Şimdi Ara

Anthony Herbert'ın gözünden Türkler'in savaşması

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
10
Cevap
1
Favori
5.290
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Emekli Yarbay Anthony Herbert ( http://en.wikipedia.org/wiki/Anthony_Herbert_%28US_soldier%29 ) , Amerika’nın en tanınmış savaş kahramanlarından birisidir. Kore Savaşı patlak verdiğinde, orduya katılmılştır. Kunuri’de ilk büyük Çin taarruzu sırasında geri çekilen kendi birliği tarafından, Türk Tugayı’na irtibat görevlisi olarak verilmiştir. Kuşatılan ve yokolma tehlikesiyle karşılaşan Türk birliğiyle beraber kuşatmayı yarmak için mücadele etmiştir. Kunuri’de Türk askeriyle birlikte verdiği mücadeleden ötürü, sonradan Türk Ordusu tarafından madalya ile ödüllendirilmiştir. Kore Savaşı’nı, savaşın en çok madalya kazanan askeri olarak tamamlamıştır. Vietnam Savaşı’nda da görev almış ve Yarbay rütbesine yükselerek tabur komutanı olmuştur. Vietnam Savaşı sırasında gösterdiği başarılarla adı Amerikan halkı tarafından daha fazla duyulmuş ve bir savaş kahramanı haline gelmiştir. 1973 yılında Soldier isimli kitabında anılarını anlatmış ve anılarında Amerikan Ordusu’nun Vietnam’da işlediği insanlık suçlarından bahsetmiştir. Anılarıyla birçok Amerikalı’nın tepkisini çekmiş olsa da, o bugün hala bir kahraman olarak anılır.

    İşte, parlak bir askeri kariyere sahip olan Herbert, henüz genç bir askerken, 1950 yılının soğuk bir Kasım günü, Kunuri bölgesinde etrafı kuşatılmış bir Türk bölüğüyle birlikte yaşadıklarını anılarında anlatmıştır. Aşağıda anlatılanlar, “Türk askeri nasıl savaşır?” sorusuna, bir Amerikalı’nın verdiği cevaptır.

    quote:

    "The Turks were of about a company size. We established a perimeter on our hill and sat back to wait for some further word. I didn't speak their language and nobody in their group spoke English, so we spent a cold, quiet night and the next morning found ourselves surrounder by Chinese. I was nervous. There I was with a unit that had never been in combat before, we were surrounded and I couldn't even talk tothem. They couldn't have been happier. They were having a picnic. Every way they looked, it was the front. They could fire in any direction and kill Chinese. They used up most of the morning doing just that, whle I sat around trying to figure out how I could get the hell out of there. By the time the sun was high, everybody's ammo was low, but the Turks were calm as hell about it. They formed a skirmish line, fixed their bayonets and faced north with grins on their faces. I saw the direction they were facing and knew instantly it wasn't where I wanted to go. I jumped up and jammed my fist to the south. Their line whirled, and I suddenly found myself swept along in one of the most sucessful, old fashioned bayonet charges of the entire Korean War. I learned a lesson from that. The Turks are never trapped. It's the people who surround them who are in trouble. Watching them use their bayonets that day was a revelation They were dervishes. They had a peculiar style--one I hadn't learned back at Benning. They lunged, drove the bayonet into the abdomen, whirled, struck down hard on top of the rifle with their with their left hand and consequently disembowled their victims. My most vivid memory of that charge is of my gratitude to God or the United Nations or whoever was resposible for putting the Turks on our side."

    Yani ;

    ''Türkler bir bölük kadardılar. Bulunduğumuz tepe üzerine mevzilerimizi hazırladık ve gelecek emirleri beklemeye koyulduk. Ben Türkçe bilmiyordum ve onlardan da İngilizce konuşan kimse yoktu. Böylece sessiz ve soğuk bir gece geçirdik. Ertesi sabah kendimizi Çinliler tarafından kuşatılmış halde bulduk. Gergindim. Hiç savaş tecrübesi olmayan bir birlikle beraberdim ve onlarla konuşamıyordum. Onlar ise daha mutlu olamazlardı. Oturup piknik yaptılar. Ne tarafa baksalar, düşman vardı. Hangi tarafa ateş etseler Çinlileri öldürebilirlerdi. Onlar da, tüm sabahı Çinlileri öldürerek geçirdiler. Ben ise, bir kenarda oturmuş, buradan nasıl çıkacağımızın planlarını yapıyordum. Güneş yükseldiğinde herkesin cephanesi iyice azalmıştı ama Türkler yine de inanılmaz derecede sakindiler. Bir avcı zinciri oluşturdular, süngülerini taktılar ve sırıtarak yüzlerini kuzeye döndüler. Döndükleri yönü gördüm ve anında anladım ki, gitmek istediğim yön orası değildi. Ayağa fırladım ve yumruğumu güneye doğru savurmaya başladım. Türklerin oluşturduğu muharebe hattı güneye doğru çark etti ve birden kendimi tüm Kore Savaşı içerisinde gördüğüm en mükemmel eski usül süngü hücumunun içinde buldum. Buradan şu dersi çıkardım: Türkler asla tuzağa düşürülemez. Başı belada olan kişiler, onları kuşatanlardır. O gün, onları süngülerini kullanırken görmek ilham vericiydi. Onlar birer dervişti. Sıradışı bir teknikleri vardı ve bize Fort Benning’de (Amerikan Piyade Okulu) öğrettikleri gibi değildi. Düşmanın üzerine atlıyorlar, süngüyü düşmanın karnına sokuyorlar, etraflarında dönüyor ve tüfeğin kabzasına sol elleriyle bastırarak düşmanın bağırsaklarını deşiyorlardı. O güne dair, en canlı şekilde hatırladığım şey ise, o hücumu izlerken Tanrı’ya veya Birleşmiş Milletler’e veya Türkler'in bizim yanımızda savaşmasına sebep olan her kimse, o kişiye karşı duyduğum minnet duygusudur.''







