Şimdi Ara

Atatürk Ve Din

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
62
Cevap
0
Favori
1.574
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Atatürk dindar birisimiydi? Eğer öyle ise neden hilafeti kaldırdı sizce hilafet devam etseydi gerici olacağımızı düşünüyor musunuz?



  • @66Ayhan66

    Sorunuz için Teşekkür Eder cevap vermeyi bir borç bilirim.

    Çok uzaklara gitmemize gerek yok Dini obje ve nitelikler kullanılarak günümüz tarihinde yapılan şeyler alenen ortada idrak edilmektedir.Dini kendi çıkarları için izole eden kitle tarihte ortadan kaldırılmış olan olguları şuanda yapsalardı inanın çok büyük olaylar bizi bekliyor olacaktı İleri görüşlü olmak ve Atatürkün üstün zekasıyla Türkiye Cumhuriyetinin adını dünyaya Dini istismar ederek devlet politikası yapan bir Ülke olmaktan kurtardı ister buna gericilik deyin isterseniz başka birşey ama olması gereken tarihe işlendi ve yapıldı

    Eskiye Dönmek gerekirse

    Halifeliğin birleştirici bir fonksiyonu olması gerekirken bu durum tarihte pratik olarak başarılmamıştır. Çoğu zaman birkaç yerde birden fazla hilafet görülmüştü. Örneğin, Osmanlı'nın hilafetini bazı devletler tanımamış kendi halifeliklerini ilan etmişlerdir.
    Tüm bu sebeplere ilave olarak halifeliğin sembolik bir makam ya da bir dini liderlik makamı olması gerekirken devlet karşısında siyasi bir güç olmaya başlaması, Türkiye Cumhuriyeti açısından ileride doğabilecek büyük sorunların habercisi niteliğindeydi.
    En önemli sebepleri ise halife mevcut oldukça Türkiye Cumhuriyeti'nde yapılması zorunlu olan sosyal ve laik karakterdeki devrimlerin yapılamayacağı idi

    Saltanatın kaldırılmasından ve VI. Mehmet'in (Padişah Vahdettin) İstanbul'dan ayrılmasından sonra, TBMM'nin 18 Kasım 1922'de halife seçmiş olduğu Abdülmecit Efendi, eski rejim yanlılarının tek umudu haline gelmiş, bundan güç alan Abdülmecit Efendi de, imzasını Halife-i Müslimin ve Hadim-ül Haremeyn olarak atması kararlaştırılmışken, ileride hanlık iddiasında bulunabileceğine işâret eden "Hâlife Abdülmecid bin Abdülaziz Han" olarak atmaya başladı. İslam alemi içinde hazırladığı beyannamenin altına İstanbul yerine Dar-ül Hilafe yazmak için israr edip Cuma selamlığına Fatih'in kıyafeti ve başında sarıkla çıkmak istedi. Yeniden törenler düzenlemeye, demeçler vermeye, bazı İslâm ülkelerinin kendisine bağlılık bildirmeleri üstüne, İslam dünyası'nın siyasi bir önderi gibi davranmaya başlamıştı.
    Bu durumun yeni kurulmuş cumhuriyet yönetimi için tehlikeli olabileceğini kavrayan Atatürk, İzmir'deki ordu tatbikatları sırasında ordu komutanlarına hilafetin kaldırılması konusunda düşüncesini açıklayıp, yasanın meclis gündemine getirilmesini kararlaştırdı.




  • Benim kanaatim Atatürk deist biri olabilirdi. İslamla ilgili yaptığı şeyler toplum baskısından olabilir.


    Sonuçta adamın hür vicdanı kime isterse ona inanır ya da inanmaz. Bunu da ondan fazla kimse bilemez.


  • Şu videonun ilk 1,5 saatini izlerseniz. Atatürk hakkında dini görüşü de dahil birçok bilgi edinebilirsiniz. Belgelerle de destekliyorlar söylediklerini.
  • Atatürk'ün dindar olup olmaması bize ne kazandırır?
  • Dindar birisi değildi,dindar olsa zaten içki içmezdi.Hatta bana göre dinsizdi de,deist biri olduğunu düşünüyorum ben Atatürk'ün.Bir nevi eski Türk inanışındaki gibi gök Tengri inancına sahip birisi olabilir ama dindar değildi.
  • o zamanki şartlar altında imamların asılması gerekiyordu. Cemiyetlerin kapatılması gerekiyordu kapatıldı hepsi o şartlar altında olması gerekendi ve oldu. diğer türlü yeni bir devlet - cumhuriyet kurulamazdı

    bir insanın dindar olup olmaması bizi ilgilendirmez dindar olmasa inançsız olsa ne değişecek yaptıklarına karşılık göz mü yumacağız bu kafirdi deyip milli kahraman sıfatını mı alacağız ya da dindar dı diye daha mı çok seveceğiz



