Şimdi Ara

125 nci Jandarma Er Eğitim Alay Komutanlığı Safranbolu/ KARABÜK (11. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
208
Cevap
5
Favori
159.719
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 7891011
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Safranbolu 125. Er Eğitim Alay Komutanlığı ilk olarak 1998 sonunda (1998 Aralık ayında) acemi asker yetiştirmeye başlamıştır.

    Daha doğrusu sülüs ve yol izinlerini de katarsak 1999'un ocak ayından itibaren acemi asker yetiştirmeye başlamıştır diyebiliriz.

    O zamanlar Safranbolu 125. Er Eğitim Alay Komutanlığına, Safranbolu 125. Er Eğitim Tabur Komutanlığı deniyordu. Nitekim o tarihte henüz 8 bölükten oluşan bir tabur idi.

    Daha sonraları hizmet binaları ve koğuşlar yapılarak büyütülmüş ve şimdiki deyişiyle Alay Komutanlığı halini almıştır.

    Ben orada 79/1 tertip olarak acemilik yaptım.

    Hatta Safranbolu 125. Er Eğitim Alay Komutanlığında (orası henüz tabur komutanlığı iken) ) ilk eğitim gören acemiler 79/1 tertipler idi. Yani bizdik.

    Yukarıda da belirttiğim gibi 1998 sonunda orada toplamda 8 bölük vardı. Bunlar 5'nci, 6'ncı, 7'nci ve 8'nci, 9'ncu, 10'ncu, 11'nci ve 12'nci bölük olarak isimlendirilmişti.

    Çünkü 1'nci, 2'nci, 3'ncü ve 4'ncü bölükler Karabük'deki Jandarma Komutanlığında eski tarihlerden beri zaten vardı. Bu nedenle Safranbulu 125. Er Eğitim Alay Komutanlığındaki bölüklerin isimleri 5'nci bölükten itibaren sayılmaya başlanmıştı.


    (Askere gitmeyenler için şöyle söyleyeyim, Bölüğün diğer adı Taburdur. Her Bölükte 16 Tim olur. Tim kavramına Posta ve Manga da denir. Timlerde ki asker sayısı'da 16'dır. Yani bir Bölük'de 256 asker vardır. ( Bölükte ki tim sayılarına göre bu sayı elbette ki değişebilir.) Bizim dönemimizde orada 8 Bölük olduğuna göre demek ki 2048 acemi asker varmış.

    Neyse Safranbolu 125. Er Eğitim Alay Komutanlığındaki bu sekiz bölüğün ilk dördünün (5, 6, 7 ve 8. Bölüklerin) dağıtımları münferit olarak ( tek olarak) yapılırdı. Bunlar G-3 yerine Kaleşnikof'lu eğitim alırlardı. Ve biraz daha rahattılar. Meslekçilerin bir çoğuda bu bölüklerdeki acemi askerler arasından seçilirdi.

    Fakat sonraki dört bölüğün ( 9, 10, 11 ve 12. Bölüklerin) dağıtımları ise tim olarak olarak yapılırdı. Daha doğrusu ilk sekiz timi münferit, sonraki sekiz timi ise birlikte, ayırmadan, posta olarak dağım yaparlardı. Yani bu bölüklerdeki askerlerin yarısı yalnız başlarına dağıtım yapılmazdı. Nitekim posta olarak dağıtımları yapılan timlerin yüzde 99'u da doğuya yollanırdı. Bende tim olarak dağıtım görmüş ve doğuda askerlik yapmış biriyim.

    Şimdi gelelim o dönem ki koşullara. Bizim dönemimizde internet falan yoktu. Cep telefonu da yoktu. Elektronik şeyler elbette ki vardı. Bunlar ise radyo, walkman ve fotoğraf makinesinden ibaretti. Tabi fotoğraf makineleri de negatif filmli idi. Yani hafıza kartları bile yoktu. Ve bütün bunlar yasaktı. Hiç kimse bu aletleri kullanacak fırsatı bulamazdı.

    O dönemde Safranbolu 125. Er Eğitim Alay Komutanlığında bir tane kantin vardı. Ve kantin sırasının ucu bucağı yoktu. Okuduğuma göre bugün hala yemek konusundan şikayetçi askerler var. Açıkça söylemek gerekir ise yemekleri o dönemlerde de iyi değildi. Neyse. O dönemlerde 6-7 tane ankesörlü telefon vardı. Ve bizler ailemiz ile görüşebilmek için telefon sırası dahi bulamazdık. Gerçi bu hepten imkansız değildi ama yinede o dönem için telefon sırası bulmak velinimet sayılırdı.

