickstarter'dan 2 milyon dolar toplayarak yaptı. dos1'de aynı şekildeydi üstelik sadece 1 milyon dolar kickstarterdan toplanarak yapıldı. 2 oyununda puanları ve aldığı ödülleri istediğin yerden inceleyebilirsin. Tabi büyük bir olay mıydı hayır. Çünkü bu adamlar minicik reklam bütçelerini bile oyuna yatırdılar. Oyunun reklamını da sadece oyuncular yaptı. Ne bir yerelleşme bütçesi ne de para ile satın alınıp 100 puan verebilecek editörler var çevrelerinde. Şuan konsollara yeni çıkan dos2'nin metacritic notlarına ve incelemerine de bakabilirsin kafanda bir şeyler oluşması için. Yani yapan yapıyor ama kaç kişiye bu ulaşabiliyor işte orası şüpheli.

    "İşte The Witcher 3 Wild Hunt,"2015" yılında çıkıp oyun dünyasını ciddi anlamda sarsacak işlere imza attı.2015 yılından sonra çıkan belli başlı oyunları incelerseniz Witcherlike yani Witcher benzeri olarak nitelendirebileceğimiz pek çok Witcher benzeri özelliklere sahip yapımların çıktığını görebilirsiniz.Yan görevlere 2015 yılından önce hiç önem vermeyen bazı güzide oyun firmaları ne hikmetse 2015 yılında sonra büyük önem verilerek yazılmış ve seslendirilmiş yan görevler ile karşımıza çıkmaya başladı.DLC olarak sarı silahın mavisini satan firmalar ne hikmetse daha doygun DLCler çıkarmaya başladılar.Daha pek çok değişime dair örnek verilebilir ancak bu paragrafı daha fazla uzatmaya gerek yok sıradakine geçelim."

    Bahsetmiş olduğunuz kısım hali ile başta AC serisi lakin oyun dünyasını kökten değiştirdiğini söylemek abartı olur. Ubisoft aynısını gta5'den sonra watch dogs'a da yapmıştı. Şayet AC serisi kadar başarılı da olsaydı muhtemelen buna devam da edecekti. Bu tür olaylar firmaların yaptığı doğal şeyler artık birbirinden görüp aynısını yapmaya çalışmaları. Pubg'den sonra fortnite da buna bir örnek verilebilir mesela yada arkasından gelen bf ve cod'un da aynı çıtaya girmesi ama oyun dünyasını kökten değiştirmek demek işte bu farklı bir konu. Çünkü ortaya yeni bir şey koyulmalı ve yapımcılar da bundan ilham almalı. Yani daha önce kimsenin görmediği bir şey olmalı ki oyun dünyasını kökten değiştirebilecek potansiyele sahip olsun.


    "Elbette söyleyebilim.En basitinden yan görevler.Daha önce izometrik bazı RPGler dışında yan görevlerine ve ana görevlerine "bu kadar" önem veren başka bir oyun görmedim.Yan görevlerinin sunumunu dahi mükemmel derecede ince bir işçilikle oyuncuların önüne sunan başka bir oyun görmedim(Ana görevlerine kısmını Elder Scrolls gerçeğinden dolayı eklemek zorunda bulundum Elder Scrolls oyunlarıda yan görev yazımı konusunda çok başarılılar ancak ana görevde ve sunumda batırıyor Elder Scrolls oyunlarıda malesef.)Oyuna eklenen birden çok bölgenin her birinin ekosisteminin ve ambiyansının verdiği özel hissi başka hiç bir oyunda tatmadım.Gece vakti Skellige'de Roach ile rüzgar eşliğinde turlarken arkadan bu müzik çalarken yaşadığım hisleri kelimelere dökmek gerçekten çok zor benim için.Beauclair'e ilk girdiğimde arkadan Slopes Of The Blessure'un girmesinin verdiği unutulmaz keyfi size nasıl anlatabilirim ki ?Her farklı bölgede renk paleti farklı bir havaya bürünüyor bu oyunda be hocam.Skellige'de gün batımında bulutların arasından pembe süzmeler yaratan güneş,White Orchard'da sapsarı tonlarıyla bize merhaba diyor şafak vaktinde.Bu atmosferi daha önce oynadığım hiçbir oyunda görmedim.Witcher 3'te hiçbir yer birbirinin aynısı gibi değil.Her yer farklı ve kendine has özelliklerle bezenmiş durumda.Atmosfer ile müzikleri bu derece ustaişi bir şekilde birleştiren başka hiçbir oyun görmedim.The Witcher 3 o kadar farklı bir oyun ki, oyunu korsan olarak oynadığım için inanılmaz utandığım ilk ve tek oyun.Oyunu korsan olarak ilk bitirdiğimde ben ne yapıyorum ? dedim kendi kendime.Daha önce korsan oynadığım hiçbir oyunda bu şekilde düşünmemiştim.Sırf utancımdan dolayı oyunu hem PS4'e hem de PC'ye satın alarak yaşadığım utançtan ancak kendimi arındırabildim."

    Şimdi ben burada ki kıstasınızı anlayamadım. Crpg'leri zaten geçiyorum çünkü kıyaslanamaz bile. Şimdi witcher3'de ki yan görevlerin kalite seviyesine bakıyorum düşük ve bir yerden sonra tekrar'a bağlıyor. Bu söylediğimi hikaye yazımı anlamında değil, sürekli bulduğunuz set itemler yada soru işaretleri olarak da düşünebilirsiniz. Bunun en büyük nedeni size yaşayan bir dünya sunamadığı için hali ile boşver yan görevi ana göreve odaklan diyor. Yani oyun açık dünya ama doluluk ve yaşanabilirlilik konusunda malesef başarısız. Anladığım kadarıyla siz lineer bir oyun yapısından hoşlanıyorsunuz. Aksiyon rpg konusunda Tes serisi hala zirve noktadadır. Bırakın morrowind'i oblivion'u her daim eleştirdiğim skyrim bile witcher3'ü detay konusunda ikiye,üçe katlayacak seviyede içerik bulundurmakta. Ufak bir örnek vermek gerekirse;

    ekşi sözlük
    the elder scrolls v skyrim
    https://eksisozluk.com/entry/36766166


    Paragrafın ikinci kısmında yazılanları ise tamamen duygusal olmanıza bağlıyorum. :) Hatta nickinizi bile witcher yapmanız buna en güzel örnek. Bakın benim de nickim undy1ng. Kimsenin belkide umrunda olmayan "Clive Barker's undying" kalma :) Bu oyunun benim için yeri her zaman başkadır ama şimdi biri gelipte en iyi korku oyunu resident evil3 dese ve nemesisten kaçtığı zamanları anlatsa objektif olarak baktığımda evet belki daha iyi bir korku oyunuydu diyebilirim re3 için ama nickim undy1ng olarak kalmaya devam eder çünkü bende ki anıları ve bana yaşattıkları bambaşka. Sizde de benzer bir durum yaşandığı için objektif olarak bakabildiğinizi sanmıyorum ki bu da normaldir aslında. Sizin için en iyi oyun olarak kalmaya da devam eder ki bu da çok normal.

    "Evet güzel bir örnek vermişsiniz ancak şöyle bir sıkıntı var ki ben hiçbir zaman Witcher 3'e gelmiş geçmiş en iyi "RPG" oyunu demedim.Ayrıca artık RPG kavramınında ucunun kaçırıldığın farkına varmalısınız.Mirror's Edge Catalyst'te bir RPG,Chrono Trigger'da;Assassins Creed Unity'de bir RPG,Planescape Torment'te...Artık RPG kavramınında türlere ayrılmasının elzem olduğu bir dönemdeyiz.Kendine level sistemi ve kıçı kırık karakter geliştirme ekranı koyan her oyun kendine RPG demeye başladı.Mirror's Edge Catalyst ile Chrono Trigger'ı bir tutamayız değil mi ? RPG,FPS falan gibi kavramlar artık bana boş gelmeye başladı.Ben artık oyunları bu tarzda sınıflandırmıyorum.Genel pencereden bakıyorum ve bu pencere bana en iyi oyunun Witcher 3 olduğunu söylüyor.Path of Exile gibi,Divinity gibi,Diablo gibi RPG teriminin babası niteliğindeki oyunlardan "RPG anlamında" Witcher 3'ün daha iyi olmadığının farkındayım.Ancak totale baktığım zaman Witcher 3 gayet iyi rol yapma mekanikleri ve diğer baya ağır basan nitelikleri ile bu oyunların çok üstünde benim gözümde."

    İşte kritik noktaya geldik. Şimdi söyleyeceklerim çok önemli. Belki bazı şeylere bakış açınızı bile değiştirebilir. Çünkü RPG oyuncusu olmadığınızı çok net bir şekilde görebiliyorum. Belki bu konuda size bir yardımım dokunur. Peki RPG oyunu nedir? Hangi oyun RPG'dir hangi oyun RPG değildir?

    Rol yapma dediğimiz oyunların bazı kıstasları vardır. Bu kıstaslara göre değerlendirir ve buna göre rpg yada değil diyebiliriz. Burada ki esas kıstas temelde masaüstü rol yapma oyunları olduğu için buna göre karar veririz. Peki nedir bu kıstaslar?

    1- Oyunda aldığınız kararlar ve seçimler oyuna iyi/kötü etki ediyor mu?

    Hangi RPG oyununu oynarsanız oynayın bunu mutlaka görürsünüz. Rol yapmanın temelinde olan bu durum karakterimizin geleceği için çeşitli kararlar verir ve bunun sonuçlarına da seçimler yaparak iyi yada kötü sonuçlanmamıza neden oluruz. Aynı zamanda aldığımız bu kararlara göre de oyunumuzu şekillendirerek hikayeyi ilerletmeye/yönlendirmeye devam ederiz.

    2- RPG'nin standart dinamikleri /statslar

    -Str,dex,vit,int,en..vb dinamikler. Yukarıda ki str(kas gücü) dinamiğinin olmaması yüzünden witcher3'ün neden kusursuz olmadığını artık biliyorsun. Uzun uzun oyuna olan etkilerini yazmayacağım ama kafanda şekillenmesi için dex'de olsaydı crosbow dışında bow'da kullanabilirdi geralt mesela hatta bunu geliştirebilirdi de diyerek geçiyorum.

    3- Skill/perk sistemi

    RPG oyunlarının olmazsa olmazı hatta bütün oyunların RPG zannedilmesinin esas nedeni. Neler olduğunu isminden de zaten direk anlıyorsun.

    Bunların dışında çok daha detaya sahip olan ve büyük çoğunluğu crpg'lerde görülen abilities, talents gibi sistemler de var. Bu sistemlerde ki her bir dinamik oyunun yapsını komple değiştirebildiği için bu kısıma da şimdilik girmiyorum ama kafanda şekillenmesi için yine örnek vereyim. Abilities için şans, talents içinse herhangi bir yetenek düşünebilirsiniz.

    Şimdi yukarıda yazdıklarım farklı sistemlerden alınan yada kendi sistemini kuran oyunların genel özellikleri. Baldur's gate,Icewind dale gibi oyunlar DND sistemini kullanır divinity kendi rpg sistemini şeklinde düşünün.

    Şimdi yukarıda bahsettiğiniz oyunları bu kıstaslarla karşılaştıralım hangisi RPG hangisi değil.

    -Assassins Creed origins hatta çıkacak olan odyssey'i de düşünelim ki kafamız daha çok karışsın malum tercih yapıyoruz.

    Görebileceğin üzere rpg'nin standart dediğimiz dinamiklerinin olmaması yüzünden bir rpg oyunu olmuyor.

    -İşleri biraz kızıştıralım. Diablo2

    Diablo2 de gördüğün üzere 1. madde yüzünden RPG oyunu olmuyor. Şimdi bu nasıl olur dersen ufak bir araştırma ile Blizzard'ın zamanında diablo2 için "bizim oyunumuz hack and slash oyunudur" açıklamasını yaptığını görürsün. Bu tartışma da Baldur's Gate mi daha iyi RPG yoksa diablo2 mi tartışmaları yüzünden olmuştur.

    -Tes serisinden bir oyun mesela skyrim yada fallout new vegas olsun. Bunlar karşılıyor gördüğün üzere.

    Şimdi ben sana bazı örnekler verdim ve konuyu şuraya getireceğim,

    Witcher3 bir RPG oyunu değil ve ister istemez witcher3'ü bir RPG oyunu ile kıyasladığınızda yetersiz kalıyor. TPS,hack and slash denilebilir ama kesinlikle bir rpg oyunu değil.

    Zaten cyberpunk 2077 için gerçek bir RPG açıklamasından kısa bir süre sonra oyunda 6 tane stats olacağı bunların da str,cons,int,tech,cool,reflex olacağı açıklandı. Yani RPG'nin standart dediğimiz dinamikleri bunlar. Tahmin edeceğin üzere diğer 2 maddeyi de sağladığı için Cyberpunk 2077 için evet gerçekten bir RPG oyunu diyebiliyorum.

    "Bu arada "Gerçek bir rpg olacak."cümlesi Cyberpunk 2077 için kullanılıyor.Cyberpunk 2077'nin Twitch gösterimini izlediyseniz eğer gösterilen görevde yapılacak seçimlerin varyasyonlarının farkına varmışsınızdır diye umut ediyorum.Gerçek RPG'den kasıt gösterilen görevdeki pek çok seçimin göreve olan etkisinin genele yani tüm oyuna yayılacağına dair iddialı bir cümle olduğunu düşünüyorum.Witcher 3 ile alakalı söylenen bir cümle olabileceğini düşünmüyorum."

    Evet bir önceki yazımda ki verdiğim linke tekrar tıklarsanız zaten cyberpunk 2077'den bahsettiğimi hatta oyunda ki dinamiklerin neler olduğunu ve tahminlerimi de açıkladım. Tekrardan buraya yazmaya gerek görmüyorum.

