Şimdi Ara

Yavuz Sultan SELİM zekası.. :)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
14
Cevap
1
Favori
306
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Yavuz Sultan Selim zamanında, İran şahı kıymetli mücevherlerle süslü bir sandık
    hediye gönderiyor Sultan Selime. Sandık açılıyor. İçinden
    çeşit çeşit değerli taşlar, kıymetli atlas, kadife kumaşlar çıkıyor.

    Fakat bir de pis bir koku yayılıyor.Dehşet bir koku, herkes burnunu tıkıyor. sandığın en altında insan pisliği çıkıyooooor.. Yani Osmanlıya acayip bir hakaret!!!!!
    Cihan padişahı emir veriyor, herkes düşünsün, buna ince bir şekilde cevap vermemiz gerekir. Ve cihan padişahı yine çözümü kendisi buluyor.

    Aynı şekilde değerli mücevher ve kumaşlarla süslü bir sandık hazırlatıyor. İçine o zamanın Osmanlı İstanbul undan imal edilen gül kokulu en nadide Lokmlardan bir kutu hazırlatıyor, en altına da küçük bir not Gönderiyor.

    Şah sandığı açıyor.Açtıkça güzel bir koku ve en altta bir kutu Lokm.
    Anlam veremiyorlar tabii. Bizim elçi yiyor önce, sonra oradakilere ikram ediyor.

    sandığın içindeki notu Şah ismail okuyor:

    "Herkes yediğinden ikram eder"!!!







  • bunu yeni okuduğunu söyleme

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mekremod

    bunu yeni okuduğunu söyleme

    Büyük Cihangir Yavuz Sultan Selim Han'ı Vefatının 492.yıl dönümünde, rahmetle anıyoruz. Mekanı cennet olsun.

    Yavuz Sultan Selim, 21 Eylül 1520 günü Çorlu Ordugahında seferde iken Hakka yürümüştür.

    Yoksa bunu yeni okuduğunu söyleme ?
  • Türkmen katili.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: farego

    quote:

    Orijinalden alıntı: mekremod

    bunu yeni okuduğunu söyleme

    Büyük Cihangir Yavuz Sultan Selim Han'ı Vefatının 492.yıl dönümünde, rahmetle anıyoruz. Mekanı cennet olsun.

    Yavuz Sultan Selim, 21 Eylül 1520 günü Çorlu Ordugahında seferde iken Hakka yürümüştür.

    Yoksa bunu yeni okuduğunu söyleme ?

    bugün 22 eylül




  • @mekremod
    Belki 12 den sonra vefat etmiştir bilemeyiz. ?

    Neyse..

    Okuduysan hatırlamış olmuşsundur..
  • katil
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Mustafa Kemal ATATÜRK
    17 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: BrokenGoblet

    Türkmen katili.

    +∞
  • sende bunu yedin?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: farego

    Yavuz Sultan Selim zamanında, İran şahı kıymetli mücevherlerle süslü bir sandık
    hediye gönderiyor Sultan Selime. Sandık açılıyor. İçinden
    çeşit çeşit değerli taşlar, kıymetli atlas, kadife kumaşlar çıkıyor.

    Fakat bir de pis bir koku yayılıyor.Dehşet bir koku, herkes burnunu tıkıyor. sandığın en altında insan pisliği çıkıyooooor.. Yani Osmanlıya acayip bir hakaret!!!!!
    Cihan padişahı emir veriyor, herkes düşünsün, buna ince bir şekilde cevap vermemiz gerekir. Ve cihan padişahı yine çözümü kendisi buluyor.

    Aynı şekilde değerli mücevher ve kumaşlarla süslü bir sandık hazırlatıyor. İçine o zamanın Osmanlı İstanbul undan imal edilen gül kokulu en nadide Lokmlardan bir kutu hazırlatıyor, en altına da küçük bir not Gönderiyor.

    Şah sandığı açıyor.Açtıkça güzel bir koku ve en altta bir kutu Lokm.
    Anlam veremiyorlar tabii. Bizim elçi yiyor önce, sonra oradakilere ikram ediyor.

    sandığın içindeki notu Şah ismail okuyor:

    "Herkes yediğinden ikram eder"!!!


