Şimdi Ara

AVRUPA'NIN MEDENİYETİ NEREDEN GELİYOR? ENDÜLÜS - 711/1492

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
34
Cevap
1
Favori
1.232
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
5 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Avrupa'da karanlık bir çağ hakim iken tıp, edebiyat/şiir, astronomi, mimari, sanat vb bir çok alanın çıkış noktası olan bu mekan da neyin nesi?

    Hep eleştirilir ya. Müslümanlar dünyaya ne kazandırmış ki?

    Endülüs'ten haberi olmayanların bunu sorması kadar doğal bir şey olamaz. Zamanın bu mekanı en somut delilleri ile neler yapıldığını güzel bir şekilde aktarıyor.
    Konuyu açmamda ki amaç Endülüs'ü merak etmeniz ve bugün Avrupa'da ki gelişmelerin başlangıcı olanların varlığından haberdar olmanızdır.
    O yüzden konuyu çok uzun tutmayacağım. Bir kaç alıntı ve video'dan ibaret olacak.



    Nietzsche'nin güzel bir tarifi ile başlayalım.

    Hıristiyanlık, bizi antik dünyanın kültürüne ait hasattan mahrum bıraktı, daha sonra İslam
    kültürünün hasadından da mahrum bıraktı. Temelde bize Yunan ve Roma’dan daha yakın olan,
    zevklerimize ve hislerimiz daha doğrudan hitap eden İspanyadaki muhteşem Fas (Endülüs)
    kültürel dünyası ayaklar altında ezilmiştir (Hangi tür ayaklar tarafından ezildiğini söylemiyorum):
    Niçin? Çünkü, bu kültür asil idi, çünkü bu kültür hareketinin kaynağını erkeksi içgüdülerden
    alıyordu, çünkü bu kültür, Fas yaşamının en nadir ve en zarif hazinelerinde bile yaşama “Evet”
    diyordu. . . . Daha sonra Haçlılar, onların önünde yere kapanarak daha iyi bir davranışta bulunmak
    yerine, onlarla savaştılar –bu öyle bir kültür ki bizim on dokuzuncu yüzyıldaki halimiz bile onunla
    kıyaslandığında daha fakir ve daha geridir.

    (. . .Yüksek kültür tarihinde Alman aristokrasisi neredeyse hiç yoktur: Bunun sebebini tahmin
    edebilirsiniz . . . Hıristiyanlık ve Alkol: Kirlenmenin iki önemli aracı . . . Zira Alman
    Aristokrasisinde, İslam ve Hıristiyanlık ile karşılaştığında seçim yapma imkanı, bir Arap ve bir
    Yahudi ile karşılaştığında olduğu gibi, hiç yoktur ( . . . .) Biri ya Chandaladır ya da Chandala
    değildir . . .”Roma ile sonuna kadar savaş! İslam ile barış ve dost ol!”: Bu, Alman imparatorları
    arasında büyük özgür ruha ve dehaya sahip İkinci Fredrich’in yaptığı ve düşündüğü şeydir.
    KAYNAK




    Bu video'da ki keşifleri bugünün şartları ile değil, o zaman-mekan ve insan için bir çok faydalı ihtiyaçların temelleri olarak düşündüğünüzde hayret katsayısı fazlasıyla yükselmekte.
    Ziraasıl anlatılan ve dikkat edilmesi gereken nokta ise bu keşiflerin nasıl/neden gerçekleştiğidir.




    Faydalı bir belgesel.





    Özellikle Mimari yapısı ve turizm için faydalı bir gezgin sitesi.
    BURADAN
     AVRUPA'NIN MEDENİYETİ NEREDEN GELİYOR? ENDÜLÜS - 711/1492




    Hristiyan dünyaya etkisi bakımından daha detaylı bir yazı. Bunca uzun dökümanları incelemeyi sevmediğinizden bağlantı(link) olarak ekliyorum.
    BURADAN
     AVRUPA'NIN MEDENİYETİ NEREDEN GELİYOR? ENDÜLÜS - 711/1492



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Exnuc -- 19 Mart 2015; 17:53:49 >







  • Sorularınız varsa sorabilirsiniz. Şaka bir yana tur ve puvatya savaşı olmasaydı müslümanlar dünya hakimi olabilirdi.Ancak o zamanda türkler ortadan kalkabilirdiİşte kader

