Şimdi Ara

Bakmadığımızda Ay Orada mıdır? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
47
Cevap
4
Favori
1.366
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
7 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Markov-Nikov


    quote:

    Orijinalden alıntı: Torlak Kemal


    quote:

    Orijinalden alıntı: Markov-Nikov

    Kuantum mekaniğine göre determinizm yoktur olasılıklar vardır.Hatta biraz daha ileri gidecek olursak olasılıklar arasında da kesin çizgiler yoktur. Örneğin quantum bilgisayarlarında normal bilgisayarların aksine 1ve 0 ın yanında qubit denilen hem0 hem1 olma durumu vardır. Makro evrende dalgaboyu ihmal edilecek kadar küçüktür. Tum parçacıkların superpozisyon durumuna geçip birbirine senkron olma ihtimalleri de yok denecek kadar azdır. Elektronu ele alırsak temel parçacık olduğundan daha küçük parçacıklara bölünemez. Bu durumda interaksiyon halinde birden fazla özellik taşıyabilir(Madde dalgaboyu ilişkisi) fakat proton nötron komplike parçacıklardır(elektrona göre tabi) 3er tane kuarktan oluşurlar. Örneğin protonu ele alalım. Superpozisyon durumuna geçmesi için 2u ve 1d kuarkının aynı anda superpozisyon haline geçip aynı dalgaboyunda senkron olmaları gerekir. Makro evrene göre çok daha büyük olasılıkla bunun gerçekleşmesi gerekir(ki gerçekleşiyorda) fakat olasılık kuramlarına göre bunun olmama ihtimali de vardır ve bu durum makro evrendeki kadar küçük değildir ki ihmal edelim. Bir anomali mi bu yoksa kaçırdığım bi yer mi var?

    Giriş cümleni maalesef doğru kabul edemeyeceğim. Kuantum fiziğinde tek tek parçacıklar için determinizm yoktur ama kuantum fiziği masif kütleler için aynı şeyi iddia etmez. Bunu konuda örnekleriyle açıkladım. Masif bir kütle ile tek bir partikül arasında ayrım yapmayarak zaten baştan yanlış bir önermeyle yola çıktığın için yanlış sonuçlara varman da kaçınılmaz olacaktır. De Broglie'nin kuantum fiziğinin temellerinden olan denklemi zaten bu ayrımı yapmak için var.

    "Tek bir elektron veya proton veya nötron vb. ele alıp incelendiğinde, onu gözleyene kadar dalga gibi davrandığını, gözlediğimizde ise parçacık gibi davrandığını yapılan bir sürü deneyden biliyoruz"

    Elektron temel parçacık olduğundan sorun yok dalga partikül ikiliği bunda isler fakat proton ve notron gibi baryonlar kuarklardan oluşur. Yani bunlar temel parçacık değildir. Peki bunlarda dalga partikül ikiliği nasıl gelişiyor o zaman? Bu konudaki fikriniz nedir?

    Proton ve nötron gibi kompozit parçacıklar içinde yer alan quarkları çözmek için gereken termal enerjinin muazzam yüksekliği nedeniyle, pratikte quarkları birbirine kilitli sayarız. Bir başka deyişle düşük enerji düzeylerinde bir protonu (ya da nötronu) 3 quarkın sınır durumu olarak niteleriz. Böyle enerji düzeylerinde kompozit bir parçacığın dalga fonksiyonunun bir bozonunkiyle aynı olduğu varsayılır ve aynı istatistiki olasılık hesapları uygulanır. Yani aşırı yüksek enerji düzeylerinde 2 protonu çarpıştıramadığın sürece ortaya çıkan saçılım örüntüsü elementer bir parçacığınkinden farksız olacaktır. Bunun nedeni kuarklar arasındaki akıl dışı sıkı gluon bağlarıdır. Bu bağlar nedeniyle quarklar proton içinde bağımsız hareket edemezler ve tek bir parçacıkmış gibi davranırlar. Sonuç olarak kompozit parçacıkların yapısı elementer değilse bile davranışları elementerdir.




  • Bu mantikla ateistsin buyuk ihtimalde

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: GoralıArif

    Bu mantikla ateistsin buyuk ihtimalde

    Ne alaka?
  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt
    Cunku goremiyosun onu da

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt
    Ya da dumduz baska bi konu hakkinda yorum yaptim ben