    Bölüklerdeki timlerin bazıları ilk haftalarda içtimadan sonra eğitim alanı yerine hizmete götürülürdü. Çünkü o dönemlerde tabur yeni olduğundan ağaç dikilecek, tel örgüler çekilecek, taşlar kayalar toplanacak, etraf düzenlenecek, fidan dikilecek, futbol sahası gibi yerler yapılacak vs. Bir dünya iş olurdu.

    Fakat yemin töreninden sonra baya sıkı eğitimler verilmeye başlandı. Yanlış hatırlamıyorsam yemin töreninden sonraki süreçte 4 yada 5 defa intikal görevi vardı. İntikallere çıkıldığında belki 20, 30 kilometre (sadece gidiş olarak) yürünürdü. Sabah çıkılırdı, gece intikal yerinde (dağlarda, tepelerde) olunurdu ve sabaha karşı aynı yol yine yürüyerek dönülürdü. İntikaller sırasında dağlara taş ve kaya parçalarından mevziler yapardık. Çöp, ses ve ışık disiplinleri üzerine eğitimler alırdık. Bunun yanı sıra gece yürüyüş eğitimi yapılırdı. Bölükler arasında mevzilere sızma tatbikatları yapılırdı vs. Oralara (intikal alanlarına) kamyonlarla kumanyalar gelirdi. Seyyar kantinler kurulurdu. Yani asker aç kalmazdı.

    Bunun dışında bazı geceler tabura yakın yerlerde (eğitim alanlarının oralardaki dere yataklarında) gece eğitimleri de yapardık. Yani 20, 30 km uzaklara gitmeye gerek kalmadan bunlarda olurdu.

    Bizler 1 tertip olduğumuzdan acemiliğimiz kış ayına denk gelmişti. Safranbolu'nun iklimiyle ilgili olumsuz yorumlara kesinlikle katılıyorum. Gerçekten çok sert soğuğa sahip bir yerdir. Askerler balgam çıkarmaktan bir hal olurdu. Parkaların içine yünlü astarlar verilse de, keplerin için yünlü olsa da, altımızda fanila don ve kazaklar giysek de soğuk algınlığına yakalanmamak içten bile değildi.

    Her gün elbette ki yanaşık düzen eğitimleri, barfiks, şınav, koşu gibi etkinliklerin yanı sıra askerlik nedir, silah nerede ve nasıl kullanılır, jandarmanın görevleri nelerdir vs. gibi eğitimler zaten olmazsa olmazdır.

    Ayrıca gece koğuş nöbeti de vardır. Ki acemiliğin son dönemlerine doğru onbaşı ve çavuş adayları dışarıdaki nöbet yerlerinde nöbet tutardı.

    Timlerde ki sıraya göre (bunlar genelde mezuniyet sırasına göre dizayn edilir) bazı askerlere G-3 yerine roketatar ve büyük namlulu silahlar verilir. Zira her timde bir kaç adet ağır silah olur. Ve bu askerlerin eğitimleri aynı time bağlı kalarak bu yönde sürdürülür.

    Tabi bütün bunlar acemi birliğinin olmazsa olmaz şeyleridir. Diğer acemi birliklerine göre fazladan bir şey yazmadım. Sonuçta askeri eğitim alınıyor. Gezmeye gidilmiyor.

    Gelelim çarşı izinlerine. Ben şahsen Safranbolu'nun çarşısını pek beğenmedim. Safranbolu ile ilgili sevdiğim tek şey intikallere çıktığımızda ki manzarasıydı. Kanyonları, kayalıkları ve dere yatakları gerçekten çok güzeldir. Tabi bu bana göre böyle. Eminim ki doğaseverlerin hepsi beğenirler.

    Öyle veya böyle hepsi bitti. Hepsi geride kaldı. Sonra doğuda askerliğimizi yaptık döndük.