    Keşke konuyu açmasaydın,burdaki ergenler şimdi kötülemeye başlarlar.Yinede teşekkürler.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Jamais Vu

    quote:

    Orijinalden alıntı: farego

    Yavuz Sultan Selim zamanında, İran şahı kıymetli mücevherlerle süslü bir sandık
    hediye gönderiyor Sultan Selime. Sandık açılıyor. İçinden
    çeşit çeşit değerli taşlar, kıymetli atlas, kadife kumaşlar çıkıyor.

    Fakat bir de pis bir koku yayılıyor.Dehşet bir koku, herkes burnunu tıkıyor. sandığın en altında insan pisliği çıkıyooooor.. Yani Osmanlıya acayip bir hakaret!!!!!
    Cihan padişahı emir veriyor, herkes düşünsün, buna ince bir şekilde cevap vermemiz gerekir. Ve cihan padişahı yine çözümü kendisi buluyor.

    Aynı şekilde değerli mücevher ve kumaşlarla süslü bir sandık hazırlatıyor. İçine o zamanın Osmanlı İstanbul undan imal edilen gül kokulu en nadide Lokmlardan bir kutu hazırlatıyor, en altına da küçük bir not Gönderiyor.

    Şah sandığı açıyor.Açtıkça güzel bir koku ve en altta bir kutu Lokm.
    Anlam veremiyorlar tabii. Bizim elçi yiyor önce, sonra oradakilere ikram ediyor.

    sandığın içindeki notu Şah ismail okuyor:

    "Herkes yediğinden ikram eder"!!!


    Keşke konuyu açmasaydın,burdaki ergenler şimdi kötülemeye başlarlar.Yinede teşekkürler.

    Aynen öyle ?
    Ne kadar çok cahil insan var yada bir çok şeyi doğru biliyorum diye sanan insanlar..

    Tarihin değerini bilmeyen gelecekleriinin değerini nasıl bilsin.

    Bu insanlar çok değerli insanlardır.
    Gerek sultan selim
    Gerek kanuni sultan süleyman
    Gerek FSM vs vs.

    Bilseydim böyle yorum yapacaklarını açmazdım.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: farego

    quote:

    Orijinalden alıntı: Jamais Vu

    quote:

    Orijinalden alıntı: farego

    Yavuz Sultan Selim zamanında, İran şahı kıymetli mücevherlerle süslü bir sandık
    hediye gönderiyor Sultan Selime. Sandık açılıyor. İçinden
    çeşit çeşit değerli taşlar, kıymetli atlas, kadife kumaşlar çıkıyor.

    Fakat bir de pis bir koku yayılıyor.Dehşet bir koku, herkes burnunu tıkıyor. sandığın en altında insan pisliği çıkıyooooor.. Yani Osmanlıya acayip bir hakaret!!!!!
    Cihan padişahı emir veriyor, herkes düşünsün, buna ince bir şekilde cevap vermemiz gerekir. Ve cihan padişahı yine çözümü kendisi buluyor.

    Aynı şekilde değerli mücevher ve kumaşlarla süslü bir sandık hazırlatıyor. İçine o zamanın Osmanlı İstanbul undan imal edilen gül kokulu en nadide Lokmlardan bir kutu hazırlatıyor, en altına da küçük bir not Gönderiyor.

    Şah sandığı açıyor.Açtıkça güzel bir koku ve en altta bir kutu Lokm.
    Anlam veremiyorlar tabii. Bizim elçi yiyor önce, sonra oradakilere ikram ediyor.

    sandığın içindeki notu Şah ismail okuyor:

    "Herkes yediğinden ikram eder"!!!


    Keşke konuyu açmasaydın,burdaki ergenler şimdi kötülemeye başlarlar.Yinede teşekkürler.

    Aynen öyle ?
    Ne kadar çok cahil insan var yada bir çok şeyi doğru biliyorum diye sanan insanlar..

    Tarihin değerini bilmeyen gelecekleriinin değerini nasıl bilsin.

    Bu insanlar çok değerli insanlardır.
    Gerek sultan selim
    Gerek kanuni sultan süleyman
    Gerek FSM vs vs.

    Bilseydim böyle yorum yapacaklarını açmazdım.

