Şimdi Ara

UEFA Kupası 3 Kere Alınıncamı GErçeği Veriliyor ? (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
99
Cevap
0
Favori
16.399
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: silenThief

    Her yıl el değiştiriyor müzemizdeki saplam bi kopyasıdır.Hatta bi hikaye vardı kupa gs kafilesiyle istanbula geliyodu kutuyu bi açıyolardı ortadan ikiye ayrılmış.
    Götürüp mekanın en iyi demircisine yaptırıyolardı. yanlış hatırlıyo olabilirim

    OLayın Baş Kahramanı Adidas Şow Yapmak İcin Sponsoru Olduğu 2 Takımı UEFA Kupasını Alan Gs Ve O Yıl Şampiyonlar Ligi Kupasını Alan Real Madrid Almanyada Münih Kentinde Bir Turnuvaya Davet Edilmiş Ve Adidas Kupalarla Gelmerini İstemiş.Turnuva Dönüşü Alman Yetkilileri Kupanın Ucağa Alınmasını İstememişler Pakeyleyip Koymuşlar Ve İstanbula Dönüşde İkiye Ayrılan UEFA Kupasını Görmüşler Ardında Kapalı Çarşıda Yaptırıp Tekrar UEFA Kupasını Bir SOnraki Sene Liverpool Aldı Ve Kupe Onlara Verildi Ama Kimse Çakmadı.




  • onemli olan o basarıyı gostermek kupa sadece bir sembol
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven


    quote:

    Orijinalden alıntı: ß@TÚ


    quote:

    Orijinalden alıntı: Méxes


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Asıl kuyruk acısı bunu söyleyen Fenerli arkadaşlar değil buarada Fenerbahçeye laf sokmaya çalışan zeki arkadaşlarda. Gidin bakın o kupa gerçek değildir. Gerçeği 1 yıl kalır sadece müzede. Kaç şampiyonluktan sonra gerçeğini verdiklerini bilmiyorum ama sadece 1 sene gerçeğini verdiklerini biliyorum...


    Kupanın gerçeği dursa ne olacak durmasa ne olacak ? Gümüş diye kapalı çarşıya mı okutacaksın ? Önemli olan başarıdır. UEFA nın sitesinde 2000 Galatasaray yazıyor mu ? yazıyor. O zaman problem yok.

    Kupa sadece bir semboldür.



    Nokta (.)


    Hayır algıda seçiciliğiniz mi var nedir ben anlamıyorum. Ben ne sizin kupanıza laf ediyorum nede kupayı kazandığınız için gocunuyorum. Ayrıca emin olun sizden fazla sevinmişimdir fenerli olmama hatta sözleşme imzalayacak konuma gelmeme rağmen küçüklüğümden beri babam sayesinde Gs ile ayrı bir bağım olmuştur bu antrenmanları izlemek oyuncular ile konuşmak Hagi ile çay içmek gibi şeyleri içerir. Ben yukarıda laf atan arkadaşlara cevabımı verdim ayrıca kupa olayına açıklık getirdim. Kupa 1 sene o klupte kalır ertesi sene yerini taklidine bırakır ve yeni sahibine 1 seneliğine gider...


    Harbi sanki millet kupayı hiç almadınız ki falan demiş öyle savunuyolar kendilerini




  •  UEFA Kupası 3 Kere Alınıncamı GErçeği Veriliyor ?
  • Son noktayı koyuyorum. UEFA kupasını müzeye koyabilmek için 2 kez UEFA Kupasını kazanmak gerekir. Ben böyle biliyorum. Şampiyonlar Ligi'de aynıydı sanırım.

  • En kolay şey insanın kendini aldatmasıdır. Hayalperest olmayı kabul edenler, doğru söze şikayet etmemelidirler. Hayallerle ip atlayan taraftarların yakışıksız beyleri, aslında sanal labirentçilerdir.

    2000 yılından beri, Galatasaray'lıların ağzında bitmek bilmeyen bir söz var. ''Biz UEFA Kupası sahibiyiz, Süper Kupamız var, biz ülkenin en büyük takımıyız,'' diye. Bütün mesele büyük görünmek değil, gerçekten büyük olmaktır aslında. Peki bu büyüklük kavramında ölçü nedir? Her UEFA Kupası veya Süper Kupa sahibi olan takım, ülkesinin en büyük spor kulübü müdür, futbol kulübü müdür?

    Şimdi aşağıda gerçekleri anlatan listeye bir göz atalım,

    Süper Kupa için;

    Aberdeen (İskoçya), Mechelen (Belçika), Nottingham Forest (İngiltere)

    UEFA Kupası için;

    Ipswich Town (İngiltere), Borussia Mönchengladbach, Eintracht Frankfurt, Schalke 04, Bayern Leverkusen (Almanya), PSV Eindhoven (Hollanda) vs.

    gibi takımlar Süper Kupa'yı ve UEFA Kupası'nı 1'er kez kazanma başarısını göstermişlerdir. Ancak yukarıdaki takımlardan hiçbiri ülkesinin en büyük takımı değildir. Galatasaray'ın da olmadığı gibi. Kimse kimseyi kandırmasın. İngiltere'de Ipswich Town, Almanya'da Borussia Mönchengladbach, Eintracht Frankfurt, Schalke 04, Bayern Leverkusen (Almanya), Club Brugge (Belçika) ve ülkesinin en önemli takımı Steaua Bükreş (Romanya) gibi takımlar ne kadar büyükse, Galatasaray da onlarla eşdeğerdir. Bu böyledir!

