Şimdi Ara

Varlık nedir? Ne ile bilinir? Önemli konu...!

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
29
Cevap
0
Favori
15.370
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Arkadaşlar madenin ilk özellik arz eden vasfı var olmasıdır. Bu nedenle diğer sıfatlarından önce gelir. Mesela ağırlık uzunluk renk sofatlarından önce var olmak gibi esas sıfatı veya özelliği mevcuttur.

    Dekart bile düşünüyorum o halde var'ım diyerek var olma bilincinin en temel bilinç olduğunu anlatmıştır.

    Oluşum-Kasıt ve Tesadüf topiclerimizden sonraki en önemli halka olan var olma meselesi derin bir biçimde incelenecek olup değerli katkı yapacak arkadaşların katkıları ile felsefi bilimin en temel konusu böylece incelenecektir...



  • varlık ,evrende varolan herşeyin ortak adı.insan bilincinden bağımsız olan varlıklar vardır.insan onları allgılamasa da onlar,vardır.bunlar gerçek varlıklardır.diğeride ideal varlıklar .gerçek varlıklar zamana ,mekana bağlıdırlar.değişirler,gelişirler,yolkolurlar.ideal varlıklar ise zaman ve mekan dışıdır.değişmez,yokolmazlar.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: zuga

    varlık ,evrende varolan herşeyin ortak adı.insan bilincinden bağımsız olan varlıklar vardır.insan onları allgılamasa da onlar,vardır.bunlar gerçek varlıklardır.diğeride ideal varlıklar .gerçek varlıklar zamana ,mekana bağlıdırlar.değişirler,gelişirler,yolkolurlar.ideal varlıklar ise zaman ve mekan dışıdır.değişmez,yokolmazlar.

    Çok teşekkürler zuga güzel bir yaklaşım... Ancak bilinç olmasa da varlık bilinemez diye bir akım var felsefede buna göre dış alem yoktur gibi yaklaşımlar var... O da ilginç bir düşünce.... Teşekkürler katılımın için...
  • Var var olması ile kanıtlı iken yokluk kanıtsızdır. Bu halde yokluğun bir varlık mıdır değil midir diye bilimadamları çok meşgul olmuşlardır.

    'Varın varlığını isbatı, kendisini bir yandan göstermesi ve etkilemesi ile olur. Kendimize ve çevremize baktığımız zaman, bir varın var olduğunu ve çevremizi altı yönden kuşattığını apaçık görürüz. Ayrıca gördüğümüz varı ve Onun belirtileri olan nesneleri, gökte ve yerde olan nesneleri hem görür, hem düşünürüz. Demek ki bir varın var olduğunu hem görüyoruz, duyuyoruz, hem de düşünüyoruz. Mesele Varı kabul etmemizdir. Varın var olduğu güneş gibi meydandadır. Var vardır ve sonsuzdur. Öyleyse yok yoktur. Çünkü yoktan var olmaz, var da yok olmaz. Var olursa yok olmaz, yok olursa var olmaz. Varın varlığı isbatlı olduğuna göre, yok diye bir şey yoktur. Yok kelimesi gramerlerde vardır ve âlet bir kelimedir. Varı, daha kuvvetli belirtmek için bu kelime icat edilmiştir. ' Güzel bir makaleden alıntı da aynı şekilde izaha gitmiş...




  • Konuyu bilim çevreleri kadar din çevreleri de Allah'ın varlığı yerine getirmişlerdir. Burada da ilm-i kelam ustaları Allah'ın madde için tanımlanan var olmak igib bir sıfatla adlandırılıp adlandırılamayacağı hususunda çok meşgul olmuşlardır. Kendi kanaatimce Allah madde için dediğimiz var olmaktan münezzehtir. Çünkü varı da yaratan O'dur. Hiç yarattığı şeye benzer mi? O halde başka bir tanımla vasfedilmesi gerekir. Bu da kendisini Kur'an da ve Hadislerde anlattığı o görkemli ifadesinde bulur.
  • Dillerde yok diye kelimeler bulunur bu orada bulunmama anlamındadır. Gerçek anlmada yokluk mümkün değildir. Ancak ifadenin gelişi ve yokluktan murad olarak burada değil anlamındadır. Bulunmuyor anlamında kullanımların buradaki bilimsel felsefi varlık yokluk konusu ile ilgisi yoktur...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi nakka -- 12 Şubat 2006 18:08:12 >
  • İşte değerli arkadaşlar çok geniş çaplı büyük bilimadamlarını dahi şu basit sandığımız varlık konusu meşgul etmiştir. Bu nedenle ki üzerinde düşündükçe gayet basit sandığımız bu mevzu derinlere daldıkça iyiden iyiye meşgul eder görünmektedir. Çünkü diğer topicte de bahsettim de herşeyi anlasanız herşeyi çözseniz dahi ortaya bu niye var? sorusu kalıyor. Buradan da bu gerçektn var mı gibi soru geliyor?
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • 'Descartes, ortada düşünmeyi sürdüren bir zihin görmüş. Böylece “düşünüyorum, öyleyse bir varlığım olmalı” (Cogito ergo sum) diyerek gerçeği üzerine yerleştirebileceği bir kaide bulmuş. Bir anlamda tümden gelip, gerisin geri tekrar tüme vararak insanı şöyle bir taramış.

