Şimdi Ara

AMON’un peºinden göç edecekler

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
4
Cevap
0
Favori
2.194
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • AMON’un peºinden göç edecekler
    2013’te kıyametin kopacağına ve kendilerinin Atlanta Medeniyeti’ni tekrar kuracaklarına inanıyorlar. Adana merkezli tarikat içerisinde profesörden öğretmene, mühendisten ev kadınına kadar toplumun çeºitli kesimlerinden kiºiler var. Liderleri Cenap Baºman,peygamberlerin de kendi enkarnesi olduğunu, ancak kendisiyle birlikte olanların kurtulacağını yayıyor Yani Baºman’a iman etmeyen Müslüman ve Hristiyanlar da kurtulamayacak(!)


    5 Kasım 1997. Istanbul’daki Yeºilköy Karakolu’nda alıºılmadık bir hareketlilik var. Polisler, kendileri için bile gayet ilginç bir zabıt tutuyor: 25 yaºındaki Mete Sinan Erzincanlı, önce anneannesi Meziyet Ardal’ı “uzaylıların iºbirlikçisi olduğu” için bıçaklayıp öldürdü. Ardından 8 yaºındaki kardeºini sırtına alıp üçüncü kattaki evlerinin camından atladı. Erzincanlı’nın göğsündeki Ingilizce “Uzaydan gelen adam” dövmesi dikkat çekti ve olay basına “Aklını uzaylılarla bozmuº genç” olarak yansıdı. Sinan Erzincanlı, I.Ü. Yabancı Diller Yüksekokulu Fransızca Bölümü öğrencisiydi. Polisteki kayıtlarına göre o akºam eve geldiğinde tuhaf davranıºlar sergiledi, kolundaki saatinin ıºığıyla gökyüzüne sinyaller gönderdi, ‘Saat 12’de uzaylılar gelip bizi alacaklar’ dedi. Kardeºlerini odaya kapatıp anneannesini uzaylıların iºbirlikçisi olduğu gerekçesi ile öldürüp bağırsaklarını çıkarttı. Sonra da küçük kardeºini alarak pencereden aºağı atladı.

    Türkiye’de çok nadir olarak görülen bu tip intihar ve cinnet olayları dünyanın çeºitli bölgelerinde, özellikle son yıllarda sıklıkla yaºanıyor. Bunlardan en bilineni Amerika’nın California eyaletinin Rancho Santa Fe kentinde 1999 yılında meydana gelen 39 gencin toplu intiharıydı. Kendilerine “Cennetin Kapısı” adını veren sect’in lideri Marshall Applewhite’ın da aralarında bulunduğu 39 genç, “Hale Bopp kuyruklu yıldızının arkasında bulunduğuna inandıkları UFO aracılığıyla kozmik cennete ulaºmak” için topluca intihar etmiºti. “Cennetin Kapısı” tarikatının internet sitesinde yer alan ve Türkiye’de bulunan tarikatların da seslendirdiği “dünya uygarlığı ve insanın bir üst dereceye çıkmasına yardımcı olmak” söylemi intiharın nedenini açıklıyordu. Bu toplu intiharlardan en büyüğü ºüphesiz 1978’de, 914 kiºinin Amerikalı paranoyak söylevci Jim Jones’un peºine takılarak ‘zehirli bir kutsal içecek’le canlarına kıymasıydı. Söz dinlemeyip kutsal içeceği içmeyenlerin vurularak ‘cennete gönderildiği’ olay tarihin gördüğü en büyük paranoyak eylemdi. Değiºik zamanlarda, değiºik ülkelerde meydana gelen bu tip toplu ‘cennete göç’ olaylarında son 25 yılda 1135 kurban verildi.

    Neden ‘cennete göç’?

