Şimdi Ara

1999 depremi üzerine bir yazı.

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
47
Cevap
0
Favori
3.994
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Bu yazının yayınlanıp yayınlanmadığını bilmiyorum.Yayınlandıysada şu son Asya depreminden sonra yinede gözatmakta bir fayda var diye düşündüm.

    Saygılarımla.

    Deprem ve karanlıkta kalan dosyalar! (1)
    Kocaeli depremi doğal bir afet miydi? Yoksa suni olarak mi yaratıldı? Bu konuda hemen deprem sonrasında bir takım teoriler ortaya atılmaya başlandı. Kimine göre Ruslar bomba patlatmıştı ve bu da depreme neden olmuştu. Kimi Yugoslavya'ya atılan bombaların yer kabuğunun dengesini bozduğu için depremin olduğunu söylüyordu. Hatta bazılarına göre bu isi PKK da yapmış olabilirdi. Basbakan'a bile bu soruyu CNN'de yöneltmişlerdi. Kimi de bunun başka bir terörist örgütün isi olduğunu veya uzay araştırmalarının bir parçası olduğunu söylüyordu. Ancak bu teoriler arasında en akla yatkın olanı Future Times' da yayınlanan araştırma dizisinde yer alan hikayeydi.

    Bu senaryoya göre, San Andreas fay hattında meydana gelebilecek büyük bir depremin Amerikan ekonomisine çok büyük zarar vereceğini bilen ABD, yer kabuğundaki değişimleri izleyerek, daha deprem oluşmadan tektonik katmanlar arasında artan basıncı değişik noktalardan patlatıp boşaltarak, büyük depremi küçük depremler haline dönüştürmenin yolunu bulmuştu. Yıllarca önce Rus asilli Amerikalı bilim adamı mucit Nikola Tesla tarafından geliştirilen bu "düşük frekanslı elektromagnetik ısınımla yüksek enerji nakli" tekniğini hem Ruslar hem de Amerikalılar uzun zamandır bir silah olarak kullanmanın yolunu arıyorlardı. Bu yöntemle çok uzaktan, hatta uzaydan geniş alanlarda tahribat yapabileceklerdi.
    Ancak Pentagon yıllardır çok güçlü bir silah geliştirmek amacıyla üzerinde çalıştığı bu projeyi, bir yandan da barışçı "deprem indirgeme" sistemine uygulamak suretiyle tepkileri azaltmayı ve fodlama devamlılığını sağlamayı amaçlıyordu. Bu nedenle proje önce Avustralya'nın çıplak ve seyrek nüfuslu açıklık bölgelerinde denendi ve geliştirildi. Daha sonra bunun deprem bölgelerinde denenmesine geldi sıra. değişik zamanlarda Kafkaslarda, Okyanus tabanında ve Güney Amerika'da Antlarda tektonik uyarılar verilmek suretiyle endüktif deprem yaratma konusunda büyük adımlar atıldı. Bu
    araştırmalar Amerika'da HAARP ve diğer askeri tesislerin kumanda merkezlerinden yürütülüyordu.

    Önceki sayfa AnaSayfa Devam






    Deprem ve karanlıkta kalan dosyalar! (2)
    Bu arada Türkiye, Japonya ve benzeri deprem bölgelerinde de sismik ağ şebekeleri kurularak bu bölgelerin tektonik verileri saniyesi saniyesine devasa bilgisayarların kayıtlarına gönderilmeye başlandı. Üniversiteler ile ortak projeler geliştirilerek yüzlerce bilim adamına Amerika'da deprem konusunda araştırma yapma bursu verildi. Ancak projenin gizliliği esastı. Bu nedenle tüm ilişkiler paravan araştırma kurumlarınca yürütüldü. Ancak zaman zaman bilgi sızıntısına da olanak verilerek halkın bu konuda bir genel fikri olması istendi. Kore'de ve daha başka yerlerde meydana gelen depremlerin arkasındaki gariplikler halkası bu şekilde bazı çıkar guruplarının, terör veya mafya örgütlerinin isi gibi gösterilmek istendi. Bunda da büyük ölçüde başarılı olundu.

    Ve gün geldi bu sistem Türkiye'de denenmek istendi. Bölge zaten bu amaçla yıllardır sismik espiyonaj altındaydı. ABD'nin asıl hedefi, Kuzey Anadolu fay hattındaki deneyden elde edeceği tecrübe ve bulguları, San Andreas fay hattına uygulamaktı. Bu is yine çok yüksek askeri gizlilik taşıdığından yürütme isi İsrail' li uzmanlara verilmişti. Gerekli makine
    ve donanım gizlice denizaltılar la Gölcük üssüne getirilerek oradaki, yeraltı-denizaltı korunaklarına kuruldu. Türk makamları durumdan detay bazda haberdar değillerdi. Bunu İsraillilerle yürütülen askeri tatbikatın bir parçası olarak düşünüyorlardı. İsrailliler Amerikalılarla gece şartlarında bazı elektro-sismik haberleşme tatbikatı yapacaklardı. Deney
    basarili olacağından zaten sonunda kimse farklı bir şeyin farkında olmayacaktı. Bu amaçla Gece Şahini tatbikatı (Operation NightHawk) saat 03:00'te başlaması planlandı. Gece saat tam 03:00'te düğmeye basılacak ve Gece Şahini devreye alınacaktı. O an uzay filmini andırır devasa cihazlar çalışmaya başlayacak ve 1-2 dakika içinde de oluşturdukları muazzam enerjiyle Marmara'nın altındaki tektonik tabakayı zayıf yerlerinden kırıp, aylardır oluşan basıncı dışarı atacaklardı. Böylece büyük bir deprem önlenmiş olacaktı. Bu arada bazı küçük depremlerin meydana gelmesi bekleniyorsa da bunlar önemli boyutta olmayacaktı. En azından planlanan buydu.

