Şimdi Ara

Bu tip şiirler...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
57
Cevap
3
Favori
3.189
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
    "o olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
    demeyeceksin işte.
    yaşarsın çünkü.
    öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
    çok sevmeyeceksin mesela. o daha az severse kırılırsın.

    ve zaten genellikle o daha az sever seni,
    senin onu sevdiğinden.
    çok sevmezsen, çok acımazsın.
    çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
    hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
    senin değillermiş gibi davranacaksın.
    hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
    korkmazsın.
    onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
    çok eşyan olmayacak mesela evinde.
    paldır küldür yürüyebileceksin.
    ille de bir şeyleri sahipleneceksen,
    çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
    gökyüzünü sahipleneceksin,
    güneşi, ayı, yıldızları...
    mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
    "o benim." diyeceksin.
    mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin...
    mesela gökkuşağı senin olacak.
    ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
    olacaksın.
    mesela turuncuya, yada pembeye.
    ya da cennete ait olacaksın.
    çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın.
    hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, hem
    de hep senin kalacakmış gibi hayat.
    ilişik yaşayacaksın. ucundan tutarak...




    HAYATI ISKALAMA LÜKSÜN YOK SENİN !

    Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına
    inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat
    olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve
    yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme
    yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.

    Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya
    hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan "Bu kuşun kanadı
    neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile
    karsılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin.
    Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her
    zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi
    halin cezanda indirim sağlamaz.


    Sen, "Ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu
    yapmadın" diye cevap verecektir. Ve ne söylesen
    karşılığında mutlaka başka bir iddiayla
    karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması
    gerektiği gibi yaşadın.Özledin, içtin, ağladın,
    güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın.
    "Peki o ne yaptı" deme. Herkes kendinden sorumludur
    aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine
    engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik
    yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak
    için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için?
    Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o
    lüksü sonuna kadar yaşasın.


    Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak"
    yaşamayı Öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani,
    yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu
    hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki.... Epeydir
    eline almadığın kitaplar seni bekliyor.Kitap okurken
    de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin
    sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif
    verecek sana.Yine içeceksin rakını balığın yanında.
    Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de
    cabası....


    Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun
    asolan yürektir.Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip
    de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın
    sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter
    ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda
    duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o
    zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler
    değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...

    NAZIM HİKMET



    Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?
    Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek

    Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?
    “Seni Seviyorum” sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere havadan sudan söz etmek

    Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?
    Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek; birlikte ağlamak, gülmek… Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek…

    Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?
    Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak…

    Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?
    Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana… Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte… Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek… Aynı mekânlarda aynı yiyecekleri yemek…

    Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?
    Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek, sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak, yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde, kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime…

    Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?
    Nereden bileceksin?
    Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi, ısırmazdım dilimin ucunu, özlemezdim seni, kıskanmazdım…

    Korkmazdım yollarda yürümekten, ıslanmazdım yağmurlarda, yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her şarkıda sarhoş olmazdım.
    Korkmazdım seni kaybetmekten, ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize ve her kulaçta haykırırdım seni…

    Ama sen hiç benimle olmadın ki…
    YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDİ YA YÜREĞİN…

    Can YÜCEL


    var mı böyle şiirler yazılar hayatın sadece manitadan ibaret olmadığını gösteren şeyler?







  • Güçlü olmalısın çocuk
    güçlü olmalısın çocuk...
    nekadar olumsuzluk yaşarsan yaşa;
    insanlara en az yansıtmalısın...
    hatta elinden geliyorsa, hiç bilmemeliler...
    Sen öyle mutlu görünmelisin ki,
    Tahmin bile edemesinler..

    Güçlü olmalısın çocuk..
    Bir damla gözyaşına şahit olmamalı kimse..
    Ağlama demiyorum, ağla..
    Ama sen bile bilme ağladığını..
    Eğer gülemiyorsan, tepkisizliği takın..

    Güçlü olmalısın çocuk..
    Haksızlığa da uğrasan,
    en sevdiğini de yitirsen..
    hatta kimsesiz kalsan..
    cebinde beş kuruş paran da olmasa...
    sakat da olsan..
    ne koşulda olursan ol, güçlü olmalısın..
    Sabit kalabilmelisin fırtınalarında dünyanın..
    Sen, kazanmak için varsın..
    Vazgeçmeyi düşünmek gibi bir lüksün de yok zaten...
    Beğenmiyorsan kuralları,
    çekip gidemezsin evin kapısından çıkar gibi..
    İstemediklerini de gönderemezsin üstüne üstlük..
    Kabullenmen lazım..
    Herkesten farklı olduğunu düşünsen de sen...
    herkesten biri olduğunu unutmayacaksın..
    Kimsenin seni anlamadığını düşünüyorsan eğer,
    anlatmaya çalışmayacaksın...
    Bir de gururun üstün gelmeli..
    Gururunu kişiliğin belleyeceksin…
    Ne ayaklar altına alacaksın duygusal zayıflığına yenilip,
    Ne de inciltilmesine müsaade edeceksin.