    Peki ama ne oluyordu bu insanlara? Müzik profesörü olan Marshall Applewhite’ın peºinde tamamı iyi eğitimli gençler intihar ediyor, söylevci Jim Jones’un peºinden yüzlerce kiºi kutsal bir içecekle hayata gözlerini yumuyordu? Türkiye’de 75 yaºında bir ev kadını kendini ‘Peygamber’, kitabını da “Son Kitap” ilan ediyor, bir eczacı 2013'te kıyametin kopacağını ve kendisiyle birlikte olanların kurtulacağını söylüyor, üniversite öğrencisi, anneannesinin bağırsaklarını deºip kardeºiyle intihar ediyor. Kariyerleri, eğitimleri ve gelirleri üst düzey binlerce kiºi farklı bir dilden konuºan, benzer söylemlere sahip ‘seçilmiº kiºilerin’ peºinden gidiyorlar. Kim bunlar? Kendi içinde çeliºmeyen, tüm kutsal kitaplardan pasajlar içeren, insanlığın açıklamakta zorlandığı konuları teknolojik terimlerle ele alan bu kitaplar nereden çıkıyor? Bu kiºiler ºarlatan mı yoksa tüm kutsal metinleri yıkıp bir ‘dünya dini’ oluºturmayı hedefleyen uluslararası bir komplonun parçası mı? Bu insanların peºinden sürüklenenler, benzer tarikatlar gibi günün birinde toplu olarak ‘cennete göç etmek’ isteyebilirler mi? Bu tarikatlarda kullanılan lisanı en basit hale çevirip kıyamet tarihi verseniz, Ufolar aracılığı ile “kozmik cennete” gitmeyi vadetseniz, bu “sırrı” ifºa ettiğiniz herhangi biri sizin en basit tabirle ‘delirdiğinizi’ söyler. Ancak bu tip örgütlenmelerin temeline inip söylemlerin karºılığını bulduğunuz zaman taºlar yerine oturuyor. Bütün bu ve benzeri sorulara cevap bulmak ya da kısaca “UFO tarikatları” olarak adlandırılan bu yapılanmaları anlamak için öncelikle spiritüalizm (ruhçuluk) ve reenkarnasyon mevzularını anlamak gerekiyor. Çünkü gerek Türkiye’de, gerekse de dünyadaki bu ve benzeri tarikatların temellerinde reenkarnasyon ve spiritüel bilgiler var.

    Türkiye’de spiritüalizm

    Avrupa ve Amerika’da çok güçlü olan ve hatta kendi kilisesini kuran spiritüalizmin Türkiye’deki baºlangıcı 1950’li yıllara, Dr. Bedri Ruhselman’a kadar uzanır. 1898’de Istanbul’da doğan Dr. Bedri Ruhselman üniversite eğitimi için bulunduğu Prag’da metapsiºik ilimlerle ilgilenir. Daha sonra da sadece tek baskı yapılmasını vasiyet ettiği üç ciltlik “Ruh ve Kainat” isimli kitabını yazar. Kitaptaki bilgiler, kendini üstad olarak tanıtan “büyük bedensiz varlık” ile aralarında geçen celselerden oluºmuºtur. Ruhselman ‘Üstad’ dıºında “ Kadri”, “ Molla Mustafa” gibi isimlerle kendilerini tanıtan daha baºka varlıklarca da bilgilendirilir. Daha sonra Bilgiyi Yayma Vakfı olan, ardından da “Ruh ve Madde” adı altında örgütlenen dernek uzun süre topluma açık konferanslarla Türkiye’de ruhçuluk ve reenkarnasyon konusunun geniº kitlelelere ulaºmasına yol açtı. Reenkarnasyon inancının sıklıkla iºlendiği toplantılar sadece ruhla sınırlı kalmadı. Popüler bilim konularında yaygın olarak konferanslar verildi. Ruhselman’ın ardından arkadaºı ve öğrencisi olan Dr. Refet Kayserilioğlu bu çalıºmaları sürdürdü. Kayserilioğlu, 5 Ekim 1964’te Beyti Dost adında bedensiz bir varlıkla karºılaºtığını ve hocası gibi kendisinin de ilahi bir misyonla görevlendirildiğini iddia etti. Onun misyonu da “ Doğru Yaºama Bilgileri” isimli tebliğlerine dayanmaktadır. Kayserilioğlu’nun çıkıº noktasını oluºturan olay ise ºöyle olmuºtur: 5 Ekim 1964 tarihinde bir hastasının hipnoz seansları sırasında ilginç bir olay gerçekleºir. Kendisini “Beyti Dost” olarak tanıtan bedensiz bir varlık, hasta Özcan Nardemir’in bedenini mikrofon gibi kullanmıºtır. Birtakım sorular yönelten Kayserilioğlu çok büyük bir varlıkla karºı karºıya olduğunu görür ve kendisini artık ona hizmete adayacağını açıklar. “Beyti Dost” insanların ruhsal tekamülünün nasıl gerçekleºebileceğinin yollarını göstermek isteyen bir varlık olarak tanıtılır. Bu bilgileri reenkarnasyon medyumu vasıtası ile vermiºtir. Onun bu bilgileri düzgün bir Türkçe ile aktardığı ve ayrıcı zor konular hakkındaki bilgisi, özellikle de dinlerin muhtevalarına olan aºinalığı ile dikkat çektiği anlatılır.

