Üye Girişi
Bağlan Google+ ile Bağlan Facebook ile Bağlan
Yeni Kayıt
Tüm Forumlar
  • Tüm Forumlar
  • Konu Dışı / Off Topic
  • Konu Dışı
  • Bu Konuda
Şimdi Ara

Bir hikaye denemesi

Sıcak Fırsatlarda Tıklananlar
Editörün Seçtiği Fırsatlar
Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
8
Cevap
0
Favori
538
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
Konuya Özel
0 oy
Öne Çıkar
Cevapla
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Beyler bir hikaye yazmaya karar verdim. Bu hikayeden kısa bir bölümü değerlendirmenizi almak için sizinle paylaşıyorum.
    İyi veya kötü her türlü yorum hikayenin gidişatı açısından faydalı olacaktır.

    ...

    Hava kararmıştı harap evinin ahşap bahçe kapısına omzuyla yüklendiğinde. Bisikletini, küçük bahçesinin kenarındaki çalı çırpıdan müteşekkil çit yığının kenarına bırakıverdi öylece. Birkaç kütüğün istiflenmesi ile yapılmış derme çatma basamakları çıktıktan sonra, kilitlemeden bıraktığı kapıyı - son bir yıldır kendisini karşılayan kapıyı- araladı. Normalde eşikten iki ayağıyla aynı anda zıplayıp evine girer ve evden çıkardı ama bu kez aklına bile gelmedi bu tuhaf alışkanlığı, öylece dalıverdi.
    Dede mirası 1940’lı yıllardan kalma tek katlı taş ev, genişçe bir koridorun etrafına dizilmiş 3 oda ve sonradan banyo - tuvalet bloğuna çevrilmiş dördüncü bir odadan oluşmaktaydı. Evin giriş kapısının tam karşısında ara sokağa açılan aynı genişlikte sürgülü bir kapı daha vardı ama onu pek kullanmazdı.
    Kendisinin fakirhane dediği ev, büyükçe taşların istiflenmesi ile yapılmıştı. Taşlar kil ve samanın karıştırılması ile elde edilen sıva ile birbirine tutturulmuştu. Evin dış sıvası zamanla aşınıp düşmesine rağmen iç duvarlar halen sağlamlığını korumaktaydı. Büyükşehir macerasını tamamladıktan sonra bu küçük ilçedeki bu harap eve hapsolmuştu ama kendisini evin mahkumu değil de misafiri olarak görmüştü hep.
    Hemen girişte kapının sağındaki elektrik düğmesini el yordamıyla buldu. Tasarruf için taktığı 40’lık kirli sarı lamba, eskisine göre biraz daha loş ve cansız bir şekilde ışıldadı. Koridordaki yörük çulu sanki ışığın tüm ferini sömürür gibi her zamanki karalığıyla iki duvar arasını kaplıyordu. Duvarın bir kenarında yaslanmış eski bir tahıl ambarı diğer kenarında ise çeşitli ıvır zıvırlarla doldurulmuş birkaç hasır sepet vardı.
    Elini yüzünü yıkayıp kendine gelmeye çalıştı ancak kafasının içi zonkluyordu. Hem yatak odası hem oturma odası olarak kullandığı odanın ışığını açmadan yorgun ve sorgusuz bir şekilde kendini rahmetli dedesi ve ninesinin hatıralarıyla dolu ve bir o kadar eski divana teslim ediverdi.
    Yorgunluğu ve bedenindeki ağrı giderek zayıflıyor gözleri yavaş yavaş kapanıyordu. Bir süre sonra kafasındaki zonklamanın yerini derin ve sonsuz boşluk almıştı uykuya dalarken.

    ...







  • Destek

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • up

    @Survival sağol
  • okumadım ama yinede





    destekliyorum

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ben beğendim cidden. Betimlemeleriniz çok güzel Mr çehov

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Dabster

    Ben beğendim cidden. Betimlemeleriniz çok güzel Mr çehov

    sağol hocam. benim kafamdaki görüntü ile okuyucunun kafasında oluşacak görüntünün aynı yada yakın olması önemli.
    sayfalarca yazıp çizip hiçbir resmi doğru dürüst canlandıramamak gibi bir hataya kimse düşmek istemez
    mutlaka henüz göremediğim eksikler olacaktır. bunlarıda ya başkalarına bu şekilde bölümler halinde okutarak yada farklı zamanlarda farklı ruh hallerinde tekrar gözden geçirerek çözmeyi planlıyorum
  • Seyrek dişli kel bir adam, kurumuş ağzını ıslatmak için, sırtından indirdiği küfeden aldığı bir salkımı eliyle boğazına sürerken, ağzını şapırdatmak ve akan salyalarını silmekle meşguldü.

    Sonbaharın nankör güneşi, “bir an önce gideceğin yere ulaşacaksın” dercesine bisikletlinin sırtını sıvazlamaya devam ediyordu. Güneşin sessizce sürdürdüğü içten pazarlıklı bu tavrı, gideceği yerin çok da cazip ve övülesi olmadığını düşünen adamı rahatsız etmedi. Peş peşe 2 yaz mevsimi boyunca giydiği için fırfırı deforme olarak iki insan kafasının aynı anda sığacağı kadar yakası genişleyen gri tişörtünde, sırtından sızan terler nedeniyle tersten Nil nehrini andıran siluet şekillenmekteydi.
    • 
Sayfa: 1

Benzer içerikler

- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.
Hizmet kalitesi için çerezleri kullanabiliriz. DH’ye girerek kullanım izni vermiş sayılırsınız.
Anladım Veri Politikamız