    Güçlü olmalısın çocuk!
    Herkesten, her şeyden daha güçlü…
    Ölümüne seveceksin yurdunu mesela…
    yahut bir kızın kızıl saçlarını..
    Ama ölümü sen seçmeyeceksin…
    Cesaretin ağır basacak…
    Korkmayacaksın kimseden!
    Hiçbir olgu korkutmaya yetmeyecek seni!
    En önemlisi de ne biliyor musun çocuk?
    Çok acılara şahit olacaksın…
    Çok acılar tadacaksın..
    İsyan sözcükleri günışığına çıkmak için
    dilinin ucunda bekliyor olacaklar..
    Ama sen daima sabırlı olacaksın… olmalısın…

    Çünkü güçlüsün sen…
    Öyle olacaksın…
    Kimse bilmeyecek, çözemeyecek seni..
    Sen anlaşılmaz olacaksın bir monalisa gibi...
    Belki natürmort yanında halt etmiş kalacak…
    Çözülemeyeceksin..
    Birileri seni çok az da olsa anladığında,
    kaybettiğin süsü verdiğin savaşını kazanmış olacaksın…
    Güçlü olacaksın çocuk,
    Yorulmayacaksın..
    Anlatmayacaksın…
    Her vurgunda daha da dik duracaksın…
    Güçlü olacaksın…
    Tüm kaybettiğim aşklarıma,
    Sen sahip çıkacaksın.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Noix~

    Güçlü olmalısın çocuk
    güçlü olmalısın çocuk...
    nekadar olumsuzluk yaşarsan yaşa;
    insanlara en az yansıtmalısın...
    hatta elinden geliyorsa, hiç bilmemeliler...
    Sen öyle mutlu görünmelisin ki,
    Tahmin bile edemesinler..

    Güçlü olmalısın çocuk..
    Bir damla gözyaşına şahit olmamalı kimse..
    Ağlama demiyorum, ağla..
    Ama sen bile bilme ağladığını..
    Eğer gülemiyorsan, tepkisizliği takın..

    Güçlü olmalısın çocuk..
    Haksızlığa da uğrasan,
    en sevdiğini de yitirsen..
    hatta kimsesiz kalsan..
    cebinde beş kuruş paran da olmasa...
    sakat da olsan..
    ne koşulda olursan ol, güçlü olmalısın..
    Sabit kalabilmelisin fırtınalarında dünyanın..
    Sen, kazanmak için varsın..
    Vazgeçmeyi düşünmek gibi bir lüksün de yok zaten...
    Beğenmiyorsan kuralları,
    çekip gidemezsin evin kapısından çıkar gibi..
    İstemediklerini de gönderemezsin üstüne üstlük..
    Kabullenmen lazım..
    Herkesten farklı olduğunu düşünsen de sen...
    herkesten biri olduğunu unutmayacaksın..
    Kimsenin seni anlamadığını düşünüyorsan eğer,
    anlatmaya çalışmayacaksın...
    Bir de gururun üstün gelmeli..
    Gururunu kişiliğin belleyeceksin…
    Ne ayaklar altına alacaksın duygusal zayıflığına yenilip,
    Ne de inciltilmesine müsaade edeceksin.

    Güçlü olmalısın çocuk!
    Herkesten, her şeyden daha güçlü…
    Ölümüne seveceksin yurdunu mesela…
    yahut bir kızın kızıl saçlarını..
    Ama ölümü sen seçmeyeceksin…
    Cesaretin ağır basacak…
    Korkmayacaksın kimseden!
    Hiçbir olgu korkutmaya yetmeyecek seni!
    En önemlisi de ne biliyor musun çocuk?
    Çok acılara şahit olacaksın…
    Çok acılar tadacaksın..
    İsyan sözcükleri günışığına çıkmak için
    dilinin ucunda bekliyor olacaklar..
    Ama sen daima sabırlı olacaksın… olmalısın…

    Çünkü güçlüsün sen…
    Öyle olacaksın…
    Kimse bilmeyecek, çözemeyecek seni..
    Sen anlaşılmaz olacaksın bir monalisa gibi...
    Belki natürmort yanında halt etmiş kalacak…
    Çözülemeyeceksin..
    Birileri seni çok az da olsa anladığında,
    kaybettiğin süsü verdiğin savaşını kazanmış olacaksın…
    Güçlü olacaksın çocuk,
    Yorulmayacaksın..
    Anlatmayacaksın…
    Her vurgunda daha da dik duracaksın…
    Güçlü olacaksın…
    Tüm kaybettiğim aşklarıma,
    Sen sahip çıkacaksın.

    süper




  • .
  • quote:

    Orijinalden alıntı: seytan41


    quote:

    Orijinalden alıntı: Noix~

    Güçlü olmalısın çocuk
    güçlü olmalısın çocuk...
    nekadar olumsuzluk yaşarsan yaşa;
    insanlara en az yansıtmalısın...
    hatta elinden geliyorsa, hiç bilmemeliler...
    Sen öyle mutlu görünmelisin ki,
    Tahmin bile edemesinler..

    Güçlü olmalısın çocuk..
    Bir damla gözyaşına şahit olmamalı kimse..
    Ağlama demiyorum, ağla..
    Ama sen bile bilme ağladığını..
    Eğer gülemiyorsan, tepkisizliği takın..

    Güçlü olmalısın çocuk..
    Haksızlığa da uğrasan,
    en sevdiğini de yitirsen..
    hatta kimsesiz kalsan..
    cebinde beş kuruş paran da olmasa...
    sakat da olsan..
    ne koşulda olursan ol, güçlü olmalısın..
    Sabit kalabilmelisin fırtınalarında dünyanın..
    Sen, kazanmak için varsın..
    Vazgeçmeyi düşünmek gibi bir lüksün de yok zaten...
    Beğenmiyorsan kuralları,
    çekip gidemezsin evin kapısından çıkar gibi..
    İstemediklerini de gönderemezsin üstüne üstlük..
    Kabullenmen lazım..
    Herkesten farklı olduğunu düşünsen de sen...
    herkesten biri olduğunu unutmayacaksın..
    Kimsenin seni anlamadığını düşünüyorsan eğer,
    anlatmaya çalışmayacaksın...
    Bir de gururun üstün gelmeli..
    Gururunu kişiliğin belleyeceksin…
    Ne ayaklar altına alacaksın duygusal zayıflığına yenilip,
    Ne de inciltilmesine müsaade edeceksin.