    Şimdi bu yazımı okuyan gençlere bazı önerilerde bulunacağım. Biliyorum hayatlarında bir ilki yaşayacaksınız. Biraz kaygılarınızın ve korkularınız olması mümkün. Bakın bütün bunları en samimi şekilde yazıyorum. Şimdi tek endişeniz giderken yanıma ne götüreyim olacak. Elbette ki traş takımınızı, boyuna asılan para cüzdanınızı, havlunuzu, iç çamaşırlarınızı, valizinizi vs. bunları götürün. Fakat bunlara fazla takılmayın. Oraya gittiğinizde kaç tertip olursanız olun soğuğa aldırmayın. Sıcağa aldırmayın. Sonuçta 3 aya yakın acemilik yapacaksınız. Bizim dönemimizde dayak vardı. Şimdi oda yokmuş. Dere yataklarında istikamet şurası, istikamet burası cezaları da vardı. Rampa yukarı ördek yürüyüşü vardı. Bir sürü şeyler işte. Ama inanın bunların hepsi sonradan gülünecek şeyler.

    İnsan oraya gittiğinde eski askerlerin şafak defterine bakıyor. Eski askerler o şafak defterlerini karalamış da karalamış. Ve o defterlere siyah, mavi ve kırmızı renk kalemlerle öyle güzel desenler vermişler ki, insan öykünerek hayretle bakıyor. Adam sanki 8 - 10 aylık asker değil de asırlık bir çınarmış görünüyor o an için. Bu kadar günü nasıl geride bırakmış diye o eski askeri adeta kutsuyorsunuz. Çünkü acemiliğe başlandığı dönemde o haftalar ve aylar sanki hiç bitmeyecek sanılıyor. 10-15 günlük askerken başlıyorsunuz şafak defteri karalamaya. Bakıyorsunuz ki devede kulak, elde parmak bile değil. Daha o kadar başındasınız ki hiç bitmeyecek hissine kapılıyorsunuz. Ama inanın bitiyor.

    Ben askerden geleli 16 yıl olmuş. Geri dönüp bakınca hepsi dün gibi geliyor. Ve orada yaşadıklarım o kadar güzel şeylermiş ki, değerini bilememişim. Yok kız arkadaşımdan ayrı kalmışım. Yok ailemden ayrı kalmışım. Yok özgür değilmişim. Bunların hepsi hikaye. İnanın bana o askerlik bitiyor. Hatta askerlik bitmeden bile zamanla orayı sevmeye başlıyorsunuz. Düzenine uyum sağlıyorsunuz. Sivil yaşantınızda hiç olmadığınız kadar disiplinli ve düzenli oluyorsunuz. Hayatınız şekle giriyor. Sivil hayatımda da bu şekilde yaşayacağım diye kendi kendisini şartlamaya başlıyorsunuz. Ve sivil hayata döndüğünüzde neler yapacağınızla ilgili iyi planlar yapıyorsunuz. Çünkü geleceğe dair cesaret kazanıyorsunuz. Usta birliğinde ki arkadaş ortamını bırakmak istemiyorsunuz. Hatta teskere alınca hüzün basıyor insanı.

    Bakın bu hayattaki en güzel şeylerden biri askerlik dönemidir. Ukalalık yapmıyorum. Sonuçta elinizi sallasanız yapmıştır ya da yapacaktır bu görevi. Benden daha eski dönemlerde askerlik yapan milyonlarca insan var. Benden sonra yapanlarda var. Adam 4 yıl önce askerden gelmiş. O bile üzerinden asır geçmiş gibi anlatıyor. Ben bitireli 16 yıl oldu. Ve bizler 18 ay askerlik yaptık. Dedelerimizin anlattıklarına göre 2 - 4 yıl arasında askerlik yapanlar olmuş bu ülkede.