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Türklerin Araplaşma ihtimalini mi kast ediyorsunuz yoksa Türkler neden ortadan kalksın?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Endulus gerçekten çok önemli ve arastırılması gereken bir dönem ayrıca hiç kimse bu medeniyetin avrupaya ve dunyaya kattıklarını inkar edemez

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Genellikle Türklerin Talas savaşında müslümanlığa yakınlaştığı söylenir.Ve bu Puvatya savaşı olmasaydı bence gelecekte talas savaşı da olmazdı .Gel gör ki Talas savaşında bile Hemen müslüman olmadılar zaten çünkü bir inanç o kadar kolay değişemezdi.Zaten düşün ki Talas savaşı 751 yılında oldu Puvatya savaşı 732 yılında oldu.Tals savaşı zamanında ise Göktürk devleti yıkılmış Türgişler çok zayıflamıştı.Oldu ki Puvatya savaşı olmadı.Müslümanlar iyice gelişti.Ve talas savaşı gerçekleşmedi diyelim.(Yazımda yanlışlık olduğunu fark ettim türkler yok olmazdı)Belki de Türkler müslümanlar ile tanışamayacaktı bile.Ayrıca Sonuçta Araplar sadece Endülüsteki araplardan oluşmuyor onu söylememin nedeni arapların çok fazla bölgeye yayılmasıydı.
  • Avrupalılarda harika insanlar değil.Zamanında temizlenmeyi bile bilmezler 1800'lerde Türkiye'ye gelen Avrupalılar Hamam görüyor ve Avrupada "Türk hamamı" açılıyor.
    Fakat işte bu dünya'da parası olan kazanır haklı olanın kazandığı az görülür bir şey parası olan konuşur.Avrupalılar kendilerini teknolojide geliştirdiler bugünki yere geldiler işte daha da gelişiyorlar.Bugün Fransa'da "Ermeni soykırımı yok'tur" demek yasak ne medeniyeti?İtalya'da kesik kafa heykelleri var.
  • medeniyeti sizden öğrenecek değiliz

    rudolf diesel, thomas edison,alber einstein,nicole tesla, beethovenin de görüşlerini almakta fayda var tabi kim kimin medeniyetini almış



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi byob -- 19 Mart 2015; 21:48:08 >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: byob

    medeniyeti sizden öğrenecek değiliz

    rudolf diesel, thomas edison,alber einstein, beethovenin de görüşlerini almakta fayda var tabi kim kimin medeniyetini almış

    Ohhh bee, dünya varmış, birisi nihayet gerçeği söylemiş, Kral çıplak diyen çocuk olmalı bu!
  • Bu konunun bir benzeri daha vardı ama sanırım popülerliğini kaybettiği için siz görmemiş ve benzerini açmışsınız.

    Bu tür konularda en büyük yanlışınız genellemedir. "Müslümanlar dünyaya ne kazandırmış ki?" gibi bir soruya, "Müslümanlar dünyaya şunları kazandırmıştır." şeklinde bir cevap vermek doğru değildir. Uzun bir dönem maddi ve siyasi gücü elinde bulunduran her topluluk, genelleme yapıldığında dünyaya birşeyler kazandırmıştır. Burada yanlış olan, sanki onlar bunu o topluluk adına ya da o topluluktan oldukları için sağlamışlar gibi bir mantık yürütmektir. Ki bunun yanı sıra, "X topluluğu olmasaydı, geriye hiçbir şey kalmazdı" tümevarımına giden çıkarımdır.

    Olaya müslümanlıkla girdiğinize göre, müslümanlıkla devam etmekte fayda var;

    Emin olun ki hiçbir bilim adamı din için ya da dininden dolayı buluş yapmaz. Hepsi, normalden farklı düşünebildikleri ve imkanları el verdiği için buluş gerçekleştirirler. Dünyanın gelmiş geçmiş en zeki 2 insanı sayılan Da Vinci ve Einstein, yaşadıkları dönemin ve ellerindeki imkanların sayesinde isimlerini tarihe yazdırmışlardır. Aksi halde, bugünün Arabistan'ında yaşayan bir Einstein ya da Da Vinci en fazla "Hayattan daha fazla nasıl zevk alırız?" sorusuna alternatif yanıtlar üretmekle meşgul olabilirlerdi.