    Güçlü olmalısın çocuk!
    Herkesten, her şeyden daha güçlü…
    Ölümüne seveceksin yurdunu mesela…
    yahut bir kızın kızıl saçlarını..
    Ama ölümü sen seçmeyeceksin…
    Cesaretin ağır basacak…
    Korkmayacaksın kimseden!
    Hiçbir olgu korkutmaya yetmeyecek seni!
    En önemlisi de ne biliyor musun çocuk?
    Çok acılara şahit olacaksın…
    Çok acılar tadacaksın..
    İsyan sözcükleri günışığına çıkmak için
    dilinin ucunda bekliyor olacaklar..
    Ama sen daima sabırlı olacaksın… olmalısın…

    Çünkü güçlüsün sen…
    Öyle olacaksın…
    Kimse bilmeyecek, çözemeyecek seni..
    Sen anlaşılmaz olacaksın bir monalisa gibi...
    Belki natürmort yanında halt etmiş kalacak…
    Çözülemeyeceksin..
    Birileri seni çok az da olsa anladığında,
    kaybettiğin süsü verdiğin savaşını kazanmış olacaksın…
    Güçlü olacaksın çocuk,
    Yorulmayacaksın..
    Anlatmayacaksın…
    Her vurgunda daha da dik duracaksın…
    Güçlü olacaksın…
    Tüm kaybettiğim aşklarıma,
    Sen sahip çıkacaksın.

    süper





  • Mesajım bulunsun
  • Mesajım bulunsun
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Eğer yeniden başlayabilseydim yaşama,
    İkincisinde daha çok hata yapardım.
    Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
    Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar.
    Çok az şeyi ciddiyetle yapardım.
    Temizlik sorun olmazdı aslında,
    Daha çok riske girerdim,
    Daha fazla seyahat ederdim,
    Daha çok güneş doğuşunu izler,
    Daha çok dağa tırmanır daha çok nehirde yüzerdim.
    Görmediğim birçok yere giderdim,
    Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
    Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
    Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
    Yeniden başlayabilseydim eğer,
    Yalnız mutlu anlarım olurdu.

    Farkında mısınız bilmem, Yaşam budur zaten:
    Anlar, sadece anlar, sizde anı yaşayın.
    Hiçbir yere yanında termometre, su ,
    Şemsiye ve paraşüt almadan gitmeyen insanlardandım ben.
    Yeniden başlayabilseydim ilkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
    Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
    Bilinmeyen yollar keşfeder, güzelin tadına varır,
    Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı, eğer.
    Ama işte 85'indeyim ve biliyorum...

    Ölüyorum...

    Jorge Luis Borges
    (1899-1986) Arjantin





    Konuyla pek bağlantılı değil ama beğendiğim bir şiir paylaşayım dedim =)




  • Komşulara karşı çok ayıp oldu

    Ha geldi geliyor diye bekledik
    Başka bir kapıya ondan gitmedik
    Niçin gittin söyle sana ne ettik
    Komşulara karşı çok ayıp oldu

    Davetiye bile geldi baskıdan
    Yanıp kül olmuştum senin aşkından
    Kaynar sular döktün sanki başımdan
    Komşulara karşı çok ayıp oldu

    Hadi beni bırak, hani komşular?
    Geleceksin diye nasıl coştular
    Mahallede sağa sola koştular
    Komşulara karşı çok ayıp oldu

    Hep yollarda kaldı herkesin gözü
    Ne çabuk unuttun verdiğin sözü
    Hiç mi düşünmedin giderken bizi
    Komşulara karşı çok ayıp oldu

    Ben de rezil oldum senin sayende
    Kara bulut gizli* artık hanemde
    Sızılar dinmedi gitti yaremde
    Komşulara karşı çok ayıp oldu
  • Kadın Dediğin