    Yeni kitap, yeni peygamber (!)

    Beyti Dost hareketinden sonra gündeme gelen bir baºka hareket de Bülent Çorak ve Bilgi Kitabı oldu. Gazetelere yansıyan ºekliyle “Mevlânâcılar” olarak bilinen, bazılarına göre de Türkiye’nin en yaygın “ new age” dini. Liderlerine UFO’lar aracılığıyla fasikül fasikül yazdırıldığı iddia edilen 621 sayfalık bir kitapları var. Yıllardır uzaydan “mesaj” aldığını iddia ediyorlar. Bilgi Kitabı’na göre asıl adı “Mevlânâ,” ºecere zincirinin bir ucu “Atlantis”e, bir ucu “Amon”a, bir ucu da “Zeus mabetleri”ne kadar uzanıyor. Inananlarının sayısı ile ilgili net bir rakam yok. Türkiye’nin önemli tüm illerinde ve Almanya, Ingiltere, ABD, Avustralya’da örgütlüler. Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate alarak politik bir çizgi takip ediyorlar. Hem Islamiyeti hem de Kemalizmi kendilerinde birleºtirerek mecburi istikamet olarak ortaya çıkıyorlar. “Mustafa Kemal’in kurduğu laik Türkiye’nin, kıyamet aºamasındaki dünyaya ıºık tutacağına” inanıyorlar. Bilgi Kitabı’nın hareketin kurucusu olan ve kendini Mevlânâ Celaleddin Rumi’nin enkarnesi olarak gören Vedia Bülent Çorak’a, ‘rab kanalı alfa merkezi’ne bağlı olarak yazdırıldığı iddia ediliyor. Böylece hem Bülent Çorak’ın vahiy alan bir peygamber olduğu, hem de Bilgi Kitabı’nın kutsal bir hüviyeti haiz vahiy kitabı olduğu ima ediliyor. Eserin genel söylemlerinden anlaºıldığı kadarıyla vahiy, ilham ve Tanrı gibi dini kavramların yerine matematik, astronomi ve fizik gibi pozitif bilimlerin kavramları konulmakta ve böylece modern çağa hitap eden yeni bir din ortaya koyma çabası içinde olunduğu görülmekte.

    Bilgi Kitabı kendini, tüm dini kitapları birleºtiren, hakikati açıklayan, altın çağ’a çağıran, dünya boyutunun bilmediği boyutlardan bilgi transferi gerçekleºtiren ‘konsey’in özel kanalına bağlı tüm göksel kitapların muhtevasına sahip bir kitap iddiasıyla takdim eder. Bilgi aldığı kanalı ise alfa kanalı, merkezi sistem, yüce meclis, evrensel birleºim konseyi, merkez üssü merkeze bağlı ufo gruplarıdır. Amaç ise dinsel ve evrensel birleºim ºeklinde açıklanır. Bilgi Kitabı’nda Kur’an—ı Kerim’in 1999 yılına kadar geçerli olduğu, 2000 yılından itibaren baºlamıº olan dördüncü dönemin kitabının Bilgi Kitabı olduğu söylenmekte ve bu kitabın “bugüne kadar gönderilmiº tüm kutsal kitapların içeriğini haiz ve onları birleºtiren bir kitap” olduğu ileri sürülüyor.Yani kendi yazdığı fasiküllere Kur’an’ın özelliklerini yakıºtırıyor.Toplantıya katılanlara Çorak’ın fasikülleri elle yazdırılarak çoğaltılmakta. Üstelik hem “bilincin otomatikman kilitlenmemesi” için ºüpheden uzak durup hem de “bilinç seviyesi ölçümü”yle “açılan kapılar”dan geçebilmek için “Kitaba Özel olarak konulan Çeliºkiler ve bazı ters Bilgiler”i atlamadan!

