Şimdi Ara

Ahirete inananların ölüm karşısında feryad etmesindeki sebep üzerine

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
27
Cevap
0
Favori
583
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Mantıki olarak bakarsak olaya, yakınından ailesinden birinin ölümüne ancak ahiret inancı olmayanların çok üzülmesi, feryatlar ağıtlar koparması uygundur zira yok olacaklarını bildikleri ya da inandıkları için elbette sevilen birinin yok olduğunu düşünmek korkunçtur, korkunç bile yetersiz kalır, kelimeler tarif edemez bunu.

    Ancak imanı sağlam, dini bütün ve ahiret inancı olan birisinin ölüm karşısında saçını başını yolması, feryadlar ağıtlar koparması nedir? Bence bu, ölüm sonrası belirsizliğin ittiği bilinçaltısal inançsızlık güdüsünün bir yansımasıdır, hani en imanlı olduğumuz zamanlarda bile bir kere olsun "ya yoksa?" dediğimiz olmuştur ya içten içe, işte o şüphenin beslendiği o karanlık bilinçaltı bölgesi, sevilen kişinin ölümünde açığa çıkar kendini imanlı sayan birinde. Bu açığa çıkış da tüyler ürpertici bir ağıt dışavurumu ile, kendini paralamakla sonuçlanır.


    Çünkü dinsel mantık der ki bir kişinin ölmesi ile İstanbul'dan Amerika'ya bir daha dönmemek ve Amerika'ya siz gitmedikçe onunla iletişime geçememek üzerine göç etmesi arasında hiçbir fark yoktur. Zira ölüm durumu yalnızca ama yalnızca ufak bir boyut değiştirmeden ibarettir, yok olmak söz konusu değildir. Evet, sevdiğimiz birinin Amerika'ya bir daha dönmemek üzerine gitmesine ve oraya gitmedikçe bir daha iletişim kuramayacak olmamıza da üzülürüz, içimiz burkulur. Ancak Amerika'ya er ya da geç gideceğimizi bildiğimiz için üzüntü olayını istesek de abartamayız, saç baş yolma gibi bir durum söz konusu olamaz.

    Ya Anadolu'da ölüme yapılan ağıtlar? Kadınların ellerini dizine vurarak saçını başını yolması, hüngür hüngür nefes kesilene kadar ağlamaları, çığlık koparmaları??? Bunlar Sizce ahiretten şüphe duymayan bünyeye uygun ölçülü bir davranış mı?

    İsterse ölümden sonra o sevilen kişinin cehenneme gideceğini düşünsün - ki dinsel olarak da Allah'tan başka kimse bilemeyeceği için öyle düşünmesi de dine aykırıdır- bu asla sebep değildir çünkü hiçbir insanın ölür ölmez cennete ya da cehenneme gitmediği sabittir dini açıdan, ahiret gününe inanan birisinin öyle düşünmesi de beklenemez yani..

    Sonuç olarak, imanlı birinin sevdiğinin ölmesi durumunda yalnızca o sevdiği kişiye alışkın olduğu ve ondan yaşam boyu (belki birkaç on yıl) kopmuş olduğu için hüzün duyabilir, içi burkulur, belki şok etkisi ağlayabilir, bunlar bile bilincin sebep olduğu içgüdüsel hareketler olsa bile dini açıdan sıkıntı yoktur. Ammavelakin belirttiğim şekilde ve hepimizin birçok sefer gördüğü, tanık olduğu, bildiği şekilde kendini paralayarak günler haftalar hatta aylar boyunca yas tutmanın, saç baş yolmanın; yok olmamaya ve ölümden sonra hayata inanan yahut inandığını söyleyen birinin yapmış olmasının açık şekilde tutarsızlık örneği olduğunu iddia ediyorum. Burada yanlış anlaşılmaması gerekilen husus, imanlı birinin ölüm sonrası çok üzülmesi onun bilinçsel imanını değil bilinçaltısal imanını sorgulatır. Yani aslında adam ya da kadın asla ahirete şüphe duymayı aklından bile geçirmeyebililir, ancak bilinçaltı ondan bağımsız çalıştığı için bilinçaltındaki olgunlaşmamış iman ve zincirdeki şüphe o an devreye girer ve vücut varolma içgüdüsüne yapılmış bu darbeye karşı müthiş bir acı duyar, bu da aşırı üzüntüye, kendini paralamaya yol açar..

