Şimdi Ara

A.R.O.G (2008) (21. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
550
Cevap
0
Favori
26.582
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1920212223
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • en buyugu 15 yasında en kucugu 8 yasında 5 cocuk ıle arefe gunu gıttık
    bende 35 yasındayım

    begenmeyen yoktu
    en guzel yanı ıse guzel sosyal kelımecıkler aralara serpıstırılmıstı
  • quote:

    Orjinalden alıntı: microph

    Yüksel Aytuğ - İKİNCİ HAYAL KIRIKLIĞIM A.R.O.G



    Bu kez ortamdan etkilenmemek için Cem Yılmaz'ın filmini basın gösterimi ya da galada değil, normal seansta izlemeye karar verdim. Cumartesi günü, Maçka Cinebonus'a gittim. Barındırdığı sosyal statü olarak Cem Yılmaz'ın izleyici profili için en uygun salonlardan biriydi. Hava bulutluydu, yağmur atıştırmak üzereydi. Yani sinemaya gitmek için iyi bir gün ve iyi bir saat seçmiştim. Ne olur, ne olmaz diyerek bir gün önceden rezervasyon yaptırmıştım. Ama o da ne? 150 kişilik salonda sadece 15 kişi vardı... Filmin başından sonuna kadar, şöyle salonda yükselen topluca bir kahkahaya rastlamadım. Film bittikten sonra insanların yüzlerine neredeyse tek tek baktım. Donuk bir ifade takınmışlardı. İçlerinden biri bile gülerek, "Ya şu sahne ne komikti değil mi?" diye ötekine anlatmıyordu, ki komik filmlerin ardından ilk yapılan şey, gülünen sahnelerin geyiği olurdu... Dünyanın en snob, en ciddi, en müşkülpesent 16 kişisini aynı salona doldurmaları mümkün olmadığına göre, filmde bir "arıza" olmalıydı... Ben G.O.R.A.'da da fazla gülememiştim. A.R.O.G.'da da tebessüm ettiğim bir-iki sahne dışında öyle kahkahalara boğulduğum filan olmadı... Oysa Cem Yılmaz'ın yıllardır tekrarladığı aynı gösteriyi her izleyişimde salondan kasıklarım ağrıyarak çıkıyordum. Film tekniği neredeyse mükemmel, efektler yerli yerinde, oyunculuklar vasatın üzerinde... Ama ben "film tekniği" görmek istesem, Cem Yılmaz'ın filminde işim ne? Gider, Steven Spielberg'in fantezi filmlerini izlerim... Benim Cem'den beklediğim, tıpkı sahne gösterisinde olduğu gibi bana kahkahalar attırması, koltuğumdan yerlere düşürmesi... Film, "Turist Ömer Uzayda"nın 10 milyon dolarlık sponsor bulunup, günümüz teknolojisi ile çekilmiş haline benziyor. Bir de sponsor firmaların resm-i geçidi var ki, filmi uzun bir televizyon reklamına çevirmiş... Cem, "Bu filme decoder'le gelin... Binlerce gizli espri var" demiş. Sanırım araya sıkıştırmaya çalıştığı sosyal ve felsefi mesajlardan söz etmiş. Bence decoder'e filan gerek yok. Zaten hepsi gözümüzün içine sokuluyor!.. Filmden aklımda kalan tek cümleye gelince: Arif, umutsuz bir şekilde "Maymundan gelip gelmediğimizi bilmiyorum ama maymuna doğru gittiğimiz kesin" diyor... İşte orada sonuna kadar haklısın sevgili Cem...

