Şimdi Ara

2005 palio 1.2 8v almalımıyım(aldım :) (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
33
Cevap
0
Favori
24.613
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • aracı almanızı tavsiye etmem.Aynı model ve özellikteki aracı kullandım.Yakıt olarak 1.6 motor ile aynı yakıyor.Performans olarak da sizi hasta edeceğinden şüpheniz olmasın.Kısa sürede satıp kurtulmuştum.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: @levent@

    2005 model arabada klima olmamasına şaşıran arkadaşlar ya yaşınız çok küçük arabalarla yeni tanışıyorsunuz ya arabalara yabancısınız ya da memlekete yabancısınız.Albea ve palio solelerde elektrikli ön cam bile opsiyonel. Kaldı ki klima opsiyonel olmasın. Klimayı kendisine ihtiyaç görmeyen müşteriler klima için fazladan para ödemiyorlar bu seçenekte. Arkadaşın bahsettiği palio da sahibinin klima için fazladan para vermemek için almış olduğu bir araç olsa gerek.




    Hidrolik direksiyon bile bazı 0 km araçlarda neredeyse opsiyonel..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vural_kral -- 19 Aralık 2007; 9:02:38 >
  • Madem 19 un üzeirne 1 lira dahi koyamıyorsunuz gene de alacağınız araç Palio olmamalıydı bence. Palio 3. dünya ülkelerine yakışacak kalitede bi araç 19 milyara 2. el şahane araçlar vardı 2004 yılında...
  • bencede alternatiflerin arasından palioyu hatta fiatı çıkar:)
  • Bence banzinli alın.Dizeli sadece Mercedeslerde seviyorum
  • bence almayın 1.2 benzınlı motor yaramaz bırseye hemde yakıtta tasarruf yapmaz hacim küçüldüğü için. 1.2 lerde genelde klima yoktır palio larda taktırmak ısteyen bır arkadaşa servis randumanlı olmuyor takılmaz demişti. hem palio hemde 1.2 alınmaz elde kalır
  • quote:

    Orjinalden alıntı: hasanmerto

    Madem 19 un üzeirne 1 lira dahi koyamıyorsunuz gene de alacağınız araç Palio olmamalıydı bence. Palio 3. dünya ülkelerine yakışacak kalitede bi araç 19 milyara 2. el şahane araçlar vardı 2004 yılında...



    Görüşlerinize kısmen katılıyorum. Palio'yu alırken en doğru kararı verdiğimden ben de emin değildim. Ancak şimdi yazsam uzun sürecek bir sürü faktör nedeniyle böyle bir araba almayı uygun buldum. Kısacası; haksız sayılmazsınız!

    Ancak, şu cümlenize takıldım : "Palio 3. dünya ülkelerine yakışacak kalitede bi araç"

    Eğer Palio 3. dünya ülkelerine yakışacak kalitede bir araç ise demek ki doğru arabayı almışım! Çünkü bizim Ülkemizde trafiğin genel hali tam da üçüncü dünya ülkelerinin hali gibi...

    Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti Ankara'da yaşıyorum. Ülkemin Avrupa Birliği'ne girme hedefi var; yani ülkeler liginin en üst basamağında yer almak istiyor.

    Ancak gelin görün ki Ülkemin başkentinde bile trafikle ilgili her unsur tam bir bozukluk, dağınıklık, başıboşluk içinde...

    Başkentin en önemli bulvarları, siyasi ve diplomatik açıdan "prestij yolu" olarak kabul edilen caddeleri bile koca koca çukurlar, kasislerle dolu. Samimi söylüyorum, hizmete açılalı daha bir sene olmamış Akay Kavşağı-Kuğulu Park arasındaki yeni yolda bile sayısız çukur, kasis, bozukluk var. Bu yol Ankara'nın protokol yolunun en önemli bölümlerinden biridir. Alman, Amerikan ve İtalyan elçiliklerinin önünden geçer. Ancak berbat bir asfalt kalitesine, şerit düzenine ve kaldırım yapısına sahiptir. Tam üçüncü dünyalıktır!...