    "Alıntı yaptığınız mesajımda bahsettiğim konu nude sahnelerle alakalı değildi ama olsun.Ayırdığım bölüme gelirsek eğer Ah hadi ama yapmayın.Bu kadar sığ düşünüyor olamazsınız demek istiyorum..The Saboteur isimli oyundada,Ride to Hell Retribution isimli oyundada cinsellik sahneleri bulunuyor ancak bu oyunların çoğu kişi adını bile bilmez.Demek ki BioWare ve CDPR arkaplanda bir şeyleri ciddi anlamda doğru yapıyormuş değil mi ha ne dersiniz ?"

    Söylemiş olduğunuz kısımlar yukarıda bahsettiğim bütçeler ile alakalı. Yerelleşme ve reklam politikası düzgün olursa iş genç nesil kardeşlerimiz için şu soruyu sormaya kalıyor. Triss mi yennefer mi? Peki sizce hangisi?

    "Hayır ben bu tür başarı puanlarının pekte bir önemi yok demedim.Bu tür puanların verildiği kaynaklar üzerinden bir sınıflandırma yaptım.Sırf daha fazla tık alabilmek adınaşu tarz incelemeler yapan critic yazarları var.Bu nedenle bir bakıma siteminide size iletmek istemiştim. Yazdıklarımı iyi okumanızı tavsiye ederim.Breath Of The Wild muhteşem bir oyundur.Ayrıca dünya çapındada çok fazla hype yapan bir oyundur.Sizin bu şekilde düşünmenize sebep olan şey Türkiye'de Nintendo'nun pekte tutulmamasından kaynaklanıyor.Nintendo Switch sahibi Türk bir elin parmaklarından birazcık fazladır diye düşünüyorum."

    Katılıyorum hatta çok daha ötesi de var yukarıda belirttiğim yada sizin de tahmin edeceğiniz gibi. Zelda konusunda ise kendi fikirlerimi söyledim malum PC'de dahi oynanabiliyor aslında deneyimlemek ve neler olduğunu görebilmek için. Bunun dışında nintendo kitlesinin ülkemizde ki sayısının az olması normal bir durum malum ülkemize yeniden giriş yaptı ama doğru bir zamanda gelmedikleri kesin.

    "Witcher 3 RPG oynayan kesim için kesinlikle sıradan bir oyun değildi.Mümkünse bu konudada anlaşalım çünkü şu an tartıştığınız kişi bir pek çok RPG oyunun tadına bakmış olmasına rağmen Witcher 3'ü pekte sıradan bulmuyor.Bu da havada kalan bir argüman üzgünüm."

    Buna kısmen katılabilirim ama bunu RPG oyunu olarak değil, TPS hack and slash türünde baktığımda onaylayabilirim. Nedenlerini de tekrar tekrar yazmaya da gerek görmedim.


    "Cyberpunk 2077'te Türkçe dil desteği yok çünkü Türkiye kimsenin umursadığı bir üike değil.Oyun satışları Türkiye'de gerçekten çok az.(Mobil oyunlar hariç) Hiçbir oyun yapımcısının belli dogmalarla alakalı takıntısı yok.Ne kadar ekmek o kadar köfte durumu söz konusu bu sektörde.Ne zaman 80 milyon insana ev sahipliği yapan bir ülkede oyun satışları nüfusa oranla belli bir sınırın üstüne geçer o zaman işler dil açısından istediğimiz şekilde ilerleyen bir hal alır.Bir oyunun daha çok insana ulaşmasıyla ile ödül alması arasında hiçbir alaka yok."

    Yerelleşme ve ödül konusu doğrudan değil dolaylı yoldan bağlantılıdır. Mesela ülkemizde witcher3 hiç türkçeye çevrilmemiş olsaydı ne olurdu? Editörler incelemerini yapar puanlarını verir oyun şöyle böyle güzeldi der konu kapanırdı. Çünkü oyunla ilgili ne yorum yapacak insan olurdu ne de forumlarda insanlar tartışabilirdi. İnsanlar o yıl hoşuna giden diğer oyunları tepeye çıkartır oylarını da editörlere olan baskılarını yorumlarla destekleyerek hayatlarına devam ederlerdi. Malum oyun incelemesi yapan bir youtuber'a bile sevdiği bir oyuna nasıl kötü dersin diye linç girişiminde bulunmaya bir hayli meyilli halkımız. Aynı şekilde ödül verenlerin de tepkiler almamak adına "Sizin seçtiğiniz yılın oyunu, bizim seçtiğimiz yılın oyunu" mantığı da buna en büyük örnektir. Bunun dışında cyberpunk 2077 için şunu ekleyebilirim. Aşağıda ki linki bir inceleyin.

    https://steamdb.info/app/292030/

    Gördüğünüz üzere en ucuz yine ülkemize satıyorlar. Witcher3 çıktığı dönemde kurlar daha düzgün olduğu için (en azından şuanki duruma göre) durum biraz farklıydı ama şuan 10 tane bize satacaklarına bir tane japon'a satıp aynı parayı kazanmak çok daha mantıklı haklı olarak. Bunlar tamamen satış ve pazarlama politikaları olduğu için normal geldi bana. İlerleyen zamanlarda eklenir mi muhtemelen ekleyeceklerdir yine daha çok insana ulaşmak için. Çünkü hype yapmanın en temel mantığını benim nazarımda çözmüş gibiler. Witcher3 hiç türkçe olmasaydı bu ülkede kim hype yapardı işte orası şüpheli.


    "Böyle bir durum söz konusu olsaydı Call Of Dutyler,FIFAlar her sene binlerce ödül toplarlardı.Olay tamamen oyunun kalitesiyle alakalı.Ne kadar çok ödül o kadar çok kalite.Ve şu anda Witcher 3'ten daha kaliteli başka bir oyun yok bu açıdan bakarsak.Şu an uygun fiyattan ve her dile sahip pek çok oyun çıkıyor ancak bir ödül bile alamadan koca bir seneye geçiriyorlar ne tuhaf değil mi ? Örnek vermek gerekirse Hellblade Senua's Sacrifice veya Divinity Original Sin 2 güzel iki örnekler.Bu arada eğer spesifik olarak her dilden kast olarak Türkçeyi'de eklerseniz sağlam bir cımbıza ihtiyacımız olacak ayıklamak için :)"

    Bahsetmiş olduğunuz oyunlar her yıl çıkan oyunlar. EA'nın amacı da ödül almak değil para toplamak :) Zaten tüketiciler de en iyi oyun ödülü olarak fifa'yı seçecek kadar durumdan habersiz durumda değiller. En iyi rpg ödülünü fifa'ya vermek yada en iyi senaryo ödülünü multiplayer bir oyuna vermek ne ödülü verene yanaşır ne de onu alana. -) En azından bunların ayrımlarının yapılması güzel. Bunun dışında kalite esas kuraldır elbette ama bu niteliğine göre de değişebilir. Çok ödül alması da o oyunun çok iyi olduğu anlamına gelmez çünkü bazen gerçekten saçmalayabiliyorlar. Bunu zaten biliyorsundur. Mesela witcher3'ün çıktığı sene en iyi RPG ödülünü Fallout4 yerine witcher3'e veren ve RPG'den anlamayan insanların olması gibi. Bu açıdan baktığında aslında ödüllerin bile çok da geçerli olmadığını zaten anlıyorsun.


    Son olarak konu nereden nereye geldi ama HL'ye bağlayım. Bunları da kim okur onu da bilmiyorum ama HL'nin oyun dünyasına etkisi yadsınamaz bir gerçektir ama witcher3 için aynı şeyi söylemek pek mümkün değildir çünkü başta belirttiğim gibi ortaya yeni bir şey koymamıştır.

    Sabah sabah anca bu kadar. İyi günler.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: undy1ng

    "Sonunda gerçekten tartışmaya değecek,kaliteli bir insan bulduğum için inanılmaz mutluyum.Öncelikle beni mutlu ettiğiniz için çok teşekkür ederim.Duke Nukem dedinizde gözlerim bir yaşardı be hocamForever ne lanet bir oyundu be öyle.Kaç yıl bekledik çıka çıka Forever gibi hilkat garibesi bir oyun çıktı.Gerçekten içimde çok büyük bir ukte Duke Nukem."


    Öncelikle gayet seviyeli bir tartışma olacağı için bende mutluyum. -) Ayrıca Duke nukem'i hiç sorma çünkü kanayan bir yara oldu neyse konumuza dönelim;


    "Neyse konuya dönelim.Hocam biliyorsunuz ki son zamanlarda gelişen teknoloji ve imkanlarla beraber oyunlarında yapım süreçleri inanılmaz meşaketli ve yorucu bir iş haline büründü.En basitinden oyundaki müzikler için bile şu anda orkestraya veya üst düzey ses tasarımcılarına,bestekarlara(Hans Zimmer,Jesper Kyd gibi) ihtiyaç var.Oyun motorlarının komplikeleşmesine,oyunların artık iyiden iyiye nitelikli birer sanat eserlerine dönüşmesine kadar her şey oyun yapımcıları için birer yük haline geldi.Çünkü çağa uygun AAA title bir oyun yapmak için her bir departman ayrı ayrı gözetilerek milyonların harcanması elzem bir durum artık günümüzde.Neyse fazla uzatmayalım.Demek istediğim gelişen teknoloji ile beraber günümüzde oyun yapmak daha komplike bir hal aldı.Artık her şey geçmişten daha zor.Tüm bunların yanısıra artık oyuncularında neredeyse en yüksek doyuma ulaştığı bir dönemdeyiz.Artık oyun oynayan insanlar (hardcore) neredeyse tadabilecekleri her şeyi tattılar.Şu zamanlarda çıkıpta oyun dünyasını sarsacak bir oyun yapmayı başarmak imkansıza yakın bir konuma geldi neredeyse."

    Öncelikle oyun yapma maliyetleri artığı konusunda hemfikirim lakin oyun dünyasını sarsacak oyunların çıkmadığı konusunda katılmıyorum. Peki ama neden? Büyük firmalar zaten çıkartığı her oyunda ses getiriyor zaten. Şimdi 2011'de bethesda skyrim yaptığında nasıl ses getirdiyse, 2014'de bioware dragon age:Ing ile getirdi ya da 2013'de blizzard diablo3 ile ses getirdi. Yani bir oyunun ses getirmesi ödül alması gibi durumlar tahmin edeceğiniz üzere reklam bütçesinden, doğal olarak firmanın büyüklüğünden ve son olarak da oyunun kalitesinden geçiyor. Son zamanlarda çıkıpta oyun dünyasını sarsacak bir oyun hala çıkmaya devam ediyor. Bunun en büyük örneği dos2'dir. Kafanda canlanması için söylüyorum CD project red bile witcher3'ü 81 milyon dolara mal etmiştir. (Bunu yaparken de çalışanların çalışma şartlarının ağır olması gibi durumları haberleri de es geçiyorum. Arkasında Polonya devletinin de alması da çabası yani artık büyük bir oyuncu sayılabilir) Star Wars: The Old Republic masrafları 200 milyon doları, GTA V masrafları da 265 milyon doları buluyor. Bunları da not düşelim üstelik. Şimdi larian stuido ne yaptı sana söyleyim. Dos2 dediğin oyunu kickstarter'dan 2 milyon dolar toplayarak yaptı. dos1'de aynı şekildeydi üstelik sadece 1 milyon dolar kickstarterdan toplanarak yapıldı. 2 oyununda puanları ve aldığı ödülleri istediğin yerden inceleyebilirsin. Tabi büyük bir olay mıydı hayır. Çünkü bu adamlar minicik reklam bütçelerini bile oyuna yatırdılar. Oyunun reklamını da sadece oyuncular yaptı. Ne bir yerelleşme bütçesi ne de para ile satın alınıp 100 puan verebilecek editörler var çevrelerinde. Şuan konsollara yeni çıkan dos2'nin metacritic notlarına ve incelemerine de bakabilirsin kafanda bir şeyler oluşması için. Yani yapan yapıyor ama kaç kişiye bu ulaşabiliyor işte orası şüpheli.

    "İşte The Witcher 3 Wild Hunt,"2015" yılında çıkıp oyun dünyasını ciddi anlamda sarsacak işlere imza attı.2015 yılından sonra çıkan belli başlı oyunları incelerseniz Witcherlike yani Witcher benzeri olarak nitelendirebileceğimiz pek çok Witcher benzeri özelliklere sahip yapımların çıktığını görebilirsiniz.Yan görevlere 2015 yılından önce hiç önem vermeyen bazı güzide oyun firmaları ne hikmetse 2015 yılında sonra büyük önem verilerek yazılmış ve seslendirilmiş yan görevler ile karşımıza çıkmaya başladı.DLC olarak sarı silahın mavisini satan firmalar ne hikmetse daha doygun DLCler çıkarmaya başladılar.Daha pek çok değişime dair örnek verilebilir ancak bu paragrafı daha fazla uzatmaya gerek yok sıradakine geçelim."

    Bahsetmiş olduğunuz kısım hali ile başta AC serisi lakin oyun dünyasını kökten değiştirdiğini söylemek abartı olur. Ubisoft aynısını gta5'den sonra watch dogs'a da yapmıştı. Şayet AC serisi kadar başarılı da olsaydı muhtemelen buna devam da edecekti. Bu tür olaylar firmaların yaptığı doğal şeyler artık birbirinden görüp aynısını yapmaya çalışmaları. Pubg'den sonra fortnite da buna bir örnek verilebilir mesela yada arkasından gelen bf ve cod'un da aynı çıtaya girmesi ama oyun dünyasını kökten değiştirmek demek işte bu farklı bir konu. Çünkü ortaya yeni bir şey koyulmalı ve yapımcılar da bundan ilham almalı. Yani daha önce kimsenin görmediği bir şey olmalı ki oyun dünyasını kökten değiştirebilecek potansiyele sahip olsun.