    Ama o gece sabaha karsı bir şeyler yanlış gitti. Ve beklenen gerçekleşmedi. Bir anda her şey olup bitmişti. Doğa kendini yönetmeye kalkanlardan bir kez daha intikam almıştı. 45 sn süren deprem beklenenin 10,000 kat üstünde bir güçle gelmişti. Her yeri bir anda yerle bir etmişti. Zayıflayan ve titreyen elektrikler az sonra geri geldiğinde, gece saat 03:05'i gösteriyordu. Daha birkaç dakika öncesine kadar korunağın içinde şampanya patlatmayı bekleyenler, simdi korkudan buz gibi donmuş, hareketsiz ayakta duruyorlardı. Kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. On binlerce insan, çoluk çocuk, o an enkaz altında can çekişiyor veya cansız yatıyordu. Bu düşünce ile hepsi yerinde ürperdi. Bu tarihin en büyük felaketiydi. Hem de insan eliyle yaratılan.
    Sessizliği İsrailli komutanın buz gibi emri bozdu : "Lens park! We're moving otu! Cali Operation-Q! Right not! Immediately! Stop whinning! Move, Move, Move!" İste o andan sonra çantalardan çıkan Q planı çalışmaya başladı. İlk önce bölgedeki tüm haberleşme ve elektrik enerjisi felç edildi. 4 k içinde İsrail Başkanı Barak ve Birleşik Devletler Başkanı Clinton ile irtibat kuruldu. O anda İsrail'de Ben Gurion'un Loda askeri havaalanından 4 adet savaş uçağı esliğinde 2 nakliye uçağı havalanıyordu. 2 k sonra da İsrail Deniz Kuvvetleri ve NATO Güney Deniz Saha Komutanlığı'na bağlı tüm birlikler DEFCON4 Acil durumuna geçirildi. Amerikan 6. filoya bağlı gemiler de rotalarını İstanbul'a çevirmek için Pentagondan emir aldılar.

    Önceki sayfa AnaSayfa Devam





    Deprem ve karanlıkta kalan dosyalar! (3)
    Deprem nasıl oluşturuldu?

    Bu is için 1900'lerin başından beri Nikola Tesla adındaki Rus asilli Amerikalı bilim adamının bulusu olan "elektromagnetik endüksiyon tekniği" (Tesla makinesi) kullanıldı. Tesla Makinesi'nin nasıl çalıştığı hala bir sır, ama Amerikalılar' ın uzun zamandır bu makine üzerinde çalıştıkları biliniyordu. Tesla, ilk olarak ilkel bir düzenek ile 1908 yılında Sibirya'da Tsunga bölgesinde bir deney yapmış ve burada meydana gelen patlama 600 km uzaktan duyulmuştu. Tsunga'daki bu olay sonrası oluşan cevre tahribatı korkunç boyutlardaydı. Hiroşima'nın 40,000 katına yakın enerji açığa çıkmıştı. Patlamanın etkisi km.lerce kareye yayılmıştı. Ancak ortada en ufak bir krater veya metal kalıntısı yoktu. Bu durumda göktaşının düşmüş olması ihtimali ortadan kalkıyordu.

    Bilim adamları Tsunga'da ne olduğunu hala tam olarak çözmüş değiller. Ancak yıllardır Avustralya'da, karada, açık arazide ve Kaliforniya'da da su üstü ve su altı askeri tesislerde bu deprem (Tesla) Makinesi denenmekte olduğu da sır değil. Buradaki garip tabiat olayları ve sik sik olan depremler ile bilgiler Internet teki sitelerde bile yer almakta. Ancak
    başlangıçta askeri amaçlı olarak geliştirilen bu acayip Doğa silahı daha sonra kaynak sorunuyla karsılaşınca barışçı amaçlarla da kullanılacak şekilde adapte edildi (tıpkı atom bombasının ve TNT'nin olduğu gibi). Makinenin Kaliforniya'da San Andreas fay hattında olacak muhtemel bir deprem öncesi kullanılması düşünüldü. Tesla Makinesi sayesinde fay hattındaki enerji birikimi çok yüksek düzeylere çıkmadan, gerilim daha küçükken, suni depremlerle deşarj edilerek boşaltılacak ve böylece büyük deprem önlenecekti. Ancak bu teorinin denenmesi ve deneylerle geliştirilmesi gerekliydi. Hata ve kusurların asgariye indirilmesi şarttı. Bunun içinde San Andreas fay hattına benzeyen fay hatlarıyla, çatal yapan fay gruplarına ihtiyaç vardı. Böyle bir fay grubu da iste Türkiye'deki Kuzey Anadolu fay hattıydı. Geometrisi ve jeolojik yapısı ayni San Andreas karakterindeydi. Kuzey Anadolu fayı ile San Andreas fayı, tıpa tip birbirine benziyordu. Bu fay üzerinde yapılacak bir ön deşarj deneyi Kaliforniya'daki, gelecekte olacak depremler için çok şey öğretebilecekti. Amerika bu amaçla Yıllarca deney yaptı bu ve buna benzer deprem bölgelerinde.