    Kadın dediğin iyi sevişecek arkadaş. Koyun gibi yatmayacak,kı mıl
    kımıl ol...acak yatakta. Aklını başından alacak ama, aklını sadece
    bununla yormayacak. Delireceksin ama delirmen hastalıktan olmayacak.
    Uzanıverdi mi yanına boylu boyunca, göğsünde atan kalbinin yerine
    koyacaksın kendini, ruhunu, herşeyini.Aşksı z yatmayacak yatağa ve sen
    bunu bileceksin.Kadın gibi kadın olacak kadın dediğin, çıtır çerez niyetine yemediğin.
    Bir gecelik değil, ömürlük olacak ömürlük. Yıllara rehaveti değil
    huzuru taşıyacak. En seksi leydi olmayı da bilecek,hanım sultan olup
    sözünü geçirmeyi de. Cıvık konulara takılıp zaman tüketmeyecek,
    küfretmeyecek, Kadın dediğin ayıp nedir bilecek.
    Sıkboğaz edip seni yalancı durumuna düşürmeyecek. Seni öyle bir
    tutacak ki arkadaş, sen bile şaşıracaksın öyle tutulduğuna. iki lafın
    başı, her tartışmada ayrılalım tehtidi savurmayacak. Sabırlı olacak ve
    asla gururuna dokunmayacak. ..Tuzu az, şekeri çok gibi limiti olmayan prosedürlerle yemeklerle işi
    olmayacak. şöyle pastırmalı kurufasülyenin yanına tereyağlı pilavı
    konduracak şüphesiz. Salatasız oturmayacak yemeğe.Temiz olacak herşeyden önce mesela köfteyi mıncıklarken elleri, Yahut
    pahalı parfümlerin sindiği, boyacı küpü gibi, her öptüğünde bulaşık
    bir tadın kaldığı bir kadını öpmeyeceksin. Buram buram aşka
    sarılacaksın arkadaş. Buram buram kadın kokacak kadın dediğin.Kadın dediğin güzel olacak... Zeki olacak zeki, seni bir hamur gibi
    karmasını da bilecek, o hamura kendini katmasını da... Paranın
    güzelliğini bilecek ama ne parasızlığın ezikliğini ne de paranın
    kudurmuşluğunu yaşayacak. Değerlerini bir anlık hevesler uğruna
    terketmeyecek. Namussuzluğunu, ahlaksızlığını ancak ve ancak seni
    baştan çıkarırken kullanacak, yan gözle adam kesmeyecek, başka sevgili
    edinmeyecek.Sarışın, renkli gözlü uzun bacaklı, beyaz tenli, ince bilekli dilber
    filan fasarya... Kadın dediğin hatun olacak arkadaş, sözüne güvenilir
    olacak. Bileceksin ki konuşulanlar burada kalır, kapıdan çıkmaz bir
    daha. Ağzı sıkı olacak kadın dediğin. Sırrını tutacak ama gününü
    bekleyip kusmayacak.. .Para lazımcılardan, kürkçülerden, cep telefonu manyaklarından,
    dırdırcılardan, unutkanlıkları nı senin üzerine atanlardan, kendi
    yetersizliğini seni suçlayarak rahatlayanlardan, raf süslerinden,
    tehtidkarlardan, kaçaklardan, kıkırdayanlardan, boş bakanlardan
    olmayacak. Saflığı, cahilliği, aptallığı oynamayacak, biraz ukala
    olabilir ancak sana rol yapmayacak. Bir şeyi çok isterse ve inançları
    doğrultusunda yapacak.En önemlisi kendini sevecek arkadaş, kendini sevmeyen kadından sana ne
    hayır gelir. Bir bakarsın ki yıllar sonra bu kadınla ne yatağa
    sığabiliyorsun, ne toprağa...Koluna takıp gezmesini de bileceksin gururla, koynuna çekip
    sevişmesini de şehvetle.Analığını da bilecek, çocuklarından saygı görmeyi de, anaya babaya
    hürmet etmeyi de...Kadın kadın olacak be, seni sadece sen olduğun için, sensin diye
    sevecek. Parayla pulla, kariyerle, kimin ne dediğiyle, sınırlamayacak.
    Hem sevgilin, hem arkadaşın, hem annen, hem çocuğun olacak, bağrına
    basacaksın huzurla... Bileceksin ki evde 'O' kadın tarafından
    beklenmenin zevkini hiçbir zevk yaşatamaz sana...Öyle bir kadın işte... Nerede öyle kadın yoktur deme...Sen de adam olacaksın, seçmesini bileceksin!

    Can yücel




  • Milyon Kere Ayten

    Ben bir Ayten'dir tutturmuşum
    Oh ne iyi
    Ayten'li içkiler içip
    Sarhoş oluyorum ne güzel
    Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin
    Biraz Ayten sürüyorum güzelleşiyor
    Şarkılar söylüyorum Şiirler yazıyorum
    Ayten üstüne
    Saatim her zaman Ayten'e beş var
    Ya da Ayten'i beş geçiyor
    Ne yana baksam gördüğüm o
    Gözümü yumsam aklımdan Ayten geçiyor
    Bana sorarsanız mevsimlerden Aytendeyiz
    Günlerden Aytenertesidir
    Odur gün gün beni yaşatan
    Onun kokusu sarmıştır sokakları
    Onun gözleridir şafakta gördüğüm
    Akşam kızıllığında onun dudakları
    Başka kadını övmeyin yanımda gücenirim
    Ayten'i övecekseniz ne ala, oturabilirsiniz
    Bir kadehte sizinle içeriz Ayten'li İki laf ederiz
    Onu siz de seversiniz benim gibi
    Ama yağma yok
    Ayten'i size bırakmam
    Alın tek kat elbisemi size vereyim
    Cebimde bir on liram var
    Onu da alın gerekirse
    Ben Ayten'i düşünürüm, üşümem
    Üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar
    Parasızlık da bir şey mi
    Ölüm bile kötü değil
    Aytensizlik kadar
    Ona uğramayan gemiler batsın
    Ondan geçmeyen trenler devrilsin
    Onu sevmeyen yürek taş kesilsin
    Kapansın onu görmeyen gözler
    Onu övmeyen diller kurusun
    İki kere iki dört elde var Ayten
    Bundan böyle dünyada
    Aşkın adı Ayten olsun




  • Bekleyenler İçin

    Bir ayak sesi duymayayim
    Kapiya kosuyorum
    Gelen sen misin diye
    Bir siyah sac gormeyeyim
    Yuregim burkuluyor
    Aglamakli oluyorum
    Her sey bana seni hatirlatiyor
    Gokyuzune baksam
    Gozlerinin binlercesini gorurum
    Bir ruzgar degse yuzume
    Ellerini dusunmeden edemem
    Yaktigim butun sigaralarin dumanlari sana benzer
    Tadi senden gelir
    Yedigim yemislerin
    Ictigim ickilerin
    Ve icimdeki bu dayanilmaz sikinti
    Bu emsalsiz huzun
    Seni bekledigim icindir

    Resmine bakamaz oldum
    Uykulardan korkuyorum artik
    Utaniyorum odamdaki butun esyalardan
    Su sedir hala gelip oturmani bekliyor
    Su ayna karsisinda guzelligini seyretmeni
    Su kadeh dudaklarina degebilmek icin duruyor masada

    Ve su saat geldigin anda
    Durabilir sevincinden
    Zaman cildirabilir
    Cunku benim dunyamda
    Olumsuzluk, seni sevmek demektir.