    Fakat işte burada zen eleştirel yaklaşımı devreye giriyor. Zen’in eleştirisine akılcı, mantıklı hiçbir çözüm direnemiyor... Batılı anlayışın “tamam, işte bu!” dediği yerde güneş bir kez daha Doğu’dan doğuyor... “Düşünüyorum, o halde varım” Ama, varlık nedir? sorusu halen ortada durup durmakta, etrafına utangaç gülücükler atmakta. İkici bakışla bakılırsa, varlığın arkasında saklanan şey yokluk (sunya) olacaktır, yoklukta varlık demek olmuyor mu? Göreceli anlayışı, mutlak anlayışa transfer ettiğimizde böyle bir sonuç çıkacaktır orta yere. ' Bu da güzel bir alıntı ilginç bir yaklaşım getirmiş. Yokluk ta varsa o halde o da bir varlık ise yokluk nedir diye kafa yormak başlamış...




  • Konu başlığı ve konu içeriğinin dışına çıkmayın arkadaşlar dileyen yazar dileyen konuyu açıp bakmaz.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: nakka

    Var var olması ile kanıtlı iken yokluk kanıtsızdır. Bu halde yokluğun bir varlık mıdır değil midir diye bilimadamları çok meşgul olmuşlardır.

    'Varın varlığını isbatı, kendisini bir yandan göstermesi ve etkilemesi ile olur. Kendimize ve çevremize baktığımız zaman, bir varın var olduğunu ve çevremizi altı yönden kuşattığını apaçık görürüz. Ayrıca gördüğümüz varı ve Onun belirtileri olan nesneleri, gökte ve yerde olan nesneleri hem görür, hem düşünürüz. Demek ki bir varın var olduğunu hem görüyoruz, duyuyoruz, hem de düşünüyoruz. Mesele Varı kabul etmemizdir. Varın var olduğu güneş gibi meydandadır. Var vardır ve sonsuzdur. Öyleyse yok yoktur. Çünkü yoktan var olmaz, var da yok olmaz. Var olursa yok olmaz, yok olursa var olmaz. Varın varlığı isbatlı olduğuna göre, yok diye bir şey yoktur. Yok kelimesi gramerlerde vardır ve âlet bir kelimedir. Varı, daha kuvvetli belirtmek için bu kelime icat edilmiştir. ' Güzel bir makaleden alıntı da aynı şekilde izaha gitmiş....

    Arkadaşlar mesajımda görüldüğü gibi bu kanaatın sahibi alıntı yaptığım yere aittir ve benimde inandığım şey, bir gerçeğe ulaşırken düşünce geliştirilirken doğmatik kalınmaz her türlü düşünce geliştirilir ta ki çeşitli açılardan hangisi doğru diye anlayalım....



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi nakka -- 12 Şubat 2006 18:32:59 >




  • Aslında Einstein tarafından ortaya atılan enerji madde arasındaki dönüşebilir durumu açıklayan formülünü ele alırsak orada E=mc2 diyerek madde aynı zamanda bu formüle eşedeğer enerji çıkarır demektedir.

    Buna göre maddenin hepsinin enerjiye dönüştüğünü düşünelim veya enerji karşılığını bulalım bu da demektir ki varlığın bir enerji karşılığı vardır. Buna varlık enerjisi dersek bu durumda madde bir anlamda var olmak için bir enerji taşıyor. Varlık Enerjisi de diyebilieceğimiz tarzda var olan o müthiş enerjidir ki Heisenberg'i büyülemiş 'bu küçücük şeyin bunun içine bu muazzam enerjiyi kim koydu' demiştir...
  • Varlıklar nitelikleriyle vardır. Hacim,enerji,madde,kütle,kavram,mana....
    Bu sıfatların yekdiğerine göre yokluğu ekseninden bakılmaz.
    Örneğin bir "deli" akıldan mahrum olduğu halde O, vardır.
    Velev bunun bilincinde olmamakta olsa bile o vardır.