    Asker acısından da bu bulunmaz bir nimetti. Bu suretle hem projeye masum bir kılıf bulunuyor hem de finansman için yeni kaynaklar sağlanıyordu. Ancak yine de toplu imha silahı olma özelliği ile bu makine askeri nitelikteydi ve onunla ilgili hersek "çok Gizli" damgasını taşıyordu. İste Amerikalılar bu nedenle İzmit'teki fay hattındaki hareketleri ve enerji birikimini büyük bir gizlilik içinde, herkesten habersiz ama çok yakından takip ettiler. MTA'nın ve diğer jeolojik ölçüm kurumlarının verilerini inceleyerek ve uzaydan bölgeyi izleyerek burayı adeta abluka altına aldılar. Son gerilimi de böylece çok önceden haber aldılar.

    Ancak Amerikanın bölge ile ilgili bu hareketliliği ne kadar gizli olursa olsun bazı kaynaklara yansımaktan kurtulamadı. İste adini bile bilmediğimiz ancak kendisini Kanadalı bir bilim adamı olarak bildiğimiz bir kişi her nasılsa bu gizli verilere bir türlü ulaşarak bölgede bir deprem olacağını ve bunun için bölgenin takip altına alındığını anladı. Ve bunu kendi amaçları doğrultusunda yaklaşık 48 gün ve 240 km hata ile yayınladı. Ancak ne bu bilim adamına ne de yayınına daha sonra nedense kimse dikkat etmedi. Hatta bu faciadan sonra kimse çıkıpta bu bilim adamının kim olduğunu sormadı. Onu ortaya çıkartıp bu kadar az yanılma payıyla böylesi bir depremi nasıl önceden tahmin edebildiğini soramadı. Adam hala bir sır! kim? nerede? kimse bilmiyor.

    İste izlenen bu enerji birikimi bir süre sonra depreme neden olabilecek büyüklüğe erişecek ve belki de İstanbul'u da tehdit edebilecek bir depreme neden olabilecekti. Bu noktada, bilmiyorum, Amerikalılar konuyu böyle mi aktardılar bizimkilere yoksa haber dahi vermediler mi! Ama o gece Gölcük'te askeri tesiste ve açıkta Marmara Denizi'nde deniz altında bu Tesla makinesi kurulmuş ve çalışmaya hazır hale getirilmişti bile. Belki de bizimkilere bunun rutin fakat askeri amaçlı gizli bir proje olduğunu söylediler. Belki de İstanbul'da olabilecek bir depremin basıncını azaltacak bir askeri sistemi deneyeceklerini söylediler. Bilemiyorum, ama bir türlü bizimkileri bu ise razı ettiler. Bizimkilerin de belki de iyi birşey yaptıklarını sanmaları için bu deneyin İstanbul'u kurtaracağını söylemiş olmaları bile muhtemel.

    Önceki sayfa AnaSayfa Devam





    Deprem ve karanlıkta kalan dosyalar! (4)
    Peki İsrail askerlerinin bu projede yeri neydi?
    İsrailli askerler ve üst düzey subayları o gece Gölcük'te ne arıyorlardı? Bu devir teslim töreni her yıl yapılan rutin bir ulusal törendi. Uluslararası bir kimliği yoktu. Ama iste İsrail subayları ve üst düzey yetkilileri yine de oradaydılar. Ancak bunun nedeninin simdi çok daha iyi kavrayabiliyoruz. Onlar oradaki Tesla makinesini kurmak ve çalıştırmak ve onun gizliliğini korumak ve her ihtimale karsı birşeyler ters giderse onu imha etmek için oradaydılar. Bizimkilerin ise birşeyden haberi yoktu. Bize güvenen de yoktu zaten. Is İsrail'e ihale edilmişti. Ancak o gün nedense hiç kimse İsraillilere, bugüne kadar hiç katılmadıkları bu devir teslim törenine neden katıldıklarını sormadı. Ya şaşkınlıktan ya da telaştan, enkaz altında kaç İsrail askerinin öldüğü, kaçının yaralandığını soran da olmadı. O felakette kaç İsrail askerinin öldüğünü ne Genel Kurmay yayınladı ne de İsrail böyle bir bilgiyi açıklamak nezaketini gösterdi. Herkese verdikleri imaj ise oraya bize yardim için geldikleri seklindeydi. Hemen bir hastane kurdular ve yaralarımızı sarmaya yardımcı olmak için. Daha sonra o bölgede bir yerleşim merkezi kuracaklarını açıkladılar. Neden? Esas amaçları enkaz altındaki askerlerinin ve önemli askeri malzemeyi çıkararak götürmekti. Gerisi paravan operasyondu. Biz de "bak su İsrail'e, helal olsun, hemen yardımımıza koştu" diyerek sevindik.