    Bir cocuk dogmayi bekler
    Bir agir hasta olmeyi
    Bitkiler yagmur ve gunesi bekler
    Yalniz bir kadin sevilmeyi
    Ve dusun ki bir adam
    Icinde butun bekleyenlerin korkusu ve umidi
    Seni bekler
    Asilmayi bekleyen bir idam mahkumu gibi

    Sen gelinceye kadar
    Pencerem kapali duracak
    Ruzgar gelmesin diye
    Artik perdeleri acmayacagim
    Gun isigi girmesin diye
    Sonra kahrolacagim
    Bu karanlikta, bu derin yalnizlikta
    Ve gunlerce gecelerce haykiracagim
    Nerdesin diye, Nerdesin?

    Bir gun bu kapidan sen gireceksin
    Biliyorum
    Ergec bu bekleyisin bir sonu gelecek
    Yillarca sonra
    Oldugum gun bile gelsen
    Butun bu bekleyisimi ve oldugumu unutup
    Cocukler gibi sevinecegim
    Kalkip sarilacagim ellerine
    Uzun uzun agliyacagim.




  • YÜZÜNÜ ARADIM, GEÇTİM

    (yitirdiğin her şeyde kazandığın bir şey var; kazandığın her şeyde biraz yitirdiklerin. bu yüzden birileri hep ısınıp dururken dinmez üşümelerin...)

    ben de benim olmayan şeylerle varım; benim olan zaten benimse, olmayan şeylerle... varsam, buradaysam belki de onlar için... yüzün için belki de, yüzün nerede?

    birbirini tekrarlayan günlerin yaslı boğuntusunda nedir aradıkları insanların? bu koşuşturmada, bin telaşla! herkes birileriyle bir mutluluk düşü kuruyor; o düşle ıslanıyor, o düşle uyuyup uyanıyorlar; sonra düşleri de yakıyor günler. bu kez yeni bir düş daha kuruyorlar; sonra bir daha, bir daha! bütün düşleri yakıyor günler.

    yaşam yanıltmanın, insanlar yanılmanın ustası oldukça yine yeni düşler deniyor ve deneniyorlar...

    işte her düşün peşine bir şarkıyı takıyorlar. düş gidiyor, peşisıra şarkı da. bir de(n) paramparça oluşunu görüyorlar düşlerin. her düşle bir şarkıyı yakıyorlar... şarkılar yakıyorlar; şarkılar onları yakıyor sonra.

    /İnsan,
    insanın diyalektiğine tükürüyor; insanı yakıyorlar!/

    bunları düşünüyorum ve akıp gidiyor günler siyah beyaz resimler hırçınlığında. sormuştun ya, işte her şey ortada, her şey! önce kuşları vurdular orada, paramparça parçaları bir yana; bir bir savruldu yangınların ortasına kanatları da! ben soluk soluğa dışarıdayım, seni buldum... seni buldum ya, bu kez seni vurdular orada, seni!

    her şey sürdü yine, her şey! baktım daha durmuş da uzayın rengini demliyor asalak dünya; baktım ki dağlar ve güller yine akraba; daha bembeyaz uyuyordu kadınlar o esmer uykularda. oysa seni vurmuşlardı, seni, orada!

    sonra gelip geçen her sabahla öyle susadım ki yüzüne yokluğunda... yüzünü özledim, yüzünü, anlasana!

    “anlasana” diye yazdım ve üç nokta koydum yanına, ama boşuna, boşuna; “boşuna!” diye yazdım ve kalkıp dışarı çıktım. saat 0.5’i birkaç dakika ve bir miktar saniye geçiyordu; ağaran günün teninden sağanak dökülüyordu.
    yüzünü aradım...
    yüzünü aradım: kalan kuşlar sen bu kentteymişsin gibi uçuyorlardı. insanlar kalabalık ve kabarıktı; silahları ellerine, tetikleri parmaklarına göre seçiyorlardı.

    uçaklar pike yaparken bu kentin göklerinde, bak dedim, bakacak bir göğümüz bile kalmadı işte!

    yüzünü aradım gökyüzünde...

    yüzünü aradım: sabahın tenine birer birer dağılırken işçiler; yüzünü aradım rastgele atılırken kahve önlerine iskemleler. günler siyah beyaz resimler hırçınlığında ve ben burada bir eski çağ enkazında!

    kızlar, boyanıp kuşanıp kız kıza dansederken düğünlerde, yüzünü aradım, kendi olan yüzünü düğünlerde... sonra gelinler korkularını atmışlardı eşiklere; yorgunluktu sonrası işte, yüzünü aradım gelinlerde...

    yüzünü aradım, geçtim...

    geçtim: şarkıları paramparça görmekten, bu satırları yazmaktan geçtim! oysa hep kalemimle değil, bir gün kanımla kıpkızıl yazmak istedikleri vardı benim de; onları henüz yazmamış olmaktan geçtim... çalışma masamdan kalkarak elimdeki fincanı duvara çarpıp paramparça etmekten geçtim!


    geçtim: sabahla birlikte kaynayan çorba kazanlarının kokularından, yol boyu uykularını alamamış köpeklerin korkularından; siyah ışıklardan, çoğalan çocuklardan, azalan ağaçlardan, arabesk feryatlardan ve ucuz umutlardan...