    Her insan şüphesiz ki aynı tepkiyi göstermez, ancak yakın birinin ölümü karşısındaki o korkunç, o tarifsiz acı hissi hepimizde görülür, kimisi o acıyı içinde söndürür kimisi ise dışavurur. Bu acının sebebi varolma içgüdüsüden kaynaklıdır (bu konuda tam emin olmamakla birlikte varolma içgüdüsünün asıl sebep olduğunu düşünüyorum), yakın duyulan, sevilen kişiyle aramızda bir takım duygusal bağlar oluşur, herhalde böyle bir sebepten ötürü de bağ kurduklarımızın yok olmasını hissetmemiz bize bunu yaşatır. Doğada birçok hayvanın, yavrusunun ölümü karşısında üzüntü diyebileceğimiz davranışlar sergiledikleri görülmüş olmakla birlikte hiçbirinin üzüntüsü insanınkiyle kıyaslanamayacak ölçüdedir. İnsanın üzüntüsünün bu denli yüce boyutlara oluşmasının sebebiyse sanıyorum hayvanlarda olmayan bilinç yahut farkındalık ile açıklanabilir. Bildiğimiz kadarıyla varolduğunun bilincinde olan tek canlı insandır, işte bu farkındalık da bizi bilinmezlik karşısında korkak yapmaktadır, çok daha karmaşık bir yapıya sokmaktadır işi...

    Laf kalabalığını Shakespeare'in Hamlet tiradıyla bitiyorum izninizle:

    Var olmak mı, yok olmak mı, bütün sorun bu!(Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!)
    Düşüncemizin katlanması mı güzel,
    Zalim kaderin yumruklarına, oklarına
    Yoksa diretip bela denizlerine karşı
    Dur, yeter! Demesi mi?
    Ölmek, uyumak sadece! Düşünün ki uyumakla yalnız
    Bitebilir bütün acıları yüreğin,
    Çektiği bütün kahırlar insanoğlunun.
    Uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o kötü!
    Çünkü ölüm uykularında,
    Sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygısından,
    Ne düşler görebilir insan, düşünmeli bunu.
    Bu düşüncedir uzun yaşamayı cehennem eden.
    Kim dayanabilir zamanın kırbacına?
    Zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine,
    Sevgisinin kepaze edilmesine
    Kanunların bu kadar yavaş
    Yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine
    Kötülere kul olmasına iyi insanın
    Bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken?
    Kim ister bütün bunlara katlanmak
    Ağır bir hayatın altında inleyip terlemek
    Ölümden sonraki bir şeyden korkmasa,
    O kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya
    Ürkütmese yüreğini?
    Bilmediğimiz belalara atılmaktansa
    Çektiklerine razı etmese insanı?
    Bilinç böyle korkak ediyor hepimizi:
    Düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor
    Yürekten gelenin doğal rengini.
    Ve nice büyük, yiğitçe atılışlar
    Yollarını değiştirip bu yüzden.
    Bir iş, bir eylem olma gücünü yitiriyorlar.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >







  • quote:

    Ancak imanı sağlam, dini bütün ve ahiret inancı olan birisinin ölüm karşısında saçını başını yolması, feryadlar ağıtlar koparması nedir?