    Varlık Allah'a yakıştırılmaz değildir. Zira sıfat ve özellikleri her ne ise onlarla bilinir.
    Belki de varlık, "Bilinmek" dir.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: was


    Varlıklar nitelikleriyle vardır. Hacim,enerji,madde,kütle,kavram,mana....
    Bu sıfatların yekdiğerine göre yokluğu ekseninden bakılmaz.
    Örneğin bir "deli" akıldan mahrum olduğu halde O, vardır.
    Velev bunun bilincinde olmamakta olsa bile o vardır.

    Varlık Allah'a yakıştırılmaz değildir. Zira sıfat ve özellikleri her ne ise onlarla bilinir.
    Belki de varlık, "Bilinmek" dir.



    was teşekkürler...

    Ancak konumuz Allah olmamakla birlikte varlıklar arasında istemeden konu oraya geliyor ancak sınırlı da olsa değinmek zorunda kalıyoruz. Şimdi yakıştırılmaz demek yerine terminoloji sorunu desek nasıl sence. Yoksa zihinlerdeki var anlamına kimsenin dediği birşey yok. Nasıl acıkmak canlıya özgü ise ve açlık Allah'a izafe edilemez, aynen elma da var Allah'da var biraz tuhaf değil mi? Ben kanaatimce bu ilm-i kelamcılara bu hususta hak veriyorum ve yukarıda verdiğim görüşüme katılıyorum. Ancak kimse de soruyor ki Allah için var da diyemiyoruz yok ta diyemiyorsak ne diyeceğiz diyen yok? Bir eleştiridir alıp gidiyor. Biraz milli huyumuz galiba?




  • hakaret değil eleştiri içeren yazılarımı şikayet edip sildirdikten sonra

    bu nakka nın açtığı herhangi bir topic e yazdığım son yazıdır...

    Eminim eleştirmek yerine bazılarının yaptığı gibi hakaretler yağdırsaydım bu kadar rahatsız olmayacaktı.

    Kendisine mutluluklar dilerim...




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vese -- 12 Şubat 2006 22:23:20 >
  • Varın ‘’farkına varılarak’’ varlığı bilinir.Hayatımız ve aklımız olmasa varlık bizim için yokluktu Farkına varılarak varlığı anlaşılan varların varlığı hayatımız ve aklımızla bulunur ve bilinir.

    Hayat varlıkların kaşifidir,keşfedicisidir. Varlığın anlaşılmasına sebeptir. Hayat, girdiği küçük bir parça varlığı,diğer varların büyüklüğünü bütünlüğünü bulan ve ilgilenen hükmüne getirir. Büyük eşyayı bir küçücüğe sığıştırmaya sebeptir. Ve hadsiz eşyayı toplayıp bütünleyip, birlikte birleştirmek, bir ruha mazhar yapmak gibi, varlıktaki mükemmelliklerin anlaşılmasına sebeptir. Hattâ hayat, çokluk içinde bir çeşit birlik tecellisidir. Bir’in birleştirme ve birliktelik verme gösterisidir.

    Baktığımızda görüp anlayacağımız bir gerçek var; hayatsız bir cisim, büyük bir dağ dahi olsa, yetimdir, yalnızdır. ilişkisi, yalnız oturduğu mekânla ve ona karışan şeylerle vardır. Başka, kâinatta ne varsa, o dağa göre yok hükmündedir. Çünkü, ne hayatı var ki hayatla ilgilensin? Ne aklı var ki varlar arasında ilgi kurabilsin?

    Şimdi, bak küçücük bir cisme, meselâ balarısına: Hayat ona girdiği anda, bütün kâinatla öyle münasebet tesis eder ki, bütün kâinatla, hususan zeminin çiçekleriyle ve bitkileriyle alış veriş kurar . Hatta diyebilir: "Şu yeryüzü , benim bahçemdir, ticarethanemdir."