    “iyiyim, sağol, sen nasılsın”lı merhabalardan; ağır ağır yayılan çöp kokularından, farlarını kapamayı unutmuş taşıtlardan, feodal şatolardan ve yasalara yelkovanlık yapıp, kendinin saniyesi bile olamayanlardan!
    hızla kirlenen bir dünyadan hızla geçtim...
    geçtim: sensizliğin tahriş olmuş sızılarından, eksoz homurtularından, cami avlularından, düşleri iğdiş orospulardan, yasadışı iş yapan yasa memrularından... ellerini çaldırmış ellerime bakmaktan geçtim; sensizliğe inanmamaktan...

    sis kaplamıştı kenti; dağılsa sanki bir ..k varmış gibi! sisleri yarıp geçtim... yoktun, kendimden geçtim; kızdım, dağıttım, sana küfürler ettim... bir bilsen sana ne güzel küfürler ettim; yoksa kederden geberecektim!

    gökyüzü tümünü de ağır ağız izledi; gökyüzünün renginden geçtim...

    sonra yeni kuşlar üşüştü gökyüzüne. bir sevindim, bir sevindim; gökyüzü yüzlerce kanattı işte! ama sen, sen orada bir serçe gibi üşüyor muydun yine?

    üşüyordun ve bunu biliyordum; çünkü her şey ortada, her şey! bak, kimin temiz bir göğü varsa kirletip bırakmışlar avuçlarına... bu yüzden insanlar elleri ceplerde çıkıyorlar sabahlara. coşkular deprem, sevinçler sıtma...

    söyle senin yüzün nerede, yüzün?
    nerede başlar bir aşk ve biter, nerede? nerelere gömerim seni ben, nerelerde ölürsün oysa sen!

    nerede, yüzün nerede?

    sonra çıkıp bu kentin uğultusuna çarpıyorum; bu kent de uğultusunu bana çarpıyor, çarpışıyoruz, kimseler görmüyor...

    bir sorudur: “kurtarıcılar işgâlci olabilir mi? ya da işgâlciler kurtarıcı?” sonra oturup yüreklerden damlayan terin hesabını tutuyorum... hesabını kimselerin bilmediği bahçelerin dudağında kanayan uzak güllerin. sevgiye bütün misillemelerin, gecelerin, seslerin, kederlerin... karacadağlı bir çocuğun kan çıbanının, şemdinlili bir ağıdın, kasrik’ten esen poyrazın, peru’da bir balıkçının ve botan’da yakılan köy evlerinin...

    öyle acı ki her şey unutmak istiyorum! kendimi bir menekşenin rengine, bir gülüşe k(atıp) unutmak! unutma düşüncesini bile unutmak!
    yitirmiştim o aşkın kimliğini, hükümsüzdü... hükümsüze hükümlü bir aşkı unutmak istiyorum... sonra asker çocukları, mapus çocukları, ayyaş babalara sitemsiz çocukları, yitirilmiş çocukları...

    uçarı bir çocukluğu yitirmiş benim de yüzüm; yüzüm, zamansız ihtilallerde. ihtilalleri tutun çocuklar erken yaşlanmasınlar!
    yarayı tutun, yarayı! güçleri öpüştürün, gökyüzünü dönüştürün; yoksa ölünür alnında günün! ölmeleri hani sessiz, hani genç, unutmak istiyorum!

    eski yoldaşların gözbebeklerinde kaynayan bir düşün düşüşünü unutmak! unutmasam, ben de kalemimi kendim için kıracağım!

    biz kapkara gecelerin göğünde küçük, ak noktalardık; bir düşünün, ne aklıklar gizler gece; ne aklıklar öyle susar gecede, ama öyle öyle çok gecedir ki gece, aklığımızı büsbütün örtecek kadar...

    örtülüşünü
    usulca
    aklığımızın
    unutmak istiyorum...

    işte bundan, coşkuyu sevmiyorum artık öyle kabara köpüre nehirler gibi; siz orada kalabalık ve kabarık kalın, sağolun, yalnızlık iyi, yalnızlık iyi...

    yalnızdım, üşüyordum ey özlem! beni bir gün belki bu özlem öldürecekti. ölecektim bir gün erken, belki kederden. yakın o gün! beni yakın! savrulup aksın küllerim dicle nehrinden...

    akıp geçerken günler siyah beyaz resimler hırçınlığında, sormuştum ya, işte her şey ortada, her şey!

    /ben ölürüm; dağlar ve güller yine akraba.../

    artık gün doğunca bütün darağaçlarını kursunlar, kursunlar, kur-sun-laar! her şey bu kadar güzelken, böyle bir yanıyla sığ yaşanana, boğulana, savrulana, kirlenene dalkavukluk, çirkinliğe figüranlık etmekten bık-tıııııııım!

    ya kuşlar?
    sahi, ne demek ister kalan kuşlar?

    YILMAZ ODABAŞI




  • Duydum ki sefere çıkmayı kuruyormuşsun etme
    Bir başkasını sevmeye bir başkasını dost etmeye niyetlenmişsin yapma yapma
    Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
    Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme

    Bizim dudağımız kurur sen kurayacak olursan
    Gözlerimizi öyle yaşdolu ediyorsun etme
    Çalma bizden bizi gitme o ellere doğru
    Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme

    Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
    Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme
    Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
    Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme

    Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
    Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme
    Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
    Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme

    Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
    Sen varlık sahasını öyle terkediyorsun etme
    Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
    Huzurumu bozuyorsun sen mahfediyorsun etme

    Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
    Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme
    İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
    Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme...