    Deprem neden gündüz bir saatte değil de çok ilginç bir şekilde gece saat tam 03:02 de oldu? Sanki 03:00 saati depremin başlaması için özel olarak seçilen bir saat gibi. Böyle geç bir saatte olacakları kimsenin görmesi olası değil,
    gözlemci riski en az düzeyde. tıpkı bir askeri operasyonda olduğu gibi talimatlara saat tam 03:00 olarak giren başlangıç saatinde yeşil ışık yakıldı ve Tesla cehennem makinesi yer altındaki sığınakta ve deniz altında çalışmaya başladı. En geç 1-2 dk içinde de gücü en üst düzeye ulaşmış olacaktı. Aynen de öyle oldu. Makine gürültüyle enerji toplamaya başladı. Statik elektrik enerjisi. Bu sırada, Avustralya'da ve Okyanusta bu tür suni yaratılmış depremler öncesinde görülen elektrik boşalması, hava yarılmasından oluşan ışıklar ve patlamalar oluştu atmosferde. Ve arkasından da makinenin boşalması ile birlikte yer yarıldı ve oluşturulan enerji doğaya aktarıldı. Ancak hesapta doğanın oyunu yoktu herhalde. oluşan deprem hem beklenenden çok uzun hem de çok daha güçlü çıktı. Şiddeti 7.4'e ulaştığında Amerika'da aletler 7.8'i gösteriyordu. Ve büyük bir patlama ile hersek kontrolden çıktı. Tesla deprem makinesi, depremin enerji gerilimine dayanamayıp parçalandı ve ortaya çıkan güç yeraltında muazzam bir patlamaya neden oldu. Ve bu yeraltı laboratuvarlarinin tam üstündeki, herseyden habersiz uyuyan yüzlerce askeri barındıran ve 8 şiddetindeki depreme
    dahi dayanıklı olması gereken askeri tesisler un ufak olarak dağıldı. Hesaplarda hata yapılmış, belki de fay hattının tepkileri ve enerji dağılım değerleri yanlış hesaplanmıştı. Her ne olduysa oldu ve doğanın beklenmeyen bu gazabı
    bütün çevreyi yerle bir etti.

    Tabi durum derhal Amerika'ya Clinton'a, bizde de Cumhurbaşkanı ve Basbakan'a bildirildi. Bir önlem olarak tüm bölge ve hatta bütün İstanbul 4 saat süreyle bir haberleşme ablukası altına alindi. Elektrikler kesildi ve telefonlar iptal
    edildi. Kimsenin birbiriyle haberleşmesi istenmiyordu. Cumhurbaşkanı dahi sabahleyin çıkıp "benim de telefonlarım kesikti" gibilerinden garip bir açıklama yapacaktı ve biz de buna bir anlam veremeyerek, adamın yaslılığına ve beceriksizliğine bağlayıp tenkit edecektik. Halbuki adam ne söyleyebileceğini dahi bilemiyordu. Tam bir şaşkınlık içindeydi. Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık. Ne yapacaklarını bilemedikleri için ne Cumhurbaşkanı, ne de Basbakan saatlerce birşey diyemedi, demeç veremediler. Üzgünüz dahi diyemediler. Ancak sabah saat 09:00 sularında TV ekranlarının karsısına geçip halka söyle üstün körü bir açıklama yapabildiler. Durum vahime benziyor dediler. O ana kadar Amerika'dan, Clinton'dan ne yapacaklarına dair talimat bekliyorlardı. Hatta belki de Clinton dahi o anda konuya ilk kez vakıf olan yardımcılarından ve olağanüstü milli güvenlik konseyinden görüş alıyor ve Türkiye'ye nasıl yardim edileceğini hesaplıyordu. Hemen gerekli sıhhi yardim ekipleri organize ediliyor ve bölgedeki tüm Amerikan askeri birlik ve filolarına Türkiye'ye hareket emri veriliyordu. Amerika diyetini Türkiye'ye tam destek vererek ödemeye çalışıyordu.

    Bu arada devreye Avrupa ülkelerinin liderleri de giriyor ve belki de onlardan da Türkiye için sözler alınıyordu. Yunanistan bile tornistan ettirilerek Türkiye'ye karsı olan hasma ne tutumuna son vermesi sağlanıyordu. Tüm bati başkentleri hareket halindeydi, panik yoktu. hersek koordinasyon altındaydı, bir tek Türkiye dışında. Bizde ise bizimkiler ne yapacaklarına, oluşan bu emrivaki felakete karsı nasıl tavır almaları gerektiğine bir türlü karar veremiyor, kararsızlık içinde bocalayıp duruyorlardı.