    Baştan da söylediğim gibi, müslüman bilim adamları dünyaya birşeyler kazandırdılar ve bunu hiçkimse inkar etmiyor. Ancak, işi sidik yarışına döktüğümüzde Çinli (Budist, Konfiçyüsist ve ateist) bilim adamları da birçok katkı sağlamışlardır. Hele ki hıristiyan ya da ateist bilim adamlarını göz önüne aldığımızda, diğer tüm gruplar çok küçük azınlıklar olarak kalırlar.

    Bir zamanlar bilgiye ulaşmak zordu ve bilimle uğraşmak için çok büyük imkanlar ve şans gerekiyordu. Günümüzde ise, dünyanın her noktasından bilgiye ulaşabilmek ve bunu bedavaya yapmak mümkün. Bu nedenle, bugün kimlerin eşit şartlarda buluş gerçekleştirebildiğine bakmak gerekiyor.

    İkinci konu ise "Avrupa'nın bugünkü medeniyetini Araplara borçlu olması" konusu...

    Bilgi bir döngü halinde el değiştirmiştir. Araplar (sizin deyiminizle müslümanlar) ellerindeki bilgiyi büyük oranda Eski Yunan ve Roma kaynaklarına borçludur. Onlar ise, Mısır'la birlikte bu bilgiyi geliştirmiştir. Avrupa ise, karanlık çağa düşmeden önce bilgiye sahip olmuş ve birkaç yüzyıl aradan sonra tekrar aynı bilgiye ulaşmış hatta dünyanın geri kalanından çok daha ileri götürmüştür.

    Hepsinin ortak noktası ise, dinin baskısının azaldığı dönemlere denk gelmesidir. Endülüs'ün Arap yarımadasında daha fazla bilim merkezi olmasının nedeni ile Eski Yunan toplumlarının, Çin medeniyetinin ve Yeni Çağ'dan itibaren Avrupa'nın bilimdeki başarılarının temelinde dinin etkisinin azalması ya da tamamen ortadan kalkması yatar. Çünkü insanlar yaşamın kısalığı, ihtiyaçların ötelenememesi, olabilecek herşeye yaşadıkları süre içerisinde çözüm bulmaları gerektiği gibi nedenlerin baskınlığını hissetmişlerdir.

    Tezimi Avrupa üzerinden açıklamamın doğru olacağını düşünüyorum;

    Avrupa'da Sanayi Devrimi Büyük Britanya'da başlamıştır. Büyük Britanya, Roma Katolik Kilisesi'nden ayrılma kararı alan ilk Avrupa devletidir ve sömürgecilik sayesinde de önemli bir ekonomik güce ulaşmıştır. Buhar motoru ve elektrik ilk olarak Büyük Britanya'da kullanılmıştır.

    Diğer bir örnek ise Almanya'dır. Almanlar Reform Hareketi'ni başlatan toplumdur. Roma Katolik Kilisesi'ne karşı en büyük mücadeleyi Almanlar vermiş ve Protestanlık denen mezhebi kabul etmişlerdir. Protestanlık, diğer Hıristiyan mezheplerinden farklı olarak dinin sorgulanması gerektiğine inanan ve din ile her işin çözümlenemeyeceğini düşünen insanlar tarafından çıkarılmıştır. Sonuç olarak, bugün kullandığımız teknolojilerin çok büyük bir kısmını Alman bilim adamları bulmuştur.

    Avrupa'nın geri kalmış toplumları olan İtalya, Portekiz ve İspanya gibi ülkelerde ise Katolik Kilisesi gücünü hala korur. Euro Bölgesi'ne geçişte Avrupa'nın geri kalanında nedenleri ekonomist ya da siyasetçiler anlatırken Portekiz ve İtalya gibi yerlerde bu iş için rahipler görevlendirilmiştir.

    İslam toplumunun durumu da bundan çok farklı değildir. Dinin otoritesi arttıkça sömürülmeye daha açık hale gelir ve bunun sonucunu son 500 yıldır müslüman ülkelerin haline bakarak anlayabiliriz. 21. yüzyılda Barbie bebeklerin insanları tahrik ettiğini söyleyen din adamlarının peşinden giden, Ay'a gitmenin günah olduğunu ve dünyanın aslında yuvarlak olmadığını oturduğu yerden söyleyen devlet adamlarını ayakta alkışlayan toplumlar durumuna gelmişlerdir.