  • Uçurumun kenarındayım Hızır
    Bir dilber kalesinin burcunda
    Vazgeçilmez belaya nazır
    Topuklarım boşluğun avcunda
    Derin yar adımı çağırır
    Kaldım parmaklarımın ucunda

    Uçurumun kenarındayım Hızır
    Bir gamzelik rüzgar yetecek
    Ha itti beni, ha itecek

    Uçurumun kenanndayım Hızır
    Divan hazır
    Ferman hazır
    Kurban hazır
    Güzelliğin zulme çaldığı sınır
    Başım döner, beynim bulanır
    El etmez
    Gel etmez
    Gözleri bir ret, bir davet
    Gülce uzak uzak dolanır
    Mecaz değil
    Maraz değil
    Gülce semavi bir afet

    Uçurumun kenarındayım Hızır
    Gülce bir beyaz sihir
    Canıma bedel bir haz
    Nar ve nurdan bir zehir
    Gülce Araf`ta infaz
    Bir tek bakışıyla suyum ısınır
    Güzelliğin zulme çaldığı sınır

    Uçurumun kenanndayım Hızır
    Ben fakir
    En hakir
    Bin taksir
    Cahil cesaretimi alem tanır
    Ateşten
    Kalleşten
    Mızrakla gürzden
    Dabbetülarzdan
    Deccal`dan, yedi düvelden
    Korku nedir bilmeyen ben
    Tir tir titriyorum Gülce`den
    Ödüm patlıyor Gülce`ye bakmaktan
    Nutkum tutuluyor, ürperiyorum
    Saniyeler gözlerimde birer can
    Her saniyede bir can veriyorum




  • Hayatımda böyle bir şeyi ilk defa hissediyordum
    İlk defa birinin gözlerinde eriyordum
    İlk defa kalbim duracak gibi oluyordu
    İlk defa böylesine karmaşık bir duygudan dolayı
    Korku hissetmiyordum hücrelerimde
    Güvenmiştim ilk defa sevmiştim
    Evet sevgilim,hayatımda gönül kapımın kilidini kırmayı Beceren sendin ve kalbimin derinliklerindeki
    Tahta oturmayı başaran yine sen
    Öylesine bağlanmıştım ki sana
    Sen çoşkun bir ırmak, ben küçük bir taş parçası...
    Seninle birlikte coşuyor,
    Seninle birlikte duruluyordu bu küçük taş...
    İlk hüsran,ilk aşk acısı,ilk kalp yarası
    İlk aşkı yaşatttın ama arkasından ilk hüsranı
    Hediye etmeyi de unutmadın
    İlk kez gülmemi sağladın ama
    İlk gözyaşlarıda senin eserindi
    İlk defa seninle olduğum için
    Gurur duydum kendimle
    Ama nefret ettim kendimle yine
    Kültablalarına atılan küller kadar anlamsız mı geliyor yaşadıklarımız
    sana
    Yoksa yaşadıklarımız sigaranın zevk veren dumanı kadar özel ve tadına Doyulmaz mı senin için.
    Cevabını bilemiyorum
    Bende seni unutmak istiyorum
    Ama keşke unutmak bunu dilemek kadar kolay olsaydı
    Neylersin sevgilim;
    Yudum yudum içmişim seni
    Ve söküp atılamıyorsun öylesine bir sevda gibi...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Noix~

    Güçlü olmalısın çocuk
    güçlü olmalısın çocuk...
    nekadar olumsuzluk yaşarsan yaşa;
    insanlara en az yansıtmalısın...
    hatta elinden geliyorsa, hiç bilmemeliler...
    Sen öyle mutlu görünmelisin ki,
    Tahmin bile edemesinler..

    Güçlü olmalısın çocuk..
    Bir damla gözyaşına şahit olmamalı kimse..
    Ağlama demiyorum, ağla..
    Ama sen bile bilme ağladığını..
    Eğer gülemiyorsan, tepkisizliği takın..

    Güçlü olmalısın çocuk..
    Haksızlığa da uğrasan,
    en sevdiğini de yitirsen..
    hatta kimsesiz kalsan..
    cebinde beş kuruş paran da olmasa...
    sakat da olsan..
    ne koşulda olursan ol, güçlü olmalısın..
    Sabit kalabilmelisin fırtınalarında dünyanın..
    Sen, kazanmak için varsın..
    Vazgeçmeyi düşünmek gibi bir lüksün de yok zaten...
    Beğenmiyorsan kuralları,
    çekip gidemezsin evin kapısından çıkar gibi..
    İstemediklerini de gönderemezsin üstüne üstlük..
    Kabullenmen lazım..
    Herkesten farklı olduğunu düşünsen de sen...
    herkesten biri olduğunu unutmayacaksın..
    Kimsenin seni anlamadığını düşünüyorsan eğer,
    anlatmaya çalışmayacaksın...
    Bir de gururun üstün gelmeli..
    Gururunu kişiliğin belleyeceksin…
    Ne ayaklar altına alacaksın duygusal zayıflığına yenilip,
    Ne de inciltilmesine müsaade edeceksin.