    CMYLMZ'ı kötüleyen ünlü kişiler ve köşe yazarlarının bence hepsi gösterisine gidipte ondan laf yiyen kişiler.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Reasonable


    quote:

    Orjinalden alıntı: microph

    Yüksel Aytuğ - İKİNCİ HAYAL KIRIKLIĞIM A.R.O.G

    CMYLMZ'ı kötüleyen ünlü kişiler ve köşe yazarlarının bence hepsi gösterisine gidipte ondan laf yiyen kişiler.

    kessin.. bu kötüleyenler ya doğanın kalemşörleri yada cemden laf yiyipde hazmedemeyenler


    ekmekleri yaparken üstünebide çizik atıyor yaaa

    -fırın nerde
    -fırın yok arif
    -hemen fırın yapın hemen





  • quote:

    Orjinalden alıntı: Lo@ding


    quote:

    Orjinalden alıntı: Reasonable


    quote:

    Orjinalden alıntı: microph

    Yüksel Aytuğ - İKİNCİ HAYAL KIRIKLIĞIM A.R.O.G

    CMYLMZ'ı kötüleyen ünlü kişiler ve köşe yazarlarının bence hepsi gösterisine gidipte ondan laf yiyen kişiler.

    kessin.. bu kötüleyenler ya doğanın kalemşörleri yada cemden laf yiyipde hazmedemeyenler


    ekmekleri yaparken üstünebide çizik atıyor yaaa

    -fırın nerde
    -fırın yok arif
    -hemen fırın yapın hemen



    O sahnede süperdi.Ekmek için büyük bir hevesle geliyor falan.




  •  A.R.O.G (2008)
     A.R.O.G (2008)
     A.R.O.G (2008)
     A.R.O.G (2008)
     A.R.O.G (2008)





  • quote:

    Orjinalden alıntı: Lord Westside

    Taner nerdesin ALINTI yapsana bekliyoruz..

     A.R.O.G (2008)

    Tufan Türenç / Hürriyet

    Yaptım




  • Gora yı sıkılmadan defalarca izledim halada arşivimde duruyor gerçekten güzel bir filmdi fakat malesef arog ta aradığımı bulamadım. herşeyden önce Arif karakteri tamamen bozulmuş. Gora daki agresif , uyanık, isyankar arif gitmiş yerine pepelek saçma bir karakter gelmiş. Cem yılmaz a Gora yı tekrar izlemesini önermek gerekirmiş arog taki karakteri oynamadan önce...
    ha güldükmü güldük fakat arog arşive almaya bile değmez bir film bence
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Em®e-Baba

    Gora yı sıkılmadan defalarca izledim halada arşivimde duruyor gerçekten güzel bir filmdi fakat malesef arog ta aradığımı bulamadım. herşeyden önce Arif karakteri tamamen bozulmuş. Gora daki agresif , uyanık, isyankar arif gitmiş yerine pepelek saçma bir karakter gelmiş. Cem yılmaz a Gora yı tekrar izlemesini önermek gerekirmiş arog taki karakteri oynamadan önce...
    ha güldükmü güldük fakat arog arşive almaya bile değmez bir film bence


    uzun bir süredir bir filme gidip para vermiş olmaktan dolayı pişmanlık duymamıştım.
    üç beş tane espri için de halkın beklentisi bu kadar yükseltilmez ki
    filmden sonra sadece viagra esprileri (onu da sonunda rezil etmişler), donan idrar ve rıdvan esprisinden başka birşeyin olmadığı konuşmalara da çok şahit oldum.
    bazı yorumları okuduktan sonra; filmi izleyip beğenenler neleri çok sevmişler çok merak ettim açıkcası




  • aroga gitmek nasip olmadı daha muroya gittim sırf 2 filmi karsılastırmak ıcın arogada gitcem
  • Biraz once izledim.. Her ne kadar goreceli de olsa,bana gore igrenc bir filmdi.. Filmden hic bir beklentim yoktu sadece Cem Yilmaz`in yapiti olusu filme gitmemi sagladi. Normalde Cem Yilmaza hic gulmeyen bir grup insan arasinda da degilim, aksine cok komik bulurum. Fakat sunu soyleyebilirim ki, Arog`dan sonra insanlarin Cem Yilmazin yaptigi her filme baliklama atlamamasi gerektigini gosterdi bana gore.. Yerim musait olsaydi cikip gidecektim diger insanlarin cikip gittigi gibi.. Malesef sonuna kadar izlemek zorunda kaldim..
  • film fena değildi ama gora'ya daha fazla gülmüştüm.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi oguz_19811981 -- 13 Aralık 2008; 22:25:34 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: .TaneR.


    quote:

    Orjinalden alıntı: Lord Westside

    Taner nerdesin ALINTI yapsana bekliyoruz..