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: GoralıArif

    Ya da dumduz baska bi konu hakkinda yorum yaptim ben

    Bence sen konuları karıştırdın. Burası bilim forumu ve konunun da Allah ve din ile alakası yok. Kuantum fiziğinin belirsizlik ilkesinin işleyişine ilişkin ayrıntıları konuşuyoruz. Aynı anda birden çok mesaj yazınca oluyor, insan karıştırabiliyor.
  • "Schrodinger’in Kedisi” bir düşünce deneyidir. Kuantum belirsizliğini çarpıcı ve anlaşılır bir şekilde açıklamak amacıyla tasarlanmıştır. Fakat özünde hayalidir, aynı Einstein’in ışık hızında giderken aynaya bakma deneyi gibi saf düşünceye dayanır. Pratikte böyle bir deneyi yapmak anlamsızdır ve aslına bakarsan Schrodinger’in kurduğu anaoloji de doğru değildir. Schrodinger, temel parçacıkların belirsizliğe yol açan içkin doğasını anlatırken zorunlu olarak masif bir cismi yani kediyi örnek göstermek zorunda kalmıştır. Böyle masif cisimlerin süperimpoze durumları yoktur. Ancak ve ancak etkileşim halinde olmayan temel bir parçacık süperimpoze durumda bulunabilir. Yani bir elektron hem buradadır hem de şuradadır ama bir kedi hem ölü hem canlı olamaz. "



    Ben de başta sizin gibi Schördinger in deneyinde masif bir cismi örnek göstermesini yanlış bulup doğru bir konuyu yanlış bir örnekle gösterdiğini sanmıştım ama aslında daha farklı bi mesaj veriyordu sanki? Kutuda bulunan kuark rastgele hareketinde eger zehir mekanizmasına çarparsa (schördinger bunu çok hassas olarak düşünmüş) zehir dağılır kedi ölür. Yani mikro evrendeki bir olay makro evreni etkileyebilir. Onun da vermek istediği mesaj bu olmasın? Belki de buyuzden bilinçli olarak masif kütleli bir cismi örnek vermiştir?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Markov-Nikov

    "Schrodinger’in Kedisi” bir düşünce deneyidir. Kuantum belirsizliğini çarpıcı ve anlaşılır bir şekilde açıklamak amacıyla tasarlanmıştır. Fakat özünde hayalidir, aynı Einstein’in ışık hızında giderken aynaya bakma deneyi gibi saf düşünceye dayanır. Pratikte böyle bir deneyi yapmak anlamsızdır ve aslına bakarsan Schrodinger’in kurduğu anaoloji de doğru değildir. Schrodinger, temel parçacıkların belirsizliğe yol açan içkin doğasını anlatırken zorunlu olarak masif bir cismi yani kediyi örnek göstermek zorunda kalmıştır. Böyle masif cisimlerin süperimpoze durumları yoktur. Ancak ve ancak etkileşim halinde olmayan temel bir parçacık süperimpoze durumda bulunabilir. Yani bir elektron hem buradadır hem de şuradadır ama bir kedi hem ölü hem canlı olamaz. "



    Ben de başta sizin gibi Schördinger in deneyinde masif bir cismi örnek göstermesini yanlış bulup doğru bir konuyu yanlış bir örnekle gösterdiğini sanmıştım ama aslında daha farklı bi mesaj veriyordu sanki? Kutuda bulunan kuark rastgele hareketinde eger zehir mekanizmasına çarparsa (schördinger bunu çok hassas olarak düşünmüş) zehir dağılır kedi ölür. Yani mikro evrendeki bir olay makro evreni etkileyebilir. Onun da vermek istediği mesaj bu olmasın? Belki de buyuzden bilinçli olarak masif kütleli bir cismi örnek vermiştir?

    Olabilir elbette. kendisi bizzat neden kediyi seçtiğini açıklamadıysa, bunu bilmemiz pek mümkün olmayabilir ama...

    Öte yandan Schoringer'in Milton adında bir kedisi olduğu söylenir. İki karısı ve bir kedisiyle birlikte yaşamış. Yani sadece kendi hayatından basit bir esinlenme ya da bir tesadüf de olabilir kediyi seçmesi.




  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt
    Meşhur Kedi deneyinde kaçırdığınız bir nokta var.O da şu Schrödinger'e göre maddeyi var eden,doğayı ve maddeyi bir seçim şansına zorlayan şey yine bizim algılarımızdır.Yine Schrödinger'e göre kutunun içindeki kedi kutu açılmadan önce ne canlı ne de ölüdür,yalnızca kutu açıldıktan sonra bir reaksiyon olur.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ksenofanex -- 19 Ağustos 2017; 20:52:3 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Villentretenmerth

    Meşhur Kedi deneyinde kaçırdığınız bir nokta var.O da şu Schrödinger'e göre maddeyi var eden,doğayı ve maddeyi bir seçim şansına zorlayan şey yine bizim algılarımızdır.Yine Schrödinger'e göre kutunun içindeki kedi kutu açılmadan önce ne canlı ne de ölüdür,yalnızca kutu açıldıktan sonra bir reaksiyon olur.

