Daha önce romantiklik hakkında en ufak bir fikri bile olmayan kadın, adamına hayıflandı. '' Neden bir kere de çiçekle gelmiyorsun eve'' diyerek... Göbeğine kadar çektiği pijaması ve yarı yıkanmış yüzündeki çapakları umursamadan. Oysa ki adam saç traşını olmuş, parfüme parası yetmese de tıraş sonrası berberin üzerine sıktığı ucuz ama kararlı kokuyla kapıdaydı işte. Kadın söylene söylene elindeki poşetleri aldı adamın. Mutfağın tezgahına koydu ve televizyon başına oturdu. Her zaman izlediği dizilerden birini açtı adamın suratına bakmadan... Dizide ki her erkek boylu, poslu, ve ayna gibiydi. Ağzı ve hayalleri sulanarak seyre daldı. Öyle bi daldı ki ,kocasına bile daha önce öyle derin bakışlarla daldığını kimse görmemişti. Dizi reklama girince kocasına dönüp '' Açmısın '' diye sordu. Adam usulca başını salladı. Kadın söylene söylene tezgahın üzerinde ki poşetten yeşil mercimeği çıkardı. '' Bir kere de güzel bir şeyler getir'' diye mırıldandı sessizce. Çünkü izlediği dizilerden etkilenen kadın, çok karizmatik bir adam ve elinde, çiçek, şarapla gelen bir koca hayali kuruyordu. Sanki anası babasının rızası olmamasına rağmen inatla ve severek onunla kaçmamış gibi... Kadın bir diziden diğer diziye atlarken, adam memnuniyetle çorbasını içip kalktı masadan. Yediği tabağı yıkadıktan sonra tezgahın üzerine dağılmış mercimekleri toplayıp, artan yeşil mercimek poşetine koyarak mutfak dolabına sakladı. Yatmadan önce günün hesabını yaptığında yüzünde samimi bir gülümseme oluştu adamın. Eve çiçek ve şarapla gelse getiremeyeceği ay sonunu yeşil mercimekli günler sayesinde ucu ucuna getirmişti... Loş ışıklı, sadece televizyon ışığının duvarlara vurduğu odasında yatağına girdi. Karısı sahte mutluluklar ve hayaller kurduğu dizi karakterlerinin sesleri arasında çekyatta sızarken, adam kendi üzerinde ki dandik parfüm kokusunun memnuniyetiyle uykuya daldı.