    İşte, hayvan ve insanda, herkesin bildiği beden ve ruh duyuları ve duygularından başka,herkesçe bilinmeyen yön bulma hissi ve görev yapma şevki , o arıyı, dünyanın pek çok varlığı ile tanışmış ,alış-veriş yapabilir ve kullanabilir kılar.

    İşte, en küçük canlıda hayat böyle etkisini gösterirse , elbette hayat, insana öyle bir genişlik ve genişleme verir ,varlığı öyle aydınlatır ve görünür yapar ki , hayatın ziyası olan şuur ile, akıl ile, bir insan, kendi evindeki odalarda gezdiği gibi, kendi aklıyla maddi ve manevi dünyalardaki varlıklar arasında ve içinde dolaşır. Onları çözer çözümler.

    Yani, insan, olduğu yerden o varlıklara misafir gittiği gibi, o varlıklar da insanın ruhundaki hayal aynasına misafir gelirler.İnsan varlıkları kendisine verilen hayatı ve aklıyla fark eder.Adeta ruhunda kaynaşan binlerce hisler ,varlığın her boyutuna atılan ilgi ilmekleridir.




  • VArlıkla ilgili Ömer Hayyam ne güzel demiş bir zamanlar bak !

    Varlık yokluk derdini aklından sil;
    Bırak öteleri de kendini bil.
    Doldur şarabı, geniş bir nefes al:
    Kaç nefes alacağın belli değil.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: vese

    hakaret değil eleştiri içeren yazılarımı şikayet edip sildirdikten sonra

    bu nakka nın açtığı herhangi bir topic e yazdığım son yazıdır...

    Eminim eleştirmek yerine bazılarının yaptığı gibi hakaretler yağdırsaydım bu kadar rahatsız olmayacaktı.

    Kendisine mutluluklar dilerim...



    hocam kızmakta haklısın. ben insanlar topiğine bir şey yazmıyor diye başkalarına suç isnad edeni de ilk defa görüyorum. eleştirilmekten hoşlanmayan birinin yazdıklarından insanların faydalanabileceklerini düşünebiliyormusunuz? her yazılanı sildirtiyor, sonra da topiğe neden yazmıyorsunuz diyor. ben yazıyorum işte, bak bunu da sildirtecek göreceksin.
    ben topic ve varlık-yokluk üzerine bir şeyler yazayım, gönlü olsun. bu topic, aslında Allah'ın ne şekilde var olduğu, varlığının mahiyeti hakkında açılmıştır ama şikayetimiz üzere kapatılmış, şimdi yenisi açılmıştır. şimdi de direkt değilde, kıyısından köşesinden meseleye girmeye çalışıyor. ben ise direkt giriyorum:

    ilm-i kelamcılar, gazali gibi büyük islam alimleri tarafından pek hoş karşılanmazlar. sebebi ise, itikadi meselelerde halkın kafalarını karıştırmalarıdır. mesela varlık-yokluk meselesi. bir şey ya vardır, ya da yoktur. ikisinin ortasında olmaz. varsındır ya da yoksundur. bir madde ya vardır ya da yoktur. varla yok arası olmaz. ruh bile, kendi hayat şekli, yaratılış vasfı ile vardır. yani yok değildir. mahiyeti bilimsel olarak açıklanamamıştır, ama vardır. var olması bakımından vardır. elmaya var dediğimiz gibi Allah'a var diyemeyiz dersen, elmanın var olduğu hakikatte Allah'ın var olmadığını iddia etmiş olursun. elma hakikatte vardır, ama kendisine hayat verip var edecek şeylere muhtaçtır. Allah ise hayy'dır, yani kendisine hayat verecek herhangi bir şeye muhtaç olmadan kendi bünyesinde diridir.varlık mahiyeti elmanınkine benzemez ama vardır ve varlık alemine hayat verendir. varlığının esrarını felsefe yaparak açıklayamazsın. çünkü yaratılmışlara benzemediği gibi, varlığının evsafı da yaratılmışların varlıklarının nasıl olduğu örneklemeleri ile açıklanamaz. siz mekandan, zamandan münezzeh olan Allah'ın varlığının mahiyetini felsefe yaparak nasıl açıklayacağınızı sanıyorsunuz? işte üstte nakkanın yazdıklarını okuduk. varlığın felsefi tanımı etrafında dönüp duruyor. felsefe ile sen Allah'ın varlığının mahiyetini açıklayabilir, sırrını ortaya çıkartabilirmisin? daha ruhun mahiyetini ortaya koyamayan insan, Allah'ın varlığının mahiyeti hakkında yüzyıllardır kafa patlatmıştır.