    çıkış noktası hatalı olunca varılan yerde(sonuçda) buna paralel seyir izliyor..

    sana en güzel örnekden bahsedeyim..

    hz peygamberin vefatı ve yakın çevresinin (kızı fatıma r.a ) tepkisi..imanı sağlam dedin ya o bakımdan..

    hz peygamber vefatına çok az süre kala ..kızı hz fatımayı çağırıyor yanına..eğilip gizlice kulağına bir şeyler söylüyor..

    hz fatıma ağlamaya başlıyor..daha sonra ..hz peygamber tekrar yakınına çağırıyor..yine sadece hz fatımanın işiteceği şekilde bir şeyler söylüyor..

    bu kez hz fatıma gülümsemeye başlıyor...olaya şahit olanlar...bu duruma hayli şaşırıyorlar...bi süre sonra odadan çıkınca hz fatıma etrafına üşüşüp soruyorlar olup biteni..

    anlatıyor annemiz..ilk kez çağırıp kulağıma fısıldadığında öleceğini haber verdi..bunu duyunca ağladım..

    ikinci kez çağırınca..ailesinden (ehli beyt) ona kısa sürede ilk kavuşacak olanın ben olacağımı haber verdi..buna sevindim demiş..gülümsemem bu sebebledir diye bitirmiş..

    işin ilginç yanı hz peygamber o gün vefat etmiş..kızı ise yaklaşık 6 ay sonra ona kavuşmuşdur..üstelik çok genç bir yaşta 23 yaşında

    tıpkı hz peygamberin ifade ettiği şekilde...

    ölüm yapısı itibari ile insana soğuk gelir..bu imanın kuvveti ile de direkt alakalıdır..ayna gibidir ölüm ..insana kendisini gösterir..eğer uhrevi yönü bozuksa eksikse veya diğer sorunlar(küfür isyan günahlar vb) ile içli dışlı ise ..acısı ..bozukluğuna uygun şekilde artar yada tam tersi ise durumda ..arzusu iştiyakı biran önce ölme arzusu ile yanar yakılır..tarih bunun örnekleri ile dolu..kabaca mesele bundan ibaret

    yani bi insan iman ettiği halde ölüm sonrası abartılı aşırı tepki veriyorsa ..imanında ..yakininde sorun var demektir..




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sabah Yıldızı -- 15 Şubat 2017; 22:27:26 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sabah Yıldızı

    quote:

    Ancak imanı sağlam, dini bütün ve ahiret inancı olan birisinin ölüm karşısında saçını başını yolması, feryadlar ağıtlar koparması nedir?


    çıkış noktası hatalı olunca varılan yerde(sonuçda) buna paralel seyir izliyor..

    sana en güzel örnekden bahsedeyim..

    hz peygamberin vefatı ve yakın çevresinin (kızı fatıma r.a ) tepkisi..imanı sağlam dedin ya o bakımdan..

    hz peygamber vefatına çok az süre kala ..kızı hz fatımayı çağırıyor yanına..eğilip gizlice kulağına bir şeyler söylüyor..

    hz fatıma ağlamaya başlıyor..daha sonra ..hz peygamber tekrar yakınına çağırıyor..yine sadece hz fatımanın işiteceği şekilde bir şeyler söylüyor..

    bu kez hz fatıma gülümsemeye başlıyor...olaya şahit olanlar...bu duruma hayli şaşırıyorlar...bi süre sonra odadan çıkınca hz fatıma etrafına üşüşüp soruyorlar olup biteni..

    anlatıyor annemiz..ilk kez çağırıp kulağıma fısıldadığında öleceğini haber verdi..bunu duyunca ağladım..

    ikinci kez çağırınca..ailesinden (ehli beyt) ona kısa sürede ilk kavuşacak olanın ben olacağımı haber verdi..buna sevindim demiş..gülümsemem bu sebebledir diye bitirmiş..

    işin ilginç yanı hz peygamber o gün vefat etmiş..kızı ise yaklaşık 6 ay sonra ona kavuşmuşdur..üstelik çok genç bir yaşta 23 yaşında

    tıpkı hz peygamberin ifade ettiği şekilde...

    ölüm yapısı itibari ile insana soğuk gelir..bu imanın kuvveti ile de direkt alakalıdır..ayna gibidir ölüm ..insana kendisini gösterir..eğer uhrevi yönü bozuksa eksikse veya diğer sorunlar(küfür isyan günahlar vb) ile içli dışlı ise ..acısı ..bozukluğuna uygun şekilde artar yada tam tersi ise durumda ..arzusu iştiyakı biran önce ölme arzusu ile yanar yakılır..tarih bunun örnekleri ile dolu..kabaca mesele bundan ibaret

    yani bi insan iman ettiği halde ölüm sonrası abartılı aşırı tepki veriyorsa ..imanında ..yakininde sorun var demektir..



    quote:

    yani bi insan iman ettiği halde ölüm sonrası abartılı aşırı tepki veriyorsa ..imanında ..yakininde sorun var demektir..