    Kaldı ki tek maçlı finallerde Galatasaray gibi Mechelen, Aberdeen ve Zenit gibi takımlar da Süper Kupa kazanmışlardır. Devamlılık arz eden başarılar kalıcı olanlardır. Şimdi ben soruyorum ''nerededir UEFA Kupası sahibi Ipswich Town, nerededir Borussia Mönchengladbach, nerededir Eintracht Frankfurt''?
    Aynı zamanda, Belçika takımlarından Mechelen (1988), İskoçya takımlarından Aberdeen (1983), de Süper Kupa sahibidir. Ama şimdi nerededir, hiçbirisi ortada yoktur. Hasbelkader kupa sahibi olmuşlardır.Ayrıca, bilindiği gibi süper kupa, Unicef'in dünya insani yardım amaçlı UEFA'nın düzenlemiş olduğu bir kupadır,sadece manevi değeri vardır.

    Gayet tabii ki, bu kupaları Real Madrid, Barcelona, Inter, Manchester United, Juventus, Liverpool, Milan, Bayern München vs. gibi büyük takımlar, hatta bir kısmı defalarca kazanmışlardır. Ama bunlar gerçek büyük takımlardır. Çünkü sürekli ya Şampiyonlar Ligi, ya UEFA Kupası'nda her zaman ilk 8'de olmuşlardır. Yani sürekli zirvededirler.

    Galatasaray'lı hayalperest olanların, her Fenerbahçe mağlubiyetinden sonra gündeme getirdiği UEFA kupası masalı "Final Destination" filminin kamera arkası gibi bir şeydir. Sevgili dost, spor yazarı arkadaşım Mehmet Özışık'ın dediği gibi tarihi Galatasaray yazmışsa eğer; Mechelen de, Aberdeen de, Mönchengladbach da, Ipswich Town da tarih yazmıştır. Ancak tarih geri saymaz, yerinde sayanları da takımdan saymaz. Bu böyledir! Ayrıca Sevgili Mehmet Özışık, son 10 yılın şampiyonlarını tekrar gözden geçirmelidir!

    Kimse görmek istemeyenler kadar kör değildir!

    Büyük takım ülkesinde yaptığı yatırımlarla belli olur. Bedavadan, bonservisi elinde olan futbolcuları takımlarına kazandırmakla olmaz. Kayserispor bile Kadir Has Stadı'nı yaparak, ülkesine kazandırmıştır. Oysa Galatasaray stadını devlete yaptırmaktadır. Güçlü olmak için, büyük kulüp olmak için yatırımlar yapmak gerekir.

    Gerçeklerin koluna girmek kaygan zeminlerde faydalı olur! Fenerbahçe'yle ezeli rakibi Galatasaray arasında iş ve güç olarak mesafe farkı vardır. Galatasaray, Fenerbahçe'ye her zaman yetişmeye çalışmıştır. Şampiyonlukta son altı yılda yetişmiştir ancak iki takımın arasındaki galibiyetlerde uzun yıllardan beri yetişememiştir. Fenerbahçe uzak ara öndedir. Bu böyledir!

    Fenerbahçe'nin yaptıkları ortadadır. Barcelona, Real Madrid, Manchester, Liverpool, Chelsea, Milan, İnter v.s gibi, Avrupa'nın en büyük takımlarının başarılarını hedeflemiştir. Marka değerlendirme şirketi Brande Finance, ''Avrupa'nın en değerli futbol markaları kategorisinde Fenerbahçe'ye ilk 20 arasında yer vermiştir.

    Fenerbahçe'nin yer aldığı bu tabloda Manchester United, Real Madrid, Barcelona gibi ünlü kulüpler bulunuyor. Sıralamadaki kriterlerin, marka değerini yaratmak, yönetmek, bilinir, sevilir, aranan bir marka haline getirmek olduğu açıklanmıştır. Bu çalışmalar sonunda ticari geri dönüş sağlamakla birlikte, üyeler ve taraftarlar arasında bağ kurarak, taraftarlara aidiyet ihtiyacını yerleştirmek asıl amaçtır. Bu demektir ki Fenerbahçe'nin rakipleri, Real Madrid, Barcelona, Manchester United gibi ünlü ve özde büyük kulüplerdir.

    Fenerbahçe Kulübü, boş laflarla uğraşmıyor. Düşünüyor, tartışıyor, uyguluyor. İsterse eğer, başkasının ancak formasını alıp getirebileceği Roberto Carlos gibi Şampiyonlar Ligi'nde, Real Madrid'de 120 maç oynamış en kariyerli oyuncuyu ülkesine getirebiliyor. Takımına kazandırıyor. Buna Anelka'ları, Ortega'ları, Pier Van Hooijdonk'ları ilave edebiliriz.

    Fenerbahçe ulu önder Atatürk'ün, ordu kumandanımızın takımıdır.

    Başka takımlar bonservisi elinde oyuncu ararken, Fenerbahçe tüm hassasiyetiyle Mehmetçik Vakfına yardım ediyor, bunu kendisine borç biliyor. Bu yüzden ülkemizin en büyük takımı ve en büyük sivil savunma örgütü olarak kabul ediliyor. Yeri geliyor sosyal yardım alanında harika projelere imza atıyor, hayata geçiriyor. Binlerce öğrenciye eğitim desteği vererek okullar yapmayı hedefliyor, temelini atıyor.

    Şu bir gerçek ki Fenerbahçe, Alma Ata'dan Sidney'e, Chicago'ya, dev sınırlar çiziyor. Fenerbahçe'de, sporun getirdiği dayanışmanın, dostluğun da ötesinde bambaşka şeyler var.