    bir tabak düşünün, kendisini oluşturan moleküllere ayrılsa ve tabak gözden kaybolsa, tabak yok diyebilirmisiniz? tabak gözden kaybolmakla birlikte onu oluşturan atomlar hala vardır. peki bu, tabağın var olduğu manasına gelir mi? atomları hala var ama ortada elle tutulur gözle görülür bir tabak yok. peki ne demeliyiz? tabak var mı demeliyiz, yok mu demeliyiz?
    tabak yoktur çünkü tabağı tabak yapan atomlar, tabağı tabak yapma özelliklerini kaybetmişlerdir. atomlarının hala var olması tabağın da hala var olması anlamına gelmez. ortada tabağın atomları hala vardır ama tabağı oluşturmamaktadırlar. bu bakımdan tabak yoktur. yok olmuştur.
    bir bardak suyun buharlaştığını düşünelim. su yok mu olmuştur yoksa hala varmıdır? suyu oluşturan atomlar artık suyu oluşturmak durumunda olmadıkları için, bu atomların hala var olması sebebiyle su var diyebilirmisiniz? su yoktur çünkü artık su olma özelliği kalmamıştır. yok olmuştur.
    yokluğa bu gibi teranelerle "yok diye bir şey yoktur" yakıştırmaları yapamazsınız. yokluk bir gerçektir. yok, bir özelliktir. senin arabanı parçalara ayırdığımızda, senin araban artık "yok" tur. çünkü o, artık senin araban olma özelliğini kaybetmiştir. sen o parçalara arabam diyemezsin. parçalar hala var diye arabam var diyemezsin. dersen felsefi yaklaşmış olursun, ama kendini de kandırmış olursun. bir kağıdı yaksan, hala kağıt var diyebilirmisin? olaya kağıdın atomları boyutunda bakmak ne derece sıhhatli olur?
    Allah'ın varlığının mahiyeti de yüzyıllardır kelamcıların kafalarını karıştırmıştır. her biri bir şey söylemiştir. uzlaşma noktası yoktur. Allah vardır, hayy'dır yani kendi varlığı ile hayat sahibidir. bunun neyini açıklayacaksın? neyini izah edeceksin? bunun neyinin felsefesini yapacaksın? kendi varlığı sebebi ile hayat sahibi olmanın, var olmanın neyini gözler önüne sereceksin?




  • @vese: umarım sözünü tutarsın. Ciddiyetle yazan her yazara her topic açıktır. Topicler topici açanın değil bu sitenin sahibi ve yöneticilierinin teminatı altındadır.

    @ex......: Topicin anafikrine yahut onunla ilişkili ciddi şeyler yazarsanız sorun yoktur. Fake olarak girmene de gerek yok. Asıl nikinle girsen daha iyidir. (Bu benim kanaatimdir.)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi nakka -- 14 Şubat 2006 9:08:18 >
  • Güç onun varlık onun gerisi hep angarya;
    Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya !


    N.F.K.

    Konu ister istemez varlık olunca Allah'ın var olma meselesine gelmiş. Kısa da olsa değinmek durumu oluyor. İman karşıtı kişiler Allah'ın yok olduğunu söyleyerek evrendeki düzenin birine ihtiyaç bırakmayacak tarzda gelişmeler ile oluştuğunu maddenin vasfının buna uyduğunu söylerler. Gerçi tesadüf topicimizde bu konu güzel işlendi ve tesadüfü savunan arkadaşlar tutarlı olabilecek bir ispat geliştiremediler. Tabii özgün fikirlerimin de etkisiyle söylemek isterim ki Allah fikrinde klasik anlamda varlık yokluk konusunu gündeme getirirsek inanç karşıtı olanlar haklı gibi dururlar. Ortaya konulup gösterilemeyen birşey yok hükmünde kalır. Oysa Allah maddeyi var eden olarak varlığı yaratandır. Varlık denilen madde var olma özelliği yanında yer kaplar ağırlığı vardır bir harekete sahiptir. Allah tüm bunlardan münezzehtir. Peki nedir o zaman? Bu zaten bilinen ama var demek veya inanmayanlarca yok demek dile kolay gelen birşey olduğu için öyle kalmış.

    devam edecek




  • nakka ya bu olanlardan sonra gostermek düsüyor.
    nasıl algılarsanız oylece algılayabilirsiniz..
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.