Şimdi Ara

Türkiye’nin Teknoloji Transferi İthal Ettiği Ülkeler-Güzel yazı

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
9
Cevap
0
Favori
332
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Son 30 yıla bakıldığında Türkiye birçok teknolojik ilerleme kaydetti. Bu hızlı ilerlemenin temelinde teknoloji transferi var. Kimi ülkeyle para karşılığında, kimisiyle karşılıklı teknoloji transferi ile bunu başardık. Fakat her ne şekilde olursa olsun teknoloji transfer edilebilmesinde devlet iradesinin payı büyüktür. Siyasi olarak muhatap alınan devletin üst mercileri kendi ülkesinin ilgili şirketlerini daha kolay ikna edebiliyor. Bundan sonrası karşılıklı çıkar ilişkileriyle hallediliyor. Teknoloji transferi yapılan mühendislik ürünlerine bakıldığında en kritik teknolojilerden olmadığı, ülkenin gözden çıkardığı bir teknoloji ürünü olduğu açıkça görülebiliyor.

    Fransa ile Karşılıklı Teknoloji Transferi:

    Avrupa’nın ortak insansız hava aracı geliştirme programına başlayamaması nedeniyle Fransa bu teknolojide Türkiye’nin gerisine düştü. Türkiye TAI Anka’dan öğrenilen iha teknolojisini Fransa ile paylaştı. Fransa bunun karşılığında USET (Uzay Sistemleri Test ve Entegrasyon Merkezi) ve Göktürk-1 teknolojilerini ülkemize kazandırdı.
    Fransız-İtalyan EUROSAM konsorsiyumu ile ASELSAN ve ROKETSAN arasında uzun menzilli hava ve füze savunma sistemi geliştirilmesi konusunda sözleşme imzalandı. (Eurosam’ın yüzde 66’sı Fransa ve İtalya ortak girişimi MBDA; yüzde 33’ü de Fransız Thales Grup’a ait. Haziran 1989’da kurulan şirket, 2010’lu yıllara kadar donanmalarda kullanılan hava savunma sistemleri geliştirdi. Son dönemde ise karadan ateşlenebilen hava savunma sistemlerinin geliştirilmesine ağırlık vermeye başladı.) Fransa-İtalya ortaklığı Eurosam tarafından yapılan açıklamada, uzun menzilli hava savunma ve füze projesi için Eurosam ile Türk ortakları Aselsan ve Roketsan arasında süresi 18 ay olan sözleşme imzalandı. Sözleşme Fransa’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron arasında gerçekleştirilen görüşmeler esnasında imzalandı. Sözleşme takvimine göre üç ülkenin geliştireceği füze programının 2020’lerin ortasında hazır olmasının öngörüldüğü ve hayalet uçaklar, insansız hava araçları ve füzelerden kaynaklanan tehditlere karşı savunma imkanları sağlamasının hedeflendiği belirtildi. Detayları paylaşılmayan sözleşmenin 18 aylık takvimi 2019 sonunda son buluyor. Sözleşmeye dair kısıtlı haber içeriklerine baktığımda iki çıkarım yapabiliyorum; birincisi bu sözleşmenin milli hava-füze savunma sistemimizin Eurosam desteğiyle Türkiye şartlarına göre hangi konfigürasyonda olacağının belirlenmesi, ikincisiyse bu anlaşmadan aylar sonra duyurulan 2021 sonunda ilk teslimatı yapılacağı söylenen milli hava savunma sistemi Siper’in ilk füzelerinin Eurosam’a ait olacağı ve kendi radar, komuta kontrol, taşıyıcı kamyonların mümkün mertebe yerli üretildiği bir melez proje için teknik destek sağlanacağı. SSB tarafından yapılan 04.06.2018 tarihli bildiride şunlar söylendi: “SSM, silahlı kuvvetlerimizin uzun menzilli hava savunma sistemi ihtiyaçlarını karşılama yönünde çalışmalarını çeşitli alternatifler üzerinden sürdürüyor. Bu kapsamda ASELSAN, ROKETSAN ve EUROSAM ortaklığında SAMP-T hava savunma sisteminden daha gelişmiş bir sistem üzerinde kavram tanımlama çalışması yürütülüyor. Savunma Sanayii Müsteşarlığı, silahlı kuvvetlerimizin uzun menzilli hava savunma sistemi ihtiyaçlarını karşılama yönünde çalışmalarını çeşitli alternatifler üzerinden sürdürüyor. Bu kapsamda; Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi (UMBHFSS) Projesi, SSM tarafından belirlenmiş olan milli geliştirme modelini destekleyecek ve aşamalı olarak gerçekleştirilecek program modeli çerçevesinde yürütülüyor. Projenin bir aşaması olarak ASELSAN, ROKETSAN ve EUROSAM (MBDA İtalya-Thales Fransa ortaklığındaki firma) arasında uzun menzilli hava ve füze savunma sistemi geliştirilmesi kapsamında olası işbirliği modellerinin belirlenmesine yönelik çalışma yapmak üzere firmaların niyetlerini beyan ettiği bir anlaşma 14 Temmuz 2017 tarihinde imzalanmıştı. Böylece üç firma bir iş ortaklığının başlangıcını yapmıştı. 8-9 Kasım 2017 tarihli NATO Savunma Bakanları Toplantısı’nda da bu Proje kapsamında Türkiye, Fransa ve İtalya savunma bakanları arasında bir niyet beyanı imzalamıştı. SSM ile proje ortakları arasında Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi (UMBHFSS) Projesi Kavram Tanımlama Çalışması Sözleşmesi ise 5 Ocak 2018 tarihinde imzalandı. Buna göre proje ortakları daha önce EUROSAM’ın geliştirdiği SAMP-T hava savunma sisteminden daha gelişmiş bir sistem üzerinde birlikte kavram tanımlama çalışması yapmaya başladı. Proje kapsamındaki çalışmalara 30 Mayıs 2018 tarihinde Ankara’da üst düzey katılımcılarla birlikte icra edilen bir toplantı ile devam edildi. Kavram Tanımlama Çalışması’nın 2019 yılı sonunda SSM’ye sunulması bekleniyor.”