    Önceki sayfa AnaSayfa Devam




    Deprem ve karanlıkta kalan dosyalar! (5)
    İste sabah saat 03:05 ile 06:30 arasında Batı' da bu hareketlilik yaşanırken bölgede de çok hızlı ve çok gizli bir askeri hareketlilik hakimdi. Ancak herkes kendi derdine düşmüş olduğundan bu olağanüstü gizli operasyondan kimsenin haberi olmuyordu. Böylece bu isi planlayanlar, gecenin karanlığından da yararlanıp denizaltından parçaları yüzeye vuran Tesla makinesinin kalıntılarını toplayıp, yeraltı ve yerüstündeki tüm delilleri de yok ediyorlar ve hatta belki de insanları canlı canlı gömerek tüm izleri yok etmeye çalışıyorlardı. Ve bölgeye son hızla gelen Rus bilim gemisi dahi sabah saat 06:30 da bölgeye vardığında, havanın aydınlanmasıyla birlikte etrafta delil olabilecek tek bir cisim bile kalmamıştı. Deniz altında oluşan radyasyon anlaşılmasın, dibe çöken kalıntılar araştırılmasın ve patlama sonucu meydana gelen denizaltı krateri ve çukur ortaya çıkarılmasın diye bu bölge derhal askeri karantinaya alınarak dalışa yasak bölge ilan ediliyordu.

    Ancak bütün bu temizlikler yapıldıktan sonra Ecevit ve daha sonra da Demirel'in bölgeye gitmelerine izin veriliyordu. Onların dahi ne bölgeye uçuşlarına ne de telefon irtibatı kurmalarına izin vardı. Sanki koskoca İstanbul ve Kocaeli bölgesi uzaydan gelen yaratıklarca abluka altına alınmışçasına tam bir haberleşme karanlığına sokulmuştu. Tek bir telefon dahi çalışmıyor, elektrikler verilmiyordu. Ancak Ecevit ve Demirel olan biteni içlerine sindiremediklerinden olsa gerek, evleri kendilerine mezar olan binlerce şehidin de acısıyla bir türlü rahat hareket edip halkla bütünleşemiyorlardı. Çoğu yerde halkın arasına karışamadılar dahi. Sanki yaptıklarından utanç duyuyor gibiydiler. Bir gazeteci çıkıpta depremin ardında PKK'nın bulunup bulunmadığını sorduğunda, Ecevit ona "sen ne saçmalıyorsun kardeşim, deprem ile PKK'nın ne alakası var, sen kafayı mi yedin?" bile diyemedi. Sadece adamla göz göze gelmemeye dikkat ederek "sanmıyorum" gibilerinden bize o gün için çok abuk sabuk gelen bir laf etti. Simdi anlıyoruz ki meğer adam o an ne tür tarifsiz acılar içinde kıvranıyormuş, omuzlarında taşıdığı on binlerce cesedin ağırlığı ile.

    Peki Amerika sonra ne yaptı?
    Hemen tüm imkanlarını Türkiye için seferber etmedi mi? Clinton çıkıpta Amerikan halkından Türkiye'ye yardim etmelerini istemedi mi? Kasım'da Türkiye'ye geleceğini ilan edip, Ecevit'in de bu arada Amerika'ya kendini ziyarete geleceğini haber vermedi mi? Evet Ecevit Amerika'ya bu felaketin ve binlerce şehidin diyetini konuşmaya gidecekti.

    Belki de hükümet içinde sızan istihbarat bazı bakanların yabancılara karsı saldırgan tavır takınmalarına dahi neden olmuş olamaz mi? İlk anda çok yadırgadığımız Osman Durmuş' tan çıkıpta "yabancılara tek hasta bile vermem
    ve onlardan kan da almam" demesini simdi yadırgayabiliyor musunuz? Simdi adamın yabancılara neden belki de bu kadar ters olduğunu anlayabiliyoruz.

    İste simdi soru Şu.
    Ne ölenlerimiz geri gelir, ne de anılarımız. Ancak İzmit'te, Gölcük'te, Yalova'da, Halıdere' de, Avcılar' da, Bolu'da, Düzce'de ve daha nice yerleşim merkezinde enkaz altında yaşamlarını yitiren binlerce Mehmet, Hatice, Ayşe ve Ali'ye karsı bir vicdan borcumuzda mi olmayacak? Onlar geride gözleri yaşlı on binlerce sevenlerini, sıcaklıklarından mahrum bırakırken, sırf Kaliforniya'da Coniler, susanlar ve aliceler yasasın diye yasamdan çalındıklarını dünya bilmesin mi?
    Not: Yazı bir mail ile alınmıştır. Kaynak olarak AKSİYON dergisinden faydalanılmıştır.
    Önceki sayfa AnaSayfa Yeni konu







  • Güzel bir yazı ama cidden cok uzunmuş.Ama yinede deprem hakkında hiçbir bilgiye dayanmadan geyik yapmak yerine en azından bunu okumak faydalı olur.Bu yazıyı bizimle paylaştıgın için teşekkür ederim.
  • deprem hakkında çok laflar edildi ve edilmeye devam ediyor ilerde de konuşulacak,
    bu deprem ne acayip felakettirki isteyen kişi komplo teorileri yazıyor, isteyen olayı dini yönlere çekiyor yaratanın cezası olarak anlatıyor, isteyen bilimsel deyip profesörlerle geyik yapıyor...

    deprem hakkında onlarca yazı okudum, efsane dinledim ama olayın ne olduğuna ilişkin sağlam bi hikaye veya destekleyen delil gösterilmedi inandırıcı olmadı, mesela dini açıdan duygu sömürüsü yapanlar bunlardan kurtulan kişilerin hayat hikayesi ibretlik diye televizyonlarda doğaüstü olaylarla alakalı programlar yaptılar kimse bişey demedi, halk arasında komutanlar içki içip Kuran parçalayıp azıtmışlar, sakallı biri gelmiş uyarmış lafı dolaştı, hatta deprem anında büyük bi canavar benzeri ateşli yaratığın bu nedenlerle orduya ait yerleri yutup denize çektiği söylendi... diyanet sustu devlet sustu....