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Scavenger Of Human Sorrow -- 18 Ekim 2013; 12:03:41 >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    2.Abdülhamid ve Erdoğan
    3 yıl önce açıldı
    Din Meselesi..
    16 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • Atatürk yapması gerekeni yapmış, dini inancı ne olursa olsun.
    Atatürk ün inancını kullanarak çağdaşlığa ,özgürlük ortamına saldırmak için gerici diye tanımladığımız dinci kesim
    herzaman pusuda..Hilafet devam etseydi sanırım başımıza dert olurdu, dinin birleştirici unsur olmadığı çok açık.
  • Yukarda arkadaşın eklediği Tarihin Arka Odası'nı canlı olarak izlemiştim.

    1930 a kadar olan Atatürk ve 1930 dan sonraki Atatürk olarak ayırmak gerektiğini konuştular.
    1930 a kadar cuma namazına gittiğine dair kayıtlar varmış fakat ondan sonra hiç bir belge yok dendi.
    Fetvaların, ezanın Türkçe okunması, Kuran'ın Türkçe'ye çevrilmesi gibi pek çok emiri de vermiş atamız.
    Ayrıca Zübeyde hanımın da çok dindanr bir kadın olduğu konuşuldu.
  • Atatürk'ün "ilerde halifeyi Müslümanlar kendisi seçebilir" gibi bi ifadesi vardı sanırım. Günümüzdeki gibi dini kullanarak halkı uyutan yöneticilerden bunalan milleti kurtarmak için o şartlarda Hilafeti kaldırdı, bence çok da iyi yaptı. Bu onun dinsiz olduğunu göstermez, ben bir Müslümanım fakat o şartlarda attığı bu adımı taktir ediyorum. O kaldırmasaydı, ondan sonra kaldıracak kapasitede kimse de gelmezdi.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi göbek deliği pamukçuğu -- 18 Ekim 2013; 16:16:55 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: 66Ayhan66

    Atatürk dindar birisimiydi? Eğer öyle ise neden hilafeti kaldırdı sizce hilafet devam etseydi gerici olacağımızı düşünüyor musunuz?

    Atatürk bu konuda çok doğru kararlar alınmasını sağlamış.
    Eğer öyle olmasaydı şu anda ne böyle bir konu açabilir
    ne de dinle ilgili konuşabilirdik.
    Gerçi yarın hala konuşuyor olabilir miyiz; kuşkularım var.
    Olsun; başlangıçtaki o ivme ile çok yol katedildi.
    Yoksa onun-bunun emrinde sürünüp, kul-köle olacaktık.

    Hilafeti kabul etmem söz konusu olamaz.
    Aynen papalık kurumunu kabul etmediğim gibi.
    İnsanların rahat bırakılmaya ihtiyacı var.
    Hilafet (ve benzerleri) olursa insanlığın ilerlemesinin,
    özgür düşüncenin ve medeniyete ait herşeyin tehlikeye gireceğini düşünüyorum.

    Atatürk'ün dindar olup olmadığını bilmiyorum, bilemem ve
    umurumda da değil.
    Benim için önemli olan, ülkesinin parçalanmasını göz göre göre kabul eden
    ve kökleri olan Anadolu'yu savunacağına, uzak eyaletlere Anadolu insanının
    kaynaklarını aktaran padişahların bıraktığı yokoluş-mirası yerine,
    sıfırdan hatta eksi değerden yepyeni bir ülke kurmasıdır.




  • Mustafa Kemal Atatürk yıllarca Türkiye Cumhuriyeti’ni bedeninde temsil eden bir ikon oldu. Çocukluğumuzdan üniversiteye kadar onun sözleri üzerinden inşa edilmiş bir ‘dünya görüşü’ zerk edildi kafalarımıza.

