Şimdi Ara

yezid ve muaviyeye duyulanboşa nefret

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
3
Cevap
0
Favori
206
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Bende nefret ediyordum fakat okuyup bi şeyleri değiştirince anladım

    Öncelikle muaviye ve yezidin yaptiğı güç kavgası değilmidir güç iktidar kavgası tarih boyunca olan ve olacak kalıcı bi şeydir


    onların yaptığıda odur yezid belki karbela olayına sebep olmasaydı 2'inci fitneden çok kanlı bir iç savaş yaşanıp islam dünyası yok olucaktı

    Neden kimse bu gözle objektif olarak değerlendirmiyor benmi yanlış düşünüyorum yoksa



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi The SATANİST -- 21 Kasım 2017; 23:47:15 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >



  • Hadi diyelim Hz. Ali'nin öldürülmesi ile alakaları yoktu, ama kendine biat etmeyen sahabeleri öldürmeleri çok ağırdır. Yezid'in halifeliğini ilan etmesiyle, küfe halkı bunu tanımayacağı ve Hz. Hüseyine biat edeceklerini bildirmesi üzerine, Hz. Hüseyin yola çıktı. Ancak Kerbela faciası meydana geldi. Küfeliler de hem çağırıp hem de destek olamadılar. Yanında savaşamadılar. Muaviye ve Yezid bildiğin terör estirdiler. Ya benim iktidarımı tanıyacaksınız, ya da kılıçtan geçiririm dediler. Dediklerini de yaptılar, sahabeler bile bu zorbalıktan nasibini aldı. Millet dedi ki, hayatta kalmış sahabelere dokunmaya cüret edemez. Ama onlar bunu da yaptı. Ehli Beyt'in öldürülmesinde direk etkileri olmadıklarını iddia ettilerse de, izledikleri politika ortada. Ya benim halifeliğimi kabul edersin, ya da kellen gider. Aradan 1.300 yıl geçmiş, şimdi bile Sünni Şii ayrımının acılarını yaşıyoruz.



    Gerçi Yezid'i sünniler de sevmedi. Kimse çocuklarına Yezid adını koymadı. Hasan, Hüseyin, Ali koydu. Ama bu olaylarda tüm müslümanların çıkarması gereken dersler var. Esas olayların başlangıcı, Muaviye'nin şeytanlığında yatar. Tam savaşı kaybetmiş yok olacakken, mızrakların ucuna Kuran takmasıyla yaptığı çakallık, O'nu yok olmaktan kurtardı. İslamın siyasete alet edilmesinin ilk örneğidir. Ve biz modern müslümanlara da buradan büyük bir ders çıkarmak düşer. Bazı cahiller, mızraklara Kuran asılması oyununa geldi. Arkasından peşi sıra gelen felaketleri de kimse önleyemedi. Şu an yaşadığımız dönemde de, islamın siyasetle çok fazla iç içe olduğunu görüyoruz. Cemaat denen yapının siyasete bulaşarak nasıl yüzüne gözüne bulaştırıp, ülkeye zarar verdiğini gördük. Hele ki bu zor devirde, islamla siyaseti bir arada çevirmek kolay mı? Yok ılımlı islam, yok evrimci islam. Bize bir sürü değişik şey dayatılmaya çalışılıyor. Bizim şu an yapmamız gereken, dinimizi dışardan dayatmalara karşı muhafaza etmek ve zamanı geldiğinde, gücü elimize aldığımızda, en modern şekliyle, akılcı, bilime dayalı bir islam anlayışı kurmaktır. Modern batı, İslamı kendilerine ve dünyaya entegre etmeye çalışıyo ama yemiyo. Hristiyanlığı kendi sözde modern, sözde özgürlükçü yapılarına entegre etmeye çalıştılar ama neredeyse hristiyanlıktan eser kalmadı. Neredeyse sembolik hale geldi. Tüm etkinliğini yitirdi. Ama müslüman direniyor. Boyun eğdiremiyolar.