    Ankara'nın Sincan, Etimesgut, Eryaman, Batıkent, Çayyolu ve Ümitköy semtleri ile Başkent, Hacettepe, Bilkent ve Ortadoğu Teknik üniversitelerini şehir merkezine bağlayan; aynı zamanda başkente Eskişehir, Afyon, Antalya, İzmir, Bursa gibi şehirlerden gelen trafiği taşıyan İnönü Bulvarı (diğer adıyla Eskişehir Yolu) bundan beş sene kadar önce komple asfaltlandı. Asfaltlama süresi olan yaklaşık üç aylık zaman içinde bu yolu kullanan milyonlarca insan büyük çile çekti. Ancak sonuçta gayet güzel bir yola kavuşuldu, insanlar da rahatlayıp "neyse çile çektik ama değdi" diye düşündü. Gel gelelim yeni asfalt daha bir sene kullanılmadan Ankara Büyükşehir Belediyesi "metro yapıyorum" diye tüm Eskişehir Yolunu kazdı, asfaltı bozdu. İki yıla yakın süre boyunca normalde üç şeritli olan Eskişehir Yolunda trafik tek şeritten aktı, tüm zemin bozuldu. O günlerde Başkentin Belediye Başkanı İ. Melih GÖKÇEK, mensup olduğu siyasi partiye yakın TV kanallarına çıkıp icraatlarını anlatıyordu. Programcılar mutlaka konuşmanın bir yerinde “Sayın Gökçek, Eskişehir Yolu yeni asfaltlandı ancak hemen sonra kazıldı. Vatandaş asfalt boşa gitti diye tepki gösteriyor. Ne diyorsunuz?” diye soruyorlardı. GÖKÇEK de “Efendim biz iş biliriz. Metro inşaatını alan mütaahhitler, inşaat bitince yolu eskisi gibi asfaltlayıp bırakacak. Yani bedelini onlar ödeyecek. Biz parayı sokağı atmayız!” diye cevaplar veriyordu.

    Aradan yıllar geçti. İnşaat kısmen tamamlandı, yol eskisi gibi tekrar üç şeride çıktı. Ancak inşaatın asfalta ve yol düzenine verdiği zararlar olduğu gibi kaldı. Hergün onbinlerce aracın geçtiği bu yoldaki çukurları, kasisleri, çökmeleri görseniz üçüncü dünya ülkesi miyiz yoksa kaçıncı dünya ülkesiyiz siz de anlarsınız...

    Tüm yollar kasis, çukur ve çökmelerle dolu... Asfalta yapılan yamalar ve tadilatlar o kadar başarısız ki; sorunları daha da çoğaltmaktan başka bir işe yaramıyor. Aynı yollar defalarca asfaltlanıyor, kazılıyor, tekrar asfaltlanıyor... Daha altı aylık yollar, köprüler, kaldırımlar berbat durumda; mutlaka bakım veya onarım istiyor. Örneğin Çukurambar-Söğütözü geçişinin üzerindeki (Otokoç’un yanındaki) köprü... Bu köprü bir sene önce genişletildi ancak geçen ay genişletilmiş bölümü çöktü. Bir yıllık köprü bir aydır onarımda... Siz söyleyin, üçüncü dünya işi mi değil mi?

    Sözde trafiği rahatlatmak adına, tıkalı kavşakları açmak adına yapılan garip köprüler, alt ve üst geçitler... Bunların Ankara’da sayısız örneği var. Mesela Kuğulupark Kavşağı veya Söğütözü’ndeki (TOBB Üniversitesinin yanındaki) köprülü kavşak. Kesişen iki yoldan birini köprüyle yukarıya alıp sözde trafik rahatlatıldı. Böylece alttan gelen yol da rahatlamış olmalı değil mi? Evet rahatladı, çünkü alttan gelen araçlar artık sola dönüş yapamıyor. Eskiden var olan basit bir ada (göbek) sayesinde her istikamete dönüş mümkün iken şimdi dönülemiyor. Hem de yolun biri köprüyle üstten geçtiği halde... Sola dönmek için yaklaşık 500 metre gidip; daha alakasız, daha kontrolsüz, daha tehlikeli bir yerden “U” dönüş yapmak zorundasınız. Tabii orada öyle bir dönüş olduğunu önceden biliyorsanız... Çünkü işaretleme yok, uyarı tabelası yok, önceden bilmeyen birinin o dönemeci fark edip de “U” dönüş yapabilmesi mümkün değil.