    Mustafa Kemal askeri vesayetin kendini
    meşrulaştırdığı bir bedendi. Bu ikonu once kendisi oluşturmaya başladı. Fakat zaman içinde devlet Atatürk’ü gidişata uygunlaştırdı.

    Zamanla Atatürkçü devlet Mustafa Kemal’in sözlerini sansürleme ihtiyacını hisseti. Onu kendisinden kopardı.

    Bu sansürün en açık uygulandığı meselelerden birisi dindir. Mustafa Kemal’in cumhuriyetin sahipleri tarafından yüzde 99’u Müslüman olan Türk halkına kolay kolay açıklanamayacak bir özelliği vardı. Atatürk Müslüman değildi. Ve bunu pek çok metinde çok açıkça yazmıştı.

    Müslüman olmadığı gibi İslamın Arapların dini olduğunu ve Türklerin gerilemesinin sebebi olduğunu düşünüyordu.

    Mustafa Kemal’in agnonstik mi, ateist mi olduğunu bilmiyoruz ama dinsiz olduğu ve bir yaratıcıya inanmadığını gösteren pek çok metin mevcut elimizde. İsterseniz bu noktadan sonra sözü ona bırakalım.

    Mustafa Kemal’in yaratılış ve evrim üzerine görüşleri:

    “İnsanlar, sürfeler gibi sulardan çıktılar ilk önce... İlk ceddimiz balıktır. İşler daha ilerledikçe o insanlar, primat zümresinden türediler. Biz maymunlarız; düşüncelerimiz insandır.” (Ruşen Eşref Ünaydın Atatürk T. ve D.K.H)

    “Hayat her hangi bir doğa dışı etkenin müdahalesi olmaksızın dünya üzerinde doğal ve zorunlu bir kimyasal ve fiziksel olaylar dizisi sonucudur. Hayat sıcak, güneşli ve sığ bir bataklıkta başladı. Oradan sahillere ve denizlere yayıldı; denizlerden tekrar karalara geçti.” (Afet İnan Atatürk hakkında Hatıralar va Belgeler 1968)

    “Hayat, her hangi bir tabiat harici etkenin müdahalesi olmaksızın dünya üzerinde tabii ve zaruri bir kimya ve fizik seyri neticesidir.” (Afet İnan Atatürk Hakkında 1930)

    Mustafa Kemal’in din ve İslam üzerine görüşleri:

    "Türkler Arapların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arapların dinini kabul ettikten sonra bu din Arapların (..) Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir tesir etmedi. Bilakis Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti; milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. (..)

    "Türk milleti birçok asırlar, (..) bir kelimesinin manasını bilmediği halde Kur'an'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndü. (..)

    "Türk milletini Allah için, Peygamber için topraklarını, menfaatlerini, benliğini unutturacak, Allah'la mütevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular. (..)

    "... din hissi, dünyanın acısı duyulan tokadıyla derhal Türk milletinin vicdanındaki çadırını yıktı, davetlileri, Türk düşmanları olan Arap çöllerine gitti. (..) Artık Türk, cenneti değil, (..) son Türk ellerinin müdafaa ve muhafazasını düşünüyordu. İşte dinin, din hissinin Türk milletinde bıraktığı hatıra..." (Mustafa Kemal'in yazdığı Afet inan imzasıyla çıkan Medeni Bilgiler kitabı 1931)

    ''Aziz Millet Vekilleri,
    Dünyaca malum olmuştur ki, bizim devlet idaresindeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı prensipler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. Fakat, bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.'' (Kaynak:Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri / Cilt 1 / Syf. 389)

    “Evet Karabekir, Arapoğlu’nun yavelerini Türk oğullarına öğretmek için Kuran’ı Türkçe’ye tercüme ettireceğim ve böylece de okutturacağım, ta ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler..” (Atatürk -Kazım Karabekir-Paşaların Kavgası Syf,159 )

    ''Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum” (Kaynak: Andrew Mango, Atatürk Syf.447 )

    ''Kimi yerlerde kadınlar görüyorum ki, başına bir bez, ya da bir peştemal ya da benzer bir şeyler atarak yüzünü, gözünü gizler ve yanından geçen erkeklere karşı ya arkasını çevirir, ya da yere oturarak yumulur. Bu durumun anlamı, gösterdiği nedir? Efendiler uygar bir ulus anası, ulus kızı bu şaşırtıcı biçime, bu vahşi duruma girer mi? Bu durum ulusu çok gülünç gösteren bir görünüştür. Hemen düzeltilmesi gerekir." (Kaynak: Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, C. II., s. 217.)