    şimdi komplo teorileri var devlet susuyor, MİT susuyor, medya susuyor....

    madem bunlar gerçek veya içinden biri gerçek neden delilleri yazmıyorsunuz açıkca görelim, mesela en azından ogün israillerin törende olması, tatbikatın yapılıyor olması, yada deprem bölgesinden birilerinin anıları....

    hocam ne oldu orda yaa... bu komployu doğamı, Allah mı, amerikamı yaptı....




  • kibar feyzo benimde bildiğim sizlerin bildiklerinizden farklı değil ama ben kendi payıma kaç yerde birden deprem olmasını biraz garipsedim (izmit,yalova,gölcük,adapazarı) bu yazının alındığı kaynak aksiyon dergisi yazının en altında yazıyor.Ayriyeten mel gibson ile julia roberts in oynadığı 98 yapımı komplo teorisi filminde yine ağustos ayında Amerikan başkanı Türkiyeyi ziyarete geliyor nasa harcamalarını kestiği için başkana kızgın uydudan titreşim vermek sureti ile başkanın güzergahındaki fay hatlarını çökertiyorlar ve cnn de haberleri gösteriyor.Türkiyede 7.3 şiddetinde deprem oldu binlerce ölü ve yaralı var.Bu film bende var halen daha ara sıra seyrederim.Ayriyeten sana ve skyjack'a okuyup yorum yazdığınız için teşekkür ederim.
  • Van'da bir üniversite öğretim üyesi akşam 7 veya 8 haberlerinde asyada olan depremin bizide etkileyeceğini söyledi acaba söylediklerinde gerçek payı olabilirmi?
  • Ankara Çubuk depreminide konuyu sulandırmadan katmadan, bahsettiğiniz filmi bende izledim ve julia roberts olan filmi, ama anlamadığım şu bu adamlar yapacakları işi dalga geçermiş gibi önceden film yaıp dünyaya izletmek isterlermi, Tesla hakında da okuduğum kaynaklarda nasıl bir bilim insanı olduğunu azda olsa öğrendim, ama deprem makinası söylentiden öteye gittimi gören bi tanık varmı bilmiyorum?

    sizce neden elin gavuru yapacağı eylemi yada katliamı yada 1999 depremini bir yıl öncesinden bol para harcayıpda filmini yapsın? buradaki amaç komplo teorilerinde olduğu gibi aha biz demedikmi ve yaptık oldu mantığıyla göz dağı vermekmi? yoksa kaderin bir hoş sürpriz yapıpda bizim bunu anlayamamış politikacılara muhtaç olma zorunluluğu mu? yani ben olsam zamanın başkanı en azından ne oluyor ya? bildiğiniz bişey varsa bizede anlatın diye çıkışırdım amerikalılara, hemde filmini yaptılarya tekrar söylüyorum hatırlattığın iyi oldu bu 1999 depreminde var bi biteniği




  • Kibar feyzo belki atladığın bir konu var oda Amerikan sineması film konusunda çok başarılı onların yaptıkları çalışmaları örnek olarak alan birçok kuruluş var mesela nasa,fbi,cia vs.vs.Hatta geçenlerde gazetede okumuştum yanlış hatırlamıyorsam Cia hollywood dan yeni komplo teorileri üretmesini isteniş bu amaçlada bayağı kaynak para aktarmışlar.Yine 11 eylül olayının senaryosuda bruce willis in ve denzel washington oynadığı 1998 yapımı the siege (kuşatma) ile benzerlikler göstermedimi? filmde Arap teröristler pizza yiyip porno seyrediyorlardı.Gazetelerin yazdığına göre suikasti yapan teröristlerde aynısını yapmışlar bence bunlar çok düşündürücü.Yine Steven seagal'ın 1995 deki filmi under siege (kuşatma altında) de de aynı olay işlenmiş nasanın fay hatlarını uydu vasıtası ile çökerten silahını başka bir terörist ele geçirip dünyaya suikastlar düzenliyordu.Film de artık son çağın silahı bu diye geçiyordu.Hatta yanlış hatırlamıyorsam film de Çin deki fay hattlarının bir kısmınıda deneme için terörist çökermişti.Bu arada kaç yaşındasın bilmiyorum kaptan kirk ün atılgan uzay gemisi zamanlarına yetişebildinmi veya seyrettinmi? Orada uzay gemisi ile irtibat sağladıkları konuşma cihazları vardı o cihazları seneler sonra motorola firması startrek adı ve aynı modelde çıkardı (telefonun ismine dikkat yıldızyolu)