    "Elbette söyleyebilim.En basitinden yan görevler.Daha önce izometrik bazı RPGler dışında yan görevlerine ve ana görevlerine "bu kadar" önem veren başka bir oyun görmedim.Yan görevlerinin sunumunu dahi mükemmel derecede ince bir işçilikle oyuncuların önüne sunan başka bir oyun görmedim(Ana görevlerine kısmını Elder Scrolls gerçeğinden dolayı eklemek zorunda bulundum Elder Scrolls oyunlarıda yan görev yazımı konusunda çok başarılılar ancak ana görevde ve sunumda batırıyor Elder Scrolls oyunlarıda malesef.)Oyuna eklenen birden çok bölgenin her birinin ekosisteminin ve ambiyansının verdiği özel hissi başka hiç bir oyunda tatmadım.Gece vakti Skellige'de Roach ile rüzgar eşliğinde turlarken arkadan bu müzik çalarken yaşadığım hisleri kelimelere dökmek gerçekten çok zor benim için.Beauclair'e ilk girdiğimde arkadan Slopes Of The Blessure'un girmesinin verdiği unutulmaz keyfi size nasıl anlatabilirim ki ?Her farklı bölgede renk paleti farklı bir havaya bürünüyor bu oyunda be hocam.Skellige'de gün batımında bulutların arasından pembe süzmeler yaratan güneş,White Orchard'da sapsarı tonlarıyla bize merhaba diyor şafak vaktinde.Bu atmosferi daha önce oynadığım hiçbir oyunda görmedim.Witcher 3'te hiçbir yer birbirinin aynısı gibi değil.Her yer farklı ve kendine has özelliklerle bezenmiş durumda.Atmosfer ile müzikleri bu derece ustaişi bir şekilde birleştiren başka hiçbir oyun görmedim.The Witcher 3 o kadar farklı bir oyun ki, oyunu korsan olarak oynadığım için inanılmaz utandığım ilk ve tek oyun.Oyunu korsan olarak ilk bitirdiğimde ben ne yapıyorum ? dedim kendi kendime.Daha önce korsan oynadığım hiçbir oyunda bu şekilde düşünmemiştim.Sırf utancımdan dolayı oyunu hem PS4'e hem de PC'ye satın alarak yaşadığım utançtan ancak kendimi arındırabildim."

    Şimdi ben burada ki kıstasınızı anlayamadım. Crpg'leri zaten geçiyorum çünkü kıyaslanamaz bile. Şimdi witcher3'de ki yan görevlerin kalite seviyesine bakıyorum düşük ve bir yerden sonra tekrar'a bağlıyor. Bu söylediğimi hikaye yazımı anlamında değil, sürekli bulduğunuz set itemler yada soru işaretleri olarak da düşünebilirsiniz. Bunun en büyük nedeni size yaşayan bir dünya sunamadığı için hali ile boşver yan görevi ana göreve odaklan diyor. Yani oyun açık dünya ama doluluk ve yaşanabilirlilik konusunda malesef başarısız. Anladığım kadarıyla siz lineer bir oyun yapısından hoşlanıyorsunuz. Aksiyon rpg konusunda Tes serisi hala zirve noktadadır. Bırakın morrowind'i oblivion'u her daim eleştirdiğim skyrim bile witcher3'ü detay konusunda ikiye,üçe katlayacak seviyede içerik bulundurmakta. Ufak bir örnek vermek gerekirse;

    https://eksisozluk.com/entry/36766166

    Paragrafın ikinci kısmında yazılanları ise tamamen duygusal olmanıza bağlıyorum. :) Hatta nickinizi bile witcher yapmanız buna en güzel örnek. Bakın benim de nickim undy1ng. Kimsenin belkide umrunda olmayan "Clive Barker's undying" kalma :) Bu oyunun benim için yeri her zaman başkadır ama şimdi biri gelipte en iyi korku oyunu resident evil3 dese ve nemesisten kaçtığı zamanları anlatsa objektif olarak baktığımda evet belki daha iyi bir korku oyunuydu diyebilirim re3 için ama nickim undy1ng olarak kalmaya devam eder çünkü bende ki anıları ve bana yaşattıkları bambaşka. Sizde de benzer bir durum yaşandığı için objektif olarak bakabildiğinizi sanmıyorum ki bu da normaldir aslında. Sizin için en iyi oyun olarak kalmaya da devam eder ki bu da çok normal.

    "Evet güzel bir örnek vermişsiniz ancak şöyle bir sıkıntı var ki ben hiçbir zaman Witcher 3'e gelmiş geçmiş en iyi "RPG" oyunu demedim.Ayrıca artık RPG kavramınında ucunun kaçırıldığın farkına varmalısınız.Mirror's Edge Catalyst'te bir RPG,Chrono Trigger'da;Assassins Creed Unity'de bir RPG,Planescape Torment'te...Artık RPG kavramınında türlere ayrılmasının elzem olduğu bir dönemdeyiz.Kendine level sistemi ve kıçı kırık karakter geliştirme ekranı koyan her oyun kendine RPG demeye başladı.Mirror's Edge Catalyst ile Chrono Trigger'ı bir tutamayız değil mi ? RPG,FPS falan gibi kavramlar artık bana boş gelmeye başladı.Ben artık oyunları bu tarzda sınıflandırmıyorum.Genel pencereden bakıyorum ve bu pencere bana en iyi oyunun Witcher 3 olduğunu söylüyor.Path of Exile gibi,Divinity gibi,Diablo gibi RPG teriminin babası niteliğindeki oyunlardan "RPG anlamında" Witcher 3'ün daha iyi olmadığının farkındayım.Ancak totale baktığım zaman Witcher 3 gayet iyi rol yapma mekanikleri ve diğer baya ağır basan nitelikleri ile bu oyunların çok üstünde benim gözümde."

    İşte kritik noktaya geldik. Şimdi söyleyeceklerim çok önemli. Belki bazı şeylere bakış açınızı bile değiştirebilir. Çünkü RPG oyuncusu olmadığınızı çok net bir şekilde görebiliyorum. Belki bu konuda size bir yardımım dokunur. Peki RPG oyunu nedir? Hangi oyun RPG'dir hangi oyun RPG değildir?

    Rol yapma dediğimiz oyunların bazı kıstasları vardır. Bu kıstaslara göre değerlendirir ve buna göre rpg yada değil diyebiliriz. Burada ki esas kıstas temelde masaüstü rol yapma oyunları olduğu için buna göre karar veririz. Peki nedir bu kıstaslar?

    1- Oyunda aldığınız kararlar ve seçimler oyuna iyi/kötü etki ediyor mu?

    Hangi RPG oyununu oynarsanız oynayın bunu mutlaka görürsünüz. Rol yapmanın temelinde olan bu durum karakterimizin geleceği için çeşitli kararlar verir ve bunun sonuçlarına da seçimler yaparak iyi yada kötü sonuçlanmamıza neden oluruz. Aynı zamanda aldığımız bu kararlara göre de oyunumuzu şekillendirerek hikayeyi ilerletmeye/yönlendirmeye devam ederiz.

    2- RPG'nin standart dinamikleri /statslar

    -Str,dex,vit,int,en..vb dinamikler. Yukarıda ki str(kas gücü) dinamiğinin olmaması yüzünden witcher3'ün neden kusursuz olmadığını artık biliyorsun. Uzun uzun oyuna olan etkilerini yazmayacağım ama kafanda şekillenmesi için dex'de olsaydı crosbow dışında bow'da kullanabilirdi geralt mesela hatta bunu geliştirebilirdi de diyerek geçiyorum.

    3- Skill/perk sistemi

    RPG oyunlarının olmazsa olmazı hatta bütün oyunların RPG zannedilmesinin esas nedeni. Neler olduğunu isminden de zaten direk anlıyorsun.

    Bunların dışında çok daha detaya sahip olan ve büyük çoğunluğu crpg'lerde görülen abilities, talents gibi sistemler de var. Bu sistemlerde ki her bir dinamik oyunun yapsını komple değiştirebildiği için bu kısıma da şimdilik girmiyorum ama kafanda şekillenmesi için yine örnek vereyim. Abilities için şans, talents içinse herhangi bir yetenek düşünebilirsiniz.

    Şimdi yukarıda yazdıklarım farklı sistemlerden alınan yada kendi sistemini kuran oyunların genel özellikleri. Baldur's gate,Icewind dale gibi oyunlar DND sistemini kullanır divinity kendi rpg sistemini şeklinde düşünün.

    Şimdi yukarıda bahsettiğiniz oyunları bu kıstaslarla karşılaştıralım hangisi RPG hangisi değil.

    -Assassins Creed origins hatta çıkacak olan odyssey'i de düşünelim ki kafamız daha çok karışsın malum tercih yapıyoruz.

    Görebileceğin üzere rpg'nin standart dediğimiz dinamiklerinin olmaması yüzünden bir rpg oyunu olmuyor.

    -İşleri biraz kızıştıralım. Diablo2

    Diablo2 de gördüğün üzere 1. madde yüzünden RPG oyunu olmuyor. Şimdi bu nasıl olur dersen ufak bir araştırma ile Blizzard'ın zamanında diablo2 için "bizim oyunumuz hack and slash oyunudur" açıklamasını yaptığını görürsün. Bu tartışma da Baldur's Gate mi daha iyi RPG yoksa diablo2 mi tartışmaları yüzünden olmuştur.

    -Tes serisinden bir oyun mesela skyrim yada fallout new vegas olsun. Bunlar karşılıyor gördüğün üzere.

    Şimdi ben sana bazı örnekler verdim ve konuyu şuraya getireceğim,

    Witcher3 bir RPG oyunu değil ve ister istemez witcher3'ü bir RPG oyunu ile kıyasladığınızda yetersiz kalıyor. TPS,hack and slash denilebilir ama kesinlikle bir rpg oyunu değil.

    Zaten cyberpunk 2077 için gerçek bir RPG açıklamasından kısa bir süre sonra oyunda 6 tane stats olacağı bunların da str,cons,int,tech,cool,reflex olacağı açıklandı. Yani RPG'nin standart dediğimiz dinamikleri bunlar. Tahmin edeceğin üzere diğer 2 maddeyi de sağladığı için Cyberpunk 2077 için evet gerçekten bir RPG oyunu diyebiliyorum.

    "Bu arada "Gerçek bir rpg olacak."cümlesi Cyberpunk 2077 için kullanılıyor.Cyberpunk 2077'nin Twitch gösterimini izlediyseniz eğer gösterilen görevde yapılacak seçimlerin varyasyonlarının farkına varmışsınızdır diye umut ediyorum.Gerçek RPG'den kasıt gösterilen görevdeki pek çok seçimin göreve olan etkisinin genele yani tüm oyuna yayılacağına dair iddialı bir cümle olduğunu düşünüyorum.Witcher 3 ile alakalı söylenen bir cümle olabileceğini düşünmüyorum."

    Evet bir önceki yazımda ki verdiğim linke tekrar tıklarsanız zaten cyberpunk 2077'den bahsettiğimi hatta oyunda ki dinamiklerin neler olduğunu ve tahminlerimi de açıkladım. Tekrardan buraya yazmaya gerek görmüyorum.

    "Alıntı yaptığınız mesajımda bahsettiğim konu nude sahnelerle alakalı değildi ama olsun.Ayırdığım bölüme gelirsek eğer Ah hadi ama yapmayın.Bu kadar sığ düşünüyor olamazsınız demek istiyorum..The Saboteur isimli oyundada,Ride to Hell Retribution isimli oyundada cinsellik sahneleri bulunuyor ancak bu oyunların çoğu kişi adını bile bilmez.Demek ki BioWare ve CDPR arkaplanda bir şeyleri ciddi anlamda doğru yapıyormuş değil mi ha ne dersiniz ?"

    Söylemiş olduğunuz kısımlar yukarıda bahsettiğim bütçeler ile alakalı. Yerelleşme ve reklam politikası düzgün olursa iş genç nesil kardeşlerimiz için şu soruyu sormaya kalıyor. Triss mi yennefer mi? Peki sizce hangisi?

    "Hayır ben bu tür başarı puanlarının pekte bir önemi yok demedim.Bu tür puanların verildiği kaynaklar üzerinden bir sınıflandırma yaptım.Sırf daha fazla tık alabilmek adınaşu tarz incelemeler yapan critic yazarları var.Bu nedenle bir bakıma siteminide size iletmek istemiştim. Yazdıklarımı iyi okumanızı tavsiye ederim.Breath Of The Wild muhteşem bir oyundur.Ayrıca dünya çapındada çok fazla hype yapan bir oyundur.Sizin bu şekilde düşünmenize sebep olan şey Türkiye'de Nintendo'nun pekte tutulmamasından kaynaklanıyor.Nintendo Switch sahibi Türk bir elin parmaklarından birazcık fazladır diye düşünüyorum."

    Katılıyorum hatta çok daha ötesi de var yukarıda belirttiğim yada sizin de tahmin edeceğiniz gibi. Zelda konusunda ise kendi fikirlerimi söyledim malum PC'de dahi oynanabiliyor aslında deneyimlemek ve neler olduğunu görebilmek için. Bunun dışında nintendo kitlesinin ülkemizde ki sayısının az olması normal bir durum malum ülkemize yeniden giriş yaptı ama doğru bir zamanda gelmedikleri kesin.

    "Witcher 3 RPG oynayan kesim için kesinlikle sıradan bir oyun değildi.Mümkünse bu konudada anlaşalım çünkü şu an tartıştığınız kişi bir pek çok RPG oyunun tadına bakmış olmasına rağmen Witcher 3'ü pekte sıradan bulmuyor.Bu da havada kalan bir argüman üzgünüm."