    Sıkıntı yapma,o olayı yabancı biri yapsa;Ooo baksana ne zekiymiş,hakkaten çok ince,derlerdi.

    Onlar ancak kendi ülkelerini,ordularını,milletlerini küçültürler.

    x terörist öldürüldü denir,yalandır derler.

    x asker şehit oldu denir yok x+20'dir derler.

    Kafana takma onlar daha toy ilerde inşallah bişeyleri anlarlar.




  • Vermiş ayarı.
  • Ülkesini koruyan, himayesindekileri katledenleri öldüren Padişah olsa olsa katil olur öyle mi?

    quote:

    Osmanlı Padişahları Müslümandırlar ve kendi idare ettikleri devlette de İslâm Hukukunu tatbik etmişlerdir. İslâm Hukukunda ise, kâfirlerle yapılan savaşlarda dahi katliam yani soykırım yapmak haramdır. Zira Hz. Peygamber, savaş halinde dahi, çocuklar, kadınlar, din adamları ve yaşlılar gibi yedi grup insanı katletmenin caiz olmadığını bütün komutanlarına talimat olarak vermiştir. Mü’eyyed min indillah denecek kadar maneviyâtı yüksek olan Yavuz’un dinin yasakladığı katliamı ve hem de Müslümanım diyen bir gruba karşı yapmış olması mümkün değildir. Ancak tarihî olayları doğru olarak öğrenmek şarttır. Şöyle ki;

    Erdebil Şeyhlerinden Şeyh Cüneyd şeyhliğine şahlık katmak istemiş ve ancak muvaffak olamayarak 1460 yılında katl edilmiştir. Yerine geçen oğlu Şeyh Haydar da aynı gayeyi devam ettirmiş ve Anadolu’yu Şî’alaştırmak metodunu kullanarak şahlığını pekiştirmek istemiştir. Kucaklarında büyüdüğü Akkoyunlu Devletine de hıyanet edince, Yakub Bey tarafından 1488 yılında o da öldürülmüştür. Yerine geçen Şah İsmail ise, Erdebil Sofuları veya Halifelerini Anadolu’ya göndererek, hem Anadolu’yu Şî’alaştırmayı ve hem de böylece Anadolu’yu hâkimiyeti altına almayı hayatının gayesi edinmiştir. Nitekim temkinli davranmayan Akkoyunlu Devleti, torunları olan Şah İsmail tarafından ortadan kaldırılmıştır.

    Akkoyunlu Devletini ortadan kaldıran ve hem şeyhliği ve hem de şahlığıyla Anadolu üzerine yürüyen Şah İsmail, halifeleri vasıtasıyla Anadolu’yu tam bir anarşiye sürüklemekte maalesef muvaffak olmuştur. 1507 yılında üzerine yürüdüğü Alâüddevle Bey’in mağlubiyeti üzerine Elbistan, Harput ve Diyarbekir’i yakmış ve yıkmıştır. Bu arada Erdebil Sofuları da Anadolu’da anarşi çıkarmaya başlamışlardır. Şah İsmail’in taraftarları olan askerler, kırmızı çuhadan taçlar giydiklerinden dolayı onun taraftarı olan herkese Sürhser yani Kızılbaş denmiştir. Şah İsmail’in halifelerinden olan Rumiyeli Nur Ali Halife başkanlığındaki Erdebil sofu ve müritleri, Tokat’a saldırmışlar ve yüzlerce insanı kılıçtan geçirmişlerdir. Maalesef Şehzade Ahmed üzerlerine ordu göndermişse de muvaffak olamamıştır.