    Bu meseleler saymakla bitmez. 10 yıldır şehrin toplu taşıma sorununa çözüm olacak hiçbir gelişme yok. Akıbetinin ne olacağını kimsenin bilmediği bir metro inşaatı var sadece... Yukarıda dedim ya; metro yapılacak diye her yeri kazıldı, yollar değiştirildi, bazı yerlerde hayalet inşaatlar hala devam ediyor ama sonuç yok! Mevcut inşaatlar da bitmedikleri gibi trafiği daha çok sıkıştırmaktan başka işe yaramıyorlar (örneğin Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın önündeki karşılıklı iki inşaat). Üçüncü dünya ülkesi olmayan hangi ülkede böyle bir geri kalmışlık vardır acaba?

    Toplu taşıma demişken... Avrupa Birliği’ne aday Ülkemiizn başkentinde toplu taşımacılık, kural ve nizam tanımayan dolmuşlar ile halk otobüslerine ihale edilmiş durumdadır. 14 kişilik oturma kapasitesine sahip dolmuşlar, ayaktakilerle birlikte 20-22 yolcu taşır ve bu yükle en sol şeritte 90-100 km. hız yaparlar. Eğer araba kullanırken arkanızdan bir dolmuş geliyorsa hemen önünden çekilmelisiniz; selektörü yapar, kornayı öttürür, bir de camdan küfür eder. Yan şeritten üzerinize kırıp sizi kenara kaçmak zorunda bırakır, hiçbir trafik kuralına uymaz, tepki gösterirseniz de bıçağı, odunu kapıp iner aşağı... Ankara’da toplu taşımacılık böyle yapılır! Hangi ligde şimdi bu Ankara?

    Belediye otobüsleri ve hatta bazı askeri araçlar da dahil olmak üzere; otobüs, midibüs, minübüs, kamyon, kamyonet gibi araçların neredeyse tamamının egzostundan siyah duman çıkar. Kimi kaçak mazot kullanır, kimi bilmemkaç numara motor yağını yakıt diye tüketir... Bazen öyle bir duman çıkar ki, inanın dumandan görüşünüz kaybolur (hiç abartmıyorum). İnsan sağlığına verdiği zarar da cabası... Hani egzost emisyon kontrolü, hani Çevre Bakanlığı, hani Valilik? Görünüşte hepsi yerli yerinde ama hiçbiri Ülkenin başkentindeki bu sorunu çözemiyor. Yani; yasa var ama uygulanamıyor! Teşkilat var ama icraat yapamıyor! Sizce burası kaçıncı dünya ülkesi?

    Sokaklarımız değnekçi mafyasına teslim durumdadır. İnsanlar evlerinin önünde duran arabaları için her gün değnekçilerle cebelleşir. Ne İçişleri Bakanlığı, ne Valilik ne Emniyet ne de Belediye bu sorunu çözemez. Halk, organize çıkar örgütleriyle başbaşa kalmış durumdadır. Ancak memleketimizin sayısız “çok mühim şahsiyetleri”; altlarında devletin arabası, yanlarında asker-polis korumalarıyla rahat rahat gezerler.

    Sözün özü şudur; kamu düzeni, kural, kanun işlememektedir. Peki kamu yönetimi tüm bu zaafiyetleri gösterirken vatandaşın durumu nedir? Vatandaş da tüm bu sorunların diğer ortağıdır. Çünkü kamu düzeni ihlal ediliyorsa, bunu ihlal eden şüphesiz ki içimizden birileridir.