    Konuda da bunun aksini savunmadım zaten, görebileceğin üzere feryad, yakarış, ağır, saç baş yolma gibi durumları örnek verdim üzerinde asıl durulması gerekilen noktalar bunlar. Yoksa alıştığımız birinden uzun vadeli ayrılmanın verdiği burukluk hissinin göz yaşına, ağlamaya yol açması kadar doğal bir şey yok ancak bu ölçülü olunduğu sürece doğaldır, iş aşırıya kaçtı mı kişinin ahiret inancı tam değil demektir içten. Ve işin ilginç yanı, aşırı bir üzüntüyle, feryadla ölümü karşılamak çok çok sık görülen bir şey iken başka bir ülkeye göç etmiş gibi ölçülü miktarda üzülmek çok daha ender rastlanan bir durumdur. Bu durum aslında insanın doğal içgüdüsünün imanına üstün geldiğini kanıtlar. Ölümün yapısı itibariyle soğuk gelmesi de din dışı, doğal bir durumdur. Dinde ölüm diye bir şey yok aslında, beden ölüyor ama bilinci taşıyan ve insanın asli bedeni olan ruha hiçbir şey olmuyor, yalnızca ruh bedenden ayrılıyor hepsi bu kadar basit dine göre. Ama işte insan içgüdüsü imanı o kadar kolay hazmedemez, doğa dinden güçlüdür ne de olsa.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Dinde ölüm diye bir şey yok aslında, beden ölüyor ama bilinci taşıyan ve insanın asli bedeni olan ruha hiçbir şey olmuyor, yalnızca ruh bedenden ayrılıyor hepsi bu kadar basit dine göre


    işte bu anlamı içselleştirmek mesele..


    quote:

    iş aşırıya kaçtı mı kişinin ahiret inancı tam değil demektir içten.


    şems 9. ayet ..nefsi temizlemek lazım..düşün şimdi..yıkık dökük harabe bile sayılmayacak derme çatma bi barakada hayat sürüyorsun..birileri sana gelse ve hadsiz hududsuz zenginlik refah konfor ve muhteşem bir malikane gösterse ..buraya taşınmakda seni özgür bıraksa..barakadan çıkmakda tereddüd edermisin..

    sana sunulanları gözlerin ile görüyorsun ..karşında duruyor..elini uzatsan yani barakadan çıkmaya yeltensen iş tamam..

    kim razı olur barakaya ..yakin olayı burada devreye giriyor..iman etmekle bitmiyor yani mesele..iman artan kuvvetlenen bir varlık..imanın kuvvetine göre ölümde mahiyet olarak farklılık arz ediyor..

    ve elbette hayır doğa dinden güçlü değildir..eğer öyle olsa idi ilk cevabımda bahsettiğim ölüme aşık ona biran önce kavuşma arzusunda olan onlarca insan tarihde yer işgal etmezdi..

    ama doğa(nefs) kendi haline bırakılır terbiye edilmezse....imanın zayıflı-yokluğu neticesi insana galib gelir ..galib gelişi insana kıyasladır dine değil ..




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sabah Yıldızı

    quote:

    Dinde ölüm diye bir şey yok aslında, beden ölüyor ama bilinci taşıyan ve insanın asli bedeni olan ruha hiçbir şey olmuyor, yalnızca ruh bedenden ayrılıyor hepsi bu kadar basit dine göre


    işte bu anlamı içselleştirmek mesele..


    quote:

    iş aşırıya kaçtı mı kişinin ahiret inancı tam değil demektir içten.