    Hıncal Uluç gibi yazarlar da Fenerbahçe'yi yıpratmak peşinde. Çünkü Fenerbahçe'nin büyüklüğü Hıncal Uluç gibilerini rahatsız ediyor.

    3-1'lik galibiyete gölge düşürmek isteyenler, 10 yıldır değişmeyen gerçeği bu denli yan yollara saptırmaya çalışıyorlar. Buna kimsenin hakkı olmadığı gibi, gücü de yetmez. Fenerbahçe'yi tebrik etmenin ve alkışlamanın bir erdem olduğunu herkes bilmelidir.
    Aşk her yerde yazıldığı gibi okunur, Fenerbahçe olarak söylenir. Çünkü Fenerbahçe taraftarın aşkıdır. Bu böyledir...


    quote:

    Orijinalden alıntı: çakaLcık


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kızılok

    Ben her yıl el degiştiriyor diye biliyorum.

    Not:İpswich takımının bile uefa kupasını kaldırdıgı unutmayalım.




    acıyorum sana, bu kadar çekememezlik olur mu



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kızılok -- 29 Kasım 2009; 23:22:18 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Cok Sevdik Be Abi

     UEFA Kupası 3 Kere Alınıncamı GErçeği Veriliyor ?







  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven


    quote:

    Orijinalden alıntı: ß@TÚ


    quote:

    Orijinalden alıntı: Méxes


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Asıl kuyruk acısı bunu söyleyen Fenerli arkadaşlar değil buarada Fenerbahçeye laf sokmaya çalışan zeki arkadaşlarda. Gidin bakın o kupa gerçek değildir. Gerçeği 1 yıl kalır sadece müzede. Kaç şampiyonluktan sonra gerçeğini verdiklerini bilmiyorum ama sadece 1 sene gerçeğini verdiklerini biliyorum...


    Kupanın gerçeği dursa ne olacak durmasa ne olacak ? Gümüş diye kapalı çarşıya mı okutacaksın ? Önemli olan başarıdır. UEFA nın sitesinde 2000 Galatasaray yazıyor mu ? yazıyor. O zaman problem yok.

    Kupa sadece bir semboldür.



    Nokta (.)


    Hayır algıda seçiciliğiniz mi var nedir ben anlamıyorum. Ben ne sizin kupanıza laf ediyorum nede kupayı kazandığınız için gocunuyorum. Ayrıca emin olun sizden fazla sevinmişimdir fenerli olmama hatta sözleşme imzalayacak konuma gelmeme rağmen küçüklüğümden beri babam sayesinde Gs ile ayrı bir bağım olmuştur bu antrenmanları izlemek oyuncular ile konuşmak Hagi ile çay içmek gibi şeyleri içerir. Ben yukarıda laf atan arkadaşlara cevabımı verdim ayrıca kupa olayına açıklık getirdim. Kupa 1 sene o klupte kalır ertesi sene yerini taklidine bırakır ve yeni sahibine 1 seneliğine gider...



    evet algİda seçicilik yapıyor..Bazı büyük marketlerde buldugumuz dondurmaları mahalledeki hasan bakkalda bulamıyorum..Hasan abiye sorunca algİda seçici bi firma parayı bassanda vermiyolar diyerekten isyan ediyo çözümlenmesi gereken bi problem..




  • Eee Kızılık O Kadar Boş Bilgi Vermişsin Ama Hiç Dememişsin Bizim UEFA Da Kazanabildiğimiz 1 Kupamız Var Bizim Türkiyede ALabildiğimiz Millatan Önceki Türkiye Kupamız Var,Bizim Sizden Daha CoK Bilmem Neyimiz Var? Neyiniz Fazla Onu Söyle ? Sizide Gecende Yendiler Hemde Alt Sıralarda Bulunan Bir Takım Ee Şimdi Ne Oldu 3-1 İn Anısına Bumudur Sevinc Gözyaşları Bumudur Takım ? Neyinle Övünüyon Onu Söyle Toplamda 50 Kupanız Var Bizimde 61 .Neyiniz Fazla? Paranız Birtek Onuda Carcur Etmeyin



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi FİT GYM -- 29 Kasım 2009; 23:45:14 >
  • fenerliler hicbir zaman cekemez bu basarıları her zaman iyi hazmetmeleri icin onlara gazoz veya soda lazım
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kızılok


    En kolay şey insanın kendini aldatmasıdır. Hayalperest olmayı kabul edenler, doğru söze şikayet etmemelidirler. Hayallerle ip atlayan taraftarların yakışıksız beyleri, aslında sanal labirentçilerdir.

    2000 yılından beri, Galatasaray'lıların ağzında bitmek bilmeyen bir söz var. ''Biz UEFA Kupası sahibiyiz, Süper Kupamız var, biz ülkenin en büyük takımıyız,'' diye. Bütün mesele büyük görünmek değil, gerçekten büyük olmaktır aslında. Peki bu büyüklük kavramında ölçü nedir? Her UEFA Kupası veya Süper Kupa sahibi olan takım, ülkesinin en büyük spor kulübü müdür, futbol kulübü müdür?