    Buna kısmen katılabilirim ama bunu RPG oyunu olarak değil, TPS hack and slash türünde baktığımda onaylayabilirim. Nedenlerini de tekrar tekrar yazmaya da gerek görmedim.


    "Cyberpunk 2077'te Türkçe dil desteği yok çünkü Türkiye kimsenin umursadığı bir üike değil.Oyun satışları Türkiye'de gerçekten çok az.(Mobil oyunlar hariç) Hiçbir oyun yapımcısının belli dogmalarla alakalı takıntısı yok.Ne kadar ekmek o kadar köfte durumu söz konusu bu sektörde.Ne zaman 80 milyon insana ev sahipliği yapan bir ülkede oyun satışları nüfusa oranla belli bir sınırın üstüne geçer o zaman işler dil açısından istediğimiz şekilde ilerleyen bir hal alır.Bir oyunun daha çok insana ulaşmasıyla ile ödül alması arasında hiçbir alaka yok."

    Yerelleşme ve ödül konusu doğrudan değil dolaylı yoldan bağlantılıdır. Mesela ülkemizde witcher3 hiç türkçeye çevrilmemiş olsaydı ne olurdu? Editörler incelemerini yapar puanlarını verir oyun şöyle böyle güzeldi der konu kapanırdı. Çünkü oyunla ilgili ne yorum yapacak insan olurdu ne de forumlarda insanlar tartışabilirdi. İnsanlar o yıl hoşuna giden diğer oyunları tepeye çıkartır oylarını da editörlere olan baskılarını yorumlarla destekleyerek hayatlarına devam ederlerdi. Malum oyun incelemesi yapan bir youtuber'a bile sevdiği bir oyuna nasıl kötü dersin diye linç girişiminde bulunmaya bir hayli meyilli halkımız. Aynı şekilde ödül verenlerin de tepkiler almamak adına "Sizin seçtiğiniz yılın oyunu, bizim seçtiğimiz yılın oyunu" mantığı da buna en büyük örnektir. Bunun dışında cyberpunk 2077 için şunu ekleyebilirim. Aşağıda ki linki bir inceleyin.

    https://steamdb.info/app/292030/

    Gördüğünüz üzere en ucuz yine ülkemize satıyorlar. Witcher3 çıktığı dönemde kurlar daha düzgün olduğu için (en azından şuanki duruma göre) durum biraz farklıydı ama şuan 10 tane bize satacaklarına bir tane japon'a satıp aynı parayı kazanmak çok daha mantıklı haklı olarak. Bunlar tamamen satış ve pazarlama politikaları olduğu için normal geldi bana. İlerleyen zamanlarda eklenir mi muhtemelen ekleyeceklerdir yine daha çok insana ulaşmak için. Çünkü hype yapmanın en temel mantığını benim nazarımda çözmüş gibiler. Witcher3 hiç türkçe olmasaydı bu ülkede kim hype yapardı işte orası şüpheli.


    "Böyle bir durum söz konusu olsaydı Call Of Dutyler,FIFAlar her sene binlerce ödül toplarlardı.Olay tamamen oyunun kalitesiyle alakalı.Ne kadar çok ödül o kadar çok kalite.Ve şu anda Witcher 3'ten daha kaliteli başka bir oyun yok bu açıdan bakarsak.Şu an uygun fiyattan ve her dile sahip pek çok oyun çıkıyor ancak bir ödül bile alamadan koca bir seneye geçiriyorlar ne tuhaf değil mi ? Örnek vermek gerekirse Hellblade Senua's Sacrifice veya Divinity Original Sin 2 güzel iki örnekler.Bu arada eğer spesifik olarak her dilden kast olarak Türkçeyi'de eklerseniz sağlam bir cımbıza ihtiyacımız olacak ayıklamak için :)"

    Bahsetmiş olduğunuz oyunlar her yıl çıkan oyunlar. EA'nın amacı da ödül almak değil para toplamak :) Zaten tüketiciler de en iyi oyun ödülü olarak fifa'yı seçecek kadar durumdan habersiz durumda değiller. En iyi rpg ödülünü fifa'ya vermek yada en iyi senaryo ödülünü multiplayer bir oyuna vermek ne ödülü verene yanaşır ne de onu alana. -) En azından bunların ayrımlarının yapılması güzel. Bunun dışında kalite esas kuraldır elbette ama bu niteliğine göre de değişebilir. Çok ödül alması da o oyunun çok iyi olduğu anlamına gelmez çünkü bazen gerçekten saçmalayabiliyorlar. Bunu zaten biliyorsundur. Mesela witcher3'ün çıktığı sene en iyi RPG ödülünü Fallout4 yerine witcher3'e veren ve RPG'den anlamayan insanların olması gibi. Bu açıdan baktığında aslında ödüllerin bile çok da geçerli olmadığını zaten anlıyorsun.


    Son olarak konu nereden nereye geldi ama HL'ye bağlayım. Bunları da kim okur onu da bilmiyorum ama HL'nin oyun dünyasına etkisi yadsınamaz bir gerçektir ama witcher3 için aynı şeyi söylemek pek mümkün değildir çünkü başta belirttiğim gibi ortaya yeni bir şey koymamıştır.

    Sabah sabah anca bu kadar. İyi günler.
    Öncelikle oyun yapma maliyetleri artığı konusunda hemfikirim lakin oyun dünyasını sarsacak oyunların çıkmadığı konusunda katılmıyorum. Peki ama neden? Büyük firmalar zaten çıkartığı her oyunda ses getiriyor zaten. Şimdi 2011'de bethesda skyrim yaptığında nasıl ses getirdiyse, 2014'de bioware dragon age:Ing ile getirdi ya da 2013'de blizzard diablo3 ile ses getirdi. Yani bir oyunun ses getirmesi ödül alması gibi durumlar tahmin edeceğiniz üzere reklam bütçesinden, doğal olarak firmanın büyüklüğünden ve son olarak da oyunun kalitesinden geçiyor. Son zamanlarda çıkıpta oyun dünyasını sarsacak bir oyun hala çıkmaya devam ediyor. Bunun en büyük örneği dos2'dir. Kafanda canlanması için söylüyorum CD project red bile witcher3'ü 81 milyon dolara mal etmiştir. (Bunu yaparken de çalışanların çalışma şartlarının ağır olması gibi durumları haberleri de es geçiyorum. Arkasında Polonya devletinin de alması da çabası yani artık büyük bir oyuncu sayılabilir) Star Wars: The Old Republic masrafları 200 milyon doları, GTA V masrafları da 265 milyon doları buluyor. Bunları da not düşelim üstelik. Şimdi larian stuido ne yaptı sana söyleyim. Dos2 dediğin oyunu kickstarter'dan 2 milyon dolar toplayarak yaptı. dos1'de aynı şekildeydi üstelik sadece 1 milyon dolar kickstarterdan toplanarak yapıldı. 2 oyununda puanları ve aldığı ödülleri istediğin yerden inceleyebilirsin. Tabi büyük bir olay mıydı hayır. Çünkü bu adamlar minicik reklam bütçelerini bile oyuna yatırdılar. Oyunun reklamını da sadece oyuncular yaptı. Ne bir yerelleşme bütçesi ne de para ile satın alınıp 100 puan verebilecek editörler var çevrelerinde. Şuan konsollara yeni çıkan dos2'nin metacritic notlarına ve incelemerine de bakabilirsin kafanda bir şeyler oluşması için. Yani yapan yapıyor ama kaç kişiye bu ulaşabiliyor işte orası şüpheli.



    Öncelikle ses getirmek(hype) ile devrim yapmak(oyun dünyasını sarsmak) arasındaki farkı ayırt etmemiz gerekiyor diye düşünüyorum.Hype anlamında gerçekten benim için süper örnekler vermişsiniz.Bundan dolayı size gerçekten çok teşekkür ediyorum.Örnek olarak verdiğiniz oyunların hepsinde geçerli olan hayati bir durum var.Serinin bir önceki oyunuyla aralarındaki release date (piyasaya çıkış) farkı.The Elder Scrolls Skyrim 11 Kasım 2011 yılında,The Elder Scrolls Oblivion ise 20 Mart 2006 yılında piyasaya çıkmış oyunlar yine aynı şekilde Diablo 2 29 Haziran 2000,Diablo 3 ise 15 Mayıs 2012 yıllarında oyuncuları sunulmuş oyunlar.Aradaki sene farkı bu kadar fazla olunca beklentilerde,dedikodularda oyuncular arasında hat safhaya ulaşıyor ve bu da doğal olarak bu oyunların çıkış tarihlerinde dünya çapında büyük ses getirmelerine neden oluyor.İşte bu beklenti yükünden layıkıyla çıkan oyunlar "efsane" oluyor diğerleri ise tabiri caizse "gazoz" oluyor.2011 yılında tüm bu beklenti yükünden biliyorsunuz ki Skyrim alnının akıyla çıktığı için şu an gelmiş geçmiş en iyi oyun listelerinde her sene ilk 100'ü halen daha işgal etmeye devam ediyor.(Buradaki "işgal etme" vurgusunu yanlış anlamayın lütfen.Skyrim ilk 100 listelerini sonuna kadar hakeden bir oyun.Sadece cümlenin vurgusunun düşmemesi için "işgal" kelimesini kullanmak durumunda kaldım.)Diablo 3 ise hype'ın altında fena halde ezilmesi sebebiyle şu an pek çoklarınca unutulmuş bir oyun.Diablo 2'yi alt edebilen bir oyun olamadı malesef Diablo 3.(Gotik atmosferini terk edip saçma sapan fırça darbeleriyle ve pastel sanatıyla yaratılmış bir dünyaya oyuncuları bırakırsan bu sana tabikide müstehaktır çok sevgili Diablo 3 :) )Yani tüm bunları anlatırken demeye çalıştığım şey beklentilerin,hype yaratmanın ve tüm bu hype'ın altından layıkıyla kalkmanın ses getiren bir etmen olmasının oldukça doğal bir şey olmasıdır.Hani mesajlarımızın başında bir oyuna sitem ettik ya hani heh işte o oyundada aynı hype durumu söz konusu oldu ve beklentilerin altında ağır bir şekilde ezildi.Şu an Duke Nukem Forever'ı herkes unutmuş durumda.Beklentileri karşılarsan ses getirirsin ancak hiçbir beklenti yokken ortaya çıkıp yumruğunu masaya vurursan devrim yapmış olursun,oyun dünyasını sarsmış olursun.Tıpkı Half-Life 1 gibi,tıpkı Super Mario gibi...İşte tüm bilgilerin ışığında size söylemek isterim ki Witcher 3 devrim yaratmış bir oyundur.Witcher 2 dürüst olmak gerekirse pekte büyük bir hit değildi.Pek çok insan Witcher 3 çıkana kadar Witcher 2'den haberdar bile değildi.Yani Witcher 2 'nin yaratmış olduğu bir hype dalgası yoktu.Witcher 3 için çıktığı dönem hiç kimseden böyle bir başarı yaşamasına dair dedikodu duymadığınıza adım gibi eminim.Şu an Cyberpunk 2077'ın bu derece hype dalgasına sahip olmasının en büyük sebebi Witcher 3'tür.Kıçı kırık bir teaserla bile bu adamlar E3 2018'de inanılmaz bir ses getirdiler.Bu başarının teaserin güzelliği veya kalitesiyle bir alakası yoktu emin olabilirsiniz.Bu başarının en büyük sebebi Witcher 3'tü.Yani Cyberpunk bu kadar çok bekleniyorsa bunun sebebini Witcher 3'e borçludur.Siz ne derseniz deyin bu bana göre bir devrimdir,oyun dünyasını sarsmaktır.Oyun yapmanın inanılmaz zorlaştığı şu son dönemlerde bu şekilde ortaya çıkıp hiçbir hype'a sahip olmadan tüm oyun sektörüne darbe indirmek bana kalırsa gerçekten çok büyük bir devrimdir. Demişsiniz ki ; Yani bir oyunun ses getirmesi ödül alması gibi durumlar tahmin edeceğiniz üzere reklam bütçesinden, doğal olarak firmanın büyüklüğünden ve son olarak da oyunun kalitesinden geçiyor.


    Söylediğiniz şeylerde sonuna kadar haklısınız.Kapitalist bir dünyada yaşıyoruz.Ne kadar paran varsa o kadar güçlüsündür mottosunun hegomanyasında hayatlarımızı sürdürmeye çalışıyoruz.Ama size sormak istiyorum.Sizce gerçektende CD Projekt Red Witcher 3'ten önce büyük olarak anılan bir firma mıydı ? Yani Witcher 3 çıkmadan önce hangimiz bu isimdeki bir firmayı daha önceden duymuştuk ki ?CD Projekt Red Witcher 3'ten sonra "dünya çapında" tanınan ve güçlü olarak anılan bir firma haline gelmiştir.Daha önceleri hiç adı duyulmamış bir firmadan bu derece kaliteli bir iş çıkmasına tanık olmamıştık.Bu bakımdan bile Witcher 3 bir devrimdir.Daha önceleri başarılı olarak anılan oyunların hepsi genellikle Sony gibi Microsoft gibi EA gibi para babası yayıncıların altındaki şirketlerden çıkan oyunlar oluyordu.Uzun lafın kısasına gelirsek eğer, para;ödüllerde,başarılarda ucundanda olsa önemlidir ancak her zaman her şey demek değildir.Böyle bir kesinlik olsaydı eğer sadece 15 bin dolar ile yapılan "Undertale'in" hiçbir ödül almaması gerekirdi ve hiç kimse tarafından pazarlanmadığı için oynanmaması gerekirdi ancak biliyoruz ki Undertale'in GOTY ödülleri kazanmışlığı dahi var.Yani bana kalırsa ödül olayı büyük oranda kaliteden geçiyor para denen gudubet sadece işin yapım sürecindeki motivasyon kaynağı.Pazarlama(reklam) ise bence o kadar da önemli değil ödül kazanmak durumu söz konusu olduğunda.Eğer önemli olsaydı 140 milyon dolar pazarlama bütçesine sahip "Destiny" isimli oyun tüm ödülleri silip süpürmek gibi bir başarıya sahip olurdu.Yani kalite her şeydir.Ve bir iş kaliteliyse aldığı ödül sayısına göre en iyisidir.Daha iyi rasyonel örneklere sahip değiliz malesef.Bu yüzden Witcher 3'ten daha fazla ödül alan bir oyun çıkana kadar somut olarak ele alırsak Witcher 3 en iyisi olmaya devam edecektir.