    Kısacası geri dönüp baktığımda özlüyorum. Acemi birliğimin bile her gününü özlüyorum. Gün gelecek sizde özleyeceksiniz. Hem de istisnasız hepiniz. Sakın orada yaşadığınız An'ı ziyan etmeyin. O an neden şurada değilim, neden burada değilim demeyin. O anı keyifle yaşamaya bakın. Bakın ben dayak bile yedim. Çoğumuz yedik. Şimdi o bile yokmuş. İnternet varmış. Bilmem ne varmış. Altı üstü 2 buçuk ay yahu. Su gibi gelip geçiyor zaman. Ve şuna inanın. İnsanların hayatları (erkekler için diyorum bunu) iki kısımdır. Biri askere gidene kadar ki süreç. (Çocukluktu. Okul dönemiydi. Askerlikti vs.) O kadar yavaş geçiyor ki. Zira bütün bu dönemler dolu dolu yaşanıyor. Ama askerden dönünce zamanı durduramıyorsunuz. Ne yaşadığınızı anlamadan hayat avuçlarınızın arasından akıp gidiyor. Ve asıl hayat askerlikten sonra başlıyor. Zorluklar ve sorumluluklar inanın o zaman başlıyor. Bu ne okuldaki derslere benziyor, ne de askerdeki görevlere. Hayatın omzunuza yüklediği sorumluluklar öyle ağır ki, bunu zamanla sizde anlayacaksınız. Nitekim sivil hayata döndüğünüzde aylar ve yıllar su gibi geçip gidiyor. Gençlik gidiyor. Her şey rutine biniyor. En sevdiğiniz kızla evlenseniz de aynı. Çoluk çocuğa karışsanız da aynı. Çalışmasanız da aynı. Harıl harıl çalışsanız da aynı. Askerliğin kıymetini bilin demek istiyorum. Kaygıları bırakın. O bitmez geçmez sandığınız acemilikte bitiyor, ustalıkta çabucak bitiyor. Hatta ömür bile her saniye azalarak bitiyor. Ben şuanda 10'dan fazla askerlik arkadaşımla görüşüyorum. İçlerinden biri dahi o günler hakkında olumsuz bir yorum yapmıyor. Hepimiz o günlerden bahsederken efkarlanıyor ve özlemle yad ediyoruz. Sizde öyle yapacaksınız emin olun. Ve askerlik görevinden keyif alamaya bakın.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kupavalesi79 -- 7 Mart 2016; 12:14:21 >




  • Arkadaslar merhaba ben 96/2 safranbolu 125.jandarma er eğitim alayına gidicem burda bana kaç gün acemilik yaptıracaklar bilgisi ola acil yanıt verirse sevinirim
  • acemi: karabük 125. jandarma alay komutanlığı
    usta: karabük 125. jandarma alay komutanlığı
    kısa dönem

    burası kısa dönemler için nasıl bir yer bilgisi olan varmı ?
  • Safranbolu'ya (125. Jandarma) dusenler PM atabilirler, yardimci olmaya, anlatmaya calisiriz elimizden geldigince. (349. KSD)
  • quote:

    Orijinalden alıntı: snoppy

    352/2 tertip olarak gelmiştim. Çok şükür yarın (24 şubat) kurtuluyorum bu Allah'ın belası yerden. Tam bir sürgün yeriydi, rezaletti. Bizden sonrakilere Allah sabır versin.

    bitmez dediğimiz askerlik biteli nerdeyse 3 sene olmuş :) Kastamonu çok iyiydi de safranbolu'yu hiç hatırlamak istemiyorum. Gerçi bizim zamanımızdan sonra çok şey değişmiştir eminim. Eğer değişen pek fazla şey olmadıysa özellikle "uzun dönem" arkadaşlara Allah sabır versin, en çok buna ihtiyacınız olacak.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: xxx__

    acemi: karabük 125. jandarma alay komutanlığı
    usta: karabük 125. jandarma alay komutanlığı
    kısa dönem

    burası kısa dönemler için nasıl bir yer bilgisi olan varmı ?

    Merhaba Arkadaşlar,
    bu mesajı yazdığımda gidiceğim yerle ilgili bilgi topluyordum. Bu hafta itibariyle askerliğimi tamamladım :)
    öncelikle şunu söylemeliyim ki eğer bu alayda bu koşullarda askerlik yapacağımı bilseydim çok daha erken giderdim askere. Çok rahat bir askerlik geçirdim. Bölük komutanının postası olarak yaptığımdan dolayı bütün gün odadaydım ve herhangi bir spor veya eğitime çıkmadım, işe gitmedim. Yaklaşık 25 civarı kitap bitirdim. çaya kahveye hiç para vermedim. 2 günde bir nöbet tuttum.
    eğer kısa dönem olarak gidecekseniz kendinizi uzun dönemlerden biraz ayrı tutun mesafeyi koruyun ama sakın aşağılamayın şafak muhabbetine de fazla girmeyin. size verilen görevi yapın ve arazi olun günün geri kalanında yeter. komutanlar sabah 8 aksam 5 arası alaydalar. 5 ten sonra kamuflajınızı cıkarıp takılabilirsiniz.
    daha detaylı olarak sorusu olan varsa pm atsın :)

    365/1 KD.




  • herkese merhaba, bedelli gidecekler için ayrıntılı olarak aşağıdaki linkte bilgi verdim. merak ettiğiniz konu varsa aşağıdaki konuya yazabilirsiniz.




    https://forum.donanimhaber.com/safranbolu-bedelli-askerlik-hakkinda-bilgiler--153366307

  • 
Sayfa: önceki 7891011
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.