     A.R.O.G (2008)

    Tufan Türenç / Hürriyet

    Yaptım

    Bu yazı kıskançlığın dik alâsıdır bence. Filme b.k atmaktan başka bir şey değildir afedersiniz.
    Lafa bakar mısınız: "Yüzbinler kendileriyle dalga geçilmesinin farkına bile varmadan çoluk çocuk koşa koşa sinema salonlarını doldurıyor"
    Bi o yüzbinler salak, sen akıllısın Tufan Genç!
    Cem Yılmaz'ın amacı o yüzbinlerle dalga geçmek olsaydı;
    1-Bu filme 9 milyon dolar yatırmazdı
    2-O dinozor efektini yapmazdı. Kıytırık bi şeyle de yetinebilirdi
    3-O kadar set, plato vs kurmazdı.
    4-Aylarca uğraşmazdı bi film yapmak için.
    Yüzbinlerle dalga geçen filmler ortada çok. Ama Arog onlardan biri değil.




  • Bu akşam filme ikinci kez gittim. İlk gittiğim salon büyük ve kalabalık bir salondu. Büyük salonda insanların koptuğu yerlerde küçük salonda ancak gülündü. Çok şaşırdım. Ben de havaya giremedim.

    Anladım ki büyük ve kalabalık salonda izlemek lazımmış bazı filmleri. Ortak reaksiyonlar bulaşıcı sanırım.
  • Nan filmi kimse anlamadı her iddasına varım....Esprilere Arkalardan 7-8 kişinin gülme sesi geliyo yaa.(hele o dahşan affını kimse anlamadı) 2. kez izleyin bence....GORA dan kat kat güzel yaaa
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Reasonable

    Adam G.O.R.A'yı küfürlü yaptı herkes eleştirdi tepki aldı.Şimdi küfürsüz yaptı yine herkes eleştirdi.Ne yapsın bu adam?

    meyve veren ağaç taşlanır diyoruz bu gibi durumlarda
  • hıc beyenmedım berbart
    gora daha guzeldı
  • bence arog her şeyden önce türk sinemacılık tekniği açısından bir kilometre taşı olmuştur. baktığınız zaman gerçekten kaliteli bir film olduğu anlaşılıyor (dinazor sahnesi bence holywood kalitesindeydi, tüm efektler, dekor, kostüm vb. çok iyi olmuştu.)

    filme gelince ben çok beğendim ve eğlendim herkese de gitmesini tavsiye ederim.

    film biraz cem yılmaz tarzından farklıydı ama ki bence cem yılmazın kasıtlı yaptığı bir şeydi.

    adam yıllarca kimsenin yapamadığını yaptı, hep bir fark yarattı ama amacı sadece kötü eleştirmek olan insanlar sırf eleştiri olsun diye kötülediler adamın yaptıklarını. stand-up yaptı komik olsun diye mesaj yok dediler, film yaptı sadece küfür var dediler, özgün senaryo çıkardı iyi kurgu yaptı sıkıcı buldular. cem yılmaz da bence alın bu da size kapak olsun dercesine bazı şeyler koydu filmine (izleyenler biliyor zaten)

    arog bence türk sinemasının geldiği son noktadır ve örnek alınmalıdır.

    cem yılmazın son gösterisinde de dediği gibi:
    - cem bey filminizde çok küfür var çocuklar size özeniyor küfür ediyor???
    - çocuk bana özenince film yapsın neden küfür ediyo...




  • Cem Yılmaz, kuşkusuz Türk sinemasındaki A sınıf komedyenlerden biri. Hatta o kategorideki tek kişi diyebiliriz. Zira Hollywood'da Peter Sellers ve Jim Carrey; kendi dönemlerinde hangi konumdaysalar, o da sinemamızda orada günümüzde. Ata Demirer ile Şahan Gökbakar ise kendi ekollerini yaratmaya çalışan ikinci kademedeki komedyenler... Onlar da Amerikan endüstrisinde Johnny Knoxville, Rob Schneider gibi isimlere karşılık gelen bir yere sahipler. Tabii bu yorumu olumsuz anlamda değil de endüstrinin şekillenişi çerçevesinde yapıyoruz. Elbette 10 milyon dolara yakın bir bütçeyle çekilmiş ve görkemli "A.R.O.G" için Türk sinemasının A sınıfı komedi filmi diyebiliriz rahatlıkla.