    Dünya Kardeºlik Birliği (DKB) adı verilen örgütlenmeye rağbet edenlerin çoğunluğu, çeºitli kiºisel, toplumsal ya da ailevi sorunlarına çözüm arayıºında olanlar. Ancak Bilgi Kitabı’nın ne söylediğini, ne dediğini tam olarak yorumlayamayan bilinci zayıf üyelerde ‘Obsesyon’ (bir konuya, bir korkuya takılıp kalmak) olgularının ortaya çıkmasına neden oluyor. Dernek içerisindeyken kriz geçiren, psikolojik tedavi görmek zorunda kalanlar var.

    Hem Ufo’cu hem Atatürkçü

    DKB’nin güçlenmesinde Atatürkçülük kilit bir rol oynuyor. Bilgi Kitabı “Musa — Isa — Muhammed Mustafa — Mustafa Kemal. Bunlar direkt enkarnelerdir. Direkt Uzaylılardır ve Planetinize Plandan Sistem kurmak üzere gönderilmiºlerdir” diyor (Fasikül 24, s. 216). Bir baºka yerde de, belli ki dünyanın uzaylılarca ele geçirileceğinden korkan yüreklere mesajlar veriliyor: “Bizler hiç bir zaman planetinize zorla el koyarak zorba bir düzen getirecek sistem tatbikçileri değiliz. Sistem Rabbimizin Sistemidir. Siz yine kendi düzeninizi kendiniz kuracaksınız. Ancak planın öngördüğü doğrultuda (ATA’nız gibi). O yüce bir görevli ve planın öz elemanı olarak yaptığı reformik yansımalar ile Anadolu insanını kendine kazandırmıºtır. Bu yüzden Atatürk Türkiyesi, büyük koruma altındadır” (Fasikül 27, s. 241). Daha pekçok mesajla dünyanın kurtuluºunda Atatürk ve Türkiye’nin önemi vurgulanıyor. Önderliğini Cenap Baºman’ın yaptığı Maron Hareketi de sık sık Atatürk Türkiyesi’nin ‘vazifedar ülke’ olduğunu söylüyor.

    DKB’nin içerisinde yer almıº ancak daha sonra değiºik nedenlerle ayrılmıº üyelerin verdiği bilgiye göre Bülent Çorak çoğuna göre bir peygamber. Çalıºma ve yayılma konusunda özel bir çabaları yok. Her üye etrafındaki insanlara bilgi kitabını veriyor. Ona ihtiyacı olan, “Zamanı geldiği zaman,” ki bu kiºinin tekamül düzeyine ya da kendi programına göre değiºir, bir ºekilde DKB’ye kendi geliyor. Katılanlara zorlama ya da yaptırım yok.

    Çalıºmalar Evrensel Birleºim Merkezi Derneği ve Mevlânâ Yüce Vakfı adı altında yapılıyor. Ekonomik düzenlemeler, basın—yayın faaliyetleri, Alevi—Bektaºi dernek ve cemevleriyle iliºkiler ve uluslararası iliºkiler vakıf tarafından yürütülüyor. Görünmeyen kısımdaysa dernekle vakfın legal çatısı altında illegal çalıºmalar var. Buna “18 Çalıºması” deniyor. 18 kiºi her salı günü ya da gecesi içlerinden birinin evinde biraraya gelip Bilgi Kitabı’nın 55 fasikülü içinden bazı sayfaları dönüºümlü olarak okuyor. Bununla kendini sayfalara vererek okurken, bir inanca kendini konsantre etmekten kaynaklanan, “aura” denen bir manyetik alan oluºturabilmek amaçlanıyor. Böylece iyilik, güzellik, kardeºlik için dünyaya pozitif bir “yansıma” oluºturulması hedefleniyor.