    şems 9. ayet ..nefsi temizlemek lazım..düşün şimdi..yıkık dökük harabe bile sayılmayacak derme çatma bi barakada hayat sürüyorsun..birileri sana gelse ve hadsiz hududsuz zenginlik refah konfor ve muhteşem bir malikane gösterse ..buraya taşınmakda seni özgür bıraksa..barakadan çıkmakda tereddüd edermisin..

    sana sunulanları gözlerin ile görüyorsun ..karşında duruyor..elini uzatsan yani barakadan çıkmaya yeltensen iş tamam..

    kim razı olur barakaya ..yakin olayı burada devreye giriyor..iman etmekle bitmiyor yani mesele..iman artan kuvvetlenen bir varlık..imanın kuvvetine göre ölümde mahiyet olarak farklılık arz ediyor..

    ve elbette hayır doğa dinden güçlü değildir..eğer öyle olsa idi ilk cevabımda bahsettiğim ölüme aşık ona biran önce kavuşma arzusunda olan onlarca insan tarihde yer işgal etmezdi..

    ama doğa(nefs) kendi haline bırakılır terbiye edilmezse....imanın zayıflı-yokluğu neticesi insana galib gelir ..galib gelişi insana kıyasladır dine değil ..







    Doğa ve din (iman) olayı ayrı bir konu, sen din daha güçlüdür dersin ben doğa sayesinde dinler varolmuştur, açlık kıtlık doğal felaket hastalık gibi doğanun sonucu olan durumların dinden daha baskın geleceğini, hastalığın, açlığın imanı bile sarsabileceğini ve buna anca Eyüp hikayesindeki gibi aşmış kişilerin bir noktaya kadar karşı koyabileceğini söylerim.. Din doğanın insan bilincinde doğurduğu bir ürünüdür aslında. Cennet arzusu arzu edilen doğaya özlemdir, cehennem korkusu bıkkınlık veren çöl yaşamının süslenmiş biçimidir. Dini din, insanı da insan yapan doğadır, din de dahil olmak üzere her şey doğanın kölesidir, yalnız son birkaç yydır insan bilimi bu köleliğe karşı başkaldırır oldu, ama hâlâ mutlak güç doğa, tek tanrı doğa.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • istediğin gibi düşünebilirsin..buna engel yok..

    ama güç-güçsüzlük olayı insan odaklıdır..kapasite -kalite meselesi..

    ha bu arada buz cehennemide var çölün süslenmiş biçimi dedin ya o bakımdan
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sabah Yıldızı

    istediğin gibi düşünebilirsin..buna engel yok..

    ama güç-güçsüzlük olayı insan odaklıdır..kapasite -kalite meselesi..

    ha bu arada buz cehennemide var çölün süslenmiş biçimi dedin ya o bakımdan

    Paten de varsa ne âlâ

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: fyodorleo


    quote:

    Orijinalden alıntı: Sabah Yıldızı

    istediğin gibi düşünebilirsin..buna engel yok..

    ama güç-güçsüzlük olayı insan odaklıdır..kapasite -kalite meselesi..

    ha bu arada buz cehennemide var çölün süslenmiş biçimi dedin ya o bakımdan

    Paten de varsa ne âlâ

    paten sadece zebanilerde kaymak onlara has




  • Aslında onlarında bir tarafları inanmıyor ve dinlerinin saçma olduğunu biliyor. Fakat söylemeye hatta, düşünmeye korkuyorlar ancak Bilinçaltları dışarıya yalan söyleyemez.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Perceptron

    Aslında onlarında bir tarafları inanmıyor ve dinlerinin saçma olduğunu biliyor. Fakat söylemeye hatta, düşünmeye korkuyorlar ancak Bilinçaltları dışarıya yalan söyleyemez.

    kendi adına konuş benim (bizim) adımıza değil..yaşadığın olumsuz tecrübeler sonrası dine sırt çevirmiş olman ne dinin nede bizim kabahatimiz değil..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Perceptron

    Aslında onlarında bir tarafları inanmıyor ve dinlerinin saçma olduğunu biliyor. Fakat söylemeye hatta, düşünmeye korkuyorlar ancak Bilinçaltları dışarıya yalan söyleyemez.