    Güçlü olmalısın çocuk!
    Herkesten, her şeyden daha güçlü…
    Ölümüne seveceksin yurdunu mesela…
    yahut bir kızın kızıl saçlarını..
    Ama ölümü sen seçmeyeceksin…
    Cesaretin ağır basacak…
    Korkmayacaksın kimseden!
    Hiçbir olgu korkutmaya yetmeyecek seni!
    En önemlisi de ne biliyor musun çocuk?
    Çok acılara şahit olacaksın…
    Çok acılar tadacaksın..
    İsyan sözcükleri günışığına çıkmak için
    dilinin ucunda bekliyor olacaklar..
    Ama sen daima sabırlı olacaksın… olmalısın…

    Çünkü güçlüsün sen…
    Öyle olacaksın…
    Kimse bilmeyecek, çözemeyecek seni..
    Sen anlaşılmaz olacaksın bir monalisa gibi...
    Belki natürmort yanında halt etmiş kalacak…
    Çözülemeyeceksin..
    Birileri seni çok az da olsa anladığında,
    kaybettiğin süsü verdiğin savaşını kazanmış olacaksın…
    Güçlü olacaksın çocuk,
    Yorulmayacaksın..
    Anlatmayacaksın…
    Her vurgunda daha da dik duracaksın…
    Güçlü olacaksın…
    Tüm kaybettiğim aşklarıma,
    Sen sahip çıkacaksın.





  • Şarkılar değil de
    Hep kulaklar bitiyor,
    Onarmak zordur.

    Bir yürek üşümüş
    Kapamış kapılarını,
    Onarmak zordur.

    Bir şey yitirilmiş
    Hiç eskimeyecektir,
    Onarmak zordur.
    İnsanin içine düşen korku
    Özgürlüğünden olmuştur,
    Onarmak zordur

    Ölümü düşünmek yenilmek,
    Sevmek ölümü yenmektir,
    Onarmak zordur

    Özdemir Asaf
  • O’nu hatırladıkça başı göğe ermişçesine ya da asansör boşluğuna düşmüşçesine ürperiyorsa yüreğiniz...
    Ömrü saatlere sıkışmış bir kelebek telaşıyla O hüzünden bu neşeye konup kalkıyorsanız gün boyu nedensiz... ve her konduğunuzda diğerini iple çekiyorsanız bu hislerin...
    O’nunlayken pervaneleşen yelkovanlar, O’nsuz mıhlanıp kalıyorsa yerine, bir akrep kadar hain...
    sınıfta, büroda, yolda, yatakta içiniz içinize sığmıyor, O’ndan söz edilince yüzünüz, sizden habersiz, mis kokulu bir ekmek dilimi gibi kızarıyor, mahcup somurtuyor veya muzip sırıtıyorsa,
    ve O, her durduğunuz yerde duruyor, her baktığınız yerden size bakıyor, siz keyiflendikçe gülüp, hüzünlendikçe ağlıyorsa...
    dünyanın en güzel yeri O’nun yaşadığı yer, en güzel kokusu bedenindeki ter, en dayanılmaz duygusu gözlerindeki kederse...
    hayat O’nunla güzel ve onsuz müptezelse...
    elmalar pembe, kiremitler pembe, gökyüzü, yeryüzü, O’nun yüzü pembeyse,
    kışlar ilkbaharsa, yazlar ilkbahar, güzler ilkbahar...
    her şiirde anlatılan O’ysa... her filmin kahramanı O... her roman O’ndan söz ediyor, her çiçek O’nu açıyorsa...
    bir anlık ayrılık, bir ömür gibi geliyor ve gider gitmez özlem saç diplerinizden çekiştirip beyninizi acıtıyorsa,
    iştahınız kapanıyor, iştahınız açılıyor, iştahınız şaşırıyorsa...
    iştahınız, hasret acısında bile karşı konulmaz bir tat buluyorsa...
    eliniz telefonda yaşıyor, işaret parmağınızla ha bire O’nu tuşluyor, dara düştüğünüzde kapıyı çalanın O olduğunu adınız gibi biliyorsanız...
    mütemadi bir sarhoşluk halinde, her çalan telefona O diye atlıyor, vitrindeki her giysiyi O’na yakıştırıyor, konuşan birini dinlerken "keşke O anlatsa" diye iç geçiriyorsanız...
    kokusu burnunuzdan, sureti gözünüzden, sesi kulağınızdan, teni aklınızdan silinmiyorsa bir türlü...
    özlemi, sol memenizin altında tek nüsha bir yasak yayın gibi taşıyorsanız gün boyu...
    hem kimseler duymasın, hem cümlealem bilsin istiyorsanız...
    O’nsuz geceler ıssız, sokaklar öksüzse...
    ayrılık ölüme, vuslat sehere denkse...
    gamze gamze tebessüm de onun içinse, alev alev öfke de;
    bunca tavır, onca sabır ve nihayetsiz kahır hep O’nun yüzü suyu hürmetine...
    uğruna ödenmeyecek bedel, gidilmeyecek yol, vazgeçilmeyecek konfor yoksa...
    dışarıda yer yerinden oynuyor ve "içeri"de bu sizi zerrece ilgilendirmiyorsa,
    nedensiz küsüyor, sebepsiz affediyorsanız ve bütün bu hallerinize siz bile akıl erdiremiyorsanız...
    kaybetme korkusu, kavuşma sevincinden ağır basıyorsa ve aşk, gurura baskın çıkıyorsa bu yüzden her daim...
    gece yarısı kadim bir dost gibi kucaklayan tanıdık bir şarkı, bütün acı sözleri unutturmaya yetiyorsa...
    Her gidişte ayaklarınız "Geri dön" diye yalpalıyorsa ve siz kendinize rağmen dönüyorsanız, sınırsız, sabırsız, doyumsuz bir tutkuyla...
    ...o halde bugün sizin gününüz!..
    "Çok yaşa"yın ve de "siz de görün"üz.




  • vay be... forumda kız konusu açıp duranlar baksa bari
  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.