  • 1.90 lık rusları zamanında nasıl yendik sanıyorlar ? cesarattt
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kıpçak+kk

    1.90 lık rusları zamanında nasıl yendik sanıyorlar ? cesarattt

    kardeşim sen orduya alınan adamları sokakta gördüğün 165-70 boyundaki adamlardan mı oluşturduklarını sanıyosun? Cesaretten öte disiplin savaş kazandırır emirlere tamamen uymak falan

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • şimdi gelip ırkçılık yapmayın diyecekler.

    Ruhları şadolsun.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: InstICH


    quote:

    Orijinalden alıntı: kıpçak+kk

    1.90 lık rusları zamanında nasıl yendik sanıyorlar ? cesarattt

    kardeşim sen orduya alınan adamları sokakta gördüğün 165-70 boyundaki adamlardan mı oluşturduklarını sanıyosun? Cesaretten öte disiplin savaş kazandırır emirlere tamamen uymak falan

    ne diyon sen kardeş ya Türklerin boy ortalaması 170-75 tir ozamanlar savaşanlarında çoğu halkın içindeki insanlardı .Şuan Bordo berelileri inçindede 170-175 askerler vardır.Teğmen bir arkadaşım var ondan biliyorum hepsi 1.90 adamalar değil.




  • Türkler savaşçı bir millettir, her ne kadar şimdiki gençler apaçi, 1D'ci olsa da bu böyledir.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: InstICH


    quote:

    Orijinalden alıntı: kıpçak+kk

    1.90 lık rusları zamanında nasıl yendik sanıyorlar ? cesarattt

    kardeşim sen orduya alınan adamları sokakta gördüğün 165-70 boyundaki adamlardan mı oluşturduklarını sanıyosun? Cesaretten öte disiplin savaş kazandırır emirlere tamamen uymak falan

    He tabi o zamanlar zaten Asker bol ya bide boylarına göre seciyorlar

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Lütfen bir konuda tartışma çıkarmayın.Şu anda sorunsuz ilerliyor
  • bok yoluna, birilerine yaranmak uğruna insanları ilk kez duydukları korede savaşa götür. sonra çok iyi savaştınız diye gaz ver lol
    yarın öbürgün bu gazla bizi marsa uzaylılarla savaşmaya bile götürürler türkler süper savaşcı hadi aslanlarım gogoogogogog



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Rajeesh -- 26 Aralık 2012; 15:43:02 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Levo0

    Türkler savaşçı bir millettir, her ne kadar şimdiki gençler apaçi, 1D'ci olsa da bu böyledir.

    Evet onlar da elbet biraz büyüdükçe akıllanmaya başlayacak en azından öyle umut ediyorum.İlber Ortaylı bir konferans da şu sözleri söylüyor ;

    “Bazı toplumlar ressamdır, müzisyendir; ama Türk Toplumu her zaman savaşçı bir toplum olmuştur. Bir fıkra anlatılır; İtalyan bir kumandan askerine ateş emri verir. Kimse ateş etmeye çıkmayınca, komutan, ‘Ateş, ateş’ diye ısrar eder. Daha sonra ‘Bu ne güzel ses’ diye kafasını kaldıran bir İtalyan asker, kafasına yediği kurşunla ölür”

    Bu da Kore savaşı ile ilgili güzel bir belgesel diğer bölümleri yanda çıkıyor zaten

    https://www.youtube.com/watch?v=Q_Ke5zZiIxA

    Eski bir MİT ajanı olan ( 27 sene yurt içi ve yurt dışın da çalışmış ) Bülent Ruscuklu der ki ;

    quote:

    Türk evladının bilmediğimiz bir ülkede, ideolojik savaş uğruna ölmesinin ne kadar anlamsız ve bizim olmayan savaşa Mehmetçiği göndermenin kabul edilemeyecek bir siyaset olduğu söylenerek, kolay bir muhalefet yoluyla halkın desteği alınabilirdi. Ancak muhalefet sadece şekil yönünde karşı çıkarak, iktidarı destekledi.Savaşın en kanlı günleri yaşanırken, ülke arzuladığını aldı ve NATO'ya girerek, kırk yıl sürecek Soğuk Savaş dönemini, düşmanın sıcak nefesini ensesinde hissetmeden geçirebildi. Dış politikanın, çıkarcı iç politikaya alet edilemeyeceğini biliyordu o zamanki siyasetçiler.




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.