    Kaçırdığım bir şey yok. Schrodinger'in düşünce deneyinin popüler kültürdeki yanlış versiyonunu dile getirmişsiniz. Elektronu ya da çekirdeği seçime zorlayan şey bizim algımız değil, bir başka elektron, foton veya çekirdekle etkileşime girmesidir. Bizim algımız olsun olmasın, yani insan bilinci var olsun olmasın, bundan bağımsız olarak kutuyu defalarca otomatik açan bir düzenek olsa, kedi %50 olasılıkla canlı ya da ölü olacaktı. Bunu insan bilinciyle ilişkilendirmek saçmalıktan başka bir şey değildir. O zaman tüm evrenin insan bilinciyle ortaya çıkmış olması ve evrenin tarihinin bilincin tarihi ile eşanlı olması gerekirdi. İnsan bilinci olmadan önce bu topraklarda yaşamın olduğunu dinozorların at koşturduğunu biliyoruz. Dünyanın 4,6 milyar yaşında olduğunu, evrenin 14 milyar yaşında olduğunu biliyoruz. Varoluşu insan bilinciyle ilişkilendirmek idealizmin olsa olsa arka kapıdan girmeye çalışan utangaç versiyonu olduğunu söyleyebiliriz ama özünde iflah olmaz insan kibrinin sayısız tezahüründen biri sadece. Kendimizi ne kadar önemsiyoruz yahu, inanılmaz!..

    Kedi ne canlı ne de ölüdür ifadesi bir palavradan ibarettir. Doğada (makro dünyada) böyle bir ara faz yoktur. Olmadığını ispat etmek çok kolaydır. Kedi yerine bir insan koyarsın, olur biter. Kutudan canlı çıkarsa sorarsın o insana: "Ne ölü ne canlı mıydın?" diye... Alacağın cevap belli. Ölüyse zaten soramazsın.

    Schrödinger'in düşünce deneyi popüler kültür tarafından fantezi düzeyinde ele alınıp averaj okuyucuya böyle aktarıldı.




  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt
    Forumda bir konuda öyle okumuştum,yanlışmış demek ki.Öğrenmiş olduk.Bana da doğru ve inandırıcı gelmemişti o söylem,sadece okuduğumu ve o konuda yanlış da olsa bildiğimi aktardım.

    Evren'in simülasyon olması,gelişmiş bir uzaylı ırkının denekleri olmamız ihtimaline ve teorisine ne diyorsunuz?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ksenofanex -- 19 Ağustos 2017; 21:14:48 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Sormuşken Hologram evren teorisi hakkındaki fikirlerinizi de sorayım.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Villentretenmerth

    Forumda bir konuda öyle okumuştum,yanlışmış demek ki.Öğrenmiş olduk.Bana da doğru ve inandırıcı gelmemişti o söylem,sadece okuduğumu ve o konuda yanlış da olsa bildiğimi aktardım.

    Evren'in simülasyon olması,gelişmiş bir uzaylı ırkının denekleri olmamız ihtimaline ve teorisine ne diyorsunuz?

    Biliyorum, Schrödinger'in düşünce deneyi fizikçi olmayanlar tarafından halka - güya kolay anlasınlar diye - maalesef yanlış aktarıldı, aktarılıyor.

    Simülasyon evreni olasılık dahilinde (ama çok çok küçük bir olasılık) görmekle birlikte pek gerçekçi bulmuyorum. Evrende 10^80** atom, 10^89 foton, bir o kadar nötrino, mezon ve diğer egzotik parçacıklar var. Eğer süper simetri doğruysa bunların aynı miktarda süpereşleri de var. yetmedi, bu parçacıklar verenin yalnızca %4'ünü oluşturuyor. %96'yı henüz bilmiyoruz bile.
    Şimdi tüm bu parçacık kakafonisinde her bir parçacığı diğerlerinden bağımsız olarak kontrol edip yönetecek kadar karmaşık ve akıldışı hız ve yetkinlikte bir simülasyon programı pratikte omnipotenet, omniscent, omnipresent bir tanrıdan farksızdır. Tanrıyı çıkarmışlar, yerine ne olduğu belirsiz bir uzaylı (!) medeniyetini koymuşlar. Böyle bir programın karmaşıklığını tahayyül edebiliyor musun? Bu karmaşıklığın üstünden gelmek için kesinlikle aşkın bir programcı gerekir. İşte ona ister tanrı de, ister uzaylı de, fark etmiyor, pratikte bir fark yok.

    Bana kalırsa bir kuramdan çok bir yetişkin fantezisi gibi duruyor.

    **10^80 atom: 1000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000 atom.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Villentretenmerth

    Sormuşken Hologram evren teorisi hakkındaki fikirlerinizi de sorayım.

    Hologram evren matematiği sağlam görünen ve Big Bang üzerine bina edilmiş bir kuram. Kozmoloji camiasında bazı yetkin takipçileri var. Suskind giderek daha fazla taraftar topluyor olabilir, bilmiyorum.