    Filmin uzak ara tek yıldızı Cem Yılmaz...

    Ancak elbette A sınıf olmakla birinci sınıf komedi çekmek arasında derin farklar var. Bu bağlamda da ilk olarak, Cem Yılmaz'ın tarzını, kalemini, esprilerini ve karakterlerin içine girme yetisini kabul etmek lazım. Zira "G.O.R.A."nın yıldızı Cem Yılmaz'sa, "A.R.O.G"un yıldızı da o. Yani bu eseri; reklamı yapıldığı gibi bir 'Yontma Taş Filmi' olarak değil de 'Cem Yılmaz Filmi' tanımıyla yorumlarsak daha doğru olacaktır. Peki Yılmaz burada ne yapmak istiyor ve bu doğrultuda başarılı olabiliyor mu?

    Formülü eski kalmış ama zaman yolculuğu kavramıyla çıkış arıyor

    Öncelikle "A.R.O.G", özündeki formüle baktığımızda dünya sinemasından geri kaldığını ispatlıyor. Çünkü aslında taş devrini mesken tutarak 50'ler Hollywood'undaki kılıç-büyü (sword and sorcery) filmlerini kaynak alıyor film. Tabii bunu yapması, yapıtın geride kalmış olduğunu daha en baştan kanıtlıyor. Zira "dinozorlara ve hayvanlara karşı mücadele eden insan" temasını "One Million Years B.C." (1966) gibi filmlerde görmüştük daha önce. Geçen yıl çekilen ve aynı konuyla ilgilenen "M.Ö. 10000"i ("10.000 B.C.") ise yerin dibine batırmıştık. Yani o devirde geçen herhangi bir film çekmek Hollywood açısından bakınca 'eski'.

    Komik olsa da ciddi olsa da, bu konuda değişen bir şey yok. Çünkü bu zaten zamanında çok da yükselmemiş, hemen ortadan kalkmış bir tür. Zira türün yeterli malzemeyi sunduğunu ve hâlâ ilgi çekeceğini düşünse, her tür için bir parodi çeken alt türün ustası Mel Brooks, buna da uygun bir film çekerdi. Halbuki o, sadece epik filmleri, yani buna akraba bir alt türü ti'ye almayı tercih etmiş ve "History of The World: Part 1"i (1981) çekmişti…

    Ama elbette burada nokta koymayıp, filmin hemen her fantastik türün içinde karşımıza çıkan 'zaman yolculuğu' kavramıyla yol aldığını da belirtmek lazım. Zira bu motif, filme bir yenilik getiriyor –ki 'zaman yolculuğu' temasının "Terminator" gibi örneklerde tür kırması filmlerin içine girdiğine tanık olmuştuk- ve "A.R.O.G."un postmodern anlatıya göz kırpması için de bir alan açıyor. Ancak 'zaman yolculuğu' kavramının filme başarılı bir şekilde yerleştirilmiş olması, "Zaman Ötesi" ("Timeline", 2003) gibi örneklerde gördüğümüz üzere, filmin geçtiği asıl dönemi bayağı olmasının önünde bir engel oluşturmuyor.

    Yani "A.R.O.G"un çıkış noktası 'eskilik' kokuyor. Kısacası "RRRrrrr!" (2004) adlı Fransız filminin özündeki sorun burada da bütün hatlarıyla mevcut. Ama elbette "A.R.O.G", Cem Yılmaz farkıyla o filmin 'çöp' halinden biraz olsun kurtuluyor. Bu filmi bir taş devri parodisi veya kılıç-büyü filmi parodisi olarak da tanımlamak yanlış olur. Zira aslında Yılmaz'ın yapmak istediği, "bir Türk Taş Devri'ne giderse neler olur?" sorusunun peşine düşmek ve olay örgüsünü bu sorunun yarattığı komik durumlar etrafında inşa etmek.