    Adana’daki Amon

    Bülent Çorak ve Beyti Dost, ruhçuluk akımıyla geliºip büyüyen tarikatların en bilinenleri. Bilinmeyen ve ºu ana kadar medyadan uzak kalmayı baºarmıº bir baºka spiritüel hareket var: Cenap Baºman ve Maron Hareketi. Halihazırda Adana’da yaºayan Ö. Cenap Baºman aslında 22 yıl eczacılık yapmıº bir isim. 1984 senesi 1 Ocak tarihinden itibaren kendi deyiºiyle “Içsel etkinliğinin yoğunlaºmasıyla”, “Kendinden Kendine akıºa geçen bilgilerle” kitaplar yazmaya baºlar. Önceleri Rabsal ve Ruhsal karakterli kitaplar yazar.. 1 Temmuz 1993 senesinden buyana teknolojik karakterli bilgilerle kitaplar yazmaya devam ediyor. Türkiye’de Aktif Varoluº 1 (RA Öğretisi 1), Aktif Varoluº 2 (RA Öğretisi 2), Uzay ve Uzaylılar Gizemi, Bu Galaksi ªeytanları (Lüsiferyan Güç Topluluğu) adlı kitapları piyasada. Baºman, internette kurduğu sitelerde de makaleler yayınlıyor. Evli ve iki çocuklu. Ancak daha sonra tarikattan ayrılmalara dayanak teºkil edecek bir ºekilde boºanıp 20 yaºındaki gazeteci Eylem Yiğitalp ile evlenmesi Baºman’ın ‘seçilmiº kiºi’ imajını zedelemiº. Sayıları konusunda net bir rakam yok. Bazılarına göre birkaç yüz kiºi, bazılarına göre de sadece Istanbul’da binleri buluyorlar. Geçtiğimiz yıllarda Istanbul’da cemaat çalıºmalarında bulunan, daha sonra tekrar Adana’ya dönen Baºman, Pyramid Bilim Yayınları’nda kitap çalıºmalarına devam ediyor. Kitaplarından edindiğimiz bilgilere göre Cenap Baºman’ın ruhsal durumu ºöyle; “Küçük yaºlarımda vizyonlar görür, kendimden kendime akıºa geçen sesler duyardım. Gördüklerim ve duyduklarım gerçekleºerek beni ve ailemi çok ºaºırtırdı. 12 yaºımda yaºadığım bir hadise ile artık kendimi kendimde bulduracak merak kodlarımın harekete geçtiğine ºahit oldum. Halen varlığımdan akıºa geçen bilgilerle makaleler ve kitaplar yazıyorum. Evrensel Insanlık Keyfiyetleriyle uyumlu olan davranıº motivasyonlarını takdir ve teyit etmekteyim.” Cemaat içerisinde kendi imzasıyla yaptığı yazıºmalarda kendisini ‘ Imparator Bilinç”, “Amon”, “Altın Galaksi Imparatorluğu Merkez Yönetimi” gibi sıfatlarla adlandıran Baºman, kendi web sitesinde ºahsını “Ben Allah’a aºık ve sadık bir köleyim” diyerek tanımlıyor.