    Aslında bu kaynaklar fazlasıyla uzatılabilir ama kanımca durum çok açıktır. Mustafa Kemal Atatürk’ün Müslümanlık ve dinle alakası yoktur.

    ufuk uras



    ATATURK VE DİN
    (Unutturulan gerçekler)
    ₪ "Türk ulusunun yürümekte olduğu ilerleme ve uygarlık yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meşale, pozitif bilimdir."

    - Kaynak: ATATÜRK, 1933, 10.Yıl Nutku, Söylev ve Demeçleri

    ₪ "Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır."

    - Kaynak: ATATÜRK, 1925, Kastamonu Nutku, Söylev ve Demeçleri

    Atatürk'ün ilkokullarda dahi öğretilen, çokça bilinen bu popüler sözlerinin arkasında yatan asıl "dünya görüşünü" birçok insan kavrayamamış durumdadır. Devrimlerinin çoğunu (hilâfetin kaldırılması, tevhid-i tedrisat, anayasadan "Türkiye devletinin dini islâmdır" maddesinin kaldırılması, laiklik ilkesinin getirilmesi, Arap harflerinin kaldırılıp Latin harflerinin kabulü vs.) dinin ümmet toplumu üzerindeki hegemonyasını kırma ve millet toplumu yaratma amacıyla yapmış bir liderin hâlâ "samimi bir dindar" sanılması, şüphesiz ki yalancı devletin ve onun şaklabanlarının başarılı sansür politikasının sonucudur. O halde biraz daha ileri gidelim; insan değil koyun yetiştiren korkak devletin politikaları yüzünden okullarda bahsi geçmeyen, unutturulan, sansürlenen, görmezden gelinen sözlerini ele alarak Türk milletinden gizlenen gerçek M.Kemal Atatürk'ü anlayalım:

    ----

    ₪ "Ben size manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır. Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, cemiyetlerin, fertlerin saadet ve bedbahtlık telâkkileri bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur."

    - Kaynak: ATATÜRK, 1933, Milli Eğitim Bakanı Dr.Reşit Galip'e hitaben, İsmet Giritli, Kemalist Devrim ve İdeolojisi

    Dine inanan bir insan, ayetleri "dogma" olarak nitelendiremez. Kuran'daki "Allah'ın hükümlerinin asla değiştirilemeyeceğini" belirten ayete atfen "asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur" diyerek Kuran'ın akla aykırı olduğunu söyleyebilen birinin Kuran'a ve dine inandığı düşünülemez.

    ----

    ₪ "Muhammed'in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur'an denir. İslam ananesinde bu ayetlerin Muhammed'e Cebrail adında bir melek vasıtasıyla Allah tarafından vahiy, yani ilham edildiği kabul olunur. Muhammed birdenbire Allah'ın Resulüyüm diyerek ortaya çıkmamıştır. O, Arapların ahlak ve adetlerinin pek fena ve iptidai ve islaha muhtaç olduğunu anlamış, bunları islah için tenha yerlere çekilerek senelerce düşünmüş ve yıllarca tefekkürden sonra kendisinde vahiy ve ilham fikri doğmuştur."

    - Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Tarih kitabı

    İslâm'a inanan bir insan İslâm peygamberine saygı gereği "Hz.Muhammed" olarak hitap eder. Yalnızca "Muhammed" hitabında bulunabilecek bir kimse ancak İslâm'a inanmayan biri olabilir.

    Ayetlerin Allah tarafından Cebrail aracılığıyla vahyedildiği kesin bir dille Kuran'da belirtilirken, "İslam ananesinde böyle kabul olunur" diyerek, bunun bir done değil bir varsayım olduğunu vurgulamıştır.

    Muhammed'in, çevresindeki olaylardan etkilenerek vahiy ve ilham fikri ile harekete geçip peygamberlik iddiasında bulunduğunu söylemiştir. Burada vahiyin Allah kelamı değil, Muhammed'in kendi tasarladığı bir fikir olduğunu belirtmektedir. Böyle bir yorumu ancak dinsiz birisi yapabilir.

    ----

    ₪ "Prensiplerimiz, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutulmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz."