    Taş Devri ütopyasını kurmak için bir çaba harcamamış

    Peki bunu yaparken bir Taş Devri ütopyasına ihtiyaç var mı? Elbette var. Zira filmin temel sorunu da onu becerememesinde. Belli ki Yılmaz ve Baltacı, projeyi yapılandırırken "Taş Devri'nde nasıl bir yaşam olacak?" sorusuna yanıt bulabilecekleri bir beyin jimnastiği yapmamış. Aksine "hangi detaylarla izleyiciyi güldürebiliriz?" sorusu üzerine kafa yormuşlar daha çok. Böyle olunca da bazı detayların hem altyapısı hem de mizah malzemesi kullanılamamış. Örnek olarak Ozan Güven'in karakterinin koluna yapılan yama verilebilir. Tabii bu kurmaca evren yaratmama (veya yaratamama) meselesinin, elbette Mike Myers filmlerindeki gibi uç ve kitsch bir doğrultuda olmasını beklemiyoruz. Ancak karşımıza çıkan Taş Devri oluşumunun ABD'nin batısındaki bir çölden farkı olmayınca (bir-iki yapısal oluşum hariç) ister istemez "Bu kadar yüksek bütçe nereye harcanmış?" sorusuyla beyin jimnastiği yapan biz oluyoruz.

    Filmin esas sorunlarından biri de bu zaten. Yaratılan dünyaya ve yan karakterlere özenmek yerine, sadece Arif karakterinin yani Cem Yılmaz'ın üzerine gitmek. Ancak belli ki Baltacı, her şeye rağmen hikâye anlatma derdindeymiş. Bu sebeple de filme yansıyan bir kafa karışıklığı var. Çünkü yapıt, hikâyesel olarak bir karmaşaya girdiğinde çaptan düşüyor. Cem Yılmaz tekrar sahneye çıkınca ise yükseliyor. Yani "G.O.R.A."dan çok da bir farkı kalmıyor bu noktada. "Hokkabaz"da (2006) filmin lehine işleyen yönetmen birlikteliği belli ki burada hiç de iyi bir sonuç çıkarmamış.

    İlk yarım saatta Amerikan popüler sinemasının dili kullanılıyor

    Zira Amerikan klasik sinemasının gramerini kullanmak bir hikâye anlatma güdüsü gerektiriyor. Ancak Cem Yılmaz, popüler bir sinema ürününde başrolü alınca, bu olanak ortadan kalkıyor. Çünkü senaryo, ister istemez onun üzerine kuruluyor. Filmin ilk yarım saatlik İstanbul kısmı aslında Baltacı'nın, bu filmde de Yılmaz'ı dizginlediğini gösteriyor. Zira o bölümde, ülkemizde Sinan Çetin, Abdullah Oğuz, Mahsun Kırmızıgül gibi sayılı yönetmenin kullandığı Amerikan klasik sinemasının gramerinin uygulandığını görüyoruz. Ancak ne oluyorsa Yontma Taş Devri'ne geçtikten sonra oluyor ve film bir anda düşüyor. Çünkü bize sunulan dünyanın, dünya sineması standartları açısından, bir-iki kıyafet dışında pek de inandırıcılığı yok,. Tabii belki Türk sineması içinde değerlendirilirse, 'yeni bir dönem' yorumu yapılabilir. Ancak böyle bir görüşün Türk sinemasına herhangi bir katkısı yok. Zira kendi yağımızla kavrula kavrula bu durumdayız!

    Arı efekti, oyuncak bebek gibi duruyor...