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • motorola startrek modelini ve uzay yolu bağlantısını çok iyi yakalamışsın ,
    hiç aklıma gelmemişti...
  • hollywood başarılı olmuş yada olmamış bu tartışma konusu bile olmaza elbette onların görevi uyduruk şeylere, güzel efektler ekleyip satmak ama şunu bilmelisinizki bazı bilgiler devlet sırrı olduğu kadar şehir efsanesi olarak dilden dile yayılırlar, mesela şu günlerde Türkiyedeki atom bombaları hakkında konuşulması gibi ama devlet yok desede millet en azından ilgilenenler bişeyler biliyor yada devletin istediği şekilde düşünmesi için gizliden bilgilendiriliyor, aynısı belki daha fazlası neden amerikanlarda olmasın halk bilmesi gereken yada bilmememesi gereken şeyleri büyük birader idare ediyordur dolayısıyla kimse uydurup bu kadar senaryo yazamaz, bi kaç örnek olarak aynı zamanlarda sineması yapılan armegeddon ile derin darbe filmleri aynı konuyu işliyor dünyayaya çarpacak meteoru geçenaylarda ise marduk efsanesi aldı yürüdü ;-)
    yada hristianlıkla ilgili meselelerde filmler yapılması büyük orta doğu projesinin sonucunda israilie tapınağın yaptırılması için destek olunması böylece mesihin gelmesi çabuklaştırılması,


    bunların büyük çoğunluğu doğru olmayabilir, yada devletce yalandr, ama kaynak aynı olup istenilen düşünce yayılması için efsaneleştirilir dilden dile yayarlar, bence 1999 depreminde ve filmde geçenlerde böyle olacak, yoksa adamlar bu kadar ayrıntılı, tarih, olay, şiddet, yer hakkında tahmin yapsalar çıkmazdı, neyse hollywood sonrada tartılışır....

    17 ağustos 1999 depremi ile ilgili başka bilgi ve belgeye sahip olanlar varsa yazınız,




  • İlk başta bora akpınar böle bi yazı yazdığın için sana teşekkür ederim. Bende depremi yaşadım. O sırada adapazarındaydım. Çook söylentiler vardı. Bunlardan en önemli söleynti kibar feyzonun da belirttiği gibi askerlerin o gece balo verip kuranı kerim in sayfalarıyla avret yerlerini silip ve gölcükten bazı kızları toplayıp alem yaptıklarını Allah a dine hakaret ettiklerini duydum. sonra deprem olduktan sonra sular altında kalan binaların içindeki insanların domuz suratlı ellerinde pişti kağıtları olarak öldüklerini duydum. Hatta bi ara kanal d de suyun altına girip ordaki ölüleri gösredi ama sansürleyerek. Sonra bide senin yazdığın bu konuyla ilgili söğlentiler vardı. Mesela sabahleyin hemen rus gemilerinin marmara denizine gelmesi deprem bombalarının denenmesi gibi şeyler.
    Yani anlaşılan biz bişekilde kobay olarak kullanıldık veya kullanılmadık veya bu bi bize Allah tan uyarı. Ama sonuçta çook büyük canlar gitti. Kaç kişinin ocağı söndü. Kaç kişinin psikolojisi bozuldu(buna bende dahil). İnşaAllah Allah bidak-ha bize böle bir acı yaşatmasın diyorum.




  • nedense her taşın altından amerika çıkıyor, gerçi olanlara inanmamak da mümkün değil ama bu adamlar iyice azıttı, dünyanın tek sahibi onlarmış gibi davranıyorlar, diğer milletler ise dünyada sanki misafirmiş gibi davranıyorlar..

    bu amerika yakında dünyayı gerçek anlamda elma gibi ikiye bölerse hiç şaşırmam, yani amerika kıtasının uzayda tek başına dönen bir amerika gezegeni olduğunu düşünsenize.. adamlar bunu da planlıyordur kimbilir
  • B. S. S. depremi yaşamış biri olduğundan sana soruyorum oralarda daha çok konuşulmuş ve anlatılmış yaşayan, gören tanıklar vardır, depremzedeler ne diyor bu duruma kurtulanlar ne anlatıyor? veya şimdilerde oralarda bişeyler arasak depreme dair bu anlatan efsanelerin doğruluğunu kanıtlayacak izler bulmak mümkünmü, yani bombaların yada aracın açtığı krater, insanların anlattığı efsaneleri belgeleyen fotoğraflayan yada filme alan birileri? yada bunlardan daha etkili bişeyler, en azından rus donanması, isaril askerlerinin orda olmasını gören duyan yada belgeleyen bilen birileri vardır dimi
  • Kısa yazacağım.

    Doğal bir afet olan depremi bir komplo teorisine bağlayan zihniyet ile ortaçağda depremi öküzün kafasındaki dünyanın sallanmasıyla ilişkilendirenler arasında hiçbir fark yoktur...

    Bir bakıyorum da yaşananlara hala konuşulanlara aklıma tek cevap geliyor..