    Şimdi aşağıda gerçekleri anlatan listeye bir göz atalım,

    Süper Kupa için;

    Aberdeen (İskoçya), Mechelen (Belçika), Nottingham Forest (İngiltere)

    UEFA Kupası için;

    Ipswich Town (İngiltere), Borussia Mönchengladbach, Eintracht Frankfurt, Schalke 04, Bayern Leverkusen (Almanya), PSV Eindhoven (Hollanda) vs.

    gibi takımlar Süper Kupa'yı ve UEFA Kupası'nı 1'er kez kazanma başarısını göstermişlerdir. Ancak yukarıdaki takımlardan hiçbiri ülkesinin en büyük takımı değildir. Galatasaray'ın da olmadığı gibi. Kimse kimseyi kandırmasın. İngiltere'de Ipswich Town, Almanya'da Borussia Mönchengladbach, Eintracht Frankfurt, Schalke 04, Bayern Leverkusen (Almanya), Club Brugge (Belçika) ve ülkesinin en önemli takımı Steaua Bükreş (Romanya) gibi takımlar ne kadar büyükse, Galatasaray da onlarla eşdeğerdir. Bu böyledir!

    Kaldı ki tek maçlı finallerde Galatasaray gibi Mechelen, Aberdeen ve Zenit gibi takımlar da Süper Kupa kazanmışlardır. Devamlılık arz eden başarılar kalıcı olanlardır. Şimdi ben soruyorum ''nerededir UEFA Kupası sahibi Ipswich Town, nerededir Borussia Mönchengladbach, nerededir Eintracht Frankfurt''?
    Aynı zamanda, Belçika takımlarından Mechelen (1988), İskoçya takımlarından Aberdeen (1983), de Süper Kupa sahibidir. Ama şimdi nerededir, hiçbirisi ortada yoktur. Hasbelkader kupa sahibi olmuşlardır.Ayrıca, bilindiği gibi süper kupa, Unicef'in dünya insani yardım amaçlı UEFA'nın düzenlemiş olduğu bir kupadır,sadece manevi değeri vardır.

    Gayet tabii ki, bu kupaları Real Madrid, Barcelona, Inter, Manchester United, Juventus, Liverpool, Milan, Bayern München vs. gibi büyük takımlar, hatta bir kısmı defalarca kazanmışlardır. Ama bunlar gerçek büyük takımlardır. Çünkü sürekli ya Şampiyonlar Ligi, ya UEFA Kupası'nda her zaman ilk 8'de olmuşlardır. Yani sürekli zirvededirler.

    Galatasaray'lı hayalperest olanların, her Fenerbahçe mağlubiyetinden sonra gündeme getirdiği UEFA kupası masalı "Final Destination" filminin kamera arkası gibi bir şeydir. Sevgili dost, spor yazarı arkadaşım Mehmet Özışık'ın dediği gibi tarihi Galatasaray yazmışsa eğer; Mechelen de, Aberdeen de, Mönchengladbach da, Ipswich Town da tarih yazmıştır. Ancak tarih geri saymaz, yerinde sayanları da takımdan saymaz. Bu böyledir! Ayrıca Sevgili Mehmet Özışık, son 10 yılın şampiyonlarını tekrar gözden geçirmelidir!

    Kimse görmek istemeyenler kadar kör değildir!

    Büyük takım ülkesinde yaptığı yatırımlarla belli olur. Bedavadan, bonservisi elinde olan futbolcuları takımlarına kazandırmakla olmaz. Kayserispor bile Kadir Has Stadı'nı yaparak, ülkesine kazandırmıştır. Oysa Galatasaray stadını devlete yaptırmaktadır. Güçlü olmak için, büyük kulüp olmak için yatırımlar yapmak gerekir.

    Gerçeklerin koluna girmek kaygan zeminlerde faydalı olur! Fenerbahçe'yle ezeli rakibi Galatasaray arasında iş ve güç olarak mesafe farkı vardır. Galatasaray, Fenerbahçe'ye her zaman yetişmeye çalışmıştır. Şampiyonlukta son altı yılda yetişmiştir ancak iki takımın arasındaki galibiyetlerde uzun yıllardan beri yetişememiştir. Fenerbahçe uzak ara öndedir. Bu böyledir!

    Fenerbahçe'nin yaptıkları ortadadır. Barcelona, Real Madrid, Manchester, Liverpool, Chelsea, Milan, İnter v.s gibi, Avrupa'nın en büyük takımlarının başarılarını hedeflemiştir. Marka değerlendirme şirketi Brande Finance, ''Avrupa'nın en değerli futbol markaları kategorisinde Fenerbahçe'ye ilk 20 arasında yer vermiştir.

    Fenerbahçe'nin yer aldığı bu tabloda Manchester United, Real Madrid, Barcelona gibi ünlü kulüpler bulunuyor. Sıralamadaki kriterlerin, marka değerini yaratmak, yönetmek, bilinir, sevilir, aranan bir marka haline getirmek olduğu açıklanmıştır. Bu çalışmalar sonunda ticari geri dönüş sağlamakla birlikte, üyeler ve taraftarlar arasında bağ kurarak, taraftarlara aidiyet ihtiyacını yerleştirmek asıl amaçtır. Bu demektir ki Fenerbahçe'nin rakipleri, Real Madrid, Barcelona, Manchester United gibi ünlü ve özde büyük kulüplerdir.

    Fenerbahçe Kulübü, boş laflarla uğraşmıyor. Düşünüyor, tartışıyor, uyguluyor. İsterse eğer, başkasının ancak formasını alıp getirebileceği Roberto Carlos gibi Şampiyonlar Ligi'nde, Real Madrid'de 120 maç oynamış en kariyerli oyuncuyu ülkesine getirebiliyor. Takımına kazandırıyor. Buna Anelka'ları, Ortega'ları, Pier Van Hooijdonk'ları ilave edebiliriz.

    Fenerbahçe ulu önder Atatürk'ün, ordu kumandanımızın takımıdır.