    Bilgi bu kadar kolay ulaşılabilir bir konumdayken ve hayatımızın her anında bilgiye dayalı hareket etmemiz gerekirken, en basit örnek olarak geri kalmış ve eğitimsiz toplumların Evrim Teorisi'ni oturdukları yerden çökertmelerini izlemek ve bu toplumlarının tamamında dinlerinin gücünü rahatlıkla görmek sanırım durumu açıklıyor.




  • Faydalı konu.Teşekkürler.
    Ben de konu ve İbn Rüşd ilişkisi hususunda bildiklerimi aktarayım;

    İbn Rüşd,Endülüs'te doğup yetişmiş,müslüman,Aristo'dan etkilenmiş,rasyonelliği savunan felsefeci ve bilim insanıdır.İbni Rüşd’ün Aristo’dan esinlenerek geliştirdiği “Gerçeğe dini inanç dışında akıl yoluyla da ulaşılabileceği" düşüncesi ve kendi yorumunu katarak ortaya attığı "Bilim, Allah'ı anlamamız ve bulmamız için bir araçtır." fikri,Batı dünyasında oldukça etki bırakmıştır.Zaten, Averroism(İbn Rüşd öğretileri),14-16.yüzyıl Avrupa'sını şekillendirmesi sebebiyle,sekülerizmin babası ve temeli olarak kimi çevrelerce nitelendirilmiştir.

    Averroism'in (İbn Rüşd öğretilerinin) Avrupa’da yayılması kiliseyi çok tedirgin etmiştir.“İslam’ın bireye ve dünyaya bakışı” Endülüs ve İbn Rüşdçülük yolu ile Latin Avrupa’ya yayılmış ve Hıristiyan aleminde büyük kavgalara yol açmıştır.İslam dininin Latin-HıristiyanBatı’daki,“Doğuştan günahkar yaratık” figürüne karşı çıkması, “Dünyayı öğrenme ve değiştirebilme” düşüncesini desteklemesi ve “Kul hakkını” tanıtması gibi kavramlar, Hristiyanlığın kırmızı çizgilerini geçtiğinden, dini otoriteler 1210 ve 1215 yıllarında Paris’te Aristo ve İbn Rüşd’ün bilimsel eserlerini yasaklamıştır.Mesela Paris üniversitesinin rektörü Siger, İbn Rüşdcülük akımının kurucusudur. Siger’in başlattığı İbn Rüşd hareketi Paris'te kriz yaratacak bazı olaylara yol açmıştır.Daha sonra rektör, önce görevinden uzaklaştırılmış, ardından da öldürülmüştür.Buna rağmen bu tarihten sonra Avrupa’daki üniversitelerde İbn Rüşd ve öğretilerine karşı konulamaz bir akım başlamış ve “Latin İbn Rüşdcülüğü” doğmuştur.Bu akım, 17.yüzyıla kadar tesirini Batı'da hissettirmiştir ve onun felsefesi Batı’ya Aydınlanmayı getirmiştir.

    İbn Rüşd’ün Aristo ve bilimsel yorumları Avrupa Üniversitelerindeki bazı Fakültelerinin ders programlarının belkemiğini oluşturmuştur. Bu bakımdan açık ve net bir biçimde söylenebilir ki; İbn Rüşd Batı felsefe ve biliminin biçimleyicisi olmuştur.Ne resmi kınamalar ve suçlamalar ve ne de yasaklamalar ne Aristo'nun ve ne de onun en büyük yorumcusunun düşüncelerini ortadan silebilmiştir. Aristo Batılı değildi; aynı İbn Rüşd’ün de olmadığı gibi.Aristo ve İbn Rüşd Batı’ya hakikati aramanın coşkusunu ve ışığını verdiler.Keşke,Batı da Doğu ile daha doğrusu,tüm insanlıkla bu ışığı paylaşmakta bu kadar cimri olmasaydı!İşte Batı'nın nankörlüğünü ortaya çıkaran önemli bulgulardan biri olarak; paylaşımcılık ve birleştiricilik hususunda kendilerinin takındığı tavır gösterilebilir..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Dar-ül Harb -- 19 Mart 2015; 22:55:00 >




  • Dar-ül Harb D kullanıcısına yanıt
    Ben mi yanlış görüyorum, yoksa Avrupa'ya Rönesans'ı Müslümanların getirdiği iddia mı ediliyor?
    Doğruysa, " Putin Müslüman oldu'" dan bu yana İslamiyetin insanoğluna yaptığı en büyük katkı olur, kopkoyu karanlığın nasıl aydınlanmaya dönüştüğünü ise KB Bölümünde yalnızca Kingman29 arkadaşımız açıklayabilir, engin Fizik-felsefe bilgisiyle!