    Tarikat içerisinde yapılanma dernek çatısı altında yürütülüyor ve piramid ºeklinde bir yapılanma var. “Tek ve üstün bilinç” olan Cenap Baºman’a bağlı 7 kiºilik bir yardımcı kadrosu var. Bu 7 kiºiye bağlı olan Ankara, Istanbul, Adana ve Çanakkale gibi illerde bulunan ‘Odak Baºkanları’ var. Bu ‘Odak Baºkanları’nın altında o ilde bulunan yardımcıları, en altta da sempatizan üyeler yer alıyor. Tarikatta toplantılar hafta sonları, belli evlerde yapılıyor. Uzunca bir süre tarikatın Istanbul toplantıları vejetaryenliği ile ünlü bir sanatçının evinde yapıldı. Toplantıda önce 45 dakika Baºman’ın eserlerinden dersler yapılıyor. Bilgiler fotokopi olarak dağıtılıyor. Karma dersten sonra spesifik konularda soru cevap bölümleri var. Tüm derslerden sonra da Atlanta lisanı dersi var. Isteyen Atlanta lisanı derslerine katılıyor. Cenap Baºman’a akan bilgilerden yazılan kitaplarda ağır, anlaºılmaz ve bilinmeyen kavramlar var. Baºman bu lisanla ilgili olarak “ Bu, bilginin akıºı esnasında bilginin, kendi varlığından kaynaklanan bir özelliktir. Bu akıºı ben kendi yeryüzü bilinç potansiyeliyle oluºturduğum düºünce boyutuyla kontrolize edemem” diyor. Ancak Baºman’ın kullandığı dil o kadar ağır ve farklı terimlerden oluºuyor ki metinleri okuyan kiºi bu metinleri yazanın yüksek bir kaynaktan beslendiği düºüncesine kapılıyor. Ancak eski üyelerden Joseph Erdem ve Doç. Dr. A. Bülent Baloğlu’na göre bu tür bir lisanın kullanılmasının ardında hipnoz var. Joseph Erdem toplantılara ilk kez gidenin bu lisanı duyduğu zaman önce ‘aptallaºtığını’, ardından da etrafındaki kariyeri, ismi bilinen insanların etkisiyle kendisine ne denirse kabul ettiğini anlatıyor. Bu tip grupları bir arada tutabilmek için korkular ve kaygılar üretildiğini söyleyen Doç. Baloğlu “Kıyamet ve ºeytan senaryolarının kurulması teslimiyeti, kendini vakfetmeyi, inanca adamayı sağlıyor” diyor.

    Baºman’ın arkasından gidenlere göre Baºman peygamberler üstü birisi. Zaten bir çok yerde de Baºman kendisine vahiy geldiğini söylüyor. Kendisinin her tarafta olduğunu, mutlak kudret sahibi olduğunu söylemekten çekinmiyorlar.

    Kıyamet 2011’de

    Spiritüel öğretilerde “Ara ve Ana Hasad” dönemleri denen bir kavram var. Bu yaklaºıma göre 2011’den sonra dünya yeni bir döneme girecek ve kıyamet kopacak. Cenap Baºman 2011’de dünyanın yeni bir döneme gireceğini, 2013’te de kıyametin kopacağını söylüyor. Kendisinin bu dünyaya ait olmadığını, Srius’tan geldiğini, Atlanta Medeniyeti’ni tekrar kurmak için görevlendirildiğini, dolayısıyla kendisiyle beraber olanların da bu medeniyetin kurucusu olacağını söylüyor. Uzun süre Baºman’ın yardımcılığını yapan Dr. Ünal Yılmaz, Baºman’ın paranoya belirtileri gösterdiğini belirterek bu konuda ºunları söylüyor; “ Kendisinin sürekli olarak reenkarne olduğunu, Isa’nın, Hz. Muhammed’in, hatta Atatürk’ün kendisinin reenkarnesi olduğunu; ºu anda da dünyayı kurtarmakla görevlendirildiğini söylüyor. Daha önce de 1997’de uzaylıların televizyonlara çıkacağını, 2000 yılında tüm dünyada büyük depremler olacağını söylemiºti.” Srius Uzay Araºtırmaları Merkezi’nden Haktan Akdoğan ise bu tip yapılanmaları ‘ºarlatanlık’ olarak yorumluyor. Dünyanın pek çok bölgesinde bu ve benzeri yapılanmaların giderek yaygınlaºtığına iºaret eden Akdoğan “Spiritüel konuların ve özellikle Ufo olaylarının bilinmezliği insanlarda bir merak uyandırıyor. Birileri çıkıp anlaºılmaz dilden bir ºeyler söyleyip farklı mesajlar ortaya koyunca peºine takılıp gidiyorlar. Bence bu tip örgütlenmelerde, örgütlenmenin baºında olanlardan tutun da buralara gidip gelenlerin çoğunda ruhsal ve psikolojik birtakım sorunlar var” ºeklinde konuºuyor.