    Başka takımlar bonservisi elinde oyuncu ararken, Fenerbahçe tüm hassasiyetiyle Mehmetçik Vakfına yardım ediyor, bunu kendisine borç biliyor. Bu yüzden ülkemizin en büyük takımı ve en büyük sivil savunma örgütü olarak kabul ediliyor. Yeri geliyor sosyal yardım alanında harika projelere imza atıyor, hayata geçiriyor. Binlerce öğrenciye eğitim desteği vererek okullar yapmayı hedefliyor, temelini atıyor.

    Şu bir gerçek ki Fenerbahçe, Alma Ata'dan Sidney'e, Chicago'ya, dev sınırlar çiziyor. Fenerbahçe'de, sporun getirdiği dayanışmanın, dostluğun da ötesinde bambaşka şeyler var.

    Hıncal Uluç gibi yazarlar da Fenerbahçe'yi yıpratmak peşinde. Çünkü Fenerbahçe'nin büyüklüğü Hıncal Uluç gibilerini rahatsız ediyor.

    3-1'lik galibiyete gölge düşürmek isteyenler, 10 yıldır değişmeyen gerçeği bu denli yan yollara saptırmaya çalışıyorlar. Buna kimsenin hakkı olmadığı gibi, gücü de yetmez. Fenerbahçe'yi tebrik etmenin ve alkışlamanın bir erdem olduğunu herkes bilmelidir.
    Aşk her yerde yazıldığı gibi okunur, Fenerbahçe olarak söylenir. Çünkü Fenerbahçe taraftarın aşkıdır. Bu böyledir...


    quote:

    Orijinalden alıntı: çakaLcık


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kızılok

    Ben her yıl el degiştiriyor diye biliyorum.

    Not:İpswich takımının bile uefa kupasını kaldırdıgı unutmayalım.




    acıyorum sana, bu kadar çekememezlik olur mu




    Galatasaray,Fenerbahçe arasindaki bu muthis rekabetin kökeninde ne var?

    Bu soruyu, sanirim herkes hayatinin bir doneminde kendisine sormustur. Cevap bulabilmis midir? Sanmiyorum, cunku diyelim ki bir Galatasarayli, Fenerbahceli olan "babasina" veya "en yakın arkadasina bakip, "benim onunla sorunum ne?" diye kendisine bir soru yonelttiginde bir yanit bulamaz...

    Mehmet Y. Yilmaz da, Milliyet de cikan yazisinda ayni soruyu soranlar arasina katilmis ve ne "etnik", ne "sinifsal" ne de "kulturel" hiçbir neden bulamadigi icin "bizimkisi duygusal bir derbi" demis...

    Acaba gercekten oyle mi?

    * * *

    1900-1920 arasinda gecen 20 yillik tarihi sureci en ince ayrintisina kadar inceledim, ki Galatasaray-Fenerbahce rekabetinin ortaya ciktigi doneme denk geliyor...

    Ve gördüm ki, bu tarihi rekabetin kökeninde gercekten bir "sey" yatiyor...

    Bugun belki - kimilerine göre- anlamini yitirmis, geceresizlesmis bir "sey"....

    Ama bana göre, bu öyle bir "şey" ki, Turkiye'nin bugunku politik/kulturel/sosyal iklimini de belirleyecek kadar önemli.. ve hala onemli...

    Uzun uzadiya anlatamayacagim, cunku aslinda bir "kitap" konusu olacak kadar uzundur.. (artik kitabimda okursunuz :-)) Ama biraz acayim...

    * * *

    Galatasaray 1905, Fenerbahce 1907 dogumlu... Fenerbahce kuruldugunda, Galatasaray İstanbul'da yabancilarin organizasyonunda yapilan tek lig olan İstanbul Ligi'nde 2 yildir boy gösteren Türklerden oluşan tek futbol takimiydi... Bu vasfiyla, heveslyi tum gençlere bir örnek teskil ediyordu. ustelk bu gencler, yenile yenile yenmesini ogreniyorlar, giderek iddialarini artiriyorlar ve futbolu da her gecen ay "daha iyi" oynuyorlardi... Amaclari "yabancilar gibi oynamak ve onlari yenmekti"...

    1900'lerin ortasindaki bu "amacin", bu "hirs"in kokeninde, Osmanli imparatorlugu'nda boy gösteren ozgurulukcu/milliyetci akımın yayilan etkisi vardi.. Giderek guclenen bu hareketin onculugunu yürüten İttihat ve Terakki'nin basariya ulasmasi an meselesiydi... Nitekim 1908'de ilan edilen 2. Meşrutiyet'in bir bayram havasi yaratmasi bu nedenledir.

    1908'deki meşrutiyet, aslinda bir devrimdi... Yönetim fiilen İttihat Terakki'nin liderlerinin eline geçmişti...

    Her yeni iktidar gibi, yeni "kudretlilerin" de, kendisine sempati yaratacak, sayginligini pekiştirecek ve "buyuk projelerini" uygulama sokmalarina yardimci olacak, "sosyal" bir faaliyete gereksinimi vardi... Bir tür "yari-resmi" genclik organizasyonu.... (Franco'nun, Hitler'in gençlik orgutleri gibi)

    İstanbul'da futbol (ya da spor), bu konuda İttihat Terrakki önderlerinin tercih ettigi "alan" oldu... Kurduklari Ittihat takimi basarılı bir ornek olamayinca "ele gecirecekleri" hazır 2 takima yöneldiler... Galatasaray ve Fenerbahce'ye...