    Yukardaki videolar yalnızca basit İslami propaganda.
    Ve birçoğunun çürütülmeleri o kadar kolay ki.
  • neommy kullanıcısına yanıt
    quote:

    Ben mi yanlış görüyorum, yoksa Avrupa'ya Rönesans'ı Müslümanların getirdiği iddia mı ediliyor?

    O yazıdan bu anlamı çıkarabilmek için Kingman29'laşabilmek gerekiyor!
    Sanırım Kingman ile olan samimi muhabbetiniz nedeniyle kendisinden etkilenmiş olmalısınız,dikkat edin bence.
    Üzüm üzüme baka baka kararırmış!

    Avrupa'ya Rönesans'ı Müslümanların getirdiğini değil,Avrupa'ya Rönesans'ı getiren müslüman olmayan heriflerin kimlerden etkilendilerini,kimleri takip ettiklerini, kimlerin eserlerini inceleyerek aydınlandıklarını anlatmaya çalışıyordum.

    http://peenef2.republika.pl/angielski/hasla/a/averroism.html

    "A renaissance of Averroism in Paris occurred between 1283 and 1286. In the thirteenth century, John of Jandun and Marsilius of Padua taught Averroism in Paris. Bologne was also a center of Averroism in the thirteenth and fourteenth century (Paul of Venice, Cajetan of Thienn, Anthony of Parma). From the fifteenth century Padua was a center of Averroism (Alessandro Achillini, Antonio Bernardo della Mirandola, Pietro Trapolino, and others). The so-called second Averroism was characterized by its attempt to reconcile philosophical doctrines with the dogmas of the Christian faith. However, a radical Averroism also appeared that accepted philosophical statements opposed to Christian theology. John of Jandun (d. 1328), a master at the faculty of Arts in Paris, took this position and represented religious scepticism. He repeated the typical theses of Averroism: the eternity of the world, the one agent intellect common to all men, the improbability of individual immortality and resurrection. The best known representative of the second Parisian Averroism was Marsilius of Padua (d. around 1336). Marsilius applied the opposition of philosophy and theology characteristic of Averroism in his philosophy of politics. His treatise, Defensor pacis (Defender of peace) expressed his political and social beliefs. In this work he distinguished man’s two ends. One end can be achieved in earthly life. It is connected with the state, and the state is governed by authorities who rely on philosophical principles. The second end is in eternal life, to which the Church and clergy lead man, as they use Revelation. In the case of Marsilius, the division between philosophy and theology ultimately takes the form of a complete division of state and Church.

    Averroism continued to the sixteenth century. Peter Pomponazzi (d. 1515) and Caesar Cremonini (d. 1631) still defended the Averroistic interpretation of Aristotle. Pomponazzi rejected the position that an immortal human soul exists. He based this rejection on Alexander of Aphrodisia’s interpretation of Aristotle’s thought. He led to the division of Paduan philosophers into Averroists and Alexandrists. Both positions were condemned by the Fifth Lateran Council (1513)."

    http://www.philosophybasics.com/movements_averroism.html

    "Despite the condemnations, many Averroistic theses survived to the 16th Century and can be found in the philosophies of Italian Renaissance thinkers like Pico della Mirandola (1463 - 1494), Giordano Bruno (1548 -1600) and Cesare Cremonini (1550 -1631), who talked about the superiority of philosophers to the common people and the relation between the intellect and human dignity.
    The pantheistic beliefs of Baruch Spinoza flowed from Averroistic monopsychism, as did his belief in the higher state of the philosophers and tendencies toward secularism (the idea that certain practices or institutions should exist separately from religion or religious belief). Some scholars consider Averroës to be the founding father of secular thought in Western Europe."

    Sanırım anlatabildim!



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Dar-ül Harb -- 20 Mart 2015; 1:10:34 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Bazı arkadaşlar durumu güzel özetlemiş lakin bazılarının da bulunan şu Türk halkının üzerinden bir türlü atamadığı eziklik psikolojisini anlayabilmek mümkün değil. Bu psikolojinin altında ezilerek yazanları görünce aklıma şu benzetme geldi.