    Gerçekler acıdır, kitlelerin acı gerçeği tercih etmesi yerine mutluluk veren yalanları tercih etmesi kadar doğal bir durum yoktur, bu mutluluk veren yalanlar kitlelere yaşam benzini (enerjisi) vermektedir. Ve ilginçtir ki insanlar kitlelerden ayrılıp bireyselleşmeye başladıkça acı veren gerçekleri daha kolay kabullenmeye başladı çünkü bireysellik bir noktadan sonra mutluluk veren yalanların acı veren gerçeklerden aslında daha da acı olduğunu göstertti. Eminim ki bireyselleşme arttıkça insanlar daha hür düşünebilecek, düşünebilmek için vakit bulacak ve dolayısıyla bireysellik arttıkça mutlululuk veren yalanların kadim zincirlerinden kurtulacak, hakikati, acı hakikati şevkle kabul edeceklerdir yalanlara karşı!

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sabah Yıldızı


    quote:

    Orijinalden alıntı: Perceptron

    Aslında onlarında bir tarafları inanmıyor ve dinlerinin saçma olduğunu biliyor. Fakat söylemeye hatta, düşünmeye korkuyorlar ancak Bilinçaltları dışarıya yalan söyleyemez.

    kendi adına konuş benim (bizim) adımıza değil..yaşadığın olumsuz tecrübeler sonrası dine sırt çevirmiş olman ne dinin nede bizim kabahatimiz değil..



    Bizzat sizin adınıza konuşuyorum.

    Dinlere sırt çevirmeme olumsuz şeyler sebep olmadı. Birini kaybetmemle de alakası yok.

    Asıl Dinin olumsuz olması ona sırt çevirmemi sağladı. Bunu farketmem olumlu bir şeydi

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Vaaay arkadaş. Meğerse bizim anadolunun imanlı sandığımız bacıları, gizliden gizliye imansızmış. Bak şimdi bi yaşıma daha girdim. Bu konuyu açan arkadaş ne kadar dahi bir insan ki bize gerçek imanlıları gösterdi. Bak elin gevuruna, hiç ölenin arkasından ağlıyo mu? Demek ki gevurlar daha imanlıymış. Bizi hep kandırdılar demek ki bugüne kadar. Biz de elin gevurunu kalpsiz, imansız, ruhsuz insanlar olarak bilirdik. Meğerse imandan dolayı öyle görünüyolarmış.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Perceptron


    quote:

    Orijinalden alıntı: Sabah Yıldızı


    quote:

    Orijinalden alıntı: Perceptron

    Aslında onlarında bir tarafları inanmıyor ve dinlerinin saçma olduğunu biliyor. Fakat söylemeye hatta, düşünmeye korkuyorlar ancak Bilinçaltları dışarıya yalan söyleyemez.

    kendi adına konuş benim (bizim) adımıza değil..yaşadığın olumsuz tecrübeler sonrası dine sırt çevirmiş olman ne dinin nede bizim kabahatimiz değil..



    Bizzat sizin adınıza konuşuyorum.

    Dinlere sırt çevirmeme olumsuz şeyler sebep olmadı. Birini kaybetmemle de alakası yok.

    Asıl Dinin olumsuz olması ona sırt çevirmemi sağladı. Bunu farketmem olumlu bir şeydi

    benim adıma nasıl konuşabilirsin ki..mantıklı biri helede iman meselesinde nasıl kesin kanaat geliştirir..hemde hiç tanımadığı biri üzerinden..

     Ahirete inananların ölüm karşısında feryad etmesindeki sebep üzerine

    bak burada şu an işlediğin çirkin fiilden şikayet ediyorsun

    daha önce tasavvuf konusunda olumsuz bir tecrübe yaşadığını hatta dengeni yitirdiğini dile getirmiştin..neler yaşadığını elbette sen daha iyi bilirsin

    eden kendine eder..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sabah Yıldızı -- 16 Şubat 2017; 0:39:29 >




  • Acikcasi ben olumden sonra yasama inandiklarini dusunmuyorum.