    - Kaynak: ATATÜRK, Cumhuriyet Halk Partisi programı, Söylev ve Demeçleri / Cilt 1 / Syf. 389

    Kuran ayetlerini "gökten ve gaipten indiği sanılan" "dogmalar" olarak nitelemiştir. Bu yorumu ancak inançsız biri yapabilir.

    ----

    ₪ "Türk'ler Arap'ların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arap dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların vesairenin Türk'lerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir şekilde tesir etmedi.. Bilakis, Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti, milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü Muhammed'in kurduğu dinin gayesi milliyetlerin fevkinde şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu. Bu arap fikri ümmet kelimesi ile ifade olundu. Muhammed'in dinini kabul edenler, kendilerini unutmağa hayatlarını Allah kelimesinin her yerde yükseltilmesine hasr etmeğe mecburdular. Bununla beraber, Allah'a kendi lisanında değil Allah'ın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla ibadet ve münacatta bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe Allah'a ne dediğini bilmeyecekti. Bu vaziyyet karşısında Türk Milleti bir çok asırlar ne yaptığını ne yapacağını bilmeksizin adeta bir kelimesinin manasını bilmediği halde Kuran'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler."

    - Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Medeni Bilgiler kitabı

    Kuran'a göre islâm "bütün insanlara" gönderilmiş bir dindir. Atatürk'ün islâm'ı "Araplar'ın dini" olarak tanımlaması, İslâm hakkındaki fikrini özetlemektedir.

    Aynı şekilde, Kuran'a göre "ümmet" ifadesi de İslâm dinine inanan bütün insanları karşılayan bir kavramdır. Fakat Atatürk, "ümmet" ifadesinin Muhammed'in kabileleri birleştirerek yaratmak istediği "Arap milliyeti" fikrinin sonucu olarak değerlendirmiştir.

    İslâm dinine göre Kuran bütün insanlığa gönderilmiştir. Atatürk'e göre ise Kuran: "Allah'ın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitap"

    Kuran'ı ezberlemek anlamına gelen hafızlık statüsüne Atatürk'ün bakışı: Beynin sulanması.

    ----

    ₪ "Evet Karabekir, Arapoğlu’nun yavelerini (uydurmalarını) Türk oğullarına öğretmek için Kuran’ı Türkçe’ye tercüme ettireceğim ve böylece de okutturacağım, ta ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler."

    - Kaynak: ATATÜRK, Kazım Karabekir, Paşaların Kavgası

    Kuran hakkında Atatürk'ün değerlendirmesi: Arapoğullarının uydurması.
    Kuran'a inanmak: Budalalık ve aldanmak.

    ----

    ₪ "Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dini yoktur. Türkiye'de bir kimsenin fikirlerini zorla başkalarına kabul ettirmeye kalkışacak kimse yoktur ve buna müsaade edilmez. Hiçkimseye dini fikirlerinden dolayı birşey yapılmaz."

    - Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Medeni Bilgiler kitabı

    Kuran'a göre devlet Kuran hükümleriyle, yani şeriat hukukuyla yönetilir, devlet islâm devletidir. Atatürk'e göre ise devletin resmi dini yoktur.

    ----

    ₪ "Bizi yanlış yola sevk eden habisler, biliniz ki çok kere din perdesine bürünmüşlerdir."

    - Kaynak: ATATÜRK, 1923, Adana Nutku, Söylev ve Demeçleri

    Atatürk'e göre din, insanları yoldan saptıran habis (tdk tanımı: alçak, soysuz)ların aracıdır.

    ----

    ₪ "Hırkasıdır diye bir palaspareyi hilafet alameti ve imtiyazı olarak altın sandıklara koydular halife oldular. Gah şarka, cenuba, gah garba veya her tarafa saldıra saldıra Türk Milletini Allah için, peygamber için, topraklarını, menfaatlerini benliğini unutturacak, Allah'a mütevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular."

    - Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Medeni Bilgiler kitabı

    İslâm dinince kutsal kabul edilen ve halen Topkapı müzesindeki kutsal emanetler bölümünde sergilenen Muhammed'in hırkasına Atatürk yorumu: Palaspare. (tdk tanımı: pasaklı, yırtık giysi)

    İslâm dininde kutsal kabul edilen ve Allah'ın emri olan "cihad" hakkında: Millete benliğini unutturan gaflet uykusu.