    "Tarihi zaferleri abartmayın diyen gerzekte Amerikanın fantastik kahramanlarını, olmayan tarihlerini de noktasına virgülüne kadar biliyor."

    Bu konuyu paylaşmamda ki amaç tamamen bilgi amaçlıdır. Her hangi bir iddaa yada hayal üretmek maksadı yoktur. Nerede ne zaman faydalı bir şeyler anlatılsa yada yapılsa sahiplenmek yerine eleştirip yerme çabası güdenleri anlamak mümkün değil.

    Ayrıca hayal, bence mübalağ sanatıdır. Abartmadan hayal üretemezsiniz. Bırakın da millet olarak abartılmaya ihtiyaç duyulmayan bir maziye sahip olsakta bugünlerde oturduğumuz yerden kalkmak için hayal kurmak için bazı şeyleri abartalım. Aslında hatırlamamız yetecek ama bazıları ne yazık ki buna izin dahi vermek istemiyor.

    Bir arkadaşımız genel manada dinlerin bu gibi gelişimleri tarihi süreçler göz önüne aldığında kısaca engel olduğunu söylemiş. Özellikle bugün her ne kadar kendini belli etmese de Müslüman dünyasına nazaran bu konu Hristiyan dünyası için fazlasıyla etkin olduğu söylenebilir. Kilise ve din baskısı varken Hristiyan dünya hiç bir zaman ileri gidememiştir. Lakin İslam dünyası için burada dikkat edilmesi gereken şey din ile beraber bunun aksini ispat eden dönemlerinde yaşanmış olmasıdır. Ayrıca sorun yine bu çıkarımı yapanların dine değil, insanların uyguladığı dine takılıyor olmalarıdır. Özellikle İslam'ın her türlü gelişim ve girişimi hakkınca yapabilmek için teşvik edici bir çok mesajı vardır. Konuyu dağıtmamak adına detaya girmeyeceğim.

    Bir kaç gereksiz hariç konu hakkındaki fikirleri üşenmeden güzel bir şekilde aktaran arkadaşlara teşekkür ediyorum. Ne yazık ki yaş ortalamasının bir hayli düşük olduğu bu gibi forum ortamlarında ciddi/gerekli konular dikkate alınmazken bir de çapsız yorumlarda bulunanların varlığı bir hayli can sıkıyor. Bu arkadaşları görmezden gelerek meseleyi kökünden çözebiliriz. Başka türlü çekilmiyorlar.




  • webbie kullanıcısına yanıt
    Doğru söze ne denir.
  • Icimizdeki endulusluler niye bu kadar icsellestiriyor arap basarilarini ? Anlamak guc

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Türkler neden ortadan kalksın ki?
  • Okurum. Mesaj kalsın.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • zimbabve milyarderi kullanıcısına yanıt
    Çünkü inancımız bize kavimiyetçilik yapmamamızın gerektiğini ısrarla vurguluyor. Arap oldukları için değil, Müslüman oldukları için tüm bu mesele. Anlamamakta ısrarcı olununca güç olması doğal.
  • 6. Alfonso islamdan etkilendiği için mi kendisini "iki dinin imparatoru" olarak tanıtıyor, hiç sanmıyorum Onun amacı daha çok iber yarımadasındaki islam devletleri üzerinde baskın olduğunu göstermek, hem de bunu toledo'yu, Müslümanlara ait bir kenti ele geçirdikten sonra yapıyor



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mr. Punk -- 13 Mayıs 2015; 15:04:25 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Avrupa'nın medeniyeti Avrupa'dan geliyor. Avrupa'nın medeniyete giden yolunda arapça'dan eser çevirmesi tek neden değildir. O eserler medeniyete götüren nedenlerden biridir. Fakat şöyle bir şey var; adamlar o eserlerle yine Avrupa coğrafyasında bir zamanlar var olmuş kültürün farkına vardılar.

    Nasıl ki arap coğrafyasında da medeniyete ulaşılmasında yunancadan eser çevirmek tek neden değilse Avrupa medeniyeti için de bu geçerli.

    Önemli olan ise 200 yıl içinde bu merağın nasıl bıçak gibi kesildiğidir. Avrupa'da bu kesilmedi, bu bile avrupa'ya özgü koşulların da işin içinde olduğunu gösterir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.