    Çin’den Teknoloji Transferi:

    Boğazlardan geçişine izin verilen Varyag’ın karşılığı teknoloji transferi ile oldu. Çin, sahip olduğu balistik füze teknolojisinin bilmediğimiz kadarını Türkiye’ye transfer etti. Bu teknoloji transferi sayesinde şu sıralar çok konuşulan Bora füzesinin geliştirildiğini söyleyebiliriz.
    Ayrıca şu ana kadar bunu kimse iddia etmese de; Cumhurbaşkanımızın yerli uçak gemisi çıkışından Varyag’ın teknik detaylarını zamanında Çin’in bizimle paylaşmış olabileceğini anlıyorum. Sonuçta bugün Çin uçak gemisi yapmayı öğrendiyse bu Türkiye sayesinde oldu. (Onun haricinde Ege limanlarında sökümü yapılan birçok eski nesil Avrupalı uçak gemisinin de yerli uçak gemisi için bilgi birikimine katkısı olabilir.)

    Ukrayna ile Karşılıklı Teknolojik İşbirliği:

    Ukrayna’nın içinde bulunduğu savaş hali ve ekonomik çöküntü nedeniyle teknolojiyi nakite dönüştürmeye razı oldu. Ukroboronprom ile Türk Savunma Sanayii şirketleri arasında 40’dan fazla askeri proje geliştirilecek.
    Ukrayna’nın STFE firması ile Aselsan tanklar için aktif koruma sistemi için (STFE Zaslon-L 2018 itibariyle Aselsan Akkor Pulat adıyla üretilmeye başladı), Roketsan ise hafif/ağır zırhlı araçlar için kompozit ve reaktif zırhın (Explosive Reactive Armor / ERA) geliştirilmesi iş birliği sözleşmesini imzaladı. Bu iki teknoloji Altay tankı için de önemli.
    Aselsan ise Ukrayna’ya tank haberleşme sistemleri sattı.
    120119 tarihli gelişme: Ukrayna Türkiye’den Bayraktar TB2 silahlı ihalarını almak için anlaşma imzaladı. Ukrayna, 6 adet Bayraktar İHA, 3 yer istasyonu ve 200 adet akıllı mühimmat için Türkiye’ye 69 milyon dolar ödeyecek. Ukrayna’da ortak iha üretim tesisi kurulması yönünde iddialar da var.
    Rusya’dan Teknoloji Transferi:

    Yerli nükleer santralini yapmak isteyen devletimiz, Akkuyu’ya nükleer santral yapmak isteyen nükleer santral teknolojisine sahip ülkeleri davet etti. Sadece Rusya Türkiye’ye %50 teknoloji transferi yapmayı kabul etti. Demek ki Rusya’ya 2000 yılından sonra bu kadar doğalgaz anlaşması yapmamızın anlamı buymuş. Akkuyu NGS için devletler arası anlaşma imzalandı, stratejik yatırım ilan edildi, Türk Akımı doğalgaz boru hattı ise NGS ile paralel yürüyen onun senedi olan bir enerji projesi.
    Gündeme Rus hava savunma sistemi S-400 de girdi. Zamanla teknoloji transferi veya bazı kısımlarının Türkiye’de üretilmesi ihtimali de konuşuluyor.

    İngiltere’den Teknoloji Transferi:

    İngiliz BAE Systems, Türkiye’nin F-X savaş uçağı detay tasarım ve prototip geliştirmeye yardım ederken, Rolls Royce ise bu savaş jetine (henüz kesinleşmedi) jet motoru geliştirme çalışmalarına destek veriyor. İngiltere güvenilir bir ülke mi ki Türkiye İngiltere ile çalışacak gibi tartışmalar bir yana, Telsim’in (İngiliz Vodafone’a satılmıştı) halk arasında çok tartışılan özelleştirme süreci TF-X’in geliştirilmesine senet oldu. TF-X yoksa Vodafone da yok.

    İsveç ile:

    SAAB ile TAI arasında önemli seviyede bilgi paylaşımı oldu. Bu sayede TF-X uçağımızın nasıl olması gerektiği hakkında 3 tane kavramsal tasarım ortaya çıktı.
    Saab 9-3‘ün sadece isim hakkını değil, tüm fikri mülkiyet haklarını da satın aldık. Yerli otomobil bu platform üzerinden özgün olarak geliştirilecek ve pazarlanacak.

    İtalya ile:

    En önemli teknoloji transferimiz Atak T129’un A129 üzerinden beraber geliştirilmesidir. Bu sayede 30 Türk mühendis bütün geliştirme çalışmalarında yer aldılar ve helikopter geliştirmeyi öğrendiler. Yaklaşık 8 yıl sonra 2014’te Atak T129, Ankara’daki TAI fabrikasında seri üretime geçti ve Şubat 2017 itibariyle 19 adet Atak TSK envanterine girdi.
    Bir genel maksat helikopteri olan AW139 Programı kapsamında İtalyan Leonardo firması için AW139 Helikopteri Gövdesi TAI tesislerinde üretilmektedir. TAI tesislerinde üretilen ilk gövde 2006 yılı Aralık ayında İtalya’ya sevk edilmiştir. 2017 yılı sonu itibariyle toplam 325 gövde teslim edilmiştir. Leonardo firması ile yenilenen sözleşme çerçevesinde 2021 yılı sonuna kadar ilave 80 gövdenin teslim edilmiş olması planlanmaktadır.
    Fransız-İtalyan EUROSAM konsorsiyumu ile ASELSAN ve ROKETSAN arasında uzun menzilli hava ve füze savunma sistemi geliştirilmesi konusunda sözleşme imzalandı. Detayları yukarıdaki Fransa başlığı altında okuyabilirsiniz.