    ----

    ₪ "Hürriyet insanın düşündüğünü ve dilediğini mutlak olarak yapabilmesidir. Bu tarif Hürriyet kelimesinin en geniş manasıdır. İnsanlar bu manada hürriyete hiçbir zaman sahip olamamışlardır ve olamazlar. Çünkü malumdur ki insan, tabiatın mahlukudur. İptidai insanların, tabiatın herşeyinden, gök gürültüsünden, geceden, taşan bir nehirden ve vahşi hayvanlardan ve hatta birbirlerinden korktuklarını biliyoruz. İlk his ve düşüncesi korku olan insanın her düşünce ve dileğinin mutlak surette yapmaya kalkışmış olması düşünülemez. İptidai insan kümelerinde ata korkusu ve nihayet büyük kabile ve kavimlerde ata korkusu yerine kaim olan Allah korkusu insanların kafalarında ve hareketlerinde hesapsız memnular yaratmıştır. Memnular ve hurafeler üzerine kurulan bir çok adetler ve ananeler, insanları düşünce ve harekette çok bağlamıştır, o kadar ki düşünce ve hareket serbestisi gibi bir hak mefhum malum olmamıştır. Cemaatlerin başına geçebilen adamlar, cemaati Allah namına idare ederdi."

    - Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Medeni Bilgiler kitabı

    Dine göre insan Allah'ın mahluku(yarattığı)dır, Atatürk'e göre ise tabiatın(doğanın) mahlukudur. Atatürk dinlerin "yaratılış teorisi"ne inanmaz.

    Atatürk'e göre dinlerin doğuş sebebi: İptidai(ilkel) insanların tabiat olaylarından korkarak, bu korkunun zamanla ata korkusu, en sonunda da Allah korkusuna dönüşmesi. Bundan hareketle hesapsız memnular(yasaklar) ve hurafeler üzerine kurulu ananeler(gelenekler) yaratılması.

    ----

    ₪ "Arabistan'ın muhtelif yerlerinde insan heykellerinden ve nebat resim ve suretlerinden ibaret ağaçtan ve taştan putların muhafazasına mahsup yerler vardı. Muhammed'in neş'et etmiş olduğu Mekke'de ki Kabe denilen mabet bu yerlerin en büyüklerinden idi. İbrahim oğlu İsmail ile birlikte Kabe'yi bina etmişlerdi. Cebrail kendilerine o zaman beyaz ve mücella olan Haceriesvedi getirmişti, bu taş sonradan günahkarların ellerini sürmelerinden dolayı kararmıştı. Bunların hepsi, bittabi sonradan uydurulmuş masallardır."

    - Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Tarih kitabı

    Kuran'da Kabe'nin kuruluşu ve yapılışı ile ilgili bilgilere Atatürk yorumu: Uydurulmuş masallar.

    ----

    ₪ "Medineniler ile Mekkeliler arasında derin bir düşmanlık ta vardı. Muhammet te Mekke'den kalkıp Medine'ye kaçtı. Buna Hicret denildi."

    - Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Tarih kitabı

    İslâm'a inanan hiçbir müslüman, Hicret hakkında "Mekke'den kalkıp Medine'ye kaçtı" demez.


    ----

    ₪ "Din dediği şey, bilinmeyen inanç dizgelerine ve gizle karışık emellere kör bağlılıktan başka birşey değildir. Tarih bize öğretir ki, bütün dinler, milletlerin cehaletlerinin yardımıyla, utanmaksızın Tanrı tarafından gönderildiğini söyleyen adamlar tarafından tesis olunmuştur. Tüm dönemlerde toplumun kutsallaştırdığı boş düşüncelerden tehlikesizce sıyrılmak imkansızdır."

    - Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Medeni Bilgiler kitabı

    Atatürk'e göre din: Bilinmeyen inanç dizgelerine ve gizle karışık emellere kör bağlılık.

    Atatürk'e göre peygamber: Milletlerin cehaletlerinin yardımıyla, utanmaksızın Tanrı tarafından gönderildiğini söyleyen adamlar.

    ----

    ₪ "Muhammet uzun bir devirdeki tefekkürlerin mahsulü olan ayetleri luzum ve ihtiyaçlara göre takrir ediyordu."

    - Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Tarih kitabı

    İslâm'a göre Kuran ayetleri Allah tarafından insanlığa gönderilir, Atatürk'e göre ise Muhammed tarafından tefekkür edilerek(üzerinde düşünülerek) toplumun ihtiyaçlarına göre takrir edilir(yerleştirilir).