    Elbetteki ilk hedef Galatasaray'di... Cunku daha eskiydi, "ornek" takimdi... liglerde mucadele ediyordu ve hatta ilk kez "sampiyon" olmustu...

    Ama Galatasaray'i ele geciremediler... Cunku Galatasaray, kulubu İttihat ve Terakki'ye vermedi! Bunda, kulubun hami baskani Tevfik Fikret'in rolu buyuktur.. Cunku İttihat ve Terakki karsiti olarak adi zaten meydandaydi (nitekim daha sonra lise mudurlugu gorevinden alinmistir) Galatasaray Lisesi'nin kulübünün, İttihat ve Terakki'nin tek "rakibi" olan İmparatorluk kurumlarindan biri olarak göründüğünü unutmamak gerekir.

    Neyse uzatmayalim, Talat Pasa'nin önderliğindeki Ittihat ve Terakki'nin yöneldiği yeni hedef, "Fenerbagce" oldu. Kulube kolaylikla nufus edebildiler ve cok kisa zamanda ele gecirebildiler... İttihat ve Terakki'nin önderleri olan Bahattin Bey ile Dr. Nazım Bey, Fenerbahce'nin yöneticileri olmuslar ve kulübü İttihat ve Terakki'nin bir yan kolu haline getirmislerdir. İttihat ve Terakki'nin spordaki yeni "yari-resmi" orgutu artik Feherbahce olmustu..

    Iste Fenerbahce'nin, bence hala suren, "iktidar yandasligi"nin temelleri boyle atilmistir. "Primus inter pares", yani "eşitler arasinda birinci" aliskanliginin temelleri... Dr. Nazim'dan tek parti doneminin "otoriter" politik simgesi Sukru Saracoglu'na, transfer icin askeri ucak kaldiran Muhsin Batur'a ve bugunku yönetimlerine kadar....

    Milliyetci ve baskici bir partinin denetimindeki bir kulubun, yani Fenerbahce'nin, İttihat ve Terakki'nin agir sansuru altindaki istanbul basini tarafindan "kahraman"lastirilmasi, en basit bir "galibiyetlerinin" bile "milli bir zafer" olarak ilan edilmesi de bundandir. (Mahmut Sevket Pasa suikastinden sonra tamamen İttihat ve Terakki kontrolüne giren Istanbul basininin, Fenerbahce'yi yuceltme cabalari had safhasina varmistir)

    Evet, rekabetin kokeninde bunlar yatiyor...

    İttihat ve Terakki'nin, yani politik ikitidarin, futbolda baslangicta varolan "terazinin" dengesini bozmasiyla rekabet baslamistir.

    Cunku Galatasaray, icinde temsil ettigi cogulcu anlayisiyla, humanist dunya gorusuyle İttihat Terakki'nin hic de hoslanmadigi, tamamen zidddi oldugu bir "şey"i temsil ediyordu...

    Ittihat ve Terakki'nin temsil ettiği "Türkçülük" akiminin karsisinda, bugun pesinden kostugumuz demokratik cogulculugun beslendigi damar olan "birarada yasama"yi one cikaran Osmanlicilik temsilcisi olarak Galatasaray görünüyordu ve "gözden düşürülmüştü"....

    Bu yüzden Galatasaray-Fenerbahce maclari, o dönemde, bu iki politik/sosyal akimin carpistigi arenalar oldu....

    Politik kayirmaciligin sahaya izdusumu olan haksizliklar, Galatasaray-Fenerbahce maclarini birer "arena" haline getirdi... Tartismalar, sahadan cekilmeler, ligi boykotlar, yarida kalan maclar vs. vs.

    * * *

    ilginc olan, baslangicta Mustafa Kemal Ataturk'un de icinde bulundugu Ittihat Terakki'nin gözden düsmesi ve Atatürk'e tavir almasiyla Milli Mücadele kadrolarinin içindeki İttihat ve Terakki uyelerinin tasfiye edilmesi surecinde Fenerbahcelilerin de olmasiydi. Bu cok dogaldi, cunku Atatürk, İttihat ve Terakki ile olan baglarini sokup atmaya kararliydi.. Nitekim 1910'larin İttihat ve Terakki gudumundeki Fenerbahce'sinin Baskani Dr. Nazim, Atatürk'e suikast suclamasiyla idam edilmistir...

    Fenerbahce'nin iktidara olan yatkinligi ve uyum yetenegi gercekten göz kamastirici. Tek parti döneminde de Sukru Saracoglu'nu kendilerine Baskan yaparak uzun yillar bu alişkanliklarini surdurebildiler.. Yani "esitler arasinda birinci olma"yi kendiliginden dogal sayma aliskanligini....


    * * *

    Galatasaray'in 1980'lerin ortalarina kadar, görece "sonuk" olmasinin kokenini bu bakis acisiyla daha iyi anlayabiliriz sanirim.. Cunku Galatasaray, ortama ve duruma göre "egilip/bukulebilen" bir kulup degil, olamiyor.... Temsil ettigi zihniyet/bakis acisi, kulübün bu tur hizli "donusumlere" ayak uydurmasini zorlastiriyor... Cunku, 100 yillik gecimisine baktiginde, gercekten de Galatasaray'in bir YOLU oldugunu ve oyle ya da boyle "tutarli bir cizgi izledigini gorebiliyorsunuz...

    Bu "degisim guclugu"nden en cok etkilenen de yine Galatasaray oluyor... Ornegin, 1990'larda gelen basarinin ardindan inanilmaz bir hizla "kutlesellesen" Galatasaray, 100 yillik cizgisini buna adapte etmekte hala gucluk cekiyor....