    Dos2 örneğinizle ilgili olarak şunu söylemek istiyorum.Dos 2 tarzında oyunları yapmak doğruyu söylemek gerekirse pekte masraflı değil.İnanılmaz zor ancak masraflı değil.O yüzden 2 milyon dolar bütçeye pekte şaşırmadım.Bu söylediklerimi lütfen yanlış anlamayın.Dos 2 gelmiş geçmiş en iyi ilk 50 oyundan biri bence ancak yapım süreci için harcanan para bu tarz izometrik diyebileceğimiz oyunlar için pekte fazla olmuyor genelde zaten.Oyunun satışı ve kalitesi konusuna gelirsekte yukarda yazdığım şeyler konusunda haklı olduğumu görüyorum.Pazarlama ve bütçenin hiçbir önemi yoktur."Kalite her şeydir."Kaliteliysen puanları ve ödülleri bir güzel toplarsın.


    Bahsetmiş olduğunuz kısım hali ile başta AC serisi lakin oyun dünyasını kökten değiştirdiğini söylemek abartı olur. Ubisoft aynısını gta5'den sonra watch dogs'a da yapmıştı. Şayet AC serisi kadar başarılı da olsaydı muhtemelen buna devam da edecekti. Bu tür olaylar firmaların yaptığı doğal şeyler artık birbirinden görüp aynısını yapmaya çalışmaları. Pubg'den sonra fortnite da buna bir örnek verilebilir mesela yada arkasından gelen bf ve cod'un da aynı çıtaya girmesi ama oyun dünyasını kökten değiştirmek demek işte bu farklı bir konu. Çünkü ortaya yeni bir şey koyulmalı ve yapımcılar da bundan ilham almalı. Yani daha önce kimsenin görmediği bir şey olmalı ki oyun dünyasını kökten değiştirebilecek potansiyele sahip olsun.

    Kökten değiştirmek tabiri biraz mübalağa ile süslenmiş bir niteleme.Hiçbir şeyi kökten değiştiremezsiniz.Bunu bugüne kadar hiçbir oyun başaramadı.Half-Life'ta buna dahil.Burada anlatmaya çalıştığım şey bir çok oyuna esinlenme imkanı sağlamak ile alakalıydı.Pek çok oyun Witcher 3'ün özelliklerinden esinlenmeye çalıştı ve halen daha çalışmaya devam ediyor.Witcher 3'ten ilham alan pek çok oyun var bu arada. :) (İlham ile esinlenmek aslında biraz yakın terimler diyebiliriz.O yüzden ikisinide ayrı ayrı açıklamaya gerek duymadım.)

    Yani daha önce kimsenin görmediği bir şey olmalı ki oyun dünyasını kökten değiştirebilecek potansiyele sahip olsun.

    2015 yılında oyuncular pek çok şeyi gördü.Kimsenin görmediği bir şeyi yapmak artık "imkanlar" göz önünde bulundurulduğunda çok zor belkide imkansız.Bundan sonrası için belkide kimsenin görmediği şeyi yapmak,oyunun içine girip her şeyi anbean yaşamak olacak gibi görünüyor.

    Şimdi ben burada ki kıstasınızı anlayamadım. Crpg'leri zaten geçiyorum çünkü kıyaslanamaz bile. Şimdi witcher3'de ki yan görevlerin kalite seviyesine bakıyorum düşük ve bir yerden sonra tekrar'a bağlıyor. Bu söylediğimi hikaye yazımı anlamında değil, sürekli bulduğunuz set itemler yada soru işaretleri olarak da düşünebilirsiniz. Bunun en büyük nedeni size yaşayan bir dünya sunamadığı için hali ile boşver yan görevi ana göreve odaklan diyor. Yani oyun açık dünya ama doluluk ve yaşanabilirlilik konusunda malesef başarısız. Anladığım kadarıyla siz lineer bir oyun yapısından hoşlanıyorsunuz. Aksiyon rpg konusunda Tes serisi hala zirve noktadadır. Bırakın morrowind'i oblivion'u her daim eleştirdiğim skyrim bile witcher3'ü detay konusunda ikiye,üçe katlayacak seviyede içerik bulundurmakta. Ufak bir örnek vermek gerekirse;

    Paragrafın ikinci kısmında yazılanları ise tamamen duygusal olmanıza bağlıyorum. :) Hatta nickinizi bile witcher yapmanız buna en güzel örnek. Bakın benim de nickim undy1ng. Kimsenin belkide umrunda olmayan "Clive Barker's undying" kalma :) Bu oyunun benim için yeri her zaman başkadır ama şimdi biri gelipte en iyi korku oyunu resident evil3 dese ve nemesisten kaçtığı zamanları anlatsa objektif olarak baktığımda evet belki daha iyi bir korku oyunuydu diyebilirim re3 için ama nickim undy1ng olarak kalmaya devam eder çünkü bende ki anıları ve bana yaşattıkları bambaşka. Sizde de benzer bir durum yaşandığı için objektif olarak bakabildiğinizi sanmıyorum ki bu da normaldir aslında. Sizin için en iyi oyun olarak kalmaya da devam eder ki bu da çok normal.


    Hadi ama yapmayın.Witcher 3'teki yan görevlerin kalitesi nasıl düşük be hocam ? Aynı oyunu mu oynadık biz acaba ? :) Soru işaretlerini takip etmekten başka yapılabilecek bir oyun dizaynı dünyada yok ki hocam.En kral dediğiniz RPG oyunlarındada aynı mantık söz konusu.Skyrim demişsiniz ancak Skyrim'de de aynı mantık söz konusu.Skyrim'in farklı yaptığı tek şey soru işaretleri koymamış olması.Tek sıkıntımız mapteki soru işaretleri mi yani ? Yaşayan bir dünyadan kastınız nedir ? Witcher 3'te yaşayan bir dünya zaten var.Velen'de gezinirken savaşın yaratmış olduğu kasveti,Novigrad'da turlarken ki şehir karmaşasını doruklarımda yaşarken ben etrafımda yaşayan bir dünya zaten görüyorum.Gerçekten anlamıyorum.Yaşayan bir dünya olmasa her bir bölgenin farkını nasıl gözlemleyebilirdik ki ? Velen'deki ekosistem ve yaşantı ile Toussaint'ta ki ekosistem ve yaşantı farklı olmasaydı nasıl anlayabilirdik bulunduğumuz yerlerin farkını ? Toussaint'e ilk girdiğimizde yüzümüze çarpan zenginlik ile Velen'deki bir kasabadaki acıyı en yoğun duygusal yoğunlukla yaşarken nasıl olurda yaşamayan bir dünya gibi fikirlerde bulunabiliriz gerçekten anlamlandıramıyorum.Oyunun mapini açtığımda yüzlerce soru işareti görüyorum.Doluluktan daha fazla ne bekleyebiliriz ki acaba ? Witcher 3 oynarken hiçbir yan görevi boşveremedim.Çünkü en basit bir yan görevde bile yaptığım seçimlerin sonuçlarını yüzüme bir duvar gibi vurdu oyun.Yaptığım her doğru yada yanlış seçim oyunun ilerleyen safhalarında oyunumun işleyişini büyük oranda etkiledi.Her seçimimin sonuçlarına katlanmak zorunda kaldım.Böyle bir oyunda yan görevleri nasıl önemsemeyebiliriz ki ? Skyrim'deki detayları nasıl Witcher 3'teki detaylardan daha üstün tutabiliyorsunuz ki ? Acaba gerçekten aynı oyunları mı oynadık ?

    Hayır duygusallıkla alakası yok.Kaliteli atmosfer yaratmak işte tam da bu oluyor hocam.Bir oyunun atmosferi ne kadar iyiyse oyuncuyu kendine o kadar bağlıyor.Buna duygusallıktan çok oyuncu ile bağ kurma başarısı diyelim. Nick konusuna gelirsekte sanırsam bu üyelik benim bu forumdaki 20'nci falan üyeliğimO kadar saçma konulardan dolayı sınırsız banlar yiyorum ki anlatsam gülmekten kendinizi zor tutarsınız.Bu forumun bağımlılık yaratma gibi bir özelliği var.Ban yemeye doymuyorum ancak yinede kendimi burada buluyorum.Bu nickide hazır Witcher serisinin bir oyununu gelmiş geçmiş en iyi oyunum yapmışken nickime adını vererek onore edeyim dedim.Nickin hikayesi bu yani :) Oyunlar konusunda her zaman objektif oldum.O yüzden zaten size belli başlı somut örnekler sunmaya çalışıyorum.Ayrıca Witcher 3 sadece benim için değil dünyadaki pek çok oyuncu için en iyi oyun bunuda naçizane belirtmek isterim.Yani ben size gelipte "Singularity" gelmiş geçmiş en iyi oyun desem kesinlikle subjektif olurum ancak Witcher 3'e en iyisi diyince somut örnekleride göz önüne alırsak eğer ben kesinlikle objektif bir açıdan baktığımı düşünüyorum olaylara.

    İşte kritik noktaya geldik. Şimdi söyleyeceklerim çok önemli. Belki bazı şeylere bakış açınızı bile değiştirebilir. Çünkü RPG oyuncusu olmadığınızı çok net bir şekilde görebiliyorum. Belki bu konuda size bir yardımım dokunur. Peki RPG oyunu nedir? Hangi oyun RPG'dir hangi oyun RPG değildir?

    Rol yapma dediğimiz oyunların bazı kıstasları vardır. Bu kıstaslara göre değerlendirir ve buna göre rpg yada değil diyebiliriz. Burada ki esas kıstas temelde masaüstü rol yapma oyunları olduğu için buna göre karar veririz. Peki nedir bu kıstaslar?


    O zaman dünyadaki gerçek RPG oyunları bir elin parmaklarından daha az sayıda oluyor hocam.Bahsettiğiniz maddelerin birine sahip olan bir oyun diğerine sahip olamayabiliyor.Zaten bu tarz kıstaslar daha önceki mesajımdada bahsettiğim gibi benim için pekte önemli değil.Ben oyuna total olarak bakıyorum ve hiçbir zamanda Witcher 3'ü en iyi RPG olarak savunmadım.Witcher 3 bana en fazla doyum yaşatan oyun.Bitirdiğim zaman işte gerçekten harikulade bir oyun oynadım dediğim nadir oyunlardan.Hatta bu nadir oyunların en iyisi.RPG olmasının,FRP olmasının yada RTS falan olmasının benim için hiçbir önemi yok.Benim için oyunlar arasında bir sınır yok.Ben kıstaslarımı her zaman oyundaki geçirdiğim zamanın kalitesine göre değerlendiriyorum.Ve şu ana kadarda en kaliteli be doygun zamanı Witcher 3 ile geçirdim.2. ve 3.olarakta halen daha emülatörlerle tekrar tekrar oynadığım Super Mario 64 veya Zelda Ocarina Of Time isimli oyunları bu sıralamaya koyabilirim.

    Triss mi Yennefer mi? Peki sizce hangisi?

    Tartışmasız Triss Merigold. :) Sizce hangisi ?


    Katılıyorum hatta çok daha ötesi de var yukarıda belirttiğim yada sizin de tahmin edeceğiniz gibi. Zelda konusunda ise kendi fikirlerimi söyledim malum PC'de dahi oynanabiliyor aslında deneyimlemek ve neler olduğunu görebilmek için. Bunun dışında nintendo kitlesinin ülkemizde ki sayısının az olması normal bir durum malum ülkemize yeniden giriş yaptı ama doğru bir zamanda gelmedikleri kesin.

    Nintendo tüm jenerasyonlarda ülkemizde azınlık olarak kalmıştır.Bunun nedeni sanırsam Türkiye'yi pek önemsememesi ve bizim oyuncularımızdanda Nintendo'ya pekte talep olmamasından kaynaklanıyor.Bizim oyuncularımız sanırsam pekte Japon kafasını kaldıramıyorlar.

    Buna kısmen katılabilirim ama bunu RPG oyunu olarak değil, TPS hack and slash türünde baktığımda onaylayabilirim. Nedenlerini de tekrar tekrar yazmaya da gerek görmedim.

    Dediğim gibi türlerin benim için pekte bir önemi yok.Siyah yada beyaz benim için pek önemli değil.Ben oyunlara gri bir bakış açısıyla bakıyorum.Herhangi bir duvar yok benim için.Totalde ne hissettiysem benim için önemli olan o.