    Muaviye aslında devlet adamlığı kuvvetli biriydi. Ailecek, dünyanın birçok ülke liderleriyle ticari ilişkiler kurmuş, islam öncesi yönetici bir aileydi. Muaviye döneminden sonra, islamın devletleştiği söylenir. 4 halife dönemine baktığımızda, bütün halifeler kendini ahirete adamış, gönül insanlarıydı. Devlet gelenekleri falan, dünyalık işler onları fazla ilgilendirmezdi. Hz. Ömer, fethettiği Kudüs'e girerken herkesin gözü Kral elbiseli birini aradı ama o üstündeki yamalı kıyafetle girince kimse onun Müslümanların lideri olduğunu anlıyamadı. Muaviye döneminde diğer devletlerle ticari ve siyasi ilişkiler kuruldu. Devasa camiler şehirler inşa edilip islam medeniyeti kurulmaya başlandı. Endülüs emevilerinin İspanyayı fethedip kurdukları Kordoba şehrini gören Avrupalıların ağızları açık kalıyordu. Avrupalılar çamur içinde yaşarken, Kordoba şehri, sokak lambalarıyla ışıl ışıl parlayan bir şehirdi. Pek çok avrupalı görmek için turist olarak Kordobaya geliyodu.



    Sonuçta 4 halife şehit olarak öldü. Demek ki Allah'ın takdiri böyleydi. Hz Ali öldürüldüğünde, Muaviye'nin üzüntüden hasralandığı söylenir. Belki de suçu üstünden atmak için siyaset yapmıştır. Bilemiyoruz. Ancak kendilerine biat etmeyen sahabelere kıydıklarını da bilmemiz lazım. Eskiden kurallar çok sertti. Bunu da kabul etmek lazım.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • öncelikle Hz. Ali ve Hz. Muaviye üzerinden başlamak gerekirse;

    İkisi de müceddid olduğundan çıkardığı hükümlere uymaları Farzdır.

    iki ayrı cephede olmaları, çıkardıkları ahkamın farklılığındandır. birbirlerine düşman olduklarından değildir. bu konuda Hz Ali efendimizin "kardeşlerimizin bizimle savaşmaları düşmanlıktan değil, ictihatlarındandır" demesidir.

    Daha sonra Hz. Ali'nin ordusunda Hz. Muaviye görev almıştır.

    bir konuda anlaşamayan iki topluluğun savaşıp, galip gelenin hükmüne uyulması İslami bir kaidedir.
    yanlış olmasın, bu konuda ayet olduğunu hatırlıyorum. yanlışım varsa düzeltin.

    Hz. Muaviye'nin Hz.Ali şehit olduğunda hasta olması bu bağlamda yadsınamaz.

    Aynı şekilde Yezid ve Hz. Hüseyin efendimizin olayları içinde düşünülebilir. kaldı ki Yezid burada direk rol oynamıyor. çevresindekilerin iktidara yaranma düşüncesi ile Mübarekler şehit ediliyor.

    Yezid için de kötü söylenmemesi düşüncesine bende sonradan vardım.

    müslüman olması ve İslam ordusu kumandanlığını yapması. kendisinde kafir hükmü çıkaracak söyleminin ve eyleminin olmaması. Hz. Hüseyin efendimiz olayında büyük bir günah işlemiştir. bu günah onun kafir olduğuna değil, günahkar olduğu sonucunu çıkarır.
    eğer müslüman ise ve bu şekilde öldü ise; Kur'an da müslüman üçe taksim edilir.
    ensar, muhacir ve sonradan gelenler. her ikisi bellidir. sonuncusu da, kendisinden "önceki müslümanların günahlarının bağışlanması için dua ederler" denir. müslüman sınıfında kalma gayretinde olmak seçeceğimiz yol olmalıdır.

    peygamberimizin; Hz. Muaviye'yi sırdaşı tutması ve "senin oğlun torunumu şehid edecek" demesi.
    Hz. Muaviye'nin evlenmeyeyim demesi üzerine peygamberimizin; "Takdir'i ilahi bu şekilde olacaktır." demesidir.


    Bu hadiselerin özellikle düşmanlığa vesile edildiğini bilmekte fayda var.

    aynı şekilde Hz. Ali ve Hz. Hasan'ı şehit edenlerle ve soyları ile ilgilenmeyip bu konunun Hz. Muaviye ile savaşının ve Hz. Hüseyin üzerinden Sunni inanış'a saldırılması üzerinde bir hayli düşünülmeli.

    Öyle ya Hz Ali ile Hz. Hasan efendimiz daha mı değersiz.




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.