    Galatasaray'a önünde 2. 100 Yıl icin gerekli Vizyonun bulunmasi da, galiba burada yatiyor. Ali Sami Yen ve arkadaslarinin kulubun amaci olarak gördükleri Vizyon, bugun itibariyla artik TAMAMLANMISTIR...

    Galatasaray'a yeni caga uygun yeni bir Vizyon, yeni bir Misyon ve buna uygun stratejiler gerekiyor...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kızılok


    En kolay şey insanın kendini aldatmasıdır. Hayalperest olmayı kabul edenler, doğru söze şikayet etmemelidirler. Hayallerle ip atlayan taraftarların yakışıksız beyleri, aslında sanal labirentçilerdir.

    2000 yılından beri, Galatasaray'lıların ağzında bitmek bilmeyen bir söz var. ''Biz UEFA Kupası sahibiyiz, Süper Kupamız var, biz ülkenin en büyük takımıyız,'' diye. Bütün mesele büyük görünmek değil, gerçekten büyük olmaktır aslında. Peki bu büyüklük kavramında ölçü nedir? Her UEFA Kupası veya Süper Kupa sahibi olan takım, ülkesinin en büyük spor kulübü müdür, futbol kulübü müdür?

    Şimdi aşağıda gerçekleri anlatan listeye bir göz atalım,

    Süper Kupa için;

    Aberdeen (İskoçya), Mechelen (Belçika), Nottingham Forest (İngiltere)

    UEFA Kupası için;

    Ipswich Town (İngiltere), Borussia Mönchengladbach, Eintracht Frankfurt, Schalke 04, Bayern Leverkusen (Almanya), PSV Eindhoven (Hollanda) vs.

    gibi takımlar Süper Kupa'yı ve UEFA Kupası'nı 1'er kez kazanma başarısını göstermişlerdir. Ancak yukarıdaki takımlardan hiçbiri ülkesinin en büyük takımı değildir. Galatasaray'ın da olmadığı gibi. Kimse kimseyi kandırmasın. İngiltere'de Ipswich Town, Almanya'da Borussia Mönchengladbach, Eintracht Frankfurt, Schalke 04, Bayern Leverkusen (Almanya), Club Brugge (Belçika) ve ülkesinin en önemli takımı Steaua Bükreş (Romanya) gibi takımlar ne kadar büyükse, Galatasaray da onlarla eşdeğerdir. Bu böyledir!

    Kaldı ki tek maçlı finallerde Galatasaray gibi Mechelen, Aberdeen ve Zenit gibi takımlar da Süper Kupa kazanmışlardır. Devamlılık arz eden başarılar kalıcı olanlardır. Şimdi ben soruyorum ''nerededir UEFA Kupası sahibi Ipswich Town, nerededir Borussia Mönchengladbach, nerededir Eintracht Frankfurt''?
    Aynı zamanda, Belçika takımlarından Mechelen (1988), İskoçya takımlarından Aberdeen (1983), de Süper Kupa sahibidir. Ama şimdi nerededir, hiçbirisi ortada yoktur. Hasbelkader kupa sahibi olmuşlardır.Ayrıca, bilindiği gibi süper kupa, Unicef'in dünya insani yardım amaçlı UEFA'nın düzenlemiş olduğu bir kupadır,sadece manevi değeri vardır.

    Gayet tabii ki, bu kupaları Real Madrid, Barcelona, Inter, Manchester United, Juventus, Liverpool, Milan, Bayern München vs. gibi büyük takımlar, hatta bir kısmı defalarca kazanmışlardır. Ama bunlar gerçek büyük takımlardır. Çünkü sürekli ya Şampiyonlar Ligi, ya UEFA Kupası'nda her zaman ilk 8'de olmuşlardır. Yani sürekli zirvededirler.

    Galatasaray'lı hayalperest olanların, her Fenerbahçe mağlubiyetinden sonra gündeme getirdiği UEFA kupası masalı "Final Destination" filminin kamera arkası gibi bir şeydir. Sevgili dost, spor yazarı arkadaşım Mehmet Özışık'ın dediği gibi tarihi Galatasaray yazmışsa eğer; Mechelen de, Aberdeen de, Mönchengladbach da, Ipswich Town da tarih yazmıştır. Ancak tarih geri saymaz, yerinde sayanları da takımdan saymaz. Bu böyledir! Ayrıca Sevgili Mehmet Özışık, son 10 yılın şampiyonlarını tekrar gözden geçirmelidir!

    Kimse görmek istemeyenler kadar kör değildir!

    Büyük takım ülkesinde yaptığı yatırımlarla belli olur. Bedavadan, bonservisi elinde olan futbolcuları takımlarına kazandırmakla olmaz. Kayserispor bile Kadir Has Stadı'nı yaparak, ülkesine kazandırmıştır. Oysa Galatasaray stadını devlete yaptırmaktadır. Güçlü olmak için, büyük kulüp olmak için yatırımlar yapmak gerekir.

    Gerçeklerin koluna girmek kaygan zeminlerde faydalı olur! Fenerbahçe'yle ezeli rakibi Galatasaray arasında iş ve güç olarak mesafe farkı vardır. Galatasaray, Fenerbahçe'ye her zaman yetişmeye çalışmıştır. Şampiyonlukta son altı yılda yetişmiştir ancak iki takımın arasındaki galibiyetlerde uzun yıllardan beri yetişememiştir. Fenerbahçe uzak ara öndedir. Bu böyledir!