    Yerelleşme ve ödül konusu doğrudan değil dolaylı yoldan bağlantılıdır. Mesela ülkemizde witcher3 hiç türkçeye çevrilmemiş olsaydı ne olurdu? Editörler incelemerini yapar puanlarını verir oyun şöyle böyle güzeldi der konu kapanırdı. Çünkü oyunla ilgili ne yorum yapacak insan olurdu ne de forumlarda insanlar tartışabilirdi. İnsanlar o yıl hoşuna giden diğer oyunları tepeye çıkartır oylarını da editörlere olan baskılarını yorumlarla destekleyerek hayatlarına devam ederlerdi. Malum oyun incelemesi yapan bir youtuber'a bile sevdiği bir oyuna nasıl kötü dersin diye linç girişiminde bulunmaya bir hayli meyilli halkımız. Aynı şekilde ödül verenlerin de tepkiler almamak adına "Sizin seçtiğiniz yılın oyunu, bizim seçtiğimiz yılın oyunu" mantığı da buna en büyük örnektir. Bunun dışında cyberpunk 2077 için şunu ekleyebilirim. Aşağıda ki linki bir inceleyin.

    https://steamdb.info/app/292030/

    Gördüğünüz üzere en ucuz yine ülkemize satıyorlar. Witcher3 çıktığı dönemde kurlar daha düzgün olduğu için (en azından şuanki duruma göre) durum biraz farklıydı ama şuan 10 tane bize satacaklarına bir tane japon'a satıp aynı parayı kazanmak çok daha mantıklı haklı olarak. Bunlar tamamen satış ve pazarlama politikaları olduğu için normal geldi bana. İlerleyen zamanlarda eklenir mi muhtemelen ekleyeceklerdir yine daha çok insana ulaşmak için. Çünkü hype yapmanın en temel mantığını benim nazarımda çözmüş gibiler. Witcher3 hiç türkçe olmasaydı bu ülkede kim hype yapardı işte orası şüpheli.


    Witcher 3 hiç Türkçe dil desteğine sahip olmadığı dönemde zaten yeteri kadar hype yapılmış bir oyundu .Gönüllü yama ile resmi yamanın çıkış tarihlerini filtreleyerek çeşitli sözlükler ve forumlardaki yorum sayılarını karşılaştırarak bu durumu anlayabilirsiniz diye düşünüyorum.Witcher 3 Türkiye'de Türkçe değilken bile popüler bir oyundu.Şurdan biliyorum.2015 yılı 19 Mayıs tarihinde ben daha önceki mesajlardada size bahsettiğim büyük utancım olan korsan oynama gafletine düştüğüm dönemde bu oyunu Haziran ayına kadar oynadım ve bitirdim.Oyunda Türkçe dili olmadığı için İngilizce dili ile oynayıp bitirdim ve bu forumda Witcher 3 ana konusunda(Hem PS4 bölümü hem PC bölümündeki)yüzlerce yorum vardı.Günlerce popüler konulardan düşmedi Witcher 3'ün ana konusu.Çok net bir şekilde hatırlıyorum.Ekşi sözlükte yüzlerce yorum vardı.Steam'de binlerce Türkçe yorum vardı.Yani daha fazla uzatmadan şöyle söyleyeyim.Witcher 3 Türkçe dil desteğine sahip olmadan önce bile inanılmaz popüler bir oyundu.Ülkemizde yaşanan şu an ki popülerliğin Türkçe dil desteği ile hiçbir alakası yok.Yerelleştirme eğer her zaman ilgiyi artıyor olsaydı şu an bunu Fallout 4'te görmemiz gerekirdi.Türkçe yaması yakın zamanda bitti ancak Fallout 4 ana konusunda pekte hareketlenme yaşanmadı.Yani Witcher 3 Türkçe olmadan önce bile deli gibi hype yaptı.

    Mesela Witcher 3'ün çıktığı sene en iyi RPG ödülünü Fallout 4 yerine Witcher 3'e veren ve RPG'den anlamayan insanların olması gibi.Bu açıdan baktığında aslında ödüllerin bile çok da geçerli olmadığını zaten anlıyorsun.

    Bu konuyu biraz daha açın lütfen.Fallout 4 Witcher 3'ten nasıl daha iyi bir RPG olabiliyor ? Ayrıntılı bir şekilde anlatmanızı istiyorum.Sırf STR mekaniği olduğu için Fallout 4'ün eşsiz seçim sistemini görmezden gelmeden anlatmanızıda özellikle sizden rica ediyorum.

    Son olarak konu nereden nereye geldi ama HL'ye bağlayım. Bunları da kim okur onu da bilmiyorum ama HL'nin oyun dünyasına etkisi yadsınamaz bir gerçektir ama Witcher 3 için aynı şeyi söylemek pek mümkün değildir çünkü başta belirttiğim gibi ortaya yeni bir şey koymamıştır.

    Half-Life benzeri birkaç oyun söyler misiniz ? Yani Half-Life benzerinden kastım ara sahneler kullanmayan,hikayesini sürekli yönetilen karakterin perspektifinden anlatan,kameranın ana karakterin gözlerinin bir karşılığı olarak ele alındığı ve hiçbir şekilde yön,rota belirlenmeden oyuncunun etraftaki nesnelerle etkileşim kurarak yolunu bulduğu oyunlardan bahsediyorum.Birkaç örnek verinde Half-Life'ın ilham olduğu oyunları bilelim.




  • "Öncelikle ses getirmek(hype) ile devrim yapmak(oyun dünyasını sarsmak) arasındaki farkı ayırt etmemiz gerekiyor diye düşünüyorum.Hype anlamında gerçekten benim için süper örnekler vermişsiniz.Bundan dolayı size gerçekten çok teşekkür ediyorum.Örnek olarak verdiğiniz oyunların hepsinde geçerli olan hayati bir durum var.Serinin bir önceki oyunuyla aralarındaki release date (piyasaya çıkış) farkı.The Elder Scrolls Skyrim 11 Kasım 2011 yılında,The Elder Scrolls Oblivion ise 20 Mart 2006 yılında piyasaya çıkmış oyunlar yine aynı şekilde Diablo 2 29 Haziran 2000,Diablo 3 ise 15 Mayıs 2012 yıllarında oyuncuları sunulmuş oyunlar.Aradaki sene farkı bu kadar fazla olunca beklentilerde,dedikodularda oyuncular arasında hat safhaya ulaşıyor ve bu da doğal olarak bu oyunların çıkış tarihlerinde dünya çapında büyük ses getirmelerine neden oluyor.İşte bu beklenti yükünden layıkıyla çıkan oyunlar "efsane" oluyor diğerleri ise tabiri caizse "gazoz" oluyor.2011 yılında tüm bu beklenti yükünden biliyorsunuz ki Skyrim alnının akıyla çıktığı için şu an gelmiş geçmiş en iyi oyun listelerinde her sene ilk 100'ü halen daha işgal etmeye devam ediyor.(Buradaki "işgal etme" vurgusunu yanlış anlamayın lütfen.Skyrim ilk 100 listelerini sonuna kadar hakeden bir oyun.Sadece cümlenin vurgusunun düşmemesi için "işgal" kelimesini kullanmak durumunda kaldım.)Diablo 3 ise hype'ın altında fena halde ezilmesi sebebiyle şu an pek çoklarınca unutulmuş bir oyun.Diablo 2'yi alt edebilen bir oyun olamadı malesef Diablo 3.(Gotik atmosferini terk edip saçma sapan fırça darbeleriyle ve pastel sanatıyla yaratılmış bir dünyaya oyuncuları bırakırsan bu sana tabikide müstehaktır çok sevgili Diablo 3 :) )Yani tüm bunları anlatırken demeye çalıştığım şey beklentilerin,hype yaratmanın ve tüm bu hype'ın altından layıkıyla kalkmanın ses getiren bir etmen olmasının oldukça doğal bir şey olmasıdır.Hani mesajlarımızın başında bir oyuna sitem ettik ya hani heh işte o oyundada aynı hype durumu söz konusu oldu ve beklentilerin altında ağır bir şekilde ezildi.Şu an Duke Nukem Forever'ı herkes unutmuş durumda.Beklentileri karşılarsan ses getirirsin ancak hiçbir beklenti yokken ortaya çıkıp yumruğunu masaya vurursan devrim yapmış olursun,oyun dünyasını sarsmış olursun.Tıpkı Half-Life 1 gibi,tıpkı Super Mario gibi...İşte tüm bilgilerin ışığında size söylemek isterim ki Witcher 3 devrim yaratmış bir oyundur.Witcher 2 dürüst olmak gerekirse pekte büyük bir hit değildi.Pek çok insan Witcher 3 çıkana kadar Witcher 2'den haberdar bile değildi.Yani Witcher 2 'nin yaratmış olduğu bir hype dalgası yoktu.Witcher 3 için çıktığı dönem hiç kimseden böyle bir başarı yaşamasına dair dedikodu duymadığınıza adım gibi eminim.Şu an Cyberpunk 2077'ın bu derece hype dalgasına sahip olmasının en büyük sebebi Witcher 3'tür.Kıçı kırık bir teaserla bile bu adamlar E3 2018'de inanılmaz bir ses getirdiler.Bu başarının teaserin güzelliği veya kalitesiyle bir alakası yoktu emin olabilirsiniz.Bu başarının en büyük sebebi Witcher 3'tü.Yani Cyberpunk bu kadar çok bekleniyorsa bunun sebebini Witcher 3'e borçludur.Siz ne derseniz deyin bu bana göre bir devrimdir,oyun dünyasını sarsmaktır.Oyun yapmanın inanılmaz zorlaştığı şu son dönemlerde bu şekilde ortaya çıkıp hiçbir hype'a sahip olmadan tüm oyun sektörüne darbe indirmek bana kalırsa gerçekten çok büyük bir devrimdir. Demişsiniz ki ; Yani bir oyunun ses getirmesi ödül alması gibi durumlar tahmin edeceğiniz üzere reklam bütçesinden, doğal olarak firmanın büyüklüğünden ve son olarak da oyunun kalitesinden geçiyor."

    Firmanın satış,reklam ve bütçe yönlendirme politikalarının başarısını oyunun kendisine mal etmek gerçekten ilginç bir yaklaşım. Bu bir başarı mıdır kesinlikle başarıdır hem satış hem de hype uyandırma konusunda ama kritik nokta şurada. Eğer satış/reklam departmanı başarılı olmasaydı belki de witcher3 hiç duyulmayacak hatta türkçe altyazı bile göremeyecektik. Bu da ülkemizde olduğu gibi diğer ülkelerde de hype uyandırmayacak ve witcher serisinin diğer oyunları gibi çıkacak ve sonra macerası sona erecekti. Özetle ben bunu oyunun kendi başarısından çok satış departmanının başarısına bağlarım. Çünkü yukarıda sizin de belirttiğiniz gibi bir diablo3 örneği var. Her ne kadar oyun başarısız olsa da diablo3'ün satış rakamlarına baktığınızda forbes'e göre 30 milyon sattığını görüyorum. Şuan çıkan switch ile daha ne kadar daha yükselir bilmiyorum. Bu arada witcher3'de 33 milyon satmış. Sonuç olarak hem blizzard'ın hemde cd project red'in satış pazarlama departmanları da iyi iş çıkarmış. Sizin için bu bir devrim midir elbette olabilir ama biri de çıkıp "Adamlar iyi oyunu bile bu kadar satmış, bizim oyunumuz iyi olsaydı herhalde ikiye katlardık" bile diyebilir :) Yani bu iş öznel bir durumdur herkese göre değişir.

    Ek bilgi: d2 oynamadığınızı varsayarak d3 ile d2 arasında ki farkı daha iyi anlamak isterseniz (söylemiş olduğunuz konu ile ilgili) şurada ki yorumumu okumanız yeterli olacaktır.

    Link:https://forum.donanimhaber.com//mesaj/yonlen/135093261

    "Söylediğiniz şeylerde sonuna kadar haklısınız.Kapitalist bir dünyada yaşıyoruz.Ne kadar paran varsa o kadar güçlüsündür mottosunun hegomanyasında hayatlarımızı sürdürmeye çalışıyoruz.Ama size sormak istiyorum.Sizce gerçektende CD Projekt Red Witcher 3'ten önce büyük olarak anılan bir firma mıydı ? Yani Witcher 3 çıkmadan önce hangimiz bu isimdeki bir firmayı daha önceden duymuştuk ki ?CD Projekt Red Witcher 3'ten sonra "dünya çapında" tanınan ve güçlü olarak anılan bir firma haline gelmiştir.Daha önceleri hiç adı duyulmamış bir firmadan bu derece kaliteli bir iş çıkmasına tanık olmamıştık.Bu bakımdan bile Witcher 3 bir devrimdir.Daha önceleri başarılı olarak anılan oyunların hepsi genellikle Sony gibi Microsoft gibi EA gibi para babası yayıncıların altındaki şirketlerden çıkan oyunlar oluyordu.Uzun lafın kısasına gelirsek eğer, para;ödüllerde,başarılarda ucundanda olsa önemlidir ancak her zaman her şey demek değildir.Böyle bir kesinlik olsaydı eğer sadece 15 bin dolar ile yapılan "Undertale'in" hiçbir ödül almaması gerekirdi ve hiç kimse tarafından pazarlanmadığı için oynanmaması gerekirdi ancak biliyoruz ki Undertale'in GOTY ödülleri kazanmışlığı dahi var.Yani bana kalırsa ödül olayı büyük oranda kaliteden geçiyor para denen gudubet sadece işin yapım sürecindeki motivasyon kaynağı.Pazarlama(reklam) ise bence o kadar da önemli değil ödül kazanmak durumu söz konusu olduğunda.Eğer önemli olsaydı 140 milyon dolar pazarlama bütçesine sahip "Destiny" isimli oyun tüm ödülleri silip süpürmek gibi bir başarıya sahip olurdu.Yani kalite her şeydir.Ve bir iş kaliteliyse aldığı ödül sayısına göre en iyisidir.Daha iyi rasyonel örneklere sahip değiliz malesef.Bu yüzden Witcher 3'ten daha fazla ödül alan bir oyun çıkana kadar somut olarak ele alırsak Witcher 3 en iyisi olmaya devam edecektir."