    Cenap Baºman ve Maron Hareketi, Adana merkezli çalıºmalarını tüm büyük illerde “Evrensel Kenetleniºim Derneği” ve benzeri isimler altında yürütüyor. Derneklerde toplantılar yapılıyor, kitaplar okunuyor. Ancak aralarında ünlü sanatçıların da bulunduğu bu yapılanma ile ilgili herhangi bir haber medyada yer almıyor. Cenap Baºman ve yardımcılarına yaptığımız tüm baºvurular cevapsız kaldı. Baºman ‘medya ile görüºmeme ’prensibi gereği basına çıkmazken müstear isimle yazdığımız ‘bağlılık’ maillerimize düzenli olarak cevap verdi. Aynı zamanda ıcq programı ile chat yapıyor. Ancak medyadan uzak durmakta ısrarlı.

    Beyti Dost, Bülent Çorak ve Cenap Baºman. Tüm dünyada son yıllarda sayıları giderek artan UFO Tarikatları’nın Türkiye ayağında bulunan isimler. Bu örgütlenmelerin yanında Hint kökenli Maharishi tarikatı da giderek etkisini artırıyor. Transandantal Meditasyon adı altında dernekleºen tarikatın Türkiye temsilcilerinden Albert Baruh’a göre Maharishi öğretisi tüm insanlığın sorunlarını çözecek yegane yol ve tüm dinler Maharishi inancının alt kolları. Türkiye’de 20 bin kayıtlı üyesi olan TM ‘dünya dini’ oluºturma çalıºmalarının bir parçası olarak değerlendiriliyor. Aslında bu tür yapılanmaların temelinde ruhla alâkalı konuların karmaºık ve bir o kadar da bilinmezliği yatıyor. Burada yapılması gereken olayın dini, ilmi ve ruhi boyutlarının yetkili kiºilerce tüm boyutları ile anlatılması ve bilinmezliğin olabildiğince giderilmesi. Çünkü tedbir alınmaması durumunda Türkiye’de de birileri topluca ‘Cennete göç’ etmek isteyebilir.







  • Nedense zaman zaman dünyadaki dinsel bağnazlıkların arkasında uzaylıların olduğunu düşünüyorum. Akıl ve bilimden uzaklaşan, dolayısıyla teknolojik gelişimi yavaşlayan, hatta duran bir dünya yetersiz savunması ile dış uzaydan gelen istilacılara kolay hedef olurdu...
  • İnsanoğlu özünde sanki bir şeylere bağlı kalarak yaşamak istiyor.. Kendini bir olaya, varlığa, düşünceye adayarak yaşamak istiyor.. Bir çeşit açlık gibi bu ihtiyacını gidermek istiyor sanırım.. İnsanın bu açlığını giderirken bana kalırsa çok dikkatli olması lazım.. Anlatılan yüzlerce hikayeden sadece bir tanesi doğru olmalı.. Tabi bir kesim var ki insandaki bu ihtiyacı ilkel ve gereksiz bulup bütün hikayeleri reddediyor.. Ben gerçek hikayenin Kuran'da anlatıldığını düşünüyorum.. Ortada evreni yaratan süper bir bilinç varsa doğru yolu gösterecek akımı bütün dünyanın haberdar olacağı şekilde yayacağını tahmin ediyorum.. Bütün dünya insanlarının kulağına giden, varlığından haberdar olunan inanış stilleri sadece 3 büyük hak din olan musevilik, hıristiyanlık ve müslümanlık.. Geri kalan düşünce şekilleri, akımlar ve inanışlar bence uydurma ve insan icadı felsefeler..

    bu arada:

    Reenkarnasyon benim islamdan anladığım mantığa göre gerçekte olmayan bir şey.. Ruh eşşiz, kendine özgü ve tek canlı bir kavramdır.. Defalarca yeryüzünde maddesel bir bedenle hayatta kalması anlamsız..