    Binbir hesapla aldığım ve o günün koşullarında Mercedes kadar değerli gördüğüm Palio arabam daha 115 km.de iken olmadık bir kazaya uğradı. Kırmızı ışıkta beklerken, arkadan gelen bir araç arabama çarptı. Çarpan 1984 model bir Şahin’di; geldi benim trafiğe daha üç gün önce çıkmış arabama çarpıp 900 YTL hasara yol açtı. Sürücü acemi, lastikleri kabak, araç yüklü (dördü bayan yedi kişi indiler arabadan), yerler ıslak... Adam o kadar şuursuz ki, benim kırmızı ışıkta durduğumu 300-400 metre öteden görebildiği halde gelip çarptı. Söylediği ilk laf da şu oldu : “Benim trafik sigortam yok; polis çağırmayalım, sanayide istediğin ustaya götürelim arabanı!” Buyrun size üçüncü dünya vatandaşı... Tedbir almaz, kurala uymaz; masum adamın başını belaya sokup bir de idare edilmek ister!

    Cahil biriydi... Gerçi cahil olmasa ne yazar, her gün görmüyor muyuz trafikte “ çok bilen” insanların yaptıkları densizlikleri... Üniversite öğrencileri ölmüyor mu araba kapıştıracağız derken! Şakaklarına ak düşmüş, görünüşte yaşı kemale ermiş adamlar; en temel trafk kurallarına uymaktan nasıl da imtina ediyorlar. Tepki göstersen, yukarıda bahsettiğim minübüs şoföründen farklı değiller. Bir küstahlık, bir saygısızlık sorma gitsin!

    Daha bugün başıma gelen bir olay: Üç şeritli bölünmüş yolun en sağ şeridinde yaklaşık 70 km. hızla gidiyorum. Arkamdan bir Citroen C4 geldi. Tamponuma dayanıp selektörle yol istiyor (veya daha hızlı gitmemi istiyor). Normalde yapılması gereken şey nedir? En sağ şeritteki adamı bu şekilde taciz edemezsin; sinyalini yakar, adam gibi sollamanı yapar, defolur gidersin.

    Nitekim sonunda o da öyle yaptı... Sollarken birbirimize baktık; sürücü bayan. Görseniz bir de havalı; saçlarını falan da yeni yaptırmış. Hem beni solluyor hem de elini, parmağını sallayıp bana posta koyuyor. Belli ki varlıklı, belli ki kendine güvenen biri.. Ancak ne yazık ki çok temel bazı şeylerden mahrum: 1.) Trafik kültürü 2.) Temel görgü ve nezaket kuralları 3.) Bilinç ve idrak.

    İşte üçüncü dünyalılık budur: Altyapı yokluğunda üst yapıyla övünmek! Citroen’i alıp, saçlara da fönü çektirince kendini Kleopatra sanarak başkasının hakkına, hukukuna saygı göstermemek... Kentlerin temel altyapı sorunlarını çözmek yerine odun-kömür dağıtarak “hizmet yapıyorum” diye övünmek...

    Keşke o bayanın da Citroen C4 yerine Palio’su olsa da daha görgülü ve bilinçli olsa. Kendisi için de cemiyet için de daha hayırlı olur!




  • ya şunu anlamıyorum karşıdakinin mali durumunu düşünmeden onu al şunu al bunu al belki karşındakinin maddi durumu iyi değil o yüzden palio alıyor hiç düşündünmü hem o tavsiye ettiğin 206 ve ford fiesta ne kadar haberin var mı senin adam 11000 ytl lik arabadan bahsediyor sen 20000 ytl lik ford fiestayı öneriyorsun bi sen biliyorsun arabanın iyisini palio yu alan vatandaş bilmiyor mu fiestanın 206 nın palio dan daha iyi olduğunu lütfen yönlendirme yaparken biraz gerçekçi olalım
  • Sayın özbalkesli çok uzun olmasına rağmen yazınızı zevkle okudum. Yazdıklarınıza harfiyen katılıyorum. Elinize sağlık.
  • hayırlı olsun...
  • hayirli olsun
  • Hayırlı olsun. güle güle kullanın. palio yu satmak istediğinizde rahatlıkla elden çıkartabilirsiniz. Ben 99 model palio mu internete ilan verdiğim günün ertesi günü sattım. Bence iyi bir tercih yapmışsınız.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: EN.ES

    Sayın özbalkesli çok uzun olmasına rağmen yazınızı zevkle okudum. Yazdıklarınıza harfiyen katılıyorum. Elinize sağlık.



    Teşekkür ederim...

    Sn. wenigma;

    Size de hayırlı olsun!
  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.