    Çok çalışmam lazım anne çoook...
  • bu bılgılerı bende duymustum, ve aslında katılıyorumda. bana hıc de olamaz gıbı gelmıyor..
    zaten tamda aklıma su forumda adam gıbı bı konu yok guzel gısey acayım dıyordum.. 99 depremının gızlı yonlerı dıe bı konu acacaktım kı arkadas acmıs...
  • ahmet bencede cok calıs sen.
    komplo teorısıyle okuz kafasını bır gordugune gore gercekten cok calısman lazım,,
    bu komplo teorısıne ınanmıyorsan tesla yıda bılmıyorsundur...
  • ya benım anlamadıgım bu adamlar cıdde bu ısı yapmıssa olacakların da bılıncındeydı.pekı neden uyarılmadık?hadı bızı uyarmadılar ozaman bu hındıstan olayıda onların basının altından cıktıkı bu hala sayısı kesınlesmeyen ama 100 000 ı asması beklenen olumlere neden oldu..benım dusuncem sudur kı bu bır afettır..adamların yaptıgı bısı dııl.ayrıyetten Tesla ya sonsuz saygım ve sevgım vardır saygılar...
  • kibar feyzo ben depremi adapazında yaşadım
    gölcükte ne oldu sadece yukarıda yazdıklarımı biliyorum daha fazla bilgim yok.
    Ama olabilir. Mesela o gece yazın olduğu için insanlar balkonlarda oturuyo. Bu şekilde gölcükte adam balkonda oturup dışarı bakan veya o saatte kalkıp dışarı baktığında denizden büyük bir alev topu yükselip o askeriyenin olduğu bölgeye doğru düştüğünü görmüşler. bilmem bide hatırlarmısın 17 ağustostan sonra bir çok paşa falan öldü. İşte kalp krizi geçirdi şöle oldu böle oldu diyerek. Bildiğim kadarıyla hepsinin orda ölüp sonra bu şekilde uydurma haberleri yayınlandı.Bide çok iyi hatırlarım o gün çok sıkıntılı bir gündü ben zor uyudum ve sanki bişeylerin olacağını hissetim ve yatakta Allah a dua ettim beni ve ailemi koru diyerek. Annem ve babam o gece hiç uyuyamadıklarını biliyorum. Birde unutmadan söliim o zaman güneş tutulması olmuştu bunun da bi etkisi olacağını sölemişlerdi
    yani bu tür belgelere ulaşmak için baya araştırma yapmalısın




  • Feyzonun yazısından alıntı.

    büyük çoğunluğu doğru olmayabilir, yada devletce yalandr, ama kaynak aynı olup istenilen düşünce yayılması için efsaneleştirilir dilden dile yayarlar, bence 1999 depreminde ve filmde geçenlerde böyle olacak, yoksa adamlar bu kadar ayrıntılı, tarih, olay, şiddet, yer hakkında tahmin yapsalar çıkmazdı, neyse hollywood sonrada tartılışır....

    17 ağustos 1999 depremi ile ilgili başka bilgi ve belgeye sahip olanlar

    Dediklerine mantıklı gözükmekle beraber filmlerin yapım tarihleri biri 1995 diğeri 1998 yani depremden önce.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: RSS_02

    ahmet bencede cok calıs sen.
    komplo teorısıyle okuz kafasını bır gordugune gore gercekten cok calısman lazım,,
    bu komplo teorısıne ınanmıyorsan tesla yıda bılmıyorsundur...


    Katılıyorum
  • quote:

    Orjinalden alıntı: B.S.S.

    İlk başta bora akpınar böle bi yazı yazdığın için sana teşekkür ederim. Bende depremi yaşadım. O sırada adapazarındaydım. Çook söylentiler vardı. Bunlardan en önemli söleynti kibar feyzonun da belirttiği gibi askerlerin o gece balo verip kuranı kerim in sayfalarıyla avret yerlerini silip ve gölcükten bazı kızları toplayıp alem yaptıklarını Allah a dine hakaret ettiklerini duydum. sonra deprem olduktan sonra sular altında kalan binaların içindeki insanların domuz suratlı ellerinde pişti kağıtları olarak öldüklerini duydum. Hatta bi ara kanal d de suyun altına girip ordaki ölüleri gösredi ama sansürleyerek. Sonra bide senin yazdığın bu konuyla ilgili söğlentiler vardı. Mesela sabahleyin hemen rus gemilerinin marmara denizine gelmesi deprem bombalarının denenmesi gibi şeyler.
    Yani anlaşılan biz bişekilde kobay olarak kullanıldık veya kullanılmadık veya bu bi bize Allah tan uyarı. Ama sonuçta çook büyük canlar gitti. Kaç kişinin ocağı söndü. Kaç kişinin psikolojisi bozuldu(buna bende dahil). İnşaAllah Allah bidak-ha bize böle bir acı yaşatmasın diyorum.


    B.S.S. bu konuda çok laf üretildi yok askerler şöyle böyle yaptı vs.vs.Hepsi safsata yok böyle birşey biz yemek ürettiğimiz için depremin ilk günü bol miktarda yemek ,erzak,ekmek alarak deprem bölgelerine gittik.Orada gördüğüm özellikle adapazarı ve izmitte (gölcüğe akşam ulaşabildiğimiz için) fay hattının tam altından geçtiği evler gördük adam sağlam yapmış çökme falan yok sadece yatmış.Öyle binalar camiler gördük tuzbuz hadi gölcükte alem kadın kız diyorlar,İzmit ve Adapazarına ne oldu?Yıkılan camilerde demi sapıklık vardı .




  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.