    Güney Kore ile:

    Güney Kore, Fırtına obüsünün lisans altında Türkiye’de üretilmesine izin verdi, Altay Tankı için Otokar’a teknik destek sağlayıcı olarak yardım ettiler. Bu tür gelişmelerde Türkiye-G.Kore arasında imzalanan serbest ticaret anlaşması etkili olmuş olabilir.
    Bunun dışında tam olarak teknoloji transferi olmayan, off-set üretimle kabiliyetimizi artıran girişimler de söz konusu. Özellikle modern genel maksat helikopterlerin kabuk yapısalını öğrenmemizi ve üretebilmemizi sağlayan bu tarz üretimler milli genel maksat helikopterimiz T625 Gökbey’i geliştirebilmemizin alt yapısını oluşturmuştur (Amerikan Sİkorsky’nin S70i helikopterinin önemli bir kısmı, İtalyan Leonardo’nun AW139 helikopterinin gövdesi, Güney Koreli KAI’nin KUH-Surion helikopterinin ön gövdesinin TUSAŞ tesislerinde üretimi yapılmaktadır). KUH Ön Gövde Montaj Programı kapsamında, KAI firmasına ait KUH-Surion Helikopterinin Ön Gövde montaj faaliyetleri yürütülmektedir. 2012 yılında imzalanan sözleşme gereğince 110 adet Ön gövde montajının yapılması planlanmaktadır. 2017 sonunda 66 adet gövdenin sevk edilmiş olması planlanmaktadır.

    Japonya ile:

    Özellikle uzay sanayisi için birçok teknolojik kazanım elde etmemize yardımcı oldu Japonya. Türksat telekominikasyon (iletişim) uydularının yerlileştirilmesi ve mühendislerin yetiştirilmesi Japonya ile milyarlarca dolarlık işbirliği sayesinde oldu.
    Japonya ile tank motoru konusunda yapılan görüşmeler ise sonuçsuz kaldı.

    İspanya ile:

    Navantia, Juan Carlos sınıfı LHD’nin yoğun biçimde değiştirilmiş bir Türk türevi olan TCG Anadolu’nun (L-400) tasarımı ve geliştirilmesi için Sedef Tersanesi’ne tasarım, teknoloji transferi, ekipman ve teknik destek sağlayacak. Bu gemi Türk Loydu tarafından hafif sınıf uçak gemisi olarak klaslandı. Gemi, 12 F-35B ve 12 helikopteri taşıyabilecek şekilde konfigüre edilebilecek. Ayrıca ikinci geminin de üretileceği açıklandı; TCG Trakya. TCG Anadolu’nun 2019’da suya indirilmesi, 2021’de Deniz Kuvvetleri envanterine girmesi hedefleniyor. Gemi imalatında kullanılan levha çelikler ucuz olduğu için Ukrayna’dan temin ediliyor. TCG Anadolu ve TCG Trakya’dan kazanılan tecrübelerle milli uçak gemisi projesine başlanacak.

    Almanya ile:

    Silah ambargosu tartışmalarını saymazsak az çok Almanya ile de teknolojik işbirliğimiz oldu. Bunlardan en önemlisi TYPE-214 (Howaldtswerke-Deutsche Werft GmbH tarafından geliştirilen bir dizel-elektrikli denizaltı) sınıfı denizaltı geliştirme projesi (REİS). Proje kapsamında elde edilecek bilgi birikimi ve teknolojik kabiliyet tamamen milli denizaltı programına öncülük edecek.