    İddia edilen vahiy gelmesi ve uzaylılar ise Kuran'da tanrının dumansız alevden yarattığını söylediği soyut canlılar onlan cinler... eğer bir insan gerçek anlamda bu dünyadan olmayan bir bilinçle iletişim kurmuşsa bu benim çıkardığım anlama göre kesinlikle "cin"dir.. Ruh çağırmaya çalışmadım ama gerçekten çağrıldığında çağrıya kulak veren bir bilinç varsa bu "cin"dir.. Şu ana kadar ispatlanamamış ama gerçekten yaşanmış olan hadiseler varsa bunları sadece "cin" denilen soyut canlılara bağlıyorum.. Elimde hiç bir kanıtım yok ama şu an için geçerli çözüm yolu olarak bu önermeyi tercih ediyorum..




  • quote:

    Orjinalden alıntı: [cins]

    İnsanoğlu özünde sanki bir şeylere bağlı kalarak yaşamak istiyor.. Kendini bir olaya, varlığa, düşünceye adayarak yaşamak istiyor.. Bir çeşit açlık gibi bu ihtiyacını gidermek istiyor sanırım.. İnsanın bu açlığını giderirken bana kalırsa çok dikkatli olması lazım.. Anlatılan yüzlerce hikayeden sadece bir tanesi doğru olmalı.. Tabi bir kesim var ki insandaki bu ihtiyacı ilkel ve gereksiz bulup bütün hikayeleri reddediyor.. Ben gerçek hikayenin Kuran'da anlatıldığını düşünüyorum.. Ortada evreni yaratan süper bir bilinç varsa doğru yolu gösterecek akımı bütün dünyanın haberdar olacağı şekilde yayacağını tahmin ediyorum.. Bütün dünya insanlarının kulağına giden, varlığından haberdar olunan inanış stilleri sadece 3 büyük hak din olan musevilik, hıristiyanlık ve müslümanlık.. Geri kalan düşünce şekilleri, akımlar ve inanışlar bence uydurma ve insan icadı felsefeler..




    Bence durumu gayet güzel bir şekilde tespit etmişsin.Özellikle de çok dikkatli olunması hususunu ben de vurgulamak istiyorum.Bu hastalıklı akımlar malesef bizede bulaşmaya başladı.

    Dinin köklerinden,aslından,saflığından ve sadeliğinden uzaklaşıldıkça böyle manyakların sayısı da giderek artıyor.Bu hastalıklı akımlar malesef büyük oranda hasta ülkenin hasta insanları tarafından yani Amerikalılar tarafından tüm dünyaya bulaştırılıyor.
    Neredeyse her ev kendi tarikatını/dinini kendisi inşa etmiş durumda.Tabi bunun adına din denirse.

    Bu tarikatlar söz konusu olduğunda aklıma hep Donnie Darko filmi gelir.Bu filmde bu türden oluşumlara mükemmel bir gönderme yapılmıştı.Evrendeki herşeyi korku ve sevgi arasında çizilen bir çizgi ile açıklamaya çalışan,şu Sevgi dini tarzında anti-hristiyan bir sapık tarikatın liderine Donnie Darko mükemmel bir ders vermişti.
    Bu lidere tapan bir öğretmen, sınıfta öğrencilere propogandasını yaparken, Donnie dayanamayıp sözü alıyor ve insan duygularının, korku-sevgi arasındaki düz bir çizgi ile nasıl bu kadar basite indirgeyerek açıklanabileceğini soruyor.Tabi sevgi dolu öğretmenimiz ise kem küm ediyor ve ona liderinin kitabını okumasını öğütlüyor.Donnie ise öğretmenine o kitabı alıp daha başka işlerde kullanmasını söylüyor.Aynı dersi şu sevgi dolu liderin okulun konferans salonunda yaptığı şov sırasında veriyor.Zaten bu tiplerin en belirgin özellikleri çok iyi birer şovmen olmaları.Amerikan televizyonlarında bu tiplerden bol miktarda var.
    Ama filmde asıl olayın bittiği nokta; Donnie'nin şu sevgi peygamberinin evini ateşe vermesi ve itfayecilerin evin bodrumunda buldukları gizli bir odada bu adamın küçük kız çocuklarına ne kadar çok sevgi duyduğunun ortaya çımasıydı.

    Benim de takip edebildiğim kadarıyla bu manyakların liderleri ya Bill Gates kadar zengin ya da fena halde sapıklar ya da hem zengin hem sapıklar.




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.