    ----

    ₪ "Tabiatın herşeyden büyük ve herşey olduğu anlaşıldıkça tabiatın çocuğu olan insan kendinin de büyüklüğünü ve haysiyetini anlamaya başladı."

    - Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Medeni Bilgiler kitabı

    Kuran'a göre Allah herşeyden büyüktür ve herşeye gücü yetendir; Atatürk'e göre ise tabiat(doğa) herşeyden büyüktür ve herşey doğadır. Atatürk doğanın dışında doğaüstü bir varlık ve güç düşünmez.




  • 2 zıt şey bir araya gelemez. burada yazardım ama ülkemizde fikir özgürlüğü olduğu için onu eleştirmek suç
  • kendi yalanına ortak olmadığı için imam sürenlerden 1000 kat daha dindandır, 1000 kat daha imanlıdır.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Çok ince bir çizgi...

    Bunlar neden tartışılıyor? İnsanı dinine göre yargılamak ne kadar doğru? Bilim konusundayız ve mantıklı düşünün.

    2 seçeneğiniz olduğunu düşünün.

    1. Çok iyi bir devlet adamı,bu islerden gerçekten anlayan ve neyi ne zaman yapılması gerekeni çok iyi bilen aynı zamanda da ülkeyi çok iyi yöneten birisi var.Ama dini islam değil.

    2.Tam tersi.Devlet işlerinden anlamaz, ülkeyi kötü yöneten birisi.Ama dini size uyuyor yani ıslam.Namazini kilar orucunu tutar.

    Ülkenin başına hangisini getirirsiniz? 1. kişiyi mı yoksa 2. kişiyi mı? Biraz mantikli dusunurseniz doğru cevabı ve ne anlatmak istedigimi anlayacaksınız.

    Anladınız değil mı?

    Din, Allah ile kul arasindadir.Kimse "sen şöyle,böyle yaptın bu günah" diyemez.

    İNCE ÇİZGİ
    Yani sonuç olarak bir kimsenin o konuda ne yaptigina bakılır.Dini kimseyi ilgilendirmez.İsterse budist olsun kimseyi alakadar etmez.Sen o konuda çok iyisen ben seni seçerim, dinini değil.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Değildi. 6. şartı Atatürk'e hakaret etmek olan bir dine inanır olamaz ya...
  • yahu bir kişinin dindar olup olmadığına nasıl karar verebilirsiniz ki?
    İçki içmek günah, evet. İyide yalan söylemek de günah, çalmak da günah, fesat işler çevirmek de günah, en büyük günah ise kul hakkı yemektir.
    Bir kişi içki içiyor ama kul hakkı yemiyorsa ne kadar dindardır, bir kişi içki içmiyor ama başka günahlar işliyorsa ne kadar dindardır?
    Bizim dinimizde içki içme, domuz eti yeme, oldu bitti başka da günah yok gibi bir durum yok ki.
    Günahın şöylesini işleyince dindar olunmuyor ama böylesini işleyince dindar olunuyor, bu nasıl mantık.
    İnsanların dindar olup olmadığını bilemezsiniz.
    Sadece dindar görünüp görünmediğini bilebilirsiniz.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • kimse başımızdaki sebatayistleri sorgulamıyor
  • quote:

    Orijinalden alıntı: AnotherPlanet

    Değildi. 6. şartı Atatürk'e hakaret etmek olan bir dine inanır olamaz ya...

    İroninin önünde saygıyla eğiliyorum.
  • ATATÜRK Müslüman olduğunu düşünmek çok saçma olur.elimizde yeterince kaynak var onun dinler hakkında düşüncelerini anlamak için.ama ateist olduğunu söylemek güç. tanrı konusunda net bir bilgi söylediğini duymadım.evrim konusunda olumlu acıklamalrı var yine.yani evrim konusunda da söylemleri var.

    hilafet konusunda ise farklı yorumlar getirilebilir.NUTUK da Müslüman ülkelrin bir araya gelip bir lider seçmesinde bir sakınca olmadığını söylemiştir.sanırım hilafeti yeni rejim için bir tehdit olarak gördü.zira o dönemde baya hilafetçi vardı.onların umudunu tamamıyla söndürmek en iyisiydi yoksa hala padişahlık hilafet devam etsin mi geyikleri olurdu belkide. en güzelini yapmıştır.
  • 
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.