    Amerika ile:

    Özellikle Amerikalı işadamı Fatih Özmen sayesinde, sahibi olduğu Sierra Nevada Corp. (SNC) şirketi ülkemize sivil ve askeri alanda birçok katkıda bulundu. Anka’nın iniş takımları, yerli yolcu uçağını üretecek TrJet’in kurulması vs. (Daha sonra TrJet projesi iptal edildi.)
    Diğer önemli gelişme ise ülkemizin 10 ton sınıfı genel maksat helikopter ihalesini Sikorsky S-70’in kazanması ve bu ihalenin içeriğinde teknoloji transferi olmasıdır. 109 adet S-70 Türkiye’de %67 yerlilik oranıyla üretilecek, üretilen helikopterler ise T-70 olarak adlandırılacak. Ayrıca bu helikopterlerde kullanılan T700-GE-701D turbo şaft motoru da yüksek yerlilik oranıyla Türkiye’de TEI tesislerinde üretilecek.
    Kanada ile:

    Henüz ihalesi yapılmadı ancak yüksek hızlı tren setleri üretim ihalesini kazanırsa Kanadalı Bombardier Rail şirketi Türkiye’ye 100 milyon dolarlık hızlı tren üretim tesisi kuracak ve ortağı Bozankaya ile teknoloji transferi yapacak.

    Singapur ile:

    Singapore Technologies Kinetics üretimi FH-2000 obüsü T-155 Panter adıyla lisans altında ülkemizde üretilmiştir.

    İsrail ile:

    BMC’nin iflastan önceki yönetimi tarafından İsrail’in Hatehof şirketi ile MRAP teknolojisinin transferi konusunda anlaşma yapıldı ve Kirpi MRAP ve Vuran araçları geliştirildi. Şirket iflas edince lisans anlaşması sonlandırıldı ve TMSF tarafından zırhlı araç teknolojisi hususunda İsrailli şirketten anlaşmayı bitirmesi istendi. Günümüzde Kirpi MRAP’lar tamamen ülkemizde üretiliyor ve herhangi bir sınırlaması söz konusu değil. Ayrıca BMC’nin hükümete yakınlığıyla bilinen yeni sahipleri, şirketin %100 Türk sermayesi olan hisselerinin %50’sini Katar’a satarak bizleri üzmüştür.


    Teknoloji transferinde bu kadar çok ülkeyle işbirliği yapmışken, bir de işin tersine mühendislik boyutundan bahsetmek faydalı olacaktır, teknoloji transferi yapamadığımız ileri teknoloji ürünlerde bu da geriden gelen bir ülke için güzel bir ilerleme yolu. Tersine mühendislik yasal olmayan bir yol olduğu için, teknoloji transferinin illegal yöntemi olarak değerlendiriyorum. Nitekim o kadar çok ülkeden teknoloji transferi yaptık ki, bugün gelinen noktada Türkiye’nin niyetinin ülkeler tarafından anlaşıldığını, bu konuda ilerlemenin zorlaştığını düşünüyorum çünkü 20 yıl öncesinde teknoloji transferini kabul eden ülkeler Türkiye’nin bu kadar savunma teknolojisi kazanacak hale geleceğini tahmin etseler belki de razı olmazlardı. Eğer bu çıkarımım doğruysa yani teknoloji transferi yapamaz hale gelmişsek, bundan sonra Türkiye’nin milli savunma sanayi çalışmalarında ilerlemesinde tersine mühendisliği sık sık duyar hale geleceğiz demektir. Milli savunma sanayimizin tersine mühendislik çalışmaları hakkındaki yazıyı okumak için tıklayın.