    Insanlara tum malvarligini bana borc ver diger tarafta oderim diyorum hic orali olmuyorlar. inanan insan diger tarafta kat kat fazlasini alacagindan kosarak kabul etmesi gerekirdi.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Jeopol -- 16 Şubat 2017; 0:51:44 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • İnanç değişik Bi durum. İnanan insan olume meydan okumaz. Acıkır kanı kırmızı akar vesaire.



    Önemli olan feryad ettiren olum şekli olmalı. Yaşı konumu nasıl olduğu bıunlar insanı huzne sevkeder.



    Olumun yaşı vardır diye kabul edilir. Erken geleni de insanı yıpratır.



    İnanç bir zırh ise bu zırh olume acoya katlan diye verilmemiş bi şeye benziyor. Veriliş amacı çok başka Bi şey olmalı.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Jeopol kullanıcısına yanıt
    hahahaha çok iyiydi bu
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sabah Yıldızı


    quote:

    Orijinalden alıntı: Perceptron


    quote:

    Orijinalden alıntı: Sabah Yıldızı


    quote:

    Orijinalden alıntı: Perceptron

    Aslında onlarında bir tarafları inanmıyor ve dinlerinin saçma olduğunu biliyor. Fakat söylemeye hatta, düşünmeye korkuyorlar ancak Bilinçaltları dışarıya yalan söyleyemez.

    kendi adına konuş benim (bizim) adımıza değil..yaşadığın olumsuz tecrübeler sonrası dine sırt çevirmiş olman ne dinin nede bizim kabahatimiz değil..



    Bizzat sizin adınıza konuşuyorum.

    Dinlere sırt çevirmeme olumsuz şeyler sebep olmadı. Birini kaybetmemle de alakası yok.

    Asıl Dinin olumsuz olması ona sırt çevirmemi sağladı. Bunu farketmem olumlu bir şeydi

    benim adıma nasıl konuşabilirsin ki..mantıklı biri helede iman meselesinde nasıl kesin kanaat geliştirir..hemde hiç tanımadığı biri üzerinden..

     Ahirete inananların ölüm karşısında feryad etmesindeki sebep üzerine

    bak burada şu an işlediğin çirkin fiilden şikayet ediyorsun

    daha önce tasavvuf konusunda olumsuz bir tecrübe yaşadığını hatta dengeni yitirdiğini dile getirmiştin..neler yaşadığını elbette sen daha iyi bilirsin

    eden kendine eder..



    Aramızda ciddi bir iletişim eksikliği var.

    Tasavvuf konusunda bile o kadar tartışıp, aynı şeyi dediğimiz sonucuna varmıştık.

    Yukarıda sadece seni kastetmiyorum. Müslümanları kastediyorum. Ve müslümanlar ve islam hakkında bilgim var.

    Sen kendini imansızlığa ve şüpheye götüren şeye şeytan adını verip, onu kendinden soyutluyorsun. Fakat ben ise yukarıda, onu senin parçan olarak ifade ettim.

    Yani sen nefsi safiye seviyesine ulaşmış öyle şeyleri düşünmeyen birisiysen bilemem. Ama hayatının bir asamasında düşünmüş olman muhtemel değil mi?

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • İmanı sağlam olanın şimdiye kadar öyle bir şey yaptığını görmedim. Yalan söyleme, hadi işine.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bütün insanların bilinç altında kırıntı da olsa şüphe mevcuttur. Sonuçta öteki tarafa gidip dönen yok. Öteki hayat ile ilgili bir tane bile kanıt yok. Ama insan ölmeyi istemiyor doğası gereği ve bu korkusunu da böyle yeniyor, yenmek istiyor. Bu işin ekmeğini de insanlara hayali öbür dünyayı anlatan din adamları yiyiyor o ayrı konu.

    Hayat zor gerçekten. Bir yakınını kaybetmek öteki hayatın varlığına inansanda inanmasanda çok zor. Bu konuda feryat ediyorlar vs diyerek kimseyi küçümsemek doğru değil.

    Askere yolladığı 18 yaşındaki el bebek gül bebek çocuğunun ölüm haberini alan annenin feryatlara boğulması çok normal. İnançlı veya inançsız her anne aynı kötü hisleri yaşar düşüncesindeyim.
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.