    Ben mümkün görüyorum. Kuramın kaynağı kara deliklerin 2 boyutlu olay ufku. Suskind bilginin korunumu yasasından yola çıkarak kara deliğe düşen bilginin kaybolmadığını, 2 boyutlu olay ufkunda nesnenin imajının (ve dolayısıyla bilgisinin) saklandığını göstermişti. Buradan yola çıkarak 3 boyutlu evrenin aslında 4 boyutlu bir evrenin hologramı olabileceği fikrini öne sürdü. Mümkün mü? Mümkün? Ne kadar gerçekçi? Bilmiyorum!..

    Matematik olarak modelleyebilirsin ama bu onu gerçek kılmaya yetmez, gözlem ve bulgu gerekir. O nedenle bilmiyorum...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Torlak Kemal


    quote:

    Orijinalden alıntı: Villentretenmerth

    Sormuşken Hologram evren teorisi hakkındaki fikirlerinizi de sorayım.

    Hologram evren matematiği sağlam görünen ve Big Bang üzerine bina edilmiş bir kuram. Kozmoloji camiasında bazı yetkin takipçileri var. Suskind giderek daha fazla taraftar topluyor olabilir, bilmiyorum.

    Ben mümkün görüyorum. Kuramın kaynağı kara deliklerin 2 boyutlu olay ufku. Suskind bilginin korunumu yasasından yola çıkarak kara deliğe düşen bilginin kaybolmadığını, 2 boyutlu olay ufkunda nesnenin imajının (ve dolayısıyla bilgisinin) saklandığını göstermişti. Buradan yola çıkarak 3 boyutlu evrenin aslında 4 boyutlu bir evrenin hologramı olabileceği fikrini öne sürdü. Mümkün mü? Mümkün? Ne kadar gerçekçi? Bilmiyorum!..

    Matematik olarak modelleyebilirsin ama bu onu gerçek kılmaya yetmez, gözlem ve bulgu gerekir. O nedenle bilmiyorum...

    Karadeliklerde bilginin 2boyutlu olarak saklanması olayı bizi sonunda bir tek şeyin olduğu mekana götürmez mi? Uygun kelimeleri bulamadım ama bi örnek vereyim. Mesela elimizde 3 boyutlu bir cisim olsun örneğin küp. Bu küpün üst kenarının ortasından ışık vurursak gölgesi iki boyutlu bir şekil olan kare olur. Farklı bir açıdan ışık vurursak daha farklı bir şekil olur. Aynı şekilde 4 boyutlu bir cismin gölgesi 3boyutlu olur ve gölgenin olduğu zeminde yasayan bizler 4boyutlu cismin farkli acilardan oluşmuş gölgelerini bagdastiramayız. Bu boyle sonsuza kadar gider ve sonsuz boyutlu tek bir cisim ve sonsuz sayıda ışık kaynağı olur. Hologram evren teorisinde atomlari parçacıkları kontrol etmesi gereken muazzam güç, sonsuz boyutlu cisim, tanrı ne dersek diyelim adına aynı kapıya çıkıyor sanki?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Markov-Nikov -- 19 Ağustos 2017; 23:45:45 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Markov-Nikov kullanıcısına yanıt
    Neyi kast ettiğini çok anlamadım ancak olay ufkunda cismin kendisi değil, bilgisi var olmaya devam ediyor. Arkasında karışık bir matematik ve istatistik var eğer gerekli eğitimi almamışsak hiç birimizin anlayamayacağı...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Torlak Kemal

    Neyi kast ettiğini çok anlamadım ancak olay ufkunda cismin kendisi değil, bilgisi var olmaya devam ediyor. Arkasında karışık bir matematik ve istatistik var eğer gerekli eğitimi almamışsak hiç birimizin anlayamayacağı...

    Karadeligi ornek olarak vermiştim amacım karadelikte bilginin 2boyutlu olarak nasıl saklandığından ziyade aynı teoriyi tersinir olarak kullanmaktı. Yani 3boyutlu bir şey karadelikte 2boyutlu olarak saklanıyorsa bu şey 4boyutlu olan başka bir şeyin saklanmış hali olabilir. 4boyutlu olan da 5boyutlu biseyin saklanmış hali olur. En sonda sonsuz boyutta bir cisim olur.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Markov-Nikov kullanıcısına yanıt
    anladım. Buna cevabım yok maalsef.
  • Markov-Nikov kullanıcısına yanıt
    https://youtu.be/yWO-cvGETRQ

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt
    Bilgi dediğimiz şeyi bir bakıma kimlik olarak tanımlayabilir miyiz?Yukarıda attığım videoda çok sade ve eğlenceli bir şekilde anlatmışlar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.