    Bir ürünün teknolojisine sahip bir şirketin parayla teknolojisini paylaşmak istemesi normal şartlarda söz konusu olamaz. Şirket çalışanları bile ürünün her detayına ulaşamaz ve aksi durumlarda hukuki süreç başlatılır. Bir şirketin teknoloji transferi yapmayı göze alması için bazı nedenler olmalıdır. Söz konusu teknoloji ürünü para kazanılan bir ürün olmaktan çıkmaya başlamıştır yani modası geçmeye başlamış ve böylece şirket tarafından gözden çıkarılmış o kadar önemli görmediği bir üründür, bu ürünü sizin de üretebilecek kapasiteniz vardır veya benzer ürünün teknoloji transferini başka şirketlerin yapma ihtimali vardır; işte bu şartlarda teknoloji transferinden söz edilebilir. Türk Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi (TLORAMIDS) ihalesini bu doğrultuda inceleyecek olursak 2006-2015 yılları boyunca teknoloji transferi eksenli bir ihale oldu ve sonuçsuz kaldı. Hava ve füze savunma sistemlerinin stratejik konvansiyonel silahlar olması ve ihaleyi kazanmak için bile hiçbir ülkenin kritik kısımlarda teknoloji transferini göze almaması Savunma Sanayii Müsteşarı İsmail Demir’in, 15 Kasım 2015 tarihinde ihaleyi iptal ettiklerini açıklamasıyla sonuçlandı: “İhaleyi iptal ettik kararımızın anlamı şu: Biz milli bir projeyi başlattık. Yani Patriottan daha iyi bir sistemi şu anda Çin ile konuştuğumuz sistemden daha iyi bir sistemi geliştirmek üzere gayretlerimizi başlattık. Ama ‘bu faaliyet 3 yılda sonuçlanır biz hava savunma sistemi kurarız’ dersek çok aşırı iyimser bir şey söylemiş olurum. Bu 5 -10 yıl marjında olacak bir şeydir.” Bu ihale, Türkiye’nin hava-füze savunma sistemi yapabilecek kabiliyeti olmadan istediği teknoloji transferini yaptıramayacağını göstermiş oldu ve milli sistemlere ağırlık verildi. Milli sistemlerden çeşitli tipte hava savunma radarları geliştirmeye başlamamız, parçacıklı mühimmat kullanabilen namlulu alçak irtifa (4 km irtifa) hava savunma sistemi Korkut ile alçak irtifa hava savunma sistemi Hisar-A ve orta irtifa hava savunma sistemi Hisar-O projeleri belli teknoloji seviyesine ulaştı. Bu olduktan sonra milli uzun menzilli yüksek irtifa hava savunma sistemi Siper projesinin de gelişmeye devam ettiği ve 2021 sonunda ilk teslimatın envantere girebileceğinin açıklanması gibi gelişmeler önceki ihalelere göre yabancı şirketlerin tekliflerini güncelleyip daha kabiliyetli füzeler (PAC-3 gibi) ve daha rekabetçi fiyatlar önermesine yol açtı. Günümüzde (2019) Türkiye’ye; Amerika Patriot PAC-3, Rusya ise S-400 satmaya yanaşıyor. İhalede sonuç alana kadar yıllarca sürdürülen kararlı devlet iradesinin ve istediğimiz şartlarda satış yapılmadığında milli sistemler geliştirebileceğimizin gösterilmesi teknoloji transferine giden yolu böylece açtı. Bu gerçekten takdir edilecek bir akıldır. Bu şekilde teknoloji devşirmeye yönelik birkaç güncel örneği şu yazıda okuyabilirsiniz.

    https://duyguadem.wordpress.com/2017/02/13/turkiyenin-teknoloji-transferi-yaptigi-ulkeler/



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi AlbatrosD.IIIFazılBey -- 22 Haziran 2019; 22:40:36 >







  • Balistik füzeler için Ukrayna ile de anlaşılacaktı ama Amerika önünü kesti
  • quote:

    Orijinalden alıntı: İnscrutability

    Balistik füzeler için Ukrayna ile de anlaşılacaktı ama Amerika önünü kesti
    Hocam zaten 300 km üstleri için teknoloji transferi olmuyor, Türkiye'nin dahil olduğu anlaşma var, ama Türkiye'nin de uzun menzilli balistik füze üretmek gibi bir niyeti de yok gibi, çünkü uzun menzilli füzeler; nükleer, biyolojik ve kimyasal başlıklı saldırılar için var. En azından şu aşamada öyle, kim bilir belki başka bir devlet başkanı gelir, ve Türkiye nükleer silah da üretecek der. Ama nükleer silah üretmek de uzay teknolojisi başta olmak üzere savunma sanayinde gelişmemiş ülkeler için çok riskli,çünkü gelişmiş ülkeler bu füzeleri imha edebilir.
  • Teknoloji transferinin yanında bunu da unutmayalım..