    Fenerbahçe'nin yaptıkları ortadadır. Barcelona, Real Madrid, Manchester, Liverpool, Chelsea, Milan, İnter v.s gibi, Avrupa'nın en büyük takımlarının başarılarını hedeflemiştir. Marka değerlendirme şirketi Brande Finance, ''Avrupa'nın en değerli futbol markaları kategorisinde Fenerbahçe'ye ilk 20 arasında yer vermiştir.

    Fenerbahçe'nin yer aldığı bu tabloda Manchester United, Real Madrid, Barcelona gibi ünlü kulüpler bulunuyor. Sıralamadaki kriterlerin, marka değerini yaratmak, yönetmek, bilinir, sevilir, aranan bir marka haline getirmek olduğu açıklanmıştır. Bu çalışmalar sonunda ticari geri dönüş sağlamakla birlikte, üyeler ve taraftarlar arasında bağ kurarak, taraftarlara aidiyet ihtiyacını yerleştirmek asıl amaçtır. Bu demektir ki Fenerbahçe'nin rakipleri, Real Madrid, Barcelona, Manchester United gibi ünlü ve özde büyük kulüplerdir.

    Fenerbahçe Kulübü, boş laflarla uğraşmıyor. Düşünüyor, tartışıyor, uyguluyor. İsterse eğer, başkasının ancak formasını alıp getirebileceği Roberto Carlos gibi Şampiyonlar Ligi'nde, Real Madrid'de 120 maç oynamış en kariyerli oyuncuyu ülkesine getirebiliyor. Takımına kazandırıyor. Buna Anelka'ları, Ortega'ları, Pier Van Hooijdonk'ları ilave edebiliriz.

    Fenerbahçe ulu önder Atatürk'ün, ordu kumandanımızın takımıdır.

    Başka takımlar bonservisi elinde oyuncu ararken, Fenerbahçe tüm hassasiyetiyle Mehmetçik Vakfına yardım ediyor, bunu kendisine borç biliyor. Bu yüzden ülkemizin en büyük takımı ve en büyük sivil savunma örgütü olarak kabul ediliyor. Yeri geliyor sosyal yardım alanında harika projelere imza atıyor, hayata geçiriyor. Binlerce öğrenciye eğitim desteği vererek okullar yapmayı hedefliyor, temelini atıyor.

    Şu bir gerçek ki Fenerbahçe, Alma Ata'dan Sidney'e, Chicago'ya, dev sınırlar çiziyor. Fenerbahçe'de, sporun getirdiği dayanışmanın, dostluğun da ötesinde bambaşka şeyler var.

    Hıncal Uluç gibi yazarlar da Fenerbahçe'yi yıpratmak peşinde. Çünkü Fenerbahçe'nin büyüklüğü Hıncal Uluç gibilerini rahatsız ediyor.

    3-1'lik galibiyete gölge düşürmek isteyenler, 10 yıldır değişmeyen gerçeği bu denli yan yollara saptırmaya çalışıyorlar. Buna kimsenin hakkı olmadığı gibi, gücü de yetmez. Fenerbahçe'yi tebrik etmenin ve alkışlamanın bir erdem olduğunu herkes bilmelidir.
    Aşk her yerde yazıldığı gibi okunur, Fenerbahçe olarak söylenir. Çünkü Fenerbahçe taraftarın aşkıdır. Bu böyledir...


    quote:

    Orijinalden alıntı: çakaLcık


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kızılok

    Ben her yıl el degiştiriyor diye biliyorum.

    Not:İpswich takımının bile uefa kupasını kaldırdıgı unutmayalım.




    acıyorum sana, bu kadar çekememezlik olur mu




    fenerbahçeli değilim güzel bir yazı son 4 5 paragrafı atacak olursak.




  • gercek kupa verilmiyor sahtesini yapiyorlar
  • Yılını bilmiyorum ama 1 kere alınca vermedikleri doğruç Sanırım 3 kere alınca müzede kalabiliyordu. Belgesel gibi birşeyde izlemiştim. Bizden sonra diğer sene oynanan finale gitti kupa.
  • Fenerbahçeli Arkadaşlar Bilir Adidas Ortaklarından Biri Fenerbahçeli yetkilerinden biriymiş Gsninde Formalarını Adidas Yapıyormuş ? Bu Doğrumdur.
  •  UEFA Kupası 3 Kere Alınıncamı GErçeği Veriliyor ?





    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Zyx -- 30 Kasım 2009; 0:02:54 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Zyx

     UEFA Kupası 3 Kere Alınıncamı GErçeği Veriliyor ?









  • UEFA Kupalarımı Var Ki Birtane Daha Alsınlar. Türkiye O Türkiye Kupası
  • Nekadar gereksiz şeylerle uğraşıyorsunuz?

    Her hafta bir tane maç izleyip hafta boyunca tantanasını yapmak yerine her hafta 1 gün kitap okusanız, bir kitap demiyorum bakın 1 gün diyorum. Bırakın kendinizi ülkemize faydanız dokunur.

    Ama nerde, sözde zevk meselesi işte.
  • quote:

    Before the competition was renamed the UEFA Europa League in the 2009–10 season, the UEFA regulations stated that a club could keep the original trophy upon their third consecutive win or fifth win overall. However under the new regulations the trophy remains in UEFA's keeping at all times. A full-size replica trophy is awarded to each winner of the competition. Also a club that wins three consecutive times or five times overall will receive a 'special mark of recognition'.

    The trophy was designed and crafted by Bertoni for the 1972 UEFA Cup Final. It weighs 15 kg and is silver on a yellow marble plinth.


    Açıklaması burada yazıyor

    Kaynak: Wikipedia
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.