    Bu arada Antalyalı Hasan Halife ve oğlu Şahkulu veya Osmanlı tarihçilerinin ifadesiyle Şeytan Kulu (Şahkulu Baba Tekeli veya Karabıyıkoğlu da denmektedir) eliyle Anadolu’daki Alevileri Osmanlı Devleti aleyhinde teşkilâtlandırmaya başlamıştır. Antalya’dan Manisa’ya dönen Şehzade Korkut’un hazinesini vuran Şahkulu, bununla da yetinmeyerek Antalya’yı basmış, baş kâdî ile birlikte çok sayıda insanı katletmiştir. Bundan sonra sırasıyla Kızılcakaya, İstanos, Elmalı, Burdur ve Keçiborlu kasabalarını yakıp yıkan Şahkulu Kütahya’ya kadar gelmiştir. Anadolu beylerbeyisi Karagöz Ahmed Paşa da öldürülenler arasındadır. Amasya’da bir araya gelen 20 bin Erdebil Sofuları çevreye dehşet saçmaya başlamışlardır. Bunların yaptığı katliamla Erzurum ve Erzincan 20-30 yıl harabe olarak kalmıştır. Çubukova’da 1511 yılında Şahkulu’nun bir okla öldürülmesinden sonra da Şiî’lerin Anadolu’daki tahribatları devam etmiştir. Bunların Müslümanları nasıl kırıp geçirdiklerini, Diyarbekir ve çevresindeki Kürt beylerinin mektuplarından da anlıyoruz.

    Şu cümleler bunlardan sadece biridir: "Bu muhlis ve size itaat eden bendelere yardım edesiniz. Bizim beldelerimiz Kızılbaş diyarına yakındır, komşudur ve hatta karışıktır. Nice yıllar bu mülhidler, bizim evlerimizi yıkmışlar ve bizimle savaşmışlardır. Sadece İslâm Sultânı’na muhabbet üzere olduğumuz için, bu inancı saf insanları o zâlimlerin zulümlerinden kurtarmayı merhametinizden bekliyoruz. Sizin inayetleriniz olmazsa, biz kendi başımıza müstakil olarak bunlara karşı çıkamayız"

    İşte 918/1512 yılında Anadolu’yu Şi’a tehlikesinden kurtarmak üzere Padişah olan Yavuz, Şah İsmail’in üzerine gitmeden evvel, yukarıdan beri vesikalar ışığında anlattığımız olayları biliyordu ve Anadolu’daki Şii Türkmenlerin binlerce insanı katlettiklerinin de farkındaydı. Bu yaraya parmak basmak için, meseleyi müzâkere etmek gayesiyle bir Divan toplantısı yapmış ve başta İbn-i Kemal olmak üzere büyük âlimlerin de katıldığı bu toplantıda Kızılbaşlarla ilgili neler yapılmasını kararlaştırmıştır. İbn-i Kemal gibi bir âlimden de gerekli fetvayı aldıktan sonra, Anadolu’yu kasıp kavuran ve Kızılbaş adı altında her yerde Osmanlı Devleti’ne karşı kıyam eden bu insanların teftiş ve tahkik olunarak, uslanmayanlarının kati edilmelerini ve uslanması muhtemel olanlarının ise haps edilmelerini emretmiştir. Bunların sayıları bazı tarihçilere göre yaklaşık 40.000 kişidir ve bunlardan ne kadarının öldürüldüğü de kesin belli değildir. Ancak bu isyancı grupların bastırılmaması halinde, Şah İsmail’in üzerine gitmenin tamamen yararsız olduğu da gün gibi ortadadır. Olayı inceleyen Uzunçarşılı, Kızılbaşların ne kadar insan öldürdüğüne dair binleri bulan rakamlar verdikten sonra, Yavuz’un başka çaresi yoktu demektedir.

    Şunu da belirtmeliyiz ki, Osmanlı Devleti, herkesi zorla Sünnî yapmak için zorlamamıştır. Ancak dinî inançlar kullanılarak devletin arkadan vurulması tehlikesi karşısında tedbirler almıştır. Hem Şiiler ve hem de Sünnîler için, idarecilerinin yaptıkları hata ve zulümleri tamim etmek çok yanlıştır.

    Kaynaklar: Topkapı sarayı müzesi Arşivi, nr. 6522, 6636, 5321, 5035, 3062, 5812; Solakzade, 359 vd; Âli, Künh'ül Ahbâr, Es'ad Efendi, nr. 2162, vrk. 233/a vd; Hoca Sa'deddin Efendi, Tâc'üt-Tevârih,c. II, sh. 245 vd.; Koca Müverrih, Bedayi', c. II, vrk. 452/a-b; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, c. II, sh. 225-231, 253-270.

    Bilinmeyen Osmanlı, Prof. Dr. Ahmed Akgündüz, Doç. Dr. Said Öztürk; Osmanlı Araştırmalar Vakfı




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.