    Bir oyun kaliteliyse ve pazarlama/reklam olmazsa dediğiniz gibi sayılı ödüller alırken pazarlama/reklam işin içine girdiğinde bu ödül sayısı tahmin edebileceğiniz üzere daha yüksek sayılara ulaşacaktır. Bu da sizin de söylemiş olduğunuz gibi gayet normal bir durumdur. Yani kaliteli olması elbette önemlidir ama daha önemlisi bu ödül sayının daha yükseklere çıkabilmesi için reklam/pazarlamaya ihtiyaç duymasıdır. Witcher3 ile ilgili son yorumunuz yine gülümsetti beni çünkü ödül dediğiniz nesne bile (neden buna bu kadar takıntılı olduğunuzu hala anlayamadım) zamana/paraya göre değişkenlik gösterir. Örneğin bundan 20 yıl önce 56 modem ile internete bağlandığımız bir dönemi düşünün. Çok kaliteli olan oyununuzu kaç tane ödül verecek firma/kurum vardır sizce ya da kaç kişi yaptığınız oyuna ulaşabilecek yada bunu oynayabilecektir? Bu yüzden bence bu tür ödüllerin sayısını çok kafanıza takmamanızı öneririm.


    "Dos2 örneğinizle ilgili olarak şunu söylemek istiyorum.Dos 2 tarzında oyunları yapmak doğruyu söylemek gerekirse pekte masraflı değil.İnanılmaz zor ancak masraflı değil.O yüzden 2 milyon dolar bütçeye pekte şaşırmadım.Bu söylediklerimi lütfen yanlış anlamayın.Dos 2 gelmiş geçmiş en iyi ilk 50 oyundan biri bence ancak yapım süreci için harcanan para bu tarz izometrik diyebileceğimiz oyunlar için pekte fazla olmuyor genelde zaten.Oyunun satışı ve kalitesi konusuna gelirsekte yukarda yazdığım şeyler konusunda haklı olduğumu görüyorum.Pazarlama ve bütçenin hiçbir önemi yoktur."Kalite her şeydir."Kaliteliysen puanları ve ödülleri bir güzel toplarsın."

    Bu kısımı es geçiyorum çünkü pazarlama yapacak paraları olsaydı zaten daha fazlasına ulaşırlardı. O minik bütçeyi de iyiki oyunu daha iyi hale getirmek için uğraşmışlar. Ödüller onların olsun çünkü kendilerine sadık olan bir çok yeni rpg oyuncusu kazandılar.

    "Kökten değiştirmek tabiri biraz mübalağa ile süslenmiş bir niteleme.Hiçbir şeyi kökten değiştiremezsiniz.Bunu bugüne kadar hiçbir oyun başaramadı.Half-Life'ta buna dahil.Burada anlatmaya çalıştığım şey bir çok oyuna esinlenme imkanı sağlamak ile alakalıydı.Pek çok oyun Witcher 3'ün özelliklerinden esinlenmeye çalıştı ve halen daha çalışmaya devam ediyor.Witcher 3'ten ilham alan pek çok oyun var bu arada. :) (İlham ile esinlenmek aslında biraz yakın terimler diyebiliriz.O yüzden ikisinide ayrı ayrı açıklamaya gerek duymadım.)"

    Benim nazarımda sizin söylemiş olduğunuz olay şu şekilde gerçekleşiyor. Ortaya yeni bir şey koyarsınız. Bu koyduğunuz şey de daha önce yoktur yada kendi türünde denenmemiştir. İlk kez gördüğünüz için sizi etkisi altında alır. Mesela korku oyunları için amnesia'yı düşünebilirsiniz. Daha önce bunu deneyen olmadı ortada yeni bir şey var korku türünde. Yada dos2'de ki enstürmanları düşünün. 4 farklı enstürmanı 4 farklı karakterinize seçerek oyunda combat ve bazı özel durumlarda 4 farklı müzik dinleyebiliyorsunuz oyun içinde yada görev sisteminde yapılan "olasılık" dinamiğinin oyunu bambaşka bir hale sokmasını da düşünebilirsiniz. Yani ilk kez gördüğünüzde bunu anlıyorsunuz ve bu çok hoşunuza gidiyor ve hali ile sizi etkilemesi de çok daha fazla oluyor. Witcher3 konusunda evet kendisinden esinlenen bir çok oyun var pubg'den esinlenip bf battle royal'ın da çıkması gibi yada yukarıda anlattığım amnesia'dan esinlenip savunmasız hissettiğiniz bir çok korku oyunu gibi.

    "2015 yılında oyuncular pek çok şeyi gördü.Kimsenin görmediği bir şeyi yapmak artık "imkanlar" göz önünde bulundurulduğunda çok zor belkide imkansız.Bundan sonrası için belkide kimsenin görmediği şeyi yapmak,oyunun içine girip her şeyi anbean yaşamak olacak gibi görünüyor."

    Belli oyun türleri için belki haklı olabilirsiniz ama kesinlikle imkansız değil. Aksine teknoloji geliştikçe çok daha farklı şeylerle karşılaşmaya devam edeceğiz diye düşünüyorum. Mesela nvdia'nın ekran kartlarında ki RTX teknolojisini kullanarak neler yapılabileceğini dile getiren Metro ekibi ortaya kesin bir şeyler ortaya çıkaracaktır. Belki yeni metro'da değil ama bir sonra ki metro'da göreceğimizden eminim. Bunu söyleyebiliyorum çünkü mesela ayna efecti malum çoğu oyunda yoktur ama zamanında "Clive Barker's undying" oyununda vardı :) Üstelik gerçek zamanlı kendimi görebildiğim için aynadan içeri girip odanın arkasına geçebiliyordum. Aynı şekilde bir manastırın geçmişinin görüntüsünü gerçek zamanlı olarak gölde görüp içine atlayarak manastırın geçmişine gidebiliyordum. Tabi bunlar zamanında EA'nın parası sayesinde tek tek işlenerek yapılmış şeyler ama gelecekte bunun gibi bir sürü şeyle karşılaşabileceğimizi tahmin etmek zor değil -) Tabi sizin söylediğiniz VR deneyimi de gelecekte çok daha ileri seviyede olacağı için o dünyanın içine girebilmek gerçekten keyifli olacaktır.

    "Hadi ama yapmayın.Witcher 3'teki yan görevlerin kalitesi nasıl düşük be hocam ? Aynı oyunu mu oynadık biz acaba ? :) Soru işaretlerini takip etmekten başka yapılabilecek bir oyun dizaynı dünyada yok ki hocam.En kral dediğiniz RPG oyunlarındada aynı mantık söz konusu.Skyrim demişsiniz ancak Skyrim'de de aynı mantık söz konusu.Skyrim'in farklı yaptığı tek şey soru işaretleri koymamış olması.Tek sıkıntımız mapteki soru işaretleri mi yani ? Yaşayan bir dünyadan kastınız nedir ? Witcher 3'te yaşayan bir dünya zaten var.Velen'de gezinirken savaşın yaratmış olduğu kasveti,Novigrad'da turlarken ki şehir karmaşasını doruklarımda yaşarken ben etrafımda yaşayan bir dünya zaten görüyorum.Gerçekten anlamıyorum.Yaşayan bir dünya olmasa her bir bölgenin farkını nasıl gözlemleyebilirdik ki ? Velen'deki ekosistem ve yaşantı ile Toussaint'ta ki ekosistem ve yaşantı farklı olmasaydı nasıl anlayabilirdik bulunduğumuz yerlerin farkını ? Toussaint'e ilk girdiğimizde yüzümüze çarpan zenginlik ile Velen'deki bir kasabadaki acıyı en yoğun duygusal yoğunlukla yaşarken nasıl olurda yaşamayan bir dünya gibi fikirlerde bulunabiliriz gerçekten anlamlandıramıyorum.Oyunun mapini açtığımda yüzlerce soru işareti görüyorum.Doluluktan daha fazla ne bekleyebiliriz ki acaba ? Witcher 3 oynarken hiçbir yan görevi boşveremedim.Çünkü en basit bir yan görevde bile yaptığım seçimlerin sonuçlarını yüzüme bir duvar gibi vurdu oyun.Yaptığım her doğru yada yanlış seçim oyunun ilerleyen safhalarında oyunumun işleyişini büyük oranda etkiledi.Her seçimimin sonuçlarına katlanmak zorunda kaldım.Böyle bir oyunda yan görevleri nasıl önemsemeyebiliriz ki ? Skyrim'deki detayları nasıl Witcher 3'teki detaylardan daha üstün tutabiliyorsunuz ki ? Acaba gerçekten aynı oyunları mı oynadık ?"

    Aslında doluluk oranında bahsettiğim olay oyunun içinde yapabileceklerinizi göstermekti. Amacınız bir diyarda yaşamaksa o diyarda her şeyi içinize çekebilmeniz lazım elbette. -) Yani oyun bu konuda sınırlarını zorlaması lazım. Zaten RPG dediğimiz oyun türü de bunu gerektirir. Mesela MMORPG dediğimiz oyunların sonunda ki RPG kısmı dikkatini çekmiştir. Açılımı devasa online rol yapma oyunudur. Amaç bu dünyada yaşamaya çalışmaktır. Balıkçılık da yaparsın madencilikte. Günümüzde çok değil ama geçmişte bir ultima online gerçeği vardır mesela. Banka önünde senden para dileneni mi ararsın, PK olup adam kesmeye çalışanını mı yoksa ev de alırsın altına lama da alır biner gezersin hesabı yani RPG dediğimiz kavram zaten bunu gerektirir. Betheda oyunlarının temelinde de fark ettiysen bu vardır. Yani sadece yan göre,ana görev değildir oyun aynı düzeyde içeriği de doldurmaya çalışır. Daha önce yukarıda bir link vermiştim avcılık ile ilgili skyrim'de mesela. İşte anlatmaya çalıştığım olay tam olarak bu. Sizin tam olarak anlayamadığınız kısım da siz lineer bir oyuna alışkın olduğunuz için hali ile sadece ana görev ve yan görev yani hep görev mantığında yaklaşıyorsunuz olaya. Witcher3 RPG olmadığı için kendi oyun türünde bu tür detayların olmaması gayet normaldir mesela çünkü oyun rpg değil ve lineer güzel bir hikaye anlatmaya çalışıyor size. Zaten oyunda da sizi ana göreve yönlendirmek için elinden geleni yapıyor haklı olarak da. Yani witcher3'de soru işaretleri ile uğraşırken skyrim'de görev yapmanın dışında başka şeylerle de uğraşabilirsiniz. Zaten skyrim'de ki mod olayının bu kadar gelişmiş olmasının en temel nedenlerinden biri de budur. Tüm bu şehirleri daha yaşanabilir hale getirmek..(tabi bunun cıvkını çıkartan modlar da bulunmakta o tarafa girmiyorum) Aynı şekilde bethesda'nın fallout 76 ile de tam olarak yapmak istediği de bu. Tabi bunu ne kadar becerebilecekler göreceğiz :)

    "Hayır duygusallıkla alakası yok.Kaliteli atmosfer yaratmak işte tam da bu oluyor hocam.Bir oyunun atmosferi ne kadar iyiyse oyuncuyu kendine o kadar bağlıyor.Buna duygusallıktan çok oyuncu ile bağ kurma başarısı diyelim. Nick konusuna gelirsekte sanırsam bu üyelik benim bu forumdaki 20'nci falan üyeliğimO kadar saçma konulardan dolayı sınırsız banlar yiyorum ki anlatsam gülmekten kendinizi zor tutarsınız.Bu forumun bağımlılık yaratma gibi bir özelliği var.Ban yemeye doymuyorum ancak yinede kendimi burada buluyorum.Bu nickide hazır Witcher serisinin bir oyununu gelmiş geçmiş en iyi oyunum yapmışken nickime adını vererek onore edeyim dedim.Nickin hikayesi bu yani :) Oyunlar konusunda her zaman objektif oldum.O yüzden zaten size belli başlı somut örnekler sunmaya çalışıyorum.Ayrıca Witcher 3 sadece benim için değil dünyadaki pek çok oyuncu için en iyi oyun bunuda naçizane belirtmek isterim.Yani ben size gelipte "Singularity" gelmiş geçmiş en iyi oyun desem kesinlikle subjektif olurum ancak Witcher 3'e en iyisi diyince somut örnekleride göz önüne alırsak eğer ben kesinlikle objektif bir açıdan baktığımı düşünüyorum olaylara."

    Atmosfer ve bağ kurmu kısımlarına elbette katılıyorum. Bu hangi oyun olursa olsun üstelik. Oyun kendinizi o dünyada yaşadığınızı hissettirebiliyorsa zaten iş bitmiş demektir. Her oyunun herkeste yaşattığı şeyler farklı olduğu için de sizin için en iyi oyundur benim için değildir. Bir başkası içinde belki daha farklı bir oyun olacaktır. Bunlar tamamen öznel durumlar neticede. Bende şimdilik buradayım muhtemelen de doğru zaman geldiğinde forumdan yine ayrılmış olurum artık bir daha da ne zaman dönerim zaman gösterecek. -)

    "O zaman dünyadaki gerçek RPG oyunları bir elin parmaklarından daha az sayıda oluyor hocam.Bahsettiğiniz maddelerin birine sahip olan bir oyun diğerine sahip olamayabiliyor.Zaten bu tarz kıstaslar daha önceki mesajımdada bahsettiğim gibi benim için pekte önemli değil.Ben oyuna total olarak bakıyorum ve hiçbir zamanda Witcher 3'ü en iyi RPG olarak savunmadım.Witcher 3 bana en fazla doyum yaşatan oyun.Bitirdiğim zaman işte gerçekten harikulade bir oyun oynadım dediğim nadir oyunlardan.Hatta bu nadir oyunların en iyisi.RPG olmasının,FRP olmasının yada RTS falan olmasının benim için hiçbir önemi yok.Benim için oyunlar arasında bir sınır yok.Ben kıstaslarımı her zaman oyundaki geçirdiğim zamanın kalitesine göre değerlendiriyorum.Ve şu ana kadarda en kaliteli be doygun zamanı Witcher 3 ile geçirdim.2. ve 3.olarakta halen daha emülatörlerle tekrar tekrar oynadığım Super Mario 64 veya Zelda Ocarina Of Time isimli oyunları bu sıralamaya koyabilirim."