    Türkiye’nin Teknoloji Transferi İthal Ettiği Ülkeler-Güzel yazı
  • quote:

    Orijinalden alıntı: AlbatrosD.IIIFazılBey

    Hocam zaten 300 km üstleri için teknoloji transferi olmuyor, Türkiye'nin dahil olduğu anlaşma var, ama Türkiye'nin de uzun menzilli balistik füze üretmek gibi bir niyeti de yok gibi, çünkü uzun menzilli füzeler; nükleer, biyolojik ve kimyasal başlıklı saldırılar için var. En azından şu aşamada öyle, kim bilir belki başka bir devlet başkanı gelir, ve Türkiye nükleer silah da üretecek der. Ama nükleer silah üretmek de uzay teknolojisi başta olmak üzere savunma sanayinde gelişmemiş ülkeler için çok riskli,çünkü gelişmiş ülkeler bu füzeleri imha edebilir.

    Alıntıları Göster
    3 - 4 yıl kadar öncesinin haberiydi boranın 1000 km menzillisini yapabilmek için motor arıyorlardı Amerikanın engel olduğu ile ilgili haberler dönmüştü




  • quote:

    Orijinalden alıntı: İnscrutability

    3 - 4 yıl kadar öncesinin haberiydi boranın 1000 km menzillisini yapabilmek için motor arıyorlardı Amerikanın engel olduğu ile ilgili haberler dönmüştü

    Alıntıları Göster
    O motoru TEİ'nin geliştirdiğini tahmin ediyorum, ama gizli Sunum da görmüştüm, iki motor projesinin üstü kapalı idi.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi AlbatrosD.IIIFazılBey -- 22 Haziran 2019; 22:54:14 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: yolcum

    Teknoloji transferinin yanında bunu da unutmayalım..

    Evet en büyük transferi batıya beyin göçü olarak yapıyoruz birilerinden yardım almak için çabalıyorsun sonra oda tabi diplomatik ilişkiye bağlı oysaki birşeylerden feragat edip argeye para yatırsan olmaz neden mi çünkü buraya hibe edilen para çok olur buraya giden paranın sana dönüşü özgün üretimlerin teknoloji ürünlerin olur ama çok maliyet yaparsın buradan para iç edemezsin iktidarda olup buraya giden parayı olumlu yada olumsuz açıklayamazsın halkın biraz geri kafalıdır yani gördüklerine bakar göremediklerini fuzuli sayar bunu köydeki hayatı 2-3 sokak ötesine bağlı vatandaşına anlatamassın onların derdi karnı doysun yeterdir.ABD süper güç peki bunu nasıl devam ettiriyor belli başlı yerlere üniversite diktirip kendi kültürünü aşılayarak kendine özendirerek yapıyor bunu aslında en büyük silah mesela şuan ırakta da amerikan üniversitesi var mısırda da hatta hindistanda bile buralardan gördüğü sivri zekalı ilerde büyük potansiyel ve yaratıcılık oluşturacak kişileri kendine direk alıyor.Ülkemizdeki Ortadoğu Teknik Üniversitesi'de bu sebeple kurulmuştur.Ortadoğu ve bu bölgede ihtiyaçlara karşılık verecek amerikancı yapıyı benimseyecek ve abd yararına çalışacak kişiler yetiştirmek onları hatta kendi ülkesine çekmek ve onlardan yararlanmak için. Bu böyledir.




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Avrupa’nın ortak insansız hava aracı geliştirme programına başlayamaması nedeniyle Fransa bu teknolojide Türkiye’nin gerisine düştü. Türkiye TAI Anka’dan öğrenilen iha teknolojisini Fransa ile paylaştı. Fransa bunun karşılığında USET (Uzay Sistemleri Test ve Entegrasyon Merkezi) ve Göktürk-1 teknolojilerini ülkemize kazandırdı.

    Bu bilgi faydalı, iha teknolojisi ile daha çok ülke ile teknoloji değişimi yapacağız, bak demişti dersiniz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi AlbatrosD.IIIFazılBey -- 7 Temmuz 2019; 21:44:46 >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.