    Peki yüksek bütçe efektlere yansımış mı? Aslında hem evet, hem hayır. Çünkü filmin özellikle bir dönemden sonra çapta düşmesinin sebeplerinden biri, oyuncak bebek gibi duran arı efekti. Buna rağmen dinozor efekti -ki gereksiz yere üzerine gidildiği yerler de var-, fazlasıyla inandırıcı bir görüntü çiziyor. Yılmaz'ın uzaktan gördüğü dinozorların görüntüsü ise 'arka pencere' tekniğinden veya 'mavi ekran' teknolojisinin ilk kullanılan halinden izler taşıyor sanki. Böyle olunca da zaten az olan efektlerin yarısı zayıf duruyor. Tabii "ABD'de boşuna 100 milyon dolarlar harcamıyor adamlar" diye geçiştirebiliriz bu durumu. Ancak bu ucuz duran efektler, bizi 50'li-60'lı yılların Hollywood'undaki "Sinbad'ın 7. Yolculuğu" ("7th Voyage Of Sinbad", 1958) ve "Jason And The Argonauts" (1963) gibi kitsch fantastik filmlerin zamanına geri götürüyor. Yani film fantastik açıdan bir B filmi aslında... Bu da "A.R.O.G"un sadece tema ve tür açısından değil, efekt kullanımı açısından da geri kaldığını gösteriyor.

    Lafın özü, Yılmaz-Baltacı ikilisi gerçekleştirilmesi zor sahneler çekmek istemişler (Bkz. futbol sahnesi). Ancak bunların altından başarıyla kalkamamışlar. Bu da filmi uçurumdan aşağı yuvarlamış. Klişe bir öykü ve meseleler, akıllı ama anlamını çözemediğimiz film göndermeleriyle bezenmiş bu sayede. Neredeyse her sahnenin pastiş bir yapıya bürünmesi filmin, bütün dünyada aşağılanan ancak benim belli bir seviyede olduğunu düşündüğüm son iki Asteriks yapıtının kalitesini ve anlayışını akla getirmesini sağlıyor. Tom Cruise’un lafını edenin Asteriks olması ile Cem Yılmaz olması arasında bir fark yok zira. "A.R.O.G"un "Stargate" (1994), "Gözleri Tamamen Kapalı" ("Eyes Wide Shut", 1999) ve "2001: Bir Uzay Macerası" ("2001: A Space Odyseey", 1967) gibi filmlere yaptığı göndermeler de aynen bu mantığı temsil ediyor.

    Meşhur futbol sahnesi ise filmin atardamarı olabilecekken senaryonun zayıflığı yüzünden sınıfta kalmış. Zira her şutun gol olduğu ve ölen bir adamın geri gelmediği bu sahne, her şeye rağmen görsel olarak ilgi çekse de planlama açısından oldukça geri kalmış. Oyuncu isimlerinin bile sadece ikisinin espri kaygılı olması bunu kanıtlıyor. Yılmaz'ın futbol konusundaki bilinçsizliği bu sahneye zarar vermiş belli ki. Bu sebeple de Rıdvan Dilmen ve Fatih Terim gibi sektördeki sadece iki isme yapılan göndermelerle sınırlı kalınmış. Ancak elbette bir-iki detay bilerek futbol sahnesi çekerken başarılı olamamanın dünyada birçok örneği var. Bu da bu sahnelerin zorluğunu kanıtlıyor. Zaten filmin de esas sorunu; zor olanı yapmaya kalkışırken, bunun altından kalkamaması...

    (4/10)

    Kimler izlemeli?
    # Cem Yılmaz 'A' dese gülenler.
    # Türkiye'de ilk kez sinemaskop (2.35:1) oranından komedi izlemek isteyenler.

    Kimler izlememeli?
    # Hokkabaz gibi bir film bekleyenler.
    # 'Yine mi Arif!' diyenler.

    http://www.sinema.com/makale/2-7097/a-r-o-g-zor-olanin-pesine-dusunce





  • quote:

    Orjinalden alıntı: onurbey30

    Doğan medyası nedenini bilmediğim bir sebepten ötürü sürekli olarak AROG u kötüleme kampanyası başlatmış. TV yayın haklarını D-Smart tan başka bir kanalamı sattı acaba bilmiyorum ama AROG la ilgili medyada bir haber yada yorum okurken buna dikkat ederek okuyun arkadaşlar.


    Anlaşılan Dvd'si Kanal D Home Video'dan çıkmayacak. Nedeni bu olabilir...
  •  A.R.O.G (2008)

    ahmet hakan
  • 
Sayfa: önceki 1920212223
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.