    Malesef geldiğimiz noktada her oyun RPG'den bir şeyler aldığı için son durağımız buraya kadar geldi. İnsanların da hangi oyun rpg hangi oyun rpg değil anlayamaması da gayet normal. Mesela daha farklı bir örnek vereyim bu sefer de jrpg'den olsun. Persona'da mesela bilgi, cesaret, iyilik, karizma, beceriklilik gibi 5 tane standart dediğimiz stats dinamikleri vardır. Tek farkı başında J harfinden dolayı olayın japon kültürüne uyarlanmış halidir. Yani fantastik bir diyarda beceri statsı ok atmak için kullanılırken cyberpunk 2077'de bunun adı reflex olacak ve daha iyi nişan alacaksın. Jrpg'de ise daha iyi yemek yapabileceksin öyle düşün. :) Temelde farkındaysan da yine bir yaşam ve karakter özelleştirmesi üzerine kurulu. Bunun dışında elbette herkesin oyunculuk deneyimi ve oynadığı oyunlar yada oyun türleri farklı olduğu için normal karşılıyorum. Bana sorsanız hayatınızda oynadığınız en iyi oyunu nedir diye bende muhtemelen çocukluk dönemlerine yol alacağım için en iyilerinden birinin homm serisi olduğunu söyleyebilirim. -)

    "Tartışmasız Triss Merigold. :) Sizce hangisi ?"

    Bende trissciyim -)

    "Nintendo tüm jenerasyonlarda ülkemizde azınlık olarak kalmıştır.Bunun nedeni sanırsam Türkiye'yi pek önemsememesi ve bizim oyuncularımızdanda Nintendo'ya pekte talep olmamasından kaynaklanıyor.Bizim oyuncularımız sanırsam pekte Japon kafasını kaldıramıyorlar."

    Aslında en büyük nedeni ülkemiz şartları için gerçekten pahalı bir cihaz olması. Üstelik ülkemiz hiç krizden çıkmadığı için malum böyle bir olayı sürekli yaşamamız normal. Konsolu geçtim yani 60 dolarlık bir oyun hiç mi indirime girmez? Yok yani nintendo zihniyeti cidden farklı. Bir de çoğumuz micro genius gibi nintendo çakması ateriler alıp oynayarak da büyüdük. Bugün aynısını oyunları ile beraber switch çakması uygun fiyatlı bir el konsolu çıksa ve internet de olmasa hali ile herkes bu el konsolunu alır, oyununu oynamaya devam ederdi. (Orjinale kimse yine yanaşamazdı çünkü pahalı) :)


    "Dediğim gibi türlerin benim için pekte bir önemi yok.Siyah yada beyaz benim için pek önemli değil.Ben oyunlara gri bir bakış açısıyla bakıyorum.Herhangi bir duvar yok benim için.Totalde ne hissettiysem benim için önemli olan o."

    Hayatınızın en iyi oyunu olması normaldir çünkü gri bakış açınız kendinize öznel olduğu için son derece doğal ve normaldir.


    "Witcher 3 hiç Türkçe dil desteğine sahip olmadığı dönemde zaten yeteri kadar hype yapılmış bir oyundu .Gönüllü yama ile resmi yamanın çıkış tarihlerini filtreleyerek çeşitli sözlükler ve forumlardaki yorum sayılarını karşılaştırarak bu durumu anlayabilirsiniz diye düşünüyorum.Witcher 3 Türkiye'de Türkçe değilken bile popüler bir oyundu.Şurdan biliyorum.2015 yılı 19 Mayıs tarihinde ben daha önceki mesajlardada size bahsettiğim büyük utancım olan korsan oynama gafletine düştüğüm dönemde bu oyunu Haziran ayına kadar oynadım ve bitirdim.Oyunda Türkçe dili olmadığı için İngilizce dili ile oynayıp bitirdim ve bu forumda Witcher 3 ana konusunda(Hem PS4 bölümü hem PC bölümündeki)yüzlerce yorum vardı.Günlerce popüler konulardan düşmedi Witcher 3'ün ana konusu.Çok net bir şekilde hatırlıyorum.Ekşi sözlükte yüzlerce yorum vardı.Steam'de binlerce Türkçe yorum vardı.Yani daha fazla uzatmadan şöyle söyleyeyim.Witcher 3 Türkçe dil desteğine sahip olmadan önce bile inanılmaz popüler bir oyundu.Ülkemizde yaşanan şu an ki popülerliğin Türkçe dil desteği ile hiçbir alakası yok.Yerelleştirme eğer her zaman ilgiyi artıyor olsaydı şu an bunu Fallout 4'te görmemiz gerekirdi.Türkçe yaması yakın zamanda bitti ancak Fallout 4 ana konusunda pekte hareketlenme yaşanmadı.Yani Witcher 3 Türkçe olmadan önce bile deli gibi hype yaptı."

    Bu söylediğinize malesef katılamıyorum çünkü ekşi ve donanımhaber'in ülkemizin genelini yansıtmayacağını zaten biliyorsunuzdur. Kaldı ki bir çok oyun facebook gruplarında yada farklı mecralarda insanların topluca birleşip hype yapan gruplar bana hiç dek gelmedi yada ben hiç görmedim. Bunun dışında çıkış tarihine kadar oyunun ana konusu bile belirli bir kesimin sürekli aynı kişilerin yazdığı yorumlar ile güncel tutulduğunu da az çok tahmin ediyorsunuzdur. Bu yüzden önceki seriyi oynayan insanların hype yapmasını elbete doğal karşılıyorum ama inanılmaz popülerdi düşüncenize kesinlikle katılmıyorum çünkü değildi. Mesela witcher3'ün ekşi yorumlarına bakalım;
    Witcher3 çıkış tarihi: 19 Mayıs 2015

    Ekşi tarih link:

    Gördüğünüz gibi 15 sayfa ve oyun çıktı. Şimdi bir de cyberpunk 2077'ye bakalım.

    Çıkış tarihi belirsiz;



    39 sayfa. Herhalde çıkış tarihi duyrulsa muhtemelen 100. sayfaya doğru gider. Şimdi bu söylediğim Türkiye genelini yansıtır mı elbette hayır hatta ülke genelini düşündüğümde %3 bile belki değildir ekşi baz alındığında. Bu yüzden söylemiş olduğunuz bu duruma malesef katılamıyorum.


    "Bu konuyu biraz daha açın lütfen.Fallout 4 Witcher 3'ten nasıl daha iyi bir RPG olabiliyor ? Ayrıntılı bir şekilde anlatmanızı istiyorum.Sırf STR mekaniği olduğu için Fallout 4'ün eşsiz seçim sistemini görmezden gelmeden anlatmanızıda özellikle sizden rica ediyorum."


    Cevap aslında çok basit çünkü witcher3 RPG değil. :) Rpg olsaydı zaten daha önce bahsettiğim 3 madde unsurlarını birbirleri ile karşılaştırarak sağlıklı bir sonuç elde edebilirdik. Geralt şu odanın kilitli kapısını aç dediğimizde bize anahtar gerekli diyor. İşte biz bu geralt'a lockpicking'ini geliştirmedin mi açsana maymuncukla geralt diyemiyoruz. -) Durumu anladığınızı varsayıyorum.

    "Half-Life benzeri birkaç oyun söyler misiniz ? Yani Half-Life benzerinden kastım ara sahneler kullanmayan,hikayesini sürekli yönetilen karakterin perspektifinden anlatan,kameranın ana karakterin gözlerinin bir karşılığı olarak ele alındığı ve hiçbir şekilde yön,rota belirlenmeden oyuncunun etraftaki nesnelerle etkileşim kurarak yolunu bulduğu oyunlardan bahsediyorum.Birkaç örnek verinde Half-Life'ın ilham olduğu oyunları bilelim."

    Şu son kurduğunuz cümleyi biraz daha açarsanız daha iyi olacak gibi çünkü kurmuş olduğunuz cümle bir hayli karışık durumda. Hatta anlatmaya çalıştığınız cümlenin hl olduğundan bile şüphelendim -)

    İyi günler.




  • Bu ne salak bir konudur. Bi de uzun tartışmışlar ahaha.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Çöp Zevkli Insan

    Bu ne salak bir konudur. Bi de uzun tartışmışlar ahaha.
    Bundan size ne acaba?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • cd projekt red arkasında illuminate olabilir
  • sosyal medya sayesinde, witcher 3 vs gereksiz övülüyor çok saçma
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Caped 117 Crusader

    sosyal medya sayesinde, witcher 3 vs gereksiz övülüyor çok saçma
    Gereksiz mi övülüyor. Anladım hojam.
  • Tabi gereksiz övülüyor lol csgo super mario gibi baş yapıtlar varken witcher serisi de neymiş

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Pc kullanıcıları doğru düzgün oyun oynamadıkları için witcher 3 övüyorlar çünkü doğru düzgün hiçbir oyun yok arada ac skyrim takılıyorlar oyun dünyalarından haberleri yok. Ps kullanıcıları oyun neymiş gördükleri için genellikle witcheri beğenmiyorlar. Eğer ps oyunlarının çoğu pcye geçseydi witcher 3 den bahseden kalmazdı.
  • Kaliteli olduğu için övülüyor üstteki arkadaş iyi saçmalamış, w3ten iyi exc yok
  • CD Projektin başka şansı yok çünkü rakip firmaların ellerinde artık ikonlaşmış kült oyunları var ve her sene bir öncekinden daha fazla para kazandırıyor.Misal EA'in elinde Fifa serisi var oyunun dijital satışından geçtim fifa points ile beraber dijitalden çok para kazanıyor.Ekstra'da hiçbir şey yapmıyorlar, bir önceki oyunu makyajlıyorlar tekrar sunuyorlar.Activision'a bakıyorsun elinde Wow var paket satışını kenara bırak senelik 400m'den fazla abone ücreti giriyor kasalarına.

    Böyle bir ortamda Cd Project gibi firmaların kurşunlarını iyi kullanması gerek kullanamayanlar batıyor.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mericuls

    Pc kullanıcıları doğru düzgün oyun oynamadıkları için witcher 3 övüyorlar çünkü doğru düzgün hiçbir oyun yok arada ac skyrim takılıyorlar oyun dünyalarından haberleri yok. Ps kullanıcıları oyun neymiş gördükleri için genellikle witcheri beğenmiyorlar. Eğer ps oyunlarının çoğu pcye geçseydi witcher 3 den bahseden kalmazdı.
    Şaka mısın yiğidim sen, bu yazdıklarına gerçekten inanıyor musun? Witcher 3 ile karşılaştırabileceğin, o kalibrede olan piyasada tek oyun var o da Red Dead Redemption 2 ahaha... Geriye kalan tüm oyunlar, tüm exclusive şaheserler ucuz kaçar, nefesleri yetmez o kalibre için. Aklı başında olan, oyun kültürü sahibi ve troll olmayan hiç kimse böyle bir düşünceye sahip olamaz lan. Neyse komikmiş baya hojam. Ben güldüm en azından.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-386561231 -- 22 Haziran 2020; 20:22:59 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Saydığın rdr2 ile sadece pc kullanıcısı olduğunu göstermiş oldun. Ps sahibi bile değilsin muhtemelen sahibiysen de witcher sevdalısı 18 yaş altı grubundan bir üyesin. Oyun kültürün artarsa anlarsın bir gün. Witcher gereksiz övülen bir oyun bunu kabul etmemen doğal çünkü fan boysun. Biraz yaşın büyüyüp oyun kültürün artınca anlarsın.

    Edit: Pc forumunda da yansıması varmış konunun. Şaşmamalı, sadece pc sahipleriyle kavga etmeye gerek yok gerçekler ortada :)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mericuls -- 22 Haziran 2020; 20:51:24 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mericuls

    Saydığın rdr2 ile sadece pc kullanıcısı olduğunu göstermiş oldun. Ps sahibi bile değilsin muhtemelen sahibiysen de witcher sevdalısı 18 yaş altı grubundan bir üyesin. Oyun kültürün artarsa anlarsın bir gün. Witcher gereksiz övülen bir oyun bunu kabul etmemen doğal çünkü fan boysun. Biraz yaşın büyüyüp oyun kültürün artınca anlarsın.

    Edit: Pc forumunda da yansıması varmış konunun. Şaşmamalı, sadece pc sahipleriyle kavga etmeye gerek yok gerçekler ortada :)
    Ahahaha Allah iyiliğini versin ya. Baya güldüm helal et yiğidim puahahahah.

    Bu arada evet fanboyum. Çünkü bu oyun hayatım boyunca oynadığım en iyi oyun. Yaşın küçük muhtemelen ya da trollsün. Sana oyun geçmişimden bahsetmekle hiç uğraşamam şu an. Nasıl biliyorsan öyle bilmeye devam et. Delüzyonel bozukluğun bir çözümü yok malesef. Sadece delüzyonellik değil aynı zamanda senden bana doğru gelen sabit olmayan 30 FPS ile oyun oynamaktan biraz hamur olmuş bir beyin varlığı hissediyorum. Neyse akşam akşam beni güldürdüğün için teşekkür ederim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-386561231 -- 22 